KUTLU FORUM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
KUTLU FORUM

Bilgi ve Paylaşım Platformuna Hoş Geldiniz
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Müzmin mutsuzlar

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Limoni
Co-Admin
Limoni


Mesaj Sayısı : 6111
Rep Gücü : 14922
Rep Puanı : 44
Kayıt tarihi : 27/05/09

Müzmin mutsuzlar Empty
MesajKonu: Müzmin mutsuzlar   Müzmin mutsuzlar Icon_minitimePaz Tem. 22, 2012 3:40 am

Mümkün ben’ler ve şu anki biz...



Aslında insanlar seni hayal kırıklığına uğratmıyor. Sadece sen, yanlış insanlar üzerinde hayal kuruyorsun” diyor Montaigne.


Müzmin mutsuzlar her zaman dikkatimi çekmiştir. Onları kırmadan ve fark
ettirmeden hayatım boyunca gözlem altında tuttum. İnsanın, “mutluluk”
denen o “boş gösteren”in içini doldurma çabasını hep biricik buldum. Her
insanda ayrı bir usul, bir tarz ve şıklık var sanki.
Montaigne doğru söylüyor. İnsanları sizi mutsuz ettikleri için suçlamak
beyhude, yanlış seçimler yapmışsan bu senin sorumluluğunda, ama
Montaigne’nin sormadığı o soruyu ben sorayım: Neden hep yanlış seçimler
yapıyorsun? Hiç düşündün mü? Bu bir rastlantı olabilir mi? Bu durumun
sana söylediği bir şey yok mu?
Ya da neden bir seçim yapmıyorsun, neden kaçıyorsun bundan?
Tabelalar hep sizi gösteriyor, sizi aldatanları değil. Ben insanların,
hele suçu hep başkalarında bulan müzmin mutsuzların, böyle yaşamayı
bilinçli seçtiğini düşünürüm. “Loser” olmak bir tercihtir. Mutlu olmak
ise bir karar. Karar verdiğin şeyi olursun ve mutlaka bir kararın
vardır. Karar vermemek kadar keskin bir karar ise yoktur hayatta.
Neden sana ihanet edecek, yarı yolda bırakacak ve seni o dingin
mutsuzluğa bir daha, biraz daha yuvarlayacak tercihler yapıyorsun? Bunun
bir anlamı olduğu kesin. İki seçenek duruyor karşımızda.
Muhtemelen mutluluğu böyle buluyorsun. Senin tarzın da bu. Bence iyisi
mi, mutlu olduğunu kabul et. Mutluluğunla barış. Sana kimsenin layık
olmadığını düşünerek, emek harcamıyor, her defasında, karşındakinin sana
ihanet etmesini de, buna dair yeni bir delil olarak memnuniyetle
kabulleniyorsun. Ya da mağdur olmak, olmamaktan daha büyük haz veriyor.
Sıradan bir mutluluk yerine trajik sonlar can sıkıntına ve tembelliğine
iyi geliyor. Hiçbir itirazım yok. Sadece, başkalarını suçlamaktan
vazgeç. Kendini inşa ederken çevrene rahatsızlık verme.
Veya, mutlu olmayı gerçekten istiyorsun, ama çok korkuyorsun bundan.
Çirkin ve kötü olduğuna inandırılmışsın. Terk edilmekten, aşağılanmaktan
korkuyorsun. Yaşam alanın her gün daralıyor, cepheyi terk ediyorsun.
Mutsuzluktan aldığın bir haz yok. Sık sık hastalanman, panikataklar ve
kronik depresyonun buna en iyi kanıt. Mutsuzluktan keyif alanlar
hastalanmazlar. Diri ve sağlıklıdırlar. Oysa sen hiç iyi değilsin,
hâlsiz ve moralsizsin. Ya çok uyuyor, ya hiç uyuyamıyorsun. Ya çok
yiyor, ya da hiç yiyemiyorsun. Sık sık, etrafa rezil olmadan, aileni,
sana ümit bağlayanları üzmeden ölmek için hızlıca yaşlanmayı
düşlüyorsun. Yaşlı insanlar çok dikkatini çekiyor. Onlara,
yaşlanabildikleri için saygı duyuyorsun. Hayatın bileğini bükmüş ve
gençlerin endişelerine tepeden bakan bu yaşlı insanlar senin için bir
kahraman gibi.
Teklifim şu; mutsuzluğunun analizini iyi yap ve kendine karşı dürüstü
ol. Biraz buna emek ver. Çünkü mutluluk öyle ahım şahım bir hedef değil.
Bir bakış açısı. Mutlu olmak ve olmamak için hayatında sayısız neden
var. Niçin onu değil de bunu seçtiğini iyi analiz etmelisin.
Ama bir de hüzün var...
Bunu mutsuzlukla karıştırma. Dünyanın hâli ve adaletsizlikler,
insanoğlunun açmazları, içinde eğer varsa iyi bir insan olmak için
verdiğin savaş, aldığın üst üste yenilgiler, nadir yaşadığın
galibiyetler, seni hüzünlü bir insan yapıyor olabilir. Ama bu yukarıda
anlattığım mutsuzluk hâlinden öte bir şeydir, kanımca.
Tabii bunu da, “kendimizin en büyük sahtekârı” olarak bencil gerekçelere
dönüştürebiliriz. Somutlaştıralım; Suriye’de ölenler için bir şey yapma
arzusu iyidir. Ama bu hâli istismar etmek kötüdür. Suriye’de yaşanan
büyük katliamlara karşı duyduğun öfke ve isyan hayırlı bir duygudur. “Ne
yapabilirim” diye düşünürken, Esed’e karşı savaşanlara katılmak gibi
fanteziler bile kurabilirsin. “Benim elimden ne gelir” diye
düşünebilirsin de; “tepki veriyorum, kızıyorum, tweet atıyorum...”
Hayır, senden beklenen devletlerin yap(a)madığı büyük şeyler değil.
Hüznün sağlıklıysa, bu acıların seni değiştirmesine izin verirsin. Senin
de içinde bir sürü Esedler var çünkü. Kendinden insan çıkarman için,
Esedlerini yakalayıp, yüreğinden söküp atmak, sence az bir şey midir?
Bunu yapmadan, yaptığın diğer şeylerin bir anlamı olur mu?
Çoğunlukla, başkalarını değiştirmeye eğilimliyiz. Bu beyhudedir.
Yetkimiz kendi üzerimizde. Gücümüz ancak kendimize yeter. Eğer dünyanın
kötülükleri bizim için acı vericiyse, onun bir parçası olduğumuzu da
hatırlamak gerekir. Öyle ki, bizler değişerek bu dünyayı daha
yaşanabilir yapabiliriz.
Değişen kişi, dünya ve paradigma değiştirir. Evet siz kimseyi zorla
değiştiremezsiniz ama, kendinizde gösterdiğiniz tanıklık,
çevrenizdekileri sarsar. İnsanlar siz doğru çekilim hissederler.
Mutluluk da tüm sıradanlığı ve doğalığıyla yanı başınızda belirir.
Leibniz’in dediği gibi “Yaşadığımız dünya [macrocosmos], mümkün
dünyaların en iyisidir”. O zaman soralım; bir microcosmos olarak, mümkün
ben’ler arasında, şu anki ben’imiz nasıl bir ben’dir?
markar esayan


En son Limoni tarafından Paz Tem. 22, 2012 3:52 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Limoni
Co-Admin
Limoni


Mesaj Sayısı : 6111
Rep Gücü : 14922
Rep Puanı : 44
Kayıt tarihi : 27/05/09

Müzmin mutsuzlar Empty
MesajKonu: Geri: Müzmin mutsuzlar   Müzmin mutsuzlar Icon_minitimePaz Tem. 22, 2012 3:42 am



Müzmin mutsuzlar Elvanvargun_1283517164


Gülse Birsel, müzmin mutsuzlar için yazdı… Amerika’nın son alışveriş trendi: Alışveriş yapmamak!
Hatta eldeki mallardan da kurtulup, hayatı sadeleştirmek! Kriz sonrası,
çalışanlar, gelirlerinin daha büyük bir bölümünü harcamayıp
biriktirmeye başlayınca, ABD’li üreticilerin etekleri tutuşmuş! Şu ara
yapılan çoğu tüketici araştırmaları “Bu adamlar ne satın alırlarsa mutlu
olurlar?”la ilgili. Ortaya çıkmış ki bir servis almak, mal almaktan
daha faydalı insan doğasına. Yani bir ayakkabı yerine kutu oyunu, pahalı
bir çanta yerine spor salonu üyeliği, araba yerine seyahat, ruj yerine
sinema bileti, insanları daha mutlu ediyor! Bir tecrübe satın almak,
kişiye daha yoğun ve uzun süreli bir tatmin sağlıyor. Üstelik ’Mal
edinme’nin mutluluk getirmediğini öğrenen ’dünyanın en çok satın alan
halkı’, kocaman otomobillerini, dört oda bir salon evlerini, 48 parçalık
yemek takımlarını, doğrayan parçalayan karıştıran onlarca mutfak
aletlerini satıp, ayrı bir oda haline gelmiş gardıroplar dolusu
giysilerini fakirlere bağışlayıp hayatlarını sadeleştiriyor. Bazı
aileler 40 metrekare bir evde, dört tabak, dört bardakla ve işe
bisikletle gidip gelerek yaşamanın onları hiç olmadıkları kadar mesud
ettiğini iddia ediyor. Bu esnada biriktirdikleri parayı yoga derslerine
ve tatillere harcıyorlar.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Müzmin mutsuzlar
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
KUTLU FORUM :: KÜLTÜR DÜNYASI :: Kişisel Gelişim-Güzel Yazı-
Buraya geçin: