KUTLU FORUM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
KUTLU FORUM

Bilgi ve Paylaşım Platformuna Hoş Geldiniz
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

  Serrâc Lüma‘ adlı eseriy altın nesil

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Limoni
Co-Admin
Limoni


Mesaj Sayısı : 6112
Rep Gücü : 14925
Rep Puanı : 44
Kayıt tarihi : 27/05/09

  Serrâc    Lüma‘ adlı eseriy     altın nesil   Empty
MesajKonu: Serrâc Lüma‘ adlı eseriy altın nesil      Serrâc    Lüma‘ adlı eseriy     altın nesil   Icon_minitimeCuma Ara. 08, 2023 7:51 am

https://islamdusunceatlasi.org/serrac/139#:~:text=Bu%20%C3%A7er%C3%A7evede%20Serr%C3%A2c%2C%20%C5%9Fath%20kavram%C4%B1n%C4%B1,%C4%B1st%C4%B1lah%20anlam%C4%B1nda%20kullanan%20ilk%20yazard%C4%B1r.

Serrâc
(ö. 378/988)
Alıntı :
Lüma‘ adlı eseriyle tanınan müellif-sûfî





Hayatı

Hicrî III. asrın sonlarında veya IV. asrın başlarında Tûs’ta doğdu. İlk tahsilini Tûs’ta tamamladıktan sonra yirmili yaşlarında Bağdat’a gelip Cüneyd-i Bağdâdî’nin müritlerinden Mürtaiş’e (ö. 328/940) intisap etti. Daha sonra Basra, Şam ve diğer şehirlerdeki âlim ve sûfîlerle görüştü. Bağdat’a geldiği bir dönemde Cüneyd, Cafer el-Huldî, Mürtaiş ve Ruveym gibi mutasavvıfların kabirlerinin yer aldığı en önemli tasavvuf merkezlerden biri olan Şûnîziyye Mescidi’nde halvete girdi ve kendisine oradaki dervişlere imamlık görevinin verildi. Serrâc, aynı zamanda Ebû Saîd-i Ebü’l-Hayr’ın pîri olan Ebü’l-Fazl Muhammed b. Hasan es-Serahsî’nin (ö. 414/1024) mürşidiydi. Hayatının son yıllarını Tûs’taki hankâhında geçirerek, Sünnî tasavvuf anlayışının sistematik ve eleştirel bir üslupla ele alındığı ilk tasavvuf kitabı olan el-Lüma‘yı kaleme aldı. el-Lüma‘nın karakteristik özellikleri, Serrâc’ın uzun yıllar Bağdat’ta ikamet ettiğini ve açık bir şekilde Bağdat tasavvuf ekolüne mensup olduğunu gösterir. Serrâc 378/988 yılında Tûs’ta vefat etmiştir.

Öğretisi

Cüneyd-i Bağdâdî etkisinde gelişen tasavvuf anlayışı, birincisi dinî ilimler karşısında tasavvufun meşruiyetini; ikincisi ise ibahî ve hulûlî eğilimler karşısında tasavvufun sınırlarını tespit etmek biçiminde iki temel mesele üzerine inşa edilmişti. Her iki sorun da temelde şeriat-hakikat ilişkilerini yeniden tesis edilmesini gerektirmişti ve sûfîler bu sorunu tasavvufu Ehl-i sünnetin inanç ve ibadet ilkeleriyle sınırlayarak (Sünnî tasavvuf) aşmaya çalıştılar. Serrâc’ın en önemli yönü, tasavvufun dinî ilimlerden biri olduğu yönünde sûfîler arasında dile getirilen genel ve belirsiz yaklaşımı, tasavvufu dinî ilimlerle mukayese ederek sistematik, eleştirel ve daha kesin bir üslupla ortaya koymuş olmasıdır. Öncelikle Serrâc, dinî ilimlerin alanlarını tespit ederek tasavvufa yer bulmaya çalışmış ve onu fıkhın mukabilinde fıkh-ı bâtın olarak tanımlamıştır. Fakihlerle sûfîler arasında yöntem ve usul bakımından benzerliklere dikkat çekerek ‘istinbat’ kavramını merkeze alan Serrâc’a göre ahlâk alanında hüküm çıkarma yetkisi sûfîlere aittir. Bu düşüncenin devamı olarak Serrâc, sûfîler arasındaki görüş ayrılıkları ve ictihad hatalarının yine sûfîler tarafından değerlendirilebileceğini savunarak tasavvufun yetki alanını tespit etmiştir. Bu çerçevede Serrâc, şath kavramını, sûfîlerin vecdin etkisindeyken irade dışı dile getirdikleri anlaşılmaz sözleri ya da tepki çeken davranışları mazur sayarak, onların Sünnî anlayışa göre yeniden yorumlanmasını temin eden bir ıstılah anlamında kullanan ilk yazardır. Bu kavramdan hareketle Serrâc, tasavvuf dairesi dışına çıkarılması mümkün olmayan Bâyezîd, Şiblî ve Nûrî gibi kurucu mutasavvıfları Sünni çerçeveye göre yeniden yorumlamış, bu tavrı daha sonra Gazzâlî, Baklî ve İbnü’l-Arabî gibi sûfîleri etkilemiştir.
İkinci olarak Serrâc, sûfîler arasında yaygınlaşan ibahî ve hulûlî eğilimlere karşı Ehl-i sünnetin Eş‘arî kanadının düşüncelerini esas alarak tasavvufun sınırlarını belirledi ve bu tür zümreleri tenkit ederek sûfîlerden ayrışması gerektiği düşüncesini dile getirdi. Öte yandan Serrâc’ın ‘tasavvuf’ kelimesinin kökeniyle ilgili ifadelerinde, dinî ilimler arasındaki yetki mücadelesinin izleri görülür. Ona göre diğer âlimler gibi dinin bazı yönleriyle ilgilenmek yerine güzel ahlâkın ve hikmetin bütününe sahip oldukları için sûfîler, zorunlu olarak tek bir hâl ya da ilme nispet edilemez. Bu bakımdan sûfîleri yün elbiseye nispet etmek, onların hâl ve ilimlerini sınırlamayacak en uygun kullanım biçimidir. Böylece Serrâc, hem tasavvufun meşruiyetini savunmacı bir söylemle izah eden önceki yaklaşımları takip ederken, hem de tasavvufun diğer dinî ilimlerden üstünlüğünü ortaya koyan tahsisî bir dil kullanır. 

Öne Çıkan Eserleri

  • el-Lüma': The Kitâb al-Luma fi’l-Tasawwuf of Abu Nasr, thk. Reynold A. Nicholson, E. J. Brill, Luzac and Co., Leiden, London 1914; el-Lüma‘ li Ebî Nasr Serrâc et-Tûsî, haz. Abdülhalim Mahmud, Taha Abdülbâki Surûr, Dâru’l-Kütübi’l-Hadîse, Mısır 1960; el-Lüma‘ fi Târihi’t-Tasavvufi’l-İslâmî, haz. Kamil Mustafa Hindâvî, Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut 2001; İslam Tasavvufu, çev. H. Kamil Yılmaz, Altınoluk Yayınları, İstanbul 1996 (Erkam Yayınları, İstanbul 2012).
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Serrâc Lüma‘ adlı eseriy altın nesil
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» İbnü’l-Arabî ve Konevî: Tasavvufun Altın Asrı Tasavvufun Altın Devri:
» Utanmaktan utanan bir nesil gelecek
» Altın renkli boş kutu
» 5 altın 5 yakut 5 imam
» aLTIN oRAN..HER ŞEY BİR ÖLÇÜYE GÖRE

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
KUTLU FORUM :: İslami ilimler ve dini kültür :: İslam Büyükleri-
Buraya geçin: