|
Keşke bununla imtihan edilmeseydim!
|
|
Dert söyletir!” demiş büyüklerimiz. İnsan acı
çektiği zaman her şeyi söylüyor. Her şeye, herkese isyan etmek istiyor.
Acıyla inleyen bir insanın iniltileri gibi, ne dediği anlaşılmaz acılı
insanın.
Bazen, “Niye ben?” diye sorar insan. “O kadar insan
var, o kadar kötülük yapan var. Niçin onlar değil de ben?” Acıyı kendine
yakıştıramaz insan.
Bazen, “Keşke!” diye başlayan pişmanlıklar yakar acılı insanın yüreğini.
Bazen, “Bir daha mı…?” diye başlayan, acıyla alınmış hayat dersi dillendirilir.
Bazen,
“Keşke bununla imtihan edilmeseydim! Başka acılarım, sıkıntılarım
olsaydı da, bu acıyı yaşamasaydım!” diye isyan eder insan.
“Keşke
bununla imtihan edilmeseydim!” diyenler, imtihanı anlamamış demektir.
Hangi öğretmen yazılıda soruları öğrencilere hazırlatır ki? Okullarda ki
imtihanlarda bile soruları seçme özgürlüğümüz yok iken, hayat
imtihanında soruları / sorunları seçme özgürlüğünü beklemeye hakkımız
olur mu?
Keşke…!
Bir öğrencimin felçli çocuğu dünyaya gelmiş.
Anne olarak evladını çok sevdiğini, ancak evladıyla imtihan olmanın
ağır geldiğini anlatmıştı. “Her zorluğun acısı vardır. Ancak evlatla
imtihan edilmek çok zor geliyor bana!” diye üzüntüsünü belirten
öğrencime, teselli vermem imkansızdı. Ancak, öyle bir özeleştiri yaptı
ki, ben onu teselli edememiş olsam da, o bana çok güzel bir bakış açısı
kazandırmıştı.
Annesi sürekli kaynanasından çektiği sıkıntıları
anlatmış yıllarca. Babaannesini hiçbir zaman sevememiş, annesinden
dinledikleri yüzünden. Ablası evlendiğinde de, aynı sıkıntılar evde hep
konuşulmuş. Ablası evde sürekli kaynanasını kötülüyormuş.
Öğrencim
o kadar çok dolmuş ki kaynana merkezli aile sıkıntılarından, “Yarabbi,
bana kaynana sıkıntısı yaşatma da, ne dert verirsen ver!” dermiş kendi
kendine. Annesi ve arkadaş çevresine, asla kaynana ile yaşamayacağını,
mümkünse annesi ölmüş birisiyle evlenmeyi tercih edeceğini söyleyip
dururmuş.
Allah duasını kabul etmiş! Kendisini istemeye gelen
kişinin, annesinin ölmüş olmasına, içten içe sevinmiş. Güzel bir düğünle
evlenmiş. Beş yıl içerisinde iki tane sağlıklı çocuğu olmuş. Kaynana
derdi (!), annesinden ve kız kardeşinden dinlediği bir nostalji olarak
kalmış hayatında.
Üçüncü evladı sakat olarak dünyaya geldiğinde,
hüzün bulutları çökmüş evlerine. Aylarca kabullenememiş sakat bir
çocuğu. Sakat bir çocuğa ömür boyu bakmak zorunda kalmak çok ağır
geliyormuş. Evladının çektiği acıya mı yansın, evladının çektiği acıyla
yanan yüreğine mi? Zamanla alışmış ve kabullenmiş bu sıkıntısını.
Tüm
bunları bana anlatan öğrencim, gözlerinden akan yaşlarla, “Keşke bende
kaynana sıkıntısı çekseydim de, evladım sağlıklı olsaydı!” dedi.
Tüm
içtenliğiyle bana bunları anlatan öğrencim, “Öğrencisinden hayat dersi
almış bir öğretmenin mutluluğunu” yaşattı bana. “Keşke bu acıyla imtihan
edilmeseydim!” diyen herkese anlatıyorum bu hayat dersini.
* * * * * * *
“Ben
niye kuyuya atıldım?” diye üzülen Yusuf (as), Mısır’a Sultan olacak
yolun, kuyudan geçtiğini bilmiyordu. Kuyu da Yaratıcısına teslim olan
Yusuf, saraya girdi. Saray’da ilahi ahlaka teslim olan Yusuf (as),
zindanla cezalandırıldı. Zindan, Mısıra sultan olma yolunda ki son
basamaktı.
“Keşke bu acıyla imtihan edilmeseydim!” diye isyan etmeyen Hz. Yusuf (as), herkese ders veriyor.
Ateşe atılan Hz. İbrahim (as), ateşten oluşmuş közlerin, gül bahçesine dönüşeceğini bilmiyordu. Sadece teslim olmuştu.
“Keşke
bu acıyla imtihan edilmeseydim!” demeyen Hz. İbrahim (as), en acı
imtihanlarda teslim olmanın güzelliğini gösteriyor hepimize.
Babası
İbrahim’in (as) bıçağı altına yatan İsmail (as), bıçağın kesmeyeceğini
bilmiyordu. O (as), Allah’a (cc) ve babasına teslim olmuştu.
“Keşke bu acıyla imtihan edilmeseydim!” diye hüzünlenmeyen Hz. İsmail (as), yolumuzu aydınlatıyor.
Mekke’den
kaçarcasına Hicret etmek zorunda bırakılan Peygamberimiz (as),
Mekke’nin fethinin Hicretten geçtiğini bilmese de, Hicret etti.
Memleketini terk etme emrine teslim olmuştu sadece.
* * * * *
Teslim olmak, Hicret’i, Hicret fetih kapısını açar.
Allah’a teslim olan, Mekke’yi teslim alır.
Teslim olmak, ateşi gül bahçesine çevirir.
Allah’a teslim olanı, ateş bile yakmaz.
Teslim olan, kurban olmaz.
Allah’a teslim olanı bıçak bile kesmez.
Teslim olan, kuyudan saraya, zindandan tahta çıkar.
Allah’a teslim olan, kuyudan saraya girer.
Allah’a teslim olan, zindandan tahta çıkar.
“Keşke bununla imtihan edilmeseydim!” diyenler, başınıza gelene teslim olun!
Acılara değil, acıları verene teslim olun!Sait ÇAMLICA
Eğitimci – Yazar