KUTLU FORUM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
KUTLU FORUM

Bilgi ve Paylaşım Platformuna Hoş Geldiniz
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 İddia Ediyorum Dua’yı Hiç Böyle Bilmiyordunuz!

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
huzeyfe
Süper Moderatör
huzeyfe


Mesaj Sayısı : 7719
Rep Gücü : 18108
Rep Puanı : 23
Kayıt tarihi : 27/03/09

İddia Ediyorum Dua’yı Hiç Böyle Bilmiyordunuz! Empty
MesajKonu: İddia Ediyorum Dua’yı Hiç Böyle Bilmiyordunuz!   İddia Ediyorum Dua’yı Hiç Böyle Bilmiyordunuz! Icon_minitimePerş. Haz. 16, 2011 11:05 am

Duanın maddî ve mânevî tesirleri vardır. Duanın maddî tesirleri,
insanın genellikle sağlık ve vücudunda kendini gösterir. Modern tıp,
ilâç ve tedavinin yanında, hastanın mâneviyatını/moralini
kuvvetlendirmeye de önem verir.1 Bununla birlikte ilmî çevrelerde,
modern tıpta duanın bir tedavi vasıtası olarak kullanılıp
kullanılamayacağı tartışılmaktadır. Hastalıklara karşı dua etmek
suretiyle Allah’tan şifa dileme, ilk peygamberlerden bu yana süregelen
bir inanç ve uygulamadır. Örneklerini Hz. Peygamber’de (sallallahü
aleyhi ve sellem) de gördüğümüz şifa niyetiyle dua etme, sağlam bir
geleneğe sahiptir.2 Öte yandan Batı dünyasında da dua ve telkin yoluyla
tedavi yapan kişiler ile mukaddeslik atfedilen yerler vardır.3

Hastalarda mânevî ihtiyaç
Her insan, dînî uygulamaları yerine getirsin getirmesin, mânevî bir
boyuta sahiptir.4 Henderson5 hasta bakımında maksadın, hastayı temel
ihtiyaçlarını karşılama hususunda bağımsız hâle getirmek olduğunu
belirtmiş ve hastanın “inançları doğrultusunda ibadet etme”sini de temel
ihtiyaçlar arasında saymıştır. Buna göre hastanın rûhî ihtiyaçlarının
belirlenmesi ve giderilmesi, hasta bakımı/hemşirelik sürecinin önemli
bir bölümünü oluşturur.6,7
Hemşireler, hastalara mânevî destek sağlamak istiyorlarsa, huzurlu
bir çevrenin yanısıra, onların dua etmelerine, dinî kitap okumalarına
da imkân sağlamalıdırlar. Ancak yapılan araştırmalar, hemşirelerin
mânevî ihtiyaçları karşılamada yetersiz olduklarını
göstermektedir.6,8,9 Dahası, mânevî bakım birçok hemşireyi
korkutmaktadır.10 Benzer şekilde Narayanasamy11 hemşirelerin,
hastalarının mânevî ihtiyaçlarının yeterince farkında olmadığını
belirlerken, Oldnall12 hemşirelerin eğitim sürecinde, hastaların mânevî
ihtiyaçlarıyla ilgili yeterince bilgilendirilmediklerini, hemşirelik
bakım plânını oluşturmada mânevî bakımla ilgili donanımın yetersiz
olduğunu vurgulamıştır. Fish ve Shelly8 de hemşirelerin, hastalarının
Allah’la olan münasebetlerini özel bir konu olarak gördüklerinden,
mânevî ihtiyaçlarını karşılamalarına yardım etmede kararsız
kaldıklarını iddia etmiştir. Bu sebeple hemşirelerin, mânevî
ihtiyaçları tanımaları ve değerlendirebilmeleri için kendilerinin
eğitime ihtiyacı vardır.
Hakverdioğlu ve arkadaşlarının13 yaptığı bir araştırmada, onkoloji
hemşirelerinin % 67′sinin mânevî sağlığın fizikî sağlığa da tesir
ettiğine inandıkları ortaya çıkmıştır. Fakat bu hemşirelerin içinde,
hastaların dinî vecibelerini yerine getirebilmesi için yardımcı olunması
gerektiğini ifade edenlerin oranı ise sadece % 42′dir.

Dua, tedavide tesirli mi?
Duanın iyileşme sürecindeki tesiri, bilim dünyasının en çok tartışılan
konularından biridir. Birçok bilim adamı duanın ilmî olarak
araştırılamayacağını ileri sürerken, birçok dinî otorite ise, Allah’ın
gücünün sorgulanamayacağını söylemektedir. Ancak tartışmalara rağmen bu
konudaki araştırmalar devam etmektedir. Yalnızca ABD’de federal
hükümet, dua araştırmalarına milyon dolarlık fon ayırmıştır.14
Amerika’da yapılan bir araştırmada, deneklerin % 73′ü, ferdî dua
etmenin başkalarının hastalıklarının iyileşmesine yardımcı olduğuna
inandıklarını söylemiştir.15
Byrd ve Targ’ın16,17 ayrı ayrı yaptığı çalışmalar, duanın bedenî
rahatsızlıklara müspet tesirleri olduğunu göstermiştir. Yine
araştırmalar, inanç ve dinî faaliyetlerin, hastalıkların önlenmesi ve
tedavi edilmesinde, ağrı, kaygı, endişe ve depresyonun azaltılmasında,
hayat kalitesinin geliştirilmesinde ve hayatta karşılaştığımız
problemlerle başa çıkmada yararlı olduğunu göstermiştir.18-20
Dinî vecibelerden biri olan duanın kalb, mide ve bağırsakla ilgili
hastalıklarda iyileşmeye vesile olabileceği ortaya konmuştur. Dua, zihnî
sükûnetin sağlanmasında ve hastalık acılarının azaltılmasında tesirli
olabilmektedir. Özellikle İslâmî muhtevaya sahip duaların modern
fizikçiler tarafından tavsiye edilmesi dikkat çekicidir.21
ABD’de yayımlanan ünlü haber dergisi Newsweek bir sayısında, “Allah
ve sağlık: Din iyi bir ilâç mı? Bilim neden inanmaya başlıyor?” başlığı
altında dinin hastalıkları iyileştirici tesirini kapak konusu
yapmıştır. Allah inancının insanın moralini yükseltip hastalıktan daha
kolay kurtulmasını sağladığına temas edilen makalede, bilimin de
inançlı insanların hastalıklarını daha kolay ve çabuk atlattığına
inanmaya başladığı belirtilmiştir. Newsweek’in anketine göre,
insanların % 72′si dua ederek hastalıktan daha çabuk kurtulduklarına,
duanın iyileşmeyi kolaylaştırdığına inanmaktadır.22

Tedavide başkasının duası
Kişinin kendisine yaptığı dua fayda verebileceği gibi, başkasına
yapacağı dua da faydalı olabilir. Şefaat duası adı verilen ve başkası
tarafından yapılan duanın San Francisco General Hospital’da Koroner
Kalb Bakım Ünitesi’ndeki 393 kalb hastasına nasıl bir tesirde bulunduğu
Dr. Byrd23 tarafından araştırılmıştır. Hastanenin dışında bulunan
duacılar, hasta taburcu oluncaya kadar duaya devam etmişlerdir. Dua
edilen grubun diğer gruba göre daha az kalb tıkanıklığı gösterdiği,
daha az antibiyotik tedavisine ve idrar söktürücüye ihtiyaç duyduğu,
daha az zatürreye yakalandığı ve daha az oksijene ihtiyaç duyduğu
ortaya konmuştur.
Seul’de (Kore) bir hastanede aşı ile dölleme tedavisi gören 199 kadın
üzerinde bir çalışma yapılmıştır. Kadınların yarısına Kanada ve
Avustralya’da bulunan Hristiyan dua grupları tarafından dua edilmesi
sağlanmıştır. Bu araştırmadan ne kadınların ne de onlara tıbbî destek
veren personelin haberi olmadığı gibi hastalara kendileri için dua
edildiği de haber verilmemiştir. Neticede dua edilen grupta daha yüksek
oranda gebelik gelişmiştir.24

Duke Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya anjiyo operasyonu
geçiren kalb hastaları katılmış, bunların bir kısmı için gıyaplarında
dua edilmiştir. Komplikasyon oranları, dışarıdan dua edilmiş
hastalarda, kendilerine dua edilmemiş hastalara göre daha az;
hastaneden çıktıktan sonraki altı ay içinde ölüm nispeti de daha düşük
çıkmıştır.25 AIDS hastalarında da kendilerine uzaktan gıyabi dua edilen
grupta, ölüm daha az görülmüştür.26
Akıl hastalıklarının tedavisinde dua
Dinî ve mânevî çöküntülerin önüne geçilmesinin, ruhî rahatsızlıkların
tedavi sürecini hızlandıracağı ve olumlu tesirde bulunacağı yönünde
araştırmalar vardır. Bunlardan biri, David ve Susan Larson’un27 Los
Angeles’de 400 hasta üzerinde yaptığı araştırmadır. Buna göre, % 60′ı
dua olmak üzere dinî hayatın güçlendirilmesiyle, obsesif-kompulsif
(takıntı-saplantı), aşırı hassasiyet, fobik anksiyete (korkuya dayalı
endişe), paranoyak düşünceler, psikotik durumlar ve genel hastalık
belirtilerinin azaldığı tespit edilmiştir.

Carson ve Huss’un28 dua ve şizofreni arasındaki münasebeti belirlemek
için yaptıkları çalışma, duanın tesirlerini görmek bakımından
mânâlıdır. Onlar, 20 kronik şizofren hastaya birer yardımcı vererek iki
gruba ayırdı. Grubun biri bakıcılarıyla beraber dua etmeye ve mukaddes
kitaplardan okumalar yapmaya gönüllü olurken, diğer grup duasız bir
tedavi aldı. On hafta sonrasında dua eden ve edilen grupta duygularını
belli etme kabiliyetinde artma, hayatlarındaki değişimler hakkında daha
pozitif bir bakış açısı ve bedenî şikâyetlerinde azalmalar gözlendi.
Benzer bir çalışmada şizofrenik halüsinasyonlarla başa çıkma ile dinî
faaliyetler arasındaki münasebet incelenmiş; dua eden, dinî kitaplardan
bölümler okuyan ve dinleyen Suudi hastaların, diğer başa çıkma metodu
kullanan İngiliz hastalardan daha mantıklı bir tutum içinde oldukları
tespit edilmiştir.29

Duanın ruh sağlığına olumlu katkıda bulunması, duanın samimiyet
derecesine de bağlıdır. Duanın, kabul edilme şartlarından birisi olan
samimiyetle ve Allah’a yakın olmakla alâkalı olduğunu gösteren önemli
bir çalışmada, Allah’a bağlılığı zayıf olan kişilerin sık dua etmesi
psikopatolojik belirtileri azaltmazken Allah’a sevgiyle bağlı olan
kişilerde sık dua etmenin psikopatolojik belirtileri azalttığı tespit
edilmiştir. Bu araştırmalar, Allah’a içtenlikle bağlanan, samimi olarak
dua ve ibadet yapan insanların, bedenen ve ruhen daha sağlıklı olduğunu
göstermektedir.31 Daha sık dua edenlerin akıl ve ruh sağlığının daha
iyi olduğu başka araştırmalarda da ortaya konmuştur.32,33
Mânevîyatın, ağır ruhî bozukluklarla muzdarip birçok insanın
hayatında önemli yeri olduğu, fakat buna rağmen birçok klinisyenin
hastalarının dinî durumlarını ihmal ettikleri tespit edilmiştir.
İsviçre ve Quebec’te 221 poliklinik ve 57 klinisyenle din ve mânevîyat
üzerine bir değerlendirme yapılmış; hastaların çoğunluğu, dinin,
hayatlarında önemli bir yer tuttuğunu belirtmiştir. Klinisyenlerin
çoğunun ise, hastalarının dinî yönünden haberdar olmadığı, hattâ
hastalar mânevî konularla rahatladıklarını ifade etseler bile
ilgilenmedikleri ortaya çıkmıştır.34

Kronik ve cerrahî hastalıkların tedavisinde dua
Yüksek tansiyon: Geleneksel veya mânevî inanç ve faaliyetlerin
hipertansiyonla münasebeti, klinik deneylerle tespit edilmeye
çalışılmıştır. Duanın kan basıncının normalleşmesini sağladığına ve
ağrıyı azalttığına dâir çalışmaların olduğu ifade edilmektedir.35
Meselâ, Brown’ın[36] araştırması, duanın hipertansiyon tedavisindeki
olumlu katkısına dikkat çekmektedir. Benzer şekilde dua ile kas
geriliminin de azaldığı tespit edilmiştir.37

Kanser hastaları: Kanser hastalarının iyileşmesinde önemli bir unsur
olarak görülen moral ve motivasyon, hastanın inancı ve dindar çevresi
tarafından sağlanabilir. Buna göre, iyimser duygulara sahip olan hasta,
depresyondan ve stresten uzak duracak, böylece hastalığın iyileşme hızı
da artacaktır. Son dönemde, 162 AIDS ve kanser hastası ile yapılan bir
araştırmada19 mânevî ihtiyaçlarının farkında olan ve dinî vecibelerini
düzenli olarak yerine getirenlerde, daha az depresyon belirtisi
görülmüştür. Bir başka araştırmada38 da dua edenlerde kanserin
tesirlerinin azalabileceği gözlenmiştir.

Ameliyat sonu iyileşme: Dindarların cerrahî müdahalelerden sonra
iyileşme nispeti, dindar olmayanlara göre daha fazladır. Kalbinden
cerrahî operasyon geçiren yaşlı erkek hastalar üzerinde yapılan bir
çalışmada, dinî vazifelerini düzenli yerine getirenlerde, getirmeyenlere
göre ameliyat sonrası hastanede kalma süresinin % 20 daha az olduğu,
başka bir çalışmada da, kalça kırığı operasyonu sonrası, ibadethaneye
düzenli devam eden kadınların, etmeyenlere nispetle daha kısa sürede
ayağa kalktıkları ve daha az depresyon yaşadıkları bulunmuştur.20,30
Ülkemizde Kılıç’ın39 araştırmasında, hastaların endişelerinin
giderilmesi için hemşireden yardım istedikleri, buna göre hemşirelerin
bakım verirken mânevî yönü dikkate almaları gerektiği vurgulanmıştır.
Kalb hastaları: Anjiyoplasti operasyonu boyunca kendileri için dua
edilen hastaların daha az komplikasyon geçirdikleri, altı ay içinde ölüm
nispetinin daha düşük olduğu tespit edilmiştir.40 Kansas St. Luke’s
Hastanesi’nde beş din adamınca, hastanede tedavi gören 990 kalb
hastasının 466′sına dua edilmiş, kendileri için dua edilen hastaların
dua edilmeyenlere nazaran % 11 nispetinde daha çabuk iyileştiği ve
rahatsızlık belirtilerinin azaldığı gözlemlenmiştir. Hastalar
kendilerine dua edildiğini bilmiyordu ve dua edenler de hastaları
tanımıyordu ve hiç karşılaşmadılar. Bu netice, gıyabi duanın standart
tıbbî bakım için tesirli bir yardımcı unsur olabileceğini
düşündürmektedir.41 Yıl boyunca koroner bakım ünitesine başvuran 393
Yahudi-Hristiyan hastanın 192′sine gıyaben dua edildi, 201′ine ise
edilmedi. Hastanede iken dua edilen grupta hastalığın seyri çok daha
hafifti. Dua edilmeyen grupta ise, dua edilenlere göre daha sık solunum
desteği, daha çok antibiyotik ve diüretik (idrar söktürücü) ilâç
gerekli oldu. Bu veriler de, koroner bakım ünitesine başvuran
hastalarda duanın iyileştirici rolünü ortaya koymaktadır.16
Engelli hastalar: Johnstone ve arkadaşlarının22 bir araştırmasında
engeli/sakatlığı olanlar için de, problemleriyle baş etmede dinî duygu
ve mânevîyatın çok önemli bir faktör olduğu ortaya konmuştur. Neticede,
rehabilitasyon profesyonelliği ile ilgili olarak dinî başa çıkma
stratejilerinin geliştirilmesi, dinî konularla ilgili rehabilitasyon
uzmanı yetiştirilmesi gibi pratik teklifler sıralanmıştır.
Migren: Mânevî telkin yapılan migren hastalarında diğerlerine göre
iki aylık müdahale ve takip boyunca hem migren baş ağrısı, anksiyete ve
depresyon sıklığının daha fazla azaldığı, hem de ağrıya toleransın
daha fazla arttığı gösterilmiştir.42

Netice
Tıp dünyasında yapılan objektif araştırmalar, duanın insan psikolojisi
ve fizyolojisi üzerinde birtakım pozitif değişiklikler meydana
getirdiğini göstermektedir. Ayrıca duanın hiçbir olumsuz yan tesiri de
yoktur. Araştırmaların hiçbirinde dua edilen grup, edilmeyenlerden daha
kötü netice göstermemiştir. Burada dikkat çekmek istediğimiz husus,
hastalık, sağlık gibi insanların tamamen söz sahibi olamadığı ve
çoğumuzun alın yazısı olarak tabir ettiği durumlarda dua edilmesinin,
Yüce Allah’ın izniyle bazı müspet değişmelere vesile olabilmesidir.
İmanın ve duanın hastaların üzerindeki olumlu tesiri ve tedavi sürecini
hızlandırması doktorların da dikkatlerini çeken ve tavsiye ettikleri
bir konudur.

SIZINTI DERGİSİ
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
İddia Ediyorum Dua’yı Hiç Böyle Bilmiyordunuz!
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
KUTLU FORUM :: İslami ilimler ve dini kültür :: Dua Bölümü-
Buraya geçin: