KUTLU FORUM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
KUTLU FORUM

Bilgi ve Paylaşım Platformuna Hoş Geldiniz
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Nilin Kraliçesi hz Asiye Anamız

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
@bdulKadir
Adminstratör
@bdulKadir


Mesaj Sayısı : 6727
Rep Gücü : 10015177
Rep Puanı : 97
Kayıt tarihi : 17/03/09
Yaş : 61
Nerden : İzmir

Nilin Kraliçesi hz Asiye Anamız Empty
MesajKonu: Nilin Kraliçesi hz Asiye Anamız   Nilin Kraliçesi hz Asiye Anamız Icon_minitimePaz Eyl. 12, 2010 9:27 am

Asiye binti Müzahim... Nil'in Kraliçesi... Başındaki sahte tacı atmış Allah'a sevginin tacını takınmıştı. Kaynaklar iman ettiğinin nasıl ortaya çıktığı ve Firavun tarafından nasıl şehid edildiğine dair farklı rivayetler söyler. Hz. Asiye imanını gizler, odasına çekilir ibadetlerini gizli yapardı. İbni Abbas'tan rivayet edildiğine göre Maşita Sultan şehid edildiğinde Hz. Asiye Maşita'daki olağanüstü hallere muttali olmuştu.


Hz. Musa'ya tabi olmuş olduğu nasıl deşifre edildi pek bilinmez ama neticede Rabbi onu imtihan etmek istemiş, bir vesile yaratarak göğsünde sakladığı imanı Firavun ve avenelerinin öğrenmesini sağlamıştı.


Firavun, Asiye'yi çok seviyordu. Onun iman edenlerden olduğunu bir vesileyle öğrenince inanamamıştı. Hemen Asiye'nin yanına koştu. İstiyordu ki duydukları yalan olsundu. Konuya nasıl ve nerden gireceğini bilmiyordu. Aklına Maşita geldi. Maşita, kızının bakıcısı olmasına rağmen sürekli Asiye ile görmüştü. Eşi Asiye'deki hal değişikliklerinde şüphelere kapıldığı zamanlarda bu bağlantıyı kurmuştu. Maşita konusunu açtığı zaman Asiye'nin açık vereceğini biliyordu. Firavun Asiye'nin odasına girdiğinde odadaki nedimeler secdeye kapandılar. Firavun onlara odadan çıkmalarını emretti. Asiye, Firavunun gelmiş olmasına hiçbir tepki vermedi.


Bir bağlantı kurmaya gerek duymaksızın Firavun konuyu Maşita'dan açtı. Maşita'ya yaptığı/yaptırdığı işkenceleri, iki çocuğunu boğazlattığını hatırlattı, "Hatırlıyor musun" diye sordu.


Maşita'dan sonra Asiye iyice yalnız kalmış her şeyden soğumuştu. Hele şehadeti esnasında gördüklerinden sonra o da gitmek istiyordu güzelliklere ve bütün güzelliklerin sahibine. İçine yığdığı duygular Firavunun hatırlatmaları üzerine patladı, aktı. Hâkim olamadı kendine, olmak da istemedi. İnceldiği yerden kopsundu. Nereye kadardı bu tedbir ve akıl ehli olmak? Aşk ehli olmak istiyordu artık. Aşk ehli olmak ve saklayadurduğu imanını haykırmak istiyordu. " ALLAAAAAAH" diye yere göğe çağırmak istiyordu. Akıl, ateşin kenarında hayretle seyrederken, aşk olup sevgilinin ateşine tutulmak istiyordu. Gözyaşlarına hâkim olamayıp; " Yazıklar olsun sana! Allah'a karşı gelmeye nasıl cesaret ediyorsun?"


Asiye ağlıyordu. İçinde biriken duygular akıyordu yanaklarına.

Firavun bu sözleri duymak için Maşita'dan sözü açmıştı. Ama yine de sersemledi, şaşırıp kaldı. Eşi, Mısır'ın kraliçesi, hayatının en mahrem anlarını beraber yaşadığı biri "Allah" diyordu "Allah"


Musa'nın ilahının adı, kendisine bu kadar yakın birinin ağzındaydı. Geri geri birkaç adım attı. Elini alnına koyup gözleri de kararınca düşmemek için en yakın kolona tutundu.


Asiye rahatlamıştı. " Oh be!" diyordu benliği. İçindeki düğüm çözülmüş, sıkıp daraltan karamsarlık dağılmıştı.


Firavun biraz toplanıp; " Maşita'ya gelen cinnet sana da geldi herhalde" dedi. Bu aslında bir temennisiydi. Asiye geçici bir delilik haliyle böyle konuşuyor olmalı temennisiydi. Zira o hakikat vahasının seraptan ibaret olmasını istiyordu. Ama öyle değildi. Bu cinnet hali değildi. Aşk haliydi bu... Bu, cezbeye gelmiş bir kulun sevda haliydi. Asiye bu halinin cinnete yorumlamasına büsbütün alınmıştı. "Hayır" dedi " Ne Maşita cinnet geçirdi ne de ben. Şunu bil ki, ben, benim, senin ve âlemlerin rabbi olan Allah'a iman ettim"


Bir manifestoydu bu. Küfrün en büyüğüne duyguların galeyana gelip basit bir dışa vurumu değildi. Âlemlerin Rabbinin isminin yasak olduğu beldelerin kralına âlemlerin Rabbine olan imanı haykırmakla bir Müslüman'ın davası adına siyasi savunmasıydı.


Biz Müslümanlar, gözleri kapalı olarak değil, kendi şuurumuzla, tercihimizle bu davaya girdik. Bizim erdem bildiğimiz değerler sizin için delilik halidir biliyoruz. Siz anlamazsınız çünkü bir yetimin başını okşamanın verdiği huzuru. Mazlumlara yüreğini kilim yapmak için illa çıldırmış olmak lazımdır size göre. Uzuvlarından abdest suyu damlar halde secdelere kapanmak akıl kârı değildi.


Asiye'den duyduğu sözler Firavunun başını döndürmüştü. Odadan kaçarcasına çıkıp Asiyenin annesine, yani kayınvalidesine koştu. Bir şehri yerinden söktürüp huzuruna çağırtan Firavun oradan oraya koşuşturuyordu. Kayınvalidesine varıp meseleyi anlattı ve kızını ikna etmesini istedi. Aksi halde öldürmekten başka çaresi kalmayacaktı.


Asiye'nin annesi kısa bir zaman içinde Asiye'nin odasına girdi. Davetçilerin aile baskısı veya duygusal yaklaşımlarıyla ilk imtihanı olmayacaktı bu. Son da olmadı. Annesi, anne duygularla kızını yolunda çevirmeye çalıştı. Asiye tavizsizdi. İslam'da izzeti bulmuştu. İslam olalı beri kâinat ile arkadaş olmuşlar, manevi cennetler yaşamıştı. İslamın bu güzelliklerinden vazgeçmeye niyeti yoktu.


Firavun, Asiyeyi annesiyle de yolundan caydıramayınca ortadan kaldırma seçeneğini devreye soktu. Öldürmek... Allah'ın verdiği canı Allah'a adadığı için gasbetmek. Zalimlerin her zaman için başvurdukları çarelerden biri. Tarih boyunca şekli, araçları, mahiyeti değişik olsa bile mazlumları sindirmenin keskin metotlarından biri. Aslında Firavun Asiye'yi sever ve ona düşkündü. Lakin hiçbir şey tahtından daha değerli değildi. Öyleyse yakınlığından, akrabalık bağlarından, sair sebeplerden dolayı Müslüman birine güvenilmezdi. Allah'a nankör olan kula vefa eder miydi?


Bazı rivayetlerde Hz. Asiye'nin bir kayanın altında ezilerek şehid edildiği söylenir. Bazı kaynaklarda ise şehadeti değişik anlatılır. Buna göre, Asiye'nin el ve ayakları dört ayrı kazığa bağlanarak zıt yönlere çekilmiş ve parçalanarak şehid edilmiştir. Nitekim Kur'an-ı Mubin'de Fecr süresi 10. ayette geçen "Kazıklar sahibi Firavun" ibaresi Firavunun kazıklara bağlattığı insanlara gerdirerek parçalattırışı şeklinde tefsir edilir.


Hz. Asiye şehid edilmişti. Şekli o kadar da önemli değildi. İnsanın canını o canı bahşedene teslim ederken adının şehadet olması önemliydi. Can Allah için verildikten sonra canın sahibinin hangi yanı üzerine düştüğü önemli değildi. Asiye davasına şahid olmuş biri olarak İslam Milletinin bayan yiğitler de çıkaracağını göstermişti. Öyle Asiye şehid olmuş deyip geçmeyin. Bir kraliçe düşünün yeryüzünün şatafatı ayakları dibinde olsun. Zenginlik, saltanat, güç ve kudret elinizin kiri olsun. Sonra siz bundan sadece Allah için vazgeçin ölme pahasına. Bunu anlamak için sahip olduğunuz bir dünyalığınızı din için terk etmekle karşı karşıya bırakıldığınız hayalini yaşayın. Ya da şu ayete kulak verdikten sonra şöyle soralım;


"Allah, inananlara da Firavun'un karısını misâl gösterdi. O, 'Rabbim! Bana katında, cennette bir ev yap; beni Firavun'dan ve onun (kötü) işinden koru ve beni bu zâlim topluluktan kurtar!' demişti." ( Tahrim: 11)


"Rabbim bana katında cennette bir ev yap"


Eşini her türlü borcun altına sokarak patronun kölesi yapıp daha geçen yıl aldırdığı bulaşık makinesini değiştirmeyi dilemek gibi mi Asiye'nin bu duası?

"Rabbim bana katında cennette bir ev yap"

"Evimiz 180 metre kare. Daha geniş bir ev alalım" temennisine benziyor mu Asiye'nin duası?

"Rabbim bana katında cennette bir ev yap"

"Şu eski TV'yi atalım yeni LCD TV'ler çıkmış. Herkesten önce bizim olsun" demeye benziyor mu Asiyenin duası?


Ey Asiyeler! Asiye gibi Allah'ın katında bir ev isteyin. Takvadan, ihlastan, aşk-ı ilahiden inşa edin evlerinizi. Koltuk takımlarını, çamaşır makinelerini, dünyayı, dünyalığı istemeyin. Asırlardır kime kaldı ki, size kalsın.


Asiye olmak isterseniz "Rabbim bana katında cennette bir ev yap" deyin

"Rabbim bana katında cennette bir ev yap" (amin)


İslam Kaynaklarına Göre Peygamberler Tarihi/Abdullah Aydemir

_________________
Elif gibi yalnızım,
Ne esrem var, ne ötrem.
Ne beni durduran bir cezmim,
Ne de bana ben katan bir şeddem var.
Ne elimi tutan bir harf,
Ne anlam katan bir harekem...
Kalakaldım sayfalar ortasında.
Bir okuyan bekledim,
Bir hıfzeden belki...
Gölgesini istedim bir dostun med gibi…
Sızım elif sızısı...

Nilin Kraliçesi hz Asiye Anamız Sdfghj15
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://kutluforum.yetkinforum.com
 
Nilin Kraliçesi hz Asiye Anamız
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
KUTLU FORUM :: KÜLTÜR DÜNYASI :: Kadın-Aile-
Buraya geçin: