KUTLU FORUM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
KUTLU FORUM

Bilgi ve Paylaşım Platformuna Hoş Geldiniz
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 National Geographic İslamiyet ve KUR-AN - San'a Kuzey'inde bulunan Parşömenler

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
huzeyfe
Süper Moderatör
huzeyfe


Mesaj Sayısı : 7721
Rep Gücü : 18110
Rep Puanı : 23
Kayıt tarihi : 27/03/09

National Geographic İslamiyet ve KUR-AN - San'a Kuzey'inde bulunan Parşömenler   Empty
MesajKonu: National Geographic İslamiyet ve KUR-AN - San'a Kuzey'inde bulunan Parşömenler    National Geographic İslamiyet ve KUR-AN - San'a Kuzey'inde bulunan Parşömenler   Icon_minitimeSalı Ağus. 01, 2017 10:33 am




https://www.facebook.com/karikateist/videos/1413219605441850/

Dr gerd r puin kuran iddiaları sana da bulunan velid 705 dönemi kuran metni



https://eksisozluk.com/inside-the-koran--2197046

national geographic channel türkiye tarafından da birkaç defa türkçe dublajlı olarak yayınlanmış 2008 yapımı belgeseldir. adı "the koran" olarak da geçmektedir.

kuran'ın çeşitli ayetlerinin çeşitli yorumlarına göre barış-şiddet, bağışlama-cezalandırma ve kadının toplumdaki yeri konularındaki çelişkilerin altını çizen belgeselin bahsedildiği üzere en can alıcı yeri, christoph luxenberg'in de çalışmalarına* değinilen "kuran'ın değiştirilmiş olduğuna dair kanıtlar" bölümüdür.

1972 yılında yemen'in başkenti sena'da bulunan ulu camiinin onarımı sırasında tavan kısmında gizli bir bölme keşfedilmiş ve bir çok eşyanın yanısıra sena scripti denilen 12.000 civarında parşömenden oluşan el yazmaları da bulunmuştur. 1979 yılına kadar kimse ciddi olarak bu



http://www.imdb.com/title/tt1476410/

belgeselde geçen luxenberg'in takıldığı eşek konusuna dair:

bakara suresi 259. ayet meali :yahut görmedin mi o kimseyi ki, evlerinin duvarları çatıları üzerine çökmüş (alt üst olmuş) bir kasabaya uğradı; "ölümünden sonra allah bunları nasıl diriltir acaba!" dedi. bunun üzerine allah onu öldürüp yüz sene bıraktı; sonra tekrar diriltti. ne kadar kaldın? dedi. "bir gün yahut daha az" dedi. allah ona: hayır, yüz sene kaldın. yiyeceğine ve içeceğine bak, henüz bozulmamıştır. eşeğine de bak. seni insanlara bir ibret kılalım diye (yüz sene ölü tuttuk, sonra tekrar dirilttik). şimdi sen kemiklere bak, onları nasıl düzenliyor, sonra ona nasıl et

bu güzel belgeselin başında kuran, kadın ve örtünme konusu işlenmektedir. dünyanın değişik yerlerinde kuran ayetlerinin nasıl farklı yorumlanarak kadınların ne kadar farklı yaşadıklarından bahsedilmektedir. bu aşamada lena fevzi diye bir kadınla ilgili bir röportajı izleriz. bu kadının sorulan mantıklı sorulara verdiği, kendinin bile inanmadığı çok açık olan, cevaplar aslında bizi bir çok konuda aydınlatmaktadır.

sunucu - kuran'ı okuduğunda onun kadını geri plana attığını düşündün mü?
fevzi - (biraz düşünüyor) ...hayır düşünmedim...
sunucu - gerçekten mi?
fevzi - eğer dünyanın bu ucunda kadınlar geri plana itiliyorsa bunun nedeni kültüreldir. dinle hiç

******

http://www.yenisafak.com/arsiv/2000/agustos/29/dcundioglu.html

Radikal özür dilesin

16 Ağustos 2000 tarihli Radikal gazetesinde, The Guardian kaynak gösterilmek sûretiyle Mukaddes Kitabımız Kur'an-ı Kerîm'i ucuz ve çirkin iftiralarla karalamayı amaçlayan bir yazı yayımlandı...
National Geographic İslamiyet ve KUR-AN - San'a Kuzey'inde bulunan Parşömenler   Kupur
"İslâm Alemini Sarsacak İddia" manşeti altında yayımlanan bu yazıda Saarland Üniversitesi'nde görevli Alman bilimadamı Dr. Gerd Puin "Selman Rüşdi'nin benzeri" olarak nitelenmekte ve bu zâtın, Kur'an'ın 14 asırdır değişmediği inancını bilimsel olarak sorgulamaya cesaret ettiği yazılmaktadır. Radikal gazetesine göre, Dr. Puin Yemen'de bulunan elyazması bir nüsha üzerinde yaptığı uzun incelemelerden sonra Kur'an'ın zaman içinde çeşitli müdahalelere maruz kaldığı sonucuna varmış... Elinde de bu tezini destekleyecek ciddi deliller (!) bulunmaktaymış...




- "Puin, Kur'an'ın Hz. Muhammed daha ortaya çıkmadan yazılmaya başlandığı ve zaman içinde yenilendiği tezini ortaya koyuyor."

1972'de Sana'daki Ulu Cami'nin onarımı sırasında Yemen Eski Eserler Müdürlüğü Reisi Kadı İsmail el-Akva'nın bulduğu 7.-8. yüzyıllara ait olduğu tahmin edilen elyazması bir Kur'an metni, 1979'da Yemen'e giden Puin'in dikkatini çekmiş ve incelemeleri neticesinde, Kur'an'ın evrim geçirdiği sonucuna varmış... Kur'an saf Arapça sözcüklerden oluşmuyormuş, hattında değişiklikler vuku bulmuş, hareke işaretleri eklenmiş... Puin'in eserini Alman İslâm Arşivi'nin yöneticisi Salim Abdullah yayımlayacakmış... Tezlerinin büyük gürültü koparacağı iddialarına da aldırmıyormuş... vs.

Radikal gazetesi bununla da yetinmiyor ve kışkırtıcılığının arkasındaki niyeti de şu şekilde açığa vuruyor:




- "Bu, Allah Kelâmı'nın 14 yüzyıldır değişmediğini ve bu özelliğiyle diğer iki semavî dinden daha üstün olduğunu savunan İslâm dünyasını çileden çıkaracak bir tez."

Hangi beceriksizin elinden çıktığı belli olmayan bu telif-tercüme karışımı yazıda yer alan şu ifadelerden bile bu milletin dinine, imanına zerre kadar saygı duymayan bir zihniyetin kışkırtıcılığıyla karşı karşıya olduğumuz açıkça anlaşılmıyor mu?... Daha Türkçe'ye çevirtip yayımladıkları metni bile anlamaktan aciz olan bu gazetenin sorumluları, "Kur'an'ın Hz. Muhammed daha ortaya çıkmadan yazılmaya başlandığı" (!) şeklinde akıl almaz uydurmalarla milleti tahrik etmekten çekinmedikleri gibi, Amerika'da tezgâhlanan uluslararası bir tertibe aracılık yapmaktan da kaçınmıyorlar...
The Guardian'dan hareketle yayımlanan çirkin bir yazıyı eleştireceğim diye abartıya kaçıp "uluslararası bir tertib" ifadesini kullandığımı düşünmeyiniz; zira birtakım siyasî maksatlara binaen ve İslâm dünyasını karıştırmak amacıyla tezgâhlanan bu tertibin safhalarına şöyle bir göz atmak bile Radikal gazetesinin aracılık yaptığı oyunun "uluslararası" niteliğini gözler önüne serecektir.
Hikâye'nin başı, Toby Lester adlı vasıfsız (!) bir gazeteci tarafından geçen yılın başında The Atlantic Monthly'de (vol. 283, no. 1, sh. 43-56, Ocak 1999, USA) yayımlanan "What is the Koran?" (Kur'an Nedir?) başlıklı geniş bir makaleye dayanıyor... Lester, Yemen'de bulunan elyazması nüshalar üzerinde araştırma yapan Dr. Gerd R Joseph Puin ve mesai arkadaşı Hans-Caspar Graf von Bothmer'le yaptığı telefon görüşmelerinden hareketle Kur'an'ın muharref olduğunu öne süren zehir-zemberek bir yazı kaleme alıyor; yazısını William Muir, John Wansbrough, Andrew Rippin, Ann K.S. Lambton, S.P. Tolstov, N.A. Morozov, R. Stephen Humphreys, Günter Lüling, Yehuda D. Nevo, Patricia Crone, Michael Cook, James Bellamy, Jane McAuliffe gibi tanınmış-tanınmamış birçok oryantalistten yaptığı hakaret dolu alıntılarla dolduruyor ve bu arada Muhammed Abduh, Taha Hüseyin, Ali Deşti, Muhammed Arkoun, Nasr Hamid Ebu Zeyd, Fazlurrahman gibi İslâm dünyasının çeşitli bölgelerinden seçtiği bazı ilginç (!) isimlerle iddialarını süslemeyi de ihmal etmiyor... ("Selman Rüşdi" simgesinin bu kışkırtıcı yazıda konu mankeni olarak kullanıldığını belirtmeme bile gerek yok sanırım!)
Lester'in iftiraları, Yemen'de yayımlanan el-Belağ dergisinde ele alınınca -tam da tahmin edildiği gibi- ortalık karışıyor, Yemen'deki araştırmaları sırasında Puin'e ve meslektaşı Von Bothmer'e çok büyük yardımları dokunan Yemen Eski Eserler Müdürlüğü'nün Reisi Kadı İsmail el-Ekva ile diğer kurum görevlileri halk tarafından büyük tepki görüyorlar... Bunun üzerine her iki Alman bilimadamı da el-Ekva'ya 14 ve 15 Şubat 1999 tarihli birer mektup göndererek gelişmelerden ötürü duydukları üzüntüyü dile getirip özür diliyorlar; ortada siyasî bir komplo olduğunu, kendilerinin bu tür sözler söylemediklerini; aksine, yaptıkları incelemelerden sonra Yemen nüshalarıyla müslümanların bugün ellerinde bulunan standart Kur'an nüshaları arasında ciddi hiçbir farklılığın bulunmadığı sonucuna vardıklarını ve Leiden'de düzenlenen bilimsel bir konferansta da bu sonuçları ilim dünyasına açıkladıklarını belirtiyorlar.
Puin'in, bu Amerika kaynaklı "siyasî" komployla ilgili açıklaması oldukça mânidardır:
- "Yemen ile Almanya'nın bilimsel işbirliği çabalarını baltalamayı hedef alan bu müessif saldırılardan dolayı fevkâlede üzgün olduğumu belirtmeliyim. Bu saldırıyı tertib eden odakların hedeflerine ulaşmak için zamanlama itibariyle Almanya Dışişleri Bakanı'nın Yemen'i ziyaret ettiği haftayı seçmeleri size de ilginç gelmiyor mu?" (14 Şubat 1999)
Dünya bu vâveyla ile çalkalanırken, olup bitenleri Türkiye'de kimsenin ruhu bile duymuyor; sadece bir kişi hariç: Taha Kıvanç...
Yeni Şafak'taki "28 Haziran 1999" tarihli 'Kulis' köşesinde Taha Kıvanç, "Nafile Çaba" başlıklı bir yazı kaleme alıp Toby Lester'in The Atlantic Monthly'deki makalesine dikkat çekiyor; hatta bununla da yetinmeyip bu tezgâhın Türkiye'yi de içine alabileceği konusunda fevkalâde önemli uyarılar yapıyor.
- "Ocak 1999 tarihli dergideki o yazıyı okuduğumda bir süreden beri bir yerlerde pişirildiğini düşündüğüm İslâm karşıtı taâmın yakında bizim sofralarımıza da sunulacağını düşünmeden edemedim. Çünkü, Atlantic'teki yazıda, 1980 ve 1990'ların başında İngiltere, ABD, İsrail ve Hollanda gibi ülkelerde İslâm üzerine yapılan çalışmalar aktarılıyor, bu arada İslâm Dünyası'ndan bazı isimlerin de bu çalışmalardan etkilendiğinin örneklerine yer veriliyordu."
Aynı konulardaki bir-iki yayından daha söz ettikten sonra Kıvanç, yazısını şu sözlerle bitiriyor:
- "Konuya bu kadar eğilmemin sebebi, son zamanlarda "MGK raporu" diye medyaya yansıyan İslâm'ı tezyif eden çalışmaların nerelerde hazırlandığına ışık tuttuğunu düşünmem... Yurdumuzdan çok uzaklarda, bambaşka düşüncelere sahip kişilerin yaptığı çalışmalar, sanki bizde yapılmış özel araştırmalarmış gibi 'rapor' haline getiriliveriyor... Birkaç yıl öncesine kadar, yazarlık iddiasında bulunanın din adamı kökeni yüzünden inanılan sözde özgün çalışmalar, o kişinin ölümü üzerine, akamete uğramıştı. Şimdi, bir başkasını bulamadıkları için, özel adla değil 'rapor' kimliği ardına sığınarak aynı sonucu almaya çalışıyorlar... Genelkurmay bu defa suçüstü yaptı, ama göreceksiniz, denemekten vazgeçmeyecekler..."
Toby Lester'in sadece iddialarını değil, bu iddiaların arkaplanını da ele alan bir başka makale ise Prof. Muhammed Mustafa el-A'zâmî'ye ait... Impact dergisinin bu yılki Mart sayısında (vol. 3, no. 3, March 2000, London) yayımlanan "Hoping to reform, revise Islam: Oriantalists and The Qur'an" (İslâm'da Yenilik ve Reform Umutları: Oryantalistler ve Kur'an) başlıklı değerli yazısında A'zâmî, Lester'in Puin'den aktardığı görüşleri özetlemekte ve ardından Dr. Puin'le Dr. Von Bothmer'in Kadı İsmail el-Akva'ya yazdıkları mektupların içeriğine dayanarak birtakım çelişkilere işaret etmektedir. (Bu mektubun metnini, hem -dergide yayımlandığı kadarıyla- Arapça orijinalinden, hem de metin içerisinde geçen İngilizce alıntılardan hareketle Türkçe'ye çevirip okurların istifadesine sunmuş bulunuyoruz.)
A'zâmî'nin makalesinin en önemli taraflarından biri de kendisinin gerek Puin'in, gerekse Von Bothmer'in ikircikli tutumuna dikkat çekip bu kişilerin Kadı el-Ekvâ'ya yazdıkları mektuplar dışında, kendilerine isnad edilen iddiaları yalanlamak için ciddi bir adım atmadıklarını (sözgelimi bir makale yazıp kendilerini temize çıkarmaya çalışmadıklarını) belirtip şöyle demesidir:
- "Peki o halde gerçeği (!) dile getirmeyen kim? Toby Lester mi? Joseph Puin mi? Von Bothmer mi? Galiba bunların hepsinin de asıl gerçekle ilgisi çok az!"
Kur'an tarihine dâir gayet faydalı bilgiler veren ve Kur'an hakkında söz söyleyecek kimselerde bulunması gereken özellikleri sıralayan yazarın şu tesbiti fazla söze hacet bırakmıyor gibidir:
- "Elbette Lester'lardan, Puin'lerden ve Bothmer'lerden işittiklerimiz, ne bugün, ne de yarın bu konuda işiteceklerimizin sonuncusudur! Üstelik bu iddialar kendi türünün ilk örneği de değildir!"
Nihayet hikâyenin sonuna gelmiş bulunuyoruz.
Lester'in yazısından 1,5 yıl sonra, bu ayın ilk haftasında, yani 8 Ağustos 2000 tarihli The Guardian'da Ebu'l-Tahir adlı birinin Querying the Koran (Kur'an Sorgulanıyor) başlıklı bir yazısı yayımlanır... İddialar yine aynıdır ve yazının Lester'in makalesinden hareketle hazırlandığında kuşku yoktur. Ebu'l-Tahir (!) Lester'in yazdıklarını özetlemiş ve daha kışkırtıcı hale getirerek bunlara bazı küçük ayrıntılar eklemiş... Meselâ Selman Rüşdi ve Nasr Hamid Ebu Zeyd'in trajik durumları öne çıkarılmış, ölüm fetvalarından, suikastlardan, radikallerin bilimadamlarını tehdid ettiklerinden bahisle müslümanların Dr. Puin hakkında da bir ölüm fetvası verebileceklerinden, vs. söz edilmiş...
Makalenin yazarına göre, yaptığı incelemelerden sonra Kur'an'ın tahrif edildiği sonucuna ulaştığını söyleyen (!), Kur'an'ın tercüme edilmesine karşı çıkıp tercümelerin anlaşılamayacağı görüşündeki gelenekçilerin haklı olduğunu, zira Kur'an'ın kendisinin bile doğru dürüst anlaşılamadığını iddia eden Dr. Puin ne ilginçtir ki "kendisinin aynı tepkileri alacağına inanmıyormuş", çünkü "Rüşdi ve Zeyd gibi bir müslüman ismi taşımıyormuş..."
Dr. Puin'in ve bir-iki araştırmacının (!) ağzından aktarılma, kaynağı meşkuk sözlerin ve Mukaddes Kitabımıza hakaretler içeren iddiaların yer aldığı işbu makale, tam bir hafta sonra 16 Ağustos 2000 tarihli Radikal gazetesinde, kasıtlı eklemeler ve çıkarmalar yapılmak, hatta yalan-yanlış tercüme edilmek sûretiyle yayımlanan o mâhud Türkçe metne ilham kaynağı olmuştur!
Perviz Manzur'a göre, Kur'an'ı epistemolojik savaş alanına çevirmeyi hedefleyen bu çabalar, onun ifadesiyle "psychopathic vandalism"in tezahürleridir. Nitekim siyasî kışkırtıcılığın İslâm dünyasının hassas değerleriyle oynamak konusunda ne denli ileri noktalara varabileceği bu hikâyeden de anlaşılmaktadır. Amerika'da kimsenin tanımadığı sıradan bir gazeteci çıkıyor, müslümanların mukaddes bildiği ne kadar değer varsa hepsine hakaretler yağdırıyor ve hiç çekinmeden, XIX. yüzyıl oryantalistlerinden William Muir'in ağzından, "Bugün dünyada uygarlık, özgürlük ve doğruluk adına bilinen ne varsa, Kur'an bunların en inatçı ve amansız düşmanlarından biridir" diye yazabiliyor...
Radikal gazetesinin yazdığı gibi, "İslâm dünyasını çileden çıkarmak" ise bütün amaçları, bu amaçlarına ulaşmak için her yolu denediklerini ve hiçbir sınır tanımadıklarını söyleyebilirim... Yemen için yapılan hesaplarla Türkiye için yapılan hesapların hangi noktalarda kesiştiğini, hangi noktalarda ayrıştığını zaman gösterecek... Toby Lester'in Amerika'da söylediklerini belki çok geç farkediyoruz, fakat Amerika'da yaşayan İlhan Arsel'in Türkiye'de yayımladığı hezeyannâmeleri görmezlikten gelemiyoruz... Kur'an Eleştirisi adında kitap yayımlıyor ve nedense hiçbir resmî makam dinimizi açıkça tahkir ve tezyif eden bu kitabın neşri karşısında birşey yap(a)mıyor.
Radikal gazetesi, yine ucu Amerikalara kadar giden Kur'an ve İslâm düşmanlığı tezgâhına aracılık ediyor ve fakat kimse ağzını açıp tek kelime bile etmiyor. (Görebildiğim tek makale, Hayrettin Karaman Hocamızın 27 Ağustos Pazar günü Yeni Şafak'ta yayımlanan köşeyazısından ibarettir.)
Diyanet İşleri Başkanlığı, bu tür açık saldırılar karşısında susmamalı, hiç değilse Mukaddes Kitabımıza yönelik böylesine ağır hakaretleri cevapsız bırakmamalıdır!
"Eğer susulursa, korkarım daha ileri giderler" diyemiyorum; çünkü inanın bundan daha ne kadar ileri gidilebileceğini bilemiyorum!
Son söz olarak, Radikal gazetesinin sorumlularını, bu ülkenin insanlarından özür dilemeye davet ediyor; VE Kur'an'ı ucuz manipülasyonların aracısı kılmaktan vazgeçip; "Sizin yaptığınızı gavur bile yapmaz" sözünün hakikate dönüşmesine izin vermeyeceklerine inanmak istiyorum.

Dr. Puin'in el-Ekva'ya yazdığı mektup



Sayın Kadı İsmail el-Ekva hazretleri,
Zât-ı âlinize en muhlisâne hürmet ve selâmlarımı sunarım.
Yemenli dostlarımdan bana ulaşan haberlere göre, Alman araştırmacıların Yemen'deki eski eserler arasında bir elyazması Kur'an nüshası bulduklarından ve bu elyazması nüshayla müslümanların bugün ellerinde bulunan Kur'an nüshaları arasında ciddi farklılıklar tesbit ettiklerinden söz eden ['The Atlantic Monthly' adlı] Amerikan dergisinin yaptığı neşriyât, Yemen Eski Eserler Müdürlüğü'nde görev yapan yetkililere karşı halkın büyük bir tepki göstermesine sebebiyet vermiş... 312 sayılı el-Belağ dergisinin iddia ettiği üzere, güyâ Yemen'li yetkililer İslâm dünyasında büyük bir fitnenin ortaya çıkmasını önlemek amacıyla uzun bir süredir bu gerçeği (!) saklamaya çalışıyorlarmış...
Sizi temin ederim ki el-Belâğ'ın hem Amerikan dergisinin neşriyâtından, hem Yemen yazmalarına dâir söylenenlerden hareketle yaptığı suçlama ve karalamalar tamamen asılsızdır ve hiçbir esasa dayanmamaktadır; benim ve meslektaşım Dr. Graf von Bothmer'in Saarbrücken Üniversitesinde sürdürdüğümüz Kur'an araştırmalarına ilişkin mâhud iddialar da aynı şekilde hilaf-ı hakikattir.
Yemen ile Almanya'nın bilimsel işbirliği çabalarını baltalamayı hedef alan bu müessif saldırılardan dolayı fevkâlede üzgün olduğumu belirtmeliyim. Bu saldırıyı tertib eden odakların hedeflerine ulaşmak için zamanlama itibariyle Almanya Dışişleri Bakanı'nın Yemen'i ziyaret ettiği haftayı seçmeleri size de ilginç gelmiyor mu? (...)
Amerikalı yazarı [Toby Lester] şahsen tanımam, kendisiyle sadece birkaç kez telefonla görüştüm, o kadar... Benim samimi kanaatime göre, sözkonusu Yemen nüshalarıyla eldeki Kur'an nüshaları arasında ciddiye alınabilecek hiçbir farklılık mevcut değildir; bu yeni nüshalarda tesadüf edilen yegâne ihtilaf, -Allah'a şükür- sadece sözcüklerin imlâsıyla ilgili Kur'an'ın kendisine aslâ zarar vermeyecek olan küçük birtakım yazım farklılıklarından ibarettir. Zaten "İbrahîm-İbrahim"; "Kur'ân-Kur'an"; "simâhum-simahum", vb. farklılıklara da Kahire'de basılan mushaflarda işaret edildiği herkesçe bilinmektedir.
(...) Geçen senenin Ekim ayında ben ve meslektaşım Dr. Von Bothmer, Hollanda'nın Leiden şehrinde yapılan, Kur'an araştırmalarıyla ilgili bir konferansa davet edilmiş ve orada Yemen mushaflarından alınan mikrofilm örneklerine istinaden iki tebliğ sunmuştuk. Her iki tebliğ de -tahmin olunacağı üzere- hem Batılı akademisyenler, hem de müslüman ilim adamları nezdinde çok büyük bir rağbet ve iltifata mazhar oldu. Maamafih bu tedkikler henüz neşredilmiş değildir.
Bu vesileyle belirtmek isterim ki araştırmalarımla ilgili herhangibir husûsu bilimadamlarının nazarlarından gizlemem için hiçbir neden bulunmamaktadır. Gözlerini kin bürümüş birtakım cahillere gelince, onları ciddiye almayıp kendi hallerine bırakmak en doğrusu olacaktır; tâ ki ülkesinin tarihi üzerine titreyen, dinî mirasından güç alan, bu mirasın korunmasında ve bugünlere ulaşmasında hizmeti geçen öncülerini şükran hisleriyle yâdeden, -Çin'de bile olsa- onların tecrübelerinden ve yardımlarından yararlanan ilim ve kültür sahibi yeni nesiller gelinceye kadar...
Son olarak, hem sizin adınıza, hem kendi adıma, Yemen yazmaları etrafında kabaran bu kin ve nefret dalgalarının dinmesini temenni ediyorum. Vesselâm!
Not: Arapça ifadelerimin bozukluğundan dolayı özür dilerim.
Dostunuz
Dr. Gerd R. Joseph Puin
Saarbrücken, 14/2/1999


dcundioglu@yenisafak.com
29 AĞUSTOS 2000

_________________
Mevla Görelim Neyler
Neylerse Güzel Eyler
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
huzeyfe
Süper Moderatör
huzeyfe


Mesaj Sayısı : 7721
Rep Gücü : 18110
Rep Puanı : 23
Kayıt tarihi : 27/03/09

National Geographic İslamiyet ve KUR-AN - San'a Kuzey'inde bulunan Parşömenler   Empty
MesajKonu: Dr. Gerd Puın'ın Yemen'de bulunan Kur'an araştırması hakkında bilgi verir misiniz?   National Geographic İslamiyet ve KUR-AN - San'a Kuzey'inde bulunan Parşömenler   Icon_minitimeSalı Ağus. 01, 2017 10:36 am

https://sorularlaislamiyet.com/dr-gerd-puinin-yemende-bulunan-kuran-arastirmasi-hakkinda-bilgi-verir-misiniz

Dr. Gerd Puın'ın Yemen'de bulunan Kur'an araştırması hakkında bilgi verir misiniz?

Paylaş
Facebook'ta Paylaş [url=http://twitter.com/intent/tweet/?text=Dr. Gerd Pu%C4%B1n%27%C4%B1n Yemen%27de bulunan Kur%27an ara%C5%9Ft%C4%B1rmas%C4%B1 hakk%C4%B1nda bilgi verir]Twitter'da Paylaş[/url] Google+'ta Paylaş [url=http://www.linkedin.com/shareArticle?mini=true&url=https://sorularlaislamiyet.com/dr-gerd-puinin-yemende-bulunan-kuran-arastirmasi-hakkinda-bilgi-verir-misiniz&title=Dr. Gerd Pu%C4%B1n%27%C4%B1n Yemen%27de bulunan Kur%27an ara%C5%9Ft%C4%B1rmas%C4%B1 hakk%C4%B1nda bilgi verir misiniz?]Linkedin'dePaylaş[/url] [url=http://pinterest.com/pin/create/button/?url=https://sorularlaislamiyet.com/dr-gerd-puinin-yemende-bulunan-kuran-arastirmasi-hakkinda-bilgi-verir-misiniz&media=https://sorularlaislamiyet.com/misc/logo.png&description=Dr. Gerd Pu%C4%B1n%27%C4%B1n Yemen%27de bulunan Kur%27an ara%C5%9Ft%C4%B1rmas%C4%B1 hakk%C4%B1nda bilgi verir misiniz?]Pinterest'te Paylaş[/url]
Soru Detayı
- Natıonal Geo. izlediğim İslam ve Kur'an adlı belgesele göre Dr. Gerd Puın Kur'an ile ilgili bir araştırma yapmış. Bu araştırma hakkında bilgi verir misiniz?
- Kur'an'dan (haşa) hiçbir şüphem yok, ama bu araştırmanın yanlış olduğunu gösterebilir misiniz?
Anonim tarafından Pt, 31/03/2014 - 15:28 tarihinde gönderildi
Cevap
Değerli kardeşimiz,
- Şu anda Dr. Gerd Puın’ın böyle bir araştırmasını araştırma imkânımız yoktur. Bunu detaylı bir şekilde araştırmadan, sadece bir belgesele göre yorum yapmanın da doğru olmayacağını düşünüyoruz.
- Acaba hayatları boyunca Kur’an’ın mucize olup olmadığını araştıran ve sonuç itibariyle onun bir mucize ve Allah’ın kelamı olduğunu ispat eden konunun uzmanı, Arapça ifade tarzının, üslubunun dahi imamları olan yüz binlerce İslam alimlerinin Kur’an hakkındaki görüşleri ortada iken, bu konunun en yabancısı olan gayri müslim bir adamın aykırı hezeyanlarına itibar etmek akla ziyan bir yaklaşımdır.
- Bununla beraber, bu adamın söylediklerinin özeti şudur:
Alıntı :
“Yemen’de bulunan bir eski Kur’an nüshasında yazılım farklılıkları vardır. Öyle anlaşılıyor ki, Kur’an’ın 'harekeleri ve bazı harfler' daha sonra ilave edilmiştir.”
- Ki bu konular on üç asırdır İslam alimlerinin bize bildirdiği bir konudur. Gerçekte Kur’an’ın muhtevasıyla yakından uzaktan bir alakası yoktur.
- Bu konuyla alakalı sitemizde oldukça fazla malumat vardır. Bu sebeple bu konuyu fazla uzatmayacağız. Yalnız Dücane Cündioğlu’nun makalesinden bazı açıklayıcı ifadeleri alıntılayacağız:
“Radikal Özür Dilesin"
- 16 Ağustos 2000 tarihli Radikal gazetesinde, The Guardian kaynak gösterilmek sûretiyle Mukaddes Kitabımız Kur'an-ı Kerîm'i ucuz ve çirkin iftiralarla karalamayı amaçlayan bir yazı yayımlandı…
"İslâm Alemini Sarsacak İddia" manşeti altında yayımlanan bu yazıda Saarland Üniversitesi'nde görevli Alman bilim adamı Dr. Gerd Puin "Selman Rüşdi'nin benzeri" olarak nitelenmekte ve bu zâtın, Kur'an'ın on dört asırdır değişmediği inancını bilimsel olarak sorgulamaya cesaret ettiği yazılmaktadır. Radikal gazetesine göre, Dr. Puin Yemen'de bulunan el yazması bir nüsha üzerinde yaptığı uzun incelemelerden sonra, Kur'an'ın zaman içinde çeşitli müdahalelere maruz kaldığı sonucuna varmış... Elinde de bu tezini destekleyecek ciddi deliller (!) bulunmaktaymış…
- "Puin, Kur'an'ın Hz. Muhammed daha ortaya çıkmadan yazılmaya başlandığı ve zaman içinde yenilendiği tezini ortaya koyuyor." (Doğrusu cehaletin bu kadarına pes! Kâfirin de insan olması haysiyetiyle bir haysiyetinin olması gerekir).
- Yemen Eski Eserler Müdürlüğü Reisi Kadı İsmail el-Akva'nın bulduğu 7.-8. yüzyıllara ait olduğu tahmin edilen el yazması bir Kur'an metni, 1979'da Yemen'e giden Puin'in dikkatini çekmiş ve incelemeleri neticesinde, Kur'an'ın evrim geçirdiği sonucuna varmış... Kur'an saf Arapça sözcüklerden oluşmuyormuş, hattında değişiklikler vuku bulmuş, hareke işaretleri eklenmiş... Puin'in eserini Alman İslâm Arşivi'nin yöneticisi Salim Abdullah yayımlayacakmış... Tezlerinin büyük gürültü koparacağı iddialarına da aldırmıyormuş... vs.
- Daha Türkçe'ye çevirtip yayımladıkları metni bile anlamaktan aciz olan bu gazetenin sorumluları, "Kur'an'ın Hz. Muhammed daha ortaya çıkmadan yazılmaya başlandığı" (!) şeklinde akıl almaz uydurmalarla milleti tahrik etmekten çekinmedikleri gibi, Amerika'da tezgâhlanan uluslararası bir tertibe aracılık yapmaktan da kaçınmıyorlar…”
 (Bu makaleyi okumanızı tavsiye deriz. Burada bu makaleyi yazan Dr. GERD Puin ve arkadaşlarının en son sözleri şöyledir:)
“Hikâye'nin başı (Yani konuyu dünyaya duyurma hikayesi) Toby Lester adlı vasıfsız (!) bir gazeteci tarafından The Atlantic Monthly'de (vol. 283, no. 1, sh. 43-56, Ocak 1999, USA) yayımlanan "What is the Koran?" (Kur'an Nedir?) başlıklı geniş bir makaleye dayanıyor. Lester'in iftiraları, Yemen'de yayımlanan el-Belağ dergisinde ele alınınca -tam da tahmin edildiği gibi- ortalık karışıyor, Yemen'deki araştırmaları sırasında Puin'e ve meslektaşı Von Bothmer'e çok büyük yardımları dokunan Yemen Eski Eserler Müdürlüğü'nün Reisi Kadı İsmail el-Ekva ile diğer kurum görevlileri halk tarafından büyük tepki görüyorlar... Bunun üzerine her iki Alman bilim adamı da el-Ekva'ya 14 ve 15 Şubat 1999 tarihli birer mektup göndererek gelişmelerden ötürü duydukları üzüntüyü dile getirip özür diliyorlar; ortada siyasî bir komplo olduğunu, kendilerinin bu tür sözler söylemediklerini; aksine, yaptıkları incelemelerden sonra Yemen nüshalarıyla Müslümanların bugün ellerinde bulunan standart Kur'an nüshaları arasında ciddi hiçbir farklılığın bulunmadığı sonucuna vardıklarını ve Leiden'de düzenlenen bilimsel bir konferansta da bu sonuçları ilim dünyasına açıkladıklarını belirtiyorlar…"
-  “(Bu çarpıtmalar karşısında üzüntüsünü dile getiren) Puin'in, bu Amerika kaynaklı "siyasî" komployla ilgili açıklaması oldukça mânidardır: "Yemen ile Almanya'nın bilimsel işbirliği çabalarını baltalamayı hedef alan bu müessif saldırılardan dolayı fevkâlede üzgün olduğumu belirtmeliyim. Bu saldırıyı tertib eden odakların hedeflerine ulaşmak için zamanlama itibariyle Almanya Dışişleri Bakanı'nın Yemen'i ziyaret ettiği haftayı seçmeleri size de ilginç gelmiyor mu?" (bk. Yeni Şafak, 29 Ağustos 2000)
- Bu gayri müslim İslam düşmanı bir adamın düşünceleri üzerinde durup vakit kaybedeceğimize,
Alıntı :
“Kur'an-ı Hakîm'in kuvvetiyle sizin dinsizleriniz dâhil olduğu halde, bütün Avrupa'ya meydan okuyorum. Bütün neşrettiğim envâr-ı imaniye ile onların fünun-u müsbete ve tabiat dedikleri muhkem kal'alarını zîr ü zeber etmişim. Onların en büyük dinsiz feylesoflarını, hayvandan aşağı düşürmüşüm. Dinsizleriniz dahi içinde bulunan bütün Avrupa toplansa, Allah'ın tevfikiyle beni o mesleğimin bir mes'elesinden geri çeviremezler; inşâallah mağlub edemezler.” (Mektubat, bk. 72)
sözünün sahibi olan Bediüzzaman’ın eserlerini okumamak büyük bir eksikliktir.
Her tülü şüpheyi izale edecek kudret ve salahiyetteki bu nurlu eserler dururken Dr. Gerd Puın gibi bir İslam düşmanının hezeyanlarına değer vermek, iman nuruyla aydınlanmış bir akl-ı selimle bağdaşmaz.
Konuyla ilgili Hayrettin Karaman Hocamızın da kendi sitesinde "Kur'an Değişmemiştir" isimli bir makalesi vardır. Orada Kur’an’ın indiği günden itibaren bütün ayetlerinin yazılarak korunduğunu ve yazılan yedi adet Mushafların bulunduğunu özetleyen Hayrettin Hocamızın açıklamalarındana bir kısmı şöyledir:
Allah'ın, son kitabını koruma vaadi şu tedbirlerle gerçekleşmiştir:
a) Hz. Peygamber (s.a.v.) ve bir kısım ashabı tarafından tamamı, diğerlerince de çeşitli kısımları ezberlenmiştir.
b) Hz. Peygamber (s.a.v.) ile Cebrail, Peygamberimiz (s.a.v.) ile bazı sahâbiler ve bir kısım sahâbe kendi aralarında Kur'an'ı karşılıklı okumuşlar, birinin ezbere okuduğunu diğeri dinlemiş ve gerektiğinde yanlış okumaları düzelterek doğru ve sağlam ezberlemeyi sağlamışlardır.
c) Âyetler geldikçe Peygamberimiz (s.a.v.) tarafından vahiy katiplerine, ileride mushaflaştırılırken riâyet edilecek sıra bildirilmek sûretiyle yazdırılmış ve yazılan metin Resûlullah'ın hanesinde muhâfaza edilmiştir. Ayrıca sahâbenin de ellerinde yazılı parçalar bulunmuştur.
d) Kur'an'ın nüzûlu tamamlandıktan kısa bir müddet sonra (Hz. Ebû Bekr'in halifeliğinde), Peygamberimiz (s.a.v.) tarafından bildirilen nihai sıralamaya göre bütün parçalar birleştirilmiş ve yeniden yazılarak muhâfaza altına alınmıştır.
e) Hz. Osman'ın halifeliği devrinde, ana metinden, gerektiği kadar yeni nüsha kopya edilmiş ve İslâm dünyasının çeşitli bölgelerine gönderilmiştir.
Allah Teâlâ'nın Kur'an-ı Kerim'i koruma vadinin bir tecellîsi olmalıdır ki, bu yedi nüshadan üçü günümüze kadar gelebilmiştir.
Bu üç nüshadan biri, Osmanlıların Medine'den çıkarken yanlarında getirdikleri ve hâlen Topkapı Sarayında bulunan nüshadır.
İkincisi Timur'un Şam'dan alıp götürdüğü nüshadır ve hâlen Taşkent'te bulunmaktadır.
Üçüncüsü ise İngilizlerin Moğol hükümdarlarının sarayından alıp Londra'ya götürdükleri ve İndia Offica kütüphanesine koydukları nüshadır. Araştırmacılar bu üç nüsha üzerinde yaptıkları inceleme sonunda hem muhtevâ hem de şekil bakımından tam bir uygunluk ve birlik bulunduğunu tesbit etmişlerdir. Tarih içinde yapılan hizmetlerin metni değiştirme ile bir ilgisi olmayıp tamamı, okumayı kolaylaştırmaya yönelik çalışmalardır.”
İlave bilgi için tıklayınız:
-  Kur'an-ı Kerim'in yazılması, toplanması ve kitap haline getirilmesi hakkında detaylı bilgi verir misiniz?
- Kur'an'ın ilk yazılmış nüshaları neden ortadan kaldırıldı?..
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

_________________
Mevla Görelim Neyler
Neylerse Güzel Eyler
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
huzeyfe
Süper Moderatör
huzeyfe


Mesaj Sayısı : 7721
Rep Gücü : 18110
Rep Puanı : 23
Kayıt tarihi : 27/03/09

National Geographic İslamiyet ve KUR-AN - San'a Kuzey'inde bulunan Parşömenler   Empty
MesajKonu: Geri: National Geographic İslamiyet ve KUR-AN - San'a Kuzey'inde bulunan Parşömenler    National Geographic İslamiyet ve KUR-AN - San'a Kuzey'inde bulunan Parşömenler   Icon_minitimeSalı Ağus. 01, 2017 10:40 am

https://www.facebook.com/sanamushafi/posts/937986109600019:0

Sana Mushafı
10 Kasım 2015 ·
Batılı Oryantalistlerin Kuran’ın Korunmuşluğuyla İlgili İddialarına Cevaplar
İlk dönem Kuran mushafları üzerine araştırmalar yapan batılı Arapça uzmanları, inceledikleri mushaflardaki bazı imla ve hattat yazım hatalarından yola çıkarak, metnin günümüze kadar değişmeden geldiğine yönelik genel kanaati yıkmaya veya en azından zayıflatmaya yönelik bazı fikirler ortaya atmaktadırlar.
Sana ve diğer bazı mushaflarda mevcut imla ve yazım hatalarından hareketle Kuran’ın daha sonra değiştirilmiş olduğu iddiası kesinlikle samimiyetten uzak olmakla beraber , bizler tarafından diğer insanların anlaması adına cevaplanması gereken iddialar olarak görülmektedir.
Tevrat ve İncillerin yazımı ve günümüze kadar gelişiyle alakalı çok derin araştırmalar yapmaya bile gerek olmadan söyleyebilirz ki, bu metinler en azından Tevrat için lafzen olmasa da anlam kaydırmalarıyla ve İncillerde hem lafzen ve hem de anlam kaydırmaları şeklinde oluşan bu değişim çok nettir. Kuran ise ASLA böyle bir değişim veya bozulma yaşamamıştır.
Aşağıda örneklerini vereceğimiz oryantelist iddialar da zaten bu şekilde farklı Kuran mushaflarından bahsedemez. Ancak başta dediğimiz mushaf yazım hatalarına dikkat çekmeye çalışarak bu anlamda Kuran için de değişmiştir demeye çalışmaktadırlar. Detayları inceledikçe , bu tarz absürt iddiaların yalnızca iddia sahiplerinin önyargılı yanlışları olduğunu da göreceğiz.
Bu kadar desteksiz argümanlarla Kuran’ın korunmuşluğuna saldırıyı biz samimiyetle yapılmış bilimsel eleştiriler olarak göremiyoruz. Aynı Avrupa kökenli karikatür krizlerinde olduğu gibi yeni bir fitnenin tutuşturulması olarak görülen bu harekete karşı müslümanların yapacağı tek şey, Kuran’ı daha iyi anlamaya çalışmak ve ilk dönem mushaflarıyla bu iddialara teknik cevaplar vermektir.
Şimdi bu tarz iddiaların en bilindiklerine birkaç örnekle cevap verelim….
Dr.Gerd R. Puin ve Bothmer iddiaları ve cevabı
Dr.Puin önceki paylaşımlarımızda da anlattığımız gibi, Almanya’nın Saarland üniversitesinde öğretim üyesi olup Kuran araştırmaları konusundaki çalışmalarıyla tanınır. Sana’daki Caminin bir mahzeninde ve daha sonra da çatısından bulunan mushaflar ve varaklar üzerinde yerinde çalışmalar ve düzenlemeler yapmıştır. Bu çalışmalar sırasında sözü edilen varaklarda gördüğü bazı kelimelerin imlasından ve farklı tertiple yazılmış fragment örneklerinden hareketle – diğer semavi kitaplarda olduğu gibi- Kuran’ın da değişim süreci yaşadığını düşünmektedir.
Şimdi öncelikle Gerd Puin’in daha sonra da aynı projeyi devam ettiren H. C. G. Bothmer ve K. H. Ohling ‘in bu iddialarına konu örneklere bakalım.
a) Gerd Puin’e göre, Meryem Suresindeki ( 19/62 ) ayetinde ( يَسْمَعُونَyesmeune ) kelimesi eski bir mushaf varağında önce müfred kalıbıyla yazılmışken , yani Dr.Puin’e göre aslı böyleyken daha sonra değiştirilerek cemi yapılmıştır.Ama bu yapılırken ta’nın noktalarına dokunulmamıştır.Bu da , bugün blmediğimiz başka bir kıraatın o dönem mevcut olduğunu göstermektedir.Yani, kelimenin bugünkü mushaflarda يَسْمَعُونَhaline dönüştürlmüş olması dolayısıyla, dün bilinen bir okuma şekli bugün bilinmemekte ve kalıp değişikliği Kuran metninde zaman içinde değişiklilikler meydana geldiğini göstermektedir.
Oysa aynı varak, Dr. Tayyar Altıkulaç tarafından da incelenmiştir. ona göre de Puin’in tespitinde bir yanlışlık yoktur. Gerçekten de varakta o kelime üzerinde oynama ve düzeltme işlemi yapılmıştır. Ama onun değerlendirmesine ve varmak istediği sonuca katılmak mümkün değildir. Önemli olan şey, bu örneğin zaman içinde Kuran’ın değiştirildiğine bir delil olarak savunulabilir mi sorusunun cevabıdır. Bunu söylemek için insan eliyle yazılmış hiçbir metinde hattatın hata yapmaması gerektiğine inanmak gerekir. Korunan Kuran’dır. Tek tek tüm mushafların yazım hatalarından da korunacağı iddiası zaten çok saçmadır.
Zira hemen hemen tüm hattatların yazdığı mushaflarda ve diğer el yazması metinlerde bu tür hatalı yazılmış kelimelerin olması son derece doğaldır. Mushaflar yazılırken, ayetlerin ve hatta göz kayması yüzünden satırların atlandığı bile olmuştur. Bu kadar uzun bir metnin elle yazılması ve kopyalanması sürecinde bu hatalar elbette olacaktır.
Yukarıdaki örnekte de hattat kelimeyi yanlışlıkla müfred /tekil muhatap kalıbıyla yazmış, bunu fark eden bir başkası veya bizzat kendisi bu yanlışı düzeltmiş (tashih işlemi), ama bu dafa da ta’nın işaretlemeleri ihmal edilmiştir.
Bütün bu açıklamalar ilk akla gelecek olasılıklar olmasına rağmen, tek bir kelimenin yanlış yazılmasından hareketle bu tarz samimiyetsiz sonuçlar çıkarmaya çalışma çabaları, muhatabını mahcup duruma sokmaktadır..
Zaten bu mushafta görülen bu yanlışlık, aynı döneme ait diğer mushaf ve varaklarda tekrarlanmadığına göre, bu yanlışlık o mushafa ait münferit bir hattat hatasıdır.
b) Dr.Puin’in bir başka iddiası da . Sebe Suresindeki (34,49) قُلْ جَاء الْحَقُّ kavl-i kerimindeki kaf- lam kelimesinin aslının kaf -ye- lam olmasıdır. Zamanla değişen kelime bugünkü mushaflara kaf-lam şeklinde yansımıştır. Dr.Puin’in incelemesine göre eski bir parşömende bu kelime kaf-ye-lam olarak yazılıdır.
Oysa bu varak, Dr.Altıkulaç tarafından da incelenmiştir. Altıkulaç’a göre konunun esası şu şekildedir. Puin bahsetmiyor ama, ayetin yazımı anında hattat bu kelimeyi yazmayı unutmuş, kendisi veya bu durumu fark eden bir başkası bu kelimeyi araya sıkıştırmıştır. Ancak ayet sonu olan bu yerde durak işareti olarak kullanılan noktaya benzer işaretlerin hepsi , üzerlerine sonradan yazılan bu kelime tarafından kapatılmadığı için,ilk bakışta bu noktalar Dr.Puin tarafından kaf-ye-lam ‘ın noktaları gibi algılanmıştır. Kelime büyütülerek dikkatle incelendiğinde , kaf ve lam arasında ye’ye ait bir dişin de bulunmadığı açıkça görülmektedir.
Kelime Dr.puin’in iddia ettiği gibi olsa dahi, böyle bir yazım hatasından hareketle Dr.Gerd Puin’in değişimle ilgili olarak öne sürdüğü Kuran’da değişim olduğunu
söylemek gerçekten samimiyetten ve bilimden uzak bir zorlamadır ve diğer semavi metinlerde olduğu gibi Kuran’ın da değişim süreci yaşamış olduğuna dair bir önyargıdır…
c) Dr.Gerd Puin’in değişimle ilgili argümanına dair verdiği diğer örnekler, farklı tertiplerde yazılmış mushaflara ait varaklardır. Buna göre mesela 26. sure sona ermekte ve aynı sayfada 37. sure 19. sureden hemen sonra aynı sayfada 22.sure, 72. sureden sonra 51. sure … başlamaktadır.
Bilindiği üzere sahabeler arsında özel mushaflar oluşturanlar ve tam bir mushafı olmayıp da kendine göre yaptığı veya ulaşabildiği surelerden oluşturulmuş cüzleri olan kişiler vardı. Tarih içinde ve o dönemde olduğu gibi, bugün de maksada göre seçilmiş surelerden oluşan surelerden cüzler meydana getiren ve bunları yayınlayan resmi ve özel kuruluşlar vardır. Mesela Anadolu’da ha-mim ile başlayan surelerden oluşmuş ve özellikle kadınların okuduğu ha-mim cüzleri buna en iyi örnektir.
Buna göre hattatın veya yayımcının özel amacına uygun farklı tertiplerde yazılmış mushaf veya cüzlerin olması durumu ne kadar doğalsa, bu durumu Kuran’ın korunmuşluğu aleyhinde kullanmak da o kadar absürt bir iddiadır.
Dr.Puin’in değişim iddiasına delil olarak verdiği bu varak ve cüzlere ait örneklerin bilimsel gerçekliği yoktur. Önemli olan bu sure ve ayetlerde herhangi bir değişikliğin olup olmama durumudur. Örnekler incelendiğinde kesinlikle görülüyor ki, Kuran asla hiçbir değişikliğe uğramamıştır.
Dr. David S. Powers’in iddiaları ve cevapları
Dr.Powers Amerika’da Cornell üniversitesinde İslam araştırmaları ve özellikle İslam hukuku alanında çalışmalarıyla tanınmaktadır. Son yıllarda Nisa suresindeki iki ayette geçen (4,12-176) ‘varisi bulunmayan muris’ anlamındaki kelaleten kelimesi üzerine yoğunlaşarak yaptığı çalışma sonunda ilginç bir iddia ile ortaya çıkmıştır.
Bu iddiaya göre kelimenin aslı kellaten iken sonradan değiştirilmiştir. Yani Kuran’da tahrif yapılmıştır. Delili de Paris mushafı ismiyle Tayyar Altıkulaç’ın tanıttığı nushada bu kelime üzerinde yapılan bir müdahaledir.
Konuyu biraz açmak gerekirse, Dr.Powers bu sözde değişikliğin arkasında siyasi bir neden olduğunu düşünmektedir. Şöyle ki; Burada kelimenin ‘kız’ anlamında kellaten olması durumunda , onunla kastedilen Hz.Peygamber’in kızı Fatıma olmalıdır. Emevi taraftarları onu Hz.Muhammed’in mirasından mahrum bırakmak için kelime üzerinde değişikliğe gitmişlerdir.
Peki Dr.Powers’in Paris mushafında bu kelime üzerinde görülen düzeltme işleminden başka bir delili var mıdır?.Cevap, kocaman bir hayırdır. Kelime üzerinde böyle bir hattat oynamasının Kuran’da değişiklilik iddiasına delil olamayacağı gerçeği bir yana, Dr.Powers’in burada aradığı siyasi gerekçenin de anlamı yoktur. Zira Hz.Muhammed’in vefatından yıllar geçmiştir. Durup dururken böyle bir siyasi gerekçeyle neden bu şekilde bir değişikliğe ihtiyaç duyulsun?
İlk dönemlere ait mushaflar üzerinde hattat yanlışlıkları üzerinden hareketle, Kuran’da değişim olduğunu iddia etmek bilimsel yönden hiç de samimi değildir. Nitekim Paris nushası dışındaki tüm aynı ve öncesi devirlere ait mushaflarda kelime bugünkü haliyle iki lam ile yazılıdır.
Görüldüğü üzere, Kuran ile ilgili olarak onun korunmuşluğu ile ilgili yapılan eleştirilerin hiçbirisinin kesinlikle bilimsel bir yönü yoktur. Bunlar batılı oryantelistlerin samimiyetten uzak zayıf iddialarıdır. İlk dönem mushaflarının , özellikle Sana ve Kahire İEM mushaflarının bugün elimizde olması durumu onların daha da cesaretle bu saçmalıklarına devam etmelerini engelliyor…..

National Geographic İslamiyet ve KUR-AN - San'a Kuzey'inde bulunan Parşömenler   12243112_937986109600019_851564795186396355_n


BeğenDaha fazla ifade göster
Yorum Yap
Paylaş

_________________
Mevla Görelim Neyler
Neylerse Güzel Eyler
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
huzeyfe
Süper Moderatör
huzeyfe


Mesaj Sayısı : 7721
Rep Gücü : 18110
Rep Puanı : 23
Kayıt tarihi : 27/03/09

National Geographic İslamiyet ve KUR-AN - San'a Kuzey'inde bulunan Parşömenler   Empty
MesajKonu: Geri: National Geographic İslamiyet ve KUR-AN - San'a Kuzey'inde bulunan Parşömenler    National Geographic İslamiyet ve KUR-AN - San'a Kuzey'inde bulunan Parşömenler   Icon_minitimeSalı Ağus. 01, 2017 10:42 am

http://www.network54.com/Search/view/163534/1007689654/Dr.+Puin%60nin+Yemen%60de+bulunan+Kur-an+hakkindaki+arastirmalari...(dilemma)?term=where+to+buy+a+rws+94+.22+cal&page=22482


December 6, 2001 by Guest in dinler arŞİv 2
Dr. Puin`nin Yemen`de bulunan Kur-an hakkindaki arastirmalari...
February 28 2001 at 3:25 PM dilemma
from IP address 62.155.200.114

--------------------------------------------------------------------------------

Pazartesi günü bir saat kadar süren telefon konusmamizda Dr. Puin`nin Sanaa camiinde bulunan Kur-an hakkindaki sorularima verdigi cevaplar özetle söyle:

Dilemma: gercekten Kur-an`nin degistigini iddia ediyormusunuz?

Puin: Degismekten kasit nedir? Eger The Guardian`daki yazilanlardan bahsediyorsaniz, hayir o gazetedeki haberi kaleme alan aptalla yapmis oldugum röpörtaj benim en büyük hatamdi. Galiba söylediklerimi anlamamis. Cok cirkin seyler yazilmis. Spekülasyona sebep oldular... Bana röpörtaj icin gelen birinin Kuran`dan ne kadar anladigini ve böylece benim söylediklerimi ne kadar anliyabilecegini nereden bilebilirim ki. Mesela sizin Kuran`dan anlayip, anlamadiginizi nasil bilebilirim? Beni anlayabilmeniz icin Kuran`i bilmeniz gerekir biraz.

Dilemma: Konuyla herseyden önce müslüman oldugum icin ilgileniyorum. Kuran`i müslüman oldugum icin taniyorum..


Puin: Önce beni telefonla arayan bu gazeteci de müslüman ismi tasiyordu.


Dilemma: Arastirmaniz bazi odaklar tarafindan kullaniliyor. Bu olay müslümanlar olarak bizi üzüyor. Kuran`nin degismedigi inanci, asagi yukari her müslüman icin vazgecilmez bir öngörüdür.


Puin: Degisme derken, bakin bir örnek vereyim: Kuran`da „Abraham“, „Abrahim“ olarak yazilirdi önceleri ve 20 yerde gecer Kuran`da.. Galiba araplar sondaki „h“ ve „m“ harfleri arasinda kalan harfin neden „i“ olarak yazildigi konusunu pek düsünmemisler. Hatta „Ibrahim“ seklinde dahi okusaniz sakincasi yoktur derler. Neden sakinca yok? Cünkü anlam degismiyor. Simdi „Abraham“ mi, „Abrahim“ mi yoksa „ibrahim“ mi. Dilde zamanla meydana gelen degisimler rol oynuyor. Araplar Kuran`in ilk yazilmis sekline sadik kalmamislar. Ortografik incelemeler bunu gösteriyor. Sanaa`daki Kuran`da arapcaya en yakin dillerden biri olan aramca kullanilmis. Sözcüklerde, sözcüklerin okunusunda farkliliklar var. Degisim burdan kaynaklaniyor. Müslümanlar Kuran`nin Allah kelami oldugunu söylerler ama, bu kitabin insan eliyle yazildigini unutuyorlar. Insan eliyle yazilirken insanca sapmalar yapilmis olmasi normaldir... Yine su an hatirlayamadigim bir surede gecen, „laizat- kazzibtun-kaziba“ sözcügünün neden feminin olarak kullanildigi mechuldur. Araplara bunu sordugumda aldigim cevap „kadinlarin erkeklerden daha cok yalan söylemeye müsait olabilecekleri“ seklindeydi... Komik degilmi? Ama malesef durum böyle.. Feminin olmama ihtimali olan bir sözcük feminin seklinde degistirilebiliyor. Konusma kültürü degismistir. Kuran degismismi? Bu konuda kesin birsey söylemek su asamada mümkün degil... Su an bu konu üzerinde calisiyorum. Zaten Sanaa`da bulunan Kuran benim icin güzel bir tesadüftü ama kayitlayici degil. Burda bulunanlarin hicbiri tam degildir. Cesitli sekillerde kullanilamaz duruma geldikleri icin camiinin catisina cikarilmislar. Kutsal kitaptan parcalar olduklari icin atilmamislar, tazim ve hürmetten dolayi toparlanip depolanmislar. Bir cogu kivrilarak konuldugu icin acilmaya calisilinca kirilmis, parcalanmis, okunamaz hale gelmisler.
Bakin Semarkand`da bulunan bir Kuran var, Pariste ayni tarihlere rastlayan baska bir Kuran daha var. Sonra, benim icin su an cok büyük bir önem arzeden Kahire Islam müzesinde sergilenen, Sanaa`da bulunan Kuran`dan cok daha eski tarihlere istinad eden bir Kuran var. Londra`da incelenmesi gereken eski bir Kuran var. Bütün bunlarin üzerinde calisilmadan birsey söylenemez. Hicretten sonra 4. yüzyila ait bir Fars Kuran`i var. Cok sasiracaksiniz ama, Iran`lilar daha o tarihlerde Kuran`i modernlestirmisler. Ben ilk okudugumda sanki gazete okuyorum hissine kapildim. Müslümanlar bu konularda cok duyarsiz. Kuran yazimi üzerine bilimsel bir arastirma yapilmamis. Yani Kuran bilimsel alana tasinmamis... Baska bir örnek, mesela „satan“ ibranicede de „seytan“ demektir. Kuran`da „seydan“ diye gecer. „satan“ ve „seydan“ benzemiyormu? Bu tür tekst farkliliklari var... Baska bir örnek, „ellezi“ burada „l“ harfi kimi yerde iki defa yazilir. „Ellegani“ sözcügünde bir tane .

Dilemma: sedde kullanilmis olamazmi?

Puin: evet ama sedde peygamber zamaninda yoktu. Cok sonralari Kuran`nin okunmasini kolaylastirmak icin harekeler, tecvit kullanildi.

Dilemma: Kur-an`nin Hz. Muhammet`ten önce yazildigini söylüyormussunuz? Bu dogrumu?

Puin: Bu sadece bir tahmindir.

Dilemma: Tahmininizin ispatlanmasi mümkün gözüküyormu?


Puin: Bir örnekle aciklayayim. Kuran`da bazi yer isimlerinden bahsedilir. Mesela „errass“, „ kurumus su kaynagi, vaha“ anlamina gelir. Simdi bir düsünün Arabistan`da kac tane kurumus su kaynagi vardir? Saniyorum en azindan 1000 tane. Nasil bulunur bu yer? Kuran´da gecen ayette „kurumus kaynaktaki insanlari düsün. Onlar Allah`a boyun egmediler.“ Seklinde gecer. Kimdir bu insanlar? Bu kuruyan kaynak neresidir? Kuran cografyasi vardir. Bu cografyayi anlatan haritalarda ilgili yerler gösterilir. Bu yerler Islam gelmeden önce var olan yerlesim yerleridir. Yine „Akaba bis maskad“ gecer. Burasi da bir yerlesim yeridir. Neresi oldugu bu haritalarda bulunabilir. Bu yerlesim yerleri islam`dan önce var olan bölgelerdir. Kuran`a nereden intikal ettigi sorulmasi gereken sorudur...

Dilemma: Bazi mikrofilimlerden bahsediliyor. Bunlara nasil ulasilabilir?

Puin: Von Bothmer`in derledigi bu filimlerin, The Guardian`da yazilanlardan sonra Yemen hükümetine sakli tutulacagi konusunda söz verdim. Bizde var, ancak zaten cok kötü cikmislar. Yinede görmek isteyen buraya gelebilir. Dagitimini yapmiyoruz.

Dilemma: Yemen eski eserler müdürüne özür mektubu yazdiginiz dogrumu?

Puin: Özür degil, durumu aciklayici bir mektup yazdim.. Müslüman olmamam konulara daha objektif yaklasmami sagliyor. Kendimi bagimli hissetmiyorum. Yani müslüman olasam ne diyecegim „elhamdulillahhh! ene müslim!“ Hepsi bu! Yinede müslümanlara saygim var... Bir arap bir gün bana „kafir!“ diye hakaret etmisti. „La ikrahu fiddin“ diye karsilik verince, Gözlerini kisarak „laa laa“ dedi. „Iman edenleri ikrah ettirmeyin“ demekmis o ayette söylenmek istenen. Iman etmeyenleri ikrah ettirmekte sakinca yokmus.

Dilemma: Tam tersi. Cok yanlis...

Puin: Evet ama, malesef durum böyle...

Dilemma: Internette bir forumda Sanaa`daki arastirmalariniz konusunda tartismalar yapiyoruz. Forum türkce ama siz almanca yazarsaniz ben seve seve türkceye tercüme edebilirim..

Form adresini vermek üzere e-mail adresini istedim.

Puin: Bundan birkac ay önce bir misirli ögrenci bana uzun bir mektup yazarak Kuran hakkinda bilgi istemisti. 19 mucizesi ile ilgileniyormus. Esprili bir mektupla cevap verdim. Oldukca hos birseydi...

E-mail adresini verdi...

Dilemma: Cok tesekkür ederim Dr. Puin. Cok fazla vaktinizi aldim.

Puin: Önemli degil...

Dilemma: hoscakalin...

Puin: güle güle

Evet telefon konusmamizin önemli noktalarini özetledim... Ya kendimi gazeteci gibi hissettim simdi

Neyse simdi Campus dergisinde yazilanlar sirada...

Respond to this message

Author Reply
gak

62.29.84.107 işte bu kadar February 28 2001, 3:44 PM

_________________
Mevla Görelim Neyler
Neylerse Güzel Eyler
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
huzeyfe
Süper Moderatör
huzeyfe


Mesaj Sayısı : 7721
Rep Gücü : 18110
Rep Puanı : 23
Kayıt tarihi : 27/03/09

National Geographic İslamiyet ve KUR-AN - San'a Kuzey'inde bulunan Parşömenler   Empty
MesajKonu: Geri: National Geographic İslamiyet ve KUR-AN - San'a Kuzey'inde bulunan Parşömenler    National Geographic İslamiyet ve KUR-AN - San'a Kuzey'inde bulunan Parşömenler   Icon_minitimeÇarş. Ağus. 02, 2017 6:26 am

Ben kuran ayetleriyle kuranın değişmediğini anlatmam..yazının bir kısmında geçiyor Uğurcum..değiştiğine inanan müslüman değildir..müslüman olmayana inanmadığı kitaptan niye örnek vereyimki saçma olur..sadece fikir versin diye o linkleri koydum..şu an hz osman zamanında harekesiz olarak çoğaltılan kuranlardan dünyada 5 tane var..mısır..ingiltere istanbul rusya ..hepside birbirinin aynı..en azılı kuran islam düşmanları bile okunuşlarda değişiklik olduğunu söyler..bu da telaffuz farklılıklarıdır..trabzonlu ile egelinin şive farkı gibi ..bir kitap düşünki 14 asır önce yazılmış...ama maddenin naklinden bahsediyor..bilimden çok önce gezegenlerin yörüngelerinden bahsediyor..evrenin genişlediğinden,kutuplardan basıklaşmakta olduğundan bahsediyor..1400 sene önce..bitkilerde erkeklilk dişilikten,anne karnındaki evrelerden vs...bu okuma yazma bilmeyen birine ait olamaz..olsaydı kendi çağdaşları öyle derdi..bu insan kelamı olmaz demişlerdir..kuranın harflerinin sıralaması dahi mucizedir..19 mucizesine bak internetten..kuranda geçen demir kelimesi demirin atom sayısıyla aynı..bunlar bir kaç küçük misal..ses fonotiği aliterasyon..vs açısından mucize..KISACA BU DA BİR İMTİHAN İNANMAK İÇİN DELİL ÇOK..İnanmamak için delil az..kasıtlı güdümlü insanlarca şartlı insanlarca yazılmış...benim zerre kadar kurandan şüphem yok..sürelerin dizilişi..sayısı 15 civarı kelimede talaffuz farklılığı harekesiz yazılmasından dolayı mana bozulmamaış şive farklılığı var..madem imtihan için yaratıldık..bir daha da peygamber gelmeyecek..öyleyse kıyamete kadar sağlam duracak..ilimler ilerledikçe bozuk incil tevrattaki gibi sayfa yırtma ihtiyacı hissetmeyecek..bilimin önünde gidecek bir kitap aklen mantıkemn elbette olmalıdır yoksa hayattaki sınavın bir anlamı kalmaz..mademki evrende tesadüf rasgele yok..her şeyde bir plan var hassas ölç lerle yaratılmış...evreni bu kadara harika yaratan tabiki insanlar niçin yaratıldığını görevlerini kendisini bilsinler diye ir kitabı gönderecek ve değişmeden kıyamete kadar sağlam sağlaya da gücü yetendir..Allah imrtihanı kaybemeyenlerden etsin..işlerinde başarılar dilerim

_________________
Mevla Görelim Neyler
Neylerse Güzel Eyler
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
National Geographic İslamiyet ve KUR-AN - San'a Kuzey'inde bulunan Parşömenler
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Mekke Belgeseli.National Geographic den..İngilizce
» Sana Hasret , Sana Tutkun Bu Gönlüm..
» http://islamiyet.mobi/
» İslamiyet Akıl ve Mantığa Uygundur, Diyorlar. teslimiyetle alaksı ne
» Şairi, edibi, hocası... Hepsi İslamiyet'i kendi açısından anlatır

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
KUTLU FORUM :: YENİ VE EN SON :: Soru --Cevaplar-Tartışmalı Konular-
Buraya geçin: