huzeyfe Süper Moderatör
Mesaj Sayısı : 7719 Rep Gücü : 18108 Rep Puanı : 23 Kayıt tarihi : 27/03/09
| Konu: khk lılardan film tavsiyeleri Cuma Ocak 06, 2017 2:10 am | |
| http://unutulmazfilmler.co/to-kill-a-mockingbird-bulbulu-oldurmek.html
http://fehmikoru.com/bir-filmin-bana-ogrettikleri/
‘Guilty by Suspicion’ (‘Kuşku duyuyorum, o halde suçlusun’)… İkincisi de geçen yıl (2015) gösterime girmiş, Bryan Cranston’un Dalton Trumbo adlı bir senaristi canlandığı film: ‘Trumbo’….
12 yillik esaret
1984 filmi
Our Brand Is Crisis David Gordon Green'in yönetmenliğini üstlendiği Our Brand Is Crisis'ın başrollerinde Sandra Bullock, Zoe Kazan, Billy Bob Thornton, Anthony Mackie yer alıyor. 2005 yapımı Our Brand Is Crisis adlı belgeselden uyarlanan film bir grup Amerikalı politik danışmanın Bolivya başkanına seçimleri tekrar kazanabilmesi için yardım edişini konu alıyor. Başkanın seçimi kazanması için izlediği yöntemlere şasıracaksınız
V for vandetta
Hayat Güzeldir,
Yeni hayat
PARDON filmi
SONBAHAR" filmi
Amerikan menekşesi
"Sorayayı taşlamak"
Amelie, Can Dostum, Büyük Budapeşte Oteli, Paris'te Gece yarısı, Makas Eller, Cesaretin var mı aşka, Terminal, Cast Away
Dizi için: Friends. | |
|
huzeyfe Süper Moderatör
Mesaj Sayısı : 7719 Rep Gücü : 18108 Rep Puanı : 23 Kayıt tarihi : 27/03/09
| Konu: Filmler ve günümüz gerçekleri… 60 milyon ölümden sorumlulara ne oldu? fehmi koru Cuma Ocak 06, 2017 2:26 am | |
| http://fehmikoru.com/bir-filmin-bana-ogrettikleri/ Filmler ve günümüz gerçekleri… 60 milyon ölümden sorumlulara ne oldu? 12 Ekim 2016 21 Facebook'ta Paylaş Twitter'da Paylaş 15 Temmuz darbesini yerinde izlemek için askeri üsse kadar gelmiş sivil lider kadrodan Adil Öksüz ortada yok…‘Darbenin 1 numarası kim?’ hiç görünmediği için bilmiyoruz…- Reklam - ‘Akıncı Üssü’ o gece bir sırlar âbidesi olarak duruyor; ancak orada saatlerin nasıl geçtiği ile ilgili anlatımlar bir türlü çelişkilerden kurtarılamadı…New York Times’ta çalışırken ülkemizde de bulunmuş bölgeyi iyi bilen Amerikalı gazetecilerden Dexter Filkins, daha dün, New Yorker dergisinde, ‘Türkiye’nin 30 Yıllık Darbesi’ başlığıyla konuyu etraflıca ele alan geniş mi geniş bir yazı yayımladı; bir yerinde “Sabırlı olun, zafer yakındır” sözünün Gülen’den nakledildiği bir yazı…‘2. dalga’ ihtimalini bir kez daha akla düşürüyor…Görüştüğünde, bir yıl önce, Filkins’e şunları söylemiş Gülen, o yazıdan öğreniyoruz:“Size garip gelebilir, ama öldüğümde unutulmak istiyorum. Mezarım da bilinmesin. Huzur içinde öleyim, öldüğümden kimsenin haberi olmasın, bu yüzden cenaze namazımı da kimse kılmasın. Keşke kimse beni hatırlamasa…”Az önce göz attığım Hürriyet’te, karşıma, “Gülen’den sonra onun yerine şu mu gelir, yoksa bu mu?” diye spekülasyonlara yer verilen bir haber çıkmasın mı?‘Komplocu’ olsam ‘bir el yapıyor’ diyeceğim, ama…Bunu ‘bir el’ mahsus mu yapıyor, yoksa gerçekten tamamen her şey tesadüfen mi oluyor?Hani birilerinin ‘komplocu’ dediği türe sempati beslesem “Bizi eğitmek için” diyeceğim, ama… Bereket öyle biri değilim.Önceki gün, Digiturk dijital platformunda karşıma henüz ömrü 1 yılı bulmamış halde kültleşmiş ‘politik filmler arası’na katılan ‘Our Brand is Crisis’ (Markamız Krizdir) filmi çıkmıştı da burada ondan size söz etme ihtiyacı duymuştum; dün gece, bu defa D-Smart platformunda, yıllar öncesinin ‘kült yargı filmi’ unvanını tereddütsüz kazanmış ‘Judgement at Nüremberg’ (Nürnberg Mahkemesi) ile karşılaşmayayım mı?Dünyanın başına açılmış en büyük belâlardan biri 60 milyon insanın hayatını kaybettiği İkinci Dünya Savaşı’dır. Belânın merkezinde Adolf Hitler tarafından belirlenmiş Nazi ideolojisi durur. Savaş biter, sıra ondan sorumlu olanlardan hesap sormaya gelir, ancak Hitler ile her zaman onun yanında bulunmuş ana kadrodan Joseph Goebbels ve Heinrich Himmler, kendi elleriyle hayatlarına son verdikleri için, ortada yoktur.Yine de ‘sorumlu’ olduğuna inandıkları kişileri yargılamak ister ülkenin en geniş bölümünü işgal altında tutan Amerikalılar…Naziler yargı önünde…Yargı önüne çıkardıkları 185 kişi içerisinde 16 da yargıç ve savcı vardır…‘Judgement at Nüremberg’ Hollywood’un o yargılamaya katkısı olarak çekilmiş bir film.Film deyip de geçmeyinSavaş 1945 yılında bitmiştir, ancak ‘suçlu’ sayılanların ‘insanlığa karşı suçlar’ gerekçesiyle yargılanmaları 1947 yılını bulur.Nazi rejimi ‘ırkçı’ bir yaklaşımla ‘üstün ırk’ olmadığına inanılan azınlıklara onları yok etmeye kalkışacak kadar karşıdır; milyonlarca Yahudi toplanma kamplarında tutulur, savaşın sonlarına doğru da zehirlenerek öldürülür.‘Aryan’ dediği kendi ırklarına da yumuşak davranmaz Naziler; aklından zoru olduğuna inandıklarını hadım etme operasyonlarına maruz bırakırlar…Film işte bu uygulamalara uygun kararların alındığı mahkemelerde görevli 1 savcı ile 3 yargıcın yargılanma sürecini işler…Yargıçları savunan avukat, “Ne yani, uygulamaları için çıkarılmış yasaları uygulamayacaklar mıydı?” tezini işler: O insanlar vatanseverdir… Ülkelerinin en iyiye lâyık olduğuna inanmışlardır… Zaten Hitler de, ne yaptıysa aynı amaç için yapmış, bir dönem başka ülke liderlerinin gıptayla baktıkları başarılara imza atmıştır.“Churchill, bir defasında, ‘Keşke ben de Hitler kadar akıllı ve kararlı biri olsam’ bile dememiş miydi?” diye sorar avukat. Sovyetler Birliği ve İngiltere, genişleme amacıyla komşu toprakları işgale başladığında Almanya, Hitler ile ‘saldırmazlık paktı’ imzalamamışlar mıydı? Vatikan, daha 1933 yılında, Hitler ile aynı çizgiye geldiğini bir anlaşmaya taraf olarak ilân etmemiş miydi?Avukat, “Eğer gerçekten bir yargılama olacaksa ‘suçlular’ arasında onların ve onlardan faksız başkalarının da oturuyor olması gerekmez miydi?” diye de sorar…Film bu…Bilmiyorduk… Bilsek bile bu kadarını asla…Filmin en can alıcı sahneleri ise, ülkede bu kadar yanlışlar yapılır, insanlar ‘azınlık ırk/din üyesi’ oldukları için evlerinden alınır, kamplara tıkılır, başkaları geri-zekâlı denilerek iktidarsızlaştırılır iken, sıradan Almanlar’ın bu yapılanlara neden itiraz etmediği sorusu etrafında geçer.Kimileri “Biz bilmiyorduk” mazeretine sığınır, bazıları “Bilsek de bu boyutta olduğunun farkında değildik” diye kendilerini savunurken, filmde, Burt Lancaster’in canlandırdığı, kendisini savunan avukatın müthiş hayran olduğu yargıç Ernst Janning karakteri, kalkar, “Evet” der, “Hepimiz suçluyuz; neler olup bittiğini anlamamak mümkün değildi; Hitler ve avanesi ülkeyi aşırılıklara sürüklerken sesimizi çıkarabilsek, güçlü bir biçimde itiraz edebilsek, bu hallere düşmezdik…”Nefes almadan izledim uzun mu uzun filmi dün gece…Yargılananlardan biri, Nürnberg Mahkemesi yargıcı, yüzüne karşı, “Müebbet hapse mahkûm edildiniz” hükmünü okuduğunda, “O kadar uzun içeride kalacağımı sanmam” der. Avukat da, artık ülkesine dönmeye hazırlanan Amerikalı yargıca, “İsterseniz iddiaya girelim” der, “Beş yıl sonra içeride kimse kalmayacak…”Film biter, ardından akan satırlarda, “Biz bu filmi çevirdiğimiz şu günlerde (1961 yılı) Almanya’daki cezaevlerinde tek bir Nazi suçlusu kalmadı” yazısı okunur.Etkilendim, uyku basmasa o etkiyle oturup yazabilseydim, sabahın köründe kaleme aldığım şu yazıdan çok daha heyecan verici bir metinle karşınıza çıkabilecektim.Heyecanım şundan: ‘Nürnberg Mahkemesi’ hiç kuşkusuz bir propaganda filmi; bunu saklamıyor da… Ancak yaptığını efendice yapıyor ve etkisi de bundan. Senaryoyu kotaran konusunu iyi biliyor ve saptırmaca yoluna kaymıyor. Başrolleri Spencer Tracy, Burt Lancaster ve Marlene Dietrich gibi ustalara bırakıyor. Judy Garland bile var filmde, küçük sayılabilecek bir rolde…İzlerken aklımdan 1960 darbesi sonrasında DP kadrosunu yargılamak için kurulan Yassıada Mahkemesi geçti… 12 Eylül (1980) darbesi sonrasında açılan MSP ve MHP başta olmak üzere çeşitli siyasi mahkemeler… Şu yakınlarda tanık olunan Silivri Mahkemeleri de…Vahim olaylara verilen ilk tepkiler ile o olaylara sebep olanların yargılanma süreçleri ve cezaevi safhaları çok farklı oluyor.“Olmuyor” diyeceklere, henüz erişilmesi mümkünken, D-Smart-Go dijital platformu üzerinden ulaşıp bu filmi izlemelerini tavsiye ederim.ΩΩΩΩ | |
|
huzeyfe Süper Moderatör
Mesaj Sayısı : 7719 Rep Gücü : 18108 Rep Puanı : 23 Kayıt tarihi : 27/03/09
| Konu: Geri: khk lılardan film tavsiyeleri Cuma Ocak 06, 2017 2:51 am | |
| ‘Our Brand is Crisis’ (Markamız Krizdir)
‘kült yargı filmi’ unvanını tereddütsüz kazanmış ‘Judgement at Nüremberg’ (Nürnberg Mahkemesi) | |
|