İskender Pala nın bir hikayesi var..ondan nakil sadece
dinlediğim ve aklımda kalan kadarıyla
Çok yaşlı bir adam, çok genç ve varlıklı, soylu bir kıza aşık olur
sıkıla sıkıla aşkını söyler
kibirli gururlu tavırlarla yaşlıyı aşağılar kız
kız o sırada çarşıya pazara gitmektedir..
yaşlı aşkının isbatı için kölesi olmayı dilediği gibi tasarrufu teklif eder
kız kabül eder ve gittkleri çarşıda köle pazarı vardır..
kız,yaşlı aşığı pazarda satacaktır
alıcılar gelir..yaşlıya bakarlar kıza -bu köle seninmi?derler
"benim" deyince,yaşlı adam olduğu yere yığılır
ona aittir ya...ona "benim"demiştir ya
kendine gelince başka bir adamın yanında bulur kendini
adamın köyüne giderken bir mezarlık yanından geçerler
adam ,yaşlıya dua bilip bilmediği sorar,annesine sözü vardır
biliyorum deyince,anneme kuran oku seni özgür bırakayım der
bu arada adamın dürüstlüğüne hayran olan adam,ortaklık teklif eder ama yaşlı kabül etmez
kuran okuyup özgür kalınca ,pazardan dönen kızın peşine düşer
yolda yetişir kıza
yanına gelince
-Haydi beni bir daha satsana ,der
sırf "benim kölem"sözünü duymak için
********
Hakiki aşk odurki,sevdiği uğrunda her şeyinden geçer
düşünsenize,Allah bizim için "benim kulum"hitabının anlamını
*******
aşkın o engin denizinde çok sığ olunca,bencileyin.. aklımız ermiyor bazı meslelere
"aşk-ı dehule"demiş bazıları