KUTLU FORUM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
KUTLU FORUM

Bilgi ve Paylaşım Platformuna Hoş Geldiniz
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Sibel Üresin-çoklu evlilik olsun

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
@bdulKadir
Adminstratör
@bdulKadir


Mesaj Sayısı : 6736
Rep Gücü : 10015190
Rep Puanı : 97
Kayıt tarihi : 17/03/09
Yaş : 61
Nerden : İzmir

Sibel Üresin-çoklu evlilik olsun Empty
MesajKonu: Sibel Üresin-çoklu evlilik olsun   Sibel Üresin-çoklu evlilik olsun Icon_minitimeSalı Mayıs 24, 2011 11:19 am

Fatih,
Ümraniye, Bahçelievler ve Eyüp'ün de aralarında bulunduğu birçok
belediyenin muhafazakâr aile danışmanı Sibel Üresin açıklamaları ile
herkesi şok etti. Üresin, Türkiye'de çok eşliliğin fiilen yaşandığını
söyleyerek, çok eşli yaşamın 'yasal hale getirilmesini' önerdi.


Bugün
TV8 ekranlarında yayınlanan Gün Ortası programına telefonla katılan ve
Bilge Yurdagülen'in sorularını yanıtlayan Üresin canlı yayında
görüşlerini aktardı aktarmasına ama çelişkileriyle de dikkat çekti.

Telefon bağlantısı ardından Üresin'e "Herkes her istediğini düşünebilir. Düşünce özgürlüğü var. Ama tam olarak ne söylemek istediğinizi anlamak istedik?" diyen Bilge Yurtdagülen, Aile Danışmanı olan Sibel Üresin'in düşüncelerini aktarması için çarpıcı sorular sordu.

Üresin'e "bu gerçeklere hangi bilimsel verilere dayanarak vardınız"
diye soran Yurdagülen, çok eşliliği savunan ve yasallaşmasını isteyen
Üresin'in sözlerini tamamlamasının ardından şunları söyledi:

"Yayına
katıldığınız için teşekkür ederiz. Çok soru var ama yayında daha da
gerilimi artırmaya gerek yok. Zira biliyorum ki siz de evlisiniz ve
sizin başınıza gelse böyle bir şey ne hissedersiniz çok merak ediyorum.
Bir akıl tutulması yaşadık biz bu sözleri duyduğumuzda."

Yurdagülen ardından şöyle tamamladı haberini:

"Bir
de not iletmek istiyorum. Eyüp Belediyesinden de bir açıklama geldi.
Sibel Üresin'in hiç bir zaman Belediyede danışman olarak çalışmadığını
bildirdiler."

Kaynak : http://www.internethaber.com/cok-eslilik-isteyen-danismana-sok-349029h.htm#ixzz1NJIco7fS
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://kutluforum.yetkinforum.com
@bdulKadir
Adminstratör
@bdulKadir


Mesaj Sayısı : 6736
Rep Gücü : 10015190
Rep Puanı : 97
Kayıt tarihi : 17/03/09
Yaş : 61
Nerden : İzmir

Sibel Üresin-çoklu evlilik olsun Empty
MesajKonu: Geri: Sibel Üresin-çoklu evlilik olsun   Sibel Üresin-çoklu evlilik olsun Icon_minitimeSalı Mayıs 24, 2011 11:43 am

Sibel Üresin-çoklu evlilik olsun 123_s
Sibel ÜRESİN




TEK EŞLİLİK Mİ O DA NE?


Erkekler bir kadında ne arar? İşte bu sorunun yine bir erkek tarafından verilen cevabı:
Bir erkek bir kadında;
Arkadaşlık
Cinsellik
Annelik
Ev kadınlığı (Hizmet davranışları)

Evet,
hanımlar bu dört özelliği tam anlamıyla taşıyorsanız mutlu bir
beraberliği büyük bir olasılıkla yakalamışsınız demektir ki bu da küçük
bir azınlığı ifade eder.


Çünkü her madde ayrı bir kadını ifade etmektedir.

Yani 4 rol bir kadın…… Bu da 4 ayrı eş demektir aslında…..

Eğer
bu 4 özelliği taşımıyorsanız ya eşiniz tarafından aldatılmaya ya da
eşinizin başka bir beraberliğine katlanmaya hazır olmalısınız…


Çok
eşliliği tercih eden erkekler bu dörtlünün bir veya bir kaçının
olmaması durumunda arayışlara başlamaktadır… Bu onun haklı bir
arayışıdır aslında…


Eşi
tarafından aldatılan hanımların eşlerini suçlamak yerine kendilerini
acımasızca eleştirip yargıladıklarını, suçu tamamıyla kendilerinde
aradıklarını biliyorum. Böyle düşünen kadınlar başkasının hayat
sahnesinde ve yine başkasının kendisi için seçtiği rolü oynamaktadırlar…


Bu rol kimi zaman anne, kimi zaman hizmetçi, kimi zaman da sadece cinsel arzuların tatmin edildiği kişi olmaktır.

Kendi hayat sahnenizde başrolü oynamanız için sizleri harekete geçirecek güç sadece aldatılmak ya da boşanmak mı olmalıdır?

Allah’a
kul olmak sosyal hayatın içinde yer almak, vermenin ve paylaşmanın o
mucizevi gücünü ruhunuzda hissetmek için daha ne kadar bekleyeceksiniz?


Tek eşli olup da mutluluğu yakalayabilen hanımların sayısının çok az olduğu boşanma oranlarından da açıkça anlaşılmaktadır.

Eşinizin sizi aldatmasını yeya başka hanımla olan beraberliğini hayatınızı karartmanıza neden olan güç olmaktan çıkarın artık.

Eğer
ihtiyacınız olan güven ve huzuru eşinizde buluyorsanız, maddi ve manevi
ihtiyaçlarınızı size sağlayabiliyorsa eşiniz inanın bunların dışında
yaşadığınız hiçbir şey gözünüzden akıtacağınız o birkaç damla yaştan
daha kıymetli olamaz. Lütfen o çok değerli gözyaşlarınızı bir erkek için
değil de, kul olarak Yaradan’ın huzuruna çıkmaya gerçektenden yüzümüz
olmadığı için akıtalım….


Bu
hayat ne bir erkekten ne de o erkeğin bize yaşattıklarından ibarettir.
İnanın hayatta o kadar ciddi sorunlar ve acılar yaşanmaktaki bizler en
başta annelerimiz sonrasında da eşlerimiz tarafından bize biçilen o
küçük dünyanın içine sığdırılmaya çalışıyoruz. Ve hâlâ çok eşlilik veya
tek eşlilik saçmalığını tartışıp duruyoruz.


Dünyaya
gelme şansını bize veren Rabbimize olan kulluk görevlerimizi bir kez
daha düşünmeye ve kadın olarak içinizde olan o muhteşem gücü keşfetmeye
davet ediyorum sizleri. Bu dünyayı yöneten erkekleri, bir kadının
dünyaya getirip ve yine o erkekleri bir kadının yetiştirip yönettiği
gerçeğini lütfen unutmayalım.


Kısacası
dünyayı değiştirecek güce sahip olan kadının bu hayattaki mutluluğu ya
da mutsuzluğu bir erkeğin dudaklarından dökülecek birkaç kelimeye lütfen
bağlı olmasın.

Lütfen içinizde zaten var olan o mutluğu keşfedin ve ruhunuzdaki aydınlıkla etrafınız aydınlatın.
İşte bu yüzden diyorum ki tek eşlilik mi o da ne?




**************

TAKVA YATAK ODASINDA OLMAZ


05 Mayıs 2011 Perşembe


İslami yaşam tarzını tesettür giyinmek, Kur’an okumak ve namaz kılmaktan
ibaret olarak değerlendiren ve günümüz toplumuna da hakim olan bu
sistem muhafazakar kesimin içerisinde yer alan aileleri de dejenere
etmeye başladı. Nasıl mı? Kur’an
kurslarında sadece hafızlık eğitimi verilip ahlaken içi boş ve dünyevi
hiçbir bilgiye sahip olmadan yetiştirilen genç kızlarımız maalesef
günümüz erkeklerinin evlendikten sonra korkulu rüyası olmaya başladı. 16-17 yaşına gelmiş sadece din eğitimi alarak ve yine sadece ahretini
kazanacağını umarak ve de bunu dünyada yaşayarak başarabileceğini
zanneden genç kızlarımız ileride önce kendini sonra eşini en sonunda da
çocuklarını mutsuz edecek kadınların başında yer almakta.
Evlilikte kilit noktası olduğuna inandığım cinsel hayatın öneminin
gençlerimize maalesef yeterince sağlıklı bir biçimde anlatılmadığını
düşünüyorum. Kur’an da cinsel hayat sadece erkeklere farz
kılındığına dair bir ayet yer almadığına göre olayı sadece erkeklerin
mutlu olması üzere kurgulandığını düşünmek son derece traji komik bir
durum. Sorunlarını bizlerle paylaşmak üzere gelen bir çok
muhafazakar hanım ile yapmış olduğum görüşmeler durumun ne kadar vahim
olduğunu her geçen gün beni fazlasıyla şaşırtarak göstermekte.
Kadınlarımız eşleriyle birlikte olmayı sadece onları mutlu etmek ,
orgazm olmayı da sadece cinsel ilişkiye girmek olarak değerlendirmekte. Eğer sadece bana gelen danışanlarımı baz alarak değerlendirme yapmam
gerekirse kadınlarrımızın % 70‘e yakını orgazm olmanın ne demek
olduğundan bi haber yaşamakta. Durum kendi içerisinde bu kadar
vahim bir tablo oluşturmuş olduğundan bunları dile getirmekte tarafımca
zaruret halini almış bulunmaktadır. Tesettürlü olmayı bakımsız
olmak, kişisel vücut bakımını da keyfiyet olarak adleden hanımlar
evliliklerinin ilerleyen dönemlerine muhtemelen aldatılma tehlikesiyle
karşı karşıya kalacak kadınlar olacaktır. Eşinden cinsel
hayatında beklentilerini dile getirmeyi halen ayıp ve günah olarak
değerlendiren hanımların sayısı maalesef oldukça fazla. Eşiyle
günlük sorunlarını, şikayetlerini, çocuklarıyla, kayınvalideleriyle ve
komşularıyla yaşadıkları anlaşmazlıkları konuşma noktasında sınır
tanımayan, kişisel ihtiyaçlarını ifade etmekte zorluk çekmeyen
kadınlarımız kendileri içinde son derece önemli olan bu konuyu
konuşmaktan maalesef oldukça uzaklar. Günümüzde sağlıklı bir
cinsel yaşam için gerekli olan bilgileri gerek kitap ve internetten,
gerekse uzmanlardan çok rahat ulaşılabilir durumda. Kadınlığını
mahrem sınırlar içerisinde özgürce yaşayabilecek olan kadının evinde
bile kendisine sınır koymasını önce sinir sistemini sonrasında da
evliliğini bozacak duruma gelmesine sebep olacaktır. Son Söz Son Cümle: Ya
isteklerini kadınca ve özgürce ifade eden mutlu kadınsındır ya da kendi
ördüğü duvarların arkasında mutsuzca yaşayan diğer kadın…
***************
ERKEĞİN KARISINI DÖVMESİ BOŞANMA NEDENİ OLAMAZ!


25 Aralık 2010 Cumartesi

Evliliğin bitme sebepleri neler olabilir sizlerle kısaca bunu paylaşmak istiyorum:

  • Cinsel sorunlar
  • Huyların uyuşmaması
  • Ekonomik zorluklar
  • Büyüklerle bir arada oturma ve kayınvalide sorunu
  • Çeşitli bağımlılıklar
  • Sorumsuzluk
  • Kadın-erkek rollerinin değişmesi
  • Ortak hedeflerin olmayışı
  • Aldatma
  • Şiddet
Bu ve benzeri maddelerin sayısını sanıyorum sizlerde arttırabilirsiniz. Ama benim listemden “aldatma ve şiddet “ işte bu iki madde tarafımca çıkarıldı. Neden mi? ÇünküAile
içi şiddet dediğimizde akla her nedense erkeğin kadına uyguladığı
şiddet gelmekte. Ama herkes kadının çocuğa uyguladığı şiddeti nedense
yok sayıyor ya da doğal karşılıyor. Etrafımızda bu kadar çok psikolojisi
bozuk, kadına eziyet eden, kadın ruhundan anlamayan, kadına değer
vermeyen erkekleri; bilinçsizce çocuğuna davranan ve onların Allah’ın
bir emaneti olduğunu unutup hoyrat bir şekilde sahiplenen kadınlar
yetiştirmekte. Dolayısıyla çocuklarına şiddet uygulayan bu
kadınlara çocuklarını sevip sevmediğini sorduğunuzda muhtemelen çok
sevdiklerini ifade cevaplar alacaksınız. Bu cevap sayesinde sevmenin şiddeti engellemediği gerçeğiyle de karşı karşıya kalacağız. Bu durumda ortaya çıkan asıl acı gerçek güçlünün güçlüyü uygun zaman ve ortamda alt edeceği gerçeğidir. Bir erkeğin hararetlenen kavga ortamında eşine vurması da eşini
sevmediği anlamını taşımaz. Psikolojik bir sorun ya da alkol, uyuşturucu
gibi bağımlılıkların etkisiyle oluşan bir şiddet ortamı konumuzun
tamamen dışında kalıp kadının sözel tahrikleri sonucu uygulanan şiddeti
boşanma nedenlerini sıraladığım listemden çıkardığımı da ifade etmek
istiyorum. Bundan dolayı eşinden dayak yediğini ifade eden
kadınlara ilk sorum çocuklarına şiddet uygulayıp uygulamadıklarıdır.
Almış olduğum evet cevabının sizleri de şaşırtmamış olabileceğini de
tahmin edebiliyorum. Psikolojik şiddetin ispat edilemediği fakat
daha sıklıkla yaşandığı günümüzde kadınların asıl bu şiddeti göz ardı
etmelerini oldukça anlamsız bulmaktayım. Oysaki adeta bir zehir
niteliğinde olan sözlerinin akabinde atılan bir tokat için bin bir
emekle kurulan yuvayı yıkmakta hiçte zorlanmıyorlar. Son söz son cümle:Tercih
sizin; ya çocuklarına şiddetin tohumlarını uygulayarak eken bir
kadınsındır ya da sevgi tohumlarıyla yüreklerini büyüten diğer kadın.

********************
ALDAT – MA!


09 Haziran 2010 Çarşamba

Öncelikle
aldatmaya giden yolu idrak etmek açısından aldatmaya çıkan yolun
başlangıcına bir geçiş yapmak gerekir. Bu geçişle beraberliğin ilk
zamanlarında verilen sözler ve duyulan heyecanlarla ortaya koyulan cümle
kurgularında yer alan en önemli ve cesaret verici ana fikir “SADAKAT” karşımıza çıkar.



Aldatmanın temelini sarsan ve yaratıcının en güzel emanetine ihanet etmeye kadar varan SADAKATSİZLİK eylemi de böylelikle modern anlamda iştelere ve keşkelere
sarılarak bozulmuşluk üzere olanların hayatlarında yerini almaya
başlar. Bu bozulma insanın bu dünya için yaratılmış olmayan nefsine ki
ötelere ait olduğu için sınırsızı arzular, söz geçirememesine ve sonuçta
da hem erkek hem de kadın tarafından en istenilmeyen ALDATMAK eylemine
dönüşerek vukuu bulur.

Bu
düzende işlemeye başlayan sadakatsizlikten aldatılmaya uzanan devinim
içerisinde taklidi-tahkiki iman arasında gidip gelenler sağdan
yaklaşmayı seven, kandırmayı seven, müminleri sınamak için izni olan
tarafından genelde mağlup edilerek birkaç dakikalık hev’a ve hevesler
için kalbinde kocaman siyah bir noktayla aşkını dolayısı ile ilahı
aşkını lekeler.

İçinde
bulunduğumuz “günümüz modern dünyasında” aldatmanın sıradanlığa
dönüştüğü daha doğrusu gerçek olana bağlanmak yerine hayallere sarılmayı
tercih eden genç ve “kendini genç” sanan kolaycı anlayışla yaşamayı
kendine düzen tutmuş olanlar, beraberinde bu bozuk görüşlerine uygun
hayat anlayışlarını yayma çalışmaları üzücü bir şekilde artmakta ve
hayret verici güdülenmiş bir biçimde kabul görmektedir. Bu şüphesiz
“emaneti alanın, emaneti verene ihanetidir”. Ki “O” bizi hayatımızda en
güzel yere sahip olması gereken ama neredeyse üzücü bir şekilde üzeri
toz tutacak kadar ayrı kalmayı başarabildiğimiz Kur’ an-ı Kerim’de çokça
uyarıyor.

“Zinaya
yaklaşmayın; gerçekten o 'çirkin bir hayasızlık' ve kötü bir
yoldur(17/32)”. Bu ayette bizleri olması gerekeni en güzel lisan ile
ANLATAN, “Ve onlar Allah ile beraber başka bir ilah'a tapmazlar Allah'ın haram kıldığı canı haksız yere öldürmezler ve zina etmezler Kim bunları yaparsa “ağır bir ceza ile” karşılaşır (25/68)” ayeti ile uyarmış ve “Zina eden kadın ve zina eden erkeğin her birine yüzer değnek (celde) vurun Eğer
Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsanız onlara Allah'ın dini(ni
uygulama) konusunda sizi bir acıma tutmasın; onlara uygulanan cezaya
müminlerden bir grup da şahit bulunsun (24/2.” ayeti ile de durum karşısında yapmamız gerekeni söylüyor.

Günümüzde
içinde bulunduğumuz durum ve davranış biçimimiz bizim ne kadar samimi
olduğumuzla alakalıdır. Eski zamanlarda günümüze modernleşen ve farklı
bir kavrama biçimiyle dönüşen İslamlaşma sürecinde aldatmaya giden yol
inanmaya giden yolu zor engebeli ve dar gösterdiğinden tercih edilir
olmuştur. Ama önemli olan yolun ne kadar güzel olduğu değil nereye
çıktığıdır.

Ataerkil bir toplum olduğumuz, için
aldatmak fiili erkekler arasında farklı bir anlam yüklenerek işlene
gelmiş ve çok ağır bir şekilde yoruma açık deyişler ve atasözleri ile
günümüze kadar neredeyse ödüllendirilmiştir. Bu konu ile ilgili
atasözleri saçmalama derecesine en güzel örnek “Çapkınlık, erkeğin
elinin karası, kadının alnının lekesi”. Çapkınlık erkeğin elinin karası
olurken, nasıl olmuşta kadının alnının lekesi olmuştur mesela.

Sözün
özü laf dönüp dolaşıp aynı yere gelmiştir. Kanımca zayıf bir şekilde
bünyelerimize işlenen İslam ruhu vücut bulamadan zamanla uçup giderken
medyada yer alan kışkırtıcı ve caydırıcılarla daha farklı bir hal almış,
islamın ilk zamanlarında itibaren bu nur ile aydınlanmış, bu güzel
toprakların insanlarının geleceğimizle ilgili ümitlerimizi bağladığımız
gençlerimizi bilinçlenme sürecinden önce ahlaki açıdan çökertecek zamanı
belli olmayan ama süresi kısa ahlak bombalarıyla yok etmeye
çalışılmaktadır.

Son söz – son cümle: Tercih
senin…Ya sadakate dayalı bir birliktelik içinde yer alan mutlu bir
kadınsındır ya da bağımlılık denen o hastalıklı duyguyu içinde
barındıran diğer kadın…



*********

ÇOK EŞLİLİK


06 Nisan 2010 Salı


Yazı dizisi 1
İnsanoğlu
sosyal hayatın içerisinde yaşamını sürdürmeye başladığından günümüze
dek çok eşlilik kavramı da zaman zaman başka isimler altında da olsa
kendini göstermiştir. Hiçbir zaman yok olmamıştır.

Bazı
gerçeklerin çok fazla dile getirilmemesi ya da toplum içerisinde
onaylanmaması o gerçeklerin yaşanmadığı anlamına gelmemektedir.

Erkeğin
fıtratında olan çok eşlilik biz kadınlara göre aldatma diye
nitelendirilse de aslında dinen istenildiği durumda kullanmaları üzere
kendilerine verilen bir haktır.

Erkeğin
fıtratında olan bu çok eşlilik durumu kendini ifade edeceği alan
bulduğu takdirde ortaya çıkar. Ve her erkekte de bu vukuu bulmaz.

Tek
eşlilik sürdürüp de sıkıntı içinde yaşayan depresyondan bir türlü
çıkamayan mutsuz kadınların sayısı azımsanmayacak kadar çoktur.
Günümüzdeki boşanma oranlarından da bu oldukça net anlaşılmaktadır. Tek
eşliliği eşittir mutluluk olarak anlamak ne kadar sağlıksız bir durumsa
buna alternatif olarak ta çok eşliliği de ilk kadın için mutsuzluk
olarak görmekte bir o kadar yanlıştır.

Eğer bir kadın:
Sürekli aldatılma ve terk edilme korkusu yaşıyorsa…
Eşinden fiziksel ya da psikolojik şiddet görüyorsa…
Eşiyle birliktelik yaşamıyor ya da yaşadığı birliktelik ona sıkıntı veriyorsa…
Eşinin ilgisizliğinden ve onu sevmediğinden yakınıyorsa…
Bu
ve benzeri durumlarda tek eşli olmanın bile aslında kendisini mutlu
etmediğini acı da olsa fark edecektir. Kadınlarımızın toplumdaki yerinin
kültürel ve ekonomik anlamda çok yetersiz olması boşanma olaylarından
sonra kadının her anlamda daha kötü şartlarda kendisine layık olmayan
ortamlarda yaşamasına neden olmaktadır.

Eşiyle
yaşadığı sorunları katlanılabilir gören ve de bir ayrılık yaşaması
durumunda yaşayacaklarının tahlilini sağlıklı yapan bir kadın bence çok
eşliliği kendisi için bir kurtuluş olarak görmelidir.

Bir
birliktelikteki amaç her durumda kaliteyi yakalamaksa, bu ister yemek
yemek, ister birliktelik, ister sohbet etmek olsun, çok eşlilik bunun
uygulanacağı en uygun zemindir. Çünkü insanoğlu kaybetme korkusuyla
hareket etmeye başlayınca, sahip olduklarının kıymetini daha iyi
anlayacaktır.

Zaten
fıtratında çok eşlilik duygusu olan bir erkekte bu durum vukuu bulmaya
başlamışsa buna engel olmakta bir kadın için mümkün değildir.

Son söz son cümle: Seçim Siz’indir. Ya mutlu bir birliktelik tablosu çizmeye çalışan mutsuz bir kadın olarak yaşarsınız ya da her durumda ve şartta mutlu bir kadın olmaya odaklı bir birliktelik yaşarsınız.
Sevgilerimle
Sibel Üresin
sibeluresin@hotmail.com


*****************ÇOK EŞLİLİK-2


18 Nisan 2010 Pazar


Yazı dizisi – 2
Yeni bir haftaya tüm güzellikler ve heyecanlarla başlamak ümidiyle hepinize merhabalar…
Bundan
önceki yazımın ilk bölümüne gösterdiğiniz ilgi ve yapılan her türlü
yorumlardan dolayı da teşekkürlerimi sunmak istiyorum hepinize.

Yazıma
yapılan olumlu ve olumsuz tüm yorumlar, yorum yapanların birbirleriyle
yaptıkları çekişmeler yazının ikinci bölümünün acilen yazılması
gerekliliği fikrini bende uyandırdı.

İlkyazımda çok eşliliği biraz tanımlamaya ve kadının bakış açısıyla durumu ortaya koymaya çalıştım.
Bir
kadın hangi durumda çok eşliliği kabul eder ya da etmez. Bu iki durumun
analizini çok sağlıklı yapmak ve taraflar içinde durumu iyi
değerlendirmek gerekmektedir.

Bu ilişki içindeki hanımların ve erkeğin psikolojisini de anlamaya çalışmak oldukça önemli bir konudur.
Eşini
sahibi olarak gören bir kadın, eşine bağımlı olarak yaşamak ve ona köle
olmak psikolojisine girmişse eğer dünyadaki zindanını kendi elleriyle
hazırlamış ve bekçilik görevini de erkeğine vermiştir. İşin en ilginç
kısmı ise bunu tamamen gönül rızasıyla yapmış olmasıdır.

Efendimiz
(S.A.V) buyurduğu gibi kadınlar erkeklere Allah’ın birer emanetidir. Ve
sahibi de yalnız ve yalnızca Allah’tır. O halde eşlerimizi hayat
arkadaşımız, can yoldaşımız ve mutluğumuzu paylaşmayı umut ettiğimiz
diğer yarımız olarak görebilmeyi başarabilmeliyiz. Böylece hayatımızda
oluşturduğumuz bu zindanı yıkmayı başarabilir ve mutlu olabiliriz.
Bağlılık bir evliliğin temelini oluşturan sadakat duygusunu içinde
barındırmaktadır ve evlilik kurumunun olmazsa olmazlarındandır.

Çok
eşliliği yaşama fikrinin hayata geçirmeye karar veren erkeği bu
durumdan vazgeçirmeye çalışmak hiçbir kadının başarabileceği durum
değildir. Bu durumla mücadele etmeye çalışması kadını her türlü fizikse
ve ruhsal sıkıntılar yaşamasına neden olabilir. Kadın içinde bulunduğu
durumun tahlili sağlıklı bir şekilde yapamaya çalışmalıdır. Hayatta
alınacak her önemli karar gibi bu durumda da kazanacaklarını ve
kaybedecekleri düşünmelidir. Kaybedecekleri eğer kazanacaklarından fazla
görünüyorsa eğer böylesi durumda gitmeyi değil de kalmayı tercih
etmiştir birçok hanım gibi.

Çok
eşliliği genellemek, tarafların psikolojini tahmin etmeye çalışmak çok
yanlış bir durumdur. Çünkü her durum kendi içinde farklılıklar
barındırmaktadır. Ve her durum kendi ortamında değerlendirilmelidir.
Bizim katlanılmaz bulduğumuz bir durum diğer bir kadın için
katlanılabilir olabilir. Kendini tanımayı ve anlamayı başaramamış bir
birey nasıl olurda bu durumda karşı tarafı anlamaya çalışabilir? Evet,
toplum olarak takındığımız komik ve hiçbir zaman doğru bulmadığım bir
tavırdır bu.

Hepimiz
kendi doğrularımız yaşamaya ve onlar için mücadele etmeye geldik bu
hayata. Dolayısıyla başkaları ve onların doğrularının hayatınızdan ve
enerjinizden çalmasına izin vermeyin.

Son söz – son cümle: Sen çok ama çok değerlisin. Ya hayattaki beklentilerini bir erkeğin karşılayacağını düşünen mutsuz bir kadınsındır ya da bir erkeğin beklediği o çok özel emanet olarak bu hayatta yerini alan diğer kadın.

Sevgilerimle
Sibel Üresin
sibeluresin@hotmail.com


**************Çok Eşlilik - 3 -


02 Mayıs 2010 Pazar


ÇOK EŞLİLİK
Yazı dizisi – 3
Hayat
bizim bütün acılarımıza diğerlerinin de mutluluklarına rağmen inadına
devam ediyor. Acılarımızı mutluluğa dönüştürmeyi öğrenmek adına ki ben
bunu krizi fırsata çevirmek diye adlandırıyorum işte bunu başardığımızda
her şeye rağmen devam eden bu hayatta yerimizi mutlu bir insan olarak
almayı başarabiliriz.

Çok
eşlilik bu ilişki içinde yerini bir şekilde alan kişiler dışında
bizlere sıkıntılı bir durum gibi görünse de aslında yaşayanlar yani
taraflar için durum hiç öyle dışarıdan göründüğü gibi iç karartıcı
değildir.

Çok
eşliliğin her erkek için uygun bir durum olmadığını bir önceki yazımda
ifade etmiştim. Ruhsal, bedensel, cinsel ve maddi bakımdan her erkek
ayrı yaratılmıştır. Kimi erkek için tek eşlilik bile uygun bir durum
olmayabilir.

Bu
sebeple yazılarımın her erkek için kaleme alınmadığı özellikle ifade
etmek istiyorum. Eğer erkek bir kadından yeterli derecede hizmet, sevgi,
ilgi ve alaka görmek istiyorsa bunun bir tek ama oldukça da riskli bir
yolu vardır. O da kadında rekabet duygusunu uyandırmak…

Ruhunda
rekabet duygusu uyanan kadın her anlamda davranışlarına kalite katar.
Diğerinden daha güzel, daha başarılı, daha anlayışlı, daha sevecen ve
daha kadın olmak gibi…

Bu durum birlikteliği daha anlamlı ve keyifli kılar.
Çok
eşliliği özellikle kadınlar için mutsuzluk olarak görenlerin mutsuz bir
birliktelik sürdüren kadına ya da boşanmada rekora koşan toplumumuzun
durumuna bir göz atmasını önemle rica ediyorum.

Çok
eşlilikte asıl ağır fatura ne ilk eşe ne de diğer hanımlara
kesilmektedir. Bu durumda en çok mağdur ve mazlum olanın erkek olduğuna
dair fikrim aksini görünceye kadar da sanırım devam edecektir.

İlk
eşini mağdur etmemek adına onu boşamamış diğer eşlerine de ilk eşine
sunmuş olduğu imkânları sunmak adına her anlamda performansını misliyle
arttırmaya çalışmış ve sonunda madden ve manen de zarara uğrayan tek
kişi olma ünvanını kazanmıştır.

Böylesi
bir durum içinde olan erkeği önce alkışlamak ardından da kendi
elleriyle ve rızasıyla içinde bulunduğu durumdan ötürü kendini bir kez
daha kutlamak istiyorum.

Erkeğinin
sahibi olduğunu düşünen kadın elbette onu paylaşamaz. Sahibi olduğunuzu
düşündüğünüz kişiden imtihan olmayı göze alabiliyorsanız mutsuz olmayı
tercih ediyorsunuz demektir.

Erkeğini
hayat arkadaşı olarak gören kadın onunla birlikte olduğu her anın
tadını çıkarmayı ve ondan her anlamda istifade etmeyi bilir. Böylece
mutlu olmak onun için ulaşılması zor bir durum olmaktan çok uzaktır.

Sevgili
hanımlar, kıskançlık duygularını bilgi, maneviyat ve başarı gibi
durumlar için ruhunuzda canlandırabilirseniz eşinize de kendinize de
huzurlu bir aile ortamı sağlamış olursunuz.

Aldatılma
duygusu ise şeytanın bize kurduğu o hain tuzaklardan sadece bir
tanesidir. Bu tuzağa da maalesef biz kadınlar çok çabuk düşmekteyiz.
Zaten gitme fikrini aklına ve gönlüne koyan bir erkeğe engel olmak
hiçbir kadının harcı değildir. Bizi kemiren bu duygudan kurtulmanın tek
yolu ise önce kendimize hayran olacak derecede kendimizi geliştirmeye
çalışmak daha sonra ise çevremizdekileri kendimize hayran bırakmaktır.

Mutluluğunu
bir erkeğin dudaklarından dökülecek birkaç güzel kelimeye bağlayan
kadın ömrü boyunca tek eşli de olsa asla mutlu olmayı başaramaz.

Çok
eşlilikte yerini bir şekilde alan bir kadına karşı olumsuz bir
davranışta ve söylemde bulunmamız o kişinin mutsuzluğunda payımız olması
anlamına gelmektedir. Bunun ise çok ciddi bir vebal olduğunu
düşünüyorum. Bu kararı alan kişiye saygı duymalı bu durumu onaylamasak
bile gayri meşru ilişkiler içinde bulunan ve zinanın kol gezdiği
ortamlarda yaşayanlara dönüp bir bakmanızı asıl toplumuzda ki yanlışın
nerede olduğunu görmenizi rica ediyorum.

Çok
eşliliği, birçok kadının erkeğini gözünde adeta bir ilah gibi görmesine
engel olabilmesinden dolayı sağlıklı bulduğumda söylenebilir.

Ayrıca
yine çok eşliliği toplumdaki çarpık ilişkilerin, aldatmaların ve
kızlarımızın evde kalma sorunlarının ortadan kalkması noktasında da
ciddi bir rol oynayacağını düşünüyorum.

Son söz – son cümle:
Ya kendi doğrularıyla yaşayan mutluluğuna mutluluk katan bir kadın
olursun ya da başkalarının doğrularıyla bir gün mutlu olacağına inanmaya
çalışan diğer kadın.


Sevgilerimle
Sibel [email=%C3%9Cresinsibeluresin@hotmail.com]Üresin[/email]
[email=%C3%9Cresinsibeluresin@hotmail.com]sibeluresin@hotmail.com[/email]


*****************

ÇOK EŞLİLİK -4


16 Mayıs 2010 Pazar


Yazı dizisi 4
Çok eşlilik yazı dizisinin bu bölümünde bu durumu taraflar açısından ele almak istiyorum.
Eşi tarafından aslında aldatıldığını düşünen ilk eş toplumun desteğini de alarak kendi vicdanında her zaman mağdur olan taraftır. Acaba bu durum gerçekten de böylemidir?
Bu sorunun cevabını öncelikle taraflar açısından mağduriyetin ne demek olduğunu açıklayarak cevabını verebiliriz.
Toplumumuzda
eşinden ayrılmış birçok kadın ya gayri ahlaki bir ilişkiler zincirinde
yer alarak ya da hak etmediği çalışma şartlarında hayatını son derece
sağlıksız bir biçimde sürdürerek yaşamaya çalışmaktadır. Durum böyleyken
bir kadın için asıl mağduriyetin bir eşe sahip olmamak dolayısıyla da
geçim sıkıntısıyla beraber yaşamak anlamına geldiğini de belirtmeliyim.

Bu
durumda asıl sıkıntı çeken ve hiçbir kanuni hakka sahip olmayan diğer
eşlerin durumunun ilk eşe göre daha iç karartıcı olduğunu düşünüyorum.

Çok
eşliliği diğer eşlerin mağduriyetinden dolayı onaylamayan kişiler ile
yaptığım tartışmalar çok sıklıkta olmaktadır. Bir kadın eğer bir erkeğin
2. 3. ya da 4. Eşi olmayı tercih ederken kanuni haklarından gönül
rızası ile vazgeçmiştir. Bu durumda yapılacak en akıllı davranış kişinin
geleceği ile ilgili maddi kaygılarını nikâhın başında dile
getirmesidir.

Eşleri
arasında gerek maddi gerekse manevi adaletsizlik yapma ihtimali olan
bir erkek zaten böyle bir ilişki içinde yerini almamalıdır. Aldığı
takdirde asıl mağduriyeti adaletsizliği sonucu kendi elleriyle kendi
cehennemini hazırlayarak zaten yaşayacaktır. Çünkü hem bu dünyada
huzursuzluk yaşayacak hem de adaletsizliğinden dolayı ahretini zayi
edecektir.

Bu durum erkeği ikinci bir eş tercih etme durumunda oldukça hassas davranması için caydırıcı etkisi olan bir gerçektir.
Böylesi
birçok eşlilik durumunda ilk eşinden ayrılmayı ve eşini mağdur etmeyi
düşünmeyen beylerin bu davranışını da takdire şayan buluyorum.

Bu
fikrime şiddetle karşı çıkan kişilerin boşanan kadınların mağduriyetini
dikkatle incelemesini öneriyorum. Elbette ki eşinden ayrılmış ve iyi
şartlarda yaşamaya çalışan kadınlar da bulunmakta. Lakin bu kadınların
oranı konuya dâhil edilemeyecek kadar azdır.

Bütün kadınlar temelde aynıdır. Bütün erkeklerin birbirinden farksız olduğu gerçek gibi…
Erkeklerin
doğasında var olan çapkınlık sadece dünya görüşlerinden dolayı farklı
adlandırılmaktadır. Dindar bir erkek için nikahlı eş,diğer bir düşünce
yapısı için sevgili, metres … Gibi.

Bu
durumunda haram olana yaklaşmayan erkeklerin eleştirilmesini oldukça
yanlış bir durumundur. Zinanın suç olmaktan çıktığı toplumumuzda her
dakika kadınların aleyhine çalışmaktadır.

Durum
böyleyken sınırlarımızı zorlayan bu çapkınlık durumunu kabullenmenin
biz kadınları daha az yıpratacağını düşünüyorum. Vicdanen eşine karşı
her türlü sorumluluğunu yerine getiren bir hanımın da kendini böylesi
bir durum içinde bulması kendisini suçlaması anlamına gelmemelidir.
Eşini aldatmayı aklına koymuş bir erkeğe engel olmak hiçbir kadını harcı
değildir.

Eşlerimizi
hayatlarına sahip olduğumuz kişiler olarak görmek yerine hayat
yolcuğunda ki yol arkadaşımız olarak görmek ilişkimize daha fazla kalite
katacağı gibi acı çekmemize de engel olabilecek bir yaklaşım biçimidir.


Son söz son cümle: Seçim Siz’indir. Ya
ilişkinizde seven ve sevilen bir kadın olarak yaşarsınız ya da kendi
yalnızlığında hayata tutunma mücadelesi veren diğer kadın.

Sevgilerimle
Sibel Üresin
sibeluresin@hotmail.com


*********************

ÇOK EŞLİLİK


06 Nisan 2010 Salı


Yazı dizisi 1
İnsanoğlu
sosyal hayatın içerisinde yaşamını sürdürmeye başladığından günümüze
dek çok eşlilik kavramı da zaman zaman başka isimler altında da olsa
kendini göstermiştir. Hiçbir zaman yok olmamıştır.

Bazı
gerçeklerin çok fazla dile getirilmemesi ya da toplum içerisinde
onaylanmaması o gerçeklerin yaşanmadığı anlamına gelmemektedir.

Erkeğin
fıtratında olan çok eşlilik biz kadınlara göre aldatma diye
nitelendirilse de aslında dinen istenildiği durumda kullanmaları üzere
kendilerine verilen bir haktır.

Erkeğin
fıtratında olan bu çok eşlilik durumu kendini ifade edeceği alan
bulduğu takdirde ortaya çıkar. Ve her erkekte de bu vukuu bulmaz.

Tek
eşlilik sürdürüp de sıkıntı içinde yaşayan depresyondan bir türlü
çıkamayan mutsuz kadınların sayısı azımsanmayacak kadar çoktur.
Günümüzdeki boşanma oranlarından da bu oldukça net anlaşılmaktadır. Tek
eşliliği eşittir mutluluk olarak anlamak ne kadar sağlıksız bir durumsa
buna alternatif olarak ta çok eşliliği de ilk kadın için mutsuzluk
olarak görmekte bir o kadar yanlıştır.

Eğer bir kadın:
Sürekli aldatılma ve terk edilme korkusu yaşıyorsa…
Eşinden fiziksel ya da psikolojik şiddet görüyorsa…
Eşiyle birliktelik yaşamıyor ya da yaşadığı birliktelik ona sıkıntı veriyorsa…
Eşinin ilgisizliğinden ve onu sevmediğinden yakınıyorsa…
Bu
ve benzeri durumlarda tek eşli olmanın bile aslında kendisini mutlu
etmediğini acı da olsa fark edecektir. Kadınlarımızın toplumdaki yerinin
kültürel ve ekonomik anlamda çok yetersiz olması boşanma olaylarından
sonra kadının her anlamda daha kötü şartlarda kendisine layık olmayan
ortamlarda yaşamasına neden olmaktadır.

Eşiyle
yaşadığı sorunları katlanılabilir gören ve de bir ayrılık yaşaması
durumunda yaşayacaklarının tahlilini sağlıklı yapan bir kadın bence çok
eşliliği kendisi için bir kurtuluş olarak görmelidir.

Bir
birliktelikteki amaç her durumda kaliteyi yakalamaksa, bu ister yemek
yemek, ister birliktelik, ister sohbet etmek olsun, çok eşlilik bunun
uygulanacağı en uygun zemindir. Çünkü insanoğlu kaybetme korkusuyla
hareket etmeye başlayınca, sahip olduklarının kıymetini daha iyi
anlayacaktır.

Zaten
fıtratında çok eşlilik duygusu olan bir erkekte bu durum vukuu bulmaya
başlamışsa buna engel olmakta bir kadın için mümkün değildir.

Son söz son cümle: Seçim Siz’indir. Ya mutlu bir birliktelik tablosu çizmeye çalışan mutsuz bir kadın olarak yaşarsınız ya da her durumda ve şartta mutlu bir kadın olmaya odaklı bir birliktelik yaşarsınız.
Sevgilerimle
Sibel Üresin
sibeluresin@hotmail.com


****************

AKILLI - AKILSIZ KADIN!


26 Şubat 2010 Cuma


Akıllı olup yanlış ilişki yaşamak mı? Yoksa akılsız olup mutlu bir
ilişki yaşakmak mı? Tercihimi akılsız olmaktan, en azından öyle
davranmaktan yana kullanıyorum….“Bilgi acıtır” sözü aslında bundan
sonraki yazacağım paragrafların bir özeti denilebilir…Yapılan
araştırmalara göre bir kadın ne kadar akıllı ve kültürlüyse özel
yaşamında yapmış olduğu seçimler ve aşk ilişkisindeki davranışları bir o
kadar akılsızca ve yıpratıcı oluyor. Çünkü akıllı kadın hala mükemmel
erkeğin “beyaz atlı prens” olduğuna inanıyor.“Benimle tanıştığında bana
dünyanın en özel kadını olduğumu hissettirmeli”“Çok yakışıklı,
karizmatik, müthiş bir atletik vücuda sahip olmalı”“Evine ve bana
bağımlı olmalı”“Kariyeri olmalı, bana her şeyi vaat edebilecek kadar
zengin olmalı”Aslında bu cümleleri kuran bir çok kadın beyaz atlı
prensini arıyor. Onun bu dünyada yaşamadığını bile bile hem de. Çünkü
bizler anneleri tarafından hayatını bir erkek tarafından keşfedilmeyi
beklemek üzere yetiştirildik. Erkek çocuklar ise kendi ayakları
üzerinde her durum ve şartta durabilmek, sosyal hayatın içinde yer almak
gibi doğal bir eğitim yöntemiyle yetiştirilmişlerdir. Kız çocukları ise
nasıl bir erkeğin kendisini eş olarak seçeceğini beklemek üzere
yetiştirilmişlerdir. Dolayısıyla erkekler hayatlarını kendileri
planlarken kadınlar ise kendilerini nasıl bir geleceğin beklediğini
hayal ederek geçirirler. O kadar çok Türk filmi seyreden bir neslin
çocuklarıyız ki hala hayatımızın aşkına ya yolda tesadüfen çarpışarak,
ya da sekreter olarak başladığımız iş yerinde patronumuza aşık olarak
rastlayacağımızı hayal ediyoruz. Kadının fıtratında anne olmak, bir
erkeğin güvenli kollarında yer almak, sosyal hayatın içinde de bunlara
sahip olarak yaşamak vardır. Son dönemlerde ise kadın iş
hayatının aslında kendisini mutlu etmediğini bu süreçte yaşamış olduğu
yıpratıcı ve karmaşık olaylar zincirinden sonra acı da olsa fark
etmiştir. Bir eşe ve aileye sahip olmak bence hala bir kadın için
önemini korumaktadır. Yalnız kendisinin şeçen olduğu bir düzen içinde
artık yer almaktadır.Çocukluğumuzdan gelen bizi hangi erkeğin seçeceği
düşüncesi, doğru erkeği nasıl bulurum şeklinde değişmişitr. Akıllı kadın
mutluluğu bir erkekte aramak yerine mutluluğunu bir erkekle paylaşmayı
tercih eden kadındır. İçindeki o inanılmaz gücün farkındadır ama bunu
asla erkeğiyle paylaşmamaktadır.Aşağıdaki konuşma bu gerçeği çok hoş bir
şekilde ifade etmektedir.Alime sormuşlar: Evlilikte erkek nedir?Alim
cevap vermiş:Evlilikte erkek baştır. Peki kadın nedir? Kadın boyundur;
Boyun ne tarafa dönerse baş da o tarafa döner. Son söz son
cümle…..Akıllı kadın erkeğini yöneten ama bunu ona asla belli etmeyen
kadındır.Eğer bunun diğer adı akılsız olmaksa, ben akılsız olmayı tercih
ediyorum…
diğer yazıları için bak
http://www.habername.com/yazar-sibel-uresin-123.htm
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://kutluforum.yetkinforum.com
@bdulKadir
Adminstratör
@bdulKadir


Mesaj Sayısı : 6736
Rep Gücü : 10015190
Rep Puanı : 97
Kayıt tarihi : 17/03/09
Yaş : 61
Nerden : İzmir

Sibel Üresin-çoklu evlilik olsun Empty
MesajKonu: Geri: Sibel Üresin-çoklu evlilik olsun   Sibel Üresin-çoklu evlilik olsun Icon_minitimeSalı Mayıs 24, 2011 11:48 am

Sibel Üresin-çoklu evlilik olsun 100_2228.20100725160104.
Cezmi Koç, Sibel Üresin


Sibel Üresin-çoklu evlilik olsun CN0PPpR8UbnrVNzQ

Sibel Üresin-çoklu evlilik olsun Sibel%20Uresin%20-%20duzenli2

Sibel Üresin-çoklu evlilik olsun Sibel-Uresin-duzenli2

Sibel Üresin-çoklu evlilik olsun 5594

Sibel Üresin-çoklu evlilik olsun Sibel-%C3%BCresin_142046




Sibel Üresin-çoklu evlilik olsun 33499




Sibel Üresin biyografisi
Sibel Üresin hakkında bilgi
Çok eşlilik yasal Olsun diyen kadın
Sibel Üresin resimleri

<table width="350"></table>Sibel Üresin-çoklu evlilik olsun Sibeluresin1forumdasnet
Sibel Üresin Kimdir,Hayatı

1976 İstanbul doğumlu Sibel Üresin Yaşam Koçluğu ve Aile Danışmanlığı
konularında uluslararası sertifikalara sahip ve Davranış Bilimleri
dalında Yüksek Lisans mezunu. Fatih Belediyesi, Ümraniye Belediyesi,
Şile Belediyesi, Bahçelievler Belediyesi, Eyüp Belediyesi, Arnavutköy
Belediyesi, Kocaeli Belediyesi, Bursa Emniyet Müdürlüğü, İSKİ, Sıcak
Yuva Vakfı, Mavi Haliç Derneği, İSEGEV Vakfı gibi kurumlarda eğitim ve
seminerler veren Sibel Üresin, Hilal TV’de ‘Burda Hayat Var’ isimli bir
programı hazırlayıp sunuyor.

MEDYA RESİMLERİ YAZILARI

Sibel Üresin-çoklu evlilik olsun 57253

Sibel Üresin-çoklu evlilik olsun Es_41ed008be2

Sibel Üresin-çoklu evlilik olsun Kadin-muhabirlerin-sibel-uresin-ablukasi1





En son @bdulKadir tarafından Salı Mayıs 24, 2011 11:58 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://kutluforum.yetkinforum.com
@bdulKadir
Adminstratör
@bdulKadir


Mesaj Sayısı : 6736
Rep Gücü : 10015190
Rep Puanı : 97
Kayıt tarihi : 17/03/09
Yaş : 61
Nerden : İzmir

Sibel Üresin-çoklu evlilik olsun Empty
MesajKonu: Geri: Sibel Üresin-çoklu evlilik olsun   Sibel Üresin-çoklu evlilik olsun Icon_minitimeSalı Mayıs 24, 2011 11:55 am

Çok eşlilik yasal olsun




Paylaş :






















24 Mayıs 2011 | saat 13:58 |Yazar:kazanova RSS | Bölüm: Her Telden, Yurttan Haberler |




Yorum 2 Hemen cevap yaz
















Sibel Üresin-çoklu evlilik olsun Sibel-uresin

Fatih ve Eyüp belediyesinin muhafazakâr aile danışmanı Sibel Üresin,
çarpıcı bir açıklama yaparak, ”İmam nikahlı 2,3 ve 4. eş yasal olsun”
önerisinde bulundu.
Fatih, Ümraniye, Bahçelievler, Eyüp gibi birçok belediye ve kurumlar
için aile içi iletişim seminerleri veren Sibel Üresin, hem yaşam
koçluğu, hem de aile ve evlilik danışmanlığı yapıyor. Özellikle
muhafazakâr kesim tarafından iyi tanınan Üresin, çok eşliliğin
yasalaşması gerektiğini savunarak, “Zaten çok eşlilik var. Erkeklerin
yüzde 85’i aldatıyor. Bu muhafazakâr kesimde ‘imam nikâhlı eş’, diğer
kesimde ‘metres’ adını alıyor” dedi.
35 yaşındaki Üresin, çok eşliliğin neden yasalaşması gerektiğini Habertürk Gazetesi’nden Özlem Yılmaz’a şu sözlerle anlattı:
‘KADIN ORTADA KALMAZ’
“Erkek, bir başkasıyla imam nikâhı yapacağı zaman karısından izin
almak zorunda değil. 4’üncü kadına kadar imam nikâhıyla evlenebilir.
Ancak 2., 3. ve 4. eşler suiistimal ediliyor. ‘Boş ol’ dendiği zaman
kadın ortada kalıyor. Bu nedenle çok eşlilik yasalaşmalı. Yasanın
çıkması demek, erkeğin malvarlığına ortak gelmesi demek. Çok eşlilik
dinimizde var. Herkes yapamaz ama yapana ‘Niye yaptın?’ diyemezsiniz,
şirke girer. Kuran’da var.”
‘ÇOK EŞLİ OLURDUM’
“Zengin, kariyerli, parası olan ve cinsel gücü fazla olan erkek çok
eşliliği seçebiliyor. Hiçbir kadın fakir bir adamın ikinci karısı olmaz.
Erkek, daha cilveli, daha çok gülen, cinsel anlamda kendisini mutlu
eden kadına koşuyor. Erkek olsam, çok eşli olurdum.”
‘ERKEK İÇİN HAKLI ARAYIŞ’
“Bir erkek, kadında arkadaşlık, cinsellik, annelik ve ev kadınlığı
arar. Bu özellikleri taşımıyorsanız, eşiniz tarafından aldatılmaya hazır
olmalısınız. Erkek için bu haklı bir arayıştır. Bir ayrılık yaşaması
durumunda yaşayacaklarının tahlilini sağlıklı yapan bir kadın, bence
çokeşliliği kurtuluş olarak görmelidir. Boşandığında kaybedecekleri,
kazanacaklarından fazla olan kadın, kalmayı tercih ediyor. Çok eşlilikte
asıl ağır fatura erkeğe çıkıyor. Madden ve manen zarara uğruyor. Açıkça
çokeşli olduğunu itiraf edenleri alkışlıyorum ve kutluyorum.”
‘ÇARPIK İLİŞKİLERİ ÖNLER’
“Erkek, eşleri arasında gerek maddi, gerekse manevi açıdan adaletli
davranmalı. Erkek adaletsizlik yaparsa, kendi cehennemini hazırlamış
olur. Örneğin Kanuni Sultan Süleyman, dizide adaleti sağlayamıyor. Çok
eşlilik, toplumdaki çarpık ilişkileri ve kızların evde kalma
sorunlarının ortadan kalkması noktasında da ciddi rol oynayacaktır.”
‘KADIN İTAAT EDER’
“Dayak ve aldatma bana göre boşanma sebebi değil. Türkiye’deki
kadınların yüzde 80’i dilinden dayak yiyor. Yatak odasında mutlu olmayan
kadın, her durumda problemlidir. Muhafazakâr kesimde kadın evde daha
süslü, daha şık. Ailede mutluluğun sağlanmasının bazı şartları var.
Kadın kocasına itaat etmeli. Erkek de karısına Allah’ın emaneti olarak
davranmalı.”
Kaynak:HÜRRİYET
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://kutluforum.yetkinforum.com
huzeyfe
Süper Moderatör
huzeyfe


Mesaj Sayısı : 7719
Rep Gücü : 18108
Rep Puanı : 23
Kayıt tarihi : 27/03/09

Sibel Üresin-çoklu evlilik olsun Empty
MesajKonu: Geri: Sibel Üresin-çoklu evlilik olsun   Sibel Üresin-çoklu evlilik olsun Icon_minitimeÇarş. Mayıs 25, 2011 7:08 am

Bence imam nikahı yasaklansın, yani bu muahafazakar çevrelerin uçkur
kılıfı olarak kullandığı imam nikahından bahsediyorum söz konusu kişinin
açıklamaları facia niteliğinde.


Birincisi erkeğin birden fazla kadınla evlenme imkan ve uygulamasını
islam getirmemiş mevcut uygulamayı belirli şartlara ve hukuka bağlayarak
devam ettirmiştir.


Yani o ayet çok eşli bir topluma indiği için mevcut olanın devamı niteliğindedir.

Evet kadın bir günde meşhur edildi....yıllardır yazıp söylediği şeyler
nedense seçime yakın bu ortamda gündeme getirildi....Ve birçoklarınca
islama saldırı vesilesi yapıldı....

Esra elönüden cevap
********
İkincisi imam nikahı bir sömürüdür nasıl oluyor da bu camia içerisinde
böylesine sığ böylesine bedevice uygulamanın yasallaşmasını isterler onu
anlamıyorum ayrıca bu camiadaki kızların evde kalması üzerine fantastik
betimlelemer yapan bu kadın şu hususu görmezden gelmiş kendi camiası
içindeki kadınların çoğu zaten imam nikahı mağduru imam nikahını
mağdurlaşmamak için yasallaşmasını isteyen zeka ikinci üçüncü olmayı
toptan kabullenmiş zekadır.


Nisa suresinin hangi savaştan sonra nazil olduğunu okusun. Sadece
yetimleri ve dulları korumak için çok eşliliği tavsiye eden dini günümüz
koşullarında erkeğin uçkur paratoneri olarak görmek isteyen zihniyet
bağnazdır asıl gericilik budur. "

***************

mustafaakyol@stargazete.com
Evet, çok eşlilik yasal olsun

Fatih ve Eyüp belediyelerine aile danışmanlığı yapan Sibel Üresin, dünkü Habertürk’te yayınlanan bir söyleşide şöyle dedi:

“Zaten çok eşlilik var. Erkeklerin yüzde 85’i aldatıyor. Bu muhafazakâr
kesimde ‘imam nikâhlı eş’, diğer kesimde ‘metres’ adını alıyor... Ancak
2., 3. ve 4. eşler suistimal ediliyor. ‘Boş ol’ dendiği zaman kadın
ortada kalıyor. Bu nedenle çok eşlilik yasalaşmalı. Yasanın çıkması
demek, erkeğin malvarlığına ortak gelmesi demek .”

Bu sözler, tahmin edebileceğiniz gibi, bir anda müthiş tepki çekti. Dün
bir sürü haber sitesinde “hii, duydunuz mu, ne demiş” havasında
aktarıldı. Konu üzerine görüşleri alınan bazı ünlüler, hakarete varan
sert sözler etti. Çok eşlilik gibi bir “geriliğe” asla izin
verilemeyeceğini de eklediler.

Oysa bence konuya biraz sakin, biraz daha realist ve biraz daha liberal bakmak lazım...

Evrensel mi, tarihsel mi?

Çok eşlilik meselesinin iki ayrı yönü var: Birisi dini açıdan doğruluğu, diğeri yasal meşruiyeti.

İlk yönden ben Sibel hanımdan farklı düşünüyorum. Yani, çok kadınla
evlilik kurumunu, İslami açıdan “evrensel” değil, “tarihsel” bir durum
sayıyorum. Bir “dini ideal”in ifadesi değil, o dönemki Arap toplumunda
var olan bir realitenin düzenlenmesi olarak algılıyorum.

Unutmayın ki, eğer bu “tarihsel” bakış açısına hiç prim vermezseniz,
köleliği bile, şeriatta yeri var diye, “İslami” sayabilirsiniz. (Nitekim
Vahabiler, 19. yüzyıl ortasında köle ticaretini yasaklayan Osmanlı
yönetimine bu katı anlayışla isyan etmişti.)

Fakat, çok eşlilik konusunda benim ne düşündüğüm (ve sizin ne
düşündüğünüz) ayrı bir mesele, bu evlilik biçimini meşru görenlerin bunu
yaşama hakkı apayrı bir mesele.

Bu ikinci açıdan, Sibel hanıma katılıyorum: Yani, toplumda zaten belirli
bir pratiği bulunan çok eşlilik, yasal açıdan serbest olmalı. Bu, zaten
“ikinci eş” durumunda olan kadınları yasal haklara kavuşturacağı için,
“feminist” bir adım da sayılabilir.

Dahası çok eşlilik, “liberal” açıdan da savunulabilir. Çünkü liberalizm,
bireylerin kendi hayatlarını kendi istedikleri gibi düzenlemelerini
öngörür. Eğer bireyler kendi aralarında “çok eşli” olmaya rıza göstermiş
iseler, devletin buna engel olmasının ne mantığı vardır?

Modern ‘yatak odası’

Üstteki soru Batı’da da tartışılıyor. Örneğin çok eşliliğin 130 yıl önce
yasaklandığı ABD’de, Mormonlar gibi bazı dini gruplar bu konuda
özgürlük istiyor, bazı liberal (özellikle “liberteryen”) çevrelerden de
destek buluyorlar. Hele de “eşcinsel evliliğe” izin veren bir dünyada bu
itiraz iyice anlam kazanıyor: iki adam birbiriyle evlenebiliyorsa,
niçin bir adamla iki kadın evlenemesin?

Amerikalı hukuk profesörü Jonathan Turley’nin “Çok Eşlilik Yasaları
Kendi İkiyüzlülüğümüzü Gösteriyor” (Polygamy Laws Expose Our Own
Hypocrisy) başlıklı USA Today makalesi, bu konuda tartışma yaratmış
yazılardan biri. Turley şöyle diyor:

“Bireylerin, istedikleri sayıda partner ile istedikleri biçimde cinsel
ilişkiye girebileceklerini anayasal bir hak olarak tanıyoruz.
Dolayısıyla, bir insan çok sayıda partner ile yaşayabiliyor, hatta
onlardan çocuklar yapabiliyor. Ama o partnerlere karşı yasal bir
sorumluluk kabul edip de onları ‘eş’ edinirlerse, onları hapse atıyoruz
!”

Turley’in sözünü ettiği iki yüzlülük, Türkiye’de de bolca var: Konu
“zina” olunca “yatak odasında devletin ne işi var!” diye köpürenler, o
yatak odasına sayısız “nikahsız partner”le girme özgürlüğünü savunanlar,
aynı mekana “nikah eşler”le girilmesine şiddetle karşı.
Bu koronun mensuplarına “liberal” denmesi ise çok yanlış: Onlar

liberal değil, modernist.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
huzeyfe
Süper Moderatör
huzeyfe


Mesaj Sayısı : 7719
Rep Gücü : 18108
Rep Puanı : 23
Kayıt tarihi : 27/03/09

Sibel Üresin-çoklu evlilik olsun Empty
MesajKonu: Geri: Sibel Üresin-çoklu evlilik olsun   Sibel Üresin-çoklu evlilik olsun Icon_minitimeC.tesi Mayıs 28, 2011 2:18 am

Sibel Üresin medyarazzi'ye konuştu!


Çok eşlilik ile ilgili açıklamaları nedeniyle hedef
tahtasına oturtulan ve özellikle medyada bazı köşe yazarlarının doğrudan
hedefi haline gelen Sibel Üresin medyarazzi.com aracılığıyla önemli
açıklamalarda bulundu.



medyarazzi.com/özel

“Söylediklerimden geri adım atıyor değilim” diyen Üresin, konu ile
ilgili medyada görünmemesinin nedenini şu sözlerle açıkladı: “Medyaya
çıkmamamın tek sebebi seçim malzemesi olmak istemem. Seçimden sonra
konuşacağım. Şu an ekranda olmamam geride durduğum için değil bir
malzeme konusu olmak istemediğim için.”

“Ünlü olmak gibi bir niyetinin bulunmadığının” altını çizen Üresin,
“Ayrıca ünlü olmak derdinde değilim zaten bu işi yapan biriyim. Ünlü
olmak istesem herkes beni ekranlarda görürdü. Öyle bir niyetim yok.
Seçim sonrası herkese sözüm olsun. Her yere çıkacağıma söz veriyorum.
Sözümün arkasındayım” diye konuştu.

“Ben söylediklerimden geri adım atmış değilim ancak bakıyorum ki saçma
sapan şeyler yazıyorlar” diyen Üresin medyadaki bazı kadın yazarların
kendisine yönelik eleştirileri ile ilgili olarak da şunları söyledi:
Konuşacak iki çift kelimesi olamayanlar ancak soyadımla dalga
geçebilecek kadar küçük bir beyin yapısına sahipler, Yaptıkları
yorumlarda da kültür seviyelerini anlamak mümkün. Bana yönelik olumsuz
yorum yapan hiç kimseye cevap verme gereği bile duymuyorum. Sadece
kendini erkeklere ucuza satan kadınlara sahip çıkıyorum. Onların
düşünmedikleri kadınlık gururlarını ben düşünüyorum. Bunun adı anti
feminist olmaksa evet ben anti feministim. Ama yine de feminist olduğunu
iddia eden pak çok kadından daha feministim.

Sibel Üresin, konu ile ilgili olarak habername.com isimli internet
sitesindeki köşesinde “kamuoyuna duyurulur” başlığıyla şu açıklamayı
kaleme aldı:

KAMUOYUNA DUYURULUR…

Habertürk Gazetesi Özlem Yılmaz İmzalı söyleşide yer alan açıklamalar
hedefinden saptırılmıştır. Basında adı geçen belediyelere danışmanlık
hizmeti verdiğim açıklaması bana ait olamayan bir açıklamadır. Adı geçen
belediyelerle sadece seminer verdiğim doğru olan bilgidir.

Çok eşlilik noktasındaki düşüncelerim yeni ifade edilmiş düşünceler
değildir. Yaklaşık 1,5 yıldır. Habername.com sitesinde çok eşlilik ile
ilgili düşüncelerimi okurlarımla paylaşmaktayım.

Basında yapmış olduğum açıklama çok eşliliğin yasallaşması düşüncem
tamamen kişisel düşüncem olup, hiçbir parti, cemaat ya da gruba ait
değildir. Tesettürlü bir bayan olmam bir parti mensubu ya da yandaşı
olduğumu değil inançlı bir kadın olduğumu göstermektedir.

Evli olan birçok kadının aldatılması,

Bekâr olan kadınların erkeklerin keyfiyeti ve ekonomik vaatlerle metres hayatına itilmesi,

Gayri meşru ilişki sonrası kadınların insanlık dışı kürtaj yöntemine başvurması,

Ve yine gayri meşru ilişkiden doğan çocukların mağdur olması… gibi
konuların toplumumuzun kanayan ve dile getirilmeyen bir yarası olduğuna
olan inancımdan ve hassasiyetimden dolayı bu konuyu dile getirme
ihtiyacı duydum. Mağdur olan kadın ve çocukların yasa ile korunma
altına alınması elzem bir konudur.

Konu ile ilgili dinimizce de sakıncası olmayan bu konunun günümüzde
yaşayan İslam âlimlerinden görüş alınarak, tartışılmasını ve
mağduriyetlerin giderilmesini arzu etmekteyim.

Konuşmalarımın seçim malzemesi haline dönüşmesi halinde hukuki yollara
başvurmak zorunda kalacağımı da açıkça ifade etmek istiyorum.

Kamuoyuna

Saygılarımla Sibel Üresin

Öte yandan sosyal paylaşım sitelerinde de Sibel Üresin’i eleştiren
grupların yanı sıra destek veren grupların kurulduğu da dikkatlerden
kaçmıyor. Bunlardan bir tanesi de facebook’ta organize edilen SİBEL
ÜRESİN'İ DESTEKLİYORUZ... grubu.

Sibel Üresin kimdir?

1976 İstanbul doğumlu Sibel Üresin, Davranış Bilimleri dalında Yüksek
Lisans yapmış, Yaşam Koçluğu ve Aile Danışmanlığı eğitimlerini
tamamlayarak uluslararası sertifika sahibi olmuştur.

Fatih Belediyesi,

Ümraniye Belediyesi,

Şile Belediyesi

Bahçelievler Belediyesi

Eyüp Belediyesi

Arnavutköy Belediyesi

Kocaeli Belediyesi

Bursa Emniyet Müdürlüğü

İSKİ

Sıcak Yuva Vakfı,

Mavi Haliç Derneği,

İSEGEV Vakfı gibi kurumlarda Kişisel Gelişim ve Aile İçi İletişim konulu
eğitim ve seminerler vermiştir. Hilal TV'de 'Burda Hayat Var' isimli
Kadın ve Aile Programı, Seyir FM 'de'Bir Derdim Var' adlı programını
hazırlayıp sunmuştur. Habername.com sitesinde haftalık köşe yazan Sibel
Üresin, Yaşam Koçluğu Sertifika Eğitimleri, Farkındalık ve Kişisel
Gelişim Seminerleri vermekte, Aile ve Evlilik Danışmanlığı yapmaktadır.
Seda CEYLAN – medyarazzi.com / ÖZEL




26 Mayıs 2011 Perşembe 11:05
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
huzeyfe
Süper Moderatör
huzeyfe


Mesaj Sayısı : 7719
Rep Gücü : 18108
Rep Puanı : 23
Kayıt tarihi : 27/03/09

Sibel Üresin-çoklu evlilik olsun Empty
MesajKonu: Geri: Sibel Üresin-çoklu evlilik olsun   Sibel Üresin-çoklu evlilik olsun Icon_minitimeC.tesi Mayıs 28, 2011 2:21 am

Sibel ÜRESİN'İ Asalım mı?


25 Mayıs 2011 Çarşamba

Sitemiz
Habername.com yazarı ve Davranış Bilimleri Uzmanı Sibel Üresin,in
medyaya yansıyan "çok eşlilik" açıklamaları gündeme bomba gibi düştü.

Erkeklerin birçoğunun aldattığı için, çok eşliliğin yasal düzenlemeyle
toplumsal hayata girmesi gerektiğini savunan Üresin, "kadınların da buna
karşı çıkmayacağını" ekledi.

Üresin’in bu açıklamaları medyada
gündem oluştururken, ilk tepki Twitter ve Facebook gibi sosyal medya
organları üzerinden geldi. Ayrıca Sibel Hanımın habername’deki
yazılarına gün boyu 500 yakın yorum geldi. Ve gelmeye de devam ediyor.
Sibel Hanım yaptığı bu talihsiz açıklama yüzünden resmen linçe uğramış
vaziyette. Gelen yorumlarda hakaretin bini bin para.
Bir
takım medya kuruluşları AKP’nin İstanbul’daki kalelerinden Fatih ve
Eyüp belediyelerine danışmanlık yapan "yaşam koçu" Sibel Üresin bu tür
açıklama yapma cesaretinin kaynağını, iktidar partisinin icraatlarında
bulmak mümkün görünüyor’’ Diye kamuoyuna duyururken, faturayı Ak Partiye
çıkardı.
Diğer
taraftan da, ‘’Niye önceden böyle bir açıklama yapmıyor da, tam seçim
arifesindeyken böyle bir açıklama yapıyor. AK partinin oy kaybetmesi
için seçimlere az bir zaman kala birileri tarafından sahne konmuş bir
oyun’’ olarak lanse edildi.
Medyada
en çok yer alan birinci iddiaya gelirsek. Ben şahsen Sibel hanımı 2
yıldır tanıyorum. 2 yıl süresi içerisindeki konuşmalarımızda hiçbir
zaman Fatih ve Eyüp belediyelerine danışmanlık işi yaptığını söylemedi.
Ne iş yaptığını sorduğumuzda, bazı özel kanallarda kadınlar için sabah
programı yaptığını ve DavranışBilimleri Uzmanı olarak serbest
çalıştığını belirtti.
Ayrıca
bu gün bana gönderdiği basın açıklamasında, ‘’Habertürk Gazetesi'nden
Özlem Yılmaz İmzalı söyleşide yer alan açıklamalar hedefinden
saptırılmıştır. Basında adı geçen belediyelere danışmanlık hizmeti
verdiğim açıklaması bana ait olmayan bir açıklamadır. Adı geçen
belediyelerle sadece seminer verdiğim doğru olan bilgidir.’’ Diyerek
Fatih ve Eyüp belediyesinde çalışmadığını teyid etti.
‘’
Niye önceden böyle bir açıklama yapmıyor da, tam seçim arifesindeyken
AK Partiye oy kaybettirmek için şimdi açıklama yapıyor.’’ İddiası da
tamamen asılsız ve yanlış. Çünkü Sibel Hanım bu açıklamalarını şimdi
seçim arifesinde yapmıyor ki. 2 yıldır her ortamda dile getiriyor.
Hatta bu açıklamadan daha radikallerini Habername’deki köşesinde iki
yıldır yazıp-çiziyor. Yaptığı televizyon programlarında da zaman zaman
bu görüşlerini dillendirdi.
Şimdi
gelelim o talihsiz açıklamaya, Sibel hanımın yaptığı açıklamanın
içeriğine bende katılmıyorum. Tamamen tersini düşünüyorum. Ama öyle
düşünüyor’’ diye hakaret etmeye ve aşağılamaya hakkım yok. Savunduğu
fikre karşıysam, fikirle çürütmeye çalışırım. Sonuçta Sibel Hanım ne
Cumhurbaşkanı? Ne Başbakan? İki gün sonra söyledikleri unutulup gidecek.
Artık bu ülkede Dileyen, fikirlerini özgür bir şekilde haykırsın.
Birbirimizin fikirlerine davranışlarına tahammülümüz olmadığı müddetçe
“gerçek demokrasi” gelmeyecek, “huzur” olmayacaktır. Karşımızdakinin
fikirlerini kabul etmek zorunda değiliz ama saygı duymalıyız ki o da
bizim fikirlerimize saygı duysun ve “huzur”lu olarak yaşayalım. Baskının
olduğu her yerde asiler hep vardır ve olacaktır. Kendinizi karşı
tarafın yerine koyarak düşünün bir de. Hepimiz insanız ve bu ortak
paydada huzurlu ve güzel bir hayat yaşayabiliriz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
huzeyfe
Süper Moderatör
huzeyfe


Mesaj Sayısı : 7719
Rep Gücü : 18108
Rep Puanı : 23
Kayıt tarihi : 27/03/09

Sibel Üresin-çoklu evlilik olsun Empty
MesajKonu: Geri: Sibel Üresin-çoklu evlilik olsun   Sibel Üresin-çoklu evlilik olsun Icon_minitimeC.tesi Mayıs 28, 2011 2:32 am

Kadınlar olmasa erkekler ne yapardı?


<blockquote> (05-16-2010 11:05:22 AM)ahmed60 Yazılan: Okusun,bize
birşey olmaz evvelallah.Erkek zamparalığını din adına meşru kılmaya
çalışan bu yazıyı buraya almaktan maksadım,hanım hocalarımızın ne tepki
verecekleri idi.En kötü tepki,tepkisizlikten iyidir,yani..</blockquote>
4:3 - Eğer öksüz kızlarla evlendiğinizde onlara karşı adaletli
davranamamaktan korkarsanız, hoşunuza giden diğer kadınlardan iki, üç ve
dörde kadar evlenebilirsiniz. Eğer adaleti gözetmemekten korkarsanız, o
zaman bir tane ile veya elinizin altındakiyle (sahip olduğunuz câriye
ile) yetinin. Doğruluktan ayrılmamak için bu daha elverişlidir.

Allah zamparalığa olurmu diyor ki
temel kaynak kuran değilmiydi

<blockquote> (05-17-2010 21:26:24 PM)müslümanvarlık Yazılan: Yazıyı
okurken kesinlikle bir erkek yazmıştır dedim ve biraz kötü niyetli
hatta sapık ruhlu da olabilir diye düşündüm.Yazık ki çoğu zaman okumaya
çalıştığım bugün gazetesinden bir yazarmış.Çok cahil ve akılsız bir adam
bence.
.Resmen erkeğin çok eşliliğini savunmuş;

Çok eşlilik çok farklı durumlarda zaruri olursa meydana
gelebiliyor.Dünyada benimsenen başka adetlerde var.mesela sayı
meselesi;Alaska mıydı tam hatırlamıyorum adını ama ; kadın sayısı az
olduğu için bir aileye bir gelin gelebiliyor ve kardeşler bu gelinin
kocaları oluyor.bu da o ülkede bir gelenek.


İmam Şafii bu çok kadın meselelerinde böyle davranan müslümanın çok da
kaliteli bir müslüman olmayacağını söylüyor.Çünkü ilim öğrenmek faydalı
işler yapmak,hizmet için çalışmak
varken birden fazla kadın yapanın meşguliyeti artıyor.Ve bence kaliteli
bir müslüman zaruri durumlar dışında böyle davranmaz.


Kadının ikinci eş konusunda tahammülünü iman ile kıyaslayan kişinin
zekasından şüphe etmemek elde değil.Buna tahammül edin diye bir emir
yok.Boşanmak da bir helal sonuçta hele de arada sevgi yoksa.Evlenmek
farz değilken; kocasının ikinci eş almasına rıza göstermesi nasıl
oluyorda farzı da geçmiş imani bir mesele haline gelmiş.

Bu yazıyı yazan yazarın 2.sınıf hatta üçüncü sınıf bir insan olduğunu
düşünüyorum.Sebebi kadınlara olan düşkünlüğü değil; heva ve hevesinden
bazı dini hususları çarpıttığını düşündüğümden tabiiki.</blockquote>

<blockquote> (05-17-2010 21:55:46 PM)müslümanvarlık Yazılan: Nuh Gönültaş ve saçmalıkları hakkındaki görüşlerimi çok mu beğendiniz sayın sözgüzeli?</blockquote>

İslam akıl mantık dini ifadesi eksik bence..ilahiyatçı bu cümleyi kurarken dikkatli olmalı.

Mesajlarınız duygusallık boyutunda


hakikatin etrafında dolanmışsınız..
İnsan tabiatını inkar ediyor adeta..daha çokda feministçe demek daha doğru olur

İnsanın ferdi ve sosyal yapısını en iyi bilen,emir ve yasaklarını da ona göre gönderen Allahtır.


İman tevhidi,tevhid teslimi,teslim tevekkülü iktiza ettirmiyormu
Neden Allahın açtığı ruhsat kapısını biz kapayalımki
yazar bu noktaya vurgu yapmış
bu günün şartlarında bunun telaffuzu hata olabilir,ama dinafar kesim içinde de bu konuda çok ciddi bir çözülme var

Elbette tek eş en doğrusu,ideali


Hayat hep ideallerle örgülü değil
her insan,her müslüman her zaman ideal olmazki
imtihanın anlamı nedir o zaman

Yazar gayet samimane günümüz müslümanının ve sosyal yapıdaki probleme çözüm aramış.


İsam evliliği çok kolaylaştırmış..sebebde aşikar

Ahirzamanın en büyük fitne olarak kullanılan unsurlarından biri kadındır.


Tvler filmler,toplumların dejenerasyonunda çözülme
bekliyorsanız,ahlakını kimliğini bozmak istiyorsanız bunun en kolay yolu
kadını kullanmaktır
Bundan dolayı"Allahümme ecirne min fitnetinnisaa min şerinnisaa min belaainnisaa "dememişmi büyükler
Ve daha nice olaylar
Buyrun size ****** ve daha nice olaylar..eski iski meselesi
dünya tarihi bunun örnekleriyle doludur

zina öyle bir bataklıktır ki insanın tüm maneviyatını bitirir..bu
anlamda zinaya düşmeden,ahlakende sukut etmeden bir çözüm,ruhsat arayışı
içinde yazar..ben şahsen öyle gördüm



zorlaştırmalar gayri meşrulukları arttırır



Daha önce bir kadın yazarımız bu konularda bir şeyler yazmıştı


dindar kadının kendine dikkat etmediği,nasılsa imzayı bastık,çocuğuda
yaptık deyip kocasının karşısında el pençe divan duran,alternatif
yolların kapalı olduğunu sanarak özensiz,şişman,bakımsız,pejmürde bir
kadın haline gelenlere laflar sokuşturuyordu
o yazıda da çok gerçekler vardı

hizmet için çalışmak varken birden
fazla kadın yapanın meşguliyeti artıyor.Ve bence kaliteli bir müslüman
zaruri durumlar dışında böyle davranmaz.



bu cümle çok isabetli..doğru olmuş
Nuh

Gönültaşın Hocası da aynını söylüyor
İNSANLIK YANARKEN SEN NEYİ DÜŞÜNÜYORSUN BE AHMAK DİYOR

Yazara dönecek olursak



Yani eh be

Nuh...hanım
çirkinleşti de 2.ye yolmu arıyon,yoksa birine aşık oldunda buna
ruhsatmı arıyon..Çevrende böyle birilerimi var..hayırdır

Hocan olmaz diyor,duymasın sakın,yersin fırçayı çünkü diyesim geldi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
huzeyfe
Süper Moderatör
huzeyfe


Mesaj Sayısı : 7719
Rep Gücü : 18108
Rep Puanı : 23
Kayıt tarihi : 27/03/09

Sibel Üresin-çoklu evlilik olsun Empty
MesajKonu: Geri: Sibel Üresin-çoklu evlilik olsun   Sibel Üresin-çoklu evlilik olsun Icon_minitimeC.tesi Mayıs 28, 2011 2:39 am

Kadınlar olmasa erkekler ne yapardı?

Nuh Gönültaş 16 mayıs 2010


Erkek milleti poligamdır.





Erkeğin kalbi geniştir.

Erkek kalbini bir kadın doldurmaya yetmediği için o haneye birden fazla kadını koyabiliyor!

Sadece cinsellik anlamında değil.

İstisnalar olabilir ama bir kadın bir erkeğin duygularını bütünüyle tatmine genellikle yetmiyor.

Ama kadınlar genel olarak erkekler için "Erkek değil misiniz, hepiniz aynısınız" cümlesini kullanırlar.

Bu bile kadının tek eşlilik ile yetinebilecek yaratılışta olduğunu gösterir!

Madem aynılar herhangi bir kadın için bir erkek yeterlidir!

Şaka bir tarafa, erkeklerin hepsinin aynı olduğu doğrudur.

Ama sadece anatomik olarak!

Gerçekte erkekler son derece renkli dünyalara sahiptirler ama bunu ortaya çıkaracak varlık kadındır.

Erkeğin bu genel özelliği dünyanın her yerinde aynıdır. Bu yüzden çoğu toplumlarda çok evlilik mubahtır.

Çok evliliğin yasaklandığı toplumlarda ise imkânı olanlar evlilik dışı ilişkilere giriyorlar.

İmkânı olmayanlar ise tek eşlilikle yetiniyorlar. Ama şartlar değiştiğinde ilk fırsatta benzeri hareketleri benimseyebiliyor.

Çevreye şöyle bir baktığımda tek kadına sadık olanlar genellikle bütün toplumlarda azınlıktadır diye düşünüyorum.

Bunu söylerken bu işte kadının payının yüksek olduğunu ifade etmeliyim.

Sadakatin en büyük düşmanı yine kadındır. Ve tabii yine başka kadınlardır.

Sadakat konusunda da kadın davranışı belirleyicidir!

Ya erkeğini kendisiyle evlendiğine pişman edip başka kadınların kucağına yollar ya da onu evine bağlayıp sadakati pekiştirir.

Bu tartışma elbette çok su götürür. Ancak şu bir gerçek ki, erkek için de kadın için de eşe sadakat çok önemli bir vasıftır. Ama yaratılıştan bazı özellikler erkekleri başka kadınlara yönlendirebiliyor.

Acizane kanaatim, bu dünyada Allah'ın erkekler için yarattığı en güzel şeydir kadınlar.

Şöyle söyleyeyim, kadınlar olmasa bu dünya çekilmez olurdu.

Erkek dünyası kadınlarla güzel olmasa biz erkekleri hiçbir şey için parmağımızı kıpırdatmayacak kadar tembel olurduk.

İktidar
denilen şey erkeklerin sadece kadınlarla paylaşmak isteyeceği bir
şeydir. Onun için erkekler iktidar peşinde koşarlar, yani daha fazlası
için.

Bu
cümlenin kadınlar açısından bakıldığında ne ifade ettiğini erkek
olduğum için elbette bilemem ama onlar için de erkekler çok önemli bir
yer işgal ediyordur herhalde.

Adem yalnızdı, sonra Havva yaratıldı.

Elmayı yediklerinde cennetten dünyaya düşürüldüler. O günden bu güne de insanlar elmayı yemeye devam ediyorlar.

Hz. Adem tek eşli miydi bilemiyoruz. Ama erkek ve kadının birbirini tamamlayan parçalar olduğu çok açık.

Bir elmanın iki yarısı gibiler. Ancak ikisi bir araya geldiğinde bir bütün ediyorlar.

Allah böyle yaratmış, yapacak çok fazla bir şey yok.

Sadakati
yüceltir, aldatmayı kötüleriz. Ama erkeklerin birden çok kadınla meşru
ya da gayri meşru biçimde bir araya gelmesini engelleyemeyiz.

O halde bunun meşru yollarını ortaya koymak gerekiyor.

Din bu noktada son derece kolaylaştırıcı bir rol oynar.

Aslında İslamiyet evlenmeyi de boşanmayı da çok kolaylaştırmıştır.

Normalde
Müslüman toplumlarda bu konu oldukça kolaylaşmış olmasına rağmen
toplumların gelenekleri evlenmeyi de boşanmayı da dünyanın en zor işi
haline getirmişlerdir.

Evlenmek, ki çok kadınla evlenmek yasaklandığı için de ortaya aldatma çıkıyor.

Yani şunu demek istiyorum:

Her şeyin meşruiyet kaynağı Allah'ın emriyse, Allah'ın helal kıldığını kim haram, haram kıldığını kim helal kılabilir?

Kimse!

Modern
medeni hukukun en büyük açmazı aile müessesinin teşkili veya bozulması
ve çok evliliğin yasaklanması konusunda kendini gösteriyor.

Bir dostum vardı, kocalarına ikinci evlilik izni verip vermemenin evli kadınların Allah'a imanı hakkında bize bir ölçü verebileceğini söylerdi.

Yani,
erkeğin çok evliliğini, Allah'ın helal kıldığını, eşin, kadının
yasaklayabiliyor olmasını Allah'ın emrine muhalefet olarak görüyordu.


Biliyorum, bu cümleye özellikle kadın okuyucuların çoğu bozulacaktır ama adam çok haksız değil gibime geliyor, ne dersiniz?








http://www.bugun.com.tr/kose-yazisi/102508-kadinlar-olmasa-erkekler-ne-yapardi-nuh-gonultas-makalesi.aspx
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
@bdulKadir
Adminstratör
@bdulKadir


Mesaj Sayısı : 6736
Rep Gücü : 10015190
Rep Puanı : 97
Kayıt tarihi : 17/03/09
Yaş : 61
Nerden : İzmir

Sibel Üresin-çoklu evlilik olsun Empty
MesajKonu: Geri: Sibel Üresin-çoklu evlilik olsun   Sibel Üresin-çoklu evlilik olsun Icon_minitimePtsi Mayıs 30, 2011 6:13 am


Sibel Üresin-çoklu evlilik olsun Cihan-aktas_1139_b



SINIR YAZILARI 30.05.2011
Cihan Aktaş
Çok eşlilik yalanları
Çok evlilik döne döne tartışmaya açılıyor ülkemizde. Bu da bir
sorunun, çözülmeye gerek duyulmadığı için çatallanan bir sorunun
varlığını ortaya koyuyor. Gelgelelim ortaya koyma biçimi de bazen hem
büyütüyor sorunu, hem de bir çıkmaza sürüklüyor.
Bu konuyu Wisdom Net’in davetiyle bir dizi konferans için bulunduğum
ABD’de, Canaan Valley Konferans Merkezi’nde de dile getirdim önceki gün.
Peygamberimiz (s.a.) damadı Ali’nin kızı üzerine evlenmesine hiç sıcak
bakmamıştı. Çok evliliğe kapılarımızı açalım demek kolay da adalet nasıl
sağlanacak? Kanunen erkeğe tanınan hakkın kadınları mağdur etmesinin
önüne nasıl geçilecek, ayeti kerimelerde öne sürülen adalet şartını
gözetmek hiç kolay olmayacakken.
İslami hayat tarzını benimsediğim ilk yıllarda bazı cemaatlerde
nefsiyle cihat adına kocası için ikinci eş arayan kadınlar görür, bu
kadınları hayretle izlerdim. Müslüman kişinin nefsiyle cihatı
yüceltilirken bu ikinci eş iştiyakı bana çelişkili görünürdü. Ne aşk
olurdu ortada çünkü, ne himaye edilmek istenen Ümmü Seleme misali yaşını
başını almış dul bir kadın.
Öte taraftan mevcut durumun da kabule şayan olmadığı açık, bu nedenle
de döne döne aynı konuyu konuşmaya mecbur kalıyoruz. Toplumumuz en az
doksan yıldır öykünmeci bir toplumsal tasarım adına bir yalanla yaşamaya
alışmış. Resmi aile söylemlerini dinlerken sanırsınız ulusal aile
modeli vatan sathında etkin, geçerli. Pratikte ise imam nikahı üç
şekilde mevcut: Resmi nikahı dinen meşrulaştırmak adına, kadın varlığını
nüfustan saydırmayan, meta veya mülk olarak algılayan bir telakkinin
dayatmasıyla ve nihayet özellikle büyük şehirlerin görece güçlü bekar
kadınları tarafından tercih edilerek...
İranlı yönetmen Tehmine Milani “Yarısı Saklı” filminde evli hocasına
aşık olan üniversite öğrencisi solcu genç kızın iç çatışmaları yoluyla
“kuma” olgusunu tartıştı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://kutluforum.yetkinforum.com
 
Sibel Üresin-çoklu evlilik olsun
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
KUTLU FORUM :: KÜLTÜR DÜNYASI :: Kadın-Aile-
Buraya geçin: