saç sakal boyatmak -peruk takmak
Soru:
Helaller Haramlar isimli kitabınızı okudum. Bir okuyucu olarak teşekkür ediyorum. Bir şey sormak istiyorum. Kitabı okurken dikkatimi çekti. Kitabın bir yerinde saç ve sakal boyatmanın peygamberimiz tarafından tavsiye edildiğini (o zamanki gayri müslimlere benzememek için) söylemişsiniz. Ondan önceki başlıkta ise peruk takmanın Allah'ın vermiş veya takdir etmiş olduğu şekli değiştirmek sebebiyle yasaklandığını söylüyorsunuz.
1- Bu ikisi çelişmiyor mu? Zira saç veya sakalı boyatmak da aynı şekilde değerlendirilemez mi? Yani asıl boyatmakla bir insan genç görünerek yanıltıcı pozisyona düşüyor ve Allah'ın takdir etmiş olduğu şekli değiştiriyor.
2- O zamanlar gayri müslimler boyatmazlarmış, pekala simdi tam tersi yani biz müslümanlar boyatmıyoruz, onlar boyatıyor. Dolayısıyla bu tavsiye geçerliliğini koruyor mu?
3- Hz. Ömer'in boyattığını söylüyorsunuz. Ben Hz. Ömer'in bir anısını hatırlıyorum. Şöyle ki: Hz. Ömer her gün ölümü hatırlatması için bir kişi tutmuş kendisine ve ona maişetini veriyormuş, ta ki sakalına bir beyaz düşmesine kadar. Beyaz kıl bitince sakalında o kişiyi emekliye ayırmış ve "artık bana ölümü hatırlatacak bir sebep var" şeklinde bir açıklaması olmuş Şunu söylemek istiyorum. Böyle bir insan sakalını ve saçını boyatır mı?
Hocam ayrıca size şunu söylemek istiyorum. İster "siz kim oluyorsunuz" deyin, ister dua edin. Biz okurlarınız (sadece sizin değil tabi siz ve sizin gibi ilim adamlarının) sizin yazdıklarınızdan çok hal tavır ve konuşmalarınızdaki usul ve adaptan etkileniriz. Kitabınızı okurken eshab-ı kiram gibi ve de özellikle cennetle müjdelenmiş kişilerin isimlerini yazarken "Ömer", "Ebu Bekir" gibi basit bir insanın ismini yazar gibi üslup kullanmışsınız. Açıkçası bu beni rahatsız etti. Buna dikkat etmenizle biz okurlarınızı sevindireceğiniz gibi o kişilerin şefaatini de kazanırsınız inşaallah.
Cevap:
Bu konular adı geçen kitabımın (İz Yayını, İst. 2000 baskısı) 53. sayfasında yer almaktadır.
1. Bu ikisi arasında çelişki yok; çünkü yaşlı insanların yaşlı oldukları başka yerlerinden bellidir, sakal boyamakla gençleşemez, genç görünemezler. Ama saçına bir başka kadının saçını ekleyen kadın, kendi saçını gizlemiş, bir başkasının saçı ile görünmüş olur. Ayrıca yaşlı müslümanlara boyama tavsiyesinin bir gerekçesi var: Müşrik ihtiyarlara benzememek, peruğun böyle bir gerekçesi yok. Peruk kelimesi de yanıltıcı olabilir; hadiste geçen yasak "bir başka kadının saçını eklemekle" ilgilidir; bu sebeple fıkıhçılar hayvan kılı, kumaş vb.den yapılan eklemeleri caiz görmüşlerdir; çünkü bunların da saçtan olmadığı belli olur.
2. Gerekçesi açık ve kesin olarak bilinen emirler, gerekçe ortadan kalkınca emir olmaktan çıkar.
3. Hz. Ömer, Resûl-i Ekrem'e (s.a.) muhabbet ve itaatta önde gelen ashâbdandır. Bu sebeple boyama emrine uymuştur. Saç sakal ağardıktan sonra onu boyamanız, yaşlı olduğunuzu, ölümün yaklaştığını unutmanıza sebep olmaz, boyalı saç ve sakalınıza bakarak da bunu hatırlarsınız.
4. "Siz kim oluyorsunuz" demem, doğru bildiklerinizi uygun bir dil ile herkese söylemelisiniz. Kitabımda bu konuyu açıkladığım yerde ashâbın adlarını andığım zaman (r. anhum) demişim. Sizdeki nüshada (baskıda) yok mu?
Elbette Peygamberimiz (s.a.), ashab ve büyüklerimizin adlarını senli benli söylememeli, saygı ifadeleri kullanmalı, edebe riayet etmeliyiz. Bazan edebe riayet ile estetik, okuma ve konuşma kolaylığı çelişiyor, mesela yanyana birkaç ashabın adını sıralamanız gerektiğinde her isimden sonra bir "radıyallau anh" demek şık düşmeyebiliyor. O zaman yazıda yoksa da okuyan bunu söylemelidir.