Üzüntülü kişiyi teselli etmeyin!!!
Psikiyatr Nevzat Tarhan: `Teselli edici sözler kişinin üzüntüsünü azaltmaz, aksine artırır. Önce kişilere üzülme, yani kendilerini ifade hakkı tanımak gerekir.`
üzüntü Duygusu Nedir?
İnsanlar zaman zaman kendilerini üzüntülü ve mutsuz hisseder. İşinden ayrılmak, sevdiğini kaybetmek veya başarılı olamamak üzüntüye yol açan başlıca yaşam olaylarıdır. Kısaca üzüntü normal yaşamın olumsuz duygularından bir tanesidir. Nasıl bir kişinin fiziksel bütünlüğü bozulduğunda ağrı hisseder ise psikolojik bütünlüğü bozulduğunda da üzüntü, sıkıntı hisseder.
Negatif şartlanma
Ancak aslen üzüntünün kaynağı, kişiyi üzen olaylar ya da sorunların kendisi değil kişinin bunlara yüklediği anlamlardır. Aynı olay bir kişide üzüntü yaratırken diğer kişide yaratmayabilir. Bazı kişiler, üzüldüğü konuda çözüm var ise gerekeni yapar, çözüm yok ise zaten yapacak bir şey yok, üzülmeye değmez diyerek durumu olumlu karşılar, üzüntü çabuk sonlanır. Bazılarında ise reaksiyon, bu neden benim başıma geldi, hep beni buluyor, ben beceriksiz bir kişiyim, benden adam olmaz gibi negatif düşüncelerle olumsuz şartlanma şeklinde gelişir ve bu durumda kişide üzüntüler uzun sürer.
Bir örnekle, kişi yolda yürürken rastladığı arkadaşı selam vermediğinde olumsuz düşünen bir kişiyse "beni adam yerine koymadı" diye düşünürek üzülür. Ama kişi "arkadaşım beni farketmedi" diye olumlu algılama yapabilir ise üzüntü yaşamaz.
Nasıl yardımcı olmalı?
üzüntülü kişiye ilk yaklaşımda teselli edici sözler söylemek kişinin üzüntüsünü azaltmaz, aksine artırır. Bu nedenle önce kişilere üzülme hakkı, yani kendilerini ifade hakkı tanımak gerekir. öncelikle kişinin neden üzüldüğünü anlamak ve bunu anladığını hissettirmek gerekir. Ancak daha sonra çözüm üretilmelidir. İlk başta yalnız olmadığını hissettirmek yeter.
Tedavisi
üzüntü, kronikleşir ise depresyon halini alır. Kişide, yaşamdan zevk alamama, mutluluk, enerji seviyesi ve düşünceyi yoğunlaştırmada azalma olur ve ilaç tedavisi gerektirir.
üzüntüden Gülerek Kurtulmak
Mizah, yani olaylara gülerek bakabilmek insanı mutsuzluktan korur. Ancak bunun gerçeklerden kaçmak şeklinde olmaması gerekir. Bazı kişiler depresif olduğu halde güçlü rolü oynar. Bu kişilerde depresyon ancak çeşitli değerlendirmeler yapıldıktan sonra saptanabilir. Sürekli espriler yapan bir kişide bu şekilde depresyon saptanması o kişinin yakınlarını da şaşırtan bir durumdur. Bilindik bir anektodla bu rol yapma mekanizması kolayca kavranabilir: Palyaçonun biri depresyonu nedeniyle hekime gider. Hekim de ona Şehirde iyi bir palyaço var. Ona git neşelendirsin seni der. Palyaço da doktora "o palyaço benim" der.
üzüntüyü Olumlu Duygulara Dönüştürmek
Burada bakış açısı önemlidir. Kişi, üzüntüsünden ders alır ise üzüntüyü kazanıma dönüştürebilir. Depresyonu olan bir kişi depresyonu yendikten sonra kendine "bu depresif dönem bana ne öğretti" diye sorabilir ise bu durum kişide kazanım haline dönüşür.
Kişinin psikolojik savunmaları güçlenir, olaylara bakış açısı değişir.