İzmir Yedi Uyurlar Mağarası Yedi Uyurlar Mağarası (Selçuk)
İzmir
ili Selçuk ilçesinde Yedi Uyurlar Mağarası bulunmaktadır. Yedi Uyurlar
yüzyıllar boyunca Anadolu’da yaşayan ve din kitaplarına da girmiş bir
öyküdür. Yedi Uyurlarla ilgili Selçuk’taki mağaranın yanı sıra
Anadolu’da, Diyarbakır Lice ilçesine 15 km. uzaklıktaki İnceburun
Dağları’nda da aynı isimli bir mağara bulunmaktadır. Bunun yanı sıra
Yedi Uyurların Afşin-Elbistan, Eskişehir ve Tarsus’ta da makamları
vardır.
Yedi Uyurlar tarihi çağlarda yaşamış, Yamliha, Mekselina, Meslina,
Mernuş, Debernuş, Saznuş ve çoban Kefeştatyus isimli yedi gencin
başından geçen mucizevî bir olaydır. Bu olay kutsal kitaplarda ve tarihi
kaynaklarda da yer almış, çeşitli el yazmalarına da konu olmuştur. Yedi
Uyurlar mucizesi Kuran’ın 110 ayetten meydana gelen Kehf Suresinde
(18.sure) 8 ile 25. ayetleri arasında anlatılmıştır.
Yedi Uyurlar öyküsüne göre, çok tanrılı dinin hüküm sürdüğü kentte yedi
genç adam Hıristiyanlığa ve tek tanrıya inanmışlardı. O sırada yöreyi
yöneten kral zalim olduğu kadar koyu bir pagan idi. Tebaasının tüm
dinsel özgürlüğünü sıkı kontrol altına almıştı. Bu baskıdan kurtulmak
için çare arayan gençler bir mağaraya sığınmışlardır. Bu olay aynı
zamanda da Taberi’nin yazmış olduğu Tafsir-ül Menakip Tercümetu’l Mevait
isimli eserinde de anlatılmıştır:
“Efsus, Dekianus’un darül mülkü olup, ahalisini putperestliğe teklif
edip itaat eden, halâs etmeyen katlolurdu. Kişizadelerden hüdaperest
genç altı kimse ile bir güşede bu cabbaranın fitnesinden halas için dua
ile meşgul idiler. Bu hallerinde iken Dekiyanus’a haber verilip anleri
ihsar ve tehdidi besiar eyledi. Anler tariki tevhitte sebat gösterüp
şirki kabul etmediler. Dekianus anlerin cemi mâlini ahs ile siz
civanlarsınız, size 2-3 gün mühlet veririm, halas vaktinizi fikredin
deyup kendisi bir gayri şehre gitti. Ol civanlar fırsatı ganimet bilup,
ba’delmüşavere firara karar kıldılar. Yolda giderken bir çobana rast
gelup, anların dinine muvafakat eyledi. Çobanın kelbi Kıtmir dahi
bunlara tabi olup, akeplerince giderdi. Her ne kadar menettilerse mümkün
olmayup ahirkâr Haktaâla ol kelbe lisan kerem edüp benden korkmayın ben
Allahu teâla’nın ve sizin dostunuzum. Siz uykuda iken ben size
pâsbanlık ederim dedi. Dağa yakın geldiler çoban bunlara ben bu dağda
bir mağara bilirim, ol mağarada gizlenmek mümkündür deyu ittifakla ol
mağaraya müteveccih oldular ve girdiler.”
Gençler bu olayın ardından orada uykuya daldılar ve 309 yıl uyudular. Bu bölüm Kuran’da da anlatılmıştır:
”Baksaydın güneşin mağaranın sağından doğarak solundan battığını,
onların da mağaranın içinde olduğunu görürdün. Bu Allah’ın
mucizelerindendir. Onları mağarada uykuya daldırdık ve yıllarca hiçbir
şey hissetmediler. Uyanık sanırdın onları. Oysa uyuyorlardı. Sağa sola
döndürdük onları köpekleri de uzatmıştı kollarını eşiğe. Görseydin eğer
içine bir ürküntü dolarak geri döner, hemen kaçardın.”
Bu olay sırasında Pagan kral gençlerin peşini bırakmamış, askerleri
mağarayı bulmuşsa da içeriye girmeleri mümkün olmamıştır. Bunun üzerine
kral gençleri açlık ve susuzluğa mahkûm ederek mağaranın ağzını bir
duvar ile ördürmüştür. Aradan yıllar geçmiş bu olay unutulmuş. Bazı
hayvan sahipleri mağaranın ağzındaki duvarı yıkarak içerisini ağıl
olarak kullanmışlardır. Ancak içeride uyuyanları görememişlerdir.
Uzun
bir uyku döneminden sonra gençler uyanmış ve 300 yıldan fazla
uyuduklarını bir türlü anlamamışlardır. Uyandıktan sonra birbirlerine
içeride ne kadar uyuduklarını sormuşlar bir veya yarım gün uyuduklarını
sanmışlardır. Karınları acıkmış, içlerinden birisinin çarşıya giderek
yiyecek almasını istemişlerdir. Bu gençlerden Yemliha gümüş bir sikke
ile kente gitmiş, ekmek almak üzere fırına girmiş. Elindeki parayı
fırıncıya verince fırıncı paranın geçerli olmayıp, çok eski yıllara ait
olduğunu görünce, ondan şüphelenmiş ve ihbar etmiş. Genç, dönemin
kralının huzuruna çıkarılmıştır. Ancak Hıristiyanlık kabul edilmiş
paganlık sona ermiştir. Gencin söylediklerine önce inanmak istememişler,
sonra da bir mucize ile karşı karşıya olduklarını anlamışlardır. Bunun
üzerine devrin Başpiskoposu bu gençle konuşmuş ve genç mağaraya geri
dönmüştür. Arkadaşlarına 300 yıldan fazla uyuduklarını anlatmış. Sonra
tekrar uyumuşlar ve bir daha da uyanmamışlardır. Bu olaydan sonra
gençlerin ebedi uykularına yattıkları bu yere bir kilise yapılmıştır.
Günümüzde yedi gencin mezarı Efes antik kentinin dışında Vedius
Gymnasium’un yanından doğuya doğru sapan yolun sonundadır. Bu mezarları
Avusturya Arkeoloji Enstitüsü ekibi 1927–1928 yıllarında ortaya
çıkarmıştır. Burada yedi mezardan daha çok mezarla karşılaşılmıştır.
Mezarların bazıları mahzen mezar (kripta), bazısı mezar odası, bazısı da
colonbariumları andıran bölmeler halindedir. Yapımlarında bazılarında
kayalar oyulmuş, bazılarında moloz taş ve tuğlalar kullanılmıştır.
Günümüzde bazıları yıkık bazıları harap olan bu mezarların ve şapelin
duvarlarında freskolar bulunmaktadır. Bezemelerde Helenistik Çağ süsleme
sanatının unsurları, daha geç devirde kullanılan çiçek bezemeleri ve
girlantlar görülmektedir. Büyük olasılıkla bu resimler MÖ. V.-IV.
Yüzyılları yansıtmaktadır.