KUTLU FORUM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
KUTLU FORUM

Bilgi ve Paylaşım Platformuna Hoş Geldiniz
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Öğretmenlerin Bir Görevi de Öğrencilerin Kravatını Bağlamaktır..!

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
@bdulKadir
Adminstratör
@bdulKadir


Mesaj Sayısı : 6727
Rep Gücü : 10015177
Rep Puanı : 97
Kayıt tarihi : 17/03/09
Yaş : 61
Nerden : İzmir

Öğretmenlerin Bir Görevi de Öğrencilerin Kravatını Bağlamaktır..! Empty
MesajKonu: Öğretmenlerin Bir Görevi de Öğrencilerin Kravatını Bağlamaktır..!   Öğretmenlerin Bir Görevi de Öğrencilerin Kravatını Bağlamaktır..! Icon_minitimeÇarş. Ocak 06, 2010 12:30 pm

Öğretmenlerin Bir Görevi de Öğrencilerin Kravatını Bağlamaktır..!

Başlığı okuyan eğitimciler istemsiz de olsa istihza edebilir, bu da nereden çıktı şeklinde konuya yaklaşabilirler. Buna bir itirazım yok. Eğitimcileri düşünce biçimlerinden dolayı yargılayacak değilim. Lâkin ben ısrarla öğrencilerin kravatlarını, diğer ifadeyle “boyun bağlarını” bağlamanın öğretmenlerin üzerine düşen bir görev olduğunu iddia ediyorum.

Aslında okullarda kravat bağlamanın zorunlu olması çok tartışmalı bir olay. Öğrenciler kravat takmasa ne olur? Hatta memurlar kravat takmasa ne olur? Batı ülkelerinin hangisinde kravat mecburi acaba?

Kravat, batıyı taklidin, batı giyim tarzının bir tezahürü. “Bakın işte biz de sizler gibiyiz”. “Bizim de sizden farkımız yok” argümanından başka bir şey değil!

Yine bu nokta da bildiğim şey, Osmanlı sultanlarından Abdülaziz’in 1867’de ki Paris seyahati.
Sultan Abdülaziz, Paris seyahatine çıkar. Deniz yoluyla Marsilya’ya varıp Avrupa’ya ilk ayak basan Osmanlı Padişahı olarak binlerce Parisli tarafından büyük bir merak ve ilgiyle karşılanır. Lakin çok geçmeden karşılayan kalabalıkta büyük bir hayal kırıklığı yaşanır. Çünkü Parisliler Osmanlı sultanlarını farklı kıyafet beklerken batı tarzında ceket pantolon içinde görmesinden kaynaklanır bu şaşkınlık. Neyse geçelim ceket, pantolonu. Konumuz kravat.

Öğrencilere özellikle de orta kademede okuyan gençlerimize son yıllarda bir haller oldu. Daha doğrusu acayip bir kravat modası aldı yürüdü. Genelde kravat iki yakayı birleştiren bir aksesuardır. Ne var ki, öğrencilerin taktığı kravatın bırakın iki yakayı bir araya getirmeyi, genelde gömleğin üçüncü düğmesinin hizasında bulunuyor. Eğitimcilerin belirttiğine göre, kapat kapatabilirsen. Gömlek uçları dışarıda, kravat yarıda. Garip bir giyim tarzı.

Durun daha bitmedi. Sadede daha yeni gireceğiz. Yine bir eğitimci, hem de gerçek bir eğitimci dost aktardı ve çok ilgimi çekti, o yüzden yazmadan edemedim.

“Bir gün diyor, daha ilk öğretmenlik yıllarımdaydı. Okullar yeni açılmıştı. Orta birinci sınıfa derse girmiştim. Öğrencilerden bazıları kravat bağlamayı bilmiyordu. Ben de onlara kravat bağlamayı öğretiyordum. İşte bu sırada kapı açıldı, içeriye müfettiş girdi. Bir an ne yapacağımı şaşırdım. Bir elimde kravat, hoş geldiniz dedim.
Derse başlasam olmayacak, ben birkaç dakika daha kravatın nasıl bağlanacağını anlattım, sonra da derse başladım. Bir yandan ders anlatıyor, bir yandan da müfettişin tepkisini ölçmeye çalışıyordum. Acaba nasıl karşıladı, kızdı mı, diye. Müfettiş Bey, en arka sıraya oturmuş sürekli bir şeyler yazıp çiziyordu. Ya bana kızdıysa, diye endişelenmeden edemiyordum. Nihayet ders zili çaldı, rahat bir nefes aldım.

Masanın üzerinden dokümanlarımı alıp, müfettiş önde ben arkada yürüdük. Müfettiş Bey geriye dönerek, Hocam vaktiniz varsa biraz görüşelim, demez mi… Kendi kendime yandık, dedim. Demek bana ders anlatmayıp kravat bağlamayı öğrettiğim için çok kızdı. Müdür Beyin odasına girip karşılıklı oturduk. Kafasını kaldırıp dikkatle beni süzdü ve akabinde “Hocam, size çok teşekkür ederim. İşte eğitim dediğin böyle olur. Sizi kutluyorum” demez mi… Duyduklarıma inanamamıştım. Benim öğrenciye yaklaşımımı beğenmişti. Birkaç kez teşekkür etti.

Milli Eğitim Müdürlüğü yapan bir yakınımın yine kravat meselesiyle ilgili anlattığı hadise ise bu meyanda oldukça düşündürücüydü. Şöyle ki:

“Birkaç yıl önce lise son sınıfa derse girmiştim. –Dersten önce öğrencilerle kısa kısa hasbihal eder, öyle derse başlardım.– Bir öğrenci giyim-kuşam konusundaki titizliğimi bildiği için aceleyle kravatını bağlamaya çalışıyor, fakat beceremiyordu. Yanına yaklaşıp kravatını bağladım. Teşekkür etti. Derken bir başka öğrenci, onu diğer bir öğrenci takip etti, ben de 7- 8 öğrencinin kravatını bağladım. Sınıfta lakayd bir hava esiyordu. Birazcık alayvari. Kravatlarını bozup bana bağlatmanın verdiği çokbilmişlik havasıydı bu. Hafifçe gülümsedim ve dedim ki, bazı arkadaşlarınıza kravat bağlamam garip geldi, kimi arkadaşlar kravatlarını bozup bana bağlattılar. Ben yine de bağladım. Lâkin bunun çok özel bir nedeni vardı, diyerek geçmişte yaşadığım olumsuz bir anımı onlarla şu şekilde paylaştım:

“Liseye gidiyordum. Çok sevdiğimiz bir edebiyat hocamız vardı. Çok kibar, nazik, şık giyimli. Mükemmel ders anlatırdı. Hepimiz ona hayrandık. Bir gün derse girmişti. Bir arkadaşımız kravatını bağlayamamıştı. Öğretmenimiz çok zarif bir biçimde onun kravatını alıp bağlarken, arka sırada oturan ben de kravatımı yavaşça çözüp bu çok sevdiğim hocaya bağlatmak istedim. İşi bitince Hocam, ben de bağlayamadım, deyince bana doğru döndü ve beklenmeyen bir biçimde “Otur yerine terbiyesiz, beni uşak mı zannettin” demez mi… Alı al moru mor olmuş bir biçimde yerime oturdum. Fakat dünyam yıkılmıştı. O öğretmenimizden o an öylesine nefret ettim ki anlatamam. Kibarlığı ve nezaketi göstermelikmiş meğer. Bir daha o öğretmenimi değil sevmek, nefret ettim. Yıllarca bu olayı hiç unutmadım. İşte sevgili öğrenciler, onca arkadaşınızın kravatını onların kalplerini kırmamak için bağladım” deyince, sınıfta bir anda yüzler öne eğildi, mahcup bir hava sınıfa hükümran oldu. Ve ben sınıfta belki de en büyük başarıyı elde ettim…”

Milli Eğitim mensubu yakınım bunu anlatırken mutlulukla gülümsüyordu. Bana da sorarsanız gerçek eğitim buydu. Kravat bağlamak, derken öğrencilerin gönlüne taht kurmak, onlara yakın davranmak, bir anne bir baba şefkatiyle onlara yaklaşmak, hatalarını affetmek.

Eğitim, merdivenleri tırmanmaya çalışan öğrencilerin elinden tutup onları üst merdivene taşımak değil midir? Yoksa öğrenciler kravat taksalar ne olur, takmasalar ne olur? Dahası artık okullardaki şu tek tip kıyafet olayı da artık sona erdirilmelidir.
Önemli olan kravat değil, öğrencilere sevecenlikle, samimiyetle, sabırla, hoş görüyle yaklaşmak, onları vatan ve millete yararlı birer ferd olarak yetiştirmektir.

Kravattan söz açınca tabii rahmetli Osman Yüksel Serdengeçti’yi hatırlamamak tam anlamıyla bir kadir ve kıymet bilmezlik olur… O kravatı beline bağlarmış. Bu vesileyle biz de onu hayırla yâd edelim…
Batı da okullarda kravat takma mecburiyeti diye bir şey yok. Bunu da önemli bir not olarak buraya ilave edelim…

Fahri Güven

_________________
Elif gibi yalnızım,
Ne esrem var, ne ötrem.
Ne beni durduran bir cezmim,
Ne de bana ben katan bir şeddem var.
Ne elimi tutan bir harf,
Ne anlam katan bir harekem...
Kalakaldım sayfalar ortasında.
Bir okuyan bekledim,
Bir hıfzeden belki...
Gölgesini istedim bir dostun med gibi…
Sızım elif sızısı...

Öğretmenlerin Bir Görevi de Öğrencilerin Kravatını Bağlamaktır..! Sdfghj15
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://kutluforum.yetkinforum.com
 
Öğretmenlerin Bir Görevi de Öğrencilerin Kravatını Bağlamaktır..!
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» ÖĞRETMENLERİN EMEKLİLİK BAŞVURU TARİHLERİ.
» İslam’da Kadın Kamu Görevi Yerine Getirebilir Mi? (Hâkim ve Devlet Başkanı Örnekleri)
» İslam’da Kadın Kamu Görevi Yerine Getirebilir Mi? (Hâkim ve Devlet Başkanı Örnekleri)
» ÖĞRETMENLERİN TUTMASI GEREKLİ EVRAKLAR VE YAPACAĞI ETKİNLİKLER
» Öğretmenlerin Yıl Sonu İdareye Teslim Etmesi Gereken Belgeler

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
KUTLU FORUM :: Din Kültürü Dersi-Eğitim Öğretim :: Eğitim & Ögretim-
Buraya geçin: