@bdulKadir Adminstratör
Mesaj Sayısı : 6732 Rep Gücü : 10015184 Rep Puanı : 97 Kayıt tarihi : 17/03/09 Yaş : 61 Nerden : İzmir
| Konu: Düğünlerimiz ve israf Salı Ağus. 18, 2009 9:33 am | |
| Düğünlerimiz ve israf
Yaz aylarının değişmeyen gündemi, tatiller ile sünnet ve düğün merasimleridir. Bundan iki yıl önce 'Müslüman tatil yapar mı?' başlıklı yazıyla bu gündemlerinden birincisine değinmiştik. Şimdi sırada düğün merasimleri var.
Evlenme, Allah'ın fıtrat kanunları içinde mütalaa edilecek en temel esaslardan biri. Bunu kabulde hiç kimsenin problemi yok. Evlendirme ise bu tabii esasın fıkıh diliyle ihtiyaç veya zaruret de diyebiliriz- hayata intikalinde anne-babalara, akraba, yakın ve uzak çevreye düşen bir görev. Her anne-baba, normal şartlar altında evladının mürüvvetini görmek ister. Halk arasındaki yaygın tabirle evladının "helal süt emmiş" birisiyle mutlu bir yuva kurmasını, çoluk-çocuğa karışmasını arzu eder. Fakat zaman zaman bu istek ve arzu dinden onay almayan örf ve âdetlerle ertelenir veya engellenir. Başlık parasından düğün hediye ve davetlerine kadar birçok alanda karşımıza çıkar bu manialar. Sonuç; malum. Başta evlenecek gençler olmak üzere toplumun bütünü bundan menfi olarak etkilenir.
Kısaca özetlemeye çalıştığımız bu köklü soruna İslami zaviyeden baktığımızda; öncelikle evlenmeyi ve evlendirmeyi kolaylaştırmanın dinî bir emir olduğu hiçbir zaman hatırdan çıkarılmamalıdır. Nebiler Serveri (sas) "Nikâhın en hayırlısı en kolay olanıdır." (Ebû Davud, Nikâh, 32) diyerek bu hakikata işaret eder. Hayır işaret değil, aksine kendisini Peygamber olarak kabullenen müntesiplerine bir tavsiye olarak sunar. İnanan insan ise O'nun tavsiyelerini emir telakki eder. Öyleyse Müslüman'a düşen, nerede ve hangi dönemde yaşarsa yasasın, fikir ve aksiyon dünyasını bu emir istikametinde şekillendirmektir.
Spesifik örneklere girmeye gerek var mı bilmiyorum ama kısaca belirtelim; çevre baskısı, örf ve âdet, gelenek ve görenek denilerek bazen anne-babalar, bazen de bizzat gençlerin başrolü oynadığı çok çeşitli örnekler söylenebilir. Mesela, ziynet eşyası, çeyiz, ev döşemesi, düğün daveti ve merasimi gibi alanlarda ardı arkası kesilmeyen istekler söz konusu. "Falan yaptı, bizde neden olmayacak; onlardan neyimiz eksik ki?" sözleri ise temellendirilmeye çalışılan rekabet rüzgârı maalesef çoğu yerde kendini gösteriyor. Klasik kitaplarımızda tarifi yapılan israf kavramı ile izah edilemeyecek ölçüde bir israf var maalesef bizim düğünlerimizde. Öyle ki israfın başına koyacağınız "aşırı" vasfıyla dahi tanımlayamazsınız yapılanları.
Bu durum tek kelime ile kabul edilemez bir vakıadır. Dinin ruhuna terstir. "Evlenmeyi kolaylaştırın.", "Düğünün en bereketlisi, en güzeli, en az masraflı olanıdır.", (Müsned, 6/82) bir koyunla dahi olsa düğün ziyafeti verilmesini isteyip, "Ziyafetin ilk günü hak, ikinci günü mâruf, üçüncü günü ise riya ve gösteriştir." (İ.Mace, Nikâh, 25) sözleri ile ümmetine yol gösteren Efendimiz'in beyanlarına muhalif ve mugayirdir. Hayatın bereketini daha başlangıçta alıp götüren bir beladır. Hem öyle bir bela ki insanı dininden-imanından edecek bir imtihan unsuru. Delil mi istersiniz? Beyhaki'de geçen şu hadisi birlikte okuyalım: "Bir zaman gelecek, kişinin helâki, karısının, anne-babasının ve çocuklarının elinde olacaktır. Bunlar onu, fakirlikle ayıplarlar ve gücünün yetmediği şeyleri kendisinden isterler. Adam, bu sebeple tehlikeli işlere girerek dini gider ve kendisi de helak olur."(Beyhakî, Zühd, 2/183)
Yanlış düşünüyor, yanlış görüyor, yanlış değerlendiriyor olabilirim; ama yapılan tespitlere katılıyorsanız, yuva yapma aşamasında yuva yıkmanın, yuvalar yıkmanın hiçbir manası yoktur. Meşru bir temeli hiç yoktur. Öyleyse düğün ekseninde dinden onay almayan örf ve âdetlerimizi yeniden gözden geçirmeye ne dersiniz?
A.Kurucan _________________ Elif gibi yalnızım, Ne esrem var, ne ötrem. Ne beni durduran bir cezmim, Ne de bana ben katan bir şeddem var. Ne elimi tutan bir harf, Ne anlam katan bir harekem... Kalakaldım sayfalar ortasında. Bir okuyan bekledim, Bir hıfzeden belki... Gölgesini istedim bir dostun med gibi… Sızım elif sızısı... | |
|