KUTLU FORUM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
KUTLU FORUM

Bilgi ve Paylaşım Platformuna Hoş Geldiniz
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Eğitim sisteminde reform mu? Atilla Yayla

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
@bdulKadir
Adminstratör
@bdulKadir


Mesaj Sayısı : 6734
Rep Gücü : 10015188
Rep Puanı : 97
Kayıt tarihi : 17/03/09
Yaş : 61
Nerden : İzmir

Eğitim sisteminde reform mu? Atilla Yayla Empty
MesajKonu: Eğitim sisteminde reform mu? Atilla Yayla   Eğitim sisteminde reform mu? Atilla Yayla Icon_minitimeCuma Eyl. 23, 2011 4:02 am

Eğitim sisteminde reform mu? Atilla Yayla Egitim











Eğitim sisteminde reform mu?




Atilla Yayla -
23.09.2011



Eğitim sisteminde reform mu? Atilla Yayla Kucuk_a
Eğitim sisteminde reform mu? Atilla Yayla Buyuk_a







Eğitim, günümüz dünyasında her ülkede olduğu gibi Türkiye'de de en
önemli beşeri faaliyet alanlarından ve ekonominin en geniş
sektörlerinden biri. Anaokulundan doktora eğitimine kadar uzanan bir
yelpazede çok sayıda insan öğretmen ve öğretici olarak eğitim
faaliyetlerinin içinde yer alıyor.



Ayrıca binlerce firma ve yüz binlerce çalışan da eğitim süreçleri
ve araçları tedarikçisi olarak eğitimle yakından ilgili. Siyasi
liderler ve siyasi partiler her zaman eğitim hakkında bir şeyler
söylemeye hazır. Devlet eğitime hemen hemen her bakımdan müdahil olmuş
durumda. Ülkenin GSYH'sının önemli bir bölümü eğitime ayrılıyor. Eğitim
kurumları sayı ve tür olarak muazzam genişlikte. "Sürekli eğitim" ve
"beşikten mezara eğitim" mottolarıyla eğitim, hayatın her alanında boy
göstermekte. Hatta, eğitime, önemi abartılarak, biraz kutsallık
kazandırıldığı dahi söylenebilir. Özetle, modern dünya bir anlamda bir
eğitim dünyası.

Bilenlerin bilmeyenlere bilgi aktarması anlamında eğitim beşeri
hayatın bir gerçeği. İlk insan ailesiyle birlikte başlamış ve ancak son
ailenin yeryüzünden çekilmesiyle hitam bulacak bir olgu, faaliyet,
süreç. Yani, geniş ve gevşek anlamda tanımlandığında eğitim her zaman ve
her yerde mevcut. Onun olması için "okul" adı verilen formel yapıların
var olması şart değil. Ana kaynağı insani hayatın doğası. İnsan dünyaya
aciz, bilgisiz ve birçok hayvan türünden daha zayıf bir varlık olarak
geliyor. Hayatta kalabilmek için ailesine yüzde yüz muhtaç. Bu yüzden,
bir taraftan yeni insanın fiziki ihtiyaçlarının -beslenme ve barınma-
ailesi tarafından karşılanması, diğer taraftan ona tek başına yaşamasına
yetecek kadar bilgi ve becerilerin zaman içinde öğretilmesi gerekiyor.
Birincisi anlık ama tekrarlanan, ikincisi ise yıllar alan bir süreç. Her
aile çocuğuna nelerin yenilip yenilmeyeceği, soğuk ve sıcaktan, varlık
için tehdit teşkil eden şeylerden nasıl korunulacağı bilgisi yanında,
diğer insanlarla ilişkilerde uyulacak kurallar, uygulanacak ve
kaçınılacak davranış biçimleri bilgisini de öğretiyor. Bu bilgilere
sahip olmaksızın yaşamak veya olağan bir hayat sürdürmek imkânsız.
Aslında bu spontane bir süreç; her nesil takipçisi nesillere, çoğu zaman
bilincinde dahi olmaksızın, gerekli bilgileri aktarmakta. Okul adı
verilen kurumlar ve ayrıntılı eğitim sistemleri olsa da olmasa da bu
böyle olmuş ve böyle olmaya devam edecek.

İnsan cinsinin eğitiminde ailenin, sosyal ortamın kendiliğinden
yeri ve rolü aşikâr olmakla beraber, insanlar eğitim faaliyetlerini aile
dışına taşıma, gruplaştırma ve genişletme eğilimi de gösterdi. Antik
Yunan'da Sokrates'in "Okul"u, Plato'nun "Akademi"si ve Aristo'nun
"Lise"si bu tür eğitim kurumlaşmasının örnekleridir. Diğer toplumlarda
da bunun emsalleri ortaya çıktı. Üniversiteler nispeten geç bir tarihte
doğdu. 12. yüzyılın sonlarında kurulan Bologna Üniversitesi, Oxford,
Paris ve El Ezher üniversiteleri tarafından takip edildi. Bütün bu
eğitim kurumlaşmalarında dikkat çeken noktalar, merkezîleşmenin
olmaması, kurumların ve eğitim süreçlerinin daha çok gönüllülüğe
dayanması ve sivil toplum alanında kalması, dinî otorite ile siyasî
otorite arasındaki çekişmenin özerk üniversite nosyonunun doğmasına
yardımcı olmasıydı.

devletin eğitimdeki rolü

Ancak, 19. yüzyılın başlarında işler değişmeye başladı.
Aralarında nedensellik bağlantısı olmayan ama bazılarınca öyle olduğu
sanılan iki olgu bunda etkili oldu: Modern kapitalizmin doğması ve ulus
devletlerin oluşması. Kapitalizmin ekonomik zenginliği önceden eşi
benzeri görülmemiş ölçeklerde artırması, gittikçe artan miktarda genç
işgücünü üretim süreçlerinin dışında tutmayı -dolayısıyla yıllar alan
eğitime yönlendirmeyi- mümkün hâle getirdi. Ulus devletlerin altyapısını
oluşturan homojenleştirici siyasi felsefe ise, bütün vatandaşları
devletin şeklini ve özünü belirlediği eğitim süreçlerinden geçirerek
ideal -eşitlikçi, itaatkâr, erdemli, uyumlu- bireylerden müteşekkil bir
toplum oluşturma hayalini körükledi. Sonuç, başka bazı toplumsal alanlar
-meselâ toplumsal refah sistemi- gibi eğitim alanının da devletler
tarafından işgal edilmesiydi.

Bugün eğitim ve devlet birbirinden ayrılmaz ikili görünümünde.
Her yerde, ama her yerde devletler eğitime derinlemesine "burnunu
sokmuş" durumda. Böyle olması hiç garipsenmiyor, tam da tersine, meşru
ve gerekli görülüyor. Devletin eğitimde hem finansör, hem mal-hizmet
üreticisi, hem yönetici olarak yer alması, hatta tekel kurması, gerek
sağcı gerek solcu devletçilerce, kısmen ortak kısmen farklı
gerekçelerle, isteniyor. Ülkeler arasında bu bakımdan yalnızca derece
farkı var. İstikrarlı demokrasilerde eğitimde nispeten geniş bir
çoğulculuk alanı mevcutken, anti-demokratik ülkelerde ve problemli
demokrasilerde eğitim sistemi totaliter bir renk kazanıyor.

Türkiye hangi kategoride yer alıyor? Yıllar önce din eğitimiyle
ilgili bir araştırma projesi için okur ve araştırırken, Türkiye'nin
eğitim sisteminin demokratik ülkelerinkine değil, Sovyetler
Birliği'ninkine ve Arnavutluk'unkine benzediğini dehşet içinde
görmüştüm. Bu sistemin niteliklerini anlamak için, üniversite öncesi
eğitim açısından 1973'te çıkarılan (ve on defa değiştirilen veya ekleme
yapılan) Milli Eğitim Temel Kanunu'nun amaç maddesine (Md. 2),
üniversite eğitimi açısından Yüksek Öğretim Kanunu'nun amaç maddesine
(Md. 4) bakmak kâfi. Önemli ölçüde çakışan bu maddeler içe kapanık,
devlete ram olmuş, tek tip, resmî ideolojiyi harfiyen benimsemiş
nesiller yetiştirmeyi öngörüyor. Yıllardır ülkede neredeyse her şey
tartışılıyor ama bu konuya dokunulmuyordu. Geçen hafta önemli bir adım
atıldı. Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'in inisiyatifiyle MEB Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanun'da değişiklik yapıldı. Amaç maddesi
yenilendi. Uygarlık değerleriyle daha uyumlu, tek tipleştirmeyi esas
almayan, insan haklarını öne çıkaran, ekonomik bakımdan globalleşmeye
katkıda bulunacak becerileri geliştirmeyi temel alan bir amaç maddesi
getirildi. Bu son derece anlamlı ve yararlı bir adım oldu. Müelliflerini
tebrik etmek, bu ülkeyi seven ve uygar dünyanın parçası olmasını
isteyen herkesin görevi. Ancak, milli eğitimde gerçek bir reform sadece
kâğıt üzerinde değişiklik yaparak gerçekleştirilemez. Bakanlığın adının
değiştirilmesi ve Temel Kanun'un MEB Teşkilat Kanunu'nda yapılan
değişikliğe uydurulması başta olmak üzere daha yapılması gereken çok şey
var. Bu ise büyük bir siyasî cesaret ve geniş entelektüel
hazırlık-destek gerektiriyor. Umarım Milli Eğitim Bakanı ve hükümet
bunun bilincindedir.

_________________
Elif gibi yalnızım,
Ne esrem var, ne ötrem.
Ne beni durduran bir cezmim,
Ne de bana ben katan bir şeddem var.
Ne elimi tutan bir harf,
Ne anlam katan bir harekem...
Kalakaldım sayfalar ortasında.
Bir okuyan bekledim,
Bir hıfzeden belki...
Gölgesini istedim bir dostun med gibi…
Sızım elif sızısı...

Eğitim sisteminde reform mu? Atilla Yayla Sdfghj15
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://kutluforum.yetkinforum.com
 
Eğitim sisteminde reform mu? Atilla Yayla
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Finlandiya Eğitim Sistemi ve Başarısının Sırları-Finlandiya eğitim konusunda dünyada neden bir numara?
» DİN EĞİTİM ÖĞRETİM TEKNİK
» yayla muzu olarak da bilinen "ışgın" isimli sebzenin kanser hücrelerinin gelişimini durdurduğu ortaya çıktı
» EĞİTİM-ÖĞRETİM TEKNİK METODLARI
» Eğitim sistemimizin Hali Pür MELALİ-HİKAYE

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
KUTLU FORUM :: Din Kültürü Dersi-Eğitim Öğretim :: Eğitim & Ögretim-
Buraya geçin: