KUTLU FORUM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
KUTLU FORUM

Bilgi ve Paylaşım Platformuna Hoş Geldiniz
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
huzeyfe
Süper Moderatör
huzeyfe


Mesaj Sayısı : 7719
Rep Gücü : 18108
Rep Puanı : 23
Kayıt tarihi : 27/03/09

Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Empty
MesajKonu: Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler   Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Icon_minitimeC.tesi Şub. 13, 2016 8:43 am

Kuranda bozgunculuk
Güzel Kurani kerimimizde geçen bozgunculuk ile ilgili ayetler. Kuranda geçen bozgunculuk ile ilgili ayetler tarafmizca seçilip otomatik listelenmekte.
Kuranda bozgunculuk ile alakali tahmini 36 ayet geçiyor
2:27 - Onlar ki, söz verip andlaştıktan sonra Allah'a verdikleri sözü bozarlar. Allah'ın birleştirmesini emrettiği şeyi (iman ve akrabalık bağlarını) keserler ve yeryüzünde bozgunculuk yaparlar. İşte zarara uğrayanlar onlardır.
Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Blank
2:30 - Bir zamanlar Rabb'in meleklere: "Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım" demişti. (Melekler): "A!.. Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın? Oysa biz seni överek tesbih ediyor ve seni takdis ediyoruz" dediler. (Rabb'in): "Ben sizin bilmediklerinizi bilirim." dedi.
Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Blank
2:59 - Bunun üzerine o zulme devam edenler sözü değiştirdiler, onu kendilerine söylenildiğinden başka bir şekle soktular. Biz de kötülük yaptıkları için o zalimlere murdar bir azap indirdik.
Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Blank
2:60 - Hani bir zamanlar Musa, kavmi için su istemişti, biz de "asanla taşa vur!" demiştik, bunun üzerine o taştan on iki pınar fışkırmıştı. Her kısım insan kendi su alacağı yeri bildi. Allah'ın rızkından yiyin ve için de bozgunculuk ve saldırganlık yaparak yeryüzünü fesada vermeyin.
Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Blank
2:205 -  İş başına geçti mi yeryüzünde bozgunculuk çıkarmak, ekini ve nesli helak etmek için koşar. Allah ise bozgunculuğu sevmez.
Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Blank
2:220 - Dünya ve ahiret hakkında (düşünürsünüz.) Sana bir de yetimlerden soruyorlar. De ki: Onlar hakkında yapacağınız bir ıslah, işlerine karışmamaktan daha hayırlıdır. Eğer onlara karışırsanız, onlar sizin kardeşlerinizdir. Allah, bozguncuyla ıslah ediciyi bilir, birbirinden ayırd eder. Eğer Allah dileseydi, sizi zora koşardı. Şüphesiz ki Allah çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.
Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Blank
5:33 - Allah ve Resulüne karşı savaşan ve yeryüzünde fesat çıkarmaya çalışanların cezası, ancak öldürülmeleri veya asılmaları yahut ayak ve ellerinin çaprazlama kesilmesi, ya da yeryüzünde başka bir yere sürgün edilmeleridir. Bu, dünyada onlar için bir zillettir. Ahirette ise onlar için büyük bir azab vardır.
Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Blank
5:64 - Yahudiler, "Allah'ın eli çok sıkıdır" dediler. Söyledikleri söz sebebiyle onların elleri bağlansın ve lanete uğrasınlar! Aksine Allah'ın elleri açıktır, dilediği gibi verir. Andolsun, Rabbinden sana indirilen, onların çoğunun azgınlığını ve küfrünü azdırıyor. Biz, onların aralarına tâ kıyamete kadar düşmanlık ve kin atmışızdır. Ne zaman savaş için bir ateş yakmışlarsa, Allah onu söndürmüştür. Onlar yeryüzünde bozğunculuğa koşarlar. Şüphesiz Allah bozguncuları sevmez.
Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Blank
7:56 -
Düzeltildikten sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın. O'na, korkarak ve rahmetini umarak dua edin. Muhakkak ki Allah'ın rahmeti, iyilik edenlere yakındır.
Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Blank
7:74 - Düşünün ki (Allah) Âd'dan sonra sizi hükümdarlar kıldı. Ve yer yüzünde sizi yerleştirdi: O'nun düzlüklerinde saraylar yapıyorsunuz, dağlarında evler yontuyorsunuz. Artık Allah'ın nimetlerini hatırlayın da yeryüzünde fesatçılar olarak karışıklık çıkarmayın.
Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Blank
7:85 - Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı (gönderdik): "Ey kavmim, dedi, Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka bir ilâhınız yoktur. Size Rabbinizden açık bir delil geldi: Ölçüyü ve tartıyı tam yapın, insanların eşyalarını eksik vermeyin, düzeltildikten sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın; eğer inanan (insan)lar iseniz, böylesi sizin için daha iyidir!"
Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Blank
7:86 - Tehdit ederek, inananları Allah yolundan alıkoyarak ve o yolun eğriliğini arayarak öyle her yolun başında oturmayın. Düşünün ki siz az idiniz de O sizi çoğalttı. Bakın ki bozguncuların sonu nasıl olmuştur.
Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Blank
7:103 - Sonra onların arkasından Musa'yı mucizelerimizle Firavun'a ve topluluğuna gönderdik. Tuttular o mucizeleri inkâr ettiler. Ettiler de bak, o bozguncuların âkıbetleri nasıl oldu!
Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Blank
7:127 - Firavun kavminin ileri gelenleri dediler ki: "Seni ve ilâhlarını terketsinler de yeryüzünde fesat çıkarsınlar diye mi Musa'yı ve kavmini serbest bırakacaksın?" Firavun da dedi ki: "Onların oğullarını öldüreceğiz, kızlarını sağ bırakacağız ve onlar üzerinde kahredici bir üstünlüğe sahibiz."
Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Blank
7:142 - Ve Musa'ya otuz geceye vaat verdik ve süreye bir on gece daha ekledik ve böylece Rabbinin mikatı (tayin ettiği vakit) tam kırk gece oldu. Musa, kardeşi Harun'a şöyle dedi: Kavmim içinde benim yerime geç, ıslaha çalış ve bozguncuların yolundan gitme!
Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Blank
8:73 - Kâfirler de aslında birbirlerinin dostları ve yardımcılarıdırlar. Eğer siz de öyle yapmazsanız, yeryüzünde büyük bir fitne ve fesat çıkar.
Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Blank
10:40 - Onlardan ona (Kur'ân'a) inanacaklar da var, inanmayacaklar da var. Rabbin fesatçıları en iyi bilendir.
Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Blank
10:81 - Onlar ortaya atınca Musa dedi ki, "Sizin yaptığınız şey sihirdir. Muhakkak ki, Allah onu iptal edecektir. Şüphe yok ki, Allah fesatçıların işlerini düze çıkarmaz." Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Blank
Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Blank
10:91 - Şimdi mi? Oysa bundan önce hep isyan etmiştin ve fesatçılardan idin.
Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Blank
11:85 - "Ey kavmim! Ölçerken ve tartarken adaleti yerine getirin. Halkın malına densizlik etmeyin ve yeryüzünde fesatçılık yaparak fenalık etmeyin."
Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Blank
11:116 - Sizden önceki devirlerden bakıyye sahipleri (kitap ehli) yeryüzünde bozgunculuktan vazgeçirmeye çalışsalardı ne iyi olurdu. Fakat onların içinden kurtardığımız pek az kimse bunu yaptı. O zulmedenler ise şımartıldıkları refahın peşine düştüler ve hepsi de suçlu oldular.
Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Blank
12:73 - "Allah'a yemin ederiz ki," dediler, "Muhakkak siz de anlamışsınızdır ya, biz buraya fesat çıkarmak için gelmedik. Biz hırsız da değiliz."
Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Blank
13:25 - Allah'ın ahdini misak ile belgeledikten sonra bozanlar ve Allah'ın birleştirilmesini emrettiği bağlantıları koparanlar ve yeryüzünü bozguna verenler varya, işte lanet olsun onlara! Ve yurdun kötüsü de onlaradır.
Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Blank
16:88 - İnkâr eden ve (insanları) Allah yolundan çevirenler, diğer kimseleri de bozdukları için onlara azab üstüne azab artırdık.
Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Blank
17:4 - Biz İsrailoğulları'na Tevrat'ta şu hükmü verdik: "Muhakkak siz, yeryüzünde iki defa fesat çıkaracaksınız ve muhakkak büyük bir yükselişle yükseleceksiniz."
Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Blank
17:16 - Biz bir ülkeyi yok etmek istediğimiz zaman, şımarık varlıklılarına emrederiz, onlar itaat etmeyip orada kötülük işlerler. Böylece, o ülke helaka müstahak olur, biz de onu yerle bir ederiz.
Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Blank
18:94 - Dediler ki: "Ey Zülkarneyn! Ye'cuc ve Me'cuc bu yerde fesat çıkarıyorlar. Onun için, bizimle onlar arasında bir sed yapman şartıyla sana bir vergi versek olur mu?"
Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Blank
26:152 - "Yeryüzünde bozgunculuk yapıp dirlik düzenlik vermeyen bozguncuların emrine uymayın."
Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Blank
26:183 - "Halkın eşyalarını değerinden düşürmeyin. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın."
Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Blank
27:14 - Ve vicdanları bunlar(ın doğruluğun)a tam bir kanaat getirdiği halde, zulüm ve kibirlerinden ötürü onları bile bile inkâr ettiler. Bozguncuların sonunun nice olduğuna bir bak!
Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Blank
27:48 - O şehirde dokuz çete vardı ki, bunlar yeryüzünde bozgunculuk yapıyorlar, iyilik tarafına hiç yanaşmıyorlardı.
Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Blank
28:4 - Çünkü Firavun, (Mısır) toprağında gerçekten azmış, halkını parça parça etmişti. Onlardan bir zümreyi güçsüz buluyor, bunların oğullarını boğazlıyor, kızlarını ise sağ bırakıyordu. Belli ki o bozgunculardandı.
Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Blank
28:77 - "Allah'ın sana verdiğinden (O'nun yolunda harcayarak) ahiret yurdunu gözet, ama dünyadan da nasibini unutma! Allah'ın sana ihsan ettiği gibi, sen de (insanlara) iyilik et. Yeryüzünde bozgunculuğu arzulama. Şüphesiz ki Allah, bozguncuları sevmez."
Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Blank
28:83 - İşte ahiret yurdu! Biz onu yeryüzünde böbürlenmeyi ve bozgunculuğu arzulamayan kimselere veririz. (En güzel) akıbet, takva sahiplerinindir.
Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Blank
29:36 - Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı gönderdik ve Şuayb, "Ey kavmim! Allah'a kulluk edin, ahiret gününe ümit bağlayın, yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın!" dedi.
Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Blank
38:28 - Yoksa, iman edip de salih amel işleyenleri biz, o yeryüzündeki bozguncular gibi yapar mıyız? Yoksa o takva sahiplerini azgın günahkarlar gibi yapar mıyız?
Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Blank
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
huzeyfe
Süper Moderatör
huzeyfe


Mesaj Sayısı : 7719
Rep Gücü : 18108
Rep Puanı : 23
Kayıt tarihi : 27/03/09

Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Empty
MesajKonu: Geri: Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler   Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Icon_minitimeC.tesi Şub. 13, 2016 9:17 am

http://meal.ihya.org/kurandan-ayetler/kuranda-gecen-zulm-ile-ilgili-ayetler.html
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
huzeyfe
Süper Moderatör
huzeyfe


Mesaj Sayısı : 7719
Rep Gücü : 18108
Rep Puanı : 23
Kayıt tarihi : 27/03/09

Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Empty
MesajKonu: FESAD/İFSAD/MÜFSİD...Kuranda ıslah    Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Icon_minitimeC.tesi Şub. 13, 2016 9:26 am

Kuranda ıslah
Güzel Kurani kerimimizde geçen ıslah ile ilgili ayetler. Kuranda geçen ıslah ile ilgili ayetler tarafmizca seçilip otomatik listelenmekte.
Kuranda ıslah ile alakali tahmini 12 ayet geçiyor
2:11 - Hem onlara: "Yeryüzünde fesat çıkarmayın." denildiğinde: "Biz ancak ıslah edicileriz." derler.
Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Blank
2:220 - Dünya ve ahiret hakkında (düşünürsünüz.) Sana bir de yetimlerden soruyorlar. De ki: Onlar hakkında yapacağınız bir ıslah, işlerine karışmamaktan daha hayırlıdır. Eğer onlara karışırsanız, onlar sizin kardeşlerinizdir. Allah, bozguncuyla ıslah ediciyi bilir, birbirinden ayırd eder. Eğer Allah dileseydi, sizi zora koşardı. Şüphesiz ki Allah çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.
Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Blank
4:16 - Sizlerden zina edenlerin her ikisine de eziyet edin. Eğer onlar tevbe edip kendilerini ıslah ederlerse onlardan vazgeçin. Çünkü Allah tevbeleri kabul eden ve çok merhamet edendir.
Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Blank
4:146 - Ancak tevbe edenler, durumlarını düzeltenler, Allah'a sarılanlar ve Allah için dinlerine samimi olarak bağlananlar müstesna. İşte bunlar müminlerle beraberdirler. Allah, müminlere büyük bir mükafat verecektir.
Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Blank
6:54 - Â yetlerimize inananlar sana geldikleri zaman onlara şöyle söyle: Selam olsun size! Rabbiniz rahmeti kendi üzerine yazdı. Sizden her kim bilmeyerek bir kötülük işleyip de sonra arkasından tevbe eder, kendini düzeltirse, muhakkak ki O, bağışlayan, esirgeyendir".
Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Blank
7:142 - Ve Musa'ya otuz geceye vaat verdik ve süreye bir on gece daha ekledik ve böylece Rabbinin mikatı (tayin ettiği vakit) tam kırk gece oldu. Musa, kardeşi Harun'a şöyle dedi: Kavmim içinde benim yerime geç, ıslaha çalış ve bozguncuların yolundan gitme!
Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Blank
11:88 - Şu'ayb dedi ki: "Ey kavmim! Şayet ben Rabbimden ispat edici bir delil üzerinde bulunuyorsam ve şayet bana, O kendi katından güzel bir rızık ihsan etmişse, söyleyin bakalım ben ne yapmalıyım? Ben size karşı çıkmakla sizi menettiğim şeylere kendim düşmek istemiyorum. Ben sadece gücümün yettiği kadar ıslah etmeye çalışıyorum. Muvaffakiyetim de ancak Allah'ın yardımı ile olacaktır. Ben yalnızca O'na dayandım ve ancak O'na döneceğim."
Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Blank
11:117 - Senin Rabbin, halkları iyi ve ıslahatçı iken, o memleketleri haksız yere helak edecek değildir.
Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Blank
16:119 - Sonra şüphe yok ki Rabbin, bir cahillikle günah işleyip ardından tevbe eden ve durumunu düzelten kimseleri bağışlar. Şüphesiz ki Rabbin, bu tevbeden sonra Gafurdur, Rahîmdir (çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir.)
Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Blank
28:19 - Musa, ikisinin de düşmanı olan adamı yakalamak isteyince, o adam dedi ki: "Ey Musa! Dün bir cana kıydığın gibi, bana da mı kıymak istiyorsun? Demek arabuluculardan olmak istemiyor da, bu yerde ille yaman bir zorba olmayı arzuluyorsun sen!"
Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Blank
33:71 - Ki (Allah) işlerinizi yoluna koysun ve günahlarınızı bağışlasın. Her kim Allah'a ve Resulü'ne itaat ederse, o gerçekten büyük murada ermiştir.
Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Blank
42:40 - Bir kötülüğün cezası yine onun gibi bir kötülüktür, ama kim affeder, bağışlarsa onun mükafatı Allah'a aittir. Şüphesiz ki Allah, zalimleri sevmez.
Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler Blank
******************

FESAD/İFSAD/MÜFSİD

http://www.ilimdunyasi.com/kuranda-insan-psikolojisi/fesad-ve-ifsad/?imode

 F-s-d kökünden türeyen fesad sözcüğü, az ya da çok itidalden çıkmak salâh durumunun değişmesi anlamına gelir. Zıddı, salâh'tır. (fesad x salâh) Fesad nefiste (iç dün­yada), bedende ve dış dünyamızda istikametten çıkan şey­lerde olur.[345] Fesad, hem din konusunda, hem (zât) varlık konusunda gerçekleşir. Bazan isyanla, kimi zaman küfür­le olur. İbadetlerden -hac ve umre gibi- fesadına rağmen devam edilenler olduğu gibi, -namaz gibi- hemen kesilen­ler de vardır. Gerekli şartları taşımayan akitler için fâsiddir denir. Düzgün (normal) olmayan sözler ve eylemler için de fâsid sözcüğü kullanılır.[346] Buna göre fesad, bir bozulmayı ve kötüye doğru nitelik değiştirmeyi anlatır.

Aynı kökten türeyen ifsâd sözcüğü bozmak, bozguncu­luk yapmak, bozgun çıkarmak, denge ve asayişi bozmak anlamındadır. İfsâd eyleminde bulunana müfsid denir. Beş âyette müfsid sözcüğünden önce "asâ" sözcüğü kulla­nılır.[347] Bu ikisinin birleşimi, aşırılık anlamı kazanarak, fesadın en yıkıcısını anlatılır.[348]

  Evren (Kozmik Düzen) Ve Fesad:

 Tevhid Ve Fesad:

 Kur'an'a göre evrende yürürlükte olan birlik, düzen ve denge (=sulh), tevhidden, tek bir tanrı bulunuşundan kaynaklanır:

"Eğer yer ile gökte başka tanrılar olsaydı, ikisi de bozulurdu. Arşın rabbi (gerçek hükümran) olan Allah, onların nitelemelerinden münezzehtir."[349]

"Eğer hak (gerçek/Allah/yaratılışın, tüm yaratılmış alemin tâbi olduğu gerçeklik) onların heveslerine uysaydı, gökler, yer ve onlarda bulunanlar bozulup (yıkılır) giderdi. Onlara, kendilerine öğüt veren bir şey getirdik. Onlar ise Öğütlerimden yüzçevirdiler."[350]

Kâinat -ve özellikle de in­san hayatı- kâfirlerin düşündüğü gibi anlam ve amaçtan yoksun olsaydı, hiçbir şey ayakta kalmaz, her şey çok geçmeden kaos içinde yokolur giderdi.[351]

  Fesadın Kökeni: İnsanlar

 Kur'an'a göre, varlık ve oluştaki dengeyi bozarak fesat çıkarma, insanın eseridir:

"Sizi yaratan, sonra rızıklandıran, sonra öldüren, daha sonra da dirilten Allah'tır. Ona koştuğunuz ortaklarınızdan böyle bir şey yapan var mıdır? Allah, onların ortak koştukları şeylerden münezzehtir ve yücedir. İnsanlann elleriyle işledikleri yüzünden, kara­da ve denizde fesat çıkar. Allah da belki dönerler diye, yaptıklarının bir kısmını (kötü sonuçlarını) böylece kendi­lerine tattırır."[352]

Bu âyetteki "fesat" sözcüğü, çölde (ber), şehir ve kırda (bahr) kuraklık ve bitki azlığı olarak da yorumlanır.[353] Bi­raz daha geniş düşünülürse, insanın çevreye verdiği za­rarların, büyük bir çürüme ve bozulmaya yol açtığı anla­şılabilir.[354]

Yüce Allah, meleklere "Ben yeryüzünde bir halife (in­san) var edeceğim" dediğinde, "orada bozgunculuk yapa­cak ve kanlar akıtacak birini mi var edeceksin? Oysa biz seni överek.yüceltiyor ve devamlı takdis ediyoruz." diyerek bir itirazda bulunmuşlardı. Allah:

"Ben şüphesiz, sizin bil­mediklerinizi bilirim" dedi.[355]

Bu konuşmada, insanın bozguncu doğası, kan dökücülüğüyle birlikte, melekler tarafından açıkça dile getirilmiştir..[356]

  Savaş Ve Fesad:

 Allah'ın insanlara, kendilerini savunma gücü vermesi, yeryüzündeki düzenin bozulmasını önleyici olarak belirti­lir:

"Onları -Allah'ın izniyle- bozguna uğrattılar. Davud, Câlût'u öldürdü. Allah, Davud'a hükümranlık ve hikmet verdi, ona dilediğini Öğretti. Allah'ın insanları birbiriyle savması olmasaydı, yeryüzünün düzeni bozulurdu. Fakat Allah, âlemlere lütufkârdır."[357]

Savunma gücü, mabed güvenliğini ve saygınlığını da sağlar:

"Haksızlığa uğratılarak kendilerine savaş açılan kimselerin karşı koyup savaşmasına izin verilmiştir. Allah, onlara yardım etmeye elbette kadirdir. Onlar haksız yere ve 'Rabbimiz Allah'tır' dediler diye yurtlarından çıka­rılmışlardır. Allah insanların bir kısmını diğerleriyle savmasaydı, manastırlar, kiliseler, havralar ve içinde Allah'ın adı çok anılan camiler çoktan yıkılıp giderdi. Andolsun ki Allah'a yardım edenlere, o da yardım eder. Doğrusu Allah kuvvetli ve üstündür."[358]

Her iki âyette ortak olan, "insanların bir kısmını diğer­leriyle/birbirleriyle savması olmasaydı" ifadesi, "insanlara kendilerini başkalarına karşı savunma gücü vermeseydi, insanları birbirlerine karşı savunmasız bıraksaydı" biçi­minde de karşılanmıştır.[359] Zülkarneyn'in iki dağ (set) arasında oturan ve konuştuğunu pek anlamayan milletin, Ye'cuc ile Me'cuc'un bozgunculuğunu önlemek için bir sed yapması karşılığında ona haraç ödemeyi kabul etme­lerine, kendisine yardım etmelerini ve şeddi birlikte örme­lerini önermesi, bunun sonucunda Ye'cuc ile Me'cuc'un bu şeddi aşamamalarının anlatılışı[360] belirtilen karşılığın çok uygun olduğunu gösterir.[361]

  Islahın Sürekliliği Ve Egemenliği:

 Kur'an, ıslahın sürekliliğini ve egemenliğini, bozguncu­luktan kaçınmayı ister:

"Düzeltilmişken (iyi bir düzene so­kulmuşken) yeryüzünde bozgunculuk yapmayın. Allah'a korkarak ve umutla (içten) yalvann. Doğrusu Allah'ın rahmeti iyi davrananlara yakındır."[362]

Hz. Şuayıp, Medyen halkına şöyle seslendi:

"(..) Rabbinizden size belge geldi. Ölçü ve tartıyı tam yapın. İnsanla­rın eşyasını eksik vermeyin. Düzelttikten (iyi bir düzene kavuşturulduktan) sonra yeryüzünde bozgunculuk etme­yin. İnanmıyorsanız bilin ki, bunlar sizin için hayırlı­dır."[363]

  Fesad Tutum Ve Davranışlar:

 Kur'an'da fesad olarak nitelendirilen tutum ve davra­nışları, dinî, sosyal, siyasi ve ahlâki boyutları gözönüne alınarak ilahi hak ihlâlleri, insan hakları ihlâlleri ve ahlâki ihlâller biçiminde ele alabiliriz.[364]

 İlâhi Hak İhlalleri:

 Allah'ı inkâr, Allah yolundan alıkoyma ve peygamberle­ri yalanlama biçimindeki fesad tutum ve davranışlar, ilâhi hak ihlâlleri olarak değerlendirilebilir.[365]

 A) Allah'ı İnkâr Ve Allah Yolundan Alıkoymak:

 Allah'ı inkâr ve Allah yolundan alıkoymak, en büyük fesadlardandır, sonuçları da acıdır:

"İnkâr (küfr) eden ve Allah'ın yolundan alıkoyanlara bozgunculuklarına karşılık azap üstüne azap veririz."[366]

Medyen halkına peygamber gönderilen Hz. Salih'in kavmine söyledikleri arasında, şu sözler de yer alıyordu:

"(..) Allah'a inananları yolundan alıkoyup ve o yolun eğrili­ğini isteyerek tehdit edip her yolda pusu kurup oturma­yın. Azken Allah'ın sizi çoğalttığını hatırlayın. Bozguncu­ların (fesad saçanların) sonunun nasıl olduğuna bir ba­kın. İçinizde mademki benimle gönderilene biri inanan, biri de inanmayan iki topluluk var, o halde Allah'ın ara­mızda hükmünü bildirmesine kadar sabredin. Allah hük­medenlerin en iyisidir."[367]

Ehli kitapla ilgili âyetler bağlamında, şunlar belirtilir:

"Şüphesiz bu anlatılanlar gerçek olaylardır (işin gerçeği işte budur). Allah'tan başka tanrı yoktur. Doğrusu Allah güçlüdür, bilgedir. Eğer yüzçevirirlerse, şüphesiz Allah bozguncuları bilir."[368]

Allah'ın bildirdiği mesajı yalanlama, bir çeşit bozgun­culuktur:

"Onlar,'ilmini kavrayamadıkları ve henüz yorumu da kendilerine bildirilmemiş olan şeyi yalanlamaya eğilimlidirler. Onlardan öncekiler de böylece yalanlamış­lardı. Zalimlerin sonunun nasıl olduğuna bir bak. Arala­rında ona inanan (inanacak olan) da, inanmayan (inan­mayacak olan) da vardır. Rabbin bozguncuları daha iyi bi­lir. Seni yalanlarlarsa 'Benim yaptığım bana, sizin yaptığı­nız sizedir. Siz benim yaptığımdan sorumlu değilsiniz. Ben de sizin yaptığınızdan sorumlu değilim.' de. Araların­da sana kulak verir gibi yapanları var. Sen, sağırlara, üs­telik akıllan da olmazsa, işittirebilir misin?"[369]

B) Peygamberleri Yalanlama:

 Kur'an'da, peygamberlerin getirip, yerleştirmeye çalış­tığı mesaja ve bu doğrultuda kurmaya çalıştığı düzene, bir takım sözde gerekçelerle karşı çıkan ve her türlü en­gelleme yollarını deneyen kimseler bozguncular olarak ad­landırılmakta ve bu olumsuz davranışlarının da, tarihin hiçbir döneminde kendilerine bir yarar sağlamadığı üze­rinde durulmaktadır.[370]

Medyen halkına peygamber olarak gönderilen Hz, Şuayıb, onlara şöyle seslenmişti:

"Ey milletim! Allah'a kulluk edin, âhiret gününe umut besleyin. Yeryüzünde bozgun­culuk yaparak karışıklık çıkarmayın."[371]

Onu yalanladı­lar, bu yüzden de onları bir titreme aldı ve oldukları yerde dizüstü çöküverdiler.[372] Bu âyette, "velâ ta'sev fî'1-ardi müfsidin" ifadesi, iyice fesada batmak anlamında, aşırılığı anlatmaktadır.

Daha önce geçmiş peygamberlerin veya helak edilmiş ümmetlerin ardında: Firavun ve onun yandaşlarına, Hz. Musa'nın gönderildiğini belirten âyette,

"Sonra onların ar­dından Musa'yı Firavun ve erkânına gönderdik. Âyetlerimize karşı haksızlık ettiler. Bozguncuların sonunun nasıl olduğuna bir bak."[373]

denilerek, Firavun ve yandaşları bozguncu olarak nitelendirilmektedir. Hz. Mu­sa'nın gösterdiği mucizeleri "bu apaçık bir sihirdir" diye­rek reddettikleri belirtildikten sonra, yukarıdaki âyetin ta­mamlayıcısı ve açıklayıcısı olarak da, şöyle denilmektedir:

"Gönülleri kesin olarak kabul ettiği halde, haksızlık ve büyüklenmelerinden ötürü, onları (mucizeleri) bile bile inkâr ettiler. Bozgunculann sonunun nasıl olduğuna bir bak."[374]

Görüldüğü gibi, bir toplumda gerek inanç, gerekse sosyal düzen boyutunda, yerleri ve hedefleri sapmış bü­tün her şeyi yerli yerine koyma mücadelesi veren peygam­berlerin karşısında, kargaşa ortamının, düzensizliğin sö­mürü ve tahakküm düzeninin devamından yana olan boz­guncu bir kitle bulunmaktadır.

Peygamberleri yalanlamayı Yüce Allah, bozgunculuk olarak nitelerken, Firavun milletinin ileri gelenleri de, Fi-ravun'u, Hz. Musa'ya karşı, bozguncu suçlamasıyla kış­kırtıyorlardı:

"Musa'yı ve milletini, yeryüzünde bozguncu­luk yapsınlar, seni tanrılarınla başbaşa bıraksınlar (uy­ruklarını ülkeden çıkarsınlar) diye mi koyveriyorsun?"[375] Firavun da şöyle demişti:

"Bana izin verin de Musa'yı öl­düreyim. O, rabbine yalvaradursun. Onun, sizin dininizi değiştireceğinden veya yeryüzünde bozgun çıkaracağın­dan korkuyorum." Hz Musa ise, onlardan rabbine sığındı: "Doğrusu ben, hesap görülecek güne inanmayan böbürle­nenlerin hepsinden, benim de rabbim, sizin de rabbiniz olan Allah'a sığınırım."[376]

Firavun ve yandaşları, kendi düzenlerin! değiştirip yıkacak olan Hz. Musa'yı, bozgun­culuk yapmakla suçlamışlardı.[377]

 İnsan Hakları İhlâlleri:

 Fesadın yaygın görünüşü, insan hakları ihlâlleridir.

Bunlar, kan dökücülük, sömürü ve tahakküm ilişkileri biçiminde kendini gösterir.[378]

 A) Yaşama Hakkı İhlâlleri:

 Hâbil-Kâbil kıssasının hemen ardından, şu açıklanır:

"Bunun için İsrailoğullarına şöyle yazdık: "Kim bir kimse­yi, bir kimseye (cinayete) veya yeryüzünde bozgunculuğa karşılık olmadan öldürürse, bütün insanlan öldürmüş gi­bi olur. Kim de onu diriltirse (Ölümden/bir hayat kurtarır­sa), bütün insanlan diriltmiş gibi olur.'And olsun ki, onla­ra belgelerle peygamberlerimiz geldi. Sonra buna rağmen onların pekçoğu, yeryüzünde taşkınlık edenler (müsrifûn) oldu."[379]

Peygamberlerin yaptığı mücadele, bir yönüyle, insan haklarının, ama en başta yaşama hakkının korunması mücadelesidir.

Âyetin sonundaki "taşkınlık edenler" (müsrifûn) ifade­si, bu aşırılık ve taşkınlığın, şiddet suçlarına ve özellikle insanların acımasızca öldürülmesine yönelik olduğuna işaret eder.[380]

 B) Mülkiyet Hakkı İhlalleri:

 Hırsızlık ve ölçü tartı eksiklikleri, Kur'an'da fesad ola­rak adlandırılmıştır.[381]

 1-Hırsızlık:

 Hz. Yusuf un kardeşleri, kervanla birlikte dönerken, çı­ğırtkan onları hırsızlıkla suçladı, hükümdarın su kabını (kadehini/kupasını) çaldıklarını belirtti. Kralın kadehini çalmakla suçlanmış olan Yusufun kardeşleri, ona şöyle cevap verdiler:

"Allah'a yemin ederiz ki ülkede bozguncu­luk çıkarmaya gelmedik, hırsızlık yapmış da değiliz. "[382]

Bu âyette, hırsızlık, bozgunculuk türlerinden biri olarak belirtilir.[383]

 2- Ölçü-Tartı Ve Eşya (Hak) Eksikliği:

 Akabe Körfezine yakın bir yerde yaşayan, ticaret ve ziraatle uğraşan, Arap asıllı ve zengin olan Medyen halkının en önemli özelliklerinden birisi, ölçü-tartı konusundaki bozunculuklanydı. Kur'an'da üç ayrı yerde, bu özellikleri, âyetler öbeği çerçevesinde işlenir.

Hz, Şuayıb, Medyen halkına şöyle seslendi:

"Ey mille­tim! Allah'a kulluk edin. Ondan başka tanrınız yoktur. Öl­çüyü ve tartıyı eksik yapmayın. Doğrusu ben sizi bolluk (hayır) içinde görüyorum. Hakkınızda kuşatıcı bir günün azabından korkuyorum. Ey milletim! Ölçüyü ve tartıyı tam tamına yapın. İnsanlara eşyalarım (haklarını) eksik vermeyin. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çı­karmayın. İnanıyorsanız, Allah'ın geri bıraktığı helal kâr sizin için daha hayırlıdır. Ben size bekçi değilim." Şöyle dediler: "Ey Şuayıb! Babalarımızın taptığını bırakmamızı emreden veya mallarımızı istediğimiz gibi kullanmamızı meneden senin namazın (duaların) mıdır? Sen doğrusu, aklı başında ve yumuşak huylu birisin." Şuayıb, şu cevabı verdi: "Ey milletim! Rabbimden bir belgem olduğu ve bana güzel bir rızık da verdiği halde, ona hiç karşı gelebilir mi­yim? Size yasak ettiğim şeylerde, aykırı hareket etmek is­temem. Gücümün yettiği kadar ıslah etmekten başka bir amacım yoktur. Başanm ancak Allah'tandır. Ona güven­dim, ona yönetiyorum."

Halkını Allah'tan mağfiret dileme­ye, tevbe etmeye çağırdı, aksi halde Nuh ve Hûd milletleri­ne gelen musibetlerin kendilerinin başına da geleceğini söyledi. Ancak onlar, taraftarları olmasa onu taşlayacak­larını, kendisini de zayıf ve itibarsız gördüklerini belirtti­ler. Musibet, başlarına bir çığlık (sayha), sarsıntı (reefe), bulutlu bir günün azabı olarak geldi.[384]

Bu âyetlerdeki "insanlara eşyalarını eksik vermeyin" (velâ tebhasu'n-nâse eşyâehum) İfadesi, hem maddi hak­lara, hem de ahlâki ve toplumsal haklara riayeti belirten bir ifadedir.[385]

Âyetlerin baş tarafında, tevhid inancı (Allah'tan başka tanrı olmadığına inanmak) ile insanlar arası ilişkilerde adaleti gözetmek ilkesi, doğruluğun, doğru yolun, biri ol­mazsa olmaz iki ana ilkesi, iki temel boyutu olarak konu­luyor. Hz. Şuayıb kıssasının -tarihsel boyutunun çok öte­sindeki- bu versiyonuyla güdülen amaç, Kur'an'm daima yaptığı gibi, her çağda ve her toplum için geçerli genel bir ahlâki ilkenin dile getirilmesidir ki, bu da, kişinin insan ilişkileri alanında dürüst olmadıkça, -yani, hem manevi planda, hem de toplumsal planda dürüst olmadıkça- Al­lah'a karşı da dürüst olamayacağı ilkesidir.[386]

Hz Şuayıb'ın, Allah'ın kendisine güzel ve bol nzık ver­diğini vurgulaması, soydaşlarına, birbirlerine karşı dürüst davranmayı öğütlerken, bunu kendi çıkan için yapmadı­ğını hatırlatma amacı güder.

Ölçü ve tartıyı tam yapmak, başka âyetlerde de vurgu­lanan bir husustur.[387]

C) Kamu Düzeni Ve Güvenliği İhlalleri:

 Bozgunculuk; iyilik, güzellik, doğruluk ve adalet ilkele­ri esas alınarak oluşturulan veya oluşturulmaya çalışılan bir sosyal düzene karşı çıkmayı simgeleyen bir kavramdır. Bir toplumda bozgunculara engel olunamaması ve boz­guncuların sayısının artması, bu toplumu ayakta tutan sosyal düzenin bozulması, işlerin çığırından çıkması, top­lumsal hayatta hiçbir şeyin yolunda gitmemesi ve kargaşa ortamının hakim olması demektir.[388]

Özellikle zalim yöneticiler ve siyasi seçkinler, toplumla­rında kötülüğü ve fesadı yaygınlaştırırlar ister peygamber, isterse kendi topluluklarından çıkan bireyler olsun, bü­tün ıslahçılara karşı çıkarlar, onlarla mücadele ederler.[389]

 1- Ekini Ve Nesli Yoketme:

 "Rabbimiz! Bize bu dünyada ver." diyerek, âhiret payını kaybeden, tek kaygısı bu dünya hayatı olan kişinin tavrı ile "Rabbimiz! Bize dünyada da, âhirette de iyiyi ver, bizi ateşin azabından koru." diyerek öteki dünyayı da dü­şünen, hatta onu mevcut hayatından daha fazla düşünen kişinin tavn arasındaki farklılığı vurgulayan âyetlerden sonra, Yüce Allah şunu belirtir:

"Dünya hayatına dair ko­nuşması senin hoşuna giden, pek azılı düşman iken, kal­binde olana Allah'ı şahit tutan, işbaşına geçince bozgun­culuk yapmaya, ürün (ekin) ve nesli yoketmeye çabalayan insanlar vardır. Allah bozgunculuğu sevmez. Ona 'Al­lah'tan sakın' denince, gururu kendisine günah işletir, ar­tık ona cehennem yetişir, orası ne kötü kalış yeridir. İn­sanlar arasında, Allah'ın rızasını kazanmak için canını ve­renler vardır. Allah, kullanna karşı şefkatlidir."[390]

Bu âyetin, Hz. Peygamber'in çağdaşı belli bir kişiye gönderme yaptığı belirtilir. Ahnes bin Şurayk es-Sekafî, Hz. Peygamber'i ziyarete geldi. Müslüman olduğunu be­lirtti. Bu durumu, Resulullah'ın hoşuna gitti. Ahnes, "Tek amacım müslüman olmak, Allah şahit, doğru söylüyo­rum." dedi. Daha sonra Hz. Peygamber'in yanından ayrıldı. Bir grup müslümanın ekinlerine ve eşeklerine zarar verdi. Ekinleri yaktı, eşekleri yaraladı. Bunun üzerine, iş­te bu âyet indi.[391] Ancak âyetin genel bir anlam taşıdığı, daha uygun bir yaklaşımdır.

Âyetin metninde yer alan "hars" (ekin, ürün) kelimesi iki şekilde yorumlanır:

1) Aslında "hars", emek yoluyla sağlanan kazanç ve ge­lirdir. Çoğunlukla "dünyevi mallar"ı, özellikle de hem top­rağın işlenmesi yoluyla elde edilen ürünü, hem de bizzat işlenmiş tarlanın kendisini gösterir.

Hars, bu bağlamda "ürün" olarak anlaşılırsa, bu meca­zi olarak, genelde insan davranışlanna, özelde de toplum­sal tavırlara uygulanabilir.

2) Bazı müfessirler ise, görüşlerini "kadınlarınız sizin hars'ınızdır" (Bakara, 2/223) ifadesine dayandırarak, bu âyette de "hars"ın "eşler"i anlattığını öne sürerler. Bu du­rumda "harsın ve neslin yokedilmesi," aile hayatının sar­sıntıya uğraması ile ve sonuçta bütün bir toplumsal yapı­nın çökmesi ile eşanlamlı olur.

Bu iki yorumun her ikisine göre de âyet, şu anlama gelmektedir: Yukarıda tanımlanan zihniyet, genel bir ka­bul görüp sosyal davranışları yönlendirir hale gelir gel­mez, kaçınılmaz bir şekilde, yaygın bir ahlâkî çürüme ve sonuç olarak sosyal bir çözülme ile noktalanır.[392]

 2- Tuğyan:

 Hak ve adalet sınırını aşma (tuğyan) ve fesad/bozgunculuk, birbirini tamamlayan özelliklerdir:

"Vadide kayaları kesip yontan Semud milletine, memleketlerde aşırı gidip (tuğyan: hak ve adalet sınırını aşma) oralarda bozguncu­luğu arttıran, sarsılmaz bir saltanat sahibi Firavun'a rabbinin ne ettiğini görmedin mi? Rabbin onlan azap kırba­cından geçirmiştir. Doğrusu rabbin hep gözetlemekte­dir."[393]

 3- Bozgunculuk Çıkarmak:

 Firavun milletinin ileri gelenleri onu kışkırtarak,

"Mu­sa'yı ve milletini yeryüzünde bozgunculuk yapsınlar, seni tanrılarınla başbaşa bıraksınlar (uyruklarını çıkarsınlar) diye mi koyveriyorsun?" dediler. Firavun "Onların oğulla­rını öldüreceğiz, kadınlarını sağ (utanç içinde) bırakaca­ğız. Elbette biz onları ezecek üstünlükteyiz." dedi.[394]

Fira­vun düzenine karşı çıkan ve dinî-sosyal bir ıslah programı öneren Hz. Musa, karşı çıktığı düzen tarafından bozgun­culuk suçlamasıyla, rejim karşıtı/vatan haini olarak gö­rülmüştür.

Zülkarneyn'in iki dağ arasına vardığında karşılaştığı, dilini pek anlamayan millet, ona şöyle dedi:

"Doğrusu Ye'cuc ve Me'cuc, bu ülkede bozgunculuk yapıyorlar. Bi­zimle onların arasına bir set yapman için sana bir vergi (haraç, bâc) verelim mi?"[395]

Semud milletine peygamber olarak gönderilen Hz. Sa­lih, onları kulluk etmeye çağırdı, hemen birbiriyle çekişen iki gruba ayırdılar. İnanmayanlar, Salih'e, "sen ve bera­berindekiler yüzünden uğursuzluğa uğradık" deyip onu suçladılar. Bu şehirde (el-Hıcr) bozgunculuk yapan, dü­zeltmeye uğraşmayan (düzenden yana olmayan) dokuz ki­şi (raht: grup) vardı. Şöyle sözleştiler:

"Biz gece ona ve ai­lesine baskın verelim. Sonra da onun dostuna 'Ailesinin yokedilişinde bulunmadık. Şüphesiz biz doğru söylüyoruz' diyelim."

Onlar bir düzen kurdular. Allah hiç farkına var­dırmadan düzenlerini bozdu.[396]

 4- İnsanları Bölme:

 Kur'an'da, insanlan bölme, Firavunca bir fesad yönte­mi olarak sunulmaktadır:

"İnanan bir millet için, sana. Musa ve Firavun olayını olduğu gibi anlatacağız. Firavun, memleketin başına geçti, halkını fırkalara (kastlara, yük­sek ve aşağı sınıflara) ayırdı. İçlerinden bir topluluğu güç­süz bularak onların oğullarını boğazlıyor, kadınlarını sağ bırakıyordu. Çünkü o, bozguncunun biriydi."[397]

Firavun'un "zayıf (hor ve güçsüz) gördüğü grup, Mısır toplumunda en aşağı basamaklara itilen ve hemen hemen bütün insan haklarından yoksun bırakılan İsrailoğullarıydı.

Mısır'ın yerlileri, Mısır'ı istila eden ve sonra da İbranilerle ittifak kuran önceki Arap asıllı Hiksos hanedanını hatırlayarak, İbranilerin gelecekte de yabancı istilacılarla işbirliğine gireceklerinden korkuyorlardı (Çıkış, 1/10). İşte böyle bir tehlikeye karşı kendilerini korumak için, İbranilerin erkek çocuklarını öldürmeye karar vermişlerdi.[398]

5-Hırâbe (Terör Suçu):

 Yeryüzünde bozgunculuk (sa'y fi'l-ard fesâden), gele­nekçi yorumda terör suçu (hırâbe) olarak düşünülmüş­tür. Bu suçu işleyenlerin cezası, Hâbil-Kâbil kıssasından hemen sonraki şu âyetlere dayandırılır:

"Bunun için, İsrailoğullarına şöyle yazdık: 'Kim bir kimseyi, başka bir kim­seye veya yeryüzünde bozgunculuğa karşılık olmadan öl­dürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de onu diriltirse (ölümden kurtarırsa), bütün insanları diriltmiş gibi olur.' Andolsun ki, onlara belgelerle peygamberlerimiz geldi. Sonra buna rağmen, onların pekçoğu, yeryüzünde taşkınlık edenler oldu (ededurdular). Allah ve peygamberiyle savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuğa uğraşan­ların cezası, öldürülmek veya asılmak, yahut çapraz ola­rak el ve ayakları kesilmek ya da yerlerinden sürülmektir. Bu, onlara dünyada bir rezilliktir. Onlara âhirette de bü­yük azap vardır. Ancak, onları yakalamanızdan önce tevbe edenler, bunun dışındadır. Biliniz ki Allah, bağışlar ve merhamet eder."[399]

Muhammed Esed, âyetlerin bu şekilde yorumlanmasını yanlış bulur. Âyetlerde geçen, İsrailoğulları ifadesi, be­lirtilen ahlâkın evrensel geçerliliğinden bir sapma oluştur­maz, yalnızca onun en eski yansımasına bir işarettir. "Taşkınlık" ifadesi de, bunun şiddet suçlarına ve özellikle insanların acımasızca öldürülmelerine işaret eder. "Al­lah'a ve peygamberine savaş açmak" ile, başka insanların Allah inancını sarsmaya ve yıkmaya yönelik bilinçli dav­ranışlarının yanısıra, Allah'ın koyduğu ve bütün elçileri­nin açıkladığı ahlâkî ilkelere düşmanca bir muhalefet ve onların kasıtlı olarak gözardı edilmesi anlatılmaktadır. "Eli ve ayağını kesmek" deyimi, "birinin gücünü yok et­mek" demektir. Hem fiziksel, hem de mecazi anlamda "mefluç /kötürüm hale getirilme"yi gösteriyor olabilir. "Minhilaf ifadesi de "döneklik/sapkınlık yüzünden" biçiminde karşılanmalıdır. Dolayısıyla bu âyetler öbeği, şer'î bir hükmü açıklamaz, Allah'a karşı savaş açanların hakettikleri cezanın kaçınılmazlığı yolunda bir durum tespiti ola­rak kendini gösterir. Onların ahlâkî yükümlülüklere düş­manlıkları bütün dinî/manevî değerlerini kaybetmelerine yol açar. Sonuçta, düştükleri uyumsuzluk ve "sapıklık," aralarında dünyevî kazanç ve güç uğruna, hiç bitmeyen bir çatışmayı teşvik eder. Birbirlerinden çok sayıda insan öldürürler ve birbirlerine büyük ölçüde işkence eder ve sakat bırakırlar, sonuçta bütün bir toplum silinir gider veya Kur'an'ın belirttiği gibi "yeryüzünden sürülürler". Sa­dece bu yorum, âyette geçen bütün ifadeleri tam anlamıy­la dikkate almaktadır.[400]

 6- Saltanat Hırsı:

 Saltanat hırsı, uygarlık eserlerinin yıkılmasına ve onurlu insanların şereflerini kaybetmesine yol açabilir.

Sebe melikesi Belkıs, "Biz güçlü kimseler ve zorlu sa­vaş adamlarıyız, emir senindir, sen emretmene bak" diyen ileri gelenlerine şunu söyledi:

"Doğrusu hükümdarlar (mulûk) bir şehre girdikleri zaman orasını bozarlar, onur­lu kimselerini aşağılık yaparlar. İşte böyle davranırlar.(..)[401]

 7- Aşırılık:

 Bozguncular, aşırılıklara saparak, yeryüzündeki düzen ve uyumu yokeder.

Hz. Salih, Semud milletine yaptığı çağrıda, şunları da söyledi:

"Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin. Yeryü­zünde düzen ve uyum (ıslah) sağlayacaklarına, bozguncu­luk yapan ölçüyü aşanlara (müsrifin: beyinsizler) itaat et­meyin."[402]

  Ahlâki İhlâller

 Kuranda yalancılık, livata, akrabalık bağlarını kopar­ma, sihir yapma, servet yığma ve bununla böbürlenme gi­bi ahlâki ilkelerin ihlâli sayılan durumlar fesad olarak ni­telenmiştir.[403]

 A) Yalancılık

 Yalancılık, fesad ve günah bir davranıştır:

"Ey inanan­lar! Allah'tan sakının ve dürüst (sedîd: sağlam) söz söyle­yin de Allah işlerinizi düzeltsin (size yararlı kılsın) ve gü­nahlarınızı bağışlasın. Kim Allah'a ve peygamberine itaat ederse, büyük kurtuluşa ermiş olur."[404]

 B) Livata (Homoseksüellik):

 Hz. Lût, milletine şöyle seslendi:

"Dünyalarda hiç kim­senin sizden önce yapmadığı bir hayasızlığı (****: iğrenç iş) yapıyorsunuz. Erkeklere yaklaşıyor, yol kesiyor ve top­lantılarınızda fena şeyler yapmıyor musunuz?" Milleti, Lût'a şu cevabı verdi: Doğru sözlüysen, bize Allah'ın aza­bını getir." Bu sözleri duyan Lût, Allah'a sığındı: "Rabbim! Bozgunculara karşı bana yardım et."[405]

 C) Akrabalık Bağlarını Koparma:

 Önce savaş izni veren bir sûrenin (vahyin) inmesini is­teyen, ama inince de ölüm korkusundan bayılmış gibi ba­kan münafıklara, Hz. Peygamber'in şu soruyu sorması is­tenir;

"Geri dönerseniz (Allah'ın buyruğundan uzaklaştık­tan sonra), yeryüzünde bozgunculuk yapmanız, akrabalık bağlarını kesmeniz beklenmez mi sizden?"[406]

 D) Sihir Yapmak:

 Sihir yapmak. Kur'an'da bozgunculuk olarak nitelendi­rilmiştir. Hz. Musa, kendisiyle yanşa giren Firavun'un si­hirbazlarına şöyle dedi:

"Yaptığınız sihirdir. Fakat Allah onu boşa çıkaracaktır. Allah, bozguncuların işini elbette düzeltmez (ileri götürmez). Suçlular istemese de Allah söz­leriyle hakkı gerçekleştirecektir."[407]

 E) Servet Yığma Ve Böbürlenme:

 Yeryüzünde böbürlenme ve bozgunculuk, âhiret yur­dunu kaybettirir.

Hz. Musa'nın milletinden olan ve onlara karşı azgınlık yapan hazineler sahibi Karun'a, milleti şu öğüdü verdi: "Böbürlenme, çünkü Allah, böbürlenenleri sevmez. Al­lah'ın sana verdiği şeylerde âhiret yurdunu da gözet. Dünyadaki payını da unutma. Allah'ın sana iyilik yaptığı gibi, sen de iyilik yap. Yeryüzünde bozgunculuk peşinde olma. Doğrusu Allah, bozguncuları sevmez." Karun ise onlara, "Bu servet, ancak bende mevcut bir ilimden (işbi-lirliğimden) ötürü bana verilmiştir"

diyerek bu öğüdü din­lememişti. Sonunda, Karun da, sarayı da yerin dibine geçti. Allah, âhiret yurdunu, yeryüzünde böbürlenmeyi ve bozgunculuğu istemeyen kimselere verir.[408]

  Fesad Tutum Ve Davranışların Sonu:

  Allah Bozguncuları (Müfsidleri) Bilir:

 Yetimler konusundaki âyet şöyledir:

"De ki: 'Onların işlerini (durumlarını) düzeltmek (düzgün yürütmek) ha­yırlıdır.' Eğer onlarla bir arada yaşarsanız, artık onlar si­zin kardeşlerimizdir. Allah, kimin düzelten (muslih), ki­min de bozan (müfsid) olduğunu ayırdeder. Allah dileseydi, sizi zora sokardı. Şüphesiz Allah, güçlüdür ve bilge­dir."[409]

Ehli kitapla ilgili uzun açıklamalardan sonra, şu yargı belirtilir:

"Şüphesiz bu anlatılanlar, gerçek olaylardır. Al­lah'tan başka tanrı yoktur. Doğrusu Allah, güçlüdür ve bilgedir. Eğer bundan sonra yüzçevirirlerse, şüphesiz Al­lah bozguncuları bilir."[410]

Allah, bozguncuları en iyi bilendir:

"(..) Onlardan önce­kiler de böylece yalanlamışlardı. Zalimlerin sonunun nasıl olduğuna bir bak. Aralarında ona inanan da, inanmayan da vardır. Rabbin, bozguncuları daha iyi bilir."[411]

  Allah Bozgunculuğu Ve Bozguncuları Sev­mez:

 Dünya hayatına dair konuşması insanlann hoşuna gi­den, yalnızca dünyevî çıkarlara değer veren kişinin tavrı, şöylece belirtilir:

"Pek azılı düşman iken, kalbinde olana Allah'ı şahit tutarı, işbaşına geçince, yeryüzünde bozgun­culuk yapmaya, ekin ve nesli yoketmeye çabalayan insan­lar vardır. Allah, fesadı (bozgunculuğu) sevmez."[412]

Yahudilerin özelliklerini belirten âyet, bozgunculukla­rını da vurgular:

"(..) Yeryüzünde bozgunculuk (yozlaşma ve çürüme) çıkarmaya koşarlar. Allah bozguncuları sevmez."[413]

Karun'a öğüt veren çevresi, bu öğüt arasında bozgun­culuğunu da dile getirmişti:

"(..) Allah'ın sana iyilik yaptığı gibi, sen de iyilik yap. Yeryüzünde bozgunculuk isteme (peşinde koşma). Doğrusu Allah, bozguncuları sevmez."[414]

 Fesatçılardan Sığınma Duası:

 Hz. Lût, kavminin kötülüklerine karşı, Allah'a şu du­ayla sığınmıştı:

"Rabbim! Bozgunculara karşı bana yar­dım et."[415]

  Lanet:

 Allah, ahdini bozanlara, bağları gözetmeyenlere ve boz­gunculuk çıkaranlara lanet eder, yardım ve inayetini ke­ser:

"Sağlam söz verdikten sonra Allah'ın ahdini bozanlar, Allah'ın birleştirilmesini istediğini ayıranlar ve yeryüzün­de bozgunculuk yapanlara lanet ve kötü yurt (cehennem) vardır."[416]

  Hüsran:

 Allah, kâfir-fâsıkların özelliklerini ve sonlarını şöylece belirtir:

"Allah'la yapılan sözlemeyi kabulden sonra bozar­lar. Allah'ın birleştirmesini buyurduğu şeyi ayırırlar. Yer­yüzünde bozgunculuk yaparlar. Zavara (hüsrana) uğra­yanlar işte onlardır."[417]

  Dünyevî Belâ Ve Helak:

 İnsanlann kendi elleriyle işledikleri yüzünden karada ve denizde fesat çıkar. Böylece, onlar yaptıklarının bir kı­sım karşılığını daha dünya hayatında görürler.[418]

Pekçok toplum, fesat çıkarmaları yüzünden dünyevî bela görmüş ve helak olmuştur.

Yüce Allah, A'raf sûresinde peşpeşe Semud, Medyen ve Sodom halklarının bozgunculukları dolayısıyla başlarına gelen felaketleri her üçüyle ilgili âyetler öbeği çerçevesinde anlatır.

Medyen halkına peygamber olarak gönderilen Hz. Şuayıb, onları Allah'a kulluk etmeye, ölçü ve tartıyı tam yap­maya, helal kârla yetinmeye, bozgunculuk çıkarmamaya çağırmasına, yoksa felaketle karşılaşacakları uyarısına rağmen, onun bu gerçeğe çağrısına uymadılar. Üstelik onu ve kendisine inananları küçük ve hor gördüler, tehdit ettiler. Bu yüzden onları bir sarsıntı (recfe), bir çığlık (say­ha) tuttu, olduklan yerde dizüstü çöküverdiler. Şuayıb'ı yalanlayanlar, yurtlarında sanki hiç yaşamamışlar gibi ol­dular, izleri bile kalmadı. Mahvolanlar, onu yalanlayanlar oldu. Şuayıb ve beraberindeki inananlar, Allah'tan bir rahmet olarak kurtuldular. Böylece Semud milleti gibi, Medyen halkı da Allah'ın rahmetinden uzaklaştı. Şuayib şöyle dedi:

"Ey milletim! Andolsun ki, rabbimin sözlerini size bildirdim, öğüt verdim. İnkarcı (kâfir) millet için niye üzüleyim?"[419]

Semud milletine gönderilen Hz. Salih de, halkına, Al­lah'a kulluk etme, onun kendilerine verdiği nimeti hatırla­ma, yeryüzünde bozgunculuktan uzak durma çağrısını yaptı. Ama milletinin büyüklük taslayan ileri gelenleri, iman edenlere küçümseyici ve alaycı gözle baktılar, Hz. Salih'i de 'peygambersen tehdit ettiğin azaba uğrat baka­lım' diye alaya aldılar. Bu yüzden onları bir sarsıntı (recfe) tuttu, oldukları yerde diz üstü çöküverdiler. Hz. Salih, on­lardan yüz çevirdi ve şöyle dedi:

"Ey milletim! Andolsun ki ben size rabbimin sözünü bildirmiş ve öğüt vermiştim. Fakat siz öğüt verenleri sevmiyorsunuz."[420]

Hz. Lût, kavmini yaptıkları iğrenç fiil dolayısıyla uyar­mıştı. Onu ve kendisine inananları, kentten çıkarmakla tehdit ettiler. Bunun üzerine, Lût ve taraftarları dışında, Sodom halkı helake uğradı, kansı da bunlar arasındaydı. Allah, onlann üstüne müthiş bir yağmur yağdırdı. Suçlu­ların sonu işte böyleydi. Allah, düşünen kimseler için bu kasabadan apaçık bir belgeyi geride bıraktı.[421]

İsrailoğulları, yaptıkları bozgunclukların karşılığını dünyevi felaketler halinde görmüşlerdir.[422]

Firavun ve yandaşları, belgelerle gelen Hz. Musa'yı ya­lanladılar. Allah'ın âyetlerine haksızlık ettiler. Hz. Mu­sa'nın uyanlarına kulak asmadılar. Gönülleri kesin olarak kabul ettiği halde, haksızlık ve büyüklenmelerinden ötü­rü, bile bile inkâr ettiler. İsrailoğullan denizden geçti. Fi­ravun ve askerleri, haksızlık ve düşmanlıkla ardlarına düştüler. Firavun boğulacağı anda, "İsrailoğullarının inandığından başka tanrı olmadığına inandım, artık ben ona teslim olanlardanım' dedi. Ona "Şimdi mi inandın? Daha önce başkaldırmış ve bozgunculuk etmiştin." dendi. Böylece kendisinden sonrakilere bir ibret olması için cese­di çıkarılıp sahile atıldı. İnsanların pekçoğu Allah'ın âyetlerinden habersizdir. Bozguncuların sonu işte böyle biter.[423]

Kur'an, bozgunculuk-helak ilişkisi çerçevesinde, geç­mişte bozguncuların uğradığı sona dikkat çeker ve boz­guncuların uğradığı sonun incelenmesini ister. Bu incele­meden amaç, bu konu üzerinde düşünülmesi ve aynı so­nuçlarla karşılaşılmaması için davranışların gözden geçi­rilmesidir.[424]

  Cehennem:

 İnkarcılık yapıp Allah yolundan alıkoyanlara, bozgun­culuklarına karşılık, azap üstüne azap verilir.[425]

  Fesadın Önlenmesi:

 Fesadın yaygınlaşması, toplum ve birey hayatında yeni fesatlara yol açacağı için, zamanında ve uygun yöntemle önlenmesi, bozguncuları etkisizleştirmek için çalışmak gerekir.[426]

  Fesat Çıkarmayın Emri:

 Kur'an'da ıslahın süreklilliği[427], toplum düzenini alt üst eden fesadın ise önlenmesi, ifsad yapılmaması istenir. "Yeryüzünde bozgunculuk (ifsad) çıkarmayın" emri, mü'minler tarafından münafıklara[428], Allah tarafından Musa milletine[429], Hz. Salih tarafından Semud milleti­ne[430], Hz. Şuayıb tarafından Medyen milletine[431] ve çevresindekilerce Karun'a[432] yöneltilmiştir. Ama her biri, ken­dilerine özgü fesat türünü yapmaya ve yaymaya devam etmiş, kötü sonuçlarına da katlanmıştır.[433]

  Islatıcılar Ve Fesadı Önleme Yöntemleri:

 İtkadi, sosyal, siyasi, iktisadi ve ahlâki fesadı ve ifsadı önlemek, önemli bir görevdir:

"Sabret, Allah iyi davrananların ecrini elbette zayi et­mez. Sizden önceki nesillerin ileri gelenleri, yeryüzünde bozgunculuğa engel olmalı değil miydiler? Onlardan kur­tardıklarımız pekazdır. Kendilerine verilen nimete karşı haksızlık edenlere uyanlar ise suçlu oldular. Rabbin, ka­sabaların halkı ıslah olmuşken, haksız yere onları yoket-mez."[434]

Toplumu ıslah etmeye çalışanlar, öncelikle kendileri ıs­lah etmeye çalıştıkları hususlarda tutarlı olmalıdır. Hz. Şuayıb, Medyen halkına yaptığı çağrıda, kendisinin bir ıslahçı olduğunu şöylece belirtiyordu:

"Ey milletim! Rabbimden benim bir belgem olduğu ve bana güzel bir nzık da verdiği halde, ona hiç karşı gelebi­lir miyim? Size yasak ettiğim şeylerde, aykırı hareket et­mek istemem. Gücümün yettiği kadar ıslah etmekten başka bir dileğim yoktur. Başarım ancak Allah'tandır, ona güvendim, onayöneliyorum."[435]

Mü'minlerin görevi, birbirlerini destekleyerek, fitne ve onun ikizi fesada karşı direnmek, onları ortadan kaldır­maya çalışmaktır:

"İnkâr (küfr) edenler, birbirlerinin dost­larıdır. Eğer siz aranızda dost (birbirinize destek) olmazsa­nız, yeryüzünde kargaşa (fitne) ve büyük bozgun çıkar."[436]

Mü'minler işte bu görevi, hem birey olarak, hem de oluş­turdukları resmi veya sivil kuruluşlar aracılığıyla yapma­lıdırlar.

Mü'minler, hem fesadı önlemek, hem de bozguncuların yolundan gitmemekle görevlidir. Hz. Musa, kardeşi Ha­run'a şunu öğütledi:

"(..) Milletim içinde benim yerime geç. Onları ıslah et. Bozguncuların yoluna girme."[437]

Fesadı önlemenin yolu, akıllı insanlar gibi iyilik yapa­rak, kötülüğü ortadan kaldırmaktır.[438]

  Sahte Islahçılar:

 Kur'an, fesadın önlenmesi konusunda sahte ıslahçılara dikkat edilmesini ister. Öncelikle fesad peşinde koşan (müfsid) ile inanıp İyi iş yapanların (ıslatıcının) aynı olma­dığını belirtir:

"Yoksa inanıp yararlı iş yapanları, yeryü­zünde bozgunculuk yapanlar gibi mi tutarız? Yoksa Al­lah'a karşı gelmekten sakınanları, yoldan çıkanlar gibi mi tutarız?"[439]

Ayrıca inkâr edenlerin inkârı (küfrü), kendileri aleyhi­nedir. İyi iş yapan kimseler, kendileri için rahat bir yer hazırlamış olurlar.[440]

Kur'an bu genel karşılaştırmalardan sonra, sahte ıslahçılara örnekler verir. Sahte ıslatıcıların başında, müna­fıklar yer alır. İnanmadıkları halde, "Allah'a ve âhiret gü­nüne inandık" diyerek, Allah'ı ve insanları aldatmaya çalı­şan, ama aslında sadece kendilerini aldatıp bunun farkın­da olmayan ve kalplerinde hastalık bulunan münafıklara, "yeryüzünde bozgunculuk yapmayın" dendiğinde, "Bizler sadece ıslah edicileriz" cevabının verirler. Bunların boz­guncunun özü olduğuna dikkat edilmelidir.[441]

Ayrıca bozguncular, ıslatıcılara, bozgunculuk yaptığı suçlaması yöneltebilirler. Firavun milletinin ileri gelenleri, Firavun'u "Musa'yı ve milletini yeryüzünde bozgunculuk yapsınlar, seni tanrılarınla başbaşa (uyruklarını kovup seni yapayalnız) bıraksınlar diye mi koyveriyorsun?" diye­rek kışkırttılar. Firavun "Onların oğullarını öldüreceğiz, kadınlarını sağ bırakacağız. Elbette biz onları ezecek üs­tünlükteyiz." diyerek, gerçek bir bozgunculuk örneği ver­di.[442] Bunun yanında Firavun, Hz. Musa'yı yalancı sihir­baz olmakla suçlayarak, "Bana izin verin de Musa'yı öldü­reyim. O, rabbine yalvaradursun. Onun sizin dininizi de­ğiştireceğinden veya yeryüzünde bozgun çıkaracağından korkuyorum." diyerek, tam bir vatan hainliği suçlama­sında bulundu.[443] Oysa bu suçlamayı yapan Firavun, ger­çek bir bozguncuydu.[444]

  Fesadın Sembol Tipleri:

 Kur'an, fesad kavramıyla igili açıklamalarında, fesadın sembol tiplerini de ele alır. Bunlar arasında, Semud ve Medyen halkları, Lût (Sodom) kavmi, İsrailoğulları, Yecuc-Mecuc, Firavun ve yandaşları, kâfirler ve münafıklar bu­lunur.[445]

  Semud Halkı:

 Hz. Salih'in peygamber olarak gönderildiği ve Âd mille­tinden sonra tarih sahnesine çıkan Semud milleti, pey­gamberlerinin "Allah'ın nimetlerini anın. Yeryüzünde boz­gunculuk çıkarmayın." uyarısına rağmen, onu ve kendisi­ne inananları alaya aldılar, ilâhi çağrıya uymadılar. Bu yüzden bir sarsıntıya uğrayarak cezalarını çektiler.[446]

  Medyen Halkı:

 Hz. Şuayıb'm peygamber olarak gönderildiği Medyen halkı ise, Allah'a kulluk ve ölçü-tartıyı tam yapma, helal kârla yetinme çağrısına uymadıkları gibi, dinlerine dön­mediği takdirde, yurttan çıkarma tehdidinde bulundular, ona inananların kaybedeceğini belirttiler. Bu davranışları yüzünden bir sarsıntıya tutulup yurtlarında hiç yaşama­mış gibi oldular, izleri bile kalmadı.[447]

  Lût Kavmi:

 Lût kavmi de yaptığı kötülük konusunda, peygamber­lerinin kendilerine yaptığı çağrıyı dinlemedi, üstelik onun­la alay etti. Sodom halkı, bu çağrıya kulak asmadığı için lâyık olduğu azabı gördü.[448]

 İsrailoğulları:

 Kur'an'da, yahudilerin özellikleri, şu âyette çok veciz bir biçimde anlatılır:

"Yahudiler, "Allah'ın eli sıkıdır" dedi­ler; dediklerinden ötürü elleri bağlansın, lanet olsun. Ha­yır, Allah'ın iki eli de açıktır, nasıl dilerse sarfeder. Andolsun ki, sana rabbinden indirilen sözler, onların çoğu­nun azgınlığını ve inkârını arttıracaktır. Onların arasına kıyamete kadar sürecek düşmanlık ve kin saldık. Savaş ateşini ne zaman körükleseler, Allah onu söndürür. Yer­yüzünde bozgunculuğa koşarlar. Allah bozguncuları sev­mez."[449]

Bu âyette geçen, "eli sıkıdır" ifadesi, cimriliği gösteren mecazi bir ifadedir. "Eli açıktır" ifadesi ise, cömertliğe işa­ret eder. Ancak bu iki ibare, daha geniş bir anlama da sa­hiptirler: "eli açık"= sınırsız güç ve kudret; "eli sıkı"= güç/kudret eksikliği. Öyle görünüyorki Medine yahudileri, müslümanların yoksulluğunu görünce, onların Allah yolunda mücadele ettikleri ve Kur'an'ın ilâhi vahiy olduğu şeklindeki inançlarını küçümsediler. Böylece bu âyette zikredilen yahudilerin, "Allah'ın eli sıkıdır" deyişi ve Âli İmran, 3/181'deki paralel söz, "Allah fakir olduğu halde, biz zenginiz" , onların İslama ve müslümanlara karşı ta­vırlarının dolaylı bir tanımıdır. Bu öyle bir inkâr ve tezyif tavrıdır ki, şu şekilde ifade edilebilir:

"Eğer siz müslümanların Allah'ın iradesini yerine getirdiğiniz doğru olsaydı, Allah size kuret ve zenginlik verirdi. Oysa sizin yoksullu­ğunuz ve zayıflığınız sizi yalanlamaktadır. Yahut sizin bu iddianız, aslında Allah'ın size yardım edemediğini söyle­mek demektir."

Ancak Kur'an'da çok sık başvurulan bu çarpıcı dolaylı anlatım tarzı (icaz), işaret ettiği tarihsel şartları çok aşan bir anlam taşır; yani, dünyevi zenginlik­leri yahut güçleri, manevi açıdan "doğru yolda olmak" ile haksız biçimde özdeşleştiren bir zihinsel tavrı tasvir eder.[450]

Yahudi tarihinin iki tarihî dönemine işaret eden âyetler grubu ise, bu özellikleri dolayısıyla karşılaştıkları önemli olayları belirtir:

"Kitapta İsrailoğullarına 'Doğrusu yeryü­zünde iki defa bozgunculuk yapacak ve kibirlendikçe ki­birleneceksiniz.' diye bildirdik. Bu ikiden birincisinin vak­ti gelince, üzerinize pek güçlü olan kullarımızı salacağız. Onlar memleketlerinizde her köşeyi kontrol altına alacak­lar. Bu, yerine gelecek bir vaaddir. Bunun ardından sizi onlara galip getireceğiz. Mallar ve oğullarla size yardım edecek ve sizin sayınızı arttıracağız. İyilik ederseniz, ken­dinize iyilik etmiş olursunuz. Kötülük ederseniz, o da kendinizedir. İki vaadden ikincisinin vakti gelince, yüzü­nüzü üzüntüye sokmaları (kötülük yapmaları/onur kır­maları) ve önceden mabede (mescide) girdikleri gibi girme­leri, ele geçirdikleri yerleri harap etmeleri için onları tek­rar göndereceğiz."[451]

  Ye'cuc-Me'cuc:

 Zülkarneyn'in vardığı, iki dağ arasında yaşayan ve onun dilini anlamakta zorluk çeken bir kavim, Ye'cuc ile Me'cuc'un ülkede bozgunculuk yaptığını belirtti, hatta aralarına bir sed yapması için vergi ödeyebileceklerini bile söyledi. Zülkarneyn, onlann kendisine bedenen ve gerekli malzeme yönünden yardımda bulunmalarının yeterli ola­cağını belirtti. Hep birlikte sed yaptılar. Ye'cuc ve Me'cuc, bu şeddi aşamadı ve delip geçemedi.[452]

Âyetlerde sözü edilen iki dağ arasının, Kafkaslar oldu­ğu yaygın bir kabul görmüşse de, âyetlerde ve hadislerde bu konuda kesin bir açıklama bulunmadığından bir yo­rumdan öteye geçmez. Bu yüzden, Kur'an'da yer alan Zül­karneyn meselinin asıl amacının, temsili bir üslûp içinde belirli ahlâki ilkelerin ifadesinden ibaret olduğu söylenebi­lir.[453]

Ye'cuc ve Me'cuc tabirleri de Kur'an'da kesin biçimde açıklanmaz.[454] Klasik dönem sonrası müfessirlerin çoğu, bu kavimleri, Moğollar ve Tatarlarla özdeşleştirmektedir. Bu özdeşleştirme, daha çok, İbn Hanbel, Buhari ve Müslüm tarafından nakledilen oldukça güvenilir bulunan bir rivayete dayandırılır. Bu rivayete göre, Hz. Peygamber, bir gün gelecekten işaretler taşıyan bir rüya görür. Uykudan uyandığında, bu rüyasından sözederek, esefle,

"Allah'tan başka tanrı yok. Yaklaşan felaketten ötürü vah Araplara! Ye'cuc Me'cuc şeddinde bugün küçük bir delik açıldı." der.

Ortaçağdan beri bazı müslümanlar, bu rüyada 13. yüzyılda cereyan eden ve Abbasi Devletini yıkıp, böylece Arap siyasal gücünü felce uğratan Moğol istilasını önce­den haber veren bir ima bulagelmişlerdir. Ye'cuc-Me'cuc olayının anlatıldığı âyetlerden sonraki "hesap günü"nden sözeden 99-101. âyetlere ve yine Ye'cuc ve Me'cuc'tan "hak vaad" olarak sözeden Enbiya, 21/96-97 âyetlerine dayanarak, Ye'cuc ve Me'cuc'un belli kavimler ya da var­lıklar anlamında değil, fakat son saatin çatmasından önce insan uygarlığının bütünüyle yok olmasma yol açacak bir toplumsal felaketler serisi anlamında, bütünüyle temsili bir unsur olduğunu söylemek son derece mantıkidir.[455]

  Firavun Ve Yandaşları:

 Firavun ve yandaşları Kur'an'da bir kaç yerde bozgun­cu olarak nitelenir. [456]Firavun, İsrailoğullarının erkek ço­cuklarını öldürüyordu, halkı sınıflara ayırıyordu.[457] Böy­lece hem yaşama hakkını ayaklar altına alıyor, hem de halkı bölerek siyasi ve sosyal fesada yolaçıyordu. Ayrıca Firavun ve milletinin ileri gelenleri, kendi yaptıklarının korkunçluğunu unutturmak için, Hz. Musa'yı bozguncu­luk çıkarmakla da suçlamıştı.[458]

  Kâfirler:

 İnkâr (küfr) edenler birbirlerinin dostlarıdır. Mü'minler, birbirlerinin dostu olmazsa, yeryüzünde kargaşalık (fitne) ve büyük bir bozgun çıkar.[459] Allah, inkâr edenlere ve Allah yolundan alıkoyanlara, bozgunculuklarına karşı­lık azap üstüne azap verir.[460]

  Münafıklar

 Mü'minleri aldatmaya çalışan ikiyüzlüler, "bozguncu­luk yapmayın" uyarılarını, "bizler sadece ıslah edicileriz" diyerek, dikkate almazlar. Ama onlar sahte ıslahçı, gerçek bozguncudur.[461] Savaş gibi ciddi bir konuda söz verseler bile, bu sözlerine sâdık kalmazlar. Geri dönüp bozguncu­luk yaparlar, akrabalık bağlarını keserler. İşte bu yüzden, onlar lânetlidir, kulakları sağır, gözleri kördür, şeytanın dürtüklemesine ve emrine uymuşlardır.[462]


[345] Râgıb el-Isfahâni. age, 571; İbnu'l-Cevzi, age, 469.

[346] İbnu'l-Cevzi, age, 469.

[347] Bakara, 2/60; A'raf, 7/74; Hûd, 11/85; Şuara, 26/83; Ankebut, 29/36.

[348] Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 339-340.

[349] Enbiya, 21/22.

[350] Mü'minun,23/71.

[351] Muhammed Esed, age, 2/698 (42). Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 340.

[352] Rum, 30/41.

[353] Mukatil bin Süleyman, Vucûh, 22; İbnu'l-Cevzi, age, 470.

[354] Bu yolda güzel bir yorum için bkz. Muhammed Esed, age, 2/828 (39).

[355] Bakara.2/30.

[356] Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 340-341.

[357] Bakara, 2/251.

[358] Hac, 22/40.

[359] Muhammed Esed, age, 1/76 (242), 2/678 (58).

[360] Kehf, 18/93-97.

[361] Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 341-342.

[362] A'raf, 7/56.

[363] A'raf. 7/85. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 342.

[364] Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 343.

[365] Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 343.

[366] Nahl, 16/88.

[367] A'raf, 7/85-87.

[368] Âli îmran, 3/62-63.

[369] Yunus. 10/39-42. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 343-344.

[370] Erdoğan Pazarbaşı, Kur’an ve Medeniyet 321.

[371] Ankebut, 29/36.

[372] Ankebut, 29/37.

[373] A'raf, 7/103,bkz. 109-110.

[374] Neml, 27/13-14.

[375] A'raf, 7/127.

[376] Mü'min, 40/26-27.

[377] Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 344-345.

[378] Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 345-346.

[379] Maide, 5/32.

[380] Krş. Muhmmed Esed, age, 1/194 (42). Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 346.

[381] Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 346.

[382] Yusuf, 12/70-73.

[383] Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 346.

[384] Hûd, 11/84-94; A'raf, 7/85-93: Şuara, 26/177-189.

[385] Muhammed Esed, age, 1/289 (68).

[386] Muhammed Esed, age, 1/443 (117).

[387] Sözgelimi bkz. En'am, 6/263; Mutaffîfin, 83/1-2. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 347-348.

[388] Erdoğan Pazarbaşı, Kur'an ve Medeniyet 320.

[389] Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 348.

[390] Bakara, 2/200-207.

[391] Vahidi, Esbâbu Nuzâli'l-Kur’an, 66, no: 121.

[392] Muhammed Esed, age, 1/60 (189). Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 348-350.

[393] Fecir, 89/9-14. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 350.

[394] A'raf, 7/127.

[395] Kehf, 18/93-94.

[396] Neml, 27/45-50. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 350-351.

[397] Kasas, 28/3-4.

[398] Muhammed Esed, age, 2/783 (7). Ayrıca bkz. 2/464-465 (44). Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 351-352.

[399] Maide, 5/32-34.

[400] Muhammed Esed, age, 1/194-195 (40-46). Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 352-353.

[401] Neml, 27/34. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 353.

[402] Şuara, 26/151-152. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 353.

[403] Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 354.

[404] Ahzâb, 33/70-71. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 354.

[405] Ankebut, 29/28-30. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 354.

[406] Muhammed, 47/20-22. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 354.

[407] Yunus, 10/81-82. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 354-355.

[408] Kasas, 28/76-83. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 355.

[409] Bakara, 2/220.

[410] Âli İmran, 3/63.

[411] Yunus, 10/39-40. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 355-356.

[412] Bakara, 2/204-205.

[413] Maide, 5/64.

[414] Kasas, 28/77. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 356.

[415] Ankebut, 29/30. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 356.

[416] Ra'd, 13/25. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 356-356.

[417] Bakara, 2/27. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları:357.

[418] Rum, 30/41.

[419] A'raf, 7/85-94; Hûd, 11/84-94; Ankebut, 29/36-37.

[420] A'raf, 7/73-79.

[421] A'raf, 7/80-84; Ankebut, 29/33-35.

[422] İsra, 17/4-7.

[423] A'raf, 7/103; Yunus, 10/89-92; Neml, 27/14.

[424] Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 357-359.

[425] Nahl, 16/88. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 359.

[426] Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 359.

[427] A'raf, 7/56,85.

[428] Bakara, 2/11.

[429] Bakara. 2/60.

[430] A'raf, 7/74.

[431] Hûd, 11/85; Şuara, 26/183; Ankebut, 29/36.

[432] Kasas, 28/77.

[433] Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 359-360.

[434] Hûd, 11/116-117.

[435] Hûd, 11/88.

[436] Enfal, 8/73.

[437] A’raf, 7/142.

[438] Ra'd, 13/22. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 360-361.

[439] Sâd, 38/28. Ayrıca krş. Mü'min, 40/58; Câsiye, 45/21.

[440] Rum, 30/44.

[441] Bakara, 2/8-12.

[442] A'raf, 7/127.

[443] Mü'min. 40/26.

[444] Kasas, 28/4. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 361-362.

[445] Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 362.

[446] A'raf, 7/74-79. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 362.

[447] A'raf, 7/85-95; Hûd, 11/84-95; Ankebut, 29/36-37. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 362-363.

[448] Ankebut, 29/28-35. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 363.

[449] Maide, 5/64.

[450] Muhammed Esed, age, 1/205(81).

[451] İsra, 17/4-7. İsrailoğullarımn bu tarihsel dönemleriyle ilgili açıklama için bkz. Muhammed Esed, age, 2/560 (6-9). Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 363-364.

[452] Kehf, 18/93-98.

[453] Bkz. Muhammed Esed, age, 2/604 (94).

[454] Ye'cuc ve Me'cuc, Kitab-ı Mukaddes'teki belirgin bazı atıfla­ra dayanarak (bkz, Tekvin, 10/2; 1 Tarihler, 1/5; Hezekiel, 20/Cool, bütün Avrupa dillerine, Gog ve Magog olarak geç­miştir.

[455] Muhammed Esed, age, 2/605-606 (100). Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 364-365.

[456] A'raf, 7/103; Neml, 27/13-14; Kasas, 28/3-4.

[457] Kasas, 28/3-4.

[458] A'raf, 7/127; Mü'min, 40/26-27. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 366.

[459] Enfal. 8/73.

[460] Nahl, 16/88. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 366.

[461] Bakara, 2/8-15. Ayrıca bkz. Bakara, 2/204-205.

[462] Muhammed. 47/20-25. Vecdi Akyüz, Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi Yayınları: 366.

[463] Râgıb eMsfahânî, age, 572; İbnu'1-Cevâ, age, 464-465.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Kuranda bozgunculuk yapanlar hakkında ayetler
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Kuranda Adı Geçen Hayvanlar Ve Ayetler
» Kuranda BİZ İfadesinin Hikmeti
» Kuranda YEMİNLER niye var ?
» kuranda 5 vakit namaz
» KADERE iMAN KURANDA VAR

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
KUTLU FORUM :: İslami ilimler ve dini kültür :: Kuran-Tefsir-
Buraya geçin: