Sünnetleri Bırakıp Yerine Kaza Kılmak Caiz Olur mu?
Ahmet Şahin, Zaman Gazetesi
12.06.2006
Sünnetleri kılmayıp da yerine kaza namazı kılmak neden caiz olmasın? Elbette olur?.. İnsan kıldığı namazın borcundan kurtulur. Kılmadığı namazın da sevabından mahrum kalır. Bundan daha tabii ve makul ne olabilir?..
Demek ki sünnetleri bırakıp da yerine kaza namazı kılmayı tercih eden bir Hanefi, bir kazanır bir de kaybeder. Kazandığı bellidir. Kıldığı kaza namazı. Kaybettiği de bellidir. O da kılmadığı sünnet namazları.
Mesele bu kadar açık ve nettir. Hem de bir kazanırken bir de kaybetmek kadar açık ve nettir. İnsan kıldığı namazın sevabını alır, kılmadığının da sevabından mahrum kalır...
Şafii'de durum farklıdır. Çünkü onlarda kaza namazı borcu olanların, bir an önce bu borçtan kurtulmak için, acilen sünnetleri bırakıp olanca azimleriyle kaza kılmaları gerekir...
Ancak Hanefi'de durum öyle değildir. Sünnetler sünnet olarak kılınmalıdır. Zimmette borç olarak bekleyen kaza namazları da ayrıca kaza olarak kılınmalı, böylece bir kazanırken bir de kaybetmek gibi bir sonuçla karşı karşıya kalınmamalıdır.
Bu konuda Hanefi alimlerinin tavsiye şeklinde verdikleri ölçüleri şudur: Kılınmaları hakkında hadis bulunan sünnetler, kaza namazı kılmak için terk edilmemelidirler. Madem Efendimiz bunları emretmiş, ihmal edilmemelidir. Buna göre, kuşluk namazı, akşamdan sonra kılınan evvabin namazı, geceleri kılınan teheccüd namazları kaza namazı için terk edilmemelidir. Çünkü bunların kılınması hakkında sıhhatli hadisler vardır. Bunların dışındaki nafile namazlar yerine kaza kılınmasında isabet olduğu kesindir.
Mesela, herhangi bir müsait vakitte iki rekat nafile namaz kılmak gayet güzel ve sevaplı bir ibadettir. Ancak bunun yerine kaza kılmak ondan daha güzel ve sevaplı bir ibadettir. Bunda herhangi bir tereddüt söz konusu değildir. Burada netleşmesi gereken mühim bir soru daha vardır. O da bir namazı iki niyetle kılma meselesi... Sünnetleri kılacakken, baştan hem kazaya hem de sünnete niyetlensek, böylece hem sünnetleri kılmış oluruz, hem de kaza namazımızı kılarak ikisini birden yerine getirmiş sayılırız. Meşhur ifadesiyle bir taşla iki kuş vurmuş duruma geliriz. Başka bir ifadeyle de, niyetimiz sebebiyle kılmadığımız namazı da kılmış hale geliriz...
Burada insanın kılmadığı namazın sevabını alması gibi bir durum söz konusu oluyor. Birileri sünnetleri asla terk etmiyor, kılıyorlar. Siz ise kılmıyor, terk ediyorsunuz. Bununla beraber siz kılanlarla eşit sayılıyor, onların kılarak aldıkları sevabı siz kılmayarak alıyorsunuz. Niyetiniz sebebiyle. Burada bir adaletsizlik de söz konusu oluyor.
Ayrıca niyette tereddüt caiz değildir. Namaza başlarken ya sünnete niyet edilir ya da farza... Bir namaza, iki namaza birden niyet ederek başlamak sahih olmayacağından, hangi namazı kıldığınız da kesin şekilde belli olmamakta, böylece bir çıkmaz da bu niyet meselesinde meydana gelmektedir.
En sağlamı, sünneti sünnet, kazayı da ayrıca kaza olarak kılmalıdır. Geçmişte farzı kılmayan nefsimize şimdi bir de sünnetleri kılmama