@bdulKadir Adminstratör
Mesaj Sayısı : 6732 Rep Gücü : 10015184 Rep Puanı : 97 Kayıt tarihi : 17/03/09 Yaş : 61 Nerden : İzmir
| Konu: İNCİ DAKİKALARI .sezai karakoç Cuma Ara. 31, 2010 7:11 am | |
| İNCİ DAKİKALARI
Sen bana yeni yılsın her dakika
Her dakika bir yaşıma daha giriyorum
Sen benim üstüne titrediğim güzel ve yeni
Saatim kadar saadetimin gözbebeği zamansın
Ben bin parçaya bölündüm her parçasında
Her parçasındayım kırkayak sesli boğuk arkadaşlığın
Çalkantısız Üniversitenin yalnızlığın ve ağlamanın
Erkek ağlar mı diyeceksin
Hayberin kapısı ağlar mı erkek ağlar mı
Ben yel gibi erkekler ağlar diyorum
Bir dakika ağlar yılbaşı dakikasında
Daha gözlerimin gerçek yaşları belirmeden
Ağlamak diye bir şey yoktur diye bir şey
Yüzme bilmeyen bir uyurgezer yüzer ya
Çürük ve havada asılı tahtalar üstünde
Hafif kedi ayaklarıyla yürür gerçekten yürür ya
Sen benim ağlamamı erkeklığıme
Uyanan ölmeyen yenilenen
Azgın kışlar içinde keskin baharlar bulan
Seni bulan yeniden bulan tekrar tekrar bulan erkekliğime say
Bütün bir yıl bütün bir yaşama boyu
Gizli heybelere binbir gece eşyası doldurduğuma say
Ben otomobilleri böylesine yankısız sağır komam
Öyle bir isyan şiiri var ki ben onu yakalayacağım
Bu yunan şehrinin düzenini öper ve yalvarırım
Şehrin ölümünü yanlış anlama
Gözleri kör oldu doğrudur ama o kadar
Ve şehrin gözlerini geri verme dakikalarıdır bu yılgın çanlar
Senin odan günışığı en güzel müzik bana
Farklılıklar odası
Giden tren buharları içinde örümcek ağı
Sen güzel örümcek ağı yaşamakla yaşamamak
Doğduğumuz şüpheyle öldüğümüz şüphe arasına gerilmiş
Garip bulut farklı müzik güzel örümcek ağı
Ben bir yabancı buğunun kokusunu alıyorum
Bu kokuyu alıyorsam onulmaz kıskançlık yaramdandır
Benim garipliğime bakma benim kıskançlığıma bakma benim
İncilerin ilk gerçek ve yeni yorumunu bulur gibi oluyorum
Bu inciler denizlerin en karanlık noktalarında bile yoktur
Benim ak ve kara kayalar içinde bulduğum inciler
Bu inciler sen olmasan bende bile yoktur
Oldukları yerde bile
*********
Her dakika bir yeni yıl! İnsanız. Kültür diye bir şey var. Derin izler bırakan bir geçmişe, büyük umutlar beslediğimiz bir geleceğe yaslanıyoruz. Geçmişin geçmek bilmediği; beklediğimiz geleceğin biz bu dünyadan ayrılmadan önce gelemediği konusunu açıp işi dallandırıp budaklandırmak istemiyorum. Ama hele bir de... Bizi prangalayan işimiz gücümüz var. İşte o yüzden zamana dair o büyük yalana; yani takvim denilen uyduruğa muhtacız. Hem muhtacız hem de mahpusuyuz o takvimin! ***
Yine de manevi anlamıyla özel durakları ve bayramları bir yana bırakırsak... İnanıyorum ki, asıl değer vermemiz gereken zaman haritası kişisel takvimlerimiz olmalıdır! Benim yeni yılım mesela... Baharla gelir. Yılbaşım, yaklaşık olarak mart ayının üçüncü hafta başıdır. O günlerde bir şeylerin eskidiğini, zamanın yaprağını sararıp solduğunu hissederim. Ve kendi çapımda bir uğurlama töreni düzenler, hemen yola çıkarım. İşte o vakit... Sabahın ilk ışıklarının asfaltın üzerine düştüğü saatlerde hayatımda yeni bir sayfa açıldığını anlarım. ***
Bütün bunlara rağmen... Mevsimler ve geceyi gündüzden ayıran çizgi bile sandığımızdan daha önemsizdir. Çünkü kalbin mevsimleridir bizi açtıran ve solduran! Ben, mesela... Seviyorsam, bahar hep sürer. Her ayrılık kıştır. Dünyayla aram iyiyse, yaşamak tat veriyorsa, huzur yanı başıma sokulmuşsa... Ruhumda tek bir mevsim hüküm sürer: Yaz. Ve o melankolik günlerim! Ölümle dostluğum. İşte o durumda bir dakika içinde bütün mevsim değişir; sonbahar olur.
********************
Ah asla kayıtsız kalınamayacak o iki dize!.. Ah yalın sözcüklerin arkasına saklanan o metafizik ürperiş! İşte buraya da yazıyorum... "Sen bana yeni yılsın her dakika Her dakika bir yaşıma daha giriyorum." Binlerce insan birkaç gündür internet ortamlarında bu dizeleri paylaşıyor. Eminim, çoğu Sezai Karakoç'un şiirini bilmiyor. Hatta belki de şairin düşünce dünyasını ve "Diriliş" davasını bilse, (çok yazık ama!) bu dizelerle hiç ilgilenmeyecek kişiler bunlar. Şiirin gücü işte! Yıkıldı denen yerde tekrar tekrar ayağa kalkışı şiirin! Ama isterim ki, bu dizeleri bir yerlerden görüp Facebook profiline koyanlar, şiirin bütününü arayıp bulsunlar. "İnci Dakikaları" kesinlikle bir kenara kaydedilip ara ara okunacak bir şiirdir
_________________ Elif gibi yalnızım, Ne esrem var, ne ötrem. Ne beni durduran bir cezmim, Ne de bana ben katan bir şeddem var. Ne elimi tutan bir harf, Ne anlam katan bir harekem... Kalakaldım sayfalar ortasında. Bir okuyan bekledim, Bir hıfzeden belki... Gölgesini istedim bir dostun med gibi… Sızım elif sızısı... | |
|