KUTLU FORUM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
KUTLU FORUM

Bilgi ve Paylaşım Platformuna Hoş Geldiniz
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 ÇOCUK TERBİYESİNDE DAYAĞIN YERİ (!)

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Limoni
Co-Admin
Limoni


Mesaj Sayısı : 6150
Rep Gücü : 14991
Rep Puanı : 44
Kayıt tarihi : 27/05/09

ÇOCUK TERBİYESİNDE DAYAĞIN YERİ (!) Empty
MesajKonu: ÇOCUK TERBİYESİNDE DAYAĞIN YERİ (!)   ÇOCUK TERBİYESİNDE DAYAĞIN YERİ (!) Icon_minitimeC.tesi Tem. 07, 2012 2:27 am

ÇOCUK TERBİYESİNDE DAYAĞIN YERİ (!)

“Suç”
denilince hemen aklımıza “cezâ” gelir ve hatta çocuk terbiyesinde, suç
işleyen çocuğa nasıl cezâ verileceği, cezâ alan çocuğun nasıl “adam
olduğu” ballandıra ballandıra anlatılır.

Mademki, çıkmaza
girdiğimiz her meselede Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in
hayatına bakıyor ve O’nu örnek alıyoruz, o hâlde Peygamber Efendimiz’in
sünnetlerini bu konuda mercek altına alalım ve bakalım acaba O
-sallâllâhu aleyhi ve sellem- çocuklara hangi cezâ (!) usûllerini
uyguluyordu?

İşte bu yazımızda, günümüz anne-babalarının “anlık
çözüm” olarak her an rahatlıkla kullandıkları cezâ konusunu masaya
yatıracağız, bir yandan da tarihin altın sayfalarında kayıtlı bulunan
Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in davranışlarını “çocuk ve
cezâ” konusunda analiz edeceğiz.

Cezâ ve Çocuk

İsterseniz suç ve cezâ konusunu daha somut/müşahhas bir şekilde ele almak için bir örnekle yola çıkalım.

On
yaşlarında bir çocuğunuz olduğunu düşünün. Ve çocuğunuzun, evde
misafirleriniz olduğu her an sizi misafirlerinize karşı hep mahcup
ettiğini hayal edin. Örneğin, siz ne zaman konuşmaya başlasanız,
çocuğunuz sizin kullandığınız cümleleri alaya alarak ve eğip bükerek
arkadaşlarınızın içinde sizi mahcup ediyor. Ne yaparsınız böylesi bir
çocuğa?

Örneğimizi biraz daha zorlaştıralım. Siz dînî değerlere
hassasiyet gösteren bir âilesiniz ve namaz kılıp ibâdet ediyorsunuz.
Ancak çocuğunuz, bu sefer de okunan ezânla dalga geçiyor. Siz namaz
kılmak üzere hazırlık yaparken, çocuğunuz da, okunan ezânı hafife
alıyor, kelimeleri eğip bükerek tekrar ediyor.

Ne yapardınız?

“Önce
ikaz ederdim, ezân’ın önemini anlatırdım.” dediğinizi duyar gibiyim…
Peki, çocuğunuz ısrarla aynı davranışı tekrar ediyorsa ne yaparsınız?
Sanırım çocukla bir-iki defa konuşur, eğer hâlâ aynı davranışı tekrar
ediyorsa, öfkelenir, kızar ve bir daha yaparsa cezâlandırılacağını haber
verirdiniz değil mi? Öyle ya, ezân ile dalga geçen çocuğunuzu yanınıza
çağırıp:

“–Mâşaâllâh... Aman ne de güzel sesin varmış, al sana
bir avuç dolusu para!..” diyecek hâlimiz yok ya!.. Zaten böyle bir şey
yapacak olsak, aklımıza ilk gelen şey:

“–Çocuğa yumuşak
davranırsak, çocuk bugün ezânla dalga geçer, yarın namazla…” diye
düşünülür ve kaşlarımızı çatmak zorunda hissederiz kendimizi, değil mi?

Peki,
böylesi bir hâdise, Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-
zamanında olsaydı, O -sallâllâhu aleyhi ve sellem- nasıl davranırdı?

İşte,
tıpkı yukarıdaki örneğin bir benzerini, Peygamber Efendimiz -sallâllâhu
aleyhi ve sellem- zamanında da görüyoruz. (Kütüb-i Sitte, 16 cilt,
sayfa 597, Bab: “Ezânda tercî”)

Bir gün ezân okunurken, bir grup çocuk okunan ezânı hafife alıyor ve müezzinle dalga geçiyordu.

Peygamber
Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- çocukların bu hâlini gördü.
Çocukları yanına çağırdı. Okunan ezânla kimin dalga geçtiğini sordu.
Çocuklar içlerinden birini gösterdi. Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve
sellem- o çocuğa döndü ve çocuğun sesinin ne kadar da güzel olduğunu
söyledi ve ardından çocuğa ezân okumasını buyurdu.

Çocuk, ezân okumasını bilmiyordu. Mahcup oldu. Utandı.

Efendimiz
-sallâllâhu aleyhi ve sellem- çocuğa tebessüm etti ve önce kendisi ezân
okudu ve sonra çocuğa dönerek: “Hadi, tekrar et!” buyurdu.

Çocuk duyduğu kadarı ile ezân okudu.

Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- çocuğa bir kese para verdi.

Kendisinin
cezâlandırılacağını bekleyen çocuk, böylesi bir mükâfatla karşılaşmanın
şokunu üzerinden atmadan, Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-
mübârek elini çocuğun alnına koydu ve saçlarını okşadı. Sonra elini
çocuğun göğsüne getirdi ve ona:

“–Allah seni mübârek kılsın, Allah sana bereket yağdırsın.” diyerek duâ etti.

Çocuk, o âna kadar ürküp korktuğu Kâinât’ın Sultan’ı -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e karşı sevgi duymaya başladı.

Biraz
önce çirkin bir davranışla Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in
huzuruna gelen bu çocuk, saf yüreği ile Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve
sellem-’e:

“–Beni Mekke’ye müezzin olarak tâyin eder misiniz?” diye sordu.

Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- tebessüm ederek, çocuğun bu isteğini de geri çevirmedi.

Eğer bu olayı pedagoji perspektifinden analiz edecek olursak:

Müslümanların
mukaddes olarak kabul ettiği bir değeri hafife alan, dalga geçen bir
çocuk var. Tıpkı kendi evimizde okunan ezân ile dalga geçen çocuğunuz
gibi. Bu suç karşılığında Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve
sellem- nasıl davranıyor?

1-Peygamber Efendimiz -sallâllâhu
aleyhi ve sellem- az önce ezânı hafife alan çocuğa, “Hadi, ezân oku!”
diye bir iltifatta bulunuyor. Hâlbuki alışkanlığımız o ki, eğer bir
çocuğun bir suçu varsa, çocuğun o suçu bir daha işlememesi için, o
davranışı bir daha yapmamasını tembih ederiz. Hâlbuki Efendimiz
-sallâllâhu aleyhi ve sellem- bunun aksine; “Hadi, ezân oku!” diye
buyuruyor. Belki etraftaki herkes, çocuğun çirkin davranışına dikkat
ettiği hâlde, Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, çocuğun güzel
sesine dikkat ediyor. Böylesi bir davranış, çocuk terbiyesinin en önemli
kısmına işaret eder ki, biz buna “Çocuğun kabiliyetlerini görebilme” ya
da “pozitif çocuk terbiyesi” diyoruz. Hâlbuki cezâ, çocuğun
kabiliyetlerini körelttiği gibi, negatif bir terbiye usûlüdür.

2-Çocuk,
ezân okuduktan sonra, ona bir kese içinde para ikram ediyor. Hâlbuki o
an karşısında duran çocuk, suçlu bir kişi olmasına rağmen Efendimiz
-sallâllâhu aleyhi ve sellem- bu çocuğa bir kese para veriyor ki,
böylesi bir muâmele “maddî mükâfat”tır. Suç işlemiş olan bir çocuğa
maddî olarak mükâfât vermek, sanırım hiç kimsenin aklına gelmez. Belki
de çocuk bu davranışı bir kere daha tekrar eder diye korkarız. Zaten bu
anlamsız korkularımız değil mi ki, çocuk terbiyesinde, kaşları çatık bir
anne-baba rolü oynamak zorunda olduğumuzu hissettiriyor bize!..

3-Daha
sonra, çocuğun saçlarını okşuyor. Saç okşamak da bir mükâfât türüdür.
Bu davranış “duygusal mükafat”tır. Az önce ezânla dalga geçen çocuk,
hâlâ cezâ almadığı gibi, üçüncü kez mükâfât ile karşılaşıyor.

4-Ardından;
“Allah, seni mübârek kılsın, Allah sana bereket yağdırsın” diyerek duâ
ediyor. Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bu davranışı ile de
çocuğun vicdânına hitap ediyor ve bir kere daha “duygusal mükâfât”la ona
yaklaşıyor. Bu da aynı olay içinde dördüncü mükâfâttır.

5-Daha
sonra çocuğu Mekke’ye müezzin olarak tâyin ediyor ki, böylesi bir pâye
herkesin gıpta ile bakacağı bir makamdır. Efendimiz -sallâllâhu aleyhi
ve sellem- suç işlemiş bir çocuğa karşı çokça cömert davranıyor ve bunca
mükâfâttan sonra, bu defa da en üst perdeden bir “sosyal mükâfât”
veriyor.

İşte size Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in
bir suçlu çocuğa yaklaşım tarzı!.. Efendimiz bu çocuğa ne kaşlarını
çatarak, ne parmağını sallayarak, ne de “Bir daha böyle yaparsan sana
şöyle şöyle yaparım.” diye tehdit ederek yaklaşıyor... Aksine çocuğun
vicdanına giden bütün kanalları kirden temizler gibi, çocuğu mükâfât
yağmuruna tutuyor.

Kütüb-i Sitte’de rastladığımız bu sahâbî
efendimizin adı Ebû Mahzûre -radıyallâhu anh-!.. Efendimizin terbiye
usûlünün, onun üzerindeki tesirine bakın ki, o günden sonra bu sahabî
efendimiz saçlarını hiç kesmiyor. Yaşlılığına yakın bir dönemde ona:

“-Saçların böyle çok çirkin görünüyor, kes artık şu saçlarını Yâ Ebû Mahzûre!..” denildiğinde, o çok hiddetleniyor ve:

“-O saçlara kim dokundu siz bilmiyor musunuz?” diye soruyor.

İşte size peygamberâne çocuk terbiyesi...

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
ÇOCUK TERBİYESİNDE DAYAĞIN YERİ (!)
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
KUTLU FORUM :: KÜLTÜR DÜNYASI :: Kadın-Aile-
Buraya geçin: