Cin ile Seytan arasindaki fark ve benzerlikleri kisaca özetleyebilir misiniz?
Soru
Cin ile Seytan arasindaki fark ve benzerlikleri kisaca özetleyebilir misiniz?
Cevap
Değerli Kardeşimiz;
Şeytanlar da cindir. Cinlerin kafirlerinden oluşur.
Cin ve şeytanlar, saf ateşten, yani, dumansız ateş alevinden yaratılmış ruhanî varlıklardır. Cinler de melekler gibi görünmeyen gizli varlıklar olup çeşitli suret ve şekle girmeye ve zor işler başarmaya muktedir, fakat cins ve mahiyet bakımından meleklerden ayrı yaratıklardır.
Cinler arasında da insanlar gibi evlenme vardır. Onlar da Allah`a îman ve ibâdetle mükelleftirler. Bâzıları isyankâr olup kâfir, bâzıları da itâatli mü`mindirler. Ancak şeytanların hepsi isyankâr ve kâfirdirler. Sırf şer işleyen, insanları yoldan çıkarmakla meşgul olan varlıklardır.
Şeytanların mü`mini ve itâatlisi yoktur. Cinler, Allah`ın izni ve hükmü olmadan hiç kimseye ne iyilik, ne de kötülük yapabilirler. Cinler gaybı bilmez, Allah`ın Peygamberlerine bildirdiği İlâhî vahye muttali olamazlar.
Cinler insandan evvel yeryüzünün idare ve tedbirini görmekle vazifelendirilmişlerdir, ancak yeryüzünde çok kötülük yaptıkları, fesad çıkardıkları için, sonunda bu görevden azledilmişlerdir. Yerlerine, insanoğlu tayin edilmiş, yeryüzünün sâhipliği makamına getirilmiştir. Peygamberimiz, insanlara olduğu gibi cinlere de elçi olarak gönderilmiş, tebliğ vazifesini cinler arasında da yerine getirmiştir. Kur`ân-ı Kerîm`de Cin sûresinde bu husus, açık bir şekilde beyan buyurulmuştur. (Mehmet Dikmen)
**********************************
Cin ve seytan arasındaki fark
Cin kelime manasıyla, “gizli, örtülü varlık, görülmeyen şey” anlamına gelir. Çeşitli şekillere girebilen, ateşten yaratılmış, manevi, ruhani, gizli varlıklara verilen addır.
Fakat cinlerin özellikleri tam olarak bilinmemekle beraber, kaynaklarımızda onların dumansız, halis, öz ateşten veya yakıp kavurucu, alevli bir ateşten yaratıldıkları ifade edilmektedir. Hadis-i şerifte, peygamberimiz (s.a.v ) meleklerin nurdan, cinlerin de alevli bir ateşten yaratıldıklarını haber vermiştir. (Müslim, zühd, 60. r. )
Şeytan ise kelime manasıyla, gözle görülmeyen, azgınlık ve kötülükte ileri giden, kibirli, asi, insanları saptırmaya çalışan cinlere denir.( TDV yay.)
“Biz meleklere Âdeme secde edin dediğimizde, iblis hariç hepsi secde etti. İblis cinlerdendi ve Allah’ın emrinden harice çıktı.” ( kehf: 50) Ayetinden de açıkça anlaşılacağı gibi aslında şeytan bir cindir. Allah’a ibadet ederek derecesini yükseltmiş, daha sonra isyanı yüzünden bu konumunu yitirmiştir.
Cinlerin mümin, münafık, ve kafirleri bulunur. Kâfirlerine “şeytan”, insanların arasında bulunan, yerleşen ve göç eden cinlere “ummar”, çocuklara musallat olanlara “ervah”, şeytanlaşmış cinlerin en şerli ve güçlü olanlarına da “ifrit” adı verilir.
Cinler, insanlar gibi bu dünyada imtihan olunmaktadırlar. Onlar da hesaba çekilip cennete veya cehenneme gideceklerdir. Salih amel yapan ve hayır işleyenleri cennete, inkâr edip kafir olanları ve iman etmeden tövbesiz ölenleri de cehenneme gidecekler ve ceza göreceklerdir.
İblisin asıl adı Azazil idi. Allah’ın (cc) Hz. Adem’e (as) secde etme emrinden yüz çevirip kibirlenerek isyan etmesinden sonra iblis ve şeytan ismini aldı. Şeytanın cinlerden en büyük farkı kibri yüzünden kâfir olup Allah'ın rahmetinden kovularak sonsuza dek lanetlenmesidir.
Cinler ve şeytanlar arasındaki bir diğer fark ise: Cinler insanın doğrudan beynine, aklına, düşünce sistemine nüfuz edebilir. O bölgeleri tesir altına alabilir.(korku, endişe, ürperti hayal kurma gibi olaylarda olduğu gibi)
Şeytan ise farklı olarak, ancak kalbe ve inanç merkezine nüfuz edebilir ve kalbin yanında bulunan lümme-i şeytaniye denilen yerde, devamlı suretle insana vesvese verir. İnsanoğlunu yoldan çıkarmaya çalışır.
Bazı âlimler insanların göremediği bu ruhanî varlıkları şöyle özetlemişlerdir: Ruhanî varlıklar olarak, hayırlı olan ve Allah’ın emrinden çıkmayan, insana iyi şeyler ilham eden varlıklara Melek; insanı aldatan ve şerre yöneltenlerine Şeytan; hem hayırlıları, hem şerlileri bulunan ruhani varlıklara da cin diyerek, üç sınıfa ayırmış böylece konuya açıklık getirmişlerdir.
Şu da belirtilmelidir ki, halk arasında iblisin (şeytanın) meleklerden biri veya onların hocası veya başkanı olduğuna dair ortaya atılan görüşlerin kaynağı İslamî değildir. Hıristiyan inancına dayanmaktadır.
*****************************************************
İnkarcılar Kur'an-ı Kerim'i Hz.Muhammed'in yazdığını düşünerek okudukları için her ayette bir çelişki bulmaya çalışırlar..Bunun en basit örneği şeytanın cin değil de melek olduğu çarpıtmasıdır..Allah'ın kelamını bir bütün olarak değerlendirmek yerine herhangi bir ayeti okuduktan sonra kitabı kapatırlar..İşte bu ayet apaçık çelişkidir nasıl göremiyorsunuz diye serzenişte bulunurlar..
Bu kişilerin mantık bozukluğu aynen şu örnekteki duruma benzer..Elinize bir roman alıyorsunuz ve romanın 34. sayfasına geliyorsunuz..Romandaki bütün karakterleri benimsiyorsunuz ve bundan sonra da karakterlerin başına gelen olayları ve sonuçlarını inceliyorsunuz..Siz 34. sayfada taksi şöförünün hız limitini aştığını okuduktan sonra başına ne geleceğini merak ettiğiniz için bir sonraki sayfayı yani 35. sayfayı çevirmeniz gerekecektir..Şimdi siz sayfayı çevirmeden "bu taksi şöfürü ölecektir", "bariyerlere çarpıp duracaktır" ya da "hava yastığı olduğu için kurtulacaktır" gibi önermeler ortaya atıp bu romanı kendi kafanıza göre biterebilirmisiniz?Tabiki biteremezsiniz..Çünkü bu olaydan sonra ne olduğunu öğrenebilmek için sayfayı çevirmeniz gerekecektir..
İnkarcılar Kur'an-ı Kerim'de şeytanın melek olduğunu belirten 4 farklı ayet gösterirler..Kehf suresinde belirtilen "şeytan cinlerdendi" ayetini ise bir çelişki olarak görüp "Bakın 4 ayette şeytanın melek olduğu, başka bir ayette ise şeytanın cin olduğu yazıyor." gibi bir savunma yapıp, yukarıda belirttiğimiz roman örneğinde olduğu gibi bir bütün olarak değerlendirme yapamazlar..Allah'ın kelamı değişmezdir, bir ayeti okuduktan sonra neden diğer ayetleri okuyayım gibi saçma bir düşünceye kapılırlar.
Şeytan ile ilgili ayetleri iniş sırasına göre incelediğimizde melek olmadığı apaçık görülmektir..
Araf:
11- Sizi yarattık, sonra size biçim verdik, sonra da meleklere: "Âdem'e secde edin" dedik; hepsi secde ettiler, yalnız İblis, secde edenlerden olmadı.
Taha:
116- Bir vakit meleklere: "Âdem(e hürmet) için secde edin" demiştik; İblis'ten başka hepsi secde etmiş, o çekinmişti.
İsra:
61- (Yine unutma ki) Bir vakit meleklere: "Âdem'e secde edin" demiştik. İblis'ten başka hepsi secde ettiler. O ise: "Ben bir çamurdan yarattığın kimseye mi secde ederim?" demişti.
Kehf:
50- Yine o vakti hatırla ki biz, meleklere: "Âdem'e secde edin!" demiştik. İblis hariç olmak üzere onlar hemen secde ettiler. İblis cinlerdendi, Rabbinin emrinden dışarı çıktı. Şimdi siz beni bırakıp da İblis'i ve soyunu dostlar mı ediniyorsunuz? Halbuki onlar sizin düşmanınızdır. Zalimler için bu ne kötü bir değişmedir
Bakara:
34- Ve o zaman meleklere: "Âdem'e secde edin!" dedik, hemen secde ettiler. Yalnız İblis dayattı, kibrine yediremedi, inkârcılardan oldu.
Şimdi bu ayetlerdeki sıra ve düzene bakalım;
-Hz.Adem(a.s) yaratılıyor ve Allah(c.c) bütün mahlukata emir veriyor..Çünkü Cenab-ı Allah'ın emri bütün mahlukatı kapsar..(Eğer böyle olmasaydı cinlerinde sınava tabi tutulmasını hiçbir şekilde açıklayamazdık.Onların da sınavda olması bu hitabın cinleri de kapsadığını gösterir..)
-Bir sonraki ayette İblis'in çekindiği ve yanaşmadığı anlatılıyor..
-Diğer ayette şeytan'ın Hz.Adem'e neden secde etmediği açıklanıyor..
-Kehf suresinde meleklerin içine dahil olupta isyan eden mahlukat hakkında bilgi verilip, onun cinlerden olduğu açıklanıyor!..(Bu surede dikkat edilmesi gereken bir nokta daha vardır..Hitap şöyle başlıyor; "Yine o vakti hatırla ki".Demek ki bu ayet başka ayetlerin devamı mahiyetinde ki "yine o vakti hatırla" şeklinde bir hitap sözkonusu.)
-Ve Bakara sureside bu olayın sonuç bölümüdür.."Kibrine yediremedi ve inkarcılardan oldu"..
ŞEYTAN MELEK Mİ CİN Mİ?
şeytanın bir melek mi yoksa cin mi olduğuna dair,yapılan ihtilaflara karşılık olmak üzere,net bir cevap vermeyi planladımve bu araştırmamı sizlerle paylaşmak istiyorumbilindiği gibi İslam karşıtı düşünce bakara süresinin 34ayetiyle kehf süresinin 50ayetinde iblis’e verilen tanımlamanın melek mi yoksa cin mi olduğu konusunda,kuran-da çelişki olduğunu söylerlerancak bunun net bir cevabının kafir cinlerden olduguna dair kuran ayetini, bu yazımda göreceğiz inşallah
Meleklere,Adem’e secde edin demiştik de iblis müstesna hepsi secde etmişlerdi(ve iz kulna lilmelaiketi’scüdu liademe fesecüdu illa iblis) –Bakara süresi 34
Burada iblis(şeytan) ında melekler sınıfına dahil edildiğini ancak meleklerden müstesna olarak ademe secde edilmediği ayeti beyan edilmiştiryani melek olduğu yönde istisnalık belirtilmiştiryani Allah iblisi meleklerden istisna etmiştirİstisna ise,istisna olmasaydı hükme dahil olacak olan yada olması doğru olan şeyin dışarıda bırakılmasını ifade ederdolayısıyla ayette gecen illa iblis –iblis dışında cümlesi,meleklerle beraber anılan bir çoğul cümlenin,bunun dışında bırakılan istisna tek bir kavramı belirtmektedir
Biraz daha açıklık getirmek istenirse,Allah’ın seslendiği varlık meleklerdirdolayısıyla çoğunluğa sesleniş tarzı,cümlenin kurulumunda etmendirdolayısıyla içlerinde ki bir istisna olan iblise seslenmesi bu secde işinde melekleri saf dışı bırakacaktırbundan sebep,çoğul olan kavrama seslenilmesi ve istisnanın iblis olması ayetin manasında doğru bir kurulumu göstermektedirörneğin; müdür kapıdan içeri girince,tüm öğrenciler ayağa kalktı,yalnız öğretmen hariç Kelimesi bu manayı teyid etmektediryani istisna olan bir kavramın ayetteki meleklere anlışı,çoğul bir kavramla birlikte anılışından dolayıdır
Bir başka deyişle,iblis’in kafir cinlerden oluşuna yönelik,bakara süresinin 34ayetinde bir sözden belirtilmese de,ayetin verdiği cümle tarzında istisna olarak belirtilmesi,çoğunluk bir zannın beraberiyle getirilmesine yöneliktirçünkü secde edenler çoğul olarak meleklerdir
Ayetin devamında ise; O,yüz çevirdi (eba),kibirlendi (ve’stekbere) ve kafirlerden oldu (ve kane mine’l-kafirin)
Görüldüğü gibi,eylemin sonucunda verilen tepkinin,iblisin durum değiştirmesine vesile olduğuda buradan acık ve net olarak görülmektedirdolayısıyla,eylemden önce,iblisin melek sıfatında yada meleklerin davranışlarıyla aynı davranışı göstermesi zaten vardı…yani iblis’ ve kane mine’l –kafirin
Kafirlerden oldu-kelimesi,olmazdan önceki halinin,meleklerle beraber itaat ettiğini ve Allaha karşı gelmediği anlaşılmaktadır
“Eba-ye-‘ba-ibaen” kökünden gelen “eba” tereddütsüz düşünüp taşınarak,irade ve ihtiyar ile imtina etmek,kaçınmak,yüz çevirmek,diretmek,dayatmak demektir
İba fiili,istikbar (büyüklük taslamak) fiilinden önce zikredilmiştiroysa İblis’in secdeden imtina etmesinin sebebi büyüklük taslaması olduğuna göre;onun daha önce zikredilmesi gerekirdiAncak bunun böyle olduğu apaçık ve ortada olduğu için buna işaret etmek gereği yoktur(sad-38) süresinin 74ayetinde yalnız “istikbar” (hicr 15) süresinin 31ayetinde ise yalnız “iba” kelimesinin zikri ile iktifa edilmiştir
Bir başka deyişle zaten iblis’in küfretmezden önce,meleklerle birlikte anılışı,o gurubun bir üyesi olduğu konusunda ayetin mana ihtivasıyla elimize bilgi olarak geçmiştiryani çoğul bir gurubun yani meleklerin içinde olması, yaratılış itibariyle farklı bir duruma sahip olsa da fark etmeyecektir,Allah’a melekler gibi itaat etmesi,kafir cinlerden olmamasının sebebidirta ki; adem’e secde emri kesin olarak verilmesine kadar
Bunun için Muhammed ibn ishak ,Hallad’dan ,Ata’dan,Davud’dan ve İbn Abbas’tan nakleder ki;o şöyle demiş:
-İblis günah işlemezden önce meleklerden bir melek idi,(davranış ve itaat olarak)ve ismi Azazil olup yeryüzünde yaşardıÇalışma bakımından meleklerin en ileri gidenlerindendi içlerinden en bilgini idi,Bu husu,onu kibre sevketti ve o Hınn adı verilen bir kabileden idi
(hadislerle kuran-ı Kerim tefsiri-İbn kesir-Çağrı yayınları-C2,syf288)
Buradan da anlasılacağı gibi,davranış ve itaat boyutunda meleklerle aynı anlamda çağrılan iblisin,yaratılış itibariyle meleklerden farklı olması onun cin sıfatında olmasını gerektiriyorancak ayetin manasında bu böyle söylenmemektedirsöyleniş tarzında çoğunluk bir gurup meleklere,ve bunlarla aynı davranış içerisinde bulunan ve yaratılış itibariyle farklı olan iblise yöneliktirancak itaat etmemesinden sonra ayetin devamında,o zaten bir cin ve kafir cinlerden oldu ayetiyle birebir teyid edilerekanlamın iblisin meleklere ait yada cinlere mi ait olduğu ihtilafı ortadan kalkmış olmaktadır
Zira kehf süresinin 50ayeti buna delil getirmektedir
Yine o vakti hatırla ki biz, meleklere: "Âdem'e secde edin!" demiştik İblis hariç olmak üzere onlar hemen secde ettiler İblis cinlerdendi, Rabbinin emrinden dışarı çıktı
(ç)alıntı
*************************************************
Cin Ve Şeytanın Farkları
http://forum.vatan.tc/cin-ve-seytanin-farklari-t19829.0.html
Sayfa: [1] Yukarı git
Konu: Cin Ve Şeytanın Farkları (Okunma Sayısı 1724 defa) Bu konuyu yazdır !
0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
Burada dikkat edilmesi gereken nokta; cinler, insanın doğrudan beynine, aklına, düşünce sistemine nüfuz edebilir, o bölgeleri tesir altına alabilir. (Korku, endişe, ürperti, hayal kurma gibi olaylarda olduğu gibi) Şeytan ise farklıdır, o yaratılış gereği kalbe ve inanç merkezine nüfuz eder. Kalbin yanında bulunan lümme-i şeytaniye denilen yerde, devamlı surette insana vesvese verir, onu ifsad etmeye çalışır. Şeytan, en büyük düşman olduğu halde, gerektiğinde cinleri, gerektiğinde habis ruhları, gerektiğinde ise insî şeytanları kullanarak, kötülüklerini bunlar vasıtasıyla sergileyerek varlığını insanlara unutturmaya çalışır. Bu gaflet hâlinden kurtulmak için, insanın inancı kuvvetli, düşünce ufku berrak, temiz kalbli, hizmet şuurundaki insanlarla münasebetinin çok olması, hakikat derslerinin yapıldığı sohbetlere sık sık gitmesi ve dünyayı bir misafirhane olarak görmesi gerekir.
Özellikle sosyete kesiminde bulunup da, sırf macera olsun diye böyle seans düzenleyenler "Mevlânâ'nın ruhu geldi, falan zâtın ruhu gitti" diyerek, cinler tarafından aldatıldıklarının farkına varmaz ve inançlarında bir şüphe belirir. Birçokları cinlerin aldatmasıyla ibadeti de bırakır. İnsan için en büyük zarar, en müdhiş hastalık, Allah'dan (c.c.) uzaklaşmaktır ve şeytan, bu konuda tuzağına düşen hiçbir kimseye acımaz.
İnsanlar bu câzibedar cin oyunları, cin çağırma, ruh daveti, seans gibi şeylerle meşgul olup, cinleri görmek sevdası yerine, temiz bir kalble, ihlâslı bir niyetle, iman hakikatleri dersini aldıktan sonra, nefis terbiyesi neticesinde mânen terakki ederek ulvî ruhlarla, büyük zâtlarla Allah'ın izniyle görüşebilir.
Böyle bir makama erişen insan, cinlerle görüşmeyi onlara soru sormayı veya onlardan herhangi bir bilgi öğrenmeyi neylesin?
http://www.cehennet.info/paranormal/forum/showthread.php?t=304
*******************************************************
ŞEYTAN MELEK Mİ CİN Mİ?
şeytanın bir melek mi yoksa cin mi olduğuna dair,yapılan ihtilaflara karşılık olmak üzere,net bir cevap vermeyi planladımve bu araştırmamı sizlerle paylaşmak istiyorumbilindiği gibi İslam karşıtı düşünce bakara süresinin 34ayetiyle kehf süresinin 50ayetinde iblis’e verilen tanımlamanın melek mi yoksa cin mi olduğu konusunda,kuran-da çelişki olduğunu söylerlerancak bunun net bir cevabının kafir cinlerden olduguna dair kuran ayetini, bu yazımda göreceğiz inşallah
Meleklere,Adem’e secde edin demiştik de iblis müstesna hepsi secde etmişlerdi(ve iz kulna lilmelaiketi’scüdu liademe fesecüdu illa iblis) –Bakara süresi 34
Burada iblis(şeytan) ında melekler sınıfına dahil edildiğini ancak meleklerden müstesna olarak ademe secde edilmediği ayeti beyan edilmiştiryani melek olduğu yönde istisnalık belirtilmiştiryani Allah iblisi meleklerden istisna etmiştirİstisna ise,istisna olmasaydı hükme dahil olacak olan yada olması doğru olan şeyin dışarıda bırakılmasını ifade ederdolayısıyla ayette gecen illa iblis –iblis dışında cümlesi,meleklerle beraber anılan bir çoğul cümlenin,bunun dışında bırakılan istisna tek bir kavramı belirtmektedir
Biraz daha açıklık getirmek istenirse,Allah’ın seslendiği varlık meleklerdirdolayısıyla çoğunluğa sesleniş tarzı,cümlenin kurulumunda etmendirdolayısıyla içlerinde ki bir istisna olan iblise seslenmesi bu secde işinde melekleri saf dışı bırakacaktırbundan sebep,çoğul olan kavrama seslenilmesi ve istisnanın iblis olması ayetin manasında doğru bir kurulumu göstermektedirörneğin; müdür kapıdan içeri girince,tüm öğrenciler ayağa kalktı,yalnız öğretmen hariçKelimesi bu manayı teyid etmektediryani istisna olan bir kavramın ayetteki meleklere anlışı,çoğul bir kavramla birlikte anılışından dolayıdır
Bir başka deyişle,iblis’in kafir cinlerden oluşuna yönelik,bakara süresinin 34ayetinde bir sözden belirtilmese de,ayetin verdiği cümle tarzında istisna olarak belirtilmesi,çoğunluk bir zannın beraberiyle getirilmesine yöneliktirçünkü secde edenler çoğul olarak meleklerdir
Ayetin devamında ise; O,yüz çevirdi (eba),kibirlendi (ve’stekbere) ve kafirlerden oldu (ve kane mine’l-kafirin)
Görüldüğü gibi,eylemin sonucunda verilen tepkinin,iblisin durum değiştirmesine vesile olduğuda buradan acık ve net olarak görülmektedirdolayısıyla,eylemden önce,iblisin melek sıfatında yada meleklerin davranışlarıyla aynı davranışı göstermesi zaten vardı…yani iblis’ ve kane mine’l –kafirin
Kafirlerden oldu-kelimesi,olmazdan önceki halinin,meleklerle beraber itaat ettiğini ve Allaha karşı gelmediği anlaşılmaktadır
“Eba-ye-‘ba-ibaen” kökünden gelen “eba” tereddütsüz düşünüp taşınarak,irade ve ihtiyar ile imtina etmek,kaçınmak,yüz çevirmek,diretmek,dayatmak demektir
İba fiili,istikbar (büyüklük taslamak) fiilinden önce zikredilmiştiroysa İblis’in secdeden imtina etmesinin sebebi büyüklük taslaması olduğuna göre;onun daha önce zikredilmesi gerekirdiAncak bunun böyle olduğu apaçık ve ortada olduğu için buna işaret etmek gereği yoktur(sad-38) süresinin 74ayetinde yalnız “istikbar” (hicr 15) süresinin 31ayetinde ise yalnız “iba” kelimesinin zikri ile iktifa edilmiştir
Bir başka deyişle zaten iblis’in küfretmezden önce,meleklerle birlikte anılışı,o gurubun bir üyesi olduğu konusunda ayetin mana ihtivasıyla elimize bilgi olarak geçmiştiryani çoğul bir gurubun yani meleklerin içinde olması, yaratılış itibariyle farklı bir duruma sahip olsa da fark etmeyecektir,Allah’a melekler gibi itaat etmesi,kafir cinlerden olmamasının sebebidirta ki; adem’e secde emri kesin olarak verilmesine kadar
Bunun için Muhammed ibn ishak ,Hallad’dan ,Ata’dan,Davud’dan ve İbn Abbas’tan nakleder ki;o şöyle demiş:
-İblis günah işlemezden önce meleklerden bir melek idi,(davranış ve itaat olarak)ve ismi Azazil olup yeryüzünde yaşardıÇalışma bakımından meleklerin en ileri gidenlerindendi içlerinden en bilgini idi,Bu husu,onu kibre sevketti ve o Hınn adı verilen bir kabileden idi
(hadislerle kuran-ı Kerim tefsiri-İbn kesir-Çağrı yayınları-C2,syf288)
Buradan da anlasılacağı gibi,davranış ve itaat boyutunda meleklerle aynı anlamda çağrılan iblisin,yaratılış itibariyle meleklerden farklı olması onun cin sıfatında olmasını gerektiriyorancak ayetin manasında bu böyle söylenmemektedirsöyleniş tarzında çoğunluk bir gurup meleklere,ve bunlarla aynı davranış içerisinde bulunan ve yaratılış itibariyle farklı olan iblise yöneliktirancak itaat etmemesinden sonra ayetin devamında,o zaten bir cin ve kafir cinlerden oldu ayetiyle birebir teyid edilerekanlamın iblisin meleklere ait yada cinlere mi ait olduğu ihtilafı ortadan kalkmış olmaktadır
Zira kehf süresinin 50ayeti buna delil getirmektedir
Yine o vakti hatırla ki biz, meleklere: "Âdem'e secde edin!" demiştik İblis hariç olmak üzere onlar hemen secde ettiler İblis cinlerdendi, Rabbinin emrinden dışarı çıktı
************************
ŞEYTAN İLE CİN HAKKINDA SÖYLENENLER
Zaman zaman şeytan ve cin hususlarında çeşitli sorular sorulup, münâkaşalar yapıldığına şahid oluruz. Cin ve şeytanı mikrop, bakteri gibi gözle görülmeyen maddî küçük mahlûkatla te'vil etmeye çalışan imânı nâkıs dar anlayışlar olduğu gibi, külliyen reddetme cihetine giden münkir imansızlar da vardır. Hemen belirtelim ki, cin ve şeytanı mikrop, bakteri, virüs gibi maddî varlıklarla karşılaştırmak, onlarla izah etmek büyük hatadır, şahsî, beşerî, arzî bir te'vildir, dinî dayanaktan mahrumdur. Yapılan açıklamaların semâvî ve mûteber olabilmesi için Kur'ân veya sünnetten bir dayanağa sahip olması gerekir.
Cin ve şeytanın varlığını inkâr etmek küfürdür. İmanla bağdaşamaz. Mahiyetleri ile alâkalı açıklamalara gelince, bazı hususlarda nas mevcut ise de, bazı hususlar kapalıdır ve âlimler de farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Bir kısım merakı izâle edecek kadar bazı açıklamaları kaydediyoruz:
Şeytan kelimesi, "salâh ve hayırdan uzak oldu" manasına gelen şatane fiilinden müştak olduğu kabul edilir. Arap dilinde şer ve kötülükte ileri giderek mensub olduğu sınıfta temayüz eden, benzerlerinin dışına çıkan herşey için kullanılmıştır. Bu sebeple, insan, hayvan vb. görünen mahlûkatın şerirlerine şeytan dendiği gibi, görünmeyen mahlûkatın şerirlerine de şeytan denmiştir. Kur'ân-ı Kerîm'de insanî ve cinnî şeytanlardan muhtelif âyetlerde söz edilmiştir. Hadislerde bir kısım kötülükler de şeytana teşbih edilmiştir. Hz. Ömer (radıyallahu anh) Şam'a geldiklerinde bindirildiği bir at, altında çalım yapmaya başlayınca, hemen inmiş ve: "Beni bir şeytana bindirdiniz" buyurmuştur.
Görünmeyen ve insanlara kötü telkînatlarda bulunarak onları azıtan mahluk manasındaki şeytan, cin sınıfındandır. Bir başka ifâdeyle bu mânâda şeytan cinlerin asi takımına denir. Ataları, "Ben ateşten yaratıldım. Âdem ise topraktan yaratıldı, ateş topraktan üstündür, dolayısiyle ben Âdem'den üstünüm" kuruntusuna düşerek Cenâb-ı Hakk'ın "Âdem'e secde et!" emrine isyan eden iblistir.
Âlimler çoğunlukla "Şeytanlar cinlerin asi ve şer olanlarıdır" demekte müttefiktirler.
Bazılarına göre cinlerin birçok sınıfı vardır: Mutlak zikredilince cins sınıfı kastedilir, insanlarla beraber yaşayan cinnî'ye âmir, çocuklara musallat olan cinnîlere ervâh, bunların habis olanlarına şeytan denilir. Kötülüğü bir derece artarsa mârid, daha da artarsa ifrit denir.
Hadislerde, cin ve şeytan iki ayrı sınıfmış gibi ifâde edilmiştir. Ancak meseleyi yakından tahlil eden muhakkik ulemâ, her ikisinin de esâs itibâriyle bir nev' olduğunu, biri kâfir kalarak şeytan, diğeri iman ederek cin adını aldığını söylemiştir.
İblis'in lügat olarak iblâs kelimesinden geldiği kabul edilmiştir. İblâs hayırdan me'yusiyet, pişmanlık ve mahzuniyet mânâsına gelir.
İblis de hayırdan son derece me'yus demektir. Çünkü Cenab-ı Hakk, masiyeti sebebiyle bütün hayırdan mey'us, kovulmuş bir şeytan kılmıştır. Şu halde iblisi de cinnîlerin bir sınıfı kabul etmek gerekmektedir.
Ancak, cinlerin asılları hususunda da ihtilâf edildiğini belirtmemiz gerekir. İbnu Abbas (radıyallahu anhümâ)'tan yapılan bir rivayete göre, cinlerle şeytanlar başka başka mahluklardır. Cinlerin babası Cânn'dır. İçlerinde mü'min ve kâfirleri vardır. Cinler ölürler. Şeytanların atası ise İblis'tir, onlar ölmezler. Zamanı gelince ataları olan İblis'le öleceklerdir.
Cinlerin asıllarıyla ilgili bir ihtilâf, âhirette hallerinin ne olacağı hususuna da sirayet etmiştir. "Cinler Cânn'ın neslidir" diyenlere göre, onların mü'minleri cennete; kâfirleri cehenneme gidecektir.
"Cinler İblis'in zürriyetidir" diyenlerden Hasan Basrî'ye göre mü' minleri cennete gidecektir; Mücâhid'e göre mü'minleri de cennete gidemiyecektir. Ahirette onlara tıpkı hayvanlara denildiği gibi, "Toprak olun" denecektir. İmam Âzam'ın da bu görüşte olduğu söylenmiştir, ancak onun hiçbir beyanda bulunmadığı da söylenmiştir.
Şâfiî, Malik, İbnu Ebi Leylâ gibi sâir ulemâ ise iyilerinin mükâfaat, kötülerinin de azab göreceklerini söylemişlerdir.
Cinlerin mahiyetini açıklama sadedinde yukarıda kaydettiğimiz, çeşitlerine dikkat çekildikten sonra: "Nevilerin sayısını Allah Teâla'dan başkası bilmez" de denmiştir. Bazıları: "Mahiyetleri muhtelif cisimlerdir, ancak onları müşterek bir sıfat birleştirir, o da mekânda hasıl olmaları, uzunluk, genişlik, derinlik gibi üç buuda sahip bulunmaları, lâtif, kesif, ulvî, süflî kısımlarına inkisam etmeleridir" demiştir.
Cinler hakkında ileri sürülen ilâve bir açıklama da şöyledir: "Latif ve hevâî bâzı cisimlerin mâhiyet itibariyle diğer cisim nevilerine muhâlif olmaları, onların, insanların mislini yapmaktan âciz olacakları bazı acîb, yahud meşakkatli işler için hususi bir ilme ve kudrete mâlik bulunmaları imkânsız değildir. Onlar muhtelif şekillere bürünebilirler. Bütün bunlar, bu hususta Cenâb-ı Hakk'ın kendilerine verdiği kudret sayesindedir."
Cinlerin bu insanüstü gücünden insanların istifâde edebileceğine Kur'ân-ı Kerim'de işaret vardır. Nitekim Hz. Süleyman (aleyhisselam) cinlerden istifade etmiş, emrinde istihdâm etmiş, onları asker olarak (Neml 17) müşavir olarak, (Neml 38-39) kullanmıştır.
**********************
Cin ve Şeytanın Farkları
cin cinler Doğan Mirzaoğlu şeytan
Burada dikkat edilmesi gereken nokta;
- Cinler, insanın doğrudan beynine, aklına, düşünce sistemine nüfuz edebilir, o bölgeleri tesir altına alabilir. (Korku, endişe, ürperti, hayal kurma gibi olaylarda olduğu gibi)
- Şeytan ise farklıdır, o yaratılış gereği kalbe ve inanç merkezine nüfuz eder. Kalbin yanında bulunan lümme-i şeytaniye denilen yerde, devamlı surette insana vesvese verir, onu ifsad etmeye çalışır.
Şeytan, en büyük düşman olduğu halde, gerektiğinde cinleri, gerektiğinde habis ruhları, gerektiğinde ise insî şeytanları kullanarak, kötülüklerini bunlar vasıtasıyla sergileyerek varlığını insanlara unutturmaya çalışır. Bu gaflet hâlinden kurtulmak için, insanın inancı kuvvetli, düşünce ufku berrak, temiz kalbli, hizmet şuurundaki insanlarla münasebetinin çok olması, hakikat derslerinin yapıldığı sohbetlere sık sık gitmesi ve dünyayı bir misafirhane olarak görmesi gerekir.
___________
Kaynak: Cinler, Doğan Mirzaoğlu
*************************
EN'ÂM SÛRESİ
(112)İşte böylece biz her Peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. Bunlar aldatmak için birbirlerine yaldızlı laflar fısıldarlar. Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı. O halde onları iftiralarıyla baş başa bırak.
Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Öfke şeytandandır. Şeytan ise ateşten yaratılmıştır. Ateşi söndüren de sudur. Onun için, biriniz öfkelenince hemen abdest alsın!"
Ebû Vail radıyallahu anh. Ebû Dâvud.
Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Melekler, nurdan yaratılmıştır. Cinler, dumansız ateşten yaratılmıştır. Adem ise, size anlatılan şeyden yaratılmıştır."
Aişe radıyallahu anha. Müslim.
Katâde der ki: Bana ulaştığına göre, bir gün Ebu Zerr namaz kılıyordu. Hz. Peygamber (s.a.) : Ey Ebu Zerr; insan ve cin şeytânlarından Allah'a sığın, buyurdu. Ebu Zerr; insanlardan da şeytânlar mı var? diye sordu. Allah Rasûlü (s.a.) evet, buyurdular. Bu hadîsin isnadı, Katâde ile Ebu Zerr arasında kopuktur.
Hadîs başka bir kanaldan olmak üzere Ebu Zerr'den şöyle rivayet edilir : îbn Cerîr, Müsennâ kanalıyla... Ebu Zerr'den rivayet etti ki; o, şöyle demiştir: Bir mecliste Allah Rasûlü (s.a.) ne vardım. Ra-sûlullah, orada, uzun süre oturdu ve; ey Ebu Zerr, namaz kıldın mı? diye sordu. Hayır, ey Allah'ın Rasûlü, diye cevab verdim. Hz. Peygamber; kalk ve iki rek'at namaz kıl, buyurdu. Sonra geldim ve yanına oturdum. Ey Ebu Zerr; cin ve insan şeytânlarından Allah'a sığındın mı? diye sordu. Ben : Hayır, ey Allah'ın elçisi. İnsanların da şeytânları mı var? diye sordum. Evet, onlar cin şeytânlarından daha şerlidirler, buyurdu. Bu hadîsin de isnadında kopukluk vardır.
Hadîsi İmâm Ahmed muttasıl olarak şöyle rivayet eder : Bize Vekı'nin... Ebu Zerr'den rivayetin e göre o, şöyle demiştir: Hz. Peygamber (s.a.) mescidde iken yanına vardım ve oturdum. Ey Ebu Zerr; namaz kıldın mı? diye sordu. Ben; hayır dedim. Kalk namaz kıl, buyurdu, kalktım, namaz kıldım, sonra oturdum. Ey Ebu Zerr; insan ve cin şeytânlarının şerrinden Allah'a sığın, buyurdu. Ben; ey Allah'ın elçisi, insanların da şeytânları mı var? diye sordum. Allah Rasûlü; evet buyurdu. Sonra Ebu Zerr, hadîsin bütününü uzun olarak zikretti.
Hadîsi Hafız Ebu Bekr îbn Merdûyeh Tefsirind e Ca'fer îbn Avn, Ya'lâ İbn Ubeyd ve Ubeydulla h İbn Musa'dan bu üçü de Mes'ûdî'den rivayet etmişlerdir.
Hadîsin başka bir kanaldan îbn Ebu Hatim tarafından rivayeti şöyledir : Bize Muhammed İbn Avf el-Hımsî'nin... Ebu Ümâme'den naklettiğine göre; Allah Rasûlü (s.a.); ey Ebu Zerr, cin ve insan şeytânlarından Allah'a sığındın mı? diye sormuş. O; ey Allah'ın Rasûlü, insanların da şeytânları var mı? diye sormuş. Allah Rasûlü; evet buyurmuş. İnsan ve cin şeytânları birbirini aldatmak için câzib sözler fısıldarlar.
Hadîs böylece muhtelif kanallardan rivayet edilmiş olup hepsi de onun kuvvet ve doğruluğunu bildirmek tedir.