Hz. İsa’nın Babasız Olmasını Aklım Almıyor Diyorsan Oku! Sorularla İslamiyet
Henüz Yorum Yok
Bir
çok kimsenin merak ettiği hususlardan birisi de Hz. İsa (as)’ın babasız
dünyaya gelmiş olmasıdır. Bunu bazıları akıllarına sığıştıramıyor.
Burada bizi yanıltan şey, meseleye bakış açımızdır. Yani, Allah’ın
yaptıklarıyla kendi yaptıklarımızı aynı kefeye koyarak mukayese
ediyoruz. Bilmeliyiz ki, bizim için yapılması imkansız olan şeylere
Allah’ın
“ol” demesi kafidir. Aslında babasız meydana
gelen sadece Hz. İsa (as) değildir. Canlılar dünyasında bunun pek çok
misalleri vardır. Arılar bunlardan sadece birisidir.
Bilindiği gibi, her kovanda bir ana arı bulunur. Ve hayatında, bir
defa çiftleşme uçuşuna çıkar. Bu uçuş sırasında en hızlı erkek arı ile
çiftleşir ve ondan aldığı spermalar (erkek üreme hücreleri) bir kese
içerisinde depo edilir. Kovana döndükten sora ana arı yumurtlamaya
başlar. Yumurtalar, spermaların bulunduğu kesenin yanından geçerler. Bu
esnada bazı yumurtalar spermalar tarafından döllenir, bazıları ise hiç
döllenmeden çıkarlar. İşte döllenen yumurtalardan dişi arılar, sperma
ile döllenmeyen yumurtalardan ise erkek arılar meydana gelir. Biz bu tip
üremeye biyolojide
“Partenogenetik üreme” diyoruz.
İsa (as)’ın babasız oluşunu,
“aklımız almıyor” diye inkar edersek, yeryüzünde her yıl milyarlarca babasız erkek arının meydana gelişini nasıl açıklayabiliriz.
Bir başka örnek de
yaprak bitleri (Afidler)‘dir.
İlkbaharda bazı bitkilerin yaprak ve tomurcuklarından özsu emerek
yaşıyan bu böcekler, çiftleşmeksizin (yani babasız olarak) yavrular
doğururlar. Bu yavruların tamamı dişidir. Ancak sonbaharda erkeklerle
çiftleşen böcekler doğurmayıp yumurtlarlar. Döllenmiş bu yumurtalardan
ilk baharda dişi yavrular çıkar. Erkekler sadece sonbaharda hasıl
olurlar.
Su pireleri (Dafnialar) da belirli bir mevsimde
partenogenetik (yani babasız olarak) üreme gösterirler. Döllenmemiş yumurtalardan yavrular çıkar.
Dikkat edilirse, gerek yaprak bitleri ve gerekse su pirelerinin
babasız üremeleri, devamlı değildir. Sadece belirli mevsimlerde olur.
Yani Cenab-ı Hak manen diyor ki:
“Üreme kanunumu istersem
hikmetime göre değiştirebilirim. Canlıları, babalı olduğu gibi, babasız
da yaratabilirim. Sebepler sizi aldatmasın.”Bu örnekleri daha da artırmak mümkündür.
Karıncaların, uyuz böceklerinin ve
solucanların bazıları ile
portakal pamuklu bitleri de partenogenetik olarak (babasız) ürerler.
Anne ve babamız, dünyaya gelmemizde birer sebeptirler. Bundan başka
bir rolleri var mıdır? Mesela, gözlerimizi ve ellerimizi annemiz mi
verdi, yoksa babamız mı? Hele akıl, hafıza, hayal, sevgi, nefret ve
şefkat gibi manevi cihazlarımızı nereden aldık?.. Tek bir hücreden
gelişerek meydana gelen bu vücut yapımızı bir düşünelim. Hangi kudret
sahibi bu harika yapıyı o tek hücreden çıkardı?…
Madem biz varız, kendimizi inkar edemiyoruz ve madem tek bir hücreden
yaratılmışız. Bunu da biliyoruz. Böyle bir ilim ve kudret sahibi bizi
neden annesiz ve babasız yaratamasın? Zaten anne ve babamızı da yaratan O
değil mi?
Dünyada cereyan eden üreme kanunlarının hepsi de erkek ve dişi
vasıtası ile olacak diye bir kural yoktur. Bakteriler bir kaç saat
içinde neslinin neslini görebilecek kadar hızla ürerler. Fakat ne anne
var, ne de baba. Bir bakteri ortadan ikiye bölünüyor ve iki bakteri
oluyor.
Diğer taraftan milyonlarca bitki ve hayvan türünün ilk yaratılışının da annesiz ve babasız olduğunu unutmamak gerekir.
Her kanunun bir istisnası bulunabilir. Anne ve baba vasıtasıyla
dünyaya gelme kanununun bir istisnası olarak Hz. İsa (as) yaratılmıştır.
Bununla insanların imtihanı söz konusudur. Hikmet-i İlahi böyle
istemiştir. Çünkü Hz. İsa (as) büyük peygamberlerdendir. Peygamberlere
Allah tarafından verilen mucizeler ise, zamanlarındaki insanlar hangi
hususta ileri iseler, o çeşitten olmuştur. Hz. İsa (as) zamanında tıp
ilmi revaçta olduğundan, onun mucizesi de tıpçıları aciz bırakacak olan
babasız yaratılma şeklinde olmuş ve bu, hayatında ölüleri diriltme gibi
mucizeleriyle devam etmiştir.
Hz. İsa (as)’ın babasız oluşu, ne Cenab-ı Hakk’ın kudretine
noksanlık, ne de ilmine bir eksiklik getirir. Tam aksine, istediğini
istediği gibi yaratabileceğini gösterir. Bu hadise ile O, bizim,
sebeplerde boğulmamamızı ihtar ediyor. Anne ve babanın birer sebep
olduğunu, hikmeti gerektirirse insanları ve hatta bütün canlıları
anne-babasız da yaratabileceğini gösteriyor.