KUTLU FORUM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
KUTLU FORUM

Bilgi ve Paylaşım Platformuna Hoş Geldiniz
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 ÖRF ve ÂDET

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
@bdulKadir
Adminstratör
@bdulKadir


Mesaj Sayısı : 6732
Rep Gücü : 10015184
Rep Puanı : 97
Kayıt tarihi : 17/03/09
Yaş : 61
Nerden : İzmir

ÖRF ve ÂDET Empty
MesajKonu: ÖRF ve ÂDET   ÖRF ve ÂDET Icon_minitimePaz Ekim 04, 2009 2:04 am

ÖRF ve ÂDET

M. Ali KAYA
Örf, insanların zaman içinde âdet haline getirdiği ve yaşattığı şeylerdir. Bu bir yaşayış ve amele ait bir husus olabileceği gibi, özel anlamda kullanılan bir terim ve deyim de olabilir. Bunun için örfü kavlî ve amelî örf olmak üzere ikiye ayırmak mümkündür. Misal olarak alışverişte fiyat, nikâhta mihr konuşulmamış olsa da insanlar adet olarak ne yapıyorlarsa buna itibar etmek fiilî örfdür. İnsanların “veled” kelimesini sadece erkek çocuklar için kullanmaları da kavlî örfe misaldir. İcmâ ile örf arasındaki farkın en önemlisi, icmanın müçtehitlerin ittifakı olması, örfte ise toplumun genel kabulü esastır. Avam ve havas her kesimin genel kabul ettiği şey örftür.

Örfün Envaı:
Örf gerek amelî gerekse kavlî nevilerinde ya âm (umumi) olur veya hâs (hususi) olur. Örf-ü âm, herhangi bir belde ahalisinin çoğunluğunun kabul ederek örf haline getirdiği hususlardır. Örf-ü hâs ise, bir beldede belli bir kesimin veya grubun adet haline getirdiği şeylerdir. Mesela, tüccarın tuttuğu veresiye defterinin borç ispati için hüccet sayılması özel örftür. Örfün şeriatte delil olması için “Örf-ü Sahih” olması gerekir. Örf-ü Sahih, bir helali haram veya bir haramı helal yapmadan insanların adet hâline getirdiği şeylerdir. Mesela kaparo verilmesi, mehrin muaccel ve müeccel diye ayrılması, erkeğin nişanlılık döneminde kız tarafına verdikleri hediyelerin mihirden sayılmaması gibi hususlar böyledir. Haramı helal yapan ve helâlı yasaklayan ve haram hale getiren örflere itibar edilmez. Bunlara “Örf-ü Fâsit” denir. Bankalardan faiz alınması ve kadınlı erkekli karışık düğünler ve eğlenceler tertip edilmesi, nişanlıların beraber gezmeleri ve flört etmeleri bu neviden dinen kabul edilemeyen örflerdir.

Örfün Hüccet Olması:
Ma’ruf, kelime anlamı “bilinen” demektir; ancak herkesin bildiği anlamında “örf” ve “örfe uygun” anlamını içine almaktadır.

Örfün delil olması konusunda Kur’ân-ı kerimde “Annelerin maruf vechile, yani örfe ve âdete göre, yiyeceği, giyeceği çocuk kendisine ait olan babaya aittir. (Bakara, 2:233) “Ma’rufa uygun olarak borcunu ödemesi gerekir” (Bakara, 2:178) “Boşadığınız kadınlara örfe göre nafakalarını verin” (Bakara, 2:236) “Yetime de fakir ise örfe göre yiyeceğini ve giyeceğini verin” (Nisa, 4:6) gibi ayetler örfün esas alınması gerektiğini belirtmektedir.

Fakihler örf ile ilgili genel kurallar geliştirmişlerdir. Mecellede örf ile ilgili olarak “Âdet muhkemdir.” (Md.36) “Örfen maruf olan şey, meşrut gibidir” (Md. 43) “Beyne’t-tüccar ma’ruf olan şey, aralarında meşrut gibidir.” (Md. 49) “Örf ile tayin nass ile tayin gibidir.” (Md. 45) bunlardan bazılarıdır.

Bütün bunlaral beraber örf başlı başına bir delil değildir. Örfle amel genellikle maslahat-ı mürsele ile amel etmektir. Yani bir noktada örfe itibar maslahat ve makasıd-ı şeriat gereğidir. Bunun için tek başına bir delil-i şer’î değildir. Fer’î ve diğer delillere bağlı olan bir delildir. Örfe göre âmm olan hükümler tahsis edilir, mutlak olan hükümler takyid edilirler. Örf ancak bu konularda delil olur. Bazen olur ki örf esas alınarak kıyas terk edilir. içtihatlarda da örfün muktezasına göre amel edilir. (Şâtıbî, Muvafakat, 2:279-288)

İslam bilginleri “Nassların mutlak varit olduğu meselelerde, o nassda veya dilinde (gramer kuralında) herhangi bir sınırlayıcı kaide ve kural yoksa o zaman örfe müracaat edilir. nitekim peygamberimiz (sav) “Müslümanları güzel gördüğü şey Allah katında da güzeldir” (Müsned-i Ahmed, 1:379) buyurmuşlardır. Yüce Allah Kur’ân-ı Kerimde “Allah sizin için dinde bir güçlük kılmadı” (Hacc, 22:78) buyurur. Fukaha ve hukukçular bu nassların tanıdığı sınırlar içinde örfe itibar ederler.

Şer’î delillere aykırı olan “örf-ü fasit” ile amel caiz değildir. Bunun için aldatmaya dayanan faizli alışverişler ve garara/aldanmaya sebep olan akitler de şer’an müsamaha gösterilmez.

Örf-ü Sahih ise ahkâmda, kazaî meselelerde ve içtihatta makbuldür. Zira bu davanın hallini ve hakkın teslimini teshil ettiği gibi şeriate de muhalif değildir. Bu sebepten dolayı İslam bilginleri ve fakihleri “Şer’î hükümlere aykırı olmayan örf hakem alınır” ve “Örfen sabit olan nassla sabit olmuş gibidir” kuralını koymuşladır.

Örfün delil olmasının sebebi meşakkatlerin izalesi, sıkıntıların giderilmesi ve adaletin sağlanması, maslahatların giderilmesi ve mefsedetlerin defi içindir. Evlilikte denkliğe uymak, mirasta ve velayette asabe olan akrabaların takdim edilmesi gibi hususlar bunlardır.

Şeriat insanlara zararlı olan ve toplumu fesada götüren örfleri ve adetleri ortadan kaldırmıştır. İçki, kumar, fal, putlara tapınma, faizli alışverişler, kızların öldürülmesi ve mirastan mahrum edilmeleri bunlardan bazılarıdır.

Örfle İlgili Verilen Hükümler:
Fukaha birçok meselede örfle amel etmişlerdir. (Resail-i İbn-i Âbidîn, 2:121) Elde olmayan malın satışı caiz değildir; ancak örfen sipariş verilerek parası önceden ödenmek şartı ile mal alınabilmektedir. Yine garantili satışlar ve garanti süresi içinde bozulan malın tamirinin ve masraflarının firmaya ait olması da örfen kabul edilen bir husustur.

Ebu Hanife’ye (ra) göre şahadet için şahitlerin tezkiyesine ihtiyaç yoktu. Çünkü peygamberimiz (sav) “Müslümanlar birbirlerine karşı âdil sayılırlar” (İbn-i Kayyum, İ’lâmu’l-Muavvikîn, 1:30) buyurmuştur ve Hz. Ömer (ra) Ebu Musa’ya mektubunda bu cümleyi aynen yazmıştı. Ancak Ebu Yusuf ve İmam-ı Muhammed şahitlerin tezkiyesini şart koşmuştur. Sebebini de zamanla ahlakın bozulması ve yalancılığın yaygınlaşmasını delil göstermiştir.

Nass bulunmayan konularda örfe itibar ederek fetva verilmesi esastır; ancak fetva verecek kimsenin de âlim olması gerekir. İbn-i Abidîn “Hâkim hâdiselerin külli hükümlerini, bizzat olayı ve insanların hallerini çok iyi bilmelidir. Ancak böylelikle doğruyu ve eğriyi birbirinden ayırabilir. Sonra birini ötekine mukayese etsin ve olay için gereken hükmü versin ve gerçeğe aykırı düşmesin. Örf ile fetva veren müftülerin de zamanı ve çağındaki insanların hallerini, örfün âmm mı, hâs mı, nasslara aykırı mı değil mi, bunların tamamına vakıf olması lazımdır. Ayrıca iyi bir eğitim almış olmalı ve bir kısım meseleleri bilmekle yetinmemeli, kendisini daima yetiştirmeye çalışmalıdır” demiştir.

_________________
Elif gibi yalnızım,
Ne esrem var, ne ötrem.
Ne beni durduran bir cezmim,
Ne de bana ben katan bir şeddem var.
Ne elimi tutan bir harf,
Ne anlam katan bir harekem...
Kalakaldım sayfalar ortasında.
Bir okuyan bekledim,
Bir hıfzeden belki...
Gölgesini istedim bir dostun med gibi…
Sızım elif sızısı...

ÖRF ve ÂDET Sdfghj15
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://kutluforum.yetkinforum.com
 
ÖRF ve ÂDET
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Mecelle prensipleri-100 adet
» 50 adet şifalı bitkiler..tıkla bak oku
» Necip Fazıl - 32 Adet e-kitap
» Stephen King in 30 Adet Kitabı
» Lucius Annaeus Seneca Sözleri ( 118 adet )

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
KUTLU FORUM :: İslami ilimler ve dini kültür :: Fıkıh -İlmihal-
Buraya geçin: