KUTLU FORUM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
KUTLU FORUM

Bilgi ve Paylaşım Platformuna Hoş Geldiniz
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Musikimizdeki Dinî Motifler

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Semanur
Özel Üye
Semanur


Mesaj Sayısı : 920
Rep Gücü : 2246
Rep Puanı : 18
Kayıt tarihi : 23/06/09
Yaş : 60
Nerden : İzmir'den

Musikimizdeki Dinî Motifler  Empty
MesajKonu: Musikimizdeki Dinî Motifler    Musikimizdeki Dinî Motifler  Icon_minitimePaz Nis. 22, 2012 10:11 am

Musikimizdeki Dinî Motifler



D Î N Î M Û S İ K Î

(Kaynak; Bekir Sıdkı SEZGİN)

EZAN, KAMET, SALÂTLAR, TEMCÎD VE MÜNÂCAT
CUMA GÜLBANKI VE HUTBE, TESBİH DUASI, TEKBÎR, TELBİYE, DURAK
ŞUĞUL, SAVT, İLAHİ, İSTİĞFAR, NEFES, NEVBE, BESTELİ NAATLAR
İRTİCALİ NAATLER , MEVLEVİ AYİNİ, MEVLİD,

*(ITU Turk Muzigi Devlet Konservatuvari'nda yuksek lisans dersi olarak okutulan "Dini Musiki" dersinin notlarıdır.)


Dînî mûsikî formları iki ana grupta incelenir.

CAMİ MÛSİKÎSİ - DERGÂH (TEKKE) MÛSİKÎSİ

Tekbir Ezan (Sabah - Öğle - İkindi - Akşam - Yatsı) İrticâlî Naatlar

Telviye Salâtlar (Sabah - Cuma ve Bayram) İrticâlî Kasîdeler

İlâhi Temcid ve Münacaat Mersiye

Tevşih Kamet Durak

Şugul Salat-ı Ümmiyye Zikir İlâhileri

Besteli Naatlar Salât ü Selâm Tevşih

İrticalî Naatlar Cuma Gülbankı ve Hutbe Şugul

Kasîdeler Tesbih Duası Mîrâciye

Mersiye Kur'an Tilâveti, mukabele Mevlevî Ayini

Mevlîd Terviha (Teravih namazının arasında verilen molalar) Nefes İlâhileri

CAMİ VE DERGAHLARDA ORTAK KULLANILAN FORMLAR

Tekbir Salât-ı Ümmiyye Tevşih Şugul

İrticâlî Naatlar İrticâlî Kasîdeler İlâhiler Mevlid

CÂMÎ MÛSİKÎSİ FORMLARI

A - EZAN

Namaza davettir ve sünnettir. Bu sebepten çok zorunlu hallerde abdestsiz
de okunabildiği gibi, akîl ve bâliğ olmayan bir erkek çocuk da ezan
okuyabilir.Ezanın metni aşağıdaki gibidir.

"a" Allahü Ekber (4)

"b" Eşhedü ellâ ilâhe illâllah (2)

"c" Eşheü enne Muhammed-er-rasûlüllah (2)

"d" Hayye‘alessalâh (2)

"e" Hayye‘alelfelâh (2)

"f" Allahü Ekber (2)

"g" Lâilâhe İllâllah (1)

Sabah Ezanı okunurken "e" ile "f" bölümleri arasına şu bölüm eklenir;

Essalâtü hayrun minen nevm (2) (Okunurken "neum" diye telaffuz edilir ve
"namaz uykudan hayırlıdır" manasındadır). Bu bölüm Bilali Habeşi
tarafından ilave edilmiş ve Peygamber Efendimiz tarafından da kabul
edilmiştir.

B - KAMET

İkameden gelir. Ayağa kalamak demektir. Cami içerisinde müezzin
tarafından aynı ezanın metniyle okunur. Sadece, "e" bölümünden sonra ;
Kadikametissalâh (2) eklenir.

Kamet, ezanın aksine abdestsiz getirilemez. Farz namazlardan önce okunan
Kamet, bu namazları geciktirmemek için süratli ve konuşur gibi düz bir
lahinle okunur. Bu süratli icra sırasında "d" ve "e" bölümleri şu
şekilde birleştirilirerek okunur.

Hayye‘alessalâhi Hayye‘alessalâh, Hayye‘alelfelâhi Hayye‘alelfelâh

Ezanın Okunuşundaki İcra Tarzı ve Türkiye'de Tatbik Edilen Makamlar

Sabah Ezanı : Saba makamı

Öğle Ezanı : Rast makamı

İkindi Ezanı : Hicaz makamı

Akşam Ezanı : Eviç, Segâh makamları

Yatsı Ezanı : Uşşak, Beyâtî makamları

"a": İlk iki tekbir düz ve sade okunur. Yedenden başlar ve güçlüde
kalır. Üçüncü tekbir biraz süslü ve tegannili okunur. Dördüncü Tekbir de
teganni edilir ve ayrı olarak okunur.

"b" ve "c": Bu bölümlerde teganni biraz daha uzatılır, ama makamdan uzaklaşılmaz.

"d" ve "e": Bu bölümlerde genellikle bir başka makama ufak bir geçki yapılabilir.

"f": Bu tekbirde, müezzin sesine genişlik verir ve şiddet sıfatıyla üstüne gider.

"g" Tevhid bölümü tizlerden başlar ve teganniler yapılarak karar verir.

C - SALÂTLAR

Peygamberimize Allah'tan rahmet istemek, O'na ve bütün aile efradına selâm göndermektir.

Güfteleri Arapça olup, mensur'dur, yani, nesir halindedir.

Sabah Salâtı : Dilkeşhaveran makamı

Cuma - Bayram Salâtı : Bayatî makamı

Cenaze Salâtı : Hüseynî makamı

Salât-ı Ümmiye : Segâh makamı

Salât ü Selâm : Besteli olarak uşşak ve mahur var.

1- Sabah Salâtı : Bu eser, salâtların içinde en çok ün kazanmış
olanıdır. Durak evferi usûlünde ve Dilkeşhaveran makamında yapılmıştır.
Çok kuvveti bir ihtimalle Itrî'nin olduğu rivayet edilmektedir. Hatip
Zâkirî Hasan Efendi'ye ait olduğunu da iddia edenler vardır. Bu salât
dört bölümden oluşmaktadır.

"a" Esselâtü ve's-selâm

"b" Aleyke

"c" Ya seyyidena, ya Rasûlellah

" " " Habibellah

" " " Nebiyyellah

" " " hayra halkıllâh

" " " Nûra arşillâh

"d" Allah, Allah, Allah, Mevlâ Hu

İcra şekli iki türlü olabilir.

Birinci şekilde, üçüncü bölüm olan ("c") ve Peygamberimizin güzel
sıfatlarını vasıflandıran her bir bendin icrasından sonra röpriz
yapılarak başa dönülür ve en sonunda "d" bendi okunarak bitirilir.

İkinci okunuş şekli ise, üçüncü bölümün ("c") her bir bendinden sonra
"d" bendinin okunması ve yine her defasında başa dönülmesidir.

Bu salâtın dışındaki Cuma ve Bayram Salatı ile Cenaze Salâtı,
günümüzdeki camî müezzinleri tarafından bilinmediği ve meşklerinde
olmadığı için (diğer bir deyişle mûsikî bilmedikleri için), bir salâ
verilmesi gerektiği zaman sadece sabah salâtı okunması adet haline
getirilmiştir.

Sabah Salâsı, otantik olarak aslında iki müezzin tarafından münavebeyle
karşılıklı olarak minarede ve sabah ezanından önce okunur.

2 - Cum'a ve Bayram Salâtı : Bayatî makamında ve Durak evferi usûlündedir. Hz. Hasan Ef.'nindir. Beş bölümden oluşur.

"a" Ya Mevlâ Allah

"b" Leyse'l- ‘ıydü limen lebise'l-cedîd

"c" İnneme'l- ‘ıydü limen hafe mine'l-va‘îd

"d" Ve salli ve sellim alâ es‘adi ve eşrafi nûri cemi‘il - enbiyai ve'l - mürselin

"e" Ve'l - hamdü lillâhi rabbi'l - ‘alemin

Bu salât, Cum'a ve bayram namazlarından önce iki müezzin tarafından
minarede ve hatta camî içinde de icra edilir. Cami içinde müezzinin "a"
bendini söylemesiyle başlar, "b" bendiyle cemaat cevap verir. Bunu
takiben müezzin salâtın diğer bölümlerini okur ve bitirir.

3 - Cenaze Salâtı : Hz.Hasan Ef.'nin eseridir. Altı bölümden oluşur.

"a" Lâ ilâhe illâllah

"b" Vahdehü lâ şerîke lehü velâ nazîra leh

"c" Muhammedün eminüllahi hakkan ve sıdkan

"d" Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve‘alâ âli Muhammed

"e" Ve salli ve sellim alâ es‘adi ve eşrafi nûri cemi‘il enbiyâi ve'l-mürselin

"f" Ve'l - hamdü lillâhi rabbi'l - ‘alemin

Bu salât, mevta musalladan alındıktan sonra kabre götürülene kadar yolda
cemaatin önünde yürüyen sesi güzel bir okuyucu tarafından yüksek sesle
okunur. Kabristanda mevta kabre defnedilinceye kadar, yine okuyucu
tarafından önderlik edilmek sûretiyle cemaatin de iştirakiyle okunmaya
devam eder. Mevta kabre konduktan sonra artık kapatma ve üstü örtülme
işlemi başladığında salât kesilir ve Kur'an-ı Kerîm okunmaya başlar.
Kur'an-ı Kerîm tilâveti, dua ve onu takiben tâlkin verildikten sonra,
tekrar o okuyucu ve cemaatin iştirakiyle bu salât okunarak mezarlık
terkedilir.

4 - Salât-ı Ümmiye : Şöhreti sınırlarımızı da aşmış ve bütün İslâm
Âleminde benimsenmiş bir salâttır. Bu salâtı da bazıları Itri'ye,
bazıları da Hz.Hasan Ef.'ye ait olduğunu söylemektedirler. Hatta segâh
değil de ırak makamında olduğunu da iddia etmektedirler. Fakat, toplumda
yaygınlaşmış ve alem olmuş şekli segâh makamındaki şeklidir.

Bu salât, Suphi Ezgi'nin Nazarî Amelî Türk Mûsikîsi adlı eserinin 3.
cildinde, 3/4'lük orta semaî giderindeki usûl ve teamüle uymayan lahin
mimarisiyle yer almaktadır. Bu tespite göre okuduğumuz zaman salâtın
arapça kıraatında bozukluk meydana gelmektedir. Merhum Neyzenlerimizden
Halil Can bu eseri, uzun bir çalışma neticesinde gerçek prozodi
taksimatı ve kıraatına uygun düşen 43 zamanlı bir Darbeyn usûlü ile
doğru olarak tesbit etmiştir. Bu darbeynin oluşumu şu sırayla meydana
gelmiştir.

a). 10/8 Aksak Semai Evferi

b). 13/8 Nim Evsat

c). 10/8 Aksak Semai

d). 10/8 Aksak Semai

Segâh makamında olan bu eser Mevlîd okunuşu sırasında bahirler arasında
özellikle Vilâdet Bahri sonunda (Peygamberimizin doğumunu anlatan
kısım), özellikle Rasûlullah'ın doğumuna hürmet (tâzim) gayesiyle ayağa
kalkıldığında, mukaddes emanetlerin ziyeretinde cemaatin iştirakiyle
icra edilir.

5 - Salat ü Selâm : Daha çok mevlid bahirleri arasında, istenilen bir
makamla ve resitatif (irticâlî) icra edilir. Dört bölümden oluşur.

"a" Essalâtü vesselâmü aleyke ya rasûlellah

"b" Essalâtü vesselâmü aleyke ya habibellah

"c" Essalâtü vesselâmü aleyke ya seyyide'l - evvelîne ve'l âhirin

"d" Ve'l - hamdü lillâhi rabbi'l - ‘alemin

Salâtların İcrasındaki Önemli Noktalar

Salât-ı ümmiyye'nin dışında ve bir de irticalî olduğunu söylediğimiz
salât ü selâm'dan başka diğer üç salât hiç bir zaman yapıldıkları usûl
içinde okunmazlar. İcralar, bestenin ana müzik temasına sadık kalınarak,
serbest bir anlayış içinde yapılır. Eğer yapıldıkları usûl içinde belli
bir tempo ile icra edilirse tesirli olmaz ve o esere ilâhî bir yorum
kazandıramaz. Bu sebeple daha yavaş, dura dura, vakfeler yaparak icra
edilir. Böylesi de yıllar boyu tercih edilmiştir.

D - TEMCÎD VE MÜNÂCAT

Dinî mûsikîmizde daha önceleri müezzinler tarafından minarelerde okunan
bu eser, tesbihler formunda mütala edilir. Allah ü Azîmüş - sân'ın
mecd-ü senası (büyüklük şan ve şerefini övmek) için yapılmış ilâhî bir
eserdir. İki kısımdan meydana gelir. Bestelenmiş olan birinci kısmına
temcîd, irticali olarak okunan ikinci kısmına da münâcat adı verilir.

1. Temcîd : Cenab-ı Rabbü'l - Âlemin'in yüceliğini medhedip,
esmalarından bazılarını tesbîh ile terennüm edilen kısımdır. Metni
aşağıdadır.

"Ya Hazret-i Mevlâ, mevle'l - mevali, ente'l - kerîmü'l - baki ve ente'r
- rahimü yâ Allah. Ente'l-lezi teferrette bi'l-fadli ve'l-keremi
ve'l-âlâ, yâ rahmân, ilâhün vahidün, rabbün tealâ, hüve'l - lahü'l -
bedi‘u'l - hakku'l - ‘ula yâ mennan, tealâ zatühü lemma tecellâ mine'l -
ğaybi ile'l-‘ayni tecellâ ya mennan. Sübhane men tabe‘alâ âdeme be‘de
men 'asa, fectebahü rabbühü verefe‘a ile's-semavati'l-‘ulâ ya sübhan.
Sübhane men enca nühan ile's-sefineti ve eshabehü, sübhane men ersele
musa ilâ fir‘avne bi'l‘asa ya dennan. Sübhâne men ahsene savte davude ve
refe‘a isâ Sübhâne men ittehaze ibrâhime halilen ve ıstafa ya rıdvan.
Sübhane men tecellâ ve keleme musa ya hannan. Sübhane men hateme'l -
enbiya bi muhammidi nil - mustafa fidâke ebi ve ümmike me'l - halilü
ismâile feda. Allah, ya Hazret-i Mevlâ lâ ilâhe illellah, hak lâ ilâhe
illellah, lâ ilâhe illellah. Evvel âdem safiyyü'l-lah, ya hazret-i
mevlâ. Lâ ilâhe illellah, nuh neciyyü'-lah, ya hazret-i mevlâ. Lâ ilâhe
illellah, Yusuf sadikullah, ya hazret- mevlâ. Lâ ilâhe illellah,
Muhammedür'rasülûllah, hakkan ve sıdkan ve salli alennebiyyil-mustafa
ahmedüne'l-hâdi ve aleyhüssena, kerîmün, rahimün, Allah, ya mevlâ."

2. Münacat : Bu kısım da Allah'a dua etme ve yalvarma kısmıdır. İrticâli
okunur, besteli değidir. Münacat'ın sonunda halka hitap kısmı vardır.
Bu kısmın sonuna doğru müezzin melodik seyrini dilkeşhaveran makamına
getirip, bağlar. Çünkü, temcîd ve münacat'ın arkasından dilkeşhaveran
makamında sabah salâtı okunacaktır. Metni aşağıdadır.

"Ya Hâtem - er - risâleti, ya eşrafe'l - vera ‘aceben li'l - muhibbi
keyfe yenam. Külli nevmin ‘ale'l-muhibbi haram. Kum ya na‘îmû kem teham.
Âşikullahi ve yenam. Ed‘üke bit-tazarru‘i ya daimel-beka, aslih lena
bifadlike ya vasi‘al‘ata. İlahî ben kimemidem münacat, kapında eyleyim
arz-ı hacât veya dânende-i sırrı hafiyyât. Ne hacet hazretine arz-ı
hacât, ey kerîmü lem yezel vey pâdişâh. Lâ yezâl, saltanat'-ı külli
senindir, hiç sana ermez seval, salli ‘ala seyyidina Mustafa Ahmedünel -
hadi aleyhüs-senâ."

Halka Hitab ;

Eyyühel - ihvan, kûmüs-salâte, hayrum - minennevm mekün yünâdi
hel-mineddâî esmaül-hahi te‘alâ, aceben keyfe, yenâmül - ‘şikîn. Leyse
lehüm menâm, kûmi eyyühel - ‘uşşak, tûba limen teheyyee lil - müsallî.

Temcîd'in güftesi, Koca Mustafa Paşa semtindeki, dergâhının türbesinde
yatmakta olan büyük mutasavvıflardan Sünbül Sinan Hazretlerinindir.
Temcîd, H.Z.Hasan Ef. tarafından ırak makamında bestelenmiştir. Ekseriya
ramazan geceleri sabah namazından önce ve ayrıca islâm'da mübarek
olarak bilinen mevlîd, berat, miraç, regâyib kandilleri geceleri, Kadir
ve Arefe geceleri minarede birkaç müezzin tarafından icra edilir. Temcîd
ve münacattan sonra sabah salâtı okunur ve takîben sabah ezanı okunur.

Eser onbir bölümden oluşur. Bu cümlelerden 8. cümle iki devreli, 10. ve
11. cümleler dörder, ve diğerleri tamamen üçer devrelidir. 3. ve 4.'nün
ezgileri aynen tekrarlanır. 5. ve 7. cümleler de çok az değişikliklerle
aynen tekrarlanır. Fakat her cümlenin sonunda birer devrelik aynen
tekrar edilen mülâzimeler mevcuttur.

Minaredeki icraat şöyle yapılır;

Evvela 1. cümlenin iki devrelik kısmını bir müezzin okur, üçüncü devre
olan mülâzimeyi müezzinler cumhur olarak okur. Bu sûretle eser tek ve
toplu olarak (solo - koro) sonuna kadar okunur. Münacat kısmı bir tek
müezzin tarafından irticali olarak okunur, aynı müezzin serbest kısmın
sonunda Kur'an -ı Kerîm'den "nasrum - minellâhi ve fethun karîb, ve
beşşiril - mü'minin" ayetini okur. Bunu takiben "Ya Muhammed, bi ismuke"
dedikten sonra, diğer müezzinler cumhur olarak "Ya Allah Hû" diyerek
bitirirler.

E - CUMA GÜLBANKI VE HUTBE

Cuma'nın ilk sünneti kılındıktan sonra, müezzin gülbank çeker:

"Resul-i ekrem ve nebiyy-i muhterem sallellahü tealâ aleyhi ve sellem
efendimiz hazretlerinin azîz, pâk, münevver, mutahhar ruh-i şerîflerine
salevat-ı şerîfe getirenlerin ahir ve akıbetleri hayr ola. Âl-i ezvac-ı
tahirat evlâd-ı rasül eshab-ı güzin efendilerimizin sair enbiya-i ‘izam
ve rusûl-i fihan hazeratının ervah-ı şeriflerine, pîrimiz Bilâl-i Habeşi
[R.A. (Radiyâllahü Anh)] efendimizin ve ‘ale'l-husus bu mai‘in banisi
ve bugüne kadar içerisinden gelmiş geçmiş, imam, müezzin, kayyumlarının
ve kâffe-i ehl-i imanın ervahı için, Allah rızası için, el - fatihah."

Fatiha okunduktan sonra müezzin Euzü-besmele çekerek Ahzab sûresinin 56. ayetini okur;

"İnnâllahe ve melâiketehü yüsallüne ‘ale'n-Nebiy. Ya eyyühe'l-lezine amenü sallü aleyhi ve sellimü teslima"

Bunu takiben müezzin peygamberimize bir salevât getirir.

"Allahümme salli ‘alâ seyyidinâ Muhammedin ve ‘alâ ali Muhammed. (ali
seyyidinâ, ali seyyidinâ ve nebiyyinâ ' da ilave edilebilir)".

Salevât-ı şerîfe bittikten sonra başka bir müezzin ayağa kalkar ve iç
ezan okur. İçerde okunan bu ezan, Cum'a'nın ezanıdır. İmam namazını, her
günkü oturduğu yerde değil de cuma günleri minberin kapısı önünde
kılar. Ayet okunmaya başladığında imam yerinden kalkar ve gizli olarak
dua okur (minberin önünde). Ondan sonra, minberin merdivenlerini yavaş
yavaş çıkar ve 3. basamakta durur ve dua yapar. 7. Basamağa gelir ve
cemaata yüzünü dönüp 8. basamağa oturur. Bu esnada iç ezanı dinler. Ezan
bittikten sonra ayağa kalkarak 7. basamakta hutbeyi okumaya başlar.
Hutbenin başlangıcı Hamdele ile olur.

"Elhamdü lillâh (2) Elhamdü lillâhillezi . . ."

Hamdele'nin son kısmında;

"neşhedü enlâ ilâhe illâllahü vahdedü lâ şirîke lehü ve lâ nazira lehü velâ müsâle leh.

Ve neşhedü enne seyyidena muhammeded abdühü ve habibühü ve rasülûh.

Sallâllahü ‘leyhi ve ‘alâ alihi ve ezvacihi ve eshabihi ve etba‘ih ve
hulefa ihir- raşidine'l - mehdiine min ba‘dih ve vüzeraihi'l-kâmiline fi
‘ahdih.

Hususam-minhüm ‘alel-eimmeti hulefa rasülillâhi ale't-tahkîk.

Ümerai'l-mü'minin hazret-i eba Bekrin ve ‘Umer'a ve Osmane ve ‘Aliy ve ‘alâ bakıyyeti's -sahabeti ve't-tâbi‘in.

Rıdvanü'llahi te‘alâ ‘aleyhim ecme‘in. Eyyühe'l - mü'minine'l - hazirûn.

İttekul-lahe ve etı‘ûn. İnne'l-lâhe me‘allezine't-tekav ve'l-lezinehüm mühsinün."

Bundan sonra imam: "kalle'l - lahü te‘alâ fi kitâbihi'l-kerîm." der,
Euzü-besmele çeker ve hutbenin mevzuu ile ilgili bir ayet okur. Ayet
bitince "sadekallahül-‘azîm" der (Bu da tasdik etmek demektir). Ve yine
hutbenin mevzuu ile ilgili okuduğu ayete istinat ederek söylenmiş olan,
Peygamber Efendimiz'den bir hadîs'i imam şöyle dile getirir: "Ve kale'n -
nebiyyü sallellahü ‘aleyhi ve sellem" diyerek hadisi okur. Şayet mevzu
ile ilgili ikinci bir hadis daha varsa, o zaman imam: "ve kale fi
hadîsin ahar" diyerek diğer hadisi de okur. Daha sonra imam, "Azîz
cemaat, aziz mü'minler" gibi tabirlerden birini kullanarak Türkçe hutbe
kısmını okumaya başlar.

Türkçe hutbenin okunuşu bittikten sonra, imam yine fazla teganni etmeden, gizli bir lâhinle aşağıdaki metni okur.

"Elâ inne ahsene'l-kelâm ve ebleğa'n-nizam. Kemâ kale'l-lahü tebareke ve
te‘alâ fi'l-kelâm ve izâ kurie'l-kur'ânü festemi‘ulehü ve ensıtü
le‘alleyküm türhamün"

Euzü-besmele çekip son bir ayet daha okur. Sonra oturup dua eder. Ondan
sonra tekrar ayağa kalkar ve burada da bir dua okur. Daha sonra da
Peygamberimize salavat getirir.

Altıncı basamağa iner ve hafif kıbleye yan dönerek, yarı açık yarı gizli
salli ve barik dualarını okur, sonra ellerini kaldırır dua eder. Bu
duada, bütün mü'minlerin refahı, saadeti, karada, havada yolculuk
yapanlara selametler dilenir; orada oturan, kaim olan, orada hazır olan,
kaybolmuş olanlar (bilinmeyenler), Türk ordusunun mansur ve muzaffer
olması gibi hususlara temas edilir. Dua bittikten sonra tekrar 7.
basamağa çıkar, euzü-besmeleyi gizli olarak okur ve açık olarak ve
makamla Nahl Sûresinin 90. ayetini okur:

"İnnâllahe ye'mürü bi'l - ‘adli ve'l - ihsânive itâi zil-kurba ve yenhâ
‘anil - fahşai ve'l - münkeri ve'l - bağy. Ye‘ızuküm le‘alleküm
tezekkerûn"

Minberden aşağıya doğru inerken, Nahl Sûresinin son ayetini gizli olarak
okur. İmam hutbeden aşağıya inmeye başladığı anda da müezzin kamet
etmeye başlar. Kameti takiben farz olan cuma namazına başlanır.

F - TESBİH DUASI

Farz namazlarından (sabah ve ikindi) hemen sonra tesbih duası başladığı için, imamın selâm vermesini müteakip müezzin:

"Allahümme ente's-selâmü ve minke's-selâm tebarakte ya ze'l-celâli
ve'l-ikram..." der ve kısa bir aradan sonra müezzin tekrar " ‘alâ
rasülinâ salevat" der.

Akşam namazı dışındaki diğer vakitlerde müezzin burada yüksek sesle,
fakat lahinsiz olarak bir salât okur. Bu salâtın adına Salât-ı Münciye
denir (kurtaran, kurtarıcı anlamındadır).

Salât-ı Münciye'nin metni aşağıdadır;

"Allahümme salli ‘alâ seyyidinâ Muhammedin ve ‘alâ ali seyyina Muhammed.

Salâten tüncinâ bihâ min cemi‘al-hacat ve tütahhirunâ bihâ min cemi‘ısseyyiât ve terfe‘unâ bihâ a‘ledderecat

ve tübelliğunâ bihâ aksal-ğayat. Min cemi‘ıl hayrati fi'l-hayâti ve ba‘de'l-memat.

Birahmetike ya erhame'r-rahımin. Hasbine'l-lah ve ni‘me'l-vekil (3).

Ni‘me'ş-mevlâ ve ni‘me'n-nasîr. Ğufraneke rabbenâ ve ileyke'l-masîr."

Salât-ı münciyenin okunuşundan sonra müezzin devamla : "Sübhane'l-lahi
ve'l-hamdü lillâhi velâ ilâhe ilellahü vellahü ekber. Velâ havle velâ
kuvvete illâ billâhil ‘aliyyi'l-‘azîm" der.

Bazen cemaat tarafından Ayet-el-kursî gizli olarak okunur ve bu sürede
de müezzin beklemeye geçer. Bazen de müezzin açık olarak eûzü-besmeleyi
çeker ve tegannî ile ayete'l kürsî'yi okur. Bundan sonra aynı müezzin
veya daha kalabalık bir müezzin grubu olduğu takdirde değişik
müezzinlerce her bir tesbih ayrı ayrı söylenir. Bu tesbihler cemaat
tarafından 33 defa gizli olarak tekrar edilir. Çok önceleri daha
mutattan bir tesbih duası yapıldığında, cemaatin gizli olarak 33'er adet
bu tebihleri müezzin açık olarak ve teganniyle tekrarlardı.

Diğer tesbihler de aynı yada farklı bir müezzin tarafından, aynı şekilde çekilirdi. Çekilen tesbihler şunlardır:

a). "Ve hüve'l-‘aliyyül-‘azîmü zü'l-celâli sübhanellah". (33 kez Sübhanellah çekilir.)

b). "Sübhanellahi'l-‘azîmi'l-hamdü lillâh". (33 kez El-hamdü lillah çekilir.)

c). "Rabbi'l-alemine te‘alâ şânühü'l-lahü ekber". (33 kez Allahü ekber çekilir.)

Bu tesbihler bittiğinde bir başka müezzin : "Lâ ilâhe illellahü vahdehü lâ şerîke leh.

Lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü ve hüve ‘alâ külli şey'in kadîr" der ve daha sonra bütün müezzinler bir ağızdan cumhur olarak ;

a). "Ve ma erselnâke illâ rahmetel-lil ‘alemin".

b). "Allahümmahşürnâ fî zümratis-salihin".

...............

...............

Burada başka bir müezzin yüksek ses ve teganni ile amin der. Mihraptaki
imamın duası bitene kadar bu aminlere devam edilir. Ne zaman ki imam
ellerini yüzüne sürmeye başlayınca, bütün müezzinler cumhur olarak;
"ve'l-hamdü lillahi rabbi'l-‘alemîn" derler ve akşam namazı dışındaki
namaz vakitlerinde "el fatihah" demezler. Çünkü imam mihrapta Kur'an-ı
Kerîm okuyacaktır. Bunun adına da mihrabiye denir.

Cum'a namazından sonra mihrabiye okunması tercih edilmez. Eğer camiye cenaze gelmişse tesbih duası terkedilir. O zaman müezzin:

"Alâ rasülinâ salevat, Sübhane'l-lahi ve'l-hamdü lillâhi velâ ilâhe
ilellahü vellahü ekber. Velâ havle velâ kuvvete illâ billâhil
‘aliyyi'l-‘azîm" der ve

eûzü-besmele çeker. "İnnel-lahe yâğfiru'z-zünübe cemi‘a ve hüve
erhamür-rahımin" veya "Kalü innâ lillâhi ve innâ ileyhi raci‘ûn" der ve
dua yapılır. İmam da duayı mümkün mertebe kısa tutar. İmam ellerini
yüzüne sürerken "ve'l-hamdü lillahi rabbi'l ‘alemine'l-fatihah" der.

İmam mihrabiye okumaz.

G - TEKBÎR

Segâh makamındaki bu eseri Itrî bestelemiştir. Durak evferi usûlünde
kaydedilmiştir. Fakat Türk-İslâm toplumunda alışılmış bir serbest ritm
içinde icra edilir.

Metni şöyledir:

"Allahü ekber, Allahü ekber, lâ ilâhe illâllahü vellahü ekber. Allahü ekber velillâhi'l - hamd"

Metni, arapça ve mensur olan üç mûsikî cümlesinden meydana gelir. Seyir
karakteri itibariyle enteresan bir durum arz eder. Yeden olan La# (dik
kürdî perdesi) ile dizinin ulaştığı en tiz ses olan fa# (eviç perdesi)
arasındaki altı ses içinde dolaşmak sûretiyle segâh makamının karakteri
büyük bir ustalıkla gösterilmiştir.

Bu kadar dar bir saha içinde, son derece ulvî ve manevî bir havanın dile
getirilmesi ve başlı başına bir eser hüviyetine bürünerek, yeryüzünde
dağınık olarak yaşamakta olan milyonlarca müslüman topluluklarının ortak
olarak icra ettikleri büyük bir eser olabilmesi muvaffakiyetlerin de en
büyüğüdür. Hiç bir eser bu derece kalabalık bir topluluğun diline vird
olacak şekilde beyne'l-milel hale gelmemiştir.

Tekbîr, İslâm toplumu içinde bayram namazlarında, kurban kesiminde,
hacc'da, bazen mevlîd bahirleri arasında icra edilir. Ayrıca, Kurban
Bayramı'nın 1. günü Kurban Bayramı namazıyla başlayıp, 4. günü ikindi
namazına kadar devam eden farz namazlarından sonra, selâmı müteakiben
okunur.

H - TELBİYE

Tekbîr'in benzreri bir form olup, metni değişiktir. Segâh makamındadır.
Güftesi arapçadır. İcra edildiği yer sadece Hacc farîzasıdır. Arafat'ta
Ka'beyi tavafta okunur. Hacı adayı, ihrama girdiği andan itibaren
telbiye çekmeye başlar.

Metni şöyledir;

"Lebbeyk, Allahümme lebbeyk, lebbeyke lâ şerike leke lebbeyk. İnne'l-hamde ve'n-ni‘mete leke ve'l-mülk. Lâ şerike lek"

I - DURAK

Dini mûsikîmizde bu forma durak ilâhisi denir. Güfteleri birer
dörtlükten oluşur. Güfteleri, verdikleri mana itibariyle tamamen
tasavvufî olup, çoğunlukla vahdet-i vücûd felsefesini işlerler.

Bestelenmiş düzenleri lâ dînî mûsikî fomlarımızdan murabba besteler
gibidir. Farklı olan tarafı bendlerin arasında terennüm olmamasıdır.
Duraklarda zemini meydana getiren ilk mısraın 2. yarısı nakaratı veya
bestelerdeki terennümün karşılığı gibi kendi içinde kullanılmıştır.

Buna göre şematik yapısı A - A - B - A olur.

Mûsikîmizde bu form, Dr. Suphi Ezgi'nin çalışmalarında durak evferi
usûlü ile ölçülmek sûretiyle tesbît edilmiştir. Yine diğerlerinde olduğu
gibi bu usûlün ritmik yapısı içinde okunmaz, serbest bir icra ile
sergilenir.

Durakların icra yeri sadece dergâhlardır. Dergâhlarda yapılan zikr'i
‘aleni esnasında Zakîr başının zikri durdurup veya zikrin tansiyonunu
düşürüp bu eseri okumaya başlamasıyla, zikreden dervişler sükûnete
ererler. İşta bu sebeple bu formun adına durak denmiştir.

İ - ŞUĞUL

İnsanın gönlüne ışık tutan, ferahlık veren manasına gelmektedir. Şuğul
aslında ilâhîden başka bir şey değildir. Ancak ilâhiden farklı olan
tarafı, güftelerinin arapça olmasıdır. Bu form yine dergâhlarda ve
ayrıca camî mûsikîside de mevlîd bahirleri arasında okunmaktadır. Her
iki mekânın da ortak formudur.

J - SAVT

Tekke mûsikîsinde kullanılan bir beste türüdür. Küçük melodik
cümlelerden oluşan bir formdur. Zikr sırasında icra edilir. Özellikle
19. yy.'da çok kullanılmıştır. Bu formun Bektaşi Tekkelerinde kullanılan
şekline de Bektâşi Gül.... denir.

K - İLAHİ

Güfteleri dini mevzulardan seçilmiş olarak yapılan sözlü eserlerdir.
Güftelerin seçiminde çeşitli özellikler kaşımıza çıkmaktadır. Buna göre
ilahileri gruplandırıyoruz.

a). Zâhidäne güftelerle yapılan ilâhiler.

b). Tasavvufi güfteler.

c). Münacaat olarak yapılan ilâhiler.

d). Din ve maneviyat tavsiye edici "ta‘l" güftelerle yapılan ilâhiler.

e). Peygamber Efendimizi meth ü sena eden naat güfteli ilâhiler.

f). Allah (cc)'ın zatını vebüyüklüğünü bildiren ilâhiler.

g). Viladet (peygamberimizin doğumu) ile ilgili güftelerle yapılan ilâhiler.

h). Mirac ile ilgili ilâhiler.

ı). Kâbe ve hac ilâhileri.

i). Kurban ilâhileri.

j). Ramazan ilâhileri.

k). Tavsiye edici, öğüt verici güftelerle yapılan ilâhiler.

l). Bunlardan başka bir de Bayram ilâhileri, yol ilâhileri.

L- İSTİĞFÂR

Allah'tan bağışlanmaktır. Gufraniden gelir. Çoğunlukla bestesizdir. Besteli olanları da vardır.

"Estağfirullah (3) - el - ‘azîm el-kerim ellezi lâ ilâhe illâ hü
el-hayye1l-kayyûm ve etûbü ileyh ve nes'elû't-tevbete ve'l mağfirate
ve'l hidâyete lenä innehü hüvet-tevväbür-rahîm."

M- NEFES

Tasavvufi mahiyetteki halk şiirlerinden seçilip, Bektaşi bestekârlarınca
bestelenen ve Bektaşi Tekkelerinde okunan bestelerdir. İlâhi gibi
olmakla beraber daha çok folklorik lahin yapısına sahiptir.

N- NEVBE

Kadirî, Kıyâmî, Rıfâî, Sâdî dergahlarında halile, kudum, mazhar çalınır,
Arapça kasîdeler, şuğuller okunur. Nevbe denen bu tertip Ramazan ayında
üç, kurban bayramında iki defa icra edilir ve üç fasıl olarak yapılır.
Bir tertip şekli olan ve bir takım eserlerin bir araya gelmesi ile
oluşan bir formdur.

O - BESTELİ NAATLER

Naatler metinleri itibariyle Hz. Muhammed (S.A.V.)'i medh eden
manzumelerdir. Bunlar 4 mısradan oluşan dörtlükler de olabilir, edebî
formlara uygun gazeller de olabilir.

Dört mısradan oluşan dörtlükler aynen beste formunda olduğu gibi 1., 2.,
4. mısralar zemin, 3. mısra meyan olarak bestelenir. Fakat terennüm
yoktur. Bu yapıdaki naatler dışında elimizdeki en mühim örnek olan
Itrî'nin Rast Nat-ı Mevlanâ'sı ayrı bir özellik gösterir. Güftesi Hz.
Mevlânâ'nın olduğu için bu adla anılan eserin asıl adı Nat-ı Muhammedî
ve Nat-ı Peygamberî'dir. 4 mısralı naatler dışında gazel formunda
yazılan uzun naatler bestelenirken çeşitli makam geçkilerine yer
verilmiştir. Fakat bölümlerin sonunda belli bir lahinle kendini gösteren
devreler mevcuttur (peşrevlerdeki teslim haneleri gibi). Naatlerin
usulü ekseriya Darb-ı Türkî'dir. Ama naatler de duraklar gibi serbest
olarak usule riayet edilmeden fakat aslî lahin teması hiç bozulmaksızın
icra edilir. Dergahlarda zikr esnasında okunur. Itrî'nin rast kâr-ı
Muhammedi'si özellikle Mevlevî Ayini-nin başında okunur. Başka tarikler
dergahlarında bu naatı okumayı tercih etmemişlerdir.

Ö - İRTİCALİ NAATLER

Camilerde mevlid bahirleri içinde veya bahirler arasında, dergahlarda
zikr esnasında veya aralarında, Sakal-ı Şerîf ziyaretlerinde icra
edilirler. Mevlid kıraatinde mevlidhan, dergahlarda Zakirbaşı, sakal-ı
şerîf ziyaretlerinde bu formu okuma yeteneğine sahip bir okuyucu
tarafından icra edilir. Ayrıca, cenaze kabre götürülürken, cemaatin
önünde yürüyen naathan tarafından icra edilir (kasideler de aynı). Fakat
naat ile kaside arasındaki fark, metinlerindeki muhtevadan ileri
gelmektedir. Kasideler Allah-ı Azîmüşşan'ı yücelten, isimlerini ve
sıfatlarını tesbih eden, hakkı medh ü sena eden manzumelerdir. Mevzuu
Allah'tan istimdat etmek, ona tazarrû ve niyazda bulunmak olan
kasidelere de münacaat denir. Naatler Hz. Muhammed'i medh ü sena eden
güftelerden oluşur veya Rasullullah'ın şefaatini isteyici güfteler de
olabilir. Bunlar, bestelenmedikleri için naathan tarafından veya
Mevlîdhan tarafından irticâli olarak okunurlar.

P - MEVLİVÎ AYİNİ

Yalnız dini musikimizde değil, dini olmayan musikimizin formlarından en
büyüğüdür. 4 bölümden oluşur. Her bölüme selâm adı verilir (her bölümün
sonunda semazenler semayı bırakarak şeyhe selam verirler). Mevlevî ayini
ile Mevlevi semahını birbirine karıştırmamak gerekir. Ayin, mevlevi
semahına eşlik eden bir musiki formudur. Semah ise, ayinin icrası
sırasında semazenlerin belli bir disiplin içinde dönmesidir. Bunların
tümüne birden Mevlevî Mukabelesi denir. Formu aşağıdaki gibidir.

1. Hafız Kuran-ı Kerîm okur.

2. Naathan Itrî'nin rast naatını okur.

3. Neyzenbaşı icra edilecek Ayin-i Şerif'in makamında uzunca bir baş taksim yapar.

4. Peşrev çalınır. Bu peşrev ayin bestekârının kendi bestesi olabileceği gibi, bir başka bestekârın peşrevi de olabilir.

5. Ayinhanlar Birinci Selâmı okumaya başlarlar. Devr-i Kebir, Devr-i Revan veya Ağır Düyek usulleriyle bestelenmiş olabilir.

6. İkinci selâm Ağır Evfer (buna Mevlevî Evferi de denir) usûlündedir.

7. Üçüncü selâm Devr-i Kebir, Aksak Semâi ve Yürük Semâi usulleriyle ölçülür.

8. Dördüncü selâm Ağır Evfer usûlündedir. İkinci ve dördüncü selâmlar icraya usulün 5. zamanından başlarlar.

9. Son peşrev ve son yürük semâî icra edilir.

10. Sazlardan biri son taksim yapar.

11. Hafız Kur'an-ı Kerim okur. "Sübhane rabbike rabbi'l izzeti ammâ
yesufun veselâmün ale'l mürselin ve'l hamdü lillâhi rabbi'l alemin" der.
Fakat "el-Fatihah" demez.

12. Semazenbaşı yüzünü şeyhe dönerek Mevlevî Gülbankını okur.

"Barek Allah ve barekât-ı keramullah ra. Sema ra, safa ra vecd ü
merdan-ı hûda ra. Evvel azamet-i büzürgûhi hüda ra ve risalet-i ruh-i
pak-i habib Allah ra ve cihâr-yar-i güzîn ba-safa Hazreti İmam-ı Hasan
Ali ve Hz. İmam-ı Hüseyni Veliğ eimmei masumin ezvac-ı mutahhara ve
evlad-ı Rasullilah ve şühedayi deşt-i Kerbelâ. Mecmu-i evliyâ-i agâh ve
arifan-ı billah Ale'l husus Hz. Seyid Burhaneddin-i Muhakkık-ı Tirmîz-i
kutbü'l arifîn, gavsi'l vasılin Hz. Hüdavendigâr ra. Hz. Şeyh
Şemseddin-i Tebriz ve Çelebi Hüsamettin-i Zerkubi-i Konevî ve Şeyh
Kerîmiddîn Sultan, İbn-i Sultan Hz. Sultan Veled Efendi ve Valide Sultan
ra. Hz. Ulu Arif Çelebi vesair Çelebiyan-i Kiran ve Zevi'l ihtiram
mesaih hulefa dedegân ve dervîşan, muhibban ve fukera-i mazi ra."

Cumhuriyetten sonra şu mısralar eklenmiştir;

"Devam-ı ömrü'l devlet-i Cumhuriyeti Türkiye ve selâmat-i reis-i devlet ve selâmet-i hükümet ve millet ra."

Burada 10-15 saniye kadar ara verilir. Herkes içinden gizli olarak
yukarıda sayılan zevatın ruhuna fatihah okur. Semazenbaşı devamla ve
sesini bir az daha yükselterek;

"Safa-yı vakt-i dervîşan, hazıran, gaihan, dûstan, muhibban, ez-şark-ı
alem, ta be garb-ı alem ervah-ı güzeştegan-ı kaffe-i ehl-i iman ra."

Burada da 10-15 saniye beklenir. Gizli bir fatiha okunur. Semazenbaşı yine devamla

"Azamet-i Hüdara Tekbîr" der ve lahinsiz olarak tekbir metnini okur.
Takriben yine lahinsiz olarak Salat-ı selâm okur ve Mevlevî ayini biter.
Selamlar verilir. Şeyh önce "esselâmun aleyküm" der. Semazenbaşı "ve
aleyküm selâm ve rahmettullahi ve berekâtühu" der. Şeyh bir kaç adım
atar ve bu sefer mutrıba selâm verir. Bu selâmı ise neyzen başı
cevaplandırır ve semahane boşaltılır.

R - MEVLÎD

Asıl adı Vesîlet'n Necat'tır (kurtuluşa vesîle olan). Mevlid 13. asırda
Bursa Ulu Cami'nin imamı olan Süleyman Çelebi Hazretleri tarafından
yazılmıştır. Aslı daha fazla bahirlerden oluşan mevlid, sonraları
"musahhah mevlîd-i şerîr" şekline dönüşerek 6 bahre dönüştürülmüştür.

Bunlar sırasıyla;

Tevhîd Bahri Allah adın zikredelim evvelâVacip oldur cümle işte her kula

Nûr Bahri Haktealâ çün yarattı AdemiKıldı Adem'le müzeyyen alemi

Vilâdet Bahri Amine Hatun Muhammed anesiOl sedeften doğdu ol dürdanesi

Merhaba Bahri Yaratılmış cümle oldu şad-manGam gidüp alem yeniden buldu can

Mir‘ac Söyleşurken cebreil ile kelâmGeldi refref önüne verdi selâm

Münacaat Bahri Lâ ilâhi ol Muhammed hakkı çünOl şefaat kâni Ahmed hakkı çün

Mevlid edebi form yönünden mesnevi tarzında yazılmıştır. Vezni, fâ i lâ
tün / fâ i lâ tün / fâ i lün'dür. İcra yeri camiler ve evlerdir. Ölen
bir kimsenin ardından, halk arasında anane haline gelen 40 ve 52. gün
mevlidlerinde, seneyi devriyelerde, doğumda, evlilikte, sünnette, hac
dönüşünde, askerlik dönüşünde, gaziler için ve ayrıca islâmdaki mukaddes
gecelerde (Kandil ve kadir geceleri) icra edilir.

İ c r a Ş e k l i : Mevlid icrasında vazife alan elemanlar 4 grupta toplanırlar. Bahirler ayrı ayrı gruplanarak anlatılacaktır.

1. Aşirhan'lar : Kur'an okuyucuları.

2. Tevşihhan'lar : Tevşih ve ilâhi okuyanlar.

3. Mevlîdhan'lar : Mevlid bahirlerini okuyanlar.

4. Duahan'lar : Dua edenler.

Aşirhan açılış Kur'an'ını okur ve saba makamında karar verir.

Tevşih grubu ya saba, ya çargah veya dügah hatta şevkutarab makamlarında bir tevşih okur.

Mevlidhan aynı makam ve akortta Tevhid Bahrine girer. Arada bir takım
geçkiler yaptıktan sonra, bu bahrin sonunu teşkil eden "Her ki diller bu
duada bulunan / Fatiha ihsan ede ben kuluna" beyitini muhakkak surette
hüseyni makamında icra eder ve bitirir.

Duahan, "Merhûm ve müellif Süleyman Efendi'nin ruhu içün, ve kaffe-i
ehl-i imanın ervahı içün, Allah rızası içün el-fatihah" der.

Bu dua dan sonra aşirhan tarafından Kur'an-ı Kerim okunmaya başlanır ve
hicaz makamında karar verilir. Tevşih gurubu bu makamda tevşih yada
ilahi okur. Bir başka mevlidhan Nûr Bahrini okumaya başlar.

Bahrin sonunda rast makamına geçer. "Ger dilersiz bulasız oddan necat /
Aşk ile şevk ile (derd ile) idin Essalât" der ve Rast makamında Salât ü
Selâm getirilir.

Aşirhan tarafından Kur'an-ı Kerim rast makamında okunur ve karar
verilir. Arada istenilen geçkiler yapılabilir. Tevşih grubu bu makamda
ilahi veya tevşih okur. Bir başka mevlidhan rast makamından Vilâdet
Bahri'ne başlar. Bahrin son mısrasında "İçtim ani oldu cismim nûra gark /
idemedim kendimi nûrdan fark" beyitini gerdaniye perdesinde mahur ile
başlar ve hüseyni perdesine nişabur geçkisi yaparak kalış gösterir.
Tevşih grubu ve cemaat "Allahümme salli alâ Muhammed" der. Mevlidhan
"Geldi bir akkuş kanadıyla revan" der ve nişaburlu kalır. Tevşih grubu
ve cemaat aynı şekilde salavat getirir. Mevlidhan "Arkamı sıvazladı
kuvvetle heman" der. Tevşih grubu ve cemaat salavat getirir. Mevlidhan
tiz segah açarak "Doğdu ol saatte ol sultan-ı din" der ve yine nişaburlu
olarak kalır. Tevşih grubu ve cemaat salavat getirir.

Mevlidhan mevlidin özel üslubu içinde, biraz yürükçe ve konuşur gibi
"Nûra gark oldu semavat ül zemin" der. Mevlidhan bundan sonraki
mısraları düz bir lahinle ve süratli olarak okuyarak ve segâh makamında
bağlayarak karar verir. "Sallü alyhi vesellimü teslima / Hatta tenağü
cenneten ve na‘ima". Segah makamında olmasının nedeni takiben Salât-ı
Ümmiyye çekilecek olmasıdır. Arkasından da Salât ü Selâm getirilir.
Duahan ayakta bir dua yapar.

Aşirhan segâh makamında başladığı Kur'an-ı Kerîm'i hüseyni makamında karar vererek bitirir.

Tevşih grubu hüseyni makamında tevşih veya ilâhi okur.

Aynı makamda, bir başka mevlidhan Merhaba Bahri'ne girer. İstediği
geçkileri yaparak segâh yada hüzzam makamında bitirir. "Gerdiler..." der
ve salat ü selâm getirilir.

Bir aşirhan segâh makamında Kur'an okur ve hüzzam karar verir.

Tevşih grubu hüzzam tevşih okur.

Bir başka mevlidhan Mirac Behri'ne girer. Bahrin sonunda uşşak makamıyla karar verir. Yine

"Ger diler...." der ve uşşak salat ü selâm okunur.

Aşirhan uşşak makamında Kur'an okur.

Tevşih grubu uşşak ilâhi kur.

Bir başka mevlidhan uşşak makamında Münacaat Bahri'ne başlar. Bahrin son beyti olan

"Ümmetimden razı olsun ol muin" mısrasını hüseyni makamına bağlar.
Bundan sonraki mısra olan "Rahmetullahi aleyhin ecmein" sözlerini bütün
tevşih grubu ve mevlidhanlar hepbir ağızdan söyleyerek bitirirler.

Son olarak bir Aşirhan tarafından son Kur'an-ı Kerim okunur.

Duahan dua yapar.

NOT: Tevşih grubunun bahirler arasında okudukları ilahi veya
tevşihlerin, onu takiben okunacak olan mevlid bahirinin mevzuu ile
alâkalı olması gerekir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Musikimizdeki Dinî Motifler
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» İSLAM DİNİ HAKKINDA TEMEL DİNİ BİLGİLER
» Bursa Ulu Camideki motifler
» Dini Bilgi Arşivi, Dini Bilgiler
» 200 dini kitap
» dini kitaplar

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
KUTLU FORUM :: Din Kültürü Dersi-Eğitim Öğretim :: Din Kültürü Ahlak Bilgisi Dersi :: 7.sınıf-
Buraya geçin: