HER ÇOCUK ÖZELDİRhttp://www.filmdizitv.com/her-cocuk-ozeldir-izle.htm
TAYYAR ÖZBAK‘HER ÇOCUK ÖZELDİR’ FİLMİNDEN SONRA YAZILDI BU YAZI VE HER ÇOCUK BİR ISHAAN’DIR ASLINDAAşağıdaki yazı film izlendikten sonra kaleme dökülen satırlardır.
kazım karaberkır ıller bankasının karsısındakı koprunun üstüne
Her çocuk ISHAAN’dır aslında. Her çocuğun içinde bir ISHAAN var.
Her çocuk oynamak, üzerini
kirletmek, terlemek, oyun oynamak vs. ister. Biz ne kadar çocuğumuza
oyun hakkını verebiliyoruz? Öğretmen / anne / baba olarak ?
İzlediğimiz filmde; ISHAAN’ı kendi
çocuklarımızda aramamız lazım der gibi bize fikir sunuyor. ISHAAN
disleksiydi, bizim çocuğumuz da mı disleksi? Tabi ki de hayır. Fakat
ISHAAN’ın yaşadığı ruh halini bütün çocuklarımız yaşıyor olabilir. Nasıl
mı?
Sanırım bunu da bu yazının devamında cevabını bulacaksınız.
Disleksi, hiperaktivite, dikkat
eksikliği vs. Çocukların istemsizce, bilmeyerek yaptığı, beyin
tarafından salgılanan salgının eksik olması nedeniyle olan hastalıklar.
Çocuğumuzu biz ne kadar tanıyoruz
peki? Çocuğumuzun olumlu / olumsuz taraflarıyla tanıyabiliyor muyuz? Ya
da tanımak için ne yaptık? Çocuğumuz davranışları kasıtlı mı yapıyor
kasıtsız mı yapıyor?
Kasıtlı ya da kasıtsız yapabildiğini ayırt edebiliyor muyuz?
Eğer kasıtlı yapmadığı davranışın cezasını, şiddetle / bağırarak / kızarak vs. ceza veriyorsak bu HAKSIZLIK değil midir?
Çocuğumuz eğer kasıtlı yapıyorsa anlayabiliyor muyuz?
İşte sayın veliler, bütün mesele
burada. Çocuğumuzun kaldıramayacağı yükler vermek esasında bir ISHAAN
doğuruyor. Zamanla çocuğumuzun ISHAAN’dan farkı olmayacak. Sonuçları
ISHAAN gibi de olmayabilir. ISHAAN artık susarak tepki oluşturmuştu.
Fakat günümüzde anne / babasını arkasına alan, anne / babayı elinde
oynatan çocuklar; ergenlik zamanında, lise zamanlarında öğretmenlerine
kafa tutuyor ve çocuk istenmeyen çocuk hale geliyor. YARAMAZ, SÖZ
DİNLEMEZ diye yaftalanıyor. En son çare okuldan atılma oluyor? Peki kim
suçlu sizce?
Çocuğunun yanlış yaptığı hareketten
sonra hareketinin sebebini araştırmayan direk ISHAAN’a YARAMAZ yaftası
yapıştıran ve okulda başarısızlığının sebebini araştırmadan yatılı yurda
gönderen… İnternetten araştırma yapıp çocuğuyla ilgilendiğini zanneden
BABA mı suçlu mu?
Çocuğunu düşünerek ve yaptığı yanlışlara rağmen susarak ISHAAN’ı anladığını zanneden ANNE mi suçlu?
Yoksa başarılarıyla anne babasının göğsünü kabartan ve bu başarılarından dolayı ISHAAN’ı zor durumda bırakan ABİ mi suçlu?
Derste birebir bilgi isteyen, her
şeyi moda mod öğreten ve buna veremeyenlere karşılığını şiddet olarak,
bağırarak, çağırarak disiplin kurmaya çalışan ÖĞRETMENLER mi suçlu?
Ya da çocukları at yarışı yerine koyan, testten teste, denemeden denemeye koşturan SİSTEM mi suçlu?
Evet size soruyorum KİM SUÇLU?
Peki ya bir ISHAAN da bizim
çocuğumuzsa. Ya ISHAAN gibi kendini ifade edemiyorsa ve artık
anne/babaya karşı tepkisiz kalmışsa.. O zaman biz hangisiyiz? Anne mi?
Baba mı? Öğretmenler mi?
Ya da sonradan gördüğü ÖĞRETMEN mi olmak isteriz !!!
O ÖĞRETMEN aslında bize çok iyi
örnek.. ÖĞRETMEN; annelere,babalara ve bütün öğretmenlere çok iyi ve
güzel örnek.. Çocuğumuza o ÖĞRETMEN gibi davranabiliyor muyuz?
Değerli anneler.. Bırakın
çocuklarınızı yarıştırmayı. ‘ Benim çocuğum şunu yaptı, benim çocuğum şu
kadar kitap okudu, benim çocuğum bu kadar test çözdü vs ‘ demeyi
bırakalım. Biz kendi çocuğumuzdan mesuluz. Elimizden geleni yapıp
gerisini YARADAN’a bıraktıktan sonra olacak olan olur. Neden çocuğumuza
kaldıramayacağı yükler yüklüyoruz…
Bakın size 2 örnek vereceğim;
1. Sene başında bir öğrencimi örnek
vermiştim. Öğrencimiz 4.ve 5. Sınıflarda okutmuştum. 4.ve 5.sınıfta
anne-baba-öğretmen ikilisini çok iyi oturttuğumuz, her şekilde elimizden
geleni en iyi şekilde yaptığımız bir öğrencimdi. O öğrencim o zaman
denemelerde 40 üzerinden 20-25 net yapan bir öğrencimdi. Geçen sene bu
öğrencimin kardeşini okuttum ve aile ziyaretine gittiğimde o öğrencimin
kendini güzel bir şekilde ifade ettiğini anlatmıştım. O zaman aile ‘
eğer biz çocuğumuzu olduğu gibi kabullenmeseydik biz bu şekilde çocuğu
kazanamazdık‘ dedi. Bunu size anlatmıştım zaten. Şimdi ki olay daha
yeni. Karne günü anneyle görüştüğümde ‘ hocam öğrenciniz sınıf 1.oldu ‘
dedi. Tüylerim diken diken oldu. Peki size soruyorum. Biz
yaptıklarımızın sonucunu hemen bekleseydik çocuğumuz sınıf 1.si
olabilecek miydi? Emin olun olamayacaktı.
2. Bahsettiğim olay ise 2-3 hafta
önce öğrendiğim ve çok üzüldüğüm bir olay. Size her zaman belirtiyorum
ya; 1-4.sınıflarda çocuklarımızın çok ciddi spesifik problemleri olmaz.
Ama davranışlarının temelini attığımız bu dönem çok önemli diye
söylemiştim.
4.sınıfta ki öğrencim; bilgisayar
düşkünü bir öğrencimdi. O zamanda anne-babayı çocuğu bilgisayar
konusunda sınırlarının çizilmesinden bahsetmiştim. Ve ciddi anlamda
takip etmeye çalışmıştık. Çocuğumuz şu anda 7.sınıfta ve baba şu anda
çocuğa müdahale edemiyor ve anne-baba-çocuk aile terapistine gidiyor ve
çocukları hayata kazandırmak için çırpınıyorlar. Bilgisayarda neler
olduğunu, neler paylaştığını, nelere baktığını anlatmama gerek yok
sanırım !!!
Evet sayın anne-baba-öğretmenler;
her çocuğumuza ISHAAN gözüyle bakıp kasıtlı mı yapıyor kasıtsız yapıyor
bunu anlamak için çabalamak ve sonucunu hemen beklememek gerek. Belki 1
ay belki 1 sene belki 2 sene belki de 5 sene… Attığımız tohumlar eğer
zamanında sabırla,azimle, ümitle sularsak yeşerir.. Yeter ki biz
inanalım.. İnancımızı yitirmeyelim. Bilginize