BENİM ÖĞRENCİM

BENİM ÖĞRENCİM

Kırk yıl öğretmenlik yaptım, abdestsiz sınıfa girmedim, okula mabede gider gibi gittim, diyen Mahir İz, peşinde olduğumuz, izini sürdüğümüz bir muallimdir.

Peşinde olduğumuz sadece o değil, aynı zamanda talebedir. Benim öğrencim diyeceğimiz kişilikli kimliklerin inşası için çabamız. Bu nedenle aşağıya yazdığım maddeler özlemini duyduğumuz insanın da özelliklerini ihtiva eder. (ihtiva ne hocam, lügat bak evladım, lügat ne hocam? ah!) On iki yılın sonunda artık “Benim Öğrencim” diyeceğim bir cevheri tarif etmek hakkına layık olduğumu zannediyorum.

Bu öğrenci rüyasını gördüğümüz, geleceğin dünyasında insanlık için bir meşale yakacak nitelikleri haizdir. (yine mi lügat, bak bir şey olmaz) Rüyanız neyse sizin için gelecek olan da odur. Bu nedenle hayal ettiğimiz talebenin şahsiyet özelliklerini en zirvelerde tasavvur ediyoruz.(tasavvur, hocam sözlüğümüze yazalım mı, yazın evladım) Ne diyor Mevlana, toprakta biten güller solar gider / Gönülde biten hoştur, daima yaşar. Gönle çalışıyoruz. “Hiçbir fetih sınıf kapısından girilerek yapılandan daha şerefli değildir” diyor, Mahir İz. Biz bu fethin peşindeyiz.

Aşağıdaki maddeler, talebede görmek istediklerimiz. Dileriz ki her şeyden önce bu vasıflar bizim fârik vasfımız olsun. (fârik mi, o da ne; hocam şapka kalkmadı mı? Şapka değil o oğlum, takke!)

Benim Öğrencim;

1. En iyi başlangıçların yaratıcının adıyla olduğunu bilir. O anahtar her kapıyı açan besmeledir.
2. Vatan, millet ve bayrağına sahip çıkma konusunu her şeyin üstünde tutar.
3. Anne ve babasından su istemez, onları zahmete sokmaktan azami ölçüde kaçınır. Annesine su getirir, onun duasının suları bile ters akıtacağına gönülden inanır. Bilir ki bir babanın duası peygamberin ümmetine duası gibidir.
4. İlk Oruç şiirini ezbere bilir. Ümmet kelimesinin anlamını “Bir ümmet anlaşıyor ışık hızıyla” mısraından öğrenmiştir.
5. Ekmek sıcak, Allah güzel, sen iyi mısraı onun marşlarından biridir.
6. Benim öğrencim, insanlara eziyet veren bir şeyi yoldan kaldırır.
7. Öfkelendiğinde onu yenmenin bir pehlivanı güreş meydanında yenmekten daha zor ve şerefli olduğunu bilir.
8. Yeryüzünde nerde bir acı varsa, kalbi oradadır. Elinden ne geliyorsa yapmaya çalışır. Ölümden kaçıp ülkesine sığınan garip insanlara karşı merhametlidir. Biz kendi karnımızı doyuramıyoruz, bunlar da nerden çıktı sığlığından fersah fersah uzaktır.
9. Su savaşı yapmaz, suyu doldurup tam arkadaşının kafasından aşağı dökmeye yeltendiğinde aklına susuz kalmış mazlum Afrikalı çocuklar gelir. O suyu götürüp bir ağacın dibine döker.
10. Benim öğrencim Çıngıraklı bir derviş gibidir. İster ki o sesle karıncalar ürksün. Ve ezilmekten kurtulsunlar. Etekleri zil çalmak deyiminin mimarıdırlar.
11. Benim öğrencim başarıyı bir put yapıp ona tapmaz. Elinden geleni yapar, gerisini Allah’a bırakır. Çok başarılı olmaktan önce ahlaklı, âlicenap olmanın önemine inanır. Allah’ın takdiri, okuldaki takdirden evlâdır.
12. Bay Peabody’den yanadır. İçeriğini bilmediği şeye önyargıyla saplanıp kalmaz. Yastığı hiç yırtmamaya çalışır. Bilir ki yastık yırtılırsa dikilse bile izi kalır.
13. Benim öğrencim ecdat kelimesinin ne anlama geldiğini bilir. Ecdadına karşı müthiş bir saygı içindedir. Gelenin keyfi için geçmişe sövmez. Geçmişin geleceği olduğunu bilir. Geçmişine dudak bükenlerin geleceğine dudak büktüğünü idrak etmiştir.
14. Talebe kelimesinin isteyen, ilmi talep eden demek olduğunu bildiğinden talebe olmaya çalışır, öğrenci olmaya değil.
15. Yüzyıllardır bu toprağın suyu ve havasıyla büyüyüp yetişen kelimeleri Türkçe değil diyerek kullanmayanları anlamak ister. Ama bunu başaramaz. Bu inatlarını İngilizce kelimelere karşı göstermelerini ister. Bilir ki kâmus namustur. (Kâmus ne demekti kız?)
16. Göğe bakmayı ihmal etmez. Göğe bakmanın gönlüne iyi geldiğini bilir.
17. Şiiri sever. Şiirin kabalıklarımızı yonttuğunu savunur.
18. Kendi değerlerini her şeyin üstünde tutsa da diğer fikirlere, değerlere, anlayışlara saygılıdır.
19. Stefan Zweig’in Rodin’den aldığı dersi bilir. En değerli, kıymetli eserlerin arkasında kendini unutmak kadar odaklanma ve kendini o işe verme vardır.
20. Derste konuşursam notum düşer, para cezası alırım demez. Hocamı üzmekten korkuyorum diyerek susan öğrencidir o. (nerde peki, burda işte. )
21. Mezun olduktan sonra yoldan geçerken selam vermeyen öğrenci benim öğrencim değildir. Yüzündeki gülücüğü, hoşluğu, muhabbeti nota bağlayan öğrenci benim dünyamda hiç olmadı.
22. Sever benim öğrencim. Aşık olur. Ama aşkı kirletmez. Aşkı olmayan kişinin misali taş gibidir. Ama manita değildir onun sevdiği. Ayran gönüllü değildir. Aşkın kalbi asıl sahibine hazırlayan bir iksir olduğunu anlamıştır. Onun hayran olduğu mesela uçurumda açan çiçektir.
23. Onun duvarında her türlü insani zaafı olan, çarpık ilişkilerin mahkumu olmuş zavallı Justinler yoktur. Onun duvarında gavuru titreten Fatih vardır, denize sürdüğü atıyla. Zidan vardır belki duvarında, küfürlü konuşan futbolcunun karnına salladığı o kel ve şahane kafasıyla…
24. Ronaldo ve Messi’yi başarıları için takdir eder. Ama Nepal ve Filistin’e yardım ettiği için Ronaldo’yu bir başka sever.
25. Yenilginin de zaferin bir parçası olduğunu bilir.
26. Kendisine kötü söz söyleyene aynı sözle mukabele etmez. Bu durumda karşısındakine bir ayna olur. Karşısındakinin düştüğü çukura düşmez.
27. Soru sormadan önce düşünür. İnsan sorusundan belli olur sözünü benden mutlaka duymuştur, not almıştır; güzel sözleri hep not aldığı defterine. Hocanın sınavda zaten yazılı olan sorusunu bir de ondan duymak isteyen arkadaşlarını uyarır. Şiişşşt akıllı olun, der onlara.
28. Hocaların arkasından hareket çekenlerin birer palyaço olduğunu bilir. Burunlarındaki kırmızı toplara güler. Birilerini çekiştirip dedikodu yapanların arasından ayrılır.
29. Ezan okunurken ona saygısız hareket etmez. Mehmet Akif Ersoy’un ezanı ayakta dinlediğini işitmiştir. Ezanı ayakta dinleyenin yazdığı şiiri ayakta okuduğumuzun bir anlamı olduğunu kavrar.
30. Kitap okumanın zararlarını bilir. O düşünmek istemeyen, görmek istemeyen, yeni dünyalar ve ufuklar keşfetmek istemeyenler için acayip zararlıdır.
31. Allah’a dayan, sa’ye sarıl, hikmete râm ol mısraını ezbere bilir. Allah’a güvenir, gayretlidir, hikmetli ve güzel olan her şeye bayılır. Hak ona bir gönül vermiştir. Ha demeden hayran olur.
32. Özenti değildir. Hele yabancı artistlere benzemenin yanından geçmez. Benzemeye çalıştığı Avrupalıların, Batılıların Amerikalıların daha yüz yıl önce gırtlağımızı sıkarak bizi boğmak istediğini hiç unutmaz. Amerikan tıraşı yapmak isteyen berbere kes traşı der.
33. Bütün bu özellikler kendisinde yoksa sınıfa giren hocanın yüzüne bir daha bakar. O ben değilsem kesin kendisi de o değildir.

Said Yavuz / 11 Haziran 2015