KUTLU FORUM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
KUTLU FORUM

Bilgi ve Paylaşım Platformuna Hoş Geldiniz
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Oruç keffareti varmıdır?

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Limoni
Co-Admin
Limoni


Mesaj Sayısı : 6111
Rep Gücü : 14922
Rep Puanı : 44
Kayıt tarihi : 27/05/09

Oruç keffareti  varmıdır? Empty
MesajKonu: Oruç keffareti varmıdır?   Oruç keffareti  varmıdır? Icon_minitimeSalı Ağus. 17, 2010 5:26 pm

Konuyu anlamak için bilmemiz gerekenler şunlardır:
1. İbadetlerde ve akaidde zamanla değişme olmaz. Bu sebeple bu konularda içtihat da olmaz. bunları Şari nasıl anlatmışsa öyle uygulanırlar. Yani bu iki konu dinin sabitelerindendirler.
2.Dinin sabitesi olan konulardan birinde sahabe-i kiram efendilerimiz ve onları izleyen ana damar bir anlayışa sahip olmuş ve bunun üzerinde ittifak etmişlerse, o konu sonradan başka türlü anlaşılamaz. Bu hem aklen hem de dinen böyledir.
3. Ramazan orucunun kasten bozulması halinde kefaret gerekeceği konusunda bütün mezhepler ittifak etmişlerdir. Yani kefaretin gerekeceği konusunda icma vardır. Ayrıldıkları nokta, neyin kefareti gerektireceği, neyin gerektirmeyeceği meselesidir.
Kurânı Kerimde ibadetlerin bütün teferruatlarından söz edilmediği gibi, orucun kefaretinden de söz edilmez. Sadece yolcunun ve hastanın tutamadıkları oruçlarını sonradan kaza edecekleri söylenir. Bu söz edilmeyişin sebebi elbette işin esasını zikredip, uygulamasını Hz. Peygamber’e bırakmak ve Kuranı kerimin çok uzun olmamasını sağlamaktır. Ama bir sebebi de muhtemelen, normal bir müminin oruca karşı bilerek ve kasten saygısızlık etmeyeceğine işaret etmek olabilir.
Şu halde orucun kefaretinin delili sünnettir:
Bir gün birisi gelip, “Ya Rasulellah mahvoldum! Hanımımla oruçlu oruçlu birlikte olduk!” deyince Efendimiz ona kefaret olarak bir köle azat etmesini söylemiş, imkânım yok deyince de, iki ay peş peşe oruç tutmasını emretmiştir… (Buhari, Müslim. Bu hadis müttefakun aleyh’tir, yani en sahih hadislerdendir). Kefaretin gerekeceği konusunda bütün mezhep görüşleri bu olaya dayanır.
Hanefiler ve Malikîler bundan şunu çıkarırlar: Demek ki bile bile orucu bozmanın cezası bu sayılanlardır.
Şafiîler ise kefareti sadece bu sebebe bağlarlar ve sadece bilerek yapılan cinsel ilişkinin kefareti gerektireceğini, yeme içmenin gerektirmeyeceğini söylerler.
Meselenin üzerinde düşünülünce Hanefî ve Malikîlerin haklı oldukları anlaşılır. Çünkü normal bir akıl, adı edilen olayda kefareti gerektiren şeyin, cinsel ilişki değil, oruca saygısızlık olduğunu anlar.
Kaldı ki Hanefî ve Malikîlerin çok sağlam olmasa da başka deliller de zikrederler: “Bir adam gelip, Ya Rasulellah, oruçlu iken su içtim, ne yapmalıyım? Diye sorunca Hz Peygamber: Bunu yolcu ve hasta değilken mi yaptın? Diye sordu. Adam, evet dedi. O halde bir köle azad et buyurdular”. Bir başka hadisi şeriflerinde ise: “Ramazanda orucunu bozana, zıhar yapana gereken gerekir”. Buyurmuşlardır. Yani kefaret tutar demektir. (Zeyla’î, Nasbu’r-râye, II, 449, Bu ikinci hadis garibdir, bir öncekini ise Şafiiler delil olmaya elverişli görmezler)
Ancak birisi çıkıp, ben İmam Şafiî’nin görüşüyle amel edeceğim diyebilir ve bunu heva ve hevesine uyarak söylemiyorsa bunda bir sakınca da olmayabilir. Ama orucun kefareti Kuranı Kerimde zikredilmiyor, öyleyse yoktur demek, Kurânı da, sünneti de Hz. Peygamberi de hakkıyla tanımamak demek olur. Neden böyle olacağının izahı başka bir sadette yapılmalıdır.

faruk beşer

*****************

hayreddin karaman

Orucu bozan, hem kaza ve hem de keffareti gerektiren şeyler:

1-Kasten, bilerek cinsî temasta bulunmak.

2-Bilerek yemek ve içmek.

Bunlardan birincisinde bütün İslâm müctehidleri ittifak etmişlerdir. İkincisinde (cinsî birleşme dışında) keffaretin gerekmesi Hanefîlerin de dahil bulunduğu birtakım müctehidlere göredir.

Keffaretin gerekmesi için Ramazanda oruca niyet edilmiş olması, bilerek ve isteyerek bozulmuş olması, bozduktan sonra hastalık, yolculuk gibi bir durumun ortaya çıkmaması şarttır.


**************



Mustafa İslamoğlunun Oruç kefareti yorumu

Oruç keffareti konusunda üç görüş vardır:

a) İmam Ebu Hanife ve İmam Malik'in başını çektiği görüş: Ramazan'da kasten yiyip içene, ihlal ettiği gün artı 60 gün keffaret orucu tutmayı yükler. Bu iki imam içtihadlarına delil olarak Ebu Hüreyre'den nakledilen bir hadisi getirirler (Buhari Savm 30, Hibe 13, Keffarat 2–4; Müslim, Sıyam 81, h.n. 154).

b) İmam Şafii ve İbn Hanbelî’n görüşleri: Ramazan'da kasten yiyip içene keffaret gerekmez, sadece cinsel münasebetle orucu bozana gerekir. Delilleri yukarıdaki hadistir.

c) Bu hadisin zıhar keffaretiyle ilgili olduğu görüşü ki. Bu durumda her ikisi için de keffaret gerekmez. Nasıl ki bir mümin namazı kasten terk ettiğinde keffaret gerekmeyip kaza ediyorsa, o da kaza eder. Tabi ki tevbe de eder. Zira kasten farzı terk etmek haramdır ve günahtır. Bu çağımız müçtehidlerinden Tabiin âlimlerinden bir bölüm ve çağımız müçtehidlerinden Musa Carullah'ın ve ona katılanların görüşüdür.

DELİLİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Bu hadisi İmam Ahmed, Buharı, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesei, İbn Mace rivayet etmişlerdir. Sahihtir. Fakat hadis Ramazan'da kestin cinsel münasebetle orucunu bozan bir sahabiden söz etmektedir. Yeme içmeden değil. Hadise göre bunun keffareti de:

1) Bir köle azad etmek,

2).Ona gücü yetmezse iki ay aralıksız oruç tutmak,

3) Ona da gücü yetmezse altmış yoksulu doyurmaktır.

İÇTİHADIN USUL AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ: Bu ictihad bizzat Hanefi ve maliki usullerine göre problemlidir. Zira bu mezheplerde keffaret ve hudud alanlarında kıyasla hükmü genişletmek caiz değildir. Ama burada hüküm kıyasla genişletilmiş, cinsel münasebetle ilgili bir yasağa kasten yeme içme de dâhil edilmiştir.

DELİLİN KUR'AN'A ARZI: Bu hadisi Kur'an'a arz ettiğimizde, ilişki kurabileceğimiz Mücadile suresinin 2–4. ayetleri olduğunu görürüz. Hadisteki keffaret kısmı aynen bu ayetlerde de yer alır. Fakat bu ayetler doğrudan kasten orucu bozmayla ilgili değil Zıhar yapan bir adamın (karısını "sen bana anam gibisin" diyerek boşayan) bu yemininden dönüş keffaretidir. Biz hadisin zıharla ilgisi olup olmayacağını araştırırken, aynı hadisin Ahmed b. Hanbelî’n naklettiği versiyonunda olayın arka planını da bulmaktayız. Sebeb-i vüruduyla nakledilen hadisten öğreniyoruz ki, aslında bu hadis zıhar yapan Seleme b. Sahrul-Ensari ile ilgilidir.

NETİCE: Delilin değerlendirilmesi neticesinde üçüncü görüş isabetli görünmektedir. Zira delil bunu desteklemektedir.

Kaynak:http://www.mustafaislamoglu.com/habe...p?haber_id=308
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Oruç keffareti varmıdır?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
KUTLU FORUM :: İslami ilimler ve dini kültür :: Fıkıh -İlmihal-
Buraya geçin: