KUTLU FORUM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
KUTLU FORUM

Bilgi ve Paylaşım Platformuna Hoş Geldiniz
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Evlatkolik misiniz?

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
minikalem

minikalem


Mesaj Sayısı : 454
Rep Gücü : 1027
Rep Puanı : 9
Kayıt tarihi : 03/01/10

Evlatkolik misiniz? Empty
MesajKonu: Evlatkolik misiniz?   Evlatkolik misiniz? Icon_minitimeC.tesi Tem. 23, 2011 4:29 am

Evlatkolik misiniz?

Anne-baba
olmanın en zor yanlarından biri de, ölümle yaşanacak olan ayrılık
gerçeğini kabullenebilmektir. Hiçbir anne-baba yoktur ki, çocuklarının
ölümü hakkında konuşurken “ALLAH göstermesin.” diye dua etmesin. Ve
birçok anne-baba, “Ben çocuklarımdan önce öleyim de, onların ölümünü
görmeyeyim.” diye temenni eder. Peki neden? Pedagoji bilimi, “ebeveyn
bağımlısı” çocuklardan bahsederken, çocuk bağımlısı anne-babaları da es
geçmez. Yani, çocuklar mı anne-babalarına karşı bağımlı olma riski
taşırlar, yoksa daha çok, anne-babalar mı çocuklarına karşı bağımlı olma
riski ile karşı karşıyadırlar? Bu soruya hemen cevap vermek gerekirse,
“Her anne-baba, potansiyel bir ‘çocuk bağımlısı’dır” diyebiliriz. Eğer
vaktinde çözüm üretilmez, tedbirler alınmaz ise, bu “potansiyel
bağımlılık riski” harekete geçer ve hem çocuğun hem de anne-babanın
hayatını kâbusa çevirebilir. Buna karşılık, çocukların, anne-baba
bağımlısı olma riski çok daha azdır. Çocuklarda var olduğu zannedilen
“anne-baba bağımlılığı”, bir “davranış sapması”dır. Bu daha çok,
“güçlüye teslim olma” ya da, “güçlüye yapışma” şeklinde kendini
göstermektedir.

Çocuklar kozadaki kelebeğe benzer

Çocukların
aile içindeki halleri, koza içindeki kelebeğe benzer. Bir kelebek için
“koza yaşantısı”nın her saniyesi çok önemlidir. Hatta kelebeklerin
kozadan çıkışı bile çok özeldir. Koza içindeki hayatını tamamlayan
kelebek, yumuşacık başı ile önce kozayı deler. O narin ve hassas vücudu
ile kozada açtığı küçücük delikten dışarı çıkmaya çalışır. Ama bu çok da
kolay olmaz. Çünkü delik küçük, kelebeğin vücudu büyüktür. Yavru
kelebek, önce kafasını, sonra vücudunu o incecik delikten dışarı
çıkartmak için mücadele eder. Rengârenk ve hassas kanatları “ha yırtıldı
ha yırtılacak” korkusu ile bir sağa bir sola yalpa yaparak dışarı
çıkmaya başlar. Eğer siz, bir anne kelebek olarak, yavru kelebeğinizin
bu kıvranışlarına üzülür ve “Yavrum dışarı daha kolay çıksın” diye,
deliği genişletirseniz, sizin kelebeğiniz bir ömür boyu uçamaz. Çünkü,
yavru kelebek, daracık o delikten dışarı çıkmaya çalışırken, koza
içinde, vücuduna bulaşmış olan bir sıvıyı da kanatlarından sıyırmaya
çalışmaktadır. Kozadan zorlanarak çıktığını zannettiğiniz yavru
kelebeğiniz, aslında, kanatlarındaki sıvıdan kendini kurtararak, uçuşa
hazırlamaktadır. Eğer yavru kelebeğiniz, kozadan çıkarken,
kanatlarındaki sıvıyı kozadaki o dar delik vasıtası ile sıyırmamış ise,
kelebeğiniz artık hiçbir zaman uçamayacaktır. Her kanat çırpışında,
ıslak kanatları ya birbirine yapışacak, ya da kanatlarını ağırlıktan
taşıyamayacaktır.

Kozadan çıkmaya çalışan kelebeğin
çırpınışlarına acıyan anne kelebek, yavru kelebeğinin bütün bir
hayatının kararmasına neden olabilir. Böylesi bir kelebek, artık kendi
hayatını devam ettirebilmek için “başkalarına bağımlı” hale gelecektir.
Kendisini tehlikelerden koruyamayan bu kelebek, tehlike anını önceden
haber veren bir başka kelebeğe ihtiyaç duyacaktır. Uzaklara gidip
beslenemeyen kelebek, kendisine yiyecek getirecek bir başka kelebeğe
ihtiyaç duyacaktır. Hayatını birine yapışarak bağımlı bir şekilde
sürdürmek zorunda kalacaktır.

“Kelebek ve koza” örneğinde olduğu
gibi, “aşırı koruma hissi” ile çocuklarına sahip çıkan anne-babalar,
çocuklarına iyilik yaptıklarını zannettikleri halde, zarar
vermektedirler. Onların hayata hazırlanmasına izin verilmeyerek, sosyal
hayatlarını başkalarına bağımlı hale getirmektedirler. Aşırı koruyucu
aile içinde yetişen çocuklar, kozadan suni müdahale ile çıkartılan
kelebek gibi, sosyal hayata atılmak için gerekli olan donanıma sahip
olamamaktadır.

Çocuk hata yaptıkça tecrübe kazanır

Çocukların
hata yapmasına göz yummak gerekir. Çünkü hata yaptıkça tecrübe
kazanırlar. Tecrübe başarıya yürüyen insanın en güçlü hafızasıdır. Çocuk
pratikte bir şeyler yaptıkça yapabileceği şeyleri keşfeder. Eğer
anne-baba, “Aman oğlum sen yapma, ben hallederim.” diyorsa, “Aman kızım,
sen yapamazsın…” diye pratik tecrübe kazanmasına izin vermiyorsa, bu
tür çocuklar, hayatlarının geri kalan kısmını, birilerine muhtaç olarak
geçirme eğilimi içerisine girebilirler. Aşırı korumacı ve “evlatkolik”
bir aile içindeki çocuk, kendini ve kendi kabiliyetlerini tanıyamaz,
hata yapmaktan korkar, hata yapmadıkça ve risk almadıkça, atacağı her
adımda, tereddüt ve kararsızlık içinde kalabilir.

Önce anneye, sonra “çevre”ye bağımlılık

Davranışları
çekingence olan, sosyal hayata hazırlanamamış çocuklar için “anne-baba
bağımlısı çocuk” demeyi tercih etmiyoruz. Çünkü bu haldeki bir çocuk,
çocukluk döneminde anne-babasına bağlı olsa da, yetişkinlik döneminde
okuldaki grup liderine, evlendiğinde de eşine bağımlı olma eğilimi
taşır. Farklı kişilere olan yapışma ihtiyacı bir “davranış sapması”dır.
Halbuki, anne-babaların çocuklarına olan bağımlığı, “sadece ve
kesinlikle kendi çocukları içindir”. Çocuklar ise, daha sonra çevrede
bulunan en yakın “güçlü” kişiye yönelebilmektedir. Bu da hayatta tek
başına ayakta kalmayı zorlaştırmaktadır.

Anne-babalar ikaz ediliyor

Tegabün
Sûresi’nin 15’inci ayetinde “Mallarınız, evlatlarınız sizin için sadece
bir imtihandır.” buyurularak, çocukların bir imtihan vesilesi olduğuna;
hayatın asıl amacı olmadığına dikkat çekiliyor. “Çekirdekten Çınara”
isimli çocuk terbiyesi kitabında “aşırı evlat tutkusu”nun insanı birçok
değerden alıkoyabileceğine dikkat çekilerek, anne-babaların, çocuklarına
olan aşırı düşkünlüklerinin “Gayretullah’a” da dokunabileceği yönünde
uyarılarda bulunulmaktadır. Yani, “muhabbetin dozu” iyi ayarlanmalıdır.
Böyle olmazsa çocuğunuz, sokakta, okulda ve sosyal hayatta sürekli
kollanma duygusuyla hareket edecek, bunu göremeyince de hayal
kırıklıkları yaşayacaktır. Sizin dozunda bırakamadığınız sevginiz ona
fayda değil zarar verecektir.

“Bağımlılık” kaos, “bağlılık” huzur doğurur

-Mademki
her bir anne-baba, potansiyel bir ‘çocuk düşkünü’dür, o halde,
insanların hayatını altüst edebilecek bu risk, kontrol altına
alınmalıdır. Kontrol altına alınmış olan ebeveyn-çocuk ilişkisine,
“bağlılık” diyoruz ki, sağlıklı bir anne-babanın çocuğu ile ilişkisi,
“bağlılık” çerçevesindedir.
-Bağlılığın azalması ile “ilgisiz anne-baba”, bağlılığın çoğalması ile de “bağımlı anne-baba” oluşur.
-Anne-babaların
çocuklarına karşı çok düşkün olma riski taşıyor olmalarına rağmen,
çocuklar anne-babalarına karşı aynı riski taşımamaktadır.
-Çocuklarda
var olduğu düşünülen “bağımlılık” hali, asıl itibarıyla bir “davranış
sapması”dır ve çocukların hayata hazırlanmasındaki “kırılmalar” olarak
değerlendirilmesi gerekir.

Bağımlı anne-babaların çocuklarını bekleyen tehlikeler

1- Çocuklarının yapması gereken işleri kendileri yaptığı için, çocuk hayata yeterince hazırlanamaz.
2- Çocuk aşırı sevgiden rahatsız olabilir, bunu suistimal edebilir. ya da sevgisizlik anında boşluğa düşebilir.
3-
Çocuklarının, kendi arzu ve isteklerine göre meslek seçmelerini
isterler, onların istek, imkân ve kabiliyetlerini dikkate almazlar.
4-
Çocuklarına düşkün anne-babalar, çocuklarını evlendirseler bile,
çocuklarının eşleri tarafından ihmal edildiği ve gerekli değerin
verilmediği endişesini taşırlar. Çocuklarının yeni hayatlarına da aşırı
müdahil olurlar.
5- Çocuklar yetişkin bile olsa, her an bir hata
yapacağı endişesini üzerlerinden atamazlar. Bu hal, hem anne-babayı, hem
de çocuğu gergin bir bekleyişe iter.
6- Bağımlı anne-babalar,
ölümle yaşanacak ayrılık gerçeğine hazır değildirler. Böylesi bir anda
ağır zihinsel travma geçirebilirler.
7- Kendi huzur ve
mutluluklarını çocuklarına endeksledikleri için, mutluluk ve huzur
duyulacak asıl kaynaklarını ihmal edebilirler.
8- Bağımlı anne-babaları bekleyen en büyük risk “manevi boşluğa düşme” riskidir.

Zaman-Ailem
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Evlatkolik misiniz?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» STRESLİ MİSİNİZ (ÇOK ŞAŞIRACAKSINIZ!!)
» Fırtına Çıktığında Uyuyabilir misiniz?
» Kendinize ait bir kişisel Web sitenizin olmasını ister misiniz?
» Doğru Yerde misiniz? Deve ve yavrusunun soruları
» Seferi namaz hakkında bilgi verir misiniz?

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
KUTLU FORUM :: KÜLTÜR DÜNYASI :: Kadın-Aile-
Buraya geçin: