KUTLU FORUM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
KUTLU FORUM

Bilgi ve Paylaşım Platformuna Hoş Geldiniz
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 5. sınıf ders notları-servet zeyrek

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
huzeyfe
Süper Moderatör
huzeyfe


Mesaj Sayısı : 7721
Rep Gücü : 18110
Rep Puanı : 23
Kayıt tarihi : 27/03/09

5. sınıf ders notları-servet zeyrek Empty
MesajKonu: 5. sınıf ders notları-servet zeyrek   5. sınıf ders notları-servet zeyrek Icon_minitimePerş. Ağus. 11, 2011 12:37 pm

ALLAH-Ü TEÂLÂ
Hiçbir şey kendiliğinden olamaz.
Kullandığımız saati yapan bir usta,
sanat eseri tabloları çizen bir ressam, oturduğumuz sıraları yapan bir marangoz vardır.
İşte, en güzel sanat eseri olan evreni de bir yaratan vardır.
O da sonsuz güç ve kudret sahibi olan ALLAH’tır.
Bizim ilk görevimiz de bizi yaratan ve yaşatan Allah’a inanmaktır.
Allah’ı tanıyabilmek için O’nun sıfatlarını bilmek gerekir.

ALLAH’IN SIFATLARI

Allah’ın 14 sıfatı vardır. Bunlardan altı tanesine zâtî sıfatlar, sekiz tanesine de sübûtî sıfatlar denir.
Zâtî Sıfatlar:
1. Vücud: Var olmak demektir. Allah vardır, yokluğu düşünülemez.
2. Kıdem: Allah’ın varlığının başlangıcı yoktur. Allah sonradan meydana
gelmiş bir varlık değildir. Hiçbir şey yokken O yine vardı.
3. Bekâ: Allah’ın varlığının sonu yoktur.
4. Vahdâniyet: Allah birdir, eşi ve benzeri yoktur.
5. Muhâlefetün li’l-Havâdis: Allah, yarattıklarından hiçbirine benzemez.
6. Kıyam binefsihi: Allah hiçbir şeye muhtaç değildir, her şey O’na muhtaçtır.

Sübûtî Sıfatlar:
1. Hayat: Diri olmak demektir. Allah, devamlı olarak diridir.
2. İlim: Allah; geçmişi, geleceği, gizli ve açık her şeyi, kalplerden geçenleri de bilir.
3. Semi’: Allah her şeyi duyar.
4. Basar: Allah, her şeyi görür.
5. İrade: Allah diler ve dilediğini yapar.
6. Kudret: Allah’ın her şeye gücü yeter.
7. Kelâm: Allah söz sahibidir. Kur’an, Allah’ın sözüdür.
8. Tekvîn: Allah, her şeyin yaratıcısıdır.

********************************

UZEYLE’NİN İMANI
Onbeş asır önceydi. Peygamberimiz, Mekke’de İslâm Dini’ni yaymaya
çalışıyordu. Fakat Mekkeliler’in çoğu O’na inanmıyordu. Peygamberimiz’in
etrafında toplanan ve “Rabbim Allah, dinim İslâm, peygamberim Muhammed”
diyen birkaç mutlu insanın arasında Uzeyle ile eşi de vardı.
Müslümanlara yapılan işkenceler dayanılmaz bir hal alınca,
Peygamberimiz Medine’ye hicret edilmesine izin verdi. Müslümanlar gece
karanlığında yola çıktılar. Geride yurtlarını ve yakınlarını bırakarak,
müslümanca yaşamak için hicret ediyorlardı. Uzeyle’nin eşi de Medine’ye
gitmişti.
Uzeyle’nin akrabaları arasında din düşmanları da vardı. Bunlar birgün
Uzeyle’nin evini bastılar. Onu yakaladılar. Kaçmasın diye ellerini
bağladılar.
Ertesi gün önüne bir tas bal koydular. Zorla hepsini yedirdiler.
Uzeyle’nin içi kıyılıyordu. Biraz su istedi. “Sana su yok” dediler.
Güneş yükselmeye başlayınca Uzeyle’yi azgın bir deveye bindirdiler.
Sonra da çöle doğru sürdüler. Azgın deve bir o yana bir bu yana
saldırıyor, Uzeyle’ye hiç rahat vermiyordu. Issız bir kum tepesinin
yanında durdular. Uzeyle’yi deveden indirip, kızgın kumların üzerine
diktiler. Ayakkabılarını da çıkarıp aldılar. “Yere oturmayacaksın, hep
ayakta duracaksın” diye bağırdılar. Kendileri de geniş ve yüksek
çadırlarını kurup dinlenmeye başladılar. Kızgın güneş insanın beynini
kaynatıyordu. Zorla yedirdikleri bal, Uzeyle’nin ciğerlerini kavurmaya
başlamıştı. “Bir yudum su” diye inledi. Akrabası olacak adamlar
“Muhammed’in dinini bırakmadıkça sana su yok” diye bağırdılar.
Uzeyle birden canlandı. “Susuzluktan ölsem bile dinimden dönmem. Siz de Müslüman olun, doğru yolu bulun” diye karşılık verdi.
Adamlar bu teklife güldüler. “Biz senin gibi akılsız değiliz.
Görünmeyen tanrıya tapmayız, bizim kocaman putlarımız var” dediler.
Uzeyle “Sizi duymayan, dualarınızı işitmeyen, yaptıklarınızı görmeyen
taşlara nasıl tanrı diye tapıyorsunuz? Benim Rabbim her şeyi duyar ve
görür. Kalbimden geçenleri bile bilir.” diye imanlı bir sesle konuştu.
Adamlar bu sözlere de kahkahalarla güldüler. “Öyleyse yalvar da Tanrın
sesini duysun, gelip seni elimizden kurtarsın” diye alay ettiler. Uzeyle
ellerini kaldırdı. “Ya Rabbî” diyerek dua etmeye başladı.
Ertesi gün Uzeyle’ye yine bir tas balı zorla yedirdiler. Sonra da
bileklerinden bir sopaya bağladılar ve güneşin karşısına diktiler. O
sırada bir cennet kuşu, ellerinin bağlı olduğu sopaya kondu, tatlı tatlı
ötmeye başladı. Sanki Uzeyle’yi teselli etmek istiyordu.
Bugün güneş bir başka yakıyordu. Uzeyle, beyninin fokur fokur
kaynadığını hissediyordu. Birden “Gözlerim” diye inledi. Gözlerini
açmaya çalıştı, açamadı. Bir daha denedi. “Gözlerim kör oldu” diye
haykırdı. Ama sesi, kuruyan boğazından bir fısıltı gibi çıkıyordu.
Üçüncü günün işkencesi başladığında Uzeyle iyice zayıflamış, adeta
eriyip akmıştı. Ciğerlerindeki yangın dayanılmaz bir hâl almıştı. Ayakta
duracak gücü kalmamıştı. Buna rağmen dininden dönmeyi kabul etmiyordu.
Ortalık dayanılamayacak kadar ısınınca din düşmanları çadırlarına
girdiler. Uzeyle bayılmak üzereydi. İşte tam bu sırada, göğsünün
üzerinde bir
soğukluk hissetti. Eliyle yokladı. Bu, bir kova suydu. Uzeyle suyu
tepesine dikti. Birden gözlerinin açıldığını fark etti. Evet, artık
görüyordu. İşte pırıl pırıl bir kova gökyüzüne asılmış gibi duruyordu.
“Allahım” diye haykırdı. “Bana yardım edeceğini biliyordum” Uzeyle,
billur kovayı tutup kana kana su içti. Buz gibi su yüreğini serinletti.
Kalan suyu başından aşağı boşalttı. Çocuklar gibi seviniyordu. “Allahım!
Benim yüce Rabbim kendine dua edenleri duyan, kendine inananların
yardımına koşan Allahım. Sana şükürler olsun.”
Çadırda uyuyanlar Uzeyle’nin sesine uyandılar. Onun halini görünce
koşarak yanına gittiler. Hayretle birbirlerine baktılar. Evet, bu bir
mucizeydi. Uzeyle’nin Rabbi, onu ölümden kurtarmıştı. Korka korka
Uzeyle’nin yanına yaklaştılar. “Uzeyle” dediler. “Senin Rabbin bizim
putlarımızdan çok güçlü. Ona biz de inanıyoruz. Bize nasıl müslüman
olacağımızı öğretir misin?” Uzeyle sevinçten uçuyordu. Gözlerini semaya
dikip Rabbine bir daha şükretti. Sonra da yüksek sesle kelime-i şehâdet
getirdi. Onlar da tekrar edip, doğru yolu buldular.

Soruları cevaplayarak boşlukları doldurunuz.
1
2
3


Sorular:
1. Peygamber Efendimiz’in ismi.
2. İşkenceler çoğalınca Müslümanların hicret ettikleri şehir.
3. Müslüman olmak için söylenip kabul edilmesi gereken ifadenin ismi.

A. Akrabalarının müslüman olmasına sebep olan kahraman hanım.
B. Peygamberimiz’in doğduğu şehir.
C. Akrabalarının Uzeyle’ye zorla yedirdikleri gıda.
D. Dinimiz.
E. Allah düşmanlarının tanrı kabul ettikleri şey.


Aşağıdaki boşlukları doldurunuz.
1. .............................., akrabalarının tüm baskılarına rağmen dininden dönmedi.

2. ......................, Uzeyle’nin dualarını kabul etti.

3. Allah, Uzeyle’ye gökyüzünden ............................................. indirdi.

4. Akrabaları, ......................... .................... duyunca koşarak yanına gittiler.

5. Allah’ın Uzeyle’yi kurtardığını gören din düşmanları
.................................
..........................................

Hazırlayan: Betül Bozali, ASFA Koleji DKAB Öğretmeni, İstanbul

********************


1. ÜNİTE
ALLAH İNANCI
1. İnsan akıllı ve inanan bir varlıktır.
İnsanı diğer canlılardan ayıran en temel özellik nedir?
• Akıl
2. Evrende Bir Düzen Vardır
Evrendeki düzen bize neyi gösterir?
• Allah’ın varlığını

• Dünya kendi ekseni etrafında belirli bir sürede döner ve bu süre hiç değişmez
• Güneşin dünyamıza olan uzaklığının değişmesi bizi olumsuz yönde etkiler
• Gezegenler birbirlerine çarpmadan varlılarını devam ettirirler
Yukarıda verilen bilgiler bize neyi gösterir?
• Evrende bir düzen olduğunu
3. Allah Vardır ve Birdir
Akıl yürüterek Allah’ın varlığına birliğine inanan peygamber kimdir?
a) Hz. Musa
b) Hz. İsa
c) Hz. Nuh
d) Hz. İbrahim
“Ve lem yekün lehü küfüven ehad” ifadesi hangi sureye aittir?
• İhlas

• Allah’ın 99 isminden birisidir.
• Hiçbir şeye muhtaç olmayan her varlığın kendisine muhtaç olduğu varlık demektir.
Yukarıda konu edilen sıfat hangisidir?
• Samed
4. Her Şeyi Yaratan Allah’tır
Biz varlığımızı kime borçluyuz?
• Allah’a
5. Allah’ın Eşi Ve Benzeri Yoktur
• “Eğer yerde ve gökte Allah’tan başka tanrılar bulunsaydı, yer ve gök,
(bunların düzeni) kesinlikle bozulup gitmişti. Demek ki arşın Rabbi olan
Allah, onların yakıştırdıkları özelliklerden uzaktır.”
Yukarıdaki ayette hangi inanca işaret edilmektedir?
• Tevhid
6. Allah Her Şeyi İşitir, Bilir ve Görür
Allah’ın bilgisi nasıl bir bilgidir?
• Sınırsız bilgi
7. Allah’ın her şeye gücü yeter
• Her şeye gücü yeter
• Gücü sınırsızdır
• Bir şeyin olmasını isterse, ona ol der ve o da oluverir
Yukarıda hangi varlığa ait özellikler verilmiştir?
• Allah
8. Allah Bizimle Beraberdir
Devamlı olarak bizi işiten ,gören ve bizimle beraber olan varlık kimdir?
• Allah
9. Çalışırım, Allah’ın Yardımına Güvenirim ve Başarırım
10. Kelime-i Tevhid ve Kelime-i Şehadeti Öğreniyorum
• “Deki: O Allah bir birdir. Allah hiçbir şeye muhtaç değildir. O, doğurmamış, doğrulmamıştır.”
Yukarıda hangi surenin anlamı verilmiştir?
• İhlas suresi

• Birlemek anlamına gelir
• Allah’ın var olduğuna ve bir olduğuna inanmaktır
• Bu inancı benimsemeyen kimse müslüman olamaz
Yukarıda özellikleri verilen inanca ne ad verilir?
• Tevhid
“Deki: O Allah bir tektir” ayeti hangi surenin bir ayetidir?
• İhlas suresi




AÇIKLAMA




Bilgi yarışması sorularını konu başlıklarına göre hazırladım. Her
ünitenin sonunda, bir ders saati içinde bilgi yarışması yapıyorum. En
son işlenen ünite başta olmak üzere önceki ünitelerde bilgi yarışmasının
kapsamı içerisinde yer alıyor. Hatta önceki yılların sorularını da
bilgi yarışmasında kullanıyorum.
Bilgi yarışmasına bütün öğrencileri dahil ediyorum. Örneğin sınıf
mevcudu 40 kişi ise, 10’ar kişilik dört grup oluşturuyorum. A, B, C ve D
grupları. Her grupta 10 kişi var ve bu 10 kişi kendi içinde ikişerli
olmak üzere 5 gruba ayrılıyor. A, B, C ve D gruplarını 1. soruda birinci
sıralar temsil ediyor. 2. soruda ikinci sıralar, 3. soruda üçüncü
sıralar, 4. soruda dördüncü sıralar, 5. soruda beşinci sıralar. 6.
soruda tekrar birinci sıralar temsil ediyor ve soru sayınca bu şekilde
sırayla devam ediyor. Böylece tüm öğrenciler yarışmaya katılmış oluyor.
Sadece belirli öğrencilerin yarışmaya katılması diğer öğrencileri dersin
dışına itmeye sebep olurken bu uygulamayla her öğrenci bu heyecanı
tatmış oluyor.
Bilgi yarışması her ünite sonunda yapılırsa bu şekilde ünite tekrar
edilmiş oluyor. Ayrıca dönem sonlarında yapılması bir dönemin tekrar
edilmesine vesile oluyor.



Not: Sayfalara verilen numaralar, sırasıyla sınıf, ünite ve sayfa
numarasıdır. Örneğin 813 numarasının açılımı, 8. sınıf 1. ünite 3. sayfa
şeklindedir.

Not: Dikkatli bir şekilde yapılmış bir çalışma, ancak hatalar, eksikler
olabilir. Tespit ettiğiniz hatalar varsa bunları bize bildirmeniz bizim
de doğruyu bulmamız açısından büyük önem taşımaktadır.


DOĞRULUK
Bir gün Basra'da iki kişi kavga ediyordu. Bunlardan biri yenileceğini
anlayınca kaçmaktan başka çare bulamadı. Ancak kavga ettiği kişi, onu
elinde kılıcıyla kovalamaya başlamıştı. Can korkusuyla kaçan adam,
yolda Allah dostlarından birine rastladı:
- Arkamdan beni öldürmek için gelen eli kılıçlı biri var. Ne olur bana yardım et, dedi.
- Hemen şu eve gir. Orada büyük bir su küpü var. Ama içinde su yok. Orada gizlen.
Bu cevap üzerine adamcağız telaşla eve daldı. Küpün içine girdi. Bu
arada eli kılıçlı adam, o sâlih kişinin yanına gelmişti. Öfkeli öfkeli
sordu:
- Şimdi buradan koşarak giden birini gördün mü?
Allah dostu cevap verdi:
- Az önce birisi geldi. Benden yardım istedi. Ben de onu korumak için içerdeki su küpüne gizledim, ordadır.
Adam içeri girip küpü buldu. Küpün her tarafını örümcek ağları sarmıştı.
- Bu küp yıllarca kullanılmamış... Her tarafını örümcek ağları sarmış, diyerek dışarı çıktı.
- Senin maksadın beni oyalamak! O küpe kimse el sürmemiş. Her yanını
örümcek ağları sarmış. Şimdi düşmanım kaçıp gitmiştir, dedi ve koşarak
uzaklaştı.
Bu konuşmaları küpün içinden dinleyen adam, sevinerek küpten çıktı ve o sâlih kişinin yanına geldi.
- Az kaldı beni küpün içinde bulup öldürecekti, dedi. Aldığı cevap ise çok ibretliydi:
- Evet, gerçekten de büyük bir tehlike atlattın. Fakat doğru sözümden
dolayı Allah sana kurtuluşu nasip etti. Zira "Kurtuluş doğruluktadır"
denilmiştir. Bunu unutma!

**************


Bir Baba Olarak Peygamberimiz (sav)

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) Hazretleriyle, kızları arasında özel bir
konuma sahip olan Hz. Fatıma (r.a.) annemiz arasında geçen hatıralar,
baba-evlat ilişkileri konusunda ümmetine son derece açık ve anlamlı
mesajlar vermektedir. Denebilir ki, En Sevgili’nin en sevdiği evladıyla
birlikte yaşadığı sevinçler, hüzünler ve acılar, hâlâ her biri birer
değerli örnek olarak duruyor karşımızda… İlk örneğimiz, Hz.Fâtıma’nın
nikâhının kıyıldığı günle ilgili…
Gözyaşları Yanaklarından Süzülüyordu
Nikâh merasimi tamamlanmıştı. Bir tabak taze hurma ve Bilâl’in dağıttığı
şerbet ikramından sonra davetli ashabın şahitlik ederek dualarda
bulunduğu cemiyet sona erdiğinde, Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) Hz. Ali
ile nikâhlarının kıyıldığını, ciğerpâresi Hz.Fâtıma’ya haber verdi. Bu
esnada gözyaşları yanaklarından süzülerek sakalını ıslatıyordu. Hz.
Fatıma dayanamadı, sordu:
-Babacığım! Niçin ağlıyorsun, neden böyle hüzünlüsün?
Şefkat dolu yüreğiyle ve ipekten yumuşak sesiyle, hüznün eşlik ettiği sözlerle şöyle cevap verdi Nebiyy-i Ekrem:
-Kızım! Doğrusu ağlayışım senin için… Çünkü sen de benim gibi annenden
mahrum kaldın. Keşke Hatice de sağ olsaydı. Sevincimizi paylaşsa,
çeyizlerini kendi elleriyle yapsaydı… İşte bunun için ağlıyorum.
Bu tablo sıradan bir düğün tablosu değildi...
Bu tablo, bir babanın yetiştirdiği evladını gelin ederken ağlamasının da “erkekliğe yakışacağını” ortaya koyan bir tabloydu.
Yine bu tablo şefkatin, vefânın ve hüznün kendisine en çok yakıştığı
Kâinatın Efendisi’nin, kız evladına sahip tüm babalara sunduğu en güzel
örnek tabloydu…
Altına Hırkasını Sererdi
Sevgili Peygamberimizin, kızı Hz. Fâtıma ile olan beraberliklerinde ona
karşı derin bir şefkat, sevgi ve onun kişiliğine duyulan yüce bir saygı
vardı. Kâinatın Efendisi (s.a.v.) sahibi olduğu maddî ve manevî
makamları bir kenara bırakarak, biricik kızını görmekten yana son derece
sevinç duyan biricik baba olarak karşılardı Hz.Fâtıma’yı…
Zaman zaman evinde misafir eder, zaman zaman da onun evine giderdi.
Kendisini ziyarete gelen kızını görünce hemen ayağa kalkar, onu alnından
öper ve sırtındaki hırkasını, çok değer verdiği kızının altına fona bir
saygı ifadesi olarak sererdi.
Bu uygulama her defasında böyle cereyan eder, Hz. Fâtıma da biricik
babasını, evinde benzeri şartlarla misafir eder, ellerinden öperek,
sahip olduğu tek minderine oturturdu…
Belki o zamana kadar hiçbir babanın kızına sergilemediği bu davranış
biçimini insanlar göre göre etkilenmeye başladılar. Mekke döneminde, o
günün cahiliye toplumu olarak adlandırılan insanları, Sevgili
Peygamberimizin (s.a.v.) davranışlarını benimseyerek artık kız
çocuklarını hor gören kimseler değil, onları “Allah’ın bir armağanı”
olarak kabul eden kişiler haline geldiyse eğer, bunda Efendimizin
kızlarına olan şefkati ve sevgisinin önemli rolü vardı.
İbadetlere Teşvik Ederdi
Peygamberimizin tüm aile fertleri gibi Hz. Fâtıma da O’nun manevî
terbiyesine muhatap olmaktaydı. Yüce Resûl (s.a.v.) ciğerparesi kızını
ve damadını, Allah’ın rızasını kazanan kimseler olarak görmek istiyor,
bu hususta çaba gösteriyordu.
“Ey Habibim! Ailene namaz kılmalarını söyle. Ve Sen de bunda sebatkâr
ol!” (Tâhâ, 132) âyeti nazil olduktan sonra sabah namazına giderken
mutlaka Hz.Fâtıma’nın evinin penceresinde durur,
-Kızım namaza kalkın, diyerek bu vazifesini yerine getirirdi.
Yine bir Kurban Bayramı gününde bu kez sevgili kızını, kesilecek kurbanının başında bulunmak üzere çağırmış ve şöyle buyurmuştu:
-Fâtıma! Kalk gel, kurbanının başında bulun. Çünkü kurban kesildiği
vakit akan ilk kan damlasıyla, işlediğin her günahın affolunur. Kurbanın
kesilirken de şu âyeti oku:
“Şüphesiz benim namazım da ibadetlerim de, kurbanım da, hayatım da,
ölümüm de, hiçbir ortağı bulunmayan Âlemlerin Rabbi Allah içindir. Ben
böylece emrolundum. Ve ben Müslüman olanların ilkiyim.” (En’âm, 162-163)
Görüldüğü üzere, Sevgili Peygamberimiz, ibadetlerini yerine getirmesi
hususunda biricik kızına teşviklerde bulunmakta, onun ahiret hayatına
önem vermekte ve ona yol göstermektedir. Bir başka ifadeyle, ibadetleri
önce o çok sevdiği kızına teklif ve emretmektedir.
Kızının Aile Saadetini de Önemserdi
Her ailede zaman zaman yaşanması muhtemel birtakım anlaşmazlıklar
konusunda, kızına da damadına da aynı anlayışı ve nezaketi gösteren
yönüyle de günümüz babalarına örnekler sunmuştur Efendimiz… Sözgelimi,
bir ziyaretinde evde Hz. Ali’yi bulamayınca kızından nerede olduğunu
sormuş Hz. Fatıma da bir konuda tartıştıklarını ve Hz. Ali’nin küserek
evi terk ettiğini ifade etmişti. Hemen konuyla ilgilenen Resûl-i Ekrem
(s.a.v.) Efendimiz, Hz. Ali’yi, mescidin bir köşesinde toza toprağa
bulanmış bir şekilde uyuyor vaziyette bulmuş ve ona şefkat dolu sesiyle
seslenmiş:
-Kalk ey Ebû Türâb, kalk bakalım!... diye kaldırmış bir taraftan da elleriyle üstündeki tozu silkelemeye çalışmıştı.
Peygamberimizin kendisiyle böylesine içten bir davranışla ilgilendiğini
gören Hz. Ali’nin gönlündeki buzlar erimiş ve Hz. Fâtıma’yı bir daha
hiçbir şekilde üzmemek üzere kendisine söz vermişti… Hatta Efendimizin,
toza toprağa bulanmış halini bile severek ona “Ey Toprak Babası!” diye
hitap etmesinden çok hoşlandığını da söyler dururmuş Hz. Ali…
Kızını ve damadını barıştırıp dönerken öylesine mutluymuş ki Sevgili
Peygamberimiz, etrafındakilerin dikkatlerinden kaçmayan bu sevincini şu
sözlerle tamamlamış Efendimiz:
-Allah beni çok sevdiğim iki insanın barışmasına vesile kıldı çünkü…
Resûl-i Kibriyâ (s.a.v.) Efendimiz’de bir babanın sahip olması gereken
sevgi, şefkat, merhamet ve kişiliğe saygı, gönül almak, gönlünü hoş
etmek, ibadetlere teşvik etmek ve aile saadetinin devamını sağlamak
maksadıyla desteklemek gibi en güzel özellikler, en güzel örnek
kıvamında tecellî etmiştir. Diyebiliriz ki, bu özellikleriyle O, geçmiş
ve gelecek tüm insanlar içinde “en mükemmel baba” sıfatına sahiptir.
Son anlarında, Yine Kızıyla
Geçmiş ve gelecek tüm insanlığa en güzel örnekler bırakan Sevgili
Peygamberimizin vefatı öncesinde yaşananlar da son derece anlamlıdır.
Kâinatın benzerini bir daha göremeyeceği bu eşsiz sevgi ve saygı
nümunesi baba evlat arasında yaşananlar, doğrusu nice edebî metinlere
ilham verecek etkiye sahiptir. Ölüm gerçeği, ayrılık acısı, hüzün,
sevinç, teslimiyet, rıza ve yaklaşık altı aylık hasretin sonunda yeniden
kavuşma… İşte bunlar, Kâinatın Efendisi’yle ciğerparesi arasında
yaşananların sanki şifreleriydi…
Resûl-i Kibriyâ (s.a.v.) Efendimiz, tutulduğu ateşli hastalığın artması
üzerine, son günlerini Hz. Aişe’nin yanında geçirmektedir. Bir an olsun
biricik babasının yanından ayrılmak istemeyen ciğerparesi, o gün
Efendimizin çektiği acının daha da fazlalaştığını hissederek,
-Vâh babacığım! Ne kadar çok acı çekiyorsun! demiş ve gözyaşlarını tutamamıştı.
Bunun üzerine Sevgili Peygamberimiz,
-Üzülme kızım. Baban artık sıkıntı çekmeyecek, diyerek teselli etmişti biricik evladını…
Sonra kendisine yaklaşmasını istemiş ve kulağına bir şeyler söylemiş bu
kez Hz. Fâtıma’nın ağlaması daha da artmıştı. Tekrar yaklaşmasını
isteyerek yine kulağına bir şeyler fısıldamış, bu defa yüzünde tebessüm
çiçekleri açmıştı ciğerparesinin…
Meğer, ilkin artık Mevlâ’ya kavuşma anının yaklaştığını haber vermiş,
ikincisinde ise O’na en önce kavuşacak kişinin Hz. Fâtıma olacağını
müjdelemişti kendisine…
Sonraki saatlerde ise, şehadet parmağını semaya kaldırarak “Allah’ım!
Beni Refîk-i A’lâ’ya ulaştır.” diyerek Mevlâ-yı Zü’l-Cemâl’e ruhunu
teslim etmişti…
O’nun vefatıyla, artık “bütün gündüzlerinin üzerine gecenin
karanlıklarının çöktüğüne” dair şiirler inşâd eden bu biricik
ciğerparesi, beş buçuk aylık bir hasretten sonra günden güne eriyen bir
mum misali tükenip-bitmiş ve yeniden ebedî bir hayata doğmak, Sevgililer
Sevgilisi’ne kavuşmak üzere, hayata gözlerini yummuştu. Beş buçuk ay
süresince hasret acısıyla yaşlar döktüğü gözlerini…
Prof. Dr. Mehmet Emin Ay
Kaynak: dinahlak

******************************

Eş ve Hayat Arkadaşı Olarak Peygamberimiz (sav)

Eşlerin gönlüne sevgiyi, ilgiyi ve yakınlığı bahşederek, dünya hayatının
sıkıntılarına birlikte dayanmalarını lûtfeden, birbirleri için huzur
kaynağı olmalarını sağlayan şanı yüce Allah Teala’ya hamd ü senalar, son
peygamber olarak gönderilen ve hayatının her halinde “en güzel örnek”
olduğu gibi, eşleri için eşsiz bir hayat arkadaşı olarak bizlere bu
konuda da rehberlik eden Hz. Muhammed (sav)’e binlerce salât ve güllerce
selam olsun…
“Modern hayat” denilen keşmekeşlerle dolu yaşantımızda, asırların
eskitemediği güzellikteki hayat tarzıyla Hz. Peygamber (sav), yine en
büyük öğretmenimiz olarak elimizden tutuyor. Yeter ki, biz O’nun
sünnetini tutmak için bir el uzatmış olalım!...
Bu yazımızda, Kutlu Doğumuyla bir kez daha gönüllerimize konuk olan Hz.
Peygamber’in (sav) eşleriyle olan ikili ilişkilerini, onu bize bir eş ve
hayat arkadaşı olarak anlatan bilgiler çerçevesinde ele almaya
çalışacağız.
Allah Teala tarafından “mü’minlerin anneleri” olarak nitelendirilen ve
büyük bir şeref bahşedilen Peygamberimizin eşleri, o muhterem
hanımefendiler sayesinde bizler, Yüce Resul (sav) hakkında pek çok
bilgiye sahibiz. Denilebilir ki, hayatı hakkında en detaylı bilgilere
sahip olunan tek kişi Hz. Muhammed (sav)’dir. Çünkü O, bakan her gözün
kapasitesi ölçüsünde kaydettiği nice güzelliklerin sahibiydi… O’na hayat
arkadaşı olarak yakın olan eşlerinin ise bu hususta ayrı bir
rüçhaniyetinden daha tabii ne olabilirdi? Şimdi, bu müstesna insanların,
verdiği bilgiler çerçevesinde, muhtelif başlıklar altında konuyu
incelemeye çalışalım.
Eşlerine Karşı İlgisi
Sevgili Peygamberimiz (sav) genellikle sabah ve ikindi namazlarından
sonra mutlaka eşlerini ziyaret eder, hal ve hatırlarını sorar,
dertlerini, şikâyetlerini dinler, gönüllerini alıcı ifadelerde
bulunurdu. Kısaca, onlara değer verdiğini hissettirirdi. Zaman zaman bu
ziyaretlerinde eşlerine ev işlerinde bizzat kendi elleriyle yardımcı
olurdu. Onu bize anlatan Hz. Aişe (ra): “Resulullah, hanımlarıyla baş
başa kaldığında insanların en nezaketlisi ve güler yüzlüsüydü…” Eve
girişinde mutlaka hanımına selam veren Peygamberimiz (sav), geceleyin
geldiği takdirde, uyuyanı uyandırmayacak, fakat uyanık olan bir kimsenin
duyabileceği bir sesle yine selam vererek içeri girerdi. Hz. Enes,
sevgili Peygamberimizin (sav), eşi Hz. Safiye (ra) rahatça binsin diye
dizlerine bastırarak deveye bindirdiğini aktarmaktadır bizlere… Bu
bilgiler, günümüz Müslümanı olan bizler için acaba ne kadar yön veriyor
hayatımıza?... Muhasebesini okuyucunun takdirine bırakırken, tam burada
söylenmesi gereken birtakım şeylerin de olduğuna inanıyoruz. Günümüzde
bir Müslüman, evinde eşine karşı nazik ve mütebessim olmayı
başarabiliyorsa eğer, ve yine herhangi bir vasıtaya binerken yardımcı
oluyor ve kapıyı açma nezaketinde bulunabiliyorsa, denilebilir ki, bu
tavırlarının ve davranışlarının hepsi ona bir sünnet-i seniyye sevabıyla
geri dönmektedir. Eşi tarafından böylesi bir ilgiye mahzar olan
Müslüman bir hanımefendinin mutluluğunu tarife ise bilmem gerek var mı?…
Babasının böylesi bir davranışta bulunduğunu gören erkek çocuklar için
de bunun ne denli eğitici olacağını varın siz düşünün…
Bir başka hadisinde, “Eşinin ellerini avuçlarına alarak yüzüne bakmasını
ve o esnada birbiriyle bakışmalarını Allah’ın kendilerine rahmet
nazarıyla bakmasına bir vesile” olarak gören ve bu davranışları
sonucunda karı-kocanın “parmaklarının arasından günahlarının dökülerek”
affedileceğine dair müjde veren Yüce Resul (sav), kanaatimizce eşler
arasındaki muhabbetin fiziksel temasla da hissettirilmesini
istemekteydi. Çünkü biliyoruz ki, eller ve parmaklar, sevginin
aktarılmasında önemli bir rol oynarlar. Netice olarak, diyebiliriz ki,
eşlerin, ellerinden tutarak birbirlerine sevgiyle bakmaları bile bir
sünnet-i seniyye olarak onlara sevap kazandıran bir davranış hükmüne
dönüşür.

Eşleriyle Birlikte Zaman Geçirmesi
Sevgili Peygamberimiz (sav), eşleriyle birlikte geçireceği zaman
dilimlerine sahipti. O, aile fertlerinin eğlenme ve dinlenme gibi
ihtiyaçlarını karşılar, meşru eğlencelerden onları da yararlandırmaya
çalışırdı. Ramazan ve Kurban bayramı merasimlerine kızlarını ve eşlerini
de götürürdü. Bir bayram günü mescidde Habeşlilerin sergiledikleri
gösterileri seyretmek isteyen Hz. Aişe’ye (ra) bu hususta bizzat
yardımcı olmuştu. Hatta zaman zaman yine Hz. Aişe (ra) validemizle koşu
müsabakası yapmıştı. Çeşitli vesilelerle yaptığı şakalarla, eşleri için
hayat sevinci olan sevgili peygamberimiz (sav), bu konuda da ümmetine en
büyük örnek olmuştur. Denilebilir ki, yoğun gündemlerle her günü dolu
dolu geçen günümüz Müslümanı, ailesine ve özellikle de eşine zaman
ayırma hususunda gereken hassasiyeti göstermemekte ve bu konuda sürekli
olarak ailesinden fedakârlık beklemektedir. Peygamberlik gibi büyük bir
vazifeyi, devlet başkanlığını, öğretmenliği, ordu kumandanlığını
üstlenmiş bir şahsiyet olarak karşımızda duran Hz. Resul (sav) ise adeta
bizlere seslenerek şöyle demektedir: Ne kadar meşgul olursanız olun, şu
tavsiyemi unutmayın: “Nefsinizin, ailenizin ve her hak sahibinin,
üzerinizde hakkı vardır. O halde her hak sahibine hakkını verin!”
Bu bağlamda diyebiliriz ki, Müslüman erkek, eşine ve çocuklarına has
kıldığı zaman dilimleri oluşturmalı, birlikte ibadet, seyahat ve ziyaret
ortamlarına sahip olmalıdır. Böylesi zaman dilimlerinin, bir
eğitim-öğretim ortamı olması da sağlanabilir. Zira sevgili Peygamberimiz
(sav) özel vakit ayırarak eğittiği eşlerinin birer öğretmen haline
gelmelerini sağlamıştı. Hz. Aişe’nin (ra) ashabın fakihlerinden biri
olmasında ve 2210 hadis aktarmasında, onun için ayrılan vakitlerin
önemli bir rolü olsa gerektir.
Ev İşlerinde Eşlerine Yardım Etmesi
“Alemlere rahmet olarak gönderilen” Yüce Resûl (sav) eşleri için de bir
rahmet vesilesiydi… Hz. Aişe (ra) validemiz, O’nu bize anlatırken,
“evinde elbisesini diken, ayakkabısını yamayan, keçileri sağan, kendi
işlerini kendisi gören” bir peygamberden söz etmektedir. Birçok kimsenin
yapmaktan kaçındığı veya kendisi için uygun görmediği bu davranışları
yaparken O, çağlar ötesinden bize bir mesaj vermek istiyordu adeta…
Kanaatimizce, günümüzde bir Müslüman erkek, isterse şayet, ibadetlerini
yerine getirme konusunda yardımcı olduğu eşinin her ibadetine ortak
olabilir. Eşinin ev işlerinde ona hayatı kolaylaştıracak birtakım
cihazları ve ev aletlerini almak için harcadığı her kuruşun, kendisi
için bir sevap kaynağı olmasını sağlayabilir. Çünkü sevgili
Peygamberimiz (sav): “Kişinin Allah yolunda harcadığı paraların en
hayırlısı, ailesi için harcadıklarıdır.” buyurmaktadır. Unutmamak
gerekir ki, hanımına dünya işlerinde yardım etmeyen kişinin, kendisine
ahiret işlerindeki teşviki etkili olmaz!... Geceleri kalkarak namaz
kılan ve eşlerini de buna teşvik eden, Ramazan’ın son on gecesinde
hanımlarının da ibadetle uyanık kalmalarını isteyen Peygamberimizin
(sav) bu tavsiyelerinin etkili olmasında, günlük hayatlarında onlara
sağladığı kolaylıkların da bir payı vardır düşüncesindeyiz.
Konuyu bir hadis-i şerifle bağlamak istiyoruz: “İçinizdeki en hayırlı kimseler hanımlarına karşı en iyi davrananlardır.

*************************

Peygamberimizin Çocuk Sevgisi

Sevgili Çocuklar Peygamber Efendimiz (s.a.s.) Çocuklari çok severdi.
Çocuklara karsi çok sefkat ve merhametliydi. Her konuda oldugu gibi
"çocuk sevgisi'' konusunda da müslümanlara en güzel örnek olmustur.
Çocugun önem ve degerini beIirten hadis-i seriflerinden bazilari
sunlardi:
''Çocuk, cennet nimetlerinden biridir.''
''Çocuk kokusu, cennet kokularindandir.''
''Her agacin bir meyvasi vardir. Gönülün meyvasi da çocuktur.''
Sevgili Çocuklar ,
Hz. Peygamber (s.a.s.), sevgili torunlari Hz. Hasan ve Hz. Hüseyinli
kucagina alir, oksar, öper ve severdi. Hatta namaz kilarken sevgili
torunlari mübarek omuzlarina Çikarlardi.
Sevgili Peygamberimiz, Hz. Muhammed (s.a.v.) sokak ve çarsilarda
karsilastigi çocuklara selâm verir , saçlarini oksar ve onlara ikrâmda
bulunurdu. Çocuklara karsi çocuk gibi davranir, onlarin dünyalarina
girebilmeyi en iyi O basarirdi. Bir hadis-i seriflerinde: "Küçük çocugu
olan, onun hatiri için çocuklassin.'' buyurmuslardir. Kalbinin
katiligindan sikayetçi olan birine "Yetimin basini oksamayi, onlari
sevmeyi ve onlara ikrâm etmeyi'' ögütlemistir. Yine bir hadis-i
seriflerinde: ''Cennette ferahlik ve sevinç evi denilen öyle gösterisli
bir yer vardir ki, oraya yalniz çocuklari sevindirenler girebilir."
buyurmuslardir.
Bir gün Rasûlullah (s.a.s) Hz. Ali'nin oglu Hasan (r.a.)'i öpmüstü.
Yaninda bulunan Akra: ''Benim on çocugum var, hiç birini öpmedim." dedi.
Rasulullah (s.a.s) hayretle Akra'nin yüzüne bakti ve buyurdu ki:
''Merhamet etmeyene, merhamet olunmaz."
Peygamber Efendimiz (s.a.s.), hayatinda hiç bir çocugu üzmemis ve
kalbini kirmamistir. Küçük yasta Rasululah'a hizmet etmeye baslayan Enes
(r.a) diyor ki: "On sene Hz. Peygamber1e hizmet ettim. Bana bir defa
olsun üf demedi. insanlarin en güzel huylusuydu. ''
Sevgili Çocuklar ,
Örnegimiz ve önderimiz Peygamber Efendimiz (s.a.s.), çocuklarin
egitimiyle yakindan ilgilenmis; onlarin hayirli bir nesil olarak
yetismelerine çok büyük ehemmiyet vermistir. Bakiniz bu konuda neler
buyurmuslar ve ne güzel bir egitimci örnegi vermislerdir:
"Çocuklariniza iyi bakiniz! Onlari güzel terbiye ediniz."
"Çocugu güzel terbiye etmek ve ona güzel bir isim vermek, evlâdin baba üzerindeki hakIarindandir.''
Sevglili Çocuklar ,
Bir anne ve babanin birakacagi en güzel ve degerli miras: islâm'a,
Kur'an'a tâbi olan, vatanini, milletini seven, çaliskan, dürüst ve
terbiyeli çocuklar yetistirebilmektir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) su
hadis-i serifiyle bunu beyan etmislerdir: ''Hiç bir baba çocuguna güzel
ahlâk ve terbiyeden daha üstün bir hediye vemis olamaz.''
Dünya ve âhiret saadetimiz için islâm ahlâkina sahip olmak ve bu
kaideleri hayatimizda yasayip, yasatmak gerekir. Zaten islâm'in gayesi,
güzel ahlâki tesis etmek degil midir?
Sevglili Çocuklar ,
Görüldügü gibi, Yüce Peygamebirmiz (s.a.s.) bu konuda da gereken seyleri
bizlere açiklamistir. O halde, Peygamberimizin emirlerine itaaat edelim
ki; dünyamiz huzurlu ve sen, âhiretimiz mutlu ve gülsen olsun. Ne mutlu
Peygamber'ini örnek alan, O'nu, önder ve sünnetine uygun hayat yasamayi
düstûr edinen Müslüman çocuklara!..

Yazar: Hayati OTYAKMAZ
Adres: http://www.dinahlak.com/index.php?option=com_content&task=view&id=789&Itemid=50

*********************

SON PEYGAMBER'İN HAYATI - ÖZET
1 - DOĞUMU-AİLESİ-ÇOCUKLUĞU –GENÇLİĞİ
Sevgili Peygamberimiz Hz.Muhammed(s),20 Nisan 571 yılında Mekke’de doğdu.Annesinin adı Amine,babasının adı ise Abdullah’tır.
Peygamberimizin babası Abdullah,O daha doğmadan önce ölmüştü.Ana
Muhammed ismini dedesi Abdulmuttalip vermişti.O’nun dört tane ismi
vardır: 1 – Muhammed 2 – Ahmet 3 – Mustafa 4 – Mahmut

Doğduktan bir süre sonra Mekkedeki geleneklerden dolayı bir süre için
süt aneye verild.Süt annesi Halime O’na 4 yaşına gelinceye kadar
baktı.Böylece daha iyi bir havada yetişti.
4 yaşından sonra annesi Amine Onu yanına geri aldı.6 yaşına geldiğinde ise annesi Amine de öldü
6 yaşından sonra kendisine dedesi Abdulmuttalip bakmaya başladı
8 yaşına geldiğinde dedesi de vefat edince amcası Ebu Talip’in yanında
kalmaya başladı.Amcası O’na hem çocukluğunda ve gençliğinde baktı hem de
Peygamber olduktan sonra Mekkelilerin Ona karşı yaptığı saldırıların
çoğunu engelledi.Aynı zamanda Mekkeliler kendisine zarar vermek
isteseler bile,Ebu Talip’ten çekindikleri için ,bu planlarını terk etmek
zorunda kaldılar.Peygamberimiz de O’nun bu iyiliğini hiçbir zaman
unutmamıştır.Peygamberimize Mekkelilerin yaptığı kötülüklerin hemen
hemen hepsi Ebu Talip öldükten sonra olmuştur.Ebu Talip ticaretle
uğraşan birisidi.
.Peygamberimiz 12 yaşında iken Onunla beraber Suriye’ye doğru ticaret
mallarını satmak için yola çıkmışlarken,yolda Busra denilen bir yerde
mola verdiler.Bir papaz olan Bahira,orada,ondaki değişik durumların
olduğunu fark etti.O’nun daha önce Hz. İsa’nın İncil’de de bildirdiği
gönderilecek olan son peygamberin olduğunu anladı..Amcasından O’nu daha
fazla ileriye götürmemesini,aksi halde Yahudilerin kendisini
öldürebileceğini söyledi.Çünkü Yahudiler de son bir peygamberin
geleceğini biliyorlardı. Fakat onlar bu son peygamberin kendi içlerinden
birisinin olmasını istiyorlardı.
Bunun üzerine Ebu Talip,ticaret mallarını orada satarak,Mekke’ye hemen geri döndü.
25 yaşına geldiğinde artık ticaretten de anlayan bir delikanlı
olmuştu.Bu zamanlarda40 yaşına ulaşmış,ahlak ve terbiye konusunda son
derece ileri durumda olan Hatice isminde zengin ve dul bir hanımefendi
vardı.Bu hanım çok zengindi. Fakat kendisi kadın olduğu için ticaret
mallarını satmak için uzak yerlere gidemiyordu.O da,başka erkeklerle
ticaret ortaklığı kurup,elde edilen karı paylaşıyordu.Zaten ahlakı bozuk
olan bu toplumda,sürekli aldatılıyor ortakları elde ettikleri gerçek
karı,açıklamıyorlar.Bu işten iyice canı yanan Hz.Hatice bu sefer
gerçekten kendisine güvenebileceği bir ortak aramaya başladı.Kendisine
25 yaşındaki O genci,Hz.Muhammed’i tavsiye ettiler.Hz.Muhammed’le
yaptığı ortaklıktan iyi bir gelir elde etti.Aradığı ortağını
bulmuştu.Hem de ne ortak.O ilk başta ticarette kazanayım derken Allah
onlara öyle bir kader çizmişti ki ,bu ticaretin sonunda,birbirlerine ne
kadar da yakıştıklarını anlayıp,hayatlarını da ortak ettiler.Evlenmeye
karar verdiler.Sade bir törenle evlendiler.Bu ticaret ortaklığı öyle bir
ortaklık olmuştu ki,sonunda birbirlerinin
hayatlarına,dertlerine,tasalarına,sevinçlerine kadar herşeyleriyle ortak
olmuşlardı.
Peygamberimizin Hz Hatice ile olan evliliklerindei Altı çocukları dünyaya geldi:
1 –Abdullah, 2 – Zeynep, 3 – Rukiye 4 – Ümmü Gülsüm 5 –Kasım 6 – Fatıma
Bunlardan Hz.Fatıma hariç bütün çocukları Peygamberimizden önce vefat etmişlerdir.
Hz.Hatice,aynı zamanda İslam’a giren ilk insan
olmuş,asalet,dürüstlük,üstün ahlak ve fedakarlığı ile Haticetül-Kübra
(Büyük Hatice)lakabını da almıştır.
35 yaşına geldiğinde ise Kabe hakemliği yapmış,buradaki hakemliğiyle bütün Mekkelilerin saygısını kazanmıştır.Olay şudur:
Araplar tarafından da kutsal sayılan Kabe,şiddetli sel ile
yıkılmştı.Bunun üzerine Mekkeliler bir araya gelerek O’nu yeniden inşa
etttiler.Fakat bugün bizim için de kutsal olan
Hacerül-Esved(Türkçe’mizde Karataş anlamına gelir.Cennetten geldiğine
inanılır.)denen taşı eski yerine koymaya sıra gelince,herkes bu işi
kendisi yapmak,bu şerefi kendisi elde etmek istedi.İş öyle cidileşti ki,
aralarında sonu savaşa kadar gidebilecek tartışmalar başladı.Bunun
üzerine tarafsız bir hakem bulmaya karar verdiler.:Sabahleyin Kabe
sınırlarına ilk kim gelirse O hakem olacak ve O’nun vereceği karara
herkes uyacaktı.Sabah olunca öyle güzel bir olay olur ki;içeriye ilk
gelen Hz.Muhammed’dir.O’nun gelişi herkese derin bir nefes aldırdı.Çünkü
haksızlık yapmayacak,harkesin güvendiği bir insandı O.Peygamberimiz
elbisesini çıkardı.Hacerül –Esved’i üzerine koydurdu.Ve her kabileden
birer kişinin taşı kaldırmasını istedi.Taş yeterli yüksekliğe çıkınca da
kendi elleriyle yerine yerleştirdi.Herkes bu olaydan memnun
olmuştu.Nasıl memnun olmasınlar ki,hem taşı yerine koyma işine herkes
katılmış hem de en önemlisi çıkabilecek bir savaş engellenmişti.Bu
olaydan sonra Peygamberimize Muhammedül-Emin (Güvenilir Muhammed)lakabı
takılmıştır.

Hz.İsa’dan beri yaklaşık 600 yıldan beri peygamber gelmemişti.İnsanlık
bir Peygambere,bir rehbere muhtaçtı. İlahi kitaplar değiştirilmiş,ahlak
ve manevi değer diye bir şey kalmamıştı.Bütün çirkin işler son derece
yaygınlaşmıştı.Hatta insanlar köle olarak satılmaya,kız çocuklar canlı
canlı toprağa gömülmeye başlanmıştı.
Peygamberimiz bütün bu çirkin işlerden uzak duruyordu.Özellikle 35
yaşlarından sonra sık sık Mekke’nin dışına çıkıyor,Hira Mağarasında
yalnızlığa çekiliyordu.
40 yaşlarında yine böyle bir durumda (610 yılında)Cebrail (as) O’na
görünüp kendisinden ‘’Okumasını istedi.O da okuma bilmeği cevabını
verdi.Bu durum birkaç kez tekrarlanınca,’’Ne okuyayım’’diye
sordu.Cebrail (as) da (Yaratan Rabbinin adıyla oku.........diye başlayan
)ALAK suresinin ilk beş ayetini kendisne bildirdi.Bu olayla
Peygamberimizin Peygamberlik görevi başlamış oldu.
Bu vahyin sonunda O’na ılk inanan insanlar şunlardır:
1 –İlk müşlüman Kadın :Hz.Hatice ( Hanımı)
2 – ilk müslüman Erkek :Hz.Ebubekir (Çok samimi arkadaşı)
3 - İlk müslüman Köle :Hz.Zeyd (Köle olarak alıp,sonra Onu serbest bıraktığı kimse.
4 – İlk müslüman Çocuk :Hz.Ali (Amcası Ebu Talip’in oğlu.)
Peygamberimiz insanları 3 yıl boyuca İslam’a gizlice davet etti.Bundan
sonra açıktan açığa davet etmeye başladı.Bu durum doğru yola ulaşmak
istemeyen Müslümanlara karşı olmadık işkenceler yapmaya başladılar. Bu
işkenceler dayanılmaz hal almaya başladı.Bunun üzerine Peygamberimiz bir
grup müslümanı Habeşistan’a gönderdi.Bu; Müslümanların İLK HİCRET’İ
oldu.Bu ilk hicret 615 yılında olmuştur.
Peygamberimiz 13 yıl boyunca Mekkelileri İslam’a çağırdı.Bu uğurda her türlü sıkıntıya katlandı.
Peygamberliğinin 11.yılında Medine’den gelen bir grup insan Müslüman
olmuşlardı.Ertesi sene daha büyük bir grup gelerek Müslüman oldular.
Peygamberimizi canları,malları ve evlatları gibi koruyacaklarına söz
verdiler.Kendisini Medine’ye davet ettiler.
Bu arada Mekkelilerin Müslümanlara karşı olan tutumları hiç
değişmemiş,hatta daha da artmıştı.Bunun üzerine peygamberimiz Allah’tan
gelen izinle Medine’ye hicret etmeye karar verdi.Medine’ye gitmesi
halinde bunun kendileri için daha da büyük bir tehlike olacağını anlayan
Mekkeliler,Darun-Nedve(Mekke İdare Meclisinde) toplanarak
Peygamberimizi öldürmeye karar verdiler.Fakat bunu
gerçekleştiremediler.Hz.Ebubekir ile uzun ve tehlikeli bir yolculuktan
sonra Medine’ye vardılar.Bu hicret İslam tarihi bakımından çok
önemlidir.Çünkü:
1 - İslam Medine’de yükselip büyümüş ve bütün dünyaya bu şehirden yayılmıştır.
2 – Hz.Ömer’in halifeliğinden itibaren de bu olay müslümanlar tarih başlangıcı olmuştur.
MUHACİR VE ENSAR
MUHACİR : Dinleri ve inançları uğruna,Mekke’den Medine ye göç eden Müslümanlara denir.
ENSAR : Mekkeli Müslümanlara yardım eden Medineli Müslümanlara da Ensar denir
Peygamberimiz Ensar ve Muhaciri kardeş ilan etmiş,onlar da bu kardeşliği gerçekten uygulamışlardır.
MEDİNE DÖNEMİ VE SAVAŞLAR
Mekkeliler,Müslümanların Medine’de de yaşamalarını
istemiyorlardı.Çünkü,eğer orada rahat ederlerse Müslümanlığın her tarafa
yayılacağını biliyorlardı.Bunun için de Müslümanları resmen savaşa
zorluyorlardı.Oysa peygamberimize henüz savaşma emri ve izni
verilmemişti.Bu yüzden kimseyle savaşa girmiyordu.Yüce Allah’ın savaş
emrini verdikten sonra Hz.Peygamber Mekkelilerle 3 önemli savaş
yapmıştır:
PEYGAMBERİMİZİN SAVAŞLARI :
1 – BEDİR SAVAŞI : (MART 624 - Hicretin 2.yılı )
Müslümanlar :305 kişi
Mekkeliler :1000 kişi
Savaşın Sebebi Mekkelilerin;ellerinden kaçırdıkları Müslümanlardan intikam almak,ve onları yok etmek istemeleri.
Savaşın Sonucu :
1-Müslümanlar bu savaşı kazandı.
2-Mekkeli müşriklerin bazı elebaşıları öldürüldü.
3-Mekkelilerden 70 kadar kişi öldü,70 kadarı da esir alındı.
4-Müslümanlardan da 14 kişi şehit oldu..
Esirlere ne yapıldı?
1-Maddi durumları iyi olanlar para karşılığı serbest bırakıldı.
2-Bunlardan okuma-yazma bilenler;10 Müslüman’a okuma yazma öğretmeleri karşılığında serbest bırakıldı.
3- Fakir esirler ise karşılıksız olarak serbest bırakıldılar
Bedir Savaşının Önemi :
1-Bedir Savaşı İslam’ın ve Müslümanların artık kendilerini kabul ettirdiği bir savaş olmuştur.
2-Bu savaşla Medine İslam Devletinin temeli atılmıştır.
3-Zaferle sonuçlanan bu savaşla hem İslam Dini ve hem de Müslümanlar kuvvetlendiler.
4-Bu savaştan sonra Mekkeliler Müslümanlardan korkmaya başlamışlardır.
UHUD SAVAŞI (MART 625 -Hicretin 3.yılı.)
Müslümanlar:700 kişi Mekkeliler :3000 kişi
Savaşın Sebebi .Bu savaş Mekkelilerin Bedir Savaşının yenilgilerinin intikamını almak istemeleridir.
Savaşın Sonucu: Bu savaşta da Müslümanlar galip gelmek üzere
iken,peygamberimizin ısrarla hiç ayrılmamalarını istediği okçuların
savaşı kazandık zannederek yerlerini terk etmeleri sebebiyle,Müslümanlar
büyük zararlar verdiler.
1-Peygamberimizin amcası Hz.Hamza bu savaşta şehit oldu.
2-Müslümanlardan 70 kişi şehit oldu.
3-Peygamberimiz hafifçe yaralandı.
Uhud Savaşının Önemi:Bu savaşın sonunda Müslümanlara komutanın ve
Peygamberin sözlerini her zaman dinlemenin gerektiği anlaşılmıştır
HENDEK SAVAŞI(MART 627 )
Müslümanlar :3.000 kişi Mekkeliler : 10.000 kişi
SAVAŞIN SEBEBİ : Mekkelilerin,Müslümanları tamamen ortadan kaldırmak için Medine’yi kuşatmaları.
SAVAŞIN SONUCU :Müslümanlar Şehrin ovaya bakan
kısmını,hendekler(çukurlar)kazarak,savunma yaptılar.Mekkeliler 20 gün
boyunca kuşatmayı sürdürdüler. Erzaklarının da tükenmesi ve son gecede
çıkan bir fırtına ile bütün malzemelerinin dağılması ile kuşatmaya son
verip geriye dönmüşlerdir.
HUDEYBİYE BARIŞI VE MEKKE’NİN FETHİ
Hendek Savaşından bir yıl sonra hicretin 6.yılından Mekkelilerle
Müslümanlar arasında bir anlaşma yapıldı.Hudeybiye denilen yerde yapılan
bu anlaşmanın şartları görünüşte Müslümanların aleyhine gibi
görünmüştü,fakat anlaşmanın maddeleri zamanla Müslümanların işine
yaramıştır.
HUDEYBİYE BARIŞININ ÖNEMİ :Bu anlaşma Mekke’nin fethedilmesini sağlamış bir anlaşmadır.
Anlaşma maddelerinin bir kısmı şöyledir :
1 – İki taraf da 10 yıl boyunca barış içinde bulunacaklardır.
2 – Mekkelilerden,Medine’ye kaçan olursa Müslümanlar o’nu Mekkelilere geri vereceklerdi.
3 – Medine’den Mekke’ye kaçan olursa Mekkeliler ise geri vermek zorunda olmayacaklardı.
4 – Müslümanlar bu yıl umre yapmayıp,gelecek yıla
erteleyeceklerdi.Gelecek yıl ise Mekkeliler şehri terk
edecekler,,Müslümanlar da şehre silahsız olarak gireceklerdi.Şehirde en
fazla 3 gün kalacaklardı.
Ancak Mekkeliler bu anlaşmaya uymadılar.Bunun üzerine Hz.Peygamber de
10.000 kişilik bir ordu ile Mekke üzerine yürümek zorunda kaldı
Mekke civarına geldiklerinde İslam Ordusu konakladı.Peygamberimiz (s)in
emriyle on bin terde ateşler yakıldı.Bu kalabalığı gören
Mekkeliler;karşı koymaya cesaret edemediler.Hicretin 8.yılında (630
yılında,kan dökmeden Mekke’ye girdi. Yıllarca kendisine ve Müslümanlara
eziyet eden Mekkelileri de bağışladı Bu davranışı ile O büyüklüğünü
gösterdi. Bunun üzerine Mekkeliler gruplar halinde Müslüman oldular.
VEDA HACCI VE VEDA HUTBESİ
Hz Peygamberin Hicretin 10.yılında Veda niteliğindeki yaptığı son
Hacca ‘VEDA HACCI ‘ denir.Bu hacda yaptığı son hutbeye(konuşmaya) da
‘VEDA HUTBESİ’ denir
Veda Hutbesinde İslamın genel prensiplerini,kendisini dinleyen 100.000 kişi ye birkez daha hatırlattı.
VEDA HUTBESİNDE YER ALAN KONOLARIN BAZILARI ŞUNLARDIR

1 – Allah’tan başka ilah yoktur.Ben de Onun kulu ve peygamberiyim.
2 – Birbirinizin malları ve kanları birbirinize haramdır.
3 – Emanetlere ihanet etmeyin.
4 _Faiz yemeyin.
5 – Kimseye zulmetmeyin.
6 – Dininizi korumak için küçük günahlardan da kaçınız..
7 – Kadınların haklarını çiğnemeyin.
8 – Size iki emanet bırakıyorum.Ona sımsıkı sarılırsanız yolunuzu şaşırmazsınız :Bunlar Kuran-ı Kerim ve Benim Sünnetimdir.
9 – Birbirlerinizin mallarını haksız yere yemeyin.
VEFATI
Bu büyük haccın arife gününde şu ayet inmişti:’Bugün dininizi
tamamladım.Size nimetimi tamamladım.Ve din olarak size İslamı
seçtim.’’Hz.Ömer bu ayeti işitince ağladı.Çünkü Peygamberimizin
vefatının yaklaştığını anladı.
Peygamberimiz sanki bir ayrılık toplantısı niteliğinde olan Veda
Haccından bir süre sonra hastalandı.63 yaşında Hicretin 12.yılında, 8
Haziran 632 yılında vefat etmiştir.Kabri halen Medine şehrindedir.

***************************

5. SINIF
3. ÜNİTE
HZ. MUHAMMED VE AİLE HAYATI
1. Hz.Muhammed'in Evliliği ve Çocukları
Soru : Peygamberimiz 25 yaşında kiminle evlenmiştir?
Cevap : Hz. Hatice
Soru : Peygamberimiz Hz. Hatice ile kaç yaşında evlenmiştir?
Cevap : 25 yaşında
Soru : Peygamberimiz gençliğinde hangi meslekle uğraşmıştır?
Cevap : Ticaret
Soru : Peygamberimize ahlakı ve dürüstlüğü sebebiyle Mekke’liler tarafından verilen lakap nedir?
Cevap : Muhammedül Emin
Soru : Peygamberimizin kaç tane çocuğu vardır?
Cevap : 7
Soru : Peygamberimizin kaç tane kız çocuğu vardır?
Cevap : 4
Soru : Peygamberimizin kaç tane erkek çocuğu vardır?
Cevap : 3
Soru : Peygamberimizin kız çocuklarından bir tanesinin adını söyleyiniz.
Cevap :
 Zeynep
 Rukiye
 Ümmü Gülsüm
 Fatıma
Soru : Peygamberimizin erkek çocuklarından bir tanesinin adını söyleyiniz.
Cevap :
 Abdullah
 Kasım
 İbrahim
Soru : Peygamberimiz çocukalrından altı tanesinin ölümüne şahit
olmuştur. Çocuklarından sadece bir tanesi kendisinden sonra vefat
etmiştir. Bu çocuğu hangisidir?
Cevap : Hz. Fatıma
2. Hz.Muhammed'in Ailesi İçindeki Örnek Davranışları
Soru : Allah bizlere en iyi örnek olarak kimi göstermiştir?
Cevap : Hz. Muhammed’i
Soru : Hz. Ayşe’ye Peygamberimizin ahlâkını nasıl nitelemiştir?
Cevap : Kuran ahlakı olarak
2.1. Hz.Muhammed Aile Bireylerini Sever ve Aralarında Ayırım Yapmazdı
Soru : Peygamberimizin babasının adı nedir?
Cevap : Abdullah
Soru : Peygamberimiz babasını ne zaman kaybetmiştir?
Cevap : Doğmadan iki ay önce
Soru : Peygamberimizin annesinin adı nedir?
Cevap : Amine
Soru : Peygamberimizin annesi peygamberimiz kaç yaşındayken vefat etmiştir?
Cevap : 6
Soru : Peygamberimizin dedesinin adı nedir?
Cevap : Abdulmüttalip
Soru : Peygamberimizin dedesi peygamberimiz kaç yaşındayken vefat etmiştir?
Cevap : 8
Soru : Peygamberimize 8 yaşından sonra hangi amcası bakmıştır?
Cevap : Ebu Talip
Soru : Peygamberimize en çok yardım eden amcalarından bir tanesini söyleyiniz.
Cevap :
 Hz. Hamza
 Ebu Talip
 Zübeyr,
 Abbas
531
Soru : Peygamberimizin süt annesinin adı nedir?
Cevap : Halime
Soru : Peygamberimizin süt kardeşinin adı nedir?
Cevap : Şeyma
Soru : Peygamberimizin torunlarından bir tanesinin adını söyleyiniz.
Cevap :
 Hasan
 Hüseyin
2.2. Hz.Muhammed Aile Bireylerine Danışır ve Görüşlerine Değer Verirdi
Soru : Peygamberimizin amcasının oğlu, aynı zamanda damadı olan kişi kimdir?
Cevap : Hz. Ali
2.3. Hz.Muhammed Akrabayı Ziyaret Ederdi
3. Hz.Muhammed’in Ailesinin Örnek Davranışları
3.1. Hz.Muhammed'in Ailesinde Sevinçler Ve Sıkıntılar Paylaşılırdı
3.2. Hz.Muhammed'in Ailesinde Misafire Cömert Davranılırdı
3.3. Hz.Muhammed'in Ailesinde İsraftan kaçınırdı
3.4. Hz.Muhammed'in Ailesinde Komşuluk İlişkilerine Önem Verilirdi
3.4. Hz.Muhammed'in Ailesinde Öksüzler Ve Yoksullar Gözetilirdi
3. Salavat Duaları Ve Anlamı
Soru : “kemâ salleyte alâ İbrâhîme” ifadesi hangi duaya aittir?
Cevap : Allahümme Salli
Soru : “kemâ bârekte alâ İbrâhîme” ifadesi hangi duaya aittir?
Cevap : Allahümme Barik
Soru :
 Allah’ım! İbrahim’e ve İbrahim’in ailesine merhamet ettiğin gibi
Muhammed’e ve Muhammed’in ailesine de merhamet eyle. Şüphesiz sen; çokca
övülen, şan ve şeref sahibisin
Yukarıda hangi duanın anlamı verilmiştir?
Cevap : Allahümme salli
Soru :
 Allah’ım! İbrahim’i ve İbrahim’in ailesini mübarek kıldığın gibi
Muhammed’i ve Muhammed’in ailesini de mübarek kıl. Şüphesiz sen; çokca
övülen, şan ve şeref sahibisin
Yukarıda hangi duanın anlamı verilmiştir?
Cevap : Allahümme barik
Soru : Namazların sonunda, otururken ettehiyyatü duasından sonra okunan dualara ne ad verilir?
Cevap : Salavat duaları

_________________
Mevla Görelim Neyler
Neylerse Güzel Eyler
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
huzeyfe
Süper Moderatör
huzeyfe


Mesaj Sayısı : 7721
Rep Gücü : 18110
Rep Puanı : 23
Kayıt tarihi : 27/03/09

5. sınıf ders notları-servet zeyrek Empty
MesajKonu: Geri: 5. sınıf ders notları-servet zeyrek   5. sınıf ders notları-servet zeyrek Icon_minitimePerş. Ağus. 11, 2011 12:40 pm

İBADET ETMEK : Allah’ın kendisine akıl verip sorumlu tuttuğu ………..ından yapmasını istediklerini yerine getirmektir

Hayvanlar Kullar
Bitkiler
KİME İBADET EDİLİR?İbadet sadece yaratıcılımız olan ……………….’ edilir.
İBADET ETMEMİZİ ALLAH NASIL İSTEMİŞTİR: Allah bize isteklerini kutsal kitabımız ……………………………………da bildirmiştir.
İBADETLERİ NASIL GERÇEKLEŞTİRECEĞİZ?:Bu konuda bize rehberlik eden insan ……………………………………..’tir.
İBADET EDERSEK NE OLUR? İbadet eden insan, Allah’ın isteklerini yerine getirdiği için bunun karşılığında ……………….alır.
O insanın …………….ları ise azalır. Allah ölümden sonra kendisine gerçek kul olanları …………………………. İle ödüllendirecektir.
İBADET ETMEZSEK NE OLUR? İbadet etmeyen insan, Allah’ın isteklerini yerine getirmediği için bunun karşılığında.…………….’a
girer. İbadet etmeyen Allah’a kul olduğunu ispat edemez.İbadet etmeyen Allah’ı sevdiğini gösteremediği için ………………….’e
girmesini zora sokmuş ve kendisine kötülük etmiş olur.Allah hepimizin mutlu olması için kurallar koymuştur.
BİR İNSANIN TÜM İBADETLERDEN SORUMLU OLMASI İÇİN HANGİ ŞARTLAR ARANIR?
1. A…………… olmak 2. M……………….. olmak 3. E……………. çağına girmiş olmak.
İbadet ya sadece beden ile ,ya sadece para (mal) ile ya da hem mal hem para ile yapılır.
İBADET SADECE BEDEN İLE SADECE PARA İLE HEM BEDEN HEM PARA İLE
NAMAZ
ORUÇ
HAC
ZEKAT

İBADET ETMEK : Allah’ın kendisine akıl verip sorumlu tuttuğu ………..ından yapmasını istediklerini yerine getirmektir

Hayvanlar Kullar
Bitkiler
KİME İBADET EDİLİR?İbadet sadece yaratıcılımız olan …………..…….’ edilir.
İBADET ETMEMİZİ ALLAH NASIL İSTEMİŞTİR: Allah bize isteklerini kutsal kitabımız ……………………………………da bildirmiştir.
İBADETLERİ NASIL GERÇEKLEŞTİRECEĞİZ?:Bu konuda bize rehberlik eden insan ……………………………………..’tir.
İBADET EDERSEK NE OLUR? İbadet eden insan, Allah’ın isteklerini yerine getirdiği için bunun karşılığında ……………….alır.
O insanın …………….ları ise azalır. Allah ölümden sonra kendisine gerçek kul olanları …………………………. İle ödüllendirecektir.
İBADET ETMEZSEK NE OLUR? İbadet etmeyen insan, Allah’ın isteklerini yerine getirmediği için bunun karşılığında.…………….’a
girer. İbadet etmeyen Allah’a kul olduğunu ispat edemez.İbadet etmeyen Allah’ı sevdiğini gösteremediği için ………………….’e
girmesini zora sokmuş ve kendisine kötülük etmiş olur.Allah hepimizin mutlu olması için kurallar koymuştur.
BİR İNSANIN TÜM İBADETLERDEN SORUMLU OLMASI İÇİN HANGİ ŞARTLAR ARANIR?
1. A…………… olmak 2. M……………….. olmak 3. E……………. çağına girmiş olmak.
İbadet ya sadece beden ile ,ya sadece para (mal) ile ya da hem mal hem para ile yapılır.
İBADET SADECE BEDEN İLE SADECE PARA İLE HEM BEDEN HEM PARA İLE
NAMAZ
ORUÇ
HAC
ZEKAT

**********************

SOFRA ADABI ÜZERİNE



Peygamber efendimiz (s.a.s.) hayatı boyunca insanlara her konuda güzel
örnek olmuş, sofra adabı konusunda da ümmetine nasıl davranılacağını
bilfiil göstermiştir. İster sofrada, ister masada, ister tek başına,
isterse kalabalık bir toplulukta uyulması gereken adabı muaşeret
kurallarını özetle şöyle belirtmiştir:

1-Yemekten evvel ve sonra elleri yıkamak.
2-Yemeğe başlarken “Bismillâhirrahmânirrahîm”, yemeğin sonunda “Elhamdülillâh” demek.
3-Yemeği kendi önünden almak.
4-Sağ el ile yemek.
5-Lokmayı ağza göre almak ve iyice çiğnedikten sonra yutmak.
6-Lokmayı yutmadıkça ikinci lokmaya el uzatmamak.
7-Ağızda yemek varken konuşmamak. Yemeğin içine üflememek.
8-Suyu içmeden bardağa bakmak. Bir solukta içmeyip, üç yudumda içmek.
9-Bardağın içine nefes vermemek.
10-Başkalarını iğrendirecek, tiksindirecek harekette bulunmamak.
11-Başkasının lokmasına ve yediğine bakmamak, ağzı şapırdatmamak.
12-Elini yemek kabına silkmemek ve lokmayı ağzına korken kafasını tabağa doğru uzatmamak.
13-Yemekte israf etmemek, yiyeceği kadar alıp yemek.
14-Ağzından bir şey çıkarmak gerekirse, yüzünü sofradan çevirerek sol eli ile almak.
15- Helâlinden ve temizinden yemek.
16-Toplu yemek yerken, herkes yiyip bitirmedikçe sofradan el çekmemek ve
kalkmamak (yemeği yavaş yiyen olabilir, utandırmamalıdır.)
17-Yemeğe evvela yaşça veya mevkice büyük olan zatın başlaması.

Atalarımız “Ağaç yaşken eğilir.” demişlerdir. Eğiticiler, bilhassa anne
ve babalar çocuklarını terbiye ederken bunlara çok dikkat etmelidir.
(İslam Dini, A. Hamdi Akseki)

*Diyanet Takvimi(26 Şubat 2006 Pazar)’nden alınmıştır.

***************************

5. SINIF 2. ÜNİTE
İBADET KONUSUNDA BİLGİLENELİM
1. İbadet Nedir?
Kazanım : İbadetin anlamını kavrar.
Allah’a kulluk amacıyla yapılan her işe ne ad verilir?
• İbadet
Zekat yapılışı bakımından nasıl bir ibadettir?
• Malla
Namaz yapılışı bakımından nasıl bir ibadettir?
• Bedenle
Oruç yapılışı bakımından nasıl bir ibadettir?
• Bedenle
Hem mal hem de bedenle yapılan ibadet hangisidir?
• Hac
2. İbadetle İlgili Kavramları Öğreniyoruz (Farz, Vacip, Sünnet)
Kazanım : İbadetle ilgili kavramları açıklar.
Allah’ın kesinlikle yapmamızı istediği iş ve davranışlara ne ad verilir?
• Farz
Farz davranışlara bir tane örnek veriniz.
• Hacca gitmek
• Oruç tutmak
• Zekat vermek
• Namaz kılmak
Vacip
Farz kadar kesin olmamakla birlikte yapılması istenilen iş ve davranışlara ne ad verilir?
• Vacip
Vacip davranışlara bir tane örnek veriniz.
• Vitir namazı kılmak
• Kurban kesmek
• Bayram namazı kılmak
Sünnet
Farz ve vacipten başka, peygamberimizin yaptığı ve bizimde yapmamızı istediği iş ve davranışlara ne ad verilir?
• Sünnet
Sünnet davranışlara bir tane örnek veriniz.
• Selam vermek
• Dişleri fırçalamak
• Ezan okumak
3. Niçin İbadet Edilir?
Kazanım : Niçin ibadet edildiğini gerekçelendirir.
Allah’ın bizi yaratmasının temel sebebi nedir?
• Kulluk
Allah’a teşekkür etmenin en güzel yolu nedir?
• İbadet etmek
4. Başlıca İbadetlerimiz
Kazanım : Başlıca ibadetlerin hangileri olduğunu belirtir.
4.1 Namaz
Akıllı ve ergenlik çağına gelmiş olan, Allah’ın emir ve yasaklarından sorumlu olan kişiye ne ad verilir?
• Mükellef
“Tekbir” ile başlayıp, “selam” ile biten Allah’a kulluk amacıyla yapılan ibadete ne ad verilir?
• Namaz
Günde toplam kaç rekat namaz kılınır?
• 40
Günde toplam kaç vakit namaz vardır?
• 5
2 rekat sünneti 2 rekat farzı olan namaz hangisidir?
• Sabah namazı
Hangi namaz 10 rekattir?
• Öğle namazı 521
İkindi namazı kaç rekattır?
• 8 rekat
Hangi namazın ilk önce farzı kılınır?
• Akşam namazı
Rekat sayısı en fazla olan namaz hangisidir?
• Yatsı namazı

• Farz, vacip ve sünnet namazlar dışındaki namazlardır.


• Allah’ın rızasını kazanmak amacıyla kılınır.
• Mekruh vakitler dışında her zaman kılınabilir.
Yukarıda özellikleri verilen namaz çeşidi hangisidir?
• Nafile namaz

• Yılda iki defa kılınır ve iki rekattır.


• Güneşin doğmasından 45 dakika sonra kılınır.
• Vacip olan bir namazdır.
Yukarıda özellikleri verilen namaz hangisidir?
• Bayram namazı

• Haftada bir defa kılınır.


• 10 rekattir ve farz bir namazdır.
• Cemaatle kılınmak zorundadır.
Yukarıda özellikleri verilen namaz hangisidir?
• Cuma namazı

• Ramazan ayında kılınır.


• Yatsı namazından sonra kılınır.
• Yirmi rekatlık sünnet bir namazdır.
Yukarıda özellikleri verilen namaz hangisidir?
• Teravi namazı
6.2. Oruç
İmsak vaktinden iftar vaktine kadar herhangi bir şey yiyip içmemek şeklinde yapılan ibadet hangisidir?
• Oruç
Hangi ibadeti yaparken sabretmeyi öğreniriz?
• Oruç
6.3. Hac
• Kutsal sayılan yerleri ibadet niyetiyle ziyaret etmektir.
• İslam’ın beş şartından biridir.
• Farz bir ibadettir.
Yukarıda özellikleri verilen ibadet hangisidir?
• Hac
Kabe’nin etrafında yedi kez dönmeye ne ad verilir?
• Tavaf
Hac hangi bayramda yapılır?
• Kurban bayramı
Hacca gitmekle yükümlü olmak için bazı şartları taşımak gereklidir. Bu şartlardan bir tanesini söyleyiniz.
• Akıllı olmak
• Sağlıklı olmak
• Ergenlik çağına girmiş olmak
• Maddi durumu iyi olmak
6.4. Zekat
• Sahip olunan mal veya paranın kırkta birini her yıl yoksullara vermektir.
• İslam’ın beş şartından biridir.
• Farz bir ibadettir.
Yukarıda özellikleri verilen ibadet hangisidir?
• Zekat

522


Zekat vermekle yükümlü olmak için gerekli şartlar vardır. Bu şartlardan bir tanesini söyleyiniz.
• Akıllı olmak
• Ergenlik çağına girmiş olmak
• Zengin olmak
5. Camiyi Tanıyalım
Kazanım : Camiyi genel özellikleri ile tanıyarak birlik, beraberlik ve sosyal barışı sağlamadaki önemini fark eder.
Cemaatle kılınan namazlarda imamın cemaate namaz kıldırmak için durduğu, içi oyuk olan ve kıbleyi gösteren yere ne ad verilir?
• Mihrab
Camilerde ezan okumak için çıkılan kuleye benzeyen yere ne ad verilir?
• Minare
Ramazan aylarında Ramazanın önemini hatırlatan minareler arasına asılan ışıklı yazılara ne ad verilir?
• Mahya
Cuma ve bayram günlerinde imamın hutbe okumak için merdivenle çıktığı yüksekçe yere ne ad verilir?
• Minber
Ezan okuyan din görevlisine ne ad verilir?
• Müezzin
Namaz kıldıran din görevlisine ne ad verilir?
• İmam
Caminin içinde vaaz veren kişinin oturduğu yüksekçe yere ne ad verilir?
• Vaaz kürsüsü
6. Dua
6.1. Niçin dua edilir?
Kazanım : Niçin dua edilmesi gerektiğini açıklar.
Kazanım : Dua etmenin anlamını kavrar.
• Sevincimizi, üzüntümüzü yaratıcımız ile paylaşmamızdır
• İsteklerimizi Allah’a iletmemizdir
• Allah ile iletişim kurmamızdır
• Allah katında değerimizi artırır
• Allah’a sığınmamızdır
Yukarıda özellikleri verilen ibadet hangisidir?
• Dua
6.2. Nasıl dua edilir?
Kazanım : Nasıl dua edilmesi gerektiğini açıklar.
Allah bazı kimselerin duasına daha fazla önem vermektedir.Bunlardan bir tanesini söyleyiniz
• Haksızlığa uğramış kişinin duası
• Misafirin duası
• Babanın evlâdına duası
Amin kelimesinin anlamı nedir?
• Allah’ım kabul et
Sınava girecek olan kişi için söylediğimiz dua sözlerinden bir tanesinin söyleyiniz.
• Allah zihin açıklığı versin
• Allah yardımcın olsun.
• Başarılar dilerim.
• Allah kolaylık versin
Ölmüş kimseler için söylediğimiz dua sözlerinden bir tanesinin söyleyiniz.
• Allah rahmet eylesin
• Allah mekanını cennet etsin
Vefat eden kişinin yakınlarına söylediğimiz dua sözlerinden bir tanesinin söyleyiniz.
• Allah sabır versin
• Başınız sağ olsun
Hasta olanlar için söylediğimiz dua sözlerinden bir tanesinin söyleyiniz.
• Allah şifalar versin
• Geçmiş olsun
Yapılan bir iyilik karşısında teşekkür olarak söylediğimiz dua sözü nedir?
• Allah razı olsun

523


Evlenenler için söylediğimiz dua sözlerinden bir tanesinin söyleyiniz.
• Allah mutlu etsin
• Allah bir yastıkta kocatsın
• Hayırlı olsun
Yolculuğa çıkanlar için söylediğimiz dua sözlerinden bir tanesinin söyleyiniz.
• Allah yolunuzu açık etsin,
• Allah kazadan beladan korusun
• Hayırlı yolculuklar
“İnşallah” kelimesinin anlamı nedir?
• Allah izin verirse
Ağır hasta olanlar için söylediğimiz dua sözü nedir?
• Allah’tan ümit kesilmez
Bir yerden ayrılırken söylediğimiz dua sözlerinden bir tanesinin söyleyiniz.
• Allah’a emanet olun
• Hoşça kalın
• Allah’a ısmarladık
Yaşlı birisinin daha çok yaşamasını istediğimizde söylediğimiz dua sözü nedir?
• Allah uzun ömür versin
Çocuğu olan kişiler için söylediğimiz dua sözlerinden bir tanesinin söyleyiniz.
• Allah bağışlasın
• Allah analı babalı büyütsün
• Gözünüz aydın
Akşamleyin yatmadan önce, sağlıklı ve güzel bir gece geçirmeleri için aile bireylerimize söylediğimiz dua sözü nedir?
• Allah rahatlık versin.
6.3. Dua İbadetin Özüdür
6. Kuran’dan ve Hz. Peygamberden Dua Örnekleri
Kazanım : Kuran’dan ve Hz. Muhammed’in sözlerinden dua örnekleri verir.
• “Ancak sana ibadet eder, ancak senden medet umarız. Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiğin kimselerin yoluna ilet.”
Yukarıda verilen dua ayetleri hangi sureye aittir?
• Fatiha suresi

• ''...Ey Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver. Bizi cehennem azabından koru”


Yukarıda verilen dua sözleri hangi duaya aittir?
• Rabbena Atina

• ''Ey Rabbimiz! (Amellerim) hesap olunacağı gün beni, anamı-babamı ve müminleri bağışla!...''


Yukarıda verilen dua sözleri hangi duaya aittir?
• Rabbenağfirli duaları
7. Güzel İş ve Güzel Davranış : Ameli Salih
Kazanım : Her güzel iş ve davranışın (Salih amel) dinimizdeki önemini örneklerle açıklar.
İyi ve güzel olan işlere ne ad verilir?
• Salih amel
8. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirirler
Kazanım : İbadetlerin davranışlar üzerindeki etkisini fark eder.
9. Rabbena Duaları ve Anlamı
Kazanım : Rabbena dualarını ezbere okur ve anlamını söyler.
Namazların son oturuşunda selam vermeden önce okunan dua hangisidir?
• Rabbena duaları
Ölümden sonra insanların tekrar dirilmesiyle başlayan ve ebediyen devam eden bir hayata ne ad verilir?
• Ahiret
İnsanların ahirette Allah tarafından sorguya çekilecekleri güne ne ad verilir?
• Hesap günü
İnanıp salih amel işleyenlerin içinde ebedi olarak kalacakları çeşitli nimetlerle bezenmiş olan ahiret yurduna ne ad verilir?
• Cennet



H Z . EYYUB A.S.




Hz. İbrahim soyundan gelen bir peygamber.

Eyyûb (a.s.)'dan Kuran'da dört yerde bahsedilir ve sabır örneği olarak
takdim edilir (en-Nisâ, 4/163; el-En'âm, 6/84; el-Enbiyâ, 21/83; Sâd,
38/41). Tevrat'ta da "Eyyûb" adıyla müstakil bir kitap, Hz. Eyyûb'un
kıssasına tahsis edilmiştir.

İslâm kaynaklarına göre Havrân bölgesinde yasayan ve çok zengin olup,
sayısız malı-mülkü, birçok oğlu kızı bulunan Eyyûb (a.s.), kendi
toplumuna peygamber olarak gönderilmiştir. Sabah-aksam ümmeti ve Allah'a
ibâdetle meşgul olan Hz. Eyyûb, Rabbinin bir imtihanına mârûz kalmış,
bütün servetini, çocuklarını kaybettiği gibi şeytanın kendisine musallat
olması neticesinde kalbi ve dili hâriç bütün vücudunda çıbanlar çıkmış,
iltihaplı yaralar açılmış, yaralarına kurtlar dolmuş ve vücudu bozulup
kokmaya baslamıştı. Bu durumda kocasına hizmete sebât eden esi "Rahmet"
hariç hiç kimse onun yanına yanaşmadığından cemiyetten çekilmek
mecburiyetinde kalmış, fakat hiçbir zaman sabrını ve Cenâb-ı Hakk'a
bağlılığını kaybetmemiştir. Farklı rivâyetlere göre 3, 7, 13 veya 18
sene gibi epey uzun süren bu sıkıntılı dönemden sonra sabrıyla imtihanı
kazanan Eyyûb (a.s.) Cenâb-ı Hakk'ın lütfu ve emriyle ayağını yere
vurmuş, fışkıran su kaynağından yıkanıp içerek eski sıhhati ve
güzelliğine kavuşmuştur. Ayrıca kendisine yeniden birçok servet ve çocuk
da ihsân edilmiştir.

Genellikle kabul edildiğine göre bu imtihana uğradığı sırada yetmiş
yaşında olan Hz. Eyyûb, şifâ bulduktan sonra yirmi yıl daha yaşamış,
diğer bazı rivâyetlere göre ise hastalığından önceki kadar daha ömür
sürmüştür. Kendisinden sonra Bişr adındaki bir oğlu, kavmine
peygamberlik yapmıştır

****************************

SEVİNÇLERİMİZİ PAYLAŞALIM
1. Bayramlar sevinçli günlerimizdir
Her ulus için ulusal ve dini yönden önemli olan bazı günler vardır. Bu
önemli günler ulusal ve dini bayramlardır. Bayramlar toplumsal sevinç
günleridir ve coşku içinde çeşitli etkenliklerle kutlanır.

 Dini bayramlarımız
Dini bayramlarımız Ramazan ve Kurban bayramlarıdır. Ramazan ve Kurban
bayramlarını kutlamak dini bir gelenektir. Biz de bu bayramları coşku ve
sevinç içinde kutlarız.
Dini bayramlarımızda hazırlıklarımız arife günü başlar. Evler
temizlenir, bayramda giyilecek giysiler hazırlanır. Bayram sabahı,
bayram namazı için camiye gidilir. Namaz kılındıktan sonra sevgi ve
kardeşlik duygularıyla herkes birbiriyle bayramlaşır. Namazdan sonra eve
gelinir. Aile üyeleri birbirleriyle bayramlaşırlar. Küçükler,
büyüklerin ellerini öper, büyükler de küçüklerin gözlerini öper ve
onlara çeşitli armağanlar verirler. Daha sonra komşular ziyaret edilir.
Eş dost ve akrabalarla bayramlaşılır. Bayram günlerinde genellikle
mezarlıklar da ziyaret edilerek ölmüş yakınlarımız hatırlanır. Onlar
için dua edilir.
Dini bayramlarımızda dargın olanlar barıştırılır. Hastalar, kimsesizler
ve yaşlılar ziyaret edilir. Böylece insanlar sevgi, kardeşlik ve barış
duygularıyla birbirine kenetlenirler. Bu durum, toplumsal birlik ve
beraberliğin pekişmesine katkıda bulunur.

 Milli bayramlarımız
Tarihimizde, ulusumuz açısından çok önemli olayların yaşandığı çeşitli
günlerimiz vardır. Bu önemli günleri ulusal bayram olarak kutlarız
ulusal bayram günlerimizde hepimiz neşe ve mutluluk duygularıyla
dolarız.
Ulusal bayramlarımız bizlere atamızın kahramanlıklarını anımsatır.
Onların yurdumuz ve ulusumuz için yaptıkları özverileri, gerektiğinde
canlarını vermekten çekinmediklerini gösterir.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, ulusal bayramlarımızdan
birisidir. Ulusal egemenliğin simgesi olan TBMM, 23 Nisan 1920’de
açılmıştır. Bu gün, bütün ulusumuz için önemli ve sevinçli bir gündür.
******, bugünün anısını yaşatmak için 23 Nisanı, Ulusal Egemenlik ve
Çocuk Bayramı olarak bütün çocuklara armağan etmiştir. Bu bayramı başta
çocuklar olmak üzere tüm ulusumuz sevinç, neşe ve mutluluk içinde
kutlar. Okullar bayraklarla süslenir, şiirler okunur, şarkılar söylenir.
Çeşitli etkinlikler düzenlenir.
Ulusal bayramlarımızdan biride 19 Mayıs ******’ü Anma ve Gençlik ve
Spor Bayramı’dır. 19 Mayıs 1919, ******’ün yurdumuzu düşmandan
kurtarmak için Samsuna çıktığı tarihtir. Bu tarihte, güzel yurdumuzun
düşmanlardan kurtarılması için ilk adım atılmıştır. Bu nedenle ******,
bugünü Türk gençliğine armağan etmiştir. Bizde her yıl 19 Mayıs gününü
bayram olarak kutlarız. Bu bayramda okullar ve sokaklar bayraklarla
donatılır. Ayrıca çeşitli törenler düzenlenir. ******’ün ulusumuz ve
yurdumuz için yaptıkları anlatılır. Çeşitli spor gösterileri yapılır.
Ulusal bayramlarımızdan bir diğeri ise 30 Ağustos Zafer Bayramı’dır. 26
Ağustos 1922’de M. K. ******’ün önderliğinde başlatılan Büyük Taarruz,
30 Ağustos 1922’de zaferle sonuçlanmıştır. Bu zaferin kazanıldığı günü,
ulus olarak her yıl 30 Ağustos Zafer Bayramı olarak kutlarız. Bu günde
çeşitli anma toplantıları yapılır. Ordumuz; deniz, jandarma, kara ve
hava birliklerimizin sergilediği çeşitli etkinliklerle bu kutlamalara
katılır. 30 Ağustosta şenlikler, gösteriler düzenlenir. Şehitlerimiz
anılır, mezarları ziyaret edilir.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı da ulusal bayramlarımızdandır. 29 Ekim
1923’te ülkemizin yönetim şeklinin Cumhuriyet olduğu ilan edilmiştir. Bu
mutlu günü, her yıl ulusca Cumhuriyet Bayramı olarak kutlarız. Bu
bayramda diğer ulusal bayramlarımızda yapıldığı gibi okullar süslenir.
Evler, iş yerleri, sokaklar ve caddeler bayraklarla donatılır. Binalara
****** resimleri asılır. Çeşitli spor karşılaşmaları düzenlenir.
Okullarımızda yapılan törenlerde şiirler okunur, konuşma ve gösterilere
yer verilir. Radyo ve televizyon gibi iletişim araçlarında çeşitli
konuşmalar yayınlanır. Bu önemli gün müzik, eğlence programları ve
şölenlerle kutlanır.
CUMHURİYET BAYRAMI
Ay yıldızlı bayrağım,
Gökyüzünü donatmış.
Bugün bayram var diye,
Şafak erkenden atmış.



Yüksek taklar süslemiş,
Caddeleri,yolları.
Bugün gözler ilerde,
Bugün başlar yukarı.


Akın akın insanlar
Meydanlara koşuyor.
Bugün bayram var diye,
Bütün ulus coşuyor.


Bu güzel cumhuriyet,
Devletimin temeli.
El üstünde yaşatmak, Hepimizin emeli.


İSMAİL HAKKI TALAS Belirli Gün ve Haftalar

23 NİSAN

İçinde coştuğumuz,
Bir sel 23 Nisan,
Yarına koştuğumuz,
Emel 23 Nisan.



Baharın mutlu günü,
Yurdumun kutlu günü,
Neşelerin düğünü,
Güzel 23 Nisan.



İnanarak yürekten,
Hız aldık ******’ten
Bizi alan yükselten
Bir el 23 Nisan.



Ne mutlu bu ulusa,
Kavuştu özgürlüğe,
Şanlı Cumhuriyete,
Temel 23 Nisan.


MEHMET İHSAN BULUR
Belirli Günler ve Haftalar
Kandil gecelerimiz
Dinimizce önemli ve kutsal sayılan bazı geceler vardır.
Bunlara kandil geceleri denir. Bunun nedeni, eskiden bu gecelerde
minarelerde kandiller yakılmasıdır.
Kandil gecesi olarak kutladığımız gecelerin adları şunlardır: Mevlit Kandili, Regaip Kandili, Berat Kandili ve Kadir Gecesi.
Mevlit Kandili, Hz. Muhammet’in dünyaya geldiği gecedir.
Kandil gecelerimizin ikincisi Regaip Kandilidir. Bu gecede, Allah’ın rahmet ve bağışının bol olduğuna inanılır.
Kandil gecelerimizden biride Miraç Kandilidir. Beş vakit namaz, müslümanlara bu gecede farz kılınmıştır.
Berat Kandilinde ise Allah’ın kullarına rahmet ve bağışlamasının bol olduğuna inanılır.
Ramazan ayının yirmi yedinci gecesi Kadir Gecesidir. İnsanlara iyiyi,
doğruyu, güzel ahlak ilkelerini öğütleyen kutsal kitabımız Kur’an’ı
Kerim bu gecede indirilmeye başlanmıştır.
Kandil geceleri müslümanlar için önemli gecelerdir. Bu gecelerde
Allah’ın lütuf ve bağışlamasının her zamankinden daha bol olduğuna
inanılır. Hz. Muhammet, kandil gecelerinde bol bol dua etmiş ve
müslümanlara da dua etmelerini öğütlemiştir. Okunan duaların kabul
olacağını belirtmiştir.
Kandil geceleri, çeşitli dini etkinliklerle kutlanır. Bu gecelerde
Kur’an okunur, namaz kılınır, dua edilir. Yapılan yanlışlar için
Allah’tan bağışlanma dilenir. Mevlit okunur, Hz. Muhammet hatırlanır.
Komşu, dost ve akrabalar ziyaret edilir. Ayrıca yoksul, kimsesiz ve
yardıma ihtiyacı olanlara yardımda bulunulur.



_________________
Mevla Görelim Neyler
Neylerse Güzel Eyler
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
huzeyfe
Süper Moderatör
huzeyfe


Mesaj Sayısı : 7721
Rep Gücü : 18110
Rep Puanı : 23
Kayıt tarihi : 27/03/09

5. sınıf ders notları-servet zeyrek Empty
MesajKonu: Geri: 5. sınıf ders notları-servet zeyrek   5. sınıf ders notları-servet zeyrek Icon_minitimePerş. Ağus. 11, 2011 12:45 pm

Milli bayramlar
Her toplumun kendine has bayramları vardır. Bu bayramlar o toplumun
kaderini belirleyen önemli olaylar, zaferler, savaşlar, kötü bir olayı
atlatma gibi tarihlerin yıldönümleridir. Asya toplumlarındaki yeniden
dirilişi, kurtuluşu ifade eden nevruz bayramı buna güzel bir örnektir.
Özellikle kışların sert geçtiği yerlerde baharın ve yeni bir yaşamın
başlaması demek olan nevruz bayramı büyük bir coşkuyla kutlanır. Bizimde
toplumumuzun önemli zaferlerinin, reformlarının yıldönümlerinin
kutlandığı bayramlarımızı bulunmaktadır. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve
Çocuk Bayramı, 19 Mayıs ******’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı, 30
Ağustos Zafer Bayramı, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı toplumumuzun her sene
kutladığı bayramlarımızdır.
Tarihimizde yeni bir sayfa açan ulusumuzun gideceği yeni yolu çizen TBMM
‘nin açıldığı 23 Nisan 1923 tarihi en önemli milli bayramlarımızdan
biridir. Milli egemenliğin hakim kılınması yolunda bir başlangıcı ifade
eden ve bunun ilk safhasını tamamlayan bu açılış ulusumuzun tarihteki
en önemli dönemeçlerden biridir. Çok zor bir dönemde yapılan bu değerli
ve önemli adım ulusumuzun gelişmiş Avrupa ülkeleriyle yarışabilmemiz
için büyük bir devrimdir. Demokratikleşme yolunda atılan bu değerli adım
her yıl halkımız tarafından büyük bir coşkuyla kutlanılmaktadır. Bizi
biz yapan bu değerli günlerimizi yad ederken halkımız ve devlet çeşitli
şenlikler düzenler, dünyanın değişik ülkelerinden ve milletlerinden
çocuklar ülkemize davet edilir, danslar edilir, yarışmalar düzenlenir.
Geleceğimizin teminatı olan çocuklara hediye edilen bu bayramda çocuk
meclisleri kurularak gelecek nesillerinde kendi kendilerini
yönetebilmelerini, demokrasiyi içselleştirmelerini, kendi haklarını
arayabilecek şekilde büyümelerini ve diğer çocuklara örnek olmalarını
için çaba sarfedilir. Bu bayramda sokaklar ve okullar bayraklarla
süslenerek gençler ve çocuklar başta olmak üzere halkımızın milli
bilincini harekete geçirilmeye çalışılır.
Yıkılmış, harap olmuş, moloz yığınına dönmüş bir devletin ve anlayışın
yerine daha dinamik,günün şartlarına uyan yeni bir anlayışın, yeni bir
devletin oluşması için bir lokomotife, bir lidere, bir mimara, halkı
etrafına toplayabilecek, halka güven verebilecek, yeni bir kurtuluş
reçetesi sunacak birine ihtiyaç duyulduğu bir dönemde bütün bu işleri
yapabilecek kişinin, bu işleri yapma startı vermesi bir inkılap
değerindedir. İşte toplumumuzu içinde bulunduğu bu kötü durumdan
kurtarmak için arkadaşlarıyla yola çıkan kişinin (******’ü) Anadolu’ya
(Samsun’a) çıktığı tarih olan 19 Mayıs 1919 tarihinin yıldönümü 19 Mayıs
******’ü Anma ve G ençlik ve Spor Bayramı olarak kutlanmaktadır. Bu
bayramda da çesitli etkinlikler düzenlenir. Türkiye Cumhuriyeti’nin
kuruluşunun ilk adımı olan ve kurtuluş savasının başlaması olarak
alınan bu tarih ulusumuz için çok önemli bir tarihi olay olduğu için ve
tarihimizde önemli bir dönemeç olduğu için her yıl kutlanılmaktadır.
19 Mayıs 1919 da başlayan milli mücadele 30 Ağustos 1922 de ulusumuzun
kesin zaferiyle sonuçlanmış ve ordumuz düşmanı (yunanlıları) denize
dökmüştür. Bu olay tarihimizde yeni bir dönemin başlamasına sebep
olmuştur. Yeni devletin sınırları dışına atılan düşmanla savaş dönemi
bitmiş ve müzakere dönemi başlamıştır. Sonucu Olmak yada olmamak olan bu
savaşın zaferle sonuçlanması yokolmakta olan ulusumuzun yeniden ve
güçlü bir şekilde varolduğunu ortaya koyması açsından çok önemlidir. Bu
bayramımız resmi geçitler ve çeşitli etkinliklerle ve büyük bir
coşkuyla kutlanır.
Yeni kurulan ve dış devletlerle olan anlaşmazlıkları büyük ölçüde çözen
TBMM devletin yönetim şekli sorununa çözüm aramaya başladı. Yeni devleti
kuran ve toprakları her şeyini ortaya koyarak kurtaran halkın kurduğu
devleti yönetmesinin gerekli olduğu sonucunda yola çıkılarak 29 Ekim
1923 te cumhuriyetin ilan edilmesinden sonra her yıl 29 Ekim
Cumhuriyet Bayramı olarak kutlanılmaktadır. Halkın kendi kendisini
yönetmesi olan bu yönetim biçimi ülkemizde ve bölgemizde ilk kez
uygulanıması ve yönetimin asıl sahiplerine verilmesi gerçeği
kutlanılmaya değer görülmüştür. Halkımızın saltanat ve tepeden inme
şeylerden kurtulup birey olma yolunda attığı bu adım halkımızın çağdaş
milletler seviyesine çıkmasındaki önemli bir adımdır. Milletimizin
demokrasiyle tanışmasına vesile olan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı her yıl
coşkulu bir şekilde kutlanır, cumhuriyetin bize kazandırdıkları
anlatılır,şiirler okunur,sokaklar, okullar, dükkanlar süslenir.


Dini Bayramlar
Dini bayramlar insanların Allah’a karşı sorumlu oldukları bir
ibadettir. Dini bayramlar İslam öncesi bayramlara alternatif olarak
insanlara Allah’ın armağan ettiği bayramlardır. Dinimizde ramazan ve
kurban bayramları olmak üzere iki bayram bulunmaktadır. Bu iki bayramda
yenilip içilmesi, eğlenilmesi gereklidir. Nitekim Hz. Muhammed (s.a.v.)
“Ramazan ve Kurban Bayramı olan iki günde oruç tutulmaz” demiştir.
Bayramlarımızın ilki Ramazan Bayramıdır. Bu bayram müslümanların bir
aylık sıkı bir ibadetten sonra ibadetlerini başarıyla tamamlamalarının
bayramıdır. Bu bayram Allah’ın ibadet için bize verdiği güç için
teşekkür kutlamasıdır. Bu bayramda çeşitli etkinliler düzenlenir. Bayram
Namazından sonra insanlar camidekilerle bayramlaşırlar,evlerine gidip
aile fertleriyle bayramlaşılır, davetler yapılır, ziyafetler düzenlenir,
dualar edilir, mezarlıklar ziyaret edilir, akraba,dost, arkadaş,
komşuların evlerine gidilerek bayramları kutlanır. Genellikle küçükler
büyükleri ziyaret ederek ellerini öperler, bayramlarını kutlarlar.
Çocuklar büyüklerinden para alırlar, şeker toplarlar.
Bayramlarımızın ikincisi Kurban Bayramıdır. Bu bayram bize İbrahim ve
İsmail peygamberlerden kalmıştır. İbrahim peygamberin Allah’a nasıl
güvendiğini ve O’na nasıl teslim olduğunu, Allah için oğlunu nasıl feda
etmeyi göze aldığını Allah’ında bu kayıtsız şartsız teslimiyetin
karşılığı olarak İbrahim’e oğlunu nasıl bağışladığını bu bayram her yıl
bize hatırlatmaktadır. Kuranda İbrahim ve İsmail’in Allah’a
teslimiyetleri şöyle anlatılmaktadır.”Rabbi ona “teslim ol” demiştide, O
“Alemlerin Rabbına teslim oldum” demişti” “İbrahim Ona(İsmail’e) şöyle
demişti “Ey oğulcuğum, ben rüyamda seni kestiğimi görüyorum, sen ne
dersin, bak” demişti. O da demiştiki “Ey babam, sana emrolunanı yap.
İnşallah beni sabredenlerden bulacaksın”demişti.” Saffet 102. Ayetlerden
de anlaşılacağı gibi Allah İbrahim ve İsmail’in şahıslarında tüm
insanlara Allah’a güvenmelerini, O’na ittat etmelerini çağrısında
bulunmuştur. İnsanlarda buna olarak Allah’a adaklar sunmuşlar ve sunmaya
devam etmektedirler.
Bu iki bayramda da eğlenceye izin verilmiştir. Nitekim Hz. Muhammed
(s.a.v.) bayramda oyun oynayıp def çalan Habeşlileri engellemeye
çalışan Ebu Bekir’i onlarıa karışmamaları konusunda uyarmıştır. Kurban
Bayramında bayram namazından sonra kurbanlar kesilir, el dağıtılır,
yemekler yenir, dost, akraba, komşu ve diğer yakın akrabaların
bayraları kutlanır.
Kandil Gecelerimiz
Bayramlarızın yanında her kutladığımız mübarek gecelerimizde
bulunmaktadır. Mevlit, regaip, miraç ve kadir geceleri olarak
kutladığımız bu beş gecede Allah’a ibadet edilir, dua edilir, nafile ve
kaza namazları kılınır, Allah’tan af ve mağfiret dilenir, kandiller
yakılır, mevlitler okunur, helvalar dağıtılır.
Mevlit kandili, Hz. Muhammed’in doğduğu gecedir. Ay takvimine göre
rebîul evvel ayının on ikisinde doğan Hz. Muhammet’in doğum günü
kutlanır.
Berat kandili,şaban ayının on beşinci gecesidir. Bu gecede günahların
bağışlandığına inanılır. Kur’an’da Allah insanlara günahlarının
bağışlanması için dua etmelerini istemektedir. Nitekim bir âyet-i
kerîme’de “Beni zikredin ki bende sizi zikredeyim. Bana şükredin
nankörlük etmeyin.” (Bakara 2/152)
Miraç gecesi, recep ayının yirmi yedinci gecesidir. Hz. Muhammet’in bu
gecede Allah katına çıktığına inanılır. Bu gecede müslümanlara beş vakit
namaz farz kılınmıştır.
Kadir gecesi, Kur’an’ı Kerîm’in indirilmeye başlandığı gecedir. Ramazan
ayının yirmi yedinci gecesine tekabül eder. Bu geceyle ilgili olarak
Kur’an’da şöyle buyrulmaktadır. “Biz onu (Kur’an’ı) kadir gecesinde
indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu bilir misin? O, bin aydan
hayırlıdır.” (Kadir 97/1-5) Kadir gecesinde Allah’a bol bol dua edilir.
Nitekim Hz. Muhammet bu konuda şöyle buyurmaktadır: “Kim inanarak ve
sevabını Allah’tan bekleyerek kadir gecesini ihya ederse kendisinin
geçmiş günahları bağışlanır.

******************************

5. SINIF
5. ÜNİTE
SEVİNÇ VE ÜZÜNTÜLERİMİZİ PAYLAŞALIM
1. Paylaşmak niçin önemlidir?
Kazanım : Paylaşmanın insan için bir ihtiyaç ve erdem olduğunun farkında olur.
YAZALIM
Ben paylaşırım; çünkü bir toplum içinde yaşamaktayım. Yalnız başıma
ihtiyaçlarımı karşılayabilmem mümkün değildir. Başkalarıyla bir arada
yaşayabilmem için paylaşmam gerekir. Sevdiklerimle bir arada olmayı ve
onlarla paylaşmayı seviyorum. Sevincimi paylaşınca sevincim daha da
artıyor. Örneğin, doğum günümde arkadaşlarımla birlikte olduğum zaman
daha mutlu oluyorum. Üzüntülerimi paylaşınca üzüntülerim azalıyor.
Örneğin hasta olduğum zaman arkadaşlarım beni ziyaret edince üzüntüm
azalıyor. Paylaşmazsam insanlar benden uzaklaşır. Bu durumda da ben
mutsuz olurum. Mutlu olabilmem için paylaşmam gerekir.
BİLELİM
• Vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığı için dayanışma gereklidir.
Çünkü bireyleri aralarında dayanışma olan milletler güçlü olur. Böyle
milletlerin ülke bütünlüğüne ve milli birliğine kimse zarar veremez.
Dayanışma olmadığı zaman ülkeler ilerleyip kalkınamaz. İnsanlar arsında
sevgi, saygı ortamı zedelenir, toplumsal barış bozulur.
• Bazı durumlarda dayanışma daha fazla önem taşır. Sevinçli ve üzüntülü
günlerimizde dayanışma içinde olmalıyız. Deprem sel gibi doğal afetlerde
milletçe yardımlaşmalıyız
2. Sevinçlerimizi Paylaşalım
Kazanım : Dinî ve millî bayramlar ile kandil gecelerinin, sevgi ve paylaşma açısından önemini fark eder.
Kazanım : Sevinç ve üzüntülerin paylaşılmasında millî ve dinî bayramlarımızın önemini kavrar.
BİLELİM
• Mutluluklar ve sevinçler paylaştıkça çoğalır. Sevinçlerini paylaşan
insan, mutluluğuna başkalarını da ortak etmiş olur. Hem kendi sevinci
artar hem de başkalarına bu sevinci tattırmış olur. Örneğin doğum
günümüz sevinçli bir anımızdır. Yalnız başımıza kutlarsak fazla bir
sevinç yaşayamaz. Arkadaşlarımızı çağırırsak sevincimiz artar.
2.1. Bayramlar Sevinçli Günlerimizdir
2.1.1. Dinî Bayramlarımız
Soru : Dini bayramlarımız nelerdir?
Cevap : İki tane dini bayramımız vardır.
Ramazan bayramı ve kurban bayramı
Ramazan Bayramı
BİLELİM
• Ramazan bayramı ramazan ayının sonunda kutlanır. Ramazan ayı boyunca
oruç tutulur ve teravi namazı kılınır. Yardıma muhtaç olanlara bu ayda
daha fazla yardım edilir. Bütün bu görevleri yapmış olmanın verdiği
huzur ve coşkuyla bayram edilir.
BİLELİM
Kurban bayramı
• Bu bayramda ekonomik durumu iyi olanlar kurban keserler ve kesmeyenlere dağıtırlar.
• Kurban bayramı dört gün sürer.
• Ramazan bayramı ile kurban bayramı arasında yaklaşık olarak yetmiş günlük bir zaman vardır.
Soru : Bayramlarda neler yapılır?
Cevap :
• Bayram yaklaşırken evler temizlenir
• Konuklara sunmak için tatlı veya şeker alınır.
• Bayram sabahı kalkılır, banyo yapılır.
• Güzel ve temiz elbiselerle camiye gidilir. Bayram namazı kılınır.
• Bayram namazından sonra camiye gelenlerle bayramlaşırlar.
• Aile bireyleriyle bayramlaşırlar.
• Küçükler büyüklerin ellerini öperler
• Büyükler küçüklere hediye verirler.
• Akrabalar, komşular ve arkadaşlar ziyaret edilir.
• Dargın olanlar barışır.
• Ölmüş olanların kabirleri ziyaret edilir
YAZALIM
Ben bayram günü sabah erkenden kalkarım. Güzel ve temiz elbiselerle
camiye giderim. Bayram namazı kılarım. Bayram namazından sonra camiye
gelenlerle bayramlaşırım. Sonra evime gelir anne ve babamın elinden
öperim. Sonra büyüklerimi ziyaret ederek bayramlarını kutlarım. Sonra
ölmüşlerimin kabirlerini ziyaret ederek onlar için Allah’a dua ederim.
………………………
2.1.2. Millî Bayramlarımız
BİLELİM
• Milli bayramlarımızı kutladığımız günlerde tarihimizde ulusumuz
açısından çok önemli olaylar yaşanmıştır. Bu olayları yıl dönümlerinde
ulusça kutlarız. Atalarımızın yurdumuz ve ulusumuz için yaptıkları
fedakârlıkları ve kahramanlıkları hatırlarız. Bütün dünyaya birlik ve
bütünlük içinde olduğumuzu gösteririz. Evlerimize ve iş yerlerimize
bayraklar asarız. Okullarda kutlamalar yaparız.
Soru : Milli bayramlarımız nelerdir?
Cevap :
• 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı
19 Mayıs ******’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı
30 Ağustos Zafer Bayramı
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı
Soru : 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı hakkında bilgi veriniz.
Cevap :
• Bu günde TBMM açılmıştır.
• ****** bu günü bütün çocuklara armağan etmiştir.
• Bu bayramlarda okullar bayraklar donatılır, şiiirler okunur, şarkılar söylenir ve gösteriler düzenlenir
Soru : 19 Mayıs ******’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı
Cevap :
• ******’ün Sansun’a çıktığı ve Kurtuluş Savaşımızı başlattığı gündür.
• ****** bu günü gençlere armağan etmiştir.
• Bu günde sportif etkinlikler ve gösteriler yapılır.
• ******’ün yurdumuz için yaptıkları dile getirilir.
Soru : 30 Ağustos Zafer Bayramı
Cevap :
• ******’ün önderliğinde 26 Ağustos 1922’de başlatılan Büyük Taarruz, 30 Ağustos 1922’de zaferle sona ermiştir.
• Bu günde törenler yapılır.
• Şehitler anılır.
• Türk silahlı kuvvetleri çeşitli gösteriler yaparlar
Soru : 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı
Cevap :
• Cumhuriyetimizin ilan edildiği gündür.
• Devletimiz Türkiye Cumhuriyeti adını almıştır.
2.2. Kandil Gecelerimizi Kutlarız
BİLELİM
Dinimiz açısından önemli kabul ettiğimiz bazı hususların gerçekleştiği gecelerdir.
Toplumumuzda bir gelenek halinde kutlanmaktadır.
Bu geceler adları eskiden minarelerde yakılan kandillerden almıştır.
BİLELİM
Mübarek aylar
• Recep, Şaban ve Ramazan aylarıdır.
• Bu aylara üç aylarda denilir.
Kandil gecelerimiz
Mevlit kandili
Bu günde peygamberimiz doğmuştur.
Regaip Kandili
Recep ayının ilk Cuma gecesidir
Miraç kandili
Beş vakit namaz bu gecede farz kılınmıştır
Berat kandili
Bağışlanma ve kurtuluş gecesidir.
Kadir gecesi
Kuran bu gecede indirilmeye başlanmıştır

Üç Aylar
Recep
Regaip Kandili
Miraç Kandili
Şaban
Berat Kandili
Ramazan
Kadir Gecesi
Soru : Kandil gecelerinde neler yapılır?
Cevap :
• Camiye gidilir.
• Akşam ve yatsı namazlarını cemaatle kılmaya özen gösterilir.
• Kuran ve mevlit dinlenir, dua edilir.
• Yapılan hatalardan dolayı af dilenir.
• Tanıdıklarımızın kandillerini kutlarız.
• Gündüzleri oruçla geçirilir. Geceleyin ibadet edilir.

2.3. Diğer Önemli Günlerimiz
2.3.1. Cuma Günü Bütün Müslümanlar İçin Önemlidir
Kazanım : Cuma gününün Müslümanlar için önemini kavrar.
AYET
Ey İman edenler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman hemen
Allah’ı anmaya koşun… Namaz kılınınca yeryüzüne dağılın…” ( Cuma Suresi
9-12)
BİLELİM
Cuma günü öğle vaktinde Cuma namazı kılınır. Cuma namazı cemaatle
kılınan bir namazdır. İslam dini insanların birlik ve bütünlük içinde
yaşamalarına büyük önem vermiştir. Bunun için Cuma namazı gibi bazı
namazların toplu halde kılınmasını istemiştir.
Soru : Cuma gününün diğer günlerden farkı nedir?
Cevap :
• Cuma günleri banyo yapılır.
• Temiz elbiseler giyilir.
• Öğle vaktinde camiye gidilir.
• Cuma günü camide vaaz edilir.
• İmam Cuma namazı için vaaz eder.
2.3.2. Ramazan Ayını Sevinç Ve Heyecanla Karşılarız.
Kazanım : Ramazan ayının sevinç ve heyecanla karşılandığını fark eder.
AYET
“Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden
ayırmanın açık delilleri olarak Kuran’ın indirildiği aydır. Öyle ise
sizden ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun…”
BİLELİM
Ramazan ayı
• Kutsal kitabımız Kuran’ın indirilmeye başlandığı aydır.
• Bu ayda bir ay boyunca oruç tutulur
Soru : Ramazan ayında neler yapılır?
Cevap :
• Özel iftarlıklar hazırlanır. Her zamankinden daha güzel yemekler yapılır.
• Bütün aile iftar sofrasında akşam ezanını beklerler.
• Komşu dost ve akrabalar iftara davet edilir.
• Yoksullara ve kimsesizlere her zamankinden daha çok yardım edilir.
• Minarelerin arasına mahya adı verilen ışıklı yazılar yazılır.
• Akşam camilerde yatsı namazından sonra teravi namazı kılınır.
• Geceleyin sahur vakti kalkılır ve yemek yenilir.
3. Üzüntülerimizi Paylaşalım
Kazanım : İnsanları iyilikle anmaya, zor durumda olanlara yardıma, hastaları ziyaret etmeye istekli olur.
HADİS
“Müminler birbirini sevmekte, birbirlerine acımakta ve bir diğerini
korumakta bir vücut gibidir. Vücudun herhangi bir organı rahatsızlanınca
diğerleri de bu yüzden rahatsız olur.”
BİLELİM
Sadece mutluluklarımızı değil üzüntülerimizi de paylaşmalıyız. Çünkü
üzüntülerimiz paylaştıkça azalır. Sıkıntılarımızı başkalarına anlatırsak
biraz rahatlayabiliriz. Sıkıntımızı çözmemiz için bize yardımcı
olabilirler. bize moral verirler. Üzüntülerimizin başkaları tarafından
paylaşıldığını görmek bizi mutlu eder.
3.1. Hastaları Ziyaret Ederiz
YAZALIM
Ben hastaları ziyaret ederim. Çünkü hasta olan kişi ümitsizliğe
kapılabilir ve sıkıntı duyabilir. Bundan dolayı ilgi ve sevgiye daha çok
ihtiyaç duyar. Böyle durumlarda onların yanında olmalıyım. Yardımcı
olmalıyım ve onlara moral vermeliyim. Böyle yaparsam onların
sıkıntılarını azaltır ve yaşama sevinçlerini artırırım. Ayrıca dinimiz
hasta ziyaretlerine önem vermiş ve buna teşvik etmiştir. Peygamberimizde
hastaları ziyaret etmiş, onların iyileşmeleri için Allah’a dua
etmiştir…………………………..
YAZALIM
Hastaları ziyaret ederken bazı kurallara uyarım. Örneğin,
• Ziyaret için uygun bir zamanı seçerim.
• Ziyarete çiçek, kolonya gibi uygun hediyelerle giderim.
• Hastaya geçmiş olsun veya Allah şifalar versin derim.
• Hastaya moral verici sözler söylerim.
• Hastanın yanında yüksek sesle konuşmam.
• Ziyareti kısa tutarım.
3.2. Geçmişlerimizi Anarız
BİLELİM
Sadece yaşayanlara değil, çeşitli sebeplerle hayatlarını kaybetmiş olan
kişilere de saygıyla yaklaşmamız gerekir. Büyüklerimize olan saygımızı
onlar öldükten sonra da yerine getirmeliyiz. Peygamberimiz ölülerimizi
hayırla anmamızı istemiştir. Geçmişlerimiz bizim için uğraşan bizlerde
emeği olan insanlardır. Örneğin atalarımız yurdumuzu korumak için
canlarını feda etmişlerdir. Bu vatanı bizlere armağan etmişlerdir.
Bizlerde onları hayırla anmalıyız.
YAZALIM
Geçmişlerime karşı görevlerimi yerine getiririm. Örneğin,
• Yaptıkları iyilikleri unutmam
• Mezarlarını ziyaret ederim.
• Onlar için dua ederim.
• Onları hayırla anarım.
• Bıraktıkları eserlere sahip çıkarım.
• Bizlere olan öğütlerini tutarım.
• Yaşam tecrübelerinden yararlanırım.
3.3. Zor Durumda Olanlara Yardım Ederiz
HADİS
“Kim bir müslüman kardeşinin sıkıntısını alırsa Allah’ ta o kişinin ahiret sıkıntılarından birisini alır”
BİLELİM
İnsanlar bazen zor durumlara düşebilirler. Zor durumlarında kendi
başlarına kurtulmaları mümkün olmayabilir. Onların sıkıntılarını
paylaşarak üzüntülerini azaltabiliriz. Bu hem dini hem de toplumsal bir
görevimizdir. Peygamberimiz hepimizin kardeş olduğunu ve birbirimizle
yardımlaşmamız gerektiğini söylemiştir. ayrıca zor durumlarda
bulunanlarla yardımlaşmak aramızdaki sevgi ve saygı duygusunun artmasına
yardımcı olur. Kuran da varlıklı kimselerin yoksullara ve zorda
kalmışlara yardım etmelerini istenmiştir.
YAZALIM
Zor durumda olanlara yardım ederim. Örneğin,
 Aralarında kırgınlık olan kişilerin arasını bulurum.
 Yoksullara, yetimlere ve öksüzlere yardımcı olurum
 Sorunları olanların sorunlarını çözmelerine yardımcı olurum
 Doğal afetlere uğramış olanların ihtiyaçlarını gideririm.
3.4. Engellilere Sevgi İle Bakar, Sıkıntılarını Paylaşırım
Kazanım : Toplumdaki engellilerin sorunlarına çözüm önerileri geliştirir.
BİLELİM
Her toplumda engelli insanlar bulunur. Her sağlıklı insan da bir engelli
adayıdır. Engelli olmakta yaşamın bir gerçeğidir. Engelli insanlar,
bazı işleri sağlam insanlar kadar iyi yapamayabilirler. Bu durumda
sağlıklı in sanlara düşen onlara yardımcı olmak onların sıkıntılarını
gidermektir. Böyle davranmamız onları mutlu eder; yaşama sevinçlerini
artırır.
YAZALIM
Engellilere yardım ederim. Örneğin,
• İşlerinde yardımcı olurum
• Karşıdan karşıya geçmelerine yardım ederim.
• Onları ziyaret ederim.
• Dertlerini ve sıkıntılarını paylaşırım.
4. Tahiyyat Duası Anlamı
Kazanım : Tahiyyat duasını ezbere okur ve anlamını söyler.
OKUNUŞU
• Ettehiyyâtü lillâhi ves Salevatü Vettayyibat.
• Es selâmü aleyke eyyühen nebiyyü ve rahmetullâhi ve berakâtüh.
• Es-selâmü aleynâ ve alâ ibâdillâhis sâlihîn.
• Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlüh
ANLAMI
• Dil, beden ve mal ile olan ibadetlerin hepsi Allah'adır. Ondan başkasına ibadet olmaz.
• Ey peygamber! Allah'ın selamı, rahmeti ve bereketleri sana olsun!
• Selam, bizlere ve Allah'ın iyi kulları üzerine de olsun!
• Allah'tan başka tanrı olmadığına, Hazreti Muhammed'in onu kulu ve elçisi olduğuna şahadet ederim.

*************************

Bir Yerin Adına Denince ……..….. ülkesi,
Gözüm ……………. Arar, Kulağım …………. Sesi!

……………………. bayrak yapan üstündeki ………dır,
………………… eğer uğrunda ……………. varsa vatandır.

Uğruna ölmekse eğer seni yaşatmak,
Bin defa ……………… de adına leke sürdürmem.
Gururdur, namustur ………………. ve sancak,
Aksa da ……………. korkma; haini güldürmem!

…………………….. benim, biricik sevgilim soyle senden baska kimim var benim
seninle aglarim seninle gulerim soyle senden baska kimim var benim

Sen Mustafa Kemal’sin! Alın terim, göznurum! Sen ölümsüz en yüce Türk!
Sevincim, kuvancım, onurum… Sen yeni Türkiye’nin ilk mimarı Ilk harcı
karan Çatıyı ilk atansın Sen ilk öğretmen Baş kumandansın. Çarpan yürek,
akan kansın Sana nasıl sesleneyim? Sen baştan başa Vatansın…

Sahipsiz vatanın batması haktır,
Sen sahip çıkarsan bu vatan ……………….caktır..!

Ey,mavi ……..lerin beyaz ve kızıl süsü,
Kızkardeşimin gelinliği,……..idimin son örtüsü!
Işık ışık, dalga dalga …………ğım,
Senin destanını okudum, senin destanını ………..cağım.
Sana benim gözümle bakmayanın mezarını ……..cağım.
Seni selamlamadan uçan kuşun yuvasını bozacağım.
Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder...
Gölgende bana da, bana da yer ver !
Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar. Yurda a.. yıl….ın ışığı yeter.
Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün. Kızıllığında ısındık,
Dağlardan çöllere düşürdüğü gün. Gölgene sığındık.
Ey, şimdi süzgün, rüzgarlarda dalgalan; Barışın güvercini, savaşın kartalı...
Yüksek yerlerde açan çiçeğim;
Senin altında ……..dum, Senin dibinde ……ceğim.
Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim: Yer yüzünde yer beğen !
Nereye dikilmek istersen, Söyle, seni oraya dikeyim !

Delinse yer ,çökse gök ,yansa kül olsa dört yan,
Yüce dileğe dogru yine yürürüz yayan.
Yildirimdan, tipiden ,kasirgadan ,yilmayan,
Ölümlerle eylenen tunç yürekli …………leriz..
Toprağı her nerede olursa olsun …………….. TÜRK'ü korusun ve yüceltsin.
Bu ülkenin sahipleri yalnızca bu ülkeyi ……….şılıksız ……………bilenlerdir...


**********************************

BAYRAK
Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü,
Işık ışık, dalga dalga bayrağım!
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.

Sana benim gözümle bakmayanın
Mezarını kazacağım.
Seni selâmlamadan uçan kuşun
Yuvasını bozacağım.

Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder...
Gölgende bana da, bana da yer ver.
Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar:
Yurda ay yıldızının ışığı yeter.

Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün
Kızıllığında ısındık;
Dağlardan çöllere düştüğümüz gün
Gölgene sığındık.

Ey şimdi süzgün, rüzgârlarda dalgalı;
Barışın güvercini, savaşın kartalı
Yüksek yerlerde açan çiçeğim.
Senin altında doğdum.
Senin altında öleceğim.

Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:
Yer yüzünde yer beğen!
Nereye dikilmek istersen,
Söyle, seni oraya dikeyim!

************************

İSTİKLAL MARŞI
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olayım, çehrene ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül... Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal;
Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklal.

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim: Bendimi çiğner, aşarım;
Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım.

Garb'ın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar;
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
''Medeniyet!'' dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri ''toprak!'' diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsan da Huda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

Ruhumun senden İlahi şudur ancak emeli:
Değmesin ma'bedimin göğsüne na-mahrem eli;
Bu ezanlar -- ki şehadetleri dinin temeli --
Ebedi, yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder -- varsa -- taşım;
Her cerihamda, İlahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na'şım!
O zaman yükselerek Arş'a değer, belki, başım.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklal.

**************************


FETİH MARŞI
Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek;
Dağlardan çektiriler, kalyonlar çekilecek;
Kerpetenlerle surun dişleri sökülecek

Yürü, hâlâ ne diye oyunda oynaştasın ?
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın.!

Sen ne geçebilirsin yardan, anadan, serden....
Senin de destanını okuyalım ezberden...
Haberin yok gibidir taşıdığın değerden...

Elde sensin, dilde sen, gönüldesin baştasın...
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın.!

Yüzüne çarpmak gerek zamanenin fendini...
Göster : Kabaran sular nasıl yıkar bendini ?
Küçük görme, hor görme, delikanlım kendini

Şu kırık abideyi yükseltecek taştasın;
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın.!

Bu kitaplar Fatihtir, Selimdir, Süleymandır.
Şu mihrap Sinanüddin, şu minare Sinandır.
Haydi artık uyuyan destanını uyandır.!

Bilmem, neden gündelik işlerle telaştasın
Kızım, sen de Fatihler doğuracak yaştasın.!

Delikanlım, işaret aldığın gün atandan
Yürüyeceksin... Millet yürüyecek arkandan !
Sana selam getirdim Ulubatlı Hasandan ....

Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştasın;
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın.!

Bırak, bozuk saatler yalan yanlış işlesin !
Çelebiler çekilip haremlerde kışlasın!
Yürü aslanım, fetih hazırlığı başlasın...

Yürü, hâlâ ne diye kendinle savaştasın ?
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın.!

************************

VATAN VE MİLLET

 VATAN:Milletçe üzerinde yaşadığımız,atalarımızın aziz kanlarıyla
sulayıp bize emanet bıraktıkları sınırları belli topraklara vatan
denir.

 “vatan sevgisi imandandır” Hadisi şerif.

 Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır.Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.

 Bütün şahsi ve milli hatıralarımız vatan topraklarında
gömülüdür.üzerinde bir çok kültürel değerlerimiz ve eserlerimiz
vardır.Dinimizi,dilimizi,can ve malımızı,şeref ve namusumuzu vatan
topraklarında koruyabilir,ancak orada hürriyet içinde
yaşayabiliriz.Vatan olmayınca bu mukaddes değerlerin varlığı ve
devamlılığı tehlikeye girer.Bütün bu sebepler ve ortak hatıralar bizi
vatanımıza bağlar Engin vatan sevgisi böyle doğar.

 Vatan kuru bir toprak parçası değildir.Orada,kendisi ile bütün milli
ve manevi değerlerimizi paylaştığımız,ortak hatıralar taşıdığımız
milletimiz de vardır.

 MİLLET :Çoğunlukla aynı topraklar üzerinde yaşayan,aralarında
dil,tarih,din, gelenek görenek birliği olan insan topluluğuna millet
denir.

BİR MİLLETİ MİLLET YAPAN UNSURLAR:
1)Dil birliği. 2)Tarih biriliği. 3)Din birliği. 4)Kültür ve ülkü birliği 5)Örf adet ve gelenek birliği.
VATAN VE MİLLET SEVGİSİNİN YARARLARI

 Birbirimizi tanımamızı,birlik ve beraberlik içinde yaşamamızı sağlar.

 Bize sevgi,güç ve huzur verir.Barış içinde yaşamamızı sağlar.



 Ayrıca vatanımızı ve milletimizi sevmek dinimizin emridir.Vatanımızı
ve milletimizi sevmekle büyük sevap kazanmış,Allah’ın da rızasını elde
etmiş oluruz.

 Din,namus,şeref ve haysiyet gibi insanı yücelten değerleri korumuş oluruz.

 Aziz kanlarıyla sulayıp bu toprakları emanet eden,vatan üzerindeki
tarihi ve kültürel eserleri bırakan atalarımıza olan vefa borcumuzu
ödemiş oluruz.
BAYRAĞIMIZ VE İSTİKLAL MARŞIMIZ

 BAYRAK:Bir milletin bağımsızlığını ve egemenliğini temsil eden bir simgedir.

 Bayrağımız al rengini şehitlerimizin kanlarından almıştır.bayrağa saygı millete ve şehitlerimize saygıdır.

 Canımızı malımızı şerefimizi nasıl koruyorsak,bayrağımızı da öyle koruruz.

BAYRAKLA İLGİLİ BAZI KURALLAR

 Bayrak, kamu kurum ve kuruluşlarıyla yurt dışı temsilciliklerine ve
kamu kuruluşlarıyla gerçek ve tüzelkişilerin deniz vasıtalarına çekilir.
Yurt içinde ve yurt dışında yetkililerin araçlarına takılır.

 Bayrak çekilirken ve indirilirken tören yapılır. Bayrak törenlerinin
gereken biçimde yapılmasından o mahaldeki yetkili amirler sorumludur.
 Türk Bayrağı, yas alameti olarak 10 KASIM'da yarıya çekilir. Yas
alameti olmak üzere Bayrağın yarıya çekileceği diğer haller ve zamanı
Başbakanlıkça ilan edilir.



 Türk Bayrağı, Cumhurbaşkanlığı yapmış kişilerin, şehitlerin ve tüzükte
belirlenecek asker ve sivil kişilerin cenaze törenlerinde bunların
tabutlarına, açılış törenlerinde ATATÜRK heykellerine veya resmi yemin
törenlerinde masalara örtülebilir

 Türk Bayrağı, yırtık, sökük, yamalı, delik, kirli, soluk, buruşuk veya
layık olduğu manevi değeri zedeleyecek herhangi bir şekilde
kullanılamaz.

 Türk Bayrağına sözle, yazı veya hareketle veya herhangi bir şekilde
hakaret edilemez, saygısızlıkta bulunulamaz. Bayrak yırtılamaz,
yakılamaz, yere atılamaz, gerekli özen gösterilmeden kullanılamaz.

 Bayrağımızın en küçük ebatları 50x75 cm olmalıdır.

İSTİKLAL MARŞI:Bir milletin bağımsızlığını simgeleyen bir şiirdir.
MARŞIMIZIN YAZARI:MEHMET AKİF ERSOY BESTECİSİ: ZEKİ GÜNGÖR

Mehmet Akif Ersoy İstiklal Marşını safahat adlı eserine koymamış Türk milletine armağan etmiştir.


“Bu marş bizim inkılabımızı anlatır,inkılabımızın ruhunu anlatır.bunu ne
unutmak ne de unutturmak lazımdır.İstiklal Marşında istiklal davamızı
anlatması bakımından büyük bir manası olan mısralar vardır.Benim en
beğendiğim yer de şurasıdır:

“Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklal!”
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

ŞEHİTLİK VE GAZİLİK
 AYET 1:"Allah yolunda öldürülenlere (şehitlere) ölüler demeyin. Bilâkis onlar diridirler, fakat siz onu anlayamazsınız."



 AYET 2: "Allah yolunda öldürülenleri (şehitleri) sakın ölü sanmayın.
Bilâkis onlar diridirler; Allah'ın lütuf ve kereminden kendilerine
verdikleriyle sevinçli bir halde Rableri yanında rızıklara mazhar
olmaktadırlar.

 HADİS 1:"Hiç kimse cennete girdikten sonra-bütün dünyaya sahip olsa
bile- tekrar dünyaya dönmeyi istemez. Yalnız şehitler, gördükleri
keramet (ve erdikleri nimetler) sebebiyle dünyaya dönüp on defa şehit
olmayı arzu ederler."

 HADİS 2:"Ruhumu kudret elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, Allah
yolunda savaşıp öldürülmemi, sonra tekrar dirilip savaşarak tekrar
öldürülmemi, yine dirilip savaşta öldürülmemi arzu ederim."

 ŞEHİT:Hiçbir çıkar gözetmeden Allah’ın dinini yüceltmek vatanın ve
milletin şeref ve namusunu korumak için çarpışırken hayatını kaybeden
Müslümanlara denir.

 GAZİ5. sınıf ders notları-servet zeyrek Icon_biggrinüşmanla savaşan,bu uğurda olağanüstü yararlılıklar gösteren,yaralı veya sağlıklı olarak dönen Müslümanlara gazi denir.

 Allah şehitlerimize rahmet eylesin, cennetiyle, cemaliyle onları
şereflendirsin, bizlere de onların yolundan yürümeyi nasip eylesin.
Ülkemizi her türlü felâket ve musîbetlerden muhafaza buyursun. Aziz
milletimize kötü ve karanlık günler göstermesin. Âmîn.


********************************

ÜNİTE:VATANIMIZI VE MİLLETİMİZİ SEVİYORUZ
KONU:GAZİLERİMİZE SAYGI GÖSTERİR ŞEHİTLERİMİZİ RAHMETLE ANARIZ ASKERLİK
YAPMAK VATAN BORCUMUZDUR YURTTA BARIŞ DÜNYADA BARIŞ TEMEL İLKEMİZDİR

Hedef ve davranışlar:

Hedef 1: Gazi, şehit kavramlarını tanıma
Davranış 1: Gazi ve şehit kavramlarını tanımlar
Davranış 2: Tüm toplumumuza mal olmuş büyük gazi ve şehitleri tanır

Hedef 2: Askerlik ve vatan, güvenlik kavramlarını tanıma
Davranış 1:Askerlik, vatan, güvenlik kavramlarını tanımlar

Hedef 3:Askerliğin önemini vatan için askerliğin gerektiğinde ölmenin gerektiğini kavrama
Davranış 1:Askerliğin önemini gerekçeleriyle söyler, yazar
Davranış 2: Askerliğin devletin ve vatanın güvenliği için gerekli olduğunu söyler.
Hedef 4: Barış ve barış için gerekli olan ilkelerin arasındaki bağıntıyı kurma
Davranış 1: Barışın egemen olması gerektiğine karar verir
Davranış 2: Yurtta ve dünyada barışın egemen olması gerektiğini savunur


STRATEJİ, YÖNTEM VE TEKNİKLER

Sunuş yoluyla anlatım stratejisi
Soru-Cevap Yöntemi
Anlatım Yöntemi
Buluş Yoluyla Anlatım Stratejisi
Örnek olay yöntemi
Problem çözme yöntemi
Beyin fırtınası tekniği
Tartışma yöntemi


DERSİN İŞLENİŞİ
- Dikkat çekme: Derse gazi olmuş bir kimse konuk olarak getirilerek kısa
bir konuşma yapması sağlanabilir. Ya da öğrencilerden yakın
çevrelerinde tanıdıkları veya gördükleri gazi olup olmadığı sorulur
şehit olmuş yakını bulunan var mı? Diye sorulur.
- Güdüleme: Şehitlerimizin ve gazilerimizin vatanımızı korumak bizim
rahat bir hayat güvenli ve huzurlu yaşamamız için canlarını seve seve
vermeye hazır kişiler oldukları bu yüzden onlara gereken ilgi ve saygıyı
göstermemiz gerektiği anlatılır.
- Derse geçiş: slaytla yada asetatla Kuran-ı Kerim’den şehitlikle
şehitlerin ve savaşta yararlık gösterenlerin geçtiği ayetlerin
yansıtılması ve bunların açıklanması. Gazi ve şehit kimlere denir?
Açıklanır. Ders kitabından konu okutulur. Gerekli yerler açıklanır.
Öğrencilere sorular sorulur.
- Geliştirme bölümü:
Mehmet Akif Ersoy’un:

Bastığın yerlere toprak diyerek geçme tanı
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı
Sen şehit oğlusun incitme yazıktır atanı
Verme dünyaları alsan da bu cennet vatanı

Şiiri okunur ve açıklanır.
Kınalı Mehmet(Orhan Balcı, Diyanet Çocuk Dergisi,s.82)
(Nisa suresi, 64),(Bakara suresi, 154),(Al-i İmran 157),(Hacc
suresi,58-59) ayetleri okunur ve şehitlik makamının peygamberlikten
sonra en yüksek makam olduğu vurgulanır.

Mehmet Akif Ersoy’un:
Ey şehit oğlu şehit, isteme benden makber
Sana ağuşunu açmış duruyor peygamber
Beyiti okunarak açıklanır.

******’ün Türk askeri ile ilgili söylediği bir söz(Suat ilhan, ****** ve Askerlik, s.195. sınıf ders notları-servet zeyrek Icon_cool okutulur ve açıklanır.
“Ben de asker olacağım” (Cemal Oğuz Öcal: Necat Birinci, Kahramanlık Şiirleri Antolojisi s.334) şiiri okutulur.
******’ün “Yurtta sulh cihanda sulh sözü açıklanır.
Yine ******ün “Harp zorunlu ve hayati olmalıdır. Milletlerin hayatı
tehlikeye düşmedikçe savaş bir cinayettir” sözü okunarak açıklanır.
- Son özet: şehit ve gazi kimlere denir? Şehitlik ve gaziliğin önemi
nedir? Şehitlerimi ve gazilerimizi niçin saygıyla anmalıyız. Askerlik
niçin önemlidir? Sulhun, barışın yurtta ve dünyada egemen kılınmasının
önemi nedir? Kısaca özetlenir.
- Tekrar güdüleme: Şehitlerimizi saygıyla anmamız niçin gereklidir?
Gazilerimize ve şehitlerimize gerekir saygıyı göstermeliyiz. Bize içinde
yaşadığımız vatanımızı canlarını feda ederek teslim eden şehitlerimizi
ve ölümden dönen gazilerimize gerekir saygıyı göstermeli onları saygıyla
anmalıyız.

ÖĞRETMEN İLE İLGİLİ KISIM

GAZİLERİMİZE SAYGI GÖSTERİR, ŞEHİTLERİMİZİ RAHMETLE ANARIZ
Vatan, millet, din, bayrak ve İstiklal Marşı gibi manevi değerleri, milletimizin bütün bireyleri sever ve saygı duyar.
Vatanımıza karşı bir düşman saldırısı olursa onun korunması için herkes canını seve seve vermeye hazırdır.
Şehitlik ve gazilik vatanın düşmana karşı savunulmasında kazanılan iki büyük rütbedir.
Şehit: Kutsal bir ülkü veya inanç uğruna savaşırken ölen kimsedir.
Kuran-ı Kerimde şehitleri peygamberler, doğrular ve Salihlerle birlikte
anılmıştır: “ Kim Allah’a ve elçisine itaat ederse işte onlar, Allah’ın
nimet verdiği peygamberler, sıdıklar, şehitler ve iyi kimselerle
beraberdirler.
Peygamberimiz şehitlerin borçları dışında bütün günahlarının bağışlanacağını haber vermiştir.(Müslim, imanet, 115. sınıf ders notları-servet zeyrek Icon_cool
• Bastığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı
Mehmet Akif Ersoy(Safahat s.447)
• Ey şehitoğlu şehit, isteme benden makber;
Sana ağuşunu aşmış duruyor peygamber
Mehmet Akif Ersoy(Safahat, s.74)
• Gazi: düşmanla savaşan veya savaşmış kimseye denir. Gaziler, vatan
savunması konusunda olağanüstü yararlıklar göstermiş kimselerdir.
• Başta peygamberimiz Hz.Muhammed olmak üzere İslam devletlerinin
başında bulunan padişahların çoğu gazidir. Yakın tarihimizde yine
Mustafa Kemal ****** gibi bir çok gazi bulunmaktadır.
• Sakarya Meydan Muharebesi Mustafa Kemal ******’ün komutası altında
zaferle sonuçlandı. Bunun üzerine Büyük Millet Meclisi 19 Eylül 1921’de
kabul ettiği bir kanunla Mustafa Kemal ******’e Türk milletinin şükran
duygularının ifadesi olarak mareşallik rütbesiyle gazilik ünvanını
verdi.
Ülkemizde rahat, huzurlu ve mutlu şekilde yaşamamız için hayatını vermiş
şehitlerimizi rahmetle anarız. Bizim için her türlü fedakarlığı göze
almış gazilerimize saygı gösteririz.
Gazi: Kamunun canını, malını ve namusunu korumak amacıyla düşmanlarla
savaşan Müslüman asker. “gazi” ünvanı, başkalarının hayatı için kendi
hayatını tehlikeye atabilen cesur Müslümanlara yönelik en yüksek dini
taltiflerden biridir. Savaşta başarı gösteren komutanlara ve
hükümdarlara da gazi ünvanı verilmektedir. Kurtuluş savaşında büyük
yararlıklar gösteren Antep şehrine Büyük Millet Meclisi gazi ünvanını
uygun gördü ve böylece Gaziantep oldu. A’dan Z’ye Kültür ve Tarih
Ansiklopedisi (Yenişafak Kültür Armağanı Sayfa 280)
Gaza: İslam dinini yaymak ve korumak için Müslüman olmayanlara karşı yapılan savaş.
Şehit: Allah ve din yolunda canını veren Müslüman kişi. İslam dini ve
Allah’ın emirleri doğrultusunda yalnızca O’nun rızasını kazanmak
amacıyla yapılan savaşa “cihat” denilir. Kuran-ı Kerim’de ister sivil
isterse asker olsun, mazlumların hakkını korumak amacıyla yapılan bir
savaşa cihat bilinciyle katılan her inançlı insanın, bu savaş sonucunda
hayatını kaybettiğinde şehit olacağı müjdelenmiştir. Şehitlik, İslamda
peygamberlikten sonra gelen en yüksek mertebedir.
Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı
Sen şehit oğlusun incitme yazıktır atanı
Verme dünyaları aslanda bu cennet vatanı
Mehmet Akif Ersoy(istiklal marşı)

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda
Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda
Canı canını bütün varımı alsın da huda
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda
Mehmet Akif Ersoy(istiklal marşı)

Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor.
Bir hilal uğruna ya rab ne güneşler batıyor
Mehmet Akif Ersoy(Çanakkale Şehitlerine)

“Ve Allah yolunda katlolunanlara “ölüler” demeyin! Hayır diridirler, velakin siz sevmezsiniz.”
(Bakara Suresi, 154)
“Celalim hakkı için, eğer Allah yolunda katlolunur veya ölürseniz,
herhalde sizin için Allah’ın bir magfiret ve rahmeti, onların dünyada
kalıp toplayacakları şeylerden daha hayırlıdır.
(Ali-i İmran, 157)
Kuran-da geçen diğer yerler. 2:154, 3:157,158,169; 40:18; 43:86; 53:26; 74:48
Belgesel film. 6 dk. (Çanakkale Zafere içerikli)
Müzik mp3
Arif Nihat Asya (Bayrak) M.Emin Yurdakul(Ya Gazi ol Ya Şehit)

ASKERLİK YAPMAK VATAN BORCUMUZDUR
“YURTTA BARIŞ DÜNYADA BARIŞ” TEMEL İLKEMİZDİR

Vatandaşlık görevlerinden birisi de askerlik yapmaktır. Her türk genci
zamanı gelince görevini yerine getirmek için askere gider.
Askerlik yapmak vatan borcudur. Bu yüzden gençlerimiz askere bir bayram kavasında yolcu edilir.
Askerlik görevi yurdumuzun dıştan gelen saldırılara karşı
korunabilmesine hazırlıklı olabilmek için yapılır. Düşmanlara karşı
hazırlıklı olmak aynı zamanda dinimizin de bir emridir.
Anneler askere giden çocuklarını “ Haydi oğlum haydi git. Ya gazi ol ya şehit” diyerek uğurlarlar.
Türklerden başka dini, vatanı uğruna ölmeye hazır asker görmedim.
Hamiltan
Askerlerimiz tarafından sınırlarımız düşmanlara karşı korunmaktadır, Böylelikle ülkemizde huzur güven içinde yaşıyoruz.
Peygamberimiz sınırda nöbet tutmanın ibadet etmek anlamına geldiğini haber vermektedir. (Riyazüssalihin s.533)
“Türkiye Cumhuriyeti yalnız iki şeye güvenir. Biri millet kararı, diğeri
en üzücü ve en güç şartlar içinde dünyanın takdirlerine hakkıyla layık
olmak niteliğini kazanan ordumuzun kahramanlığı; bu iki şeye
güvenir.”(******çülük c.1,s,195)
“Millet ve kahraman çocuklarından meydan gelen ordu o derece birbiri ile
kaynaşmıştır ki, dünya da ve tarihte bunun örneği çok enderdir. Bu
milli görünüş ile daima övünebiliriz(******çülük c.1,s,197)

BEN DE ASKER OLACAĞIM

Küçük asker, küçük asker!
Vatan senden hizmet bekler.
Bu ninniyle uyudum ben
Asker gibi büyüdüm ben!

Dedem asker babam asker,
Derler bize “Ey oğlum er!”
Ben de asker olacağım
Dünyaya ün salacağım
Cemal Oğuz Öcal (Necat Birinci, Kahramanlık Şiirleri Antolojisi s.334)

Cumhuriyetimizin kurucusu M.Kemal ******, türk askerini överek
teşekkürünü şöyle dile getirir. Dünyanın hiçbir ordusunda yüreği
seninkinden daha temiz, daha sağlam bir askere rastlanmamıştır. Her
zaferin mayası sendedir. Her zaferin en büyük payı senindir. Kanaatinde,
inancınla, itaatinle hiçbir korkunun yıldıramadığı demir gibi kalbinle
düşmanı nihayet alt eden büyük gayretin için gönül borcumu ve
teşekkürümü söylemeyi kendime aziz bir borç bilirim. (Suat İlhan,
****** ve Askerlik s.195. sınıf ders notları-servet zeyrek Icon_cool

KINALI MEHMET S.205

Zaferleri ve mazisi insanlık tarih ile başlayan, her zaman zaferle
beraber medeniyet nurları taşıyan kahraman Türk ordusu! (******çülük
c.1 s.195)

YURTTA BARIŞ, DÜNYADA BARIŞ TEMEL İLKEMİZDİR

Milletimiz barıştan yanadır. Hem kendi ülkesinin insanlarına hem de
diğer ülkelerin insanlarına karşı tarih boyunca barışseverliğini
göstermiştir. ******’ün “Yurtta barış dünyada barış”, sözü bunun en
güzel ifadesidir. Bu ilkenin temelinde yatan, insan sevgisidir.
Yaşamın büyük bir kısmı savaşlarda geçmiş olan büyük ****** aslında
zorunlu olmadıkça hoş karşılamamıştır. Harp zorunlu ve hayati olmalıdır.
Milletlerin hayatı tehlikeye düşmedikçe harp bir cinayettir.

ÖĞRENCİ İLE İLGİ KISIM

• Gazi ve şehitlerimizi niçin saygıyla anmalıyız?
• Vatan savunması için seve seve canlarını ortaya koydukları için,
• Yaşlı, çocuk ve kadınların korunması için ölümü göze aldıkları için
• Rahatımız güvenli yaşamımızı elimizden almaya çalışan düşmanlara karşı durdukları için
• Kuran-ı Kerimde şehitler, peygamberler, doğrular ve salihlerle
birlikte anılmıştır: “Kim Allah’a ve elçisine itaat ederse işte onlar,
Allah’ın nimet verdiği peygamberler, sıdıklar, şehitler ve iyi
kimselerle beraberdirler…” (Nisa suresi, 64)
• “Ve Allah yolunda katlolunanlara ölüler demeyin! Hayır diridirler, velakin siz sezemezsiniz.” (Bakara suresi, 154)
• “Celalim hakkı için eğer Allah yolunda katlolunur veya ölürseniz
herhalde (elbette) sizin için Allah’ın bir mağfiret ve rahmeti, onların
dünyada kalıp toplayacakları şeylerden daha hayırlıdır. (Al-i İmran,
197)
• “Allah yolunda hicret edip de sonra katledilmiş veya ölmüş olanlar
ise, elbette Allah onları muhakkak güzel bir rızk ile merzuk edecektir.
(rızıklandıracaktır) ve çünkü Allah, elbette rızık verenlerin en
hayırlısı O’dur. O elbette onları hoşnut olacakları bir medhale (yere)
koyacaktır ve çünkü Allah gayet alim, gayet halimdir.” (Hacc
Suresi,58-59)
• Bastığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı,
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı
Sen şehit oğlusun incitme yazıktır atanı
Verme dünyaları alsan da bu cennet vatanı
Mehmet Akif Ersoy (Safahat s.447)
• Peygamberimiz şehitlerin borçları dışında bütün günahlarının bağışlanacağını belirtmiştir.
(Müslim, İmaret 115. sınıf ders notları-servet zeyrek Icon_cool
• Ey şehit oğlu şehit, isteme benden makber;
Sana ağuşunu açmış duruyor peygamber.
Mehmet Akif Ersoy (Safahat s.74)
• Düşmanlara karşı nasıl hazırlıklı oluruz?
• “Dünyanın hiçbir ordusunda yüreği seninkinden daha temiz, daha sağlam
bir askere rast gelinmemiştir. Her zaferin mayası sendedir. Her zaferin
en büyük payı senindir. Kanaatinle, inancınla, itaatinle hiçbir korkunun
yıldıramadığı demir gibi kalbinle düşmanı nihayet alt eden büyük
gayretin için gönül borcumu ve teşekkürümü söylemeyi kendime aziz bir
borç bilirim.
( Suat İlhan, ****** ve Askerlik, s.195. sınıf ders notları-servet zeyrek Icon_cool
• Türkiye Cumhuriyeti yalnız iki şeye güvenir. Biri millet kararı,
diğeri en üzücü ve en güç şartlar içinde dünyanın takdirlerine hakkıyla
layık olmak niteliğini başaran ordumuzun kahramanlığı; bu iki şeye
güvenir.”
(******çülük, c.1, s.195)
• “Millet ve kahraman çocuklarından meydana gelen ordu, o derece birbiri
ile kaynaşmıştır ki, dünyada ve tarihte bunun örneği çok enderdir. Bu
milli görünüş ile daima övünebiliriz.”
(******çülük, c.1, s.197)


• BEN DE ASKER OLACAĞIM
Küçük asker, küçük asker!
Vatan senden hizmet bekler.
Bu ninniyle uyudum ben
Asker gibi büyüdüm ben!
Dedem asker, babam asker,
Derler bize “Er oğlu er!”
Ben de asker olacağım;
Dünyaya ün salacağım.
Cemal Oğuz Öcal
(Necat Birinci, Kahramanlık Şiirleri Antolojisi, s.334)
• “Yurtta barış, dünyada barış”
M.K. ******
• “Harp zorunlu ve hayati olmalıdır. Milletlerin hayatı tehlikeye düşmedikçe savaş bir cinayettir.”
(Suat İlhan, ****** ve Askerlik, s.192.)

• YA GAZİ OL…. YA ŞEHİT


Haydi yavrum. Ben seni bugün için doğurdum:
Hamurunu yiğitlik duygusuyla yoğurdum:
Türk evladı odur ki, yurdu olan toprağı
Ana ırzı bilerek yad ayağı bastırmaz;
Bir yabancı bayrağı
Ezan sesi duyulan hiçbir yere azdırmaz.

Haydi yavrum! Köyüne, nişanlına veda et;
Sabanını, tarlanı, her şeyini feda et;
O silaha sarıl ki, böyle günde bir erkek
Bir dualı demirden başka bir şey kullanmaz;
Bunu tutan bir bilek
Köleliğin uğursuz zincirine uzanmaz.

Git evladım, yıllarca ben oğulsuz kalayım:
Şu yaralı bağrıma kara taşlar çalayım
Haydi oğlum, haydi git:
Ya gazi ol, ya şehit

Git evladım, yıllarca ben oğulsuz kalayım,
Şu yaralı bağrıma kara taşlar çalayım.
Haydi oğlum haydi git:
Ya gazi ol, ya şehit.

M. Emin Yurdakul

• KINALI MEHMET

Mehmet yirmi yaşına basınca askere çağırdılar. Bütün köylü O’nu davul ve zurnalarla, dualarla uğurladı.
Acemilik günlerinde, bölük komutanı askerlerinin saçlarına,
tırnaklarına, ellerine sık sık bakıyordu. Böyle bir denetim gününde
komutan, Mehmet’in ellerinin kınalı olduğunu gördü:
- Eline niçin kına yaktın? Diye sordu.
Mehmet:
- Bilmiyorum komutanım, dedi. Anam yaktı bu kınayı.
Bunun üzerine komutan:
- Öyleyse anana mektup yaz. benden de selam söyle. Avucuna niçin kına yaktığını sor, öğren bakalım, dedi.
Mehmet hemen o akşam mektup yazdı. Gelen cevapta şöyle diyordu:
“Sevgili oğlum, mektubunu aldık. Hepimiz de çok sevindik. Avucuna
yaktığın kınayı sormuşsun. Komutanına selam söyle. Gözlerinden öperim,
hayır dualar ederim. Allah hepinize güç, kuvvet versin. Komutanına de
ki: Bizde üç şey için kına yakılır. Gelinlik kızlara kına yakarız. Evine
barkına kurban olurcasına sahip çıksın diye. Kurbanlık koyuna kına
yakarız. Allah’a kurban olsun diye. Bir de yavrum askere giden yiğitlere
kına yakarız. Kına yakarız ki vatanına kurban olsun diye. Dedeni
Balkanlar’da amcanı da Çanakkale’de kurban verdik. Gerekirsen sen de bu
vatana kurban olacaksın evladım.
Bu cevap komutanı çok duygulandırmış, gözleri dolu dolu olmuştu.
Orhan Balcı
Diyanet Çocuk Dergisi, Sayı 82.

*******************************

KÖTÜRÜM TİLKİ
Bir adam kırlara gezmeye çıkmıştı. Düşünerek dolaşırken bir tilki
gördü. Tilkinin hem ön, hem arka ayakları yoktu. Kötürümdü. Adam “Bu
elsiz ayaksız zavallı hayvan nasıl yaşar” dedi. Tilkiciğe acımıştı.
Adam az sonra bir aslanın kükreyişini duydu. Bulunduğu yöne doğru
geliyordu. Hemen bir kayanın arkasına saklandı. Aslanın az sonra kötürüm
hayvanı parçalayacağını düşündü. Aslan geldi ve tilkinin yanında durdu.
Ağzında bir çaylak vardı. Çoğunu yedikten sonra kalan kısmını bırakıp
gitti. Adam bu duruma çok şaşırmıştı. Çaylağın geri kalan kısmını
kötürüm tilki yemişti.
Adam bu gördüklerinden sonra kendi kendine bazı kararlar aldı. Şöyle
düşünüyordu: “Bu elsiz ayaksız tilki bile, ormanda aç kalmıyordu. Allah,
aslanı ona hizmet için göndermişti. Hiç kimse kısmetsiz kalmıyordu.
Öyleyse insanların çalışmaları boşunaydı.”
Bu düşüncelerle şehre döndü. Evine kapandı. Artık dışarı çıkmıyor, hiç
çalışmıyordu. Çalışmayı gereksiz, hatta ayıp sayıyordu. Madem ki
herkesin rızkı veriliyordu, bu telâş gereksizdi.
Aradan günler geçti. Adam evinde bekledi durdu. Hiç kimse ona yiyecek getirmedi. Giderek zayıfladı, iğne ipliğe döndü.
Bir gün rüyasında ak sakallı, nur yüzlü bir dede gördü. Dede, “Kalk!”
diye bağırdı. Adam “Kalkamıyorum, günlerdir bir şey yemedim” cevabını
verdi. Nur yüzlü dede “Neden yemedin?” diye sordu yine öfkeyle.
“Ormandaki tilki gibi rızkımı bekliyorum da ondan” cevabını verdi adam.
Ak sakallı dede, adamı sarsmaya başladı: “Kalk tembel adam! Kendini
elsiz ayaksız bir tilkiye benzeterek nasıl yatarsın? Senin ellerin de
sağlam, kolların da. Kalk! Kötürüm bir tilki değil, kahraman aslan ol. O
kadar çalış ki ihtiyacını karşıla, sonra fazlasını bırak. Senin
artıklarından da tilki gibi muhtaçlar faydalansın.”
Adam bu sözlerin etkisiyle uyandı. Etrafına bakındı. Kimsecikler yoktu.
Nur yüzlü dedenin sözleri aklından çıkmıyordu. Hatasını anladı. Yanlış
yapmıştı. Hemen giyindi. Dışarı çıktı. Aslan gibi çalışmaya gidiyordu.
Aşağıdaki sorulara cevap veriniz.
1. Hikâyenin kahramanı olan adam çalışmaktan niçin vazgeçiyor?
....................................................................................................................................................................................

2. Kötürüm tilki ile aslan hangi özellikteki kişileri temsil ediyorlar?
....................................................................................................................................................................................

3. Biz kendimize tilkiyi mi aslanı mı örnek almalıyız? Niçin?
....................................................................................................................................................................................
4. Aslan gibi olmak için neler yapmalıyız?
....................................................................................................................................................................................

5. Bu adamın rüyasına siz girseydiniz ona başka neler söylerdiniz?
........................................

***********************************

_________________
Mevla Görelim Neyler
Neylerse Güzel Eyler
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
5. sınıf ders notları-servet zeyrek
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» 6. sınıf ders notları-servet zeyrek
» 7.SINIF DERS NOTLARI-SERVET ZEYREK
» 8.SINIF DERS NOTLARI-SERVET ZEYREK
» 9.SINIF YAZILI SORULARI - SERVET ZEYREK
» 6.sınıf ders notları-genel

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
KUTLU FORUM :: Din Kültürü Dersi-Eğitim Öğretim :: Din Kültürü Ahlak Bilgisi Dersi :: 5.sınıf-
Buraya geçin: