Ercuze Nedir?
Salı, 05 Şubat 2008
Sual:
Ercûze hakkında kısaca bilgi verebilir misiniz?
Cevap:
Ercûze Hz. İmam-ı Ali (R.A.) tarafından bahr-ı recez vezni üzere yazılan ve istikbalden haber veren meşhur kasidenin adıdır. Bu kaside Mecmuat’ü-l Ahzab'ın Şazeli’ye ait duaların bulunduğu cildin 582. sahifesinden 597. sahifesine kadar olan duadır.
İhbar-ı gaybiyi remz ederek manzum olarak yazılan Ercuze yine aynı şekilde manzum olarak yazılmış olan Celcelutiye’den farklıdır. Celcelutiye kasidesi ise yine Mecmuatu’l-Ahzabın aynı cilt sahife 499’dan 531. sahifeye kadar olan manzum dua ve kasidedir. Bu kasideyi de İmam-ı Gazali ve Muhiddin-i Arabî (ks) şerh etmişlerdir. Muhiddin-i Arabî’nin (ks) Ebced ilmine göre şerhi Mecmuatu’l Ahzab’da yer almaktadır. Her iki kaside de Bediüzzaman hazretlerinin yorumları ile yeniden ele alınarak neşredilmesine ihtiyaç vardır.
Bediüzzaman hazretleri Risale-i Nur Külliyatında her iki kasideden de bahseder. Celcelutiye’yi ise hemen hemen tamamına yakın şerh etmiştir. Bunların bu iki kaside ile beraber bir araya getirilerek terceme, şerh ve izah edilerek ayrı bir kitap halinde basılması bir ihtiyaçtır.
Risalelerde konunun geçtiği yerlere bir göz atacak olursak:
1. Hafız Ali (ra) tarafından yazılan Lem’aların fihristesinde 28. Lem’a ile ilgili olarak açıklamalar yapmıştır. (Lem’alar, 593)
2. Bediüzzaman 28. Lem’ada önce Hz. Ali (ra) ın Ercuze’de geçen “Acem harfleri kabul edilir. Gece kursları ile zorla halka kabul ettirilir” ifadeleri ile konuya girer ve Risale-i Nur’lardan sarahatle bahseden “Kaside-i Celcelutiye”ye geçer. “Hakikat noktasında ve vakıa mutabık Cifr ve Ebced hesabına göre izah ve şerh eder.” (Şualar, 613) Ahir zamanda Risale-i Nur ve hizmetinden bahseder. (Lem’alar, 324–335)
3. Peygamberimizin (sav) “Ben İlmin şehri, Ali ise onun kapısıdır” (Tirmizi, Menakıb, 20) hadisini nazara vererek “Esrar-ı Gaybı benden sorunuz” diyen Hz. Ali (ra) ın bu ilmi peygamberimizden (sav) ders almış ve sırlı olduğu için de nazm ederek gizlemiştir. Bediüzzaman bunu “O Ercuzenin mevzuu ve içindeki maksad-ı aslî; İsmi A'zamı tazammun eden altı ismin ehemmiyetini beyan etmek, hem o münasebetle istikbaldeki bir kısım umur-u gaybiyeye ve te'sis-i İslâmiyet’te bir kısım mücâhedâtını işaret etmektir. Evet, Hz. İmam Üstadı olan Habibullah'dan (A.S.M.) aldığı dersin bir kısmını işarî bir surette zikrediyor” (Lem’alar, 192) satırı ile ifade eder.
4. 18. Lem’ada Bediüzzaman bu hususu güzel bir şekilde izah ve şerh eder. (Lem’alar, 192–200)
5. Bu konuda Ansiklopedilerde ve gerekse Diyane Vakfı İslam Ansiklopedisinde hiçbir bilgi yok. Bilakis Hz. Ali’nin (ra) bu kasideleri ve İlm-i cifr konusundaki çalışmaları inkâr ediliyor ve uydurma deniyor. Kişi anlamadığı ve bilmediği hususu inkâr eder. Müşriklerin Allah’ı inkârın en önemli sebebi budur. “Kişi bilmediğinin düşmandır.” Bir kısmı da nedense “yetişemediği üzüme koruk demesi” hesabı Hz. Ali (ra) isnadını duayı ve önemini bilmediği için kabul etmiyor.
6. Nasıl ki “Cevşenü’l-Kebir”in peygamberimizin duası olduğu sözde ilim adamlarınca önce inkâr edildi. Sonradan mahiyetini öğrendiklerinde kabule mecbur kaldılar veya seslerini kestiler. Onun kerameti ve izahı olan “Risale-i Nur” da aynı şeklide önce inkâr edildi, sonra kabul edildi. Ercuze ve Celcelutiye’de Bediüzzaman hazretleri tarafından Cevşenü’l-Kebir gibi keşfedilerek ortaya çıkarılmış ve şerh edilerek açıklanmıştır. Bizim görevimiz bunları da “Cevşen” ve “Risale-i Nur” gibi neşrederek ehl-i imanın tümüne ulaştırmaktır.