KUTLU FORUM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
KUTLU FORUM

Bilgi ve Paylaşım Platformuna Hoş Geldiniz
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 10 yıldır başkasının kalbiyle yaşıyor

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
@bdulKadir
Adminstratör
@bdulKadir


Mesaj Sayısı : 6727
Rep Gücü : 10015177
Rep Puanı : 97
Kayıt tarihi : 17/03/09
Yaş : 61
Nerden : İzmir

10 yıldır başkasının kalbiyle yaşıyor Empty
MesajKonu: 10 yıldır başkasının kalbiyle yaşıyor   10 yıldır başkasının kalbiyle yaşıyor Icon_minitimeCuma Ara. 17, 2010 8:57 am

<table border="0" cellpadding="0" cellspacing="0" width="100%"><tr><td style="padding-top: 10px; padding-left: 3px;">
</td>
<td align="right" valign="top">
</td>
</tr>
</table>
10 yıldır başkasının kalbiyle yaşıyor Spacer
<table border="0" cellpadding="0" cellspacing="0" width="100%">
<tr>
<td class="hurriyet2008_detail_pasiftext" style="padding-left: 3px;" align="left" width="50%">
</td>
<td class="hurriyet2008_detail_pasiftext" align="right" width="50%">17 Aralık 2010</td>
</tr>
</table>
10 yıldır başkasının kalbiyle yaşıyor Spacer


<table align="center" border="0" cellpadding="0" cellspacing="0"><tr><td>10 yıldır başkasının kalbiyle yaşıyor 12256234</td></tr></table>

10 yıldır başkasının kalbiyle yaşıyor Spacer


<table valign="top" align="right" border="0" cellpadding="0" cellspacing="0">







</table>



10 yıldır başkasının kalbiyle yaşıyor Spacer










10 yıldır başkasının kalbiyle yaşıyor Spacer











Muğla Üniversitesi Öğretim Üyesi Ayhan
Çıkın’a, 1960 yılında kalp büyümesi teşhisi kondu. Ancak hastalığına bir
türlü çare bulunamadı. Kalbi gittikçe zayıfladı ve 1992 yılına
geldiğinde doktorların teşhisi kalp yetmezliği oldu. Kalbi 8 yıl daha
dayandıktan sonra iflas etti. Artık bir kalp nakli gerekiyordu. 2000
yılında 'acil' duyurusuyla kalp aranmaya başladı. Sonunda bulundu, 23
yaşında genç bir adamın başına gelen talihsiz olay Ayhan Çıkın'ın şansı
oldu. Çıkın şimdi 65 yaşında ve 10 yıldır o gencin kalbiyle yaşıyor.





cigdemisler@hurriyet.com.tr

Ayhan Çıkın'a, 50 yıl
önce girdiği üniversiteden burs almak için yapılan sağlık işlemleri
sırasında, ilk kez "Kalp büyümesi" olasılığından bahsedildi. Bir türlü
çözüm bulunamadı ve sıkıntılı dönem başladı. Kalbiyle ilgili
rahatsızlığı yakasını hayatı boyunca bırakmadı ta ki çok başarılı geçen
kalp nakli ameliyatına kadar. Hayata sıkı sıkı tutunmuş, hep pozitif
bakmış, çalışmayı hiç bırakmamış, mesleğiyle ilgili 18 kitabı ve 2 tane
de şiir kitabı bulunan Prof. Dr. Ayhan Çıkın hikayesini
hurriyet.com.tr'ye anlattı.

Çiğdem İŞLER yazıyor
10 yıldır başkasının kalbiyle yaşıyor Cigdem_isler_saglik
hurriyet.com.tr






- Kalbinizle ilgili ilk somut teşhis ne zaman kondu?

Gitmediğim
doktor kalmadı. En sonunda 1992 yılında yurtdışından yeni dönmüş bir
doktora göründüm ve ona "Bunca yıldır hastanelere, doktorlara gidiyorum,
bir türlü bir tanı konulamadı. Artık Moliere’e hak vermeğe başladım.
Sizden de sonuç alamazsam bir daha hiç doktora gitmeyeceğim" dedim.

- O kadar kararlısınız...

Çünkü gerçekten
gitmediğim doktor kalmamıştı. O doktor bana tanıyı koydu. Konjestif kalp
yetmezliği. Tanının kesinlik kazanması için anjiyo yapılacaktı. Kaçtım.
Rahatsızlanınca yeniden gittim. Bu kez doktor bırakmadı beni. Anjiyo
yapıldı ve ilaç tedavisine başladım. İlaçlarla 8 yıl daha kalbime
katlandım.

- 1960'tan 2000'e tam 40 yıl kalbinizle uğraştınız. Kolay bir iş değil. Nasıl idare ettiniz?

Kendimi işime adadım.
Felsefe ve edebiyatla ilgilenmeye başladım. Bu şekilde hastalığın
psikolojik baskısından kurtulmaya çalıştım. Hatta bazen rahatsızlığımı
unuttuğum zamanlar da oldu. Ancak kalbim beni unutmamış. Her türlü
beşeri, biyolojik, iklimsel vs değişim beni çok etkiliyordu. Aşırı
yorgunluklar oluyordu. Geceleri öksürük nöbetlerine tutuluyordum.

- Daha sonra ne oldu?

Tabii bu 8 yıl
boyunca doktorumla sürekli görüşüyorum. Bana ilk kez kalbimin
değiştirilmesi olayından bahsettiğinde şaka yapıyor sandım. Bunu bana
ameliyatımdan iki yıl önce söylemişti. Böyle bir olasılığı düşünmedim
bile. Ancak sıkıntılarım giderek artıyordu, hastaneye daha fazla gidip
gelmeye başlamıştım. Hatta iki kızımın da düğününde hastanede
yatıyordum. Özel izin alarak gittim düğünde bulundum. Durumum giderek
kötüleşiyordu, aldığım oksijen yeterli gelmiyordu. Artık yolun sonu
geldi diye düşünüyordum. Başka doktorlar geliyor, durumumu inceliyordu.
Sonunda karar verdiler, bana kalp nakli yapılacaktı. 2000 yılında, Mayıs
ayı başlarında “acil” duyurusuyla kalp aranmaya başladı.

- Ne kadar sürdü uygun kalbin bulunması?

Çok yorucu, bunaltıcı
bir dört ay. Artık başka bir doktor da (Prof. Dr. Mustafa Özbaran)
düzenli ve sık sık muayene ediyordu beni. Eylül ayında kalp bulundu.
Genç bir arkadaş 23 yaşında. Talihsizlik, hayatını kaybedince ailesi de
organlarını bağışlamış. Onun kalbi nakledildi bana.

UYANDIĞIMDA KENDİMİ ÖBÜR DÜNYADA SANDIM

- Korktunuz mu?

Korkmadım desem yalan
olur. En az beş kez öbür dünyaya gittim geldim. İnsan o süreçte ister
istemez yaşamıyla, inançlarıyla, mesleğiyle arkadaşlarıyla ideolojisiyle
hesaplaşıyor. Ben ameliyat sürecini hiç hatırlamıyorum mesela. 1999
yılında emekli dilekçemi verirken "Artık bu iş yani yaşamak, bitti"
demiştim. Aynı şekilde hastalığımın son günlerinde de "kendimle
hesaplaşmam"da da aynı yargıya vardım. Ameliyat sonrası uyandığımda
kendimi öbür dünyada sandım. Karşımda eşimi görünce onun niye benimle
geldiğini düşünerek şaşırmıştım. Sonra bir kapı açıldı, kızım girdi.
“Kızımın burada ne işi var” diye telaşa kapıldım. Biraz sonra bir
arkadaşım geldi. Onun ne işi vardı öbür dünyada. Derken arkadaşımla
konuşmaya başladım. Müthiş bir oksijen ciğerlerime doluyordu. Beynime
kan gidiyordu ki beynimden müthiş bilgiler dökülüyordu dudaklarıma.
Birden korkunç şaşırdım: Yaşıyordum.

- Çok güzel anlar bu anlattıklarınız...

Tarif
edilmez duygular ancak yaşanabilir. Ameliyatımdan önce doktorlar 2
günlük bir ömrümün kaldığını, bulunan kalbi takmanın bir anlam
taşımayacağını kendi aralarında tartışmışlar. Sanırım biraz da benim
hatırım için deneme anlamında nakil ameliyatını yapmışlar.

BU KALP YAZIK OLACAK BAŞKA HASTAYA TAKALIM

- Doktorlar ümidi kestikleri halde ameliyat yaptılar...

Ameliyatımda
bulunan genç bir doktor beş yıl sonra bana şöyle dedi: Hocam, o gün siz
öyle bitkindiniz ki. Bu kalbin yazık olacağını, sırada bekleyen bir
başka hastaya takılmasını önermiştim. İyi ki Özbaran Hoca beni
dinlememiş. Şu an sizi böyle ayakta görünce o günkü düşüncemden
utanıyorum.
- Ameliyattan sonra hayatınız nasıl devam etti? Sürekli kontrole gitmeniz gerekti mi?

Benim
bakışıma göre kalp transplantasyonunda dört önemli olgu yaşanıyor:
Hasta/hastalık, uygun teknik donanımlı hastane ortamı ve konunun uzmanı
hekim, organ vericisi, nakil öncesi ve sonrası bakım. Nakil sonrası
bakım çok önemli. İlk 6 ayda, ayda bir kez anjiyo ve biyopsi yapıldı.
Daha sonraki yıl bu işlemler üç ayda bir olmak üzere tekrar edildi.
İkinci ve üçüncü yılda aynı işlemler 6 ayda bir, sonraki 2 yılda, yılda
bir olmak üzere anjiyo ve biyopsi işlemleri yapıldı. Şimdi iki senede
bir gerçekleştiriliyor. Her üç ayda bir kan tahlillerim yapılıyor.
Özellikle organ uyuşmazlığı açısından siklosporin kontrolları gerekli.
Yine her üç ayda bir EKO kontrolları yaptırmaya çalışıyorum.
BİR YIL MASKE İLE DOLAŞTIM

- Sağlığınızı korumak için yeme içmede ve diğer konularda nelere dikkat ettiniz ve ediyorsunuz?

Yeme
içmede benzer özen gerekli. Bir yıl çiğ meyve ve sebze yemedim. Aynı
şekilde bir yıl sterilize edilmiş su içmek durumunda kaldım. Zorunlu
olmadıkça dışarıda yemek yemiyorum. Bir yıl süre ile maske ile dolaştım.
İki yıla yakın yürümekte büyük zorluk çektim. Baston kullandım.
Evimize bir yıl misafir kabul etmedik. Hala da yatılı misafir kabul
etmiyoruz. Kendimizde yatılı misafirliğe gitmiyoruz.
SANKİ O KALBİ ÇALMIŞ GİBİ EZİKLİK HİSSEDİYORUM
- Size kimin kalbi nakledildi? Bağışı yapan aileyle tanıştınız mı?

10 yıldır başkasının kalbiyle yaşıyor 12252926Cem
Canbay adı, 23 yaşındaki bir gencin kalbi takıldı. Ailesi ile
tanışıyorum. Onlar beni o kadar çok seviyorlar ki... Ancak ben sanki o
kalbi çalmış gibi bir eziklik hissediyorum içimde. Bu duygu beni
ürkütüyor. Cem’in ölüm yıl dönümlerinde ona şiirlerle anıyorum.
- Size nakledilen kalp hayatınızın sonuna kadar problem çıkarmadan çalışacak mı?
Umuyorum. Ekim 2006’da “Kalp nakli olanlar kaç yıl yaşar” gibi bir
soru takıldı kafama. Araştırdım. Ortalama 2-5 yıl arasında bir sayı
buldum. Ben 7. yıla girmiştim. Bu yıl 10. yılı bitirdim.
- Organ bağışı konusunda ne düşünüyorsunuz?

Ben
bugün burada bunları anlatabiliyorsam, bunu uzun yıllar süren
hastalığımın önemini bana algılatan, beni 1990'lı yılların başından
2000’li yıllara, eşsiz tıp bilgisiyle taşıyan sayın Prof. Dr. Mustafa
Akın’a ve ekip doktorlarına borçluyum. Bu dünyadan ayrılıp gitme
sürecine girdiğimde, şansız bir olay ile yaşamını yitiren rahmetli Cem
Canbay kardeşimin kalbini bağışlama erdemliliğini gösteren annesi Güngör
Canbay’a ve babasına borçluyum. Nihayet “sonsuzluğa yolculuğuma” iki
gün kala, o muhteşem bilgileri ve becerileri ile beni hayata döndüren
Prof. Dr. Mustafa Özbaran’a ve ekibine, hastalığım süresince bıkmadan
yardımıma koşan klinik hemşirelerine, fedakarlığını anlatmaya kelime
bulamadığım sevgili eşime ve çocuklarıma, hastalığım süresince moral ve
destek veren sevgili dostlarıma borçluyum.

Bu dünyayı zorunlu
olarak bırakıp giderken, başkalarına yaşam bağışlamak kadar olağanüstü
ne olabilir acaba? O nedenle herkes organ bağışı üzerinde ciddiyetle
düşünmeli. Ancak Allah kimseyi bir başkasının organını bekleme durumunda
bırakmasın. Çünkü biri ölecek (Özellikle kalp nakilleri böyle bir durum
yaratıyor), diğeri yaşayacak. İnanın bunu taşımak ne kadar zor
bilemezsiniz. Bu duyguyu yenebilmek için, doktorlarımın da
önerisiyle, yeniden çalışmaya başladım. Muğla Üniversitesi bana görev
verdi. İki yıla yakın Güzel Sanatlar Fakültesi'nin, üç yıldır Milas
Sıtkı Koçman Meslek Yüksekokulunu’un yöneticiliğini yaptım. Kendimi
yeniden “işe yarar” olduğumu hissetmemi sağlayan dönemin Muğla
Üniversitesi yöneticilerinie, özellikle önceki rektör Sayın Prof. Dr.
Şener OKTİK’e teşekkür ederim. Tüm organlarımı Ege Üniversitesi Tıp
Fakültesi’ne bağışlanmasını eşime ve çocuklarıma vasiyet ettim. Bunu pek
çok yazılarımda, TV ve radyo programlarımda dile getirdim. Herkesi
organ bağışına katılmayı çağırıyorum.

DÜNYADA NAKİL KALPLE EN FAZLA 28 YIL YAŞANDI
10 yıldır başkasının kalbiyle yaşıyor 12251240Bugüne
kadar nakil kalple en fazla ömür 28 yıl. İlk kalp nakli 1967 yılında
yapıldı. Modern kalp nakli ise 1980 yılında. Bugüne kadar yaklaşık 100
bin kalp nakli yapıldığı biliniyor. Hastaların çoğunun ortalama 10-15
yıl ömür sürebildiğini belirten Kalp ve Damar Cerrahı Prof. Dr. Süha
Küçükaksu, "Burada önemli olan seçilen kalbin özelliklerine bağlı.
Kalbin durumu ne kadar iyiyse ve hasta kontrollerine ne kadar dikkat
ediyorsa o oranda uzun yaşıyor. En büyük problem kalbin reddedilmesi. Bu
2 yıldan sonra ortaya çıkabiliyor. Nakledilen kalbin damarları zamanla
tıkanıyor. Enfeksiyonlara da dikkat etmek lazım, öldürücü olabiliyor.
Çok düşük ihtimalle de olsa bir de kanser riski var. Bu hastalar
çoğunlukla cilt kanseri oluyor. Erken teşhis edilirse iyileşme ihtimali
yüksek cilt kanserinden bahsediyoruz." diyor.
60 BİN KİŞİ BÖBREK NAKLİ BEKLİYOR
Organ nakli konusunda Türkiye'de hala sıkıntılar yaşanıyor. 60 bin
kişi böbrek nakli bekliyor. Bu rakamın 2016 yılında 100 bine çıkması
bekleniyor. Ancak organ bağışı yaygınlaşmıyor, bağışçı artmıyor.
Peki bağışçı sayısı neden artmıyor?

Aslında birçok nedeni var
ama en önemli nedenlerinden biri beyin ölümü ile bitkisel hayata
girmenin karıştırılması. Beyin ölümü gerçekleşen bir kişi, belki hayata
döner umuduyla makinelere bağlanıyor. Hatırlayacaksınız, geçtiğimiz mart
ayında Zeytinburnu'nda tramvay kazasında ağır yaralanan lise öğrencisi
Buket Bulut'un hikayesini. Bulut'un hastanede beyin ölümü
gerçekleşmişti. Devreye giren Beyin Cerrahı Prof. Dr. Haluk Deda,
"Yapılan testler de beyin ölümü olduğunu gösteriyor. Ama biz desteğe
devam etmek zorundayız. Ailemizin isteği de zaten böyle. Bunun için
elimizden gelen çabayı göstereceğiz" demiş ve Buket bir süre daha
makinelerde tutulmuştu. Deda'nın bu açıklaması, doktorlar arasında
tartışmaya yol açmıştı.

10 yıldır başkasının kalbiyle yaşıyor 12252890Son
dönemde pankreas kanseri tedavisi gördüğü sırada beyin ölümü
gerçekleşen cemiyet hayatının tanınmış isimlerinden Ceyla Gölcüklü'nün
durumunda da yaşandı. Ailesi fişinin çekilmesini istemedi ve
Gölcüklü'nün kalbi 6 gün daha makinelere bağlı olarak çalıştırıldı.
BEYİN ÖLÜMÜ, ÖLÜMDÜR
Bu haberler yüzünden organ bağışlarının sekteye uğradığını belirten
Acıbadem Sağlık Grubu International Hospital Organ Nakli Merkezi Bölüm
Başkanı Prof.Dr. Alihan Gürkan, "Tramvay altında genç bir kız kaldı.
Başbakan ilgilendi, beyin cerrahı gitti, 'beyin ölümü hastanın var ama
yine de yaşam desteğimiz devam ediyor' açıklamasını yaptı. Beyin ölümü,
ölümdür. Geriye dönüşü yoktur. Bunda yanılma payı yoktur. Bu hastamız
tıbben ölüdür." diyor.
Türkiye'de organ bekleyen hasta sayısının çok olduğunu bir kez daha
vurgulayan Gürkan, "Sevdiklerinizi gömmeyin, organlarını bağışlayarak
onları onurlandırın." diyor.


_________________
Elif gibi yalnızım,
Ne esrem var, ne ötrem.
Ne beni durduran bir cezmim,
Ne de bana ben katan bir şeddem var.
Ne elimi tutan bir harf,
Ne anlam katan bir harekem...
Kalakaldım sayfalar ortasında.
Bir okuyan bekledim,
Bir hıfzeden belki...
Gölgesini istedim bir dostun med gibi…
Sızım elif sızısı...

10 yıldır başkasının kalbiyle yaşıyor Sdfghj15
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://kutluforum.yetkinforum.com
 
10 yıldır başkasının kalbiyle yaşıyor
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» 10 yıldır başkasının kalbiyle yaşıyor
» Başkasının malını izinsiz kullanmak
» TSE HAYAL DÜNYASINDA YAŞIYOR…
» Ödünç Bir Günü Yaşıyor Olsaydın...
» Defineleri bekleyen cinler

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
KUTLU FORUM :: KÜLTÜR DÜNYASI :: Sağlık Ve Şifalı Bitkiler-Gıda-
Buraya geçin: