En büyük hazine mutlu olabilmek
Ali, uzun yıllar boyunca dedesinden bir hikâye dinleyerek büyümüştü. Altın dolu bir sandık vardı ama bu sandığa ulaşmak için, 40'ar canlıya, 40 defa iyilik yapması gerekiyordu. Dedesinin vefatından sonra Ali, 3 yıl boyunca, kendini bu iyilikleri yapmaya adadı. 40 fidan dikti; 40 çocuk giydirdi; 40 hastaya koştu... Tam 39 defa 40'ar canlıya iyilik etti. 40'ıncı iyilik ne olur diye düşünürken, karşısına yaşlı bir adam çıktı. Ağır bir çuvalı taşıyordu. Hem ona yardım etti, hem de hikâyesini anlattı.
Yaşlı adam, "Merak etme 40'ıncı iyiliğini sana bulacağım. Gel bu gece kulübede benimle kal" dedi. Ona yatacak yer, biraz da yiyecek verdi. Ertesi gün, aynı çuvalı sırtlayarak kasabada dolaşmaya başladılar.
Evlerin kapısının önüne gelindiğinde, çuvaldan çıkarttıkları bir paketi bırakıyorlardı. Her pakette kitap vardı. Ama her eve, orada oturan kişinin ihtiyaç duyduğu kitaplar bırakılıyordu. Kalbi katı olan bir adama merhametle ilgili, cimri bir kadına cömertlikle ilgili, sakat bir çocuğa hayatın güzelliklerini anlatan kitaplar verilmişti.
Yaşlı adam, Ali'ye "İşte" dedi, "40'ıncı iyiliğini de yaptın. Şimdi al bu anahtarı, dün gece kaldığımız kulübenin yanında, dedenin sana bahsettiği hazine gömülü."
Ali koştu, gitti; toprağı kazdı, altın dolu sandığı buldu. "İşte mutluluk bu" diye düşündü. Kendisine güzel ve büyük bir ev aldı; arabalar... tatile çıktı, dünyayı dolaştı. İlk günlerin heyecanı geçtikten sonra, bir türlü mutlu olamadığını hissetti. Memleketine döndü, o yaşlı adamı buldu. "Canımın istediğini alınca mutlu olacağım diye düşünmüştüm ama yanılmışım"
Yaşlı adam gülümseyerek Ali'nin sırtını sıvazladı: "Geçtiğimiz yıllardaki hayatını hatırla. Hep iyilik yapıyordun. Her ağlayan yüzün gülmesine, her ihtiyaç sahibinin ihtiyacının giderilmesine vesile olduğunda kalbinde beliren duygu sence mutluluk değil miydi? Aslında deden, hazine derken, bunu anlatmak istemişti. Ancak iyilik yaparak mesut olabilir, çevrene faydan dokundukça yüreğinde mutluluk hissedersin. Kulübede bulduğun altınların dedenle bir ilgisi yoktu. Bana hikâyeni anlatınca, mutluluğun sırrını kavraman için böyle davrandım."
Ali, gerçek mutluluğun bir başkasının gülümsemesinden geçtiğini bu şekilde anlamış oldu.