KUTLU FORUM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
KUTLU FORUM

Bilgi ve Paylaşım Platformuna Hoş Geldiniz
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 GAZİ GİRAY –RAYET MEYL EDERÜZ KAMET-İ DİLCU YERİNE

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Limoni
Co-Admin
Limoni


Mesaj Sayısı : 6111
Rep Gücü : 14922
Rep Puanı : 44
Kayıt tarihi : 27/05/09

GAZİ GİRAY –RAYET MEYL EDERÜZ KAMET-İ DİLCU YERİNE Empty
MesajKonu: GAZİ GİRAY –RAYET MEYL EDERÜZ KAMET-İ DİLCU YERİNE   GAZİ GİRAY –RAYET MEYL EDERÜZ KAMET-İ DİLCU YERİNE Icon_minitimeCuma Nis. 27, 2018 11:02 pm

https://www.liseedebiyat.com/metn-ncelemes/5326-yerine-gazi-giray.html

GAZİ GİRAY –RAYET MEYL EDERÜZ KAMET-İ DİLCU YERİNE

GAZİ GİRAY –RAYET MEYL EDERÜZ KAMET-İ DİLCU YERİNEGAZİ GİRAY –RAYET MEYL EDERÜZ KAMET-İ DİLCU YERİNE Gazi-giray
GAZEL
1. Râyete meyl ederüz kamet-i dilcû yerine
    Tuğa dil bağlamışuz kâkül-i hoş-bû yerine.

2. Heves-i tîr ü keman çıkmadı dilden asla
    Naveg-i gamze-i dil-dûz He ebru yerine.

3. Sürerüz tığımuzun zevk u sefasın her dem
    Sîm-tenlerle olan lezzet-i pehlû yerine.

4. Gerden-i tevsen-i zîbâda kutâs-ı dilbend
    Bağladı gönlümüzi zülf ile gîsû yerine.

5. Severüz esb-i hünermend-i sabâ -reftârı
    Bir peri-şekl-i sanem bir gözü âhu yerine.

6. Gönlümüz şâhid-i zîbâ-yı cihada verdik
    Dilber i mâh-rûy u yâr-ı perî-rû yerine.

7. Seferün çevri çok ümmid-i vefa ile velî
    Olduk aşüftesi bir şuh-ı cefa-cu yerine.

8. Olmışuz cân ile billâh Gazâyî teşne
    Kanını düşmen-i dinin içerüz su yerine.

Vezni: Feilâtün (Fâilâtün) Feilâtün Feilâtün Feilün (Fa’lün)

Günümüz Türkçesi
1. Gönül çeken boy yerme, bayrağa meyil duyarız, güzel kokulu saç yerine de tuğa gönül bağlamışızdır.
2. Bir güzelin, gönül delen oku andıran yan bakışlarıyla kaşlarının sevgisi yerine okla yay arzusu gönlümüzden çıkma-dl.
3. Gümüş gibi beyaz vücutlu güzellerle kucaklaşma tadı yerine, kılıcımızı belimize bağlamanın zevkini, safasını süreriz.
4. Sevgilinin saçları yerine, güzel bir atın boynundaki gönül bağlayan kotas bizim de gönlümüzü bağladı.
5. Peri vücutlu ve ahu gözlü bir güzel yerine, rüzgâr gidişli, hünerli atı severiz.
6. Gönlümüzü, ay yanaklı ve peri yüzlü sevgili yerine, süslü, yakışıklı cenk güzeline verdik.
7. Harbin eziyeti, sıkıntısı çoksa da, vefa umarak, insana zulmeden bir güzel yerine buna âşık olduk.
8. Ey Gazâyî! Din düşmanının kanına o kadar susamışız ki, vallahi onu su yerine içeriz.

İzahlar:
1. Asıl manası iğilme olan “meyl” kelimesi, edebî eserlerde, gönül akması, sevgi, sevme yerine kullanılır. Burada da meyletmek, sevmek, gönül vermek demektir.
Dil-cû: (f. St.) Gönül arıyan; gönül çeken.
Kamet-i dil-cû: (f. s. t.) Gönül çeken, hoşa giden boy.
Tuğ; eskiden ordularda kullanılan ve bayrak gibi bir devletin istiklâl alâmetlerinden yahut muhtelif devlet rütbeleri-nin işaretlerinden olan atkuyruğundan yapılmış saçak ki bir sırığın tepesinde bulunurdu. Meselâ, vezirlere, rütbelerine göre, padişahlar tarafından tuğlar verilirdi. Harbe gidilirken bu tuğlar bayraklarla beraber kumandanların önlerinde götürülürdü.
Hoş-bû: (f. St.) Güzel kokulu.
Kâkül-i hoş-bû: (f. s. t.) Güzel kokulu kâkül.
Kahramanca, erkekçe duyguları ifade eden bu gazelde şair, daima bu duygu ile kadın aşkının, birbiriyle münasebetli unsurlarını karşılaştırarak leffü neşir yapmaktadır. Meselâ bu birinci beyitte, şekil benzerliklerinden dolayı, bayrakla güzel ve uzun boy; tuğ ile de kâkül karşılaştırılmıştır. Aşağıdaki beyitlerde de hep bu çeşit karşılaştırmalar vardır ve bunlar ifadenin güzelliğinde müessir olmaktadır.
2. Heves-i ür ü kemân: (f. is. t.) Ok ve yay arzusu. Bu isim tamlamasından tîr ve keman kelimeleri heves tamlayanının ayrı ayrı birer tamlananıdır.
Dil-dûz: (f. St.) Gönül delen.
Gamzesi dil-dûz: (f. s. t.) Gönül delen gamze.
Nâveg-i gamze-i dil-dûz: (f. is. t.) Gönül delen gamze oku.
Bu terkip grubunun tamlananı nâveg ve tamlayanı gamzesi dil-dûz olduğu gibi, nâveg-i gamze tarafındaki isim tamlamasını belirtilen diye alıp dil-dûz kelimesini ona sıfat olarak vermek ve bu suretle terkip grubunu bir sıfat tamlananı olarak izah etmek de mümkündür.
Bu beyitte de ok ile gamze ve yay ile kaş karşılaştırılmıştır.
3. Zevk ü safâsın; zevk ve safasını demektir.
Sîm-ten: (f. St.) Gümüş vücutlu. Bu kelimenin sîm hecesini, vezinde bir kapalı ve bir açık hece karşılığı olacak tarzda uzatarak okumak lâzımdır.
Lezzet-i pehlû: (f. is. t.) Yan lezzeti; yan yana bulunma kucaklaşma tadı. Pehlû, vücudun yan tarafı demektir. Şair bu beyitte de, kılıcın bele ve vücudun yan tarafına asılması dolayısıyla; "Gümüş vücutlu güzellerle yanyana bulunmaktan ziyade yanımızda parlak kılıcımızı taşımaktan zevk duyarız.” diyor.
4. Tevsen-i zîbâ: (f. s. t.) Güzel, yakışıklı at.
Gerden-i tevsen-i zîbâ: (f. is. t.) Güzel atın boynu.
Dil-bend: (f. st.)Gönül bağlayan.
Kutâs-i dil-bend: (f. s. t.) Gönül bağlayan kotas. Türkçemizde kotas diye söylenen kutas, deniz öküzü denen bir hayvanın kuyruğudur ki, süs olarak, atların boyunlarına asılır.
5. Hünermend; hünerli, marifetli, meharetli manasında ve mend edatıyla yapılmış Farsça bir sıfattır.
Esb-i hünermend: (f. s. t.) Hünerli at.
Sabâ-reftâr: (f. St.) Rüzgâr gidişli.
Esb-i hünermend-i sabâ-reftâr: (f. s. t.) Rüzgâr gidişli hünerli at. Esb-i hünermend terkibine yeniden sabâ-reftâr sıfatı verilmek suretiyle yapılmıştır.
Perî-şekl: (f. St.) Peri kıyafetli; periye benzeyen. Bu kelimenin şekl hecesini, vezinde bir kapalı ve bir açık hece karşılığı olacak tarzda okumak lâzımdır.
6. Şâhid-i zîbâ: (f. s. t.) Yakışıklı güzel.
Şâhid-i zîbâ-yi cihâd: (f. is. t.) Cengin süslü güzeli, güzel harp perisi.
Gönlümüz, gönlümüzü demektir.
Dil-ber: (f. St.) Gönlü alıp götüren; güzel.
Mâh-ruh: (f. St.) Ay yanaklı.
Dil-ber-i mâh-ruh: (f. s. t.) Ay yanaklı güzel. Bu terkipte dil-ber kelimesi isim olarak kullanılmıştır. Mâh-ruh kelimesinin mâh hecesini, vezinde bir kapalı ve bir açık hece karşılığı olacak surette uzatarak okumak lâzımdır.
Perî-rû: (f. St.) Peri yüzlü.
Yâr-i perî-rû: (f. s. t.) Peri yüzlü sevgili.
7. Ümmîd-i vefâ: (f. is. t.) Vefa ümidi.
Cefâ-cû: (f. St.) Cefa anyan; cefa eden.
Şûh i cefâ-cû: (f. s. t.) Cefakâr güzel.
8. Gazâyî, Gazî Giray’ın mahlâsı, yani şiirlerinde kullandığı ismidir.
Düşmen-i din: (f. is. t.) Din düşmam.
Bu beyitte, billâh kelimesinin lâh hecesini, vezinde bir kapalı ve bir açık hece karşılığı olacak surette uzatarak okumak lâzımdır.
Cemiyetleri, din zihniyetinin idare edip harekete getirdiği orta çağda, Müslümanlarca dünya, dârülislâm ve dârülcihâd diye ikiye ayrılırdı. Darülislâm Müslümanlar’ın oturdukları yerlerdi. Bu topraklardan ötesi, yani müslüman olmıyanlann bulundukları ülkeler de hep dârülcihâd, yani gazâ ülkesiydi.
Gazî Giray ın bu beytinde de orta çağ zihniyetinden gelen bu heyecan sezilmektedir.
 
İZAHLI DİVAN ŞİİR ANT. N.H.ONAN
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Limoni
Co-Admin
Limoni


Mesaj Sayısı : 6111
Rep Gücü : 14922
Rep Puanı : 44
Kayıt tarihi : 27/05/09

GAZİ GİRAY –RAYET MEYL EDERÜZ KAMET-İ DİLCU YERİNE Empty
MesajKonu: Geri: GAZİ GİRAY –RAYET MEYL EDERÜZ KAMET-İ DİLCU YERİNE   GAZİ GİRAY –RAYET MEYL EDERÜZ KAMET-İ DİLCU YERİNE Icon_minitimeCuma Nis. 27, 2018 11:03 pm

http://www.kimkimdir.gen.tr/kimkimdir.php?id=418GAZİ GİRAY –RAYET MEYL EDERÜZ KAMET-İ DİLCU YERİNE Tab
  
Gazi Giray Han (1554 - 1607)


Devlet Giray Han'ın oğlu olan Gazi Giray Han 1554 yılında Bahçesaray'da doğdu. Düzenli bir öğrenim görerek cesur bir asker ve kumandan olarak yetiştirildi; 1588-1596 ile 1596-1607 yılları arasında iki kez Kırım hanı oldu.
Daha delikanlılığında 1578 yılında Osmanlı-İran savaşında Osmanlı Devleti'ne yardımcı kuvvet komutanı olarak katıldı. Bu savaşta gösterdiği yiğitlik, Özdemiroğlu Osman Paşa'nın dikkatini çekti. 1581 yılında diğer bir İran seferinde üç yüz kişilik bir kuvvetle koca bir orduya saldırarak İranlılar'a esir düştü.
"İranlılar'ın kendisini bazı kayıt ve şartlar altında serbest bırakma tekliflerini kahramanlık şanına yedirememiş ve reddetmiştir. "Bunun üzerine Alamut kalesinde dört yıl süreyle hapsedildi. Bir yolunu bularak buradan kaçtı ve 1585 yılında Erzurum'a geldi. Bu sıralarda Osman Paşa öldüğü için ülkesine, Yanbolu'ya döndü. Bütün bu hareketlerinden dolayı onu çok beğenen padişah 1588 yılında bir gemi ile Kırım'a gönderdi. Kardeşi Selim Giray Han'ın ölümü üzerine Kırım Hanı oldu. Hükümdarlığının ilk yıllarında Rus Çarı ile yapmış olduğu savaşlarda Rusları ağır yenilgilere uğratarak vergiye bağladı.
Osmanlı İmparatorluğu'nun Macaristan seferine katılarak, Eflâk beyinin 1594 yılındaki ayaklanmasını bastırdı. Önemsiz nedenlerle bir ara Osmanlı İmparatorluğu ile arası açıldığı için bazı seferlere katılmadı. Gazi Kirman Kalesi'ni bu sıralarda yaptırmıştır. Padişahın isteği üzerine 1598'de Avusturya seferinde Türk ordusunun yanında yer aldı. Aynı yılın kışını Zambor'da geçirdi; Silistre'yi"arpalık"olarak istedi ise de verilmedi.
Buna çok kırılmış olmasına rağmen Habsburg'ların on bin altın karşılığında kendi saflarında çalışması teklifini geri çevirerek 1599'da Kırım'a döndü. Macaristan'da bulunduğu bir kış boyunca avlanmak ve edebiyatla uğraşmakla vakit geçirdi. 1593-1606 yılları arasında hemen hemen bütün savaşlara katıldı; Celalî isyanlarında Osmanlı İmparatorluğu'na yardımcı oldu. Son olarak İran üzerine yürüdü ise de Bahçesaray'da veba hastalığından öldü. (1607) Osmanlı İmparatorluğu ile anlaşarak bağımsız bir Türk Devleti olmayı arzulayan bir hükümdardı.
Yabancılarla anlaşmaktan çok Türk birliğine inanıyordu. Düzenli bir ordu kurmuş, eğitime önem vermiş, onun zamanında bu devletin Osmanlı kültürü ile ilişkisi artmıştır. "Savaş meydanlarında yaman bir cengâver olan Gazi Giray, husûsi hayatında şiir ve mûsikî ile meşgul olurmuş, kendisinin en yakın dostu devrin müderris ve âlimlerinden Kefeli Hüseyin Efendi'dir. Bu zâtın da iyi bir bestekâr olduğunu tarihi kaynaklar bize bildirmektedir.
Gazi Giray Han mûsikîde olduğu kadar klâsik Türk şiirinde de önemli bir şahsiyettir. (Gazayî) mahlası ile bir çok şiir yazmıştır. Bilhassa devrinin diğer şairlerinden (Epik) mahiyetteki şiirleriyle ayrılır. Ayrıca mesnevi tarzında yazdığı (Gül ve Bülbül) isimli eseri, mektupları, Kefeli Hüseyin Efendi'ye yazmış olduğu manzum ve mensur münşeatı(mektupları) zikre değerdir. "Gazi Giray Han, mûsikî alanında yalnız bestekârlıkla değil, iyi bir icrakâr olarak da tanınmıştı.
Edebiyat ve mûsikîden başka pozitif ilimlerle güzel sanatların diğer kollarında da kalem oynatmış, dinî bilgisini ilerletmiştir. Hat sanatında ustaydı. Hâzâ Mecmua-i Saz ü Söz, Kantemiroğlu, Hamparsum ve Mandoli mecmualarında kayıtlı ve günümüze gelen eserleri arasında 11 peşrev ve saz semaisi bulunuyor.
Divanından başka Arabça, Farsça, Çağatay ve Kırım Türkçesiyle yazılmış çeşitli yerlerde şiirleri vardır. Düz yazıdaki ustalığı da elimizde bulunan mektuplarından anlaşılmaktadır. 


Kaynaklar
•Türk Mûsikîsi Tarihi/Dr. Nazmi ÖZALP
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
GAZİ GİRAY –RAYET MEYL EDERÜZ KAMET-İ DİLCU YERİNE
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Gazi Giray (Gazai) han Râyete meyi ederüz kamet-i dilcû yerine
» Şeyh EDEBALİ'den Osman Gazi'ye Nasihat
» keşkenin yerine
» Sago - Din Dersi Yerine Beden Dersini Kaldırın ! <3
» Münâcât Yerine ..../hali perişanımızın resmi ve arzı)

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
KUTLU FORUM :: EDEBİYAT-TARİH- SANAT :: Şiirler-
Buraya geçin: