Şeytan ateşten yaratıldığı için cehennemi ateş olarak bildiğimize göre, ahirette nasıl cezalandırılacak?
1-Cinlerin yaşlı doğup bebek olarak öldükleri doğru değildir. Ayrıca
cinler bir çok şekle girebilirler. Yeryüzünde gördüğümüz varlıklar,
farklılıklarına göre ırklara, cinslere, nev'lere ayrılır. Bunun gibi,
ırklara, nev'lere, ayrıldığı gibi, cinler de kendi bünye ve yapılarına
göre, nev, cins ve ırklara ayrılır. Bu izahı zor meselenin anlaşılması
için ehl-i hakikat tarafından yapılan istiare ve teşbihler bazen yanlış
idrak edilip, hatalara düşülmektedir.
İnsanlar derilerinin renklerine, gözlerinin şekline göre farklılık arz
eder. Beyaz ve siyah ırk vs. Gibi ırklara ayrılır. Yeryüzünün insandan
önceki yaşayan canlılarından olan cinler de böyle ırklara ayrılır.
Manyetik enerjilerine, akımların frekanslarına göre, şua ve dalga
boylarına göre çeşitli cinslere ayrılırlar. Sürat ve hızları, ırklarına
göre farklıdır. Cinlerin hepsi temessül edip, görüntü veremez. Metafizik
alemden bizim alemimize hepsi geçemez, ancak bazı cins ve ırklar
geçebilir. Kimi eşyayı bir yerden bir yere nakledebilir, kimisi maddeyi
geçici bir süre kaybedebilir, kimisi yanına geldiği insanı çeşitli
şekillerde hastalandırır, kimisi rahatlatır. Kimi cinsler korku ve
ürperti verir, kimi ırklar ise insanın şehvetini, behimi arzularını
arttırır.
Cinlerin yaşadıkları yerler de ırklarıyla, cinsleriyle ilgilidir. Kimisi
karanlıklarda, kimisi tuvaletlerde, kimisi ateşte, kimisi suda yaşar.
Elbette ki bu fizik alemdeki bölgelerin, kendi alemlerindeki
yansımalarında bulunurlar. Çünkü, maddi alemdeki cismani her şeyin, gayb
aleminde manyetik bir dublesi, bir yansıması vardır.
Bazı hikaye ve masalların temel unsurlarında kullanılan cadı, peri,
hortlak, ifrit, gulyabani, dev vs. Gibi isimler aslında birer cin
ırkıdır. Hepsinin kabiliyetleri farklıdır. Irk olarak en güçlüleri,
ifrit denilen cin grubudur. Her bir nev' muhtelif görüntüler verir.
İnsana korku ve ürperti veren cin grubu cadılardır.
Şeytan da ırki yönden cinler gibi dumansız ateş denilen bir ışın
türünden yaratılmıştır. Fakat, cinler şeytanı göremez ve onun ifsad ve
iğfal emellerine alet olabilirler. İnsan ve hayvanlar topraktan
yaratılmış olmalarına rağmen şu an toprak değil, et ve kemikten
müteşekkil mahluklardır. İnsan, et ve kemikten yapısına rağmen, birçok
duygu ve hissiyat ile donatılmıştır. Bunun gibi cinler de bir enerji
kütlesi olmalarına rağmen, onlara da Allah (c.c.) Tarafından yapılarına
uygun kabiliyet ve duygular verilmiştir.
Kur'an-ı kerim'deki meşhur kıssada hz. Süleyman (a.s.), “saba melikesi
belkis'ın tahtını kim getirecek” diye sual ettiğinde, cinler ve ifritler
(ifrit; cinlerin bir nev'i, bir ırkıdır.) Hemen getirebileceklerini
söylediler. Halbuki araf ismindeki veziri, göz açıp kapayıncaya kadar
kısa bir anda tahtı bütün mahiyeti ile beraber getiriyor. Ayrıca hz.
Süleyman (a.s.) Asasına dayanmış vaziyette vefat etmesine rağmen cinler
o'nun vaziyetini bilemediler. Bugün yeryüzündeki medeniyet, teknik
keşifler, terakki ve yükselişler, elektronik beyin ve bilgisayarlar,
ışınlama cihazları vs. Bütün ilerlemeler insanların üstünlük tarafıdır.
Peygamberlerin mucizeleri, insanlara üstünlük ve terakki için yol
göstericidir.
bize gelen bazı haberlerde, “cin yanması, cinlerin yakılması” diye bir
olay vardır. Halkımız hoca, üfürükçü, muskacı vs. Kişilerin yanına
gittiğinde, okuma neticesinde bazen “şu kadar cin yaktım, bu kadarı
yandı” diye ifadelerle karşılaşıyor. Fakat, dumansız ateşten varlığa
sahip bir cin nasıl yanıyor? Bu yanma bizim bildiğimiz bir yanma mı
yoksa başka bir fiziki ve kimyevi olay mı söz konusudur?
Tecrübeler ve araştırmalar neticesinde anlaşılan şudur: cinler de
insanlar gibi canlı, şuurlu, akıllı varlıklardır. Yalnız akıl ve
muhakeme konusunda insan daha üstündür. Cinlerin sür'at ve görüntü
verme, geçmişe gidip gelme gibi bizden üstün tarafları da vardır. Bizim
gibi onların da ruhları vardır. Ruh sayesinde canlı kalmaktadırlar.
Aramızdaki fark; bizim ruhumuz molekül yığını, maddi bir cesetle,
cinlerin ruhu ise bir enerji, bir akımla alakalıdır. İnsan öldüğü zaman
ruh cesedi terk eder, berzah alemine yollanır. Et ve kemikten oluşmuş
beden toprağa konur. Bir müddet sonra cesed çürüyüp, toprak olur. Şekil
ve mahiyet değiştirerek bir halden başka bir hale inkılap eder. Ama
kainattaki atom sayısı ve sabit kütle dengesi bozulmaz. Cin öldüğünde
ise ruhu, berzah alemine giderken, ruhsuz vücudu yani enerjisi başka bir
mahiyette yine yeryüzünde enerji olarak bulunur.
Vücudunda yaradılıştan manyetik akım ve enerji taşıyan kişiler (ki biz
bunlara avrupa dilinde medyum diyoruz ve hala bu ismin türkçe deki
karşılığını bulamadık.) Cinlerle muhatap olup, onlarla karşılaştığı
vakit kendi bünyesindeki akım ve enerji gücüne göre, karşıdaki cini
nötr hale getirebilir. Cinlerin nötr hale gelmesi ise, ölmesi demektir.
Cinlerin bir normal ölümleri, bir de dışardan, müdahale ile nötr hale
getirilerek ölümleri vardır. Bu ölüm gerçekte sadece okunan dualardan
mı, yoksa başka bir fiziki kanunun devreye girmesiyle mi, bunu iyi
tespit etmek gerekir.
Evet, insandaki manyetik güç bazen cini öldürür, bazen yaralar. Bu hal
de yine, kişinin o anki pozitif veya negatif akım durumuna ve saatlere
göre, cinin kendi aleminden maddi aleme geçişteki şekil ve ahvaline göre
değişir.
2- İnsan topraktan yaratıldığı halde toprak ona zarar verebilmektedir.
Bunun gibi şeytanın ateşten yaratılması, ateşin ona zarar vermeyeceği
anlamına gelmez. Mahiyet değiştiğinden ateş de zarar verecektir. Ateş
olmak ayrıdır, ateşten yaratılmak ayrıdır. Ağaç da topraktan yaratıldığı
halde toprak değildir.
Ayrıca Cehennem azabı sadece ateş değildir. Birçok azap çeşitleri vardır. Birkaçı şöyledir:
1- Soğukla azap,
2- Yılan akrep gibi hayvanların sokması,
3- Başına topuzlarla vurmak,
4- Aç bırakmak,
5- Zakkum yedirerek bağırsakları parçalamak,
6- Vücutları büyültülerek azabın şiddetlendirilmesi,
7- İrinli su içirmek,
8- Gayya kuyusuna atmak,
9- Uçurumlardan yuvarlamak,
10- Zifiri karanlıkta azap,
11- Büyük azap veren pis kokulara maruz bırakmak,
12- Azapların her gün katlanarak çoğaltılması,
13- Sonsuza kadar azap edilmesi.
Kadı zade Ahmed efendi buyuruyor ki:
Cehennemde bir yere Zemherir denir, yani, soğuk Cehennemdir. Soğukluğu
pek şiddetlidir. Bir an dayanılmaz. Kâfirlere, bir soğuk bir sıcak,
sonra soğuk sonra sıcak Cehenneme atılarak, azap yapılacaktır. (Amentü
şerhi)
Cehennemde çok soğuk Zemherir azapları bulunduğu, Kimya-i saadet ve
Dürret-ül-fahire kitabında yazılıdır. Buhari, Müslim, İbni Mace ve diğer
hadis kitaplarında, yazın sıcaklığı sıcak Cehennemin nefesinden, kışın
soğukluğu da zemherir Cehennemin nefesinden olduğu bildiriliyor.
(Örneğin: Buharî, Mevâkît: 9, Müslim, Mesâcid: 185-187; Tirmizî,
Cehennem: 9.)
Reşahat kitabında deniyor ki: Zemherir denilen soğuk Cehennemin azabı çok şiddetlidir.