KUTLU FORUM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
KUTLU FORUM

Bilgi ve Paylaşım Platformuna Hoş Geldiniz
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 muhafazakarlaşıyormuyuz? %60 ımız kuran okumayı bilmiyor,%22 hayatı boyunca eline bir kere bile kuran almamış,%8 anlamını okuyor...

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Limoni
Co-Admin
Limoni


Mesaj Sayısı : 6111
Rep Gücü : 14922
Rep Puanı : 44
Kayıt tarihi : 27/05/09

muhafazakarlaşıyormuyuz? %60 ımız kuran okumayı bilmiyor,%22 hayatı boyunca eline bir kere bile kuran almamış,%8 anlamını okuyor... Empty
MesajKonu: muhafazakarlaşıyormuyuz? %60 ımız kuran okumayı bilmiyor,%22 hayatı boyunca eline bir kere bile kuran almamış,%8 anlamını okuyor...   muhafazakarlaşıyormuyuz? %60 ımız kuran okumayı bilmiyor,%22 hayatı boyunca eline bir kere bile kuran almamış,%8 anlamını okuyor... Icon_minitimeSalı Ekim 23, 2012 7:19 am

%60 ımız kuran okumayı bilmiyor,%22 hayatı boyunca eline bir kere bile kuran almamış,%8 anlamını okuyor...





BBDO'nun Türkiye'deki "muhafazakârlaşma" üzerine yaptığı son araştırmasını Mehveş Evin köşesine taşıdı



T24
Mehveş Evin
Milliyet, 19 Temmuz




Muhafazakârlaşıyor muyuz?





Toplumun giderek muhafazakârlaştığını söylüyoruz. Peki bu ne kadar
doğru? BBDO’nun son araştırması, kendine “Muhafazakâr” diyenlerin
arttığını, fakat dini pratiklerin uygulanmasının azaldığını gösteriyor

Kadın cinayetlerinden yaşam tarzı tartışmalarına, eğitimdeki değişimden
tutun dizi tepkilerine, toplu taşıtta ‘bayan yanı’ ayrımından tutun
şort sıkıntısına, hep aynı soru gündeme geliyor:
Türkiye toplumu muhafazakârlaşıyor mu?
BBDO, Virtua Araştırma ve Mediacat’in ortaklığında yapılan son
araştırma, Türkiye’deki ‘muhafazakârlaşma‘ hakkında ilginç veriler
içeriyor.

Çeşitli siyasi ideolojilerin gündelik hayata ve dinin yaşanmasına nasıl
etki ettiğini, 13 ilden 250 katılımcıyla derinlemesine görüşmelerle
saptayan araştırmada, akademik çalışmalar da incelenmiş. Sonuçta
Türkiye’nin daha dindar olup olmadığına dair çarpıcı sonuçlar çıkmış...
Bu kadar önemsenen ve sıkça tartışılan bir konunun, basında neredeyse hiç yer almaması da ilginç.


İbadet edenler azaldı







1-Türkiye’de kendisini ‘dindar’ olarak tanımlayanların
oranı, 2000 yılından bu yana değişmedi. Avrupa ülkeleriyle
kıyaslandığında hayli yüksek olan yüzde 81 oranını koruyor.
2-Ipsos KMG’nin 2012 araştırma sonuçlarına göreyse,
Türkiye’de dini inancının hayatına yön verdiğini söyleyenlerin oranı
2007 ile 2011 arasında yüzde 72’den yüzde 66’ya gerilemiş durumda.
3-Ancak BBDO’nun araştırmasında, dindarlığın en önemli
göstergesi olan dini pratikleri uygulamada negatif değişim çıkmış.
2003’ten 2007’ye, yüzde 31,6 olan düzenli namaz kılma oranı yüzde
29,3’e; düzenli oruç tutma oranıysa yüzde 65’ten yüzde 50’ye gerilemiş
durumda.
4-Ancak kılınan namaz, tutulan oruç gibi somut
sayılarda gözlenen bu eğilim, kişilere düşünceleri sorulduğunda bambaşka
bir tablo çiziyor. Katılımcılar, yükselen oranlarda (2003’te yüzde
21,5; 2007’de 24,Cool muhafazakâr olduklarını söylüyorlar.
Yani Türkiye toplumu, sorulduğunda kendini dindarve muhafazakâr olarak
tanımlarken, dini pratiklerin uygulaması konusunda gittikçe daha az
takipçi oluyor.




Geçmiş hayalini belletmek





Peki bu durum bir çelişki değil mi? İnsanlar, kendilerini daha sık
‘dindar’ olarak tanımlarken neden dini pratikleri daha az yerine
getiriyor?
Araştırmada, “Muhafazakârlık tartışmasının din ve dini uygulamalardan
çok, kişilerin düşünce yapısı ve toplumun kendini nasıl gördüğü/görmesi
gerektiğiyle ilgili bir konu” denmiş. Bizde muhafazakârlık, genelde
dindarlıkla eşanlamlı kullanılır.
Oysa muhafazakârlık, değişimi istememek, olduğu gibi bırakmak, kapatmak
anlamlarını içeriyor: “Sadece müslüman/islamcı kesim değil,
laik/seküler, Türkçü/milliyetçi ve sol/sosyalist grupların belledikleri,
herkese de belletmek istedikleri idealize edilmiş bir geçmiş hayali
var...”
Araştırmanın sonucunda, “Muhafazakârlık tartışmasında asıl sorulması
gereken soru, toplumun dindarlaşıp dindarlaşmadığı değil” deniyor...
Asıl soru, zaman zaman iktidara gelen bu muhafazakâr söylemlerin nasıl
olup da fazla tepkiyle karşılaşmadan kendilerini yaygınlaştırabildiği.
Üzerine daha çok düşünüp, konuşmamız gereken şey, işte bu.

Muhteşem Süleyman’a ‘dinci’ ve ‘milliyetçilerin’
verdiği farklı tepkiler, aynı kapıya çıkıyor: Muhafazakârlık.




Muhteşem söylem





Araştırmada verilen ‘Muhteşem Yüzyıl‘ örneği, aslında muhafazakârlık kavramını çok iyi anlatıyor:
* İslami muhafazakârların, padişahları içki içerken gösteriyor diye;
milliyetçi muhafazakârların, Türklüğünden aldığı güçle değil de teknik
üstünlük ve savaş hilesiyle galip geliniyor diye bir TV dizisine
gösterdikleri tepki, muhafazakâr düşüncenin alternatif tasavvurlara
karşı ne derece tahammülsüz olduğunu gösteriyor.
* Özetle Türkiye’de muhafazakârlık, belli bir kampa özgü olmaktan
ziyade toplumun neyi nasıl hatırlayacağını yönetmek isteyen, kendi
geçmiş tasavvurunu topluma belletmeye çalışan bir söylem...




Aile her şeyin üzerinde





* Araştırma, bir kez daha Türk toplumu için ailenin ‘korunması
gereken’ ve güven duyulan yegane kurum olduğunu ortaya koyuyor.
* Türkiye, kişilerarası güvenin en düşük olduğu ülke (bizde yüzde 15
olan bu oran, İskandinav ülkelerinde yüzde 70’lerde!) Kimseye
güvenmediğini söyleyen Türk toplumunun neredeyse her ferdi (yüzde 93)
ailesine tamamen güveniyor.
* Diğer toplumsal kurumlar bu denkleme katıldığında ailenin önemi daha
da artıyor. Araştırmalara göre Türk toplumu sırasıyla millet (yüzde 10),
devlet (yüzde 19), din (yüzde 22) ve ailenin (yüzde 46) korunması
gerektiğini düşünüyor.
* Muhafazakârlaştığı, gittikçe daha dindar hale geldiği söylenen bir
toplumun, korunması gereken unsurlarda aileyi, dinin önüne, üstelikte
oransal olarak iki kat önüne alması, şaşırtıcı bulunmuş.


En son Limoni tarafından Salı Ekim 23, 2012 7:32 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Limoni
Co-Admin
Limoni


Mesaj Sayısı : 6111
Rep Gücü : 14922
Rep Puanı : 44
Kayıt tarihi : 27/05/09

muhafazakarlaşıyormuyuz? %60 ımız kuran okumayı bilmiyor,%22 hayatı boyunca eline bir kere bile kuran almamış,%8 anlamını okuyor... Empty
MesajKonu: Geri: muhafazakarlaşıyormuyuz? %60 ımız kuran okumayı bilmiyor,%22 hayatı boyunca eline bir kere bile kuran almamış,%8 anlamını okuyor...   muhafazakarlaşıyormuyuz? %60 ımız kuran okumayı bilmiyor,%22 hayatı boyunca eline bir kere bile kuran almamış,%8 anlamını okuyor... Icon_minitimeSalı Ekim 23, 2012 7:31 am

İşte Türkiye'nin inanç atlası!


Kaç kişi 30 gün oruç tutup beş vakit namaz kılıyor? Kadınların yüzde kaçı "Ben bilmem beyim bilir" diyor? İşte ilginç araştırma!



02 Ekim 2012 Salı, 16:21:20




muhafazakarlaşıyormuyuz? %60 ımız kuran okumayı bilmiyor,%22 hayatı boyunca eline bir kere bile kuran almamış,%8 anlamını okuyor... 781753_detay
muhafazakarlaşıyormuyuz? %60 ımız kuran okumayı bilmiyor,%22 hayatı boyunca eline bir kere bile kuran almamış,%8 anlamını okuyor... Favorilere_ekle_btn

Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Dünya Değerler Araştırması Derneği (WVSA) Yönetim Kurulu Üyesi Profesör Doktor Yılmaz Esmer'in hazırladığı 'Türkiye Değerler Atlası 2012" yayınlandı.




















Peki Türkiye iddia edildiği gibi giderek muhafazakârlaşıyor mu? Türkler'in kaçta kaçı birbirine güveniyor?

İşte şaşırtıcı sonuçlar!


muhafazakarlaşıyormuyuz? %60 ımız kuran okumayı bilmiyor,%22 hayatı boyunca eline bir kere bile kuran almamış,%8 anlamını okuyor... 97f0ca954e17f7b6db784332c720dfd5_k
muhafazakarlaşıyormuyuz? %60 ımız kuran okumayı bilmiyor,%22 hayatı boyunca eline bir kere bile kuran almamış,%8 anlamını okuyor... B444d5c4d3c39bd47510812f874bd335_k


muhafazakarlaşıyormuyuz? %60 ımız kuran okumayı bilmiyor,%22 hayatı boyunca eline bir kere bile kuran almamış,%8 anlamını okuyor... D9aff5fe9f9f904e893bb5be02ffdbf1_k
"DİN ESAS OLARAK ÖLÜMDEN SONRASINA ANLAM KAZANDIRIR" DİYENLERİN ORANI!
**
muhafazakarlaşıyormuyuz? %60 ımız kuran okumayı bilmiyor,%22 hayatı boyunca eline bir kere bile kuran almamış,%8 anlamını okuyor... 80daff793de447325932fe08c550197f_k
DİNİN ESAN ANLAMININ İNSANLARA İYİLİKTEN ZİYADE KURALLARA UYMAK OLDUĞUNU DÜŞÜNENLERİN ORANI
**
muhafazakarlaşıyormuyuz? %60 ımız kuran okumayı bilmiyor,%22 hayatı boyunca eline bir kere bile kuran almamış,%8 anlamını okuyor... Bae0caf56eaf23bcd7c0165f6c89243b_k
30 GÜN ORUÇ TUTAN VE 5 VAKİT NAMAZ KILANLARIN ORANI
**
muhafazakarlaşıyormuyuz? %60 ımız kuran okumayı bilmiyor,%22 hayatı boyunca eline bir kere bile kuran almamış,%8 anlamını okuyor... Fb98a7d342dd3b918f541412c39cbebd_k
HAFTADA BİR VEYA BİRDEN FAZLA CAMİYE GİDEN ERKEKLERİN ORANI
**
muhafazakarlaşıyormuyuz? %60 ımız kuran okumayı bilmiyor,%22 hayatı boyunca eline bir kere bile kuran almamış,%8 anlamını okuyor... 41529045a7343e27e2a8d2287cd4c5f8_k
KENDİLERİNİ 'DİNDAR' OLARAK TANIMLAYANLARIN ORANI:1991-2011
**
muhafazakarlaşıyormuyuz? %60 ımız kuran okumayı bilmiyor,%22 hayatı boyunca eline bir kere bile kuran almamış,%8 anlamını okuyor... 6c7136054af805bb8c659eeddadcbc8a_k
KİŞİLERİN KENDİLERİNİ 'DİNDAR' OLARAK TANIMLAMA ORANLARININ EN DÜŞÜK VE EN YÜKSEK OLDUĞU AVRUPA ÜLKELERİ
**
muhafazakarlaşıyormuyuz? %60 ımız kuran okumayı bilmiyor,%22 hayatı boyunca eline bir kere bile kuran almamış,%8 anlamını okuyor... Bcfcbd89d135a3f0d17a680e709b8051_k
AİLENİN REİSİ ERKEK OLMALIDIR' İFADESİNE KATILANLAR
**
muhafazakarlaşıyormuyuz? %60 ımız kuran okumayı bilmiyor,%22 hayatı boyunca eline bir kere bile kuran almamış,%8 anlamını okuyor... 2f9b6a8f4f7da7035c2ee90ed77bc3fd_k
'KADIN HER ZAMAN KOCASINA İTAAT ETMELİ' GÖRÜŞÜNE KATILANLA
**
muhafazakarlaşıyormuyuz? %60 ımız kuran okumayı bilmiyor,%22 hayatı boyunca eline bir kere bile kuran almamış,%8 anlamını okuyor... 5ab3b4cfe6611154622ec9bbd25a717b_k
ÜNİVERSİTE EĞİTİMİ KIZ ÇOCUKLARDAN ÇOK ERKEK ÇOCUKLAR İÇİN ÖNEMLİDİR' GÖRÜŞÜNE KATILANLAR
**
muhafazakarlaşıyormuyuz? %60 ımız kuran okumayı bilmiyor,%22 hayatı boyunca eline bir kere bile kuran almamış,%8 anlamını okuyor... Fbaf22daef1f5aad3397228b8e825bfd_k
KADININ HER ZAMAN KOCASINA İTAAT ETMESİ VE ONUN SÖZÜNDEN ÇIKMAMASI GEREKTİĞİ GÖRÜŞÜNDE OLAN KADINLARIN ORANI
**
muhafazakarlaşıyormuyuz? %60 ımız kuran okumayı bilmiyor,%22 hayatı boyunca eline bir kere bile kuran almamış,%8 anlamını okuyor... 0ad030b651b567335f48a301bcc599de_k
İŞSİZLİK SORUNU VARSA İŞE ALMADA ERKEKLERE ÖNCELİK VERİLMESİ GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNENLER,1996-2011
**
muhafazakarlaşıyormuyuz? %60 ımız kuran okumayı bilmiyor,%22 hayatı boyunca eline bir kere bile kuran almamış,%8 anlamını okuyor... Bb4a7a00786be0e9166666bdbab1d4f3_k
EVLİLİK MODASI GEÇMİŞ BİR KURUMDUR' GÖRÜŞÜNE KATILANLAR
**
muhafazakarlaşıyormuyuz? %60 ımız kuran okumayı bilmiyor,%22 hayatı boyunca eline bir kere bile kuran almamış,%8 anlamını okuyor... 7ba8a3e7ae03169155b002b550abdb51_k
BİR ERKEKLE SÜREKLİ BİR HAYATI OLMAYAN KADININ ÇOCUK YAPMASINI ONAYLAYANLARIN ORANI
********


Türkiye muhafazakarlaşıyor


Kadir Has Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen bir araştırma,
kendisini muhafazakar olarak tanımlayanların bir yılda yüzde 5.5
arttığını ortaya koydu. 'Cumhuriyetçiyim' diyenlerde ise yüzde 6.4'lük
düşüş var






18 Ocak 2012 Çarşamba 07:03



12

14

16

18






muhafazakarlaşıyormuyuz? %60 ımız kuran okumayı bilmiyor,%22 hayatı boyunca eline bir kere bile kuran almamış,%8 anlamını okuyor... Turkiye_muhafazakarlasiyor










Kadir Has Üniversitesi tarafından yapılan 'Sosyal-Siyasal Eğilimler Araştırması'nın sonuçları dün kamuoyuna açıklandı.
6-19
Aralık 2011 tarihleri arasında gerçekleştirilen araştırma kapsamında 26
ilden 18 yaş üstü 1000 kişi ile yüz yüze görüşüldü. Katılımcılara ülke
sorunları, ekonomi, güvenlik ve terör, siyaset, dış politika, yargı
sistemi, demokrasi ve medya ile toplumsal ilişkiler gibi başlıklarda
sorular yöneltildi. Rektör Prof. Mustafa Aydın, öğretim üyesi Prof.
Hasan Bülent Kahraman, Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölüm Başkanı Doç.
Dr. Banu Baybars Hawks tarafından açıklanan araştırma sonuçları özetle
şöyle:


'CUMHURİYETÇİYİM' DİYENLER AZALDI
Kendinizi hangi siyasi görüşe yakın görüyorsunuz?
Muhafazakar: Aralık 2010: % 15, Aralık 2011'de % 20.5
Cumhuriyetçi: Aralık 2010'da % 26.4, Aralık 2011'de % 20
Milliyetçi: Aralık 2010'da % 16.4, Aralık 2011'de % 19.3
Kendini bir siyasi görüşe yakın görmeyenlerin oranı: % 1.1


ERDOĞAN PARTİDEN BAŞARILI
Genel olarak parti ve liderlerinin başarı oranları:

AK Parti: % 36.5
CHP: % 23.4
MHP: % 12.5
BDP: % 7.8
R. Tayyip Erdoğan: % 45
Kemal Kılıçdaroğlu: % 25.4
Devlet Bahçeli: % 12.7
Selahattin Demirtaş: % 8.7


TERÖRDE ASKERİ ÇÖZÜME EVET
Türkiye'de terör sorununun çözümü için en etkili yol hangisidir?
Askeri yöntemler:

Aralık 2010: % 31.6,
Aralık 2011: % 44.2
Siyasi yöntemler: Aralık 2010: % 33.4, Aralık 2011 % 29.5
Kültürel politikalar: Aralık 2011: % 9.6


İŞSİZLİK SORUN AMA AZALIYOR
Türkiye'nin şu anki en büyük sorunu sizce nedir?

İşsizlik: Aralık 2010: % 54.3, Aralık 2011: % 33.6
Terör: Aralık 2010: % 14.7, Aralık 2011: % 28.8
Ekonomik kriz: Aralık 2010: % 10.2, Aralık 2011: % 12.2


ORDU, GÜVENDE YİNE İLK SIRADA
Ordu: Aralık 2010: % 63.2,
Aralık 2011: % 59.9
Polis/kolluk güçleri: Aralık 2010: % 42.5, Aralık 2011: % 52.7
YÖK/ÖSYM: % 28.3


HÜKÜMET EN ÇOK SAĞLIKTA BAŞARILI
Sağlık sistemi: % 46.3 destekliyorum
Ulaşım hizmetleri: % 41.7 destekliyorum
Konut Politikaları, TOKİ yatırımlar: % 38.9 destekliyorum
Sosyal güvenlik ve yardım politikaları: % 38.2 destekliyorum
Eğitim politikası: % 34.3 destekliyorum










Haber Kaynağı: Akşam Gazetesi

****************



Türkiye muhafazakârlaşıyor mu?


Vedat BİLGİN
vbilgin@bugun.com.tr


İnsanların bir kısmında endişe, bir kısmında ise içten içe memnuniyeti hissetmemek mümkün değil.








Endişelilerin
samimi olduğunu söylemek gerekir. Çünkü yıllardır neredeyse iki yüz
yıldır yürürlükte olan Batılılaşma politikalarının modernleşme adına yarattığı her türlü düzenleme, onlarda normal olanın bu olduğu algısını yaratmıştır.

Kendileri ülkeyi ileri götürmek için yapılan her şeyi
desteklediklerinden, yapılanların başkanlarını rahatsız ettiğini,
doğrudan doğruya başkalarının hayat tarzını tehdit ettiğini fark
etmeleri mümkün değildi. Nasıl olsun ki?..

Yapılanlar ülkeyi ve toplumu ileriye taşımak adına yapılırken, rahatsız olanlar geriyi, eskiyi, köhneyi temsil ediyordu.

Bunun böyle olmadığını söylemek yaklaşık iki yüz yıl neredeyse mümkün
olmadı, söylemeye çalışanlar ise ne dediklerine bakılmadan mahkûm
edildi.

Galiba büyü demokrasi denilen sürecin başlamasıyla bozuldu.

Moderni yaratmak

Halktan oy alarak iktidara gelenler, halkın taleplerine cevap vermek mecburiyetinde kalınca, başlangıçta farklı da düşünseler, giderek bu ülkede yaşayan halkın kendine ait bir dünyası ve hayat tarzı olduğunu, değerleri ve ölçüleri olduğunu algılamak durumunda kaldılar.

Zaman içerisinde sadece oy verdiği için bir değer olan insanlar,
siyasetin yarattığı değişim imkânlarıyla toplumsal değişim sürecinin
imkânlarının belli doğrultularda birleştiğini hissettiler.

Siyasetin ve toplumsal değişimin yarattığı dinamizm, başta Ankara olmak
üzere birkaç büyük şehirde egemen olan düşüncenin hayat tarzının,
dünyayı anlama biçiminin birden bire yetersiz kalmasına yol açtı.

Anadolu'nun 1970'li yıllarda hızlanarak yaşadığı değişim, 1980 sonrası Türkiye'sinin şartlarında yeni bir evreye ulaştı.

Askeri bir darbenin yarattığı baskılara karşı duyulan siyasal öfke,
siyasette hızla değeri daha fazla hissedilen, daha çok talep edilen
demokrasi arayışlarına yol açtı.

Türkiye uluslararası ilişkilere, ekonomiye açık bir ülke haline
geldikçe, siyasal taleplerin küresel bir dille ifade edilmesi mümkün
hale geldi.

Bütün bunlara rağmen asla unutulmaması gereken husus, değişimin belirleyici gücünün toplumdaki hareketlilikten kaynaklanmış olmasıdır.

Anadolu'nun harekete geçmesi, her geçen gün Anadolu'nun bir bölgesinde,
küçük sanayiyle başlayan girişimlerin giderek dünya ticaretinde bir
aktör olmaya dönük yönelimleri, hızla bin yıllık Anadolu'nun kompozisyonunu değiştirecek etkiler yarattı.

Anadolu ihtilali

Anadolu'nun şehirlere, sanayiye, ticarete akması, sermayenin devlet merkezli bir ekonomiden sivil toplum yapılı bir alana
kayması, şehirlerin toplumsal ilişkiler düzeninde bürokrasinin veya
devletçi kapitalizmin vesayetinde gelişen burjuvazinin hızlı bir şekilde
yerli muhafazakâr nitelik kazanması adeta deprem gibi hissedilmiştir.

İdeolojik düzeyde, bir siyasal ideoloji veya hayat tarzı toplumsal
olarak kendisini yeniden üretirken bir hegemonya kuramıyorsa veya
kurduğu hegemonyayı koruyamıyorsa, toplumsal bir devrim söz konusudur.

Anadolu'nun boşalan köylerinden, şehirlerinden gelenlerin büyük
şehirleri daha da büyüterek bütün ilişkileri ve yapıyı değiştirmesi söz
konusudur.

Onların taşıdıkları geleneksel kimliklerinin dayandığı değerler
ekonomiyi, siyaseti ve toplumsal hiyerarşiyi değiştirirken, bu
yenilikleri yaratan dinamizm, ideolojik düzeyde de kendi geleneksel
kültürlerinde de yaşanmıştır.

Kısaca Anadolu'nun geleneksel değerleriyle yeni ekonomiye, teknolojiye
ve üretime, mesleklere, paraya ve pazara açılan insanları, şehirleri
metropolleştirirken, Türk modernleşmesini başka bir yere taşırken
kendilerini de yeniden muhafazakâr bir kimlikte üretme çabasındadırlar.
******************
Türkiye Muhafazakârlaşıyor; Peki Hâl Dilimiz Ne Diyor?!

Türkiye muhafazakârlaşıyor; birilerine göre! Artan dini söylemler,
dini toplulukların toplumdaki etkinliği, yüz bini aşkın cami, yüz on
bini aşkın din görevlisi, hac ve umre ibadetine halkın teveccühü,
sanatçısından yazarına, sporcusundan gazetecisine kadar konuşmalardaki
başkalaşma, alıp başını giden bir sözde tasavvuf söylemi bu tezi
doğrular gibi…

Ancak…

Gelin, yaşanılan Müslümanlık üzerinden bir değerlendirme yapalım…
Samimi, içten, hiçbir ideolojik tavır takınmadan, içinde bulunulan
ekolün, cemaatin, tarikatın, mezhebin, siyasi duruşun dışına çıkılarak,
hiç gocunmadan, kızmadan!

Sokaklardan başlayalım, neler görürüz?

Selam vermeyen, gülümsemeyen, bağırarak konuşan, aleyhte atıp
tutmaktan kaçınmayan, kimsenin incinmesine aldırmayan, çöp kutusu aramak
gibi alışkanlığı olmayan, kuyruklarda nasıl öne geçsem diye fırsat
kollayan, yaşlı, hasta, çocuk ihtiyaçlarını dikkate almayan insanlar!
Kırmızı ışıkta arabaların arasından geçmeye çalışan, yeşil ışık yanınca
öndeki arabanın azıcık geç hareket etmesinde veryansın kornaya basan,
yaya hakkı tanımayan, protestosunda yakıp yıkan, fikri paylaşımı kavga
zanneden, başkalarının başarısı, sevinci karşısında hazımsız, üzüntüsü
karşısında duyarsız, her konuda sabırsız, hoşgörüsüz, inceliği ve
estetiği olmayan kalabalıklar!

Peki, İslam ne diyor: Selamlaşınız. Tebessüm sadakadır.
Sesinizi yükseltmeyiniz. İman yetmiş şubedir, en küçüğü yerden bir taşı
kaldırmaktır. Mümin elinden ve dilinden kimseye zarar gelmeyendir. Ya
hayır konuşun ya da susun. Temizlik imandandır. Kendinize yapılmasını
istemediğiniz bir şeyi başkasına yapmayın. Kendinize istediğiniz bir
şeyi başkası için de isteyin. Kadınlara, çocuklara ve yaşlılara güzel
davranın. Kolaylaştırın güçleştirmeyin, sevdirin nefret ettirmeyin.
Allah’ın iyilik ve güzellikle davrandığı gibi, siz de güzel
davranışlarda bulunun.


Hani mümin güvenilen demekti

Bir otobüs garına ya da pazara uğrayınız, bin türlü tavırla
karşılaşırsınız… Alacağınız bir eşya da, farklı fiyatları anlamakta
zorlanırsınız. Yediğiniz içtiğiniz ürünlerdeki sahtekârlık, insanın
aklını durdurmaya yeter de artar bile! Şiddet her alanda sultanlığını
kurmuş adeta! Hayvanlara muamelelere bakınız! Karısını, kızını,
kardeşini sözüm ona namusu adına öldüren babalar, ağabeyler günlük
gazetelerde…

İslam ne diyor: Başkalarını rahatsız etmeyiniz. Bir kişiye
ya da topluma olan kininiz sizi saldırıya sevk etmesin. İnsanları
aldatan bizden değildir. Hırsızlığı yapan kızın, oğlun dahi olsa
affetme. Karıncayı dahi incitme. Bir cana kıymak tüm insanlığı öldürmek
gibidir.


Yolsuzluk İslam’la bağdaşır mı

Randevusuna saatinde gelmeyenler, sözünde durmayanlar, konuşurken
ahkâm kesip, ayrıldığında unutanlar, nabza göre şerbet verenler,
sözüyle davranışı arasında çatışma yaşayanlar, zulmedenler, makama
geldikten sonra değişiverenler, rızayı, Kur’an’i ifadeyle “şer otoriteye” indirgeyenler, kul ve kamu hakkı tanımayanlar, nereye bakarsanız boy boy karşınızda.

Yolsuzlukta dünya ülkeleri arasında başlardayız; gocunan yok. Yapılan
bir yanlışa Türk usulü derken kahkahalar atılıyor! Avrupa’da, bir
Bakanın en ufak bir hatası istifasına neden olurken, bizde üstü
kapatılıyor! Adam hizmet yapıyor, elbette yiyecek, bal tutan parmağını
yalar diyerek hırsızlık meşrulaştırılıyor. Her dönem birden bire zengin
olup, hesabını veremeyecek kimseleri görmemek, duymamak mümkün mü?

Toplanan zekât, kurban, sadaka paralarının dahi birilerini zengin
etmesine seyirci kalan bir millet… Yanlış yapanları ödüllendiren bir
anlayış… Öylesine vurdumduymaz bir hale gelinmiş ki, bize dokunmayan
yılan bin yıl yaşasın!

İslam ne diyor: Verdiğiniz sözde durunuz. En kötü kişiler
ikiyüzlülerdir. Yapmayacağınız şeyi söylemeyiniz. İnananlar bir beden
gibidir, organlardan biri rahatsız olursa, tüm beden ıstırap duyar. Kul
hakkı yiyenleri Allah af etmez. Kamu hakkı yemeyiniz. Kim hırsızlık
yapanı gizlerse o da ondandır. Haksızlık ve zulmedenler karşısında
susmayınız. Sadece Allah rızasını, hakkı, adaleti gözetiniz… Kötülüğü,
fesadı, zulmü engelleyiniz. Mal ve evlat gibi hususlarda çoklukla
övünmek ve çoğaltmak isteğinden uzak durunuz. Sayısal üstünlüklerle
oyalanmayınız. Sonu gelmez ihtiraslarınızın kurbanı olmayınız.


İslam böyle diyor, diyor da, peki yaşanılanlar nedir? Gerçi İnsani
Gelişmişlik Raporlarında, Türkiye’nin son sıralarda yer alması bilinen
bir gerçek! Bir de dindarlık ölçeğinden değerlendirelim dedik… Sahi
yaşadığımız dindarlığın adını bilenvar mı? Sözü Kur’an’a bırakalım:

“İşte bu yüzden olmaz olsun (böyle) ibadet edenler. Bu gibiler, ibadetin hakiki amacından gafil görünmektedirler.”Ayşe SUCU

*****************



Türkiye gerçekten muhafazakarlaşıyor mu?



08 Mayıs 2012 Salı 02:00

E-Posta GönderTwitter'da Takip et :@KucukkayaIsmail


Bugün, on yıl öncekine göre farklı bir ülke olduğumuz muhakkak. Mesele 'değişimin yönü...'
'Türkiye nasıl dönüşüyor?' dizi yazımızda bugün, 'Gerçekten daha
muhafazakar bir toplum haline mi geliyoruz?' sorusuna bakıyoruz.

Bin kere de olsa tekrarda fayda var. Ekonomi bütün parametrelerin
üzerinde. Üç dönemdir süren tek parti iktidarının yarattığı istikrar,
sosyal ve siyasal gelişmelerin ana taşıyıcısı.
AKP'nin seçim başarılarının sihri burada gizli. İdeoloji değil.
Günün birinde iktidardan uzaklaştığında da bunun sebebi ekonomi olacak.
İstikrara dayalı ekonomik gelişmeyi sürdürdükçe kazanacağına ise şüphe yok.
Düne göre ülkenin daha dindar olduğunu düşünmüyorum.
Daha muhafazakar olup olmadığı ise tartışma konusu.
Yanıt, ekonomik gelişmeyle de bağlantılı.
Klasik manada bir orta sınıf demeyeceğim, Anadolu'dan yükselen yeni bir sosyal tabaka ağırlığını hissettiriyor, bu doğru.
Yaşam biçimleri ve gündelik hayat tercihleri elbette Türk burjuvazisinden farklı.
İstanbul iş dünyasında onları görmeye başladık. Megakentin en büyük binası Bitlisli Kiler Ailesi'nin; bir sembol.
Bunlar doğru ama milyar dolar büyüklüğündeki yatırımlardaki işadamları
eski dönemlerden bildiğimiz isimler. Ters gelse de söylemeli; AKP'nin
kendi yarattığı büyük işadamı sınıfı diye bir gerçeklik yok. Dev
projelerde bakıyorsunuz yine önceki iktidarlara yakın işadamları,
holdingler boy gösteriyor. Diğerleri orta büyüklükte sayılır.
DÖNÜŞÜMÜN KİLİDİ MEDYADA
Daha muhafazakar olup olmadığımız bağlamında medya konusu ayrı ve büyük bir parantezi hak ediyor.
Anadolu iş dünyası medyada görünür hale geldi. Haliyle yaşam tercihleri de...
Medya kendi içinde çeşitlendi. İlan ve haber anlamında içerik değişti,
talepler de. Merkez medyanın amiral gemisi Hürriyet'ten başlayarak bütün
gazeteler payını aldı. Hürriyet'in okuru içinde CHP'li oranı eskiden
yanlış hatırlamıyorsak neredeyse yüzde 50'lere dayanmışken bugün 38'e
kadar indi, AKP'li okur oranı ise yüzde 30'a yaklaştı.
Şehir Tiyatroları diyoruz ya...
Bugün söz söyleyen siyaset erbabı veya kalem oynatan basın
mensuplarının kaçı Şehir Tiyatroları'na gidiyor bilmiyorum.
Tiyatrolardaki kalitenin son dönemde belirgin biçimde arttığı, oyunlara
bilet bulunamadığı, hepsinden önemlisi salonlarda ciddi oranda başörtülü
kadınların olduğu gözden kaçıyor.
Muhafazakarlıktaki artış algısı
'görünür olmak'la ilgili. Başörtülü kadınların kamusal alandaki varlığı,
trafikte araba kullanma oranlarındaki artış gibi imaj yaratıcı
değişimler bunu etkiliyor.
Son dönemde Türkiye'nin yönünün
değiştiği tartışmaları ağırlıklı olarak Başbakan Erdoğan'ın
söylemlerindeki sertlikle ilgili. Dindar nesil, 4+4+4 uygulaması, imam
hatiplerin gözbebeği olacağı açıklaması, milli bayramlarla ilgili
değişiklikler gibi tamamen siyasal amaçlı retorik, o kadim korkuları
yeniden canlandırdı. Telaşa mahal yok. Kritik iki buçuk yıl, geliyor. Üç
seçim, bir de referandum kapıda. Belli ki; yeni anayasa yazımında
'başkanlık sistemini tartışacağız.'
Dindarlık-muhafazakarlık
bağlamında köklü ve derin entelektüel analiz için iki yazıyı tavsiye
ederim. Birisi, Hilmi Yavuz'un Neşe Düzel'e verdiği röportaj, diğeri,
dün Yeni Asya'da yayımlanan 'toplum tepeden dindarlaştırılamaz' konulu
Alper Bilgili'yle yapılan söyleşi...
Ortaya çıkan şu ki, artan şey
biçimsel Müslümanlık... Toplumdaki güç ilişkileriyle doğrudan
bağlantılı... Yarın iktidar değiştiğinde manzara yeniden değişebilir.
Bana soranlara hep şunu söylüyorum: 'Muhafazakarlık artıyor' değil.
'Toplum dindarlaşıyor' hiç değil. Var olanın görünürlüğü ve Anadolu orta
sınıfının hissedilirliği artıyor.
Bununla bağlantılı olarak,
Cumhuriyetin kazanımlarından endişe eden kesimlerin bugüne dair değil,
geleceğe dair korkuları çoğalıyor.
Bugünün meselesi, iktidarın ve
onun güçlü başbakanının o endişeleri gidermeye, eskiden olduğu gibi
öncelik vermiyor oluşu. Bunu da siyasal hedeflere bağlıyorum ve geçici
görüyorum. Toplumsal talepler iyi incelendiğinde Türk-Kürt, Alevi-Sünni,
Laik-İslamcı ayrışmasının köklü olmadığı apaçık ortada. İş, yüksek
siyaset katının ayrıştırıcı değil, uzlaştırıcı bir dil ve uygulama
pratiği edinmesinde. Yeni anayasa yapılabilir mi emin değilim ama
yapılabilirse de bunun daha muhafazakar bir ülkenin toplumsal sözleşmesi
olmayacağını söyleyebilirim.


****************
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
muhafazakarlaşıyormuyuz? %60 ımız kuran okumayı bilmiyor,%22 hayatı boyunca eline bir kere bile kuran almamış,%8 anlamını okuyor...
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» OKU-KURANIN ANLAMINI BİLMEK-ANİMASYON
» Bilgisayar aklınızı okuyor! (muş)Kim bilebilir
» Kuranın mANASINI aNALAMAK-fATİHANIN ANLAMINI BİLMENİN ÖNEMİ
» Esma-ül HüsnaSır ve Faziletleri – Kaç Kere Zikir Edilmeli ?
» Anlamak İçin 6 Kere İzlemeniz Gereken 14 Film

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
KUTLU FORUM :: İslami ilimler ve dini kültür :: Kuran-Tefsir-
Buraya geçin: