Hiç Yıkılmayacağını Düşünerek İnsanlara Kan Kusturan 11 Diktatör ve İbretlik Sonları Türkiye > Politika-24 Haziran 2015, 10:22'de eklendi, 24 Haziran 2015, 18:55'te güncellendi Samim SakaOnedio Editörü 753PaylaşımFacebook'ta Paylaş[url=https://twitter.com/share?via=onediocom&url=http%3A%2F%2Foned.io%2Fh%2F533224&text=Hi%C3%A7 Y%C4%B1k%C4%B1lmayaca%C4%9F%C4%B1n%C4%B1 D%C3%BC%C5%9F%C3%BCnerek %C4%B0nsanlara Kan Kusturan 11 Diktat%C3%B6r ve %C4%B0bretlik Sonlar%C4%B1]Twitter'da Paylaş [/url] İnsanoğlunun içinde yatan canavar bir kere uyanmayıversin. Bir daha dizginlemek mümkün olmayabiliyor bazen. Bu canavarı en kolay uyandıran şeylerden biri ise güçtür. Tarih, güç zehirlenmesi yaşayarak insanlara kan kusturmuş diktatörlerle doludur. Hemen hepsinin hikayesinde de bol bol ortak noktalar vardır. Yavaş yavaş yükselme, kontrolü ele alınca ilk iş muhaliflerinin üzerine çullanma, servet içinde yüzerken insanları yoksulluğa mahum etme, kaybedeceğini sezince ortalığı kana bulama vs. Birçoğu da kendini ilahi bir lütuf olarak görür ve tarihteki onca devrik diktatöre rağmen asla yenilmeyeceği kanısına kapılır. Yarınlar yokmuşcasına zulümlerine zulüm eklerler. Bunlardan bazıları tanıdık gelmiştir belki... Kimisi gerçekten de yaptıklarının bedeli ödetilemeden göçüp gitmiştir bu dünyadan. Ancak kimileri de suçlarının cezasını çok ağır bedellerle ödemiştir. İşte hiç yenilmeyecekmiş gibi yaşayan ancak sonu ibretlik olan 11 diktatör...
1. Adolf Hitler - Sovyet ordusu Berlin'e girince intihar etti...
Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi (NSDAP)'nin kurucusu ve başkanıydı. Almanya'nın başına geçince önce iç temizliğe girişerek muhaliflerini vahşice katletti. Geri kalanları da hapishanelere tıktı. Ardından hem 6 milyon Yahudi'nin katledildiği Yahudi Soykırımı'nın hem de on milyonlarca insanın hayatını kaybettiği ikinci dünya savaşının fitilini ateşledi. Tarihin en kanlı faşist diktatörlerinden biriydi. Savaşı kaybettiği kesinleşince ve Sovyet ordusu Berlin'e girince, yeni evlendiği Eva Braun ile birlikte intihar etti. Braun, siyanür kapsülünü ısırarak saniyeler içinde öldü. Hitler ise önce siyanür kapsülünü ısırdı, ardından aynı anda silahıyla kendisini kafasından vurarak öldü.
2. Benito Mussolini - Kurşuna dizildi ve cesedi Loreto Meydanı'nda teşhir edildi.
Avrupa'nın ilk faşist lideri olan Benito Mussolini, İtalya'nın başına geçtiği 1922 yılından sonra terör estirmeye başladı. Faşist parti dışındaki partileri kapatmak, gazetelere sansür uygulamak, sendikaları yasa dışı ilan etmek gibi pek çok faşizan politikayla halkı bezdirdi. Adolf Hitler ile müttefik olan faşist diktatör, saldırgan iç ve dış politikaları nedeniyle 400 bin insanın ölümünden sorumluydu. Roma İmparatorluğu'nu yeniden canlandıracağını iddia ediyordu. Cephelerdeki ve iç siyasetteki başarısızlıklarıyla başlayan çöküşünün ardından 25 Nisan 1945'te komünist partizanlar tarafından yakalandı. 28 Nisan'da metresi Clara Petacci ile birlikte kurşuna dizilerek öldürüldü. Ertesi gün Mussolini'nin, sevgilisinin ve birkaç yandaşının cesedi Milano'da Loreto Meydanı'ndaki Esso benzin istasyonunun çatısından başaşağı sallandırıldı.
3. Nikolay Çavuşesku - Eşiyle birlikte kurşuna dizildi...
1965'te Romanya'nın başına geçen Nikolay Çavuşesku, düşünce ve ifade özgürlüğüne karşı savaş açtı. Kendisi servet içinde yüzüp oldukça lüks bir hayat yaşarken, halk yiyecek ekmek bulmakta bile zorlanıyordu. 1989'da başlayan barışçıl gösteriler sırasında eylemcilerin üzerine ateş açılmasıyla olaylar daha da büyüdü ve ordunun da dahil olduğu bir ihtilale dönüştü. Kaçmaya çalışan Nikolay Çavuşesku ve eşi Elena Çavuşesku, 25 Aralık 1989'da yargılanarak kurşuna dizildiler.
4. Saddam Hüseyin - Asılarak idam edildi...
Irak'ın 5. Cumhurbaşkanı (1973-2003). 1970'li yıllardan itibaren devleti kademe kademe ele geçirmeye başladı. Bu dönemde Irak nüfusunun yalnızca beşte birini oluşturmalarına rağmen Sünni Araplar pek çok kilit yönetim kademesine getirildi. Hükümeti devirmeye çalışan veya bağımsızlık çabasına girişen Şiiler ve Kürtlere karşı pek çok kez sindirme girişiminde bulundu. Bu süreçlerde 5 bin kişinin öldüğü Halepçe Katliamı'nda olduğu gibi kimyasal silahlara da başvurdu. 2003 yılında, ABD ve Britanya öncülüğündeki koalisyon güçleri Irak'ı işgal etti. Harekatın başlamasından üç hafta sonra, 9 Nisan 2003 tarihinde başkent Bağdat'ın koalisyon güçlerinin eline geçmesiyle Saddam Hüseyin iktidarı sona erdi, kısa süre sonra da Baas Partisi yasaklandı. Yaklaşık sekiz ay sonra saklandığı sığınakta yakalanan Hüseyin daha sonra yargılandı. 5 Kasım 2006'da, idam cezasına mahkûm edildiğinde yaklaşık 2 milyon insanın ölümünden sorumluydu. 30 Aralık 2006'da asılarak idam edildi.
5. Muammer Kaddafi - Linç edildi...
1969'da yaptığı darbe ile Libya'nın başına geçti. 2011 yılında başlayan iç savaşa kadar da ülkeyi yönetti. Petrol zengini ülke, komşularına nazaran daha zengin görünse de kendinden başka hiçkimseye iktidar şansı tanımayan Kaddafi'nin yasakları ve kısıtlamalarıyla boğuşmak zorunda kaldı. Muhalifleri bastırmada sık sık şiddete başvurdu. Son olarak 2011 yılında başlayan içsavaşla devrildi ve isyancılar tarafından linç edilerek öldürüldü.
6. Hideki Tojo - Başarısız intihar girişiminin ardından asılarak idam edildi.
Japon ordusunun Çin'de ve Güneydoğu Asya'da işlediği insanlık suçlarının baş sorumlularından biri olan faşist general. Başbakanlığı döneminde Japonya'nın etki alanlarında yapılan ve yaklaşık 8 milyon insanın öldüğü katliamların da sorumlusudur. II. Dünya Savaşı sonrası kurulan Uzak Doğu Uluslararası Askerî Ceza Mahkemesi tarafından A Sınıfı savaş suçlusu olarak hüküm giydi. Tutuklanması için evi kuşatıldığında kendini göğsünden vurarak intihar etmeye çalıştı ancak kurtarıldı. Daha sonra 23 Aralık 1948'de asılarak idam edildi.
7. Pol Pot - Ev hapsinde öldü
Kurduğu ve yönettiği Kızıl Kmerler adlı radikal komünist hareket ile verdiği gerilla savaşı sonucu Kamboçya yönetimini ele geçirdi ve 1975-1979 yılları arasında yönetti. Kentlerde yaşayan milyonlarca insanı zor kullanarak köylere yerleştirerek çiftliklerde ve pirinç tarlalarında çalıştı. Yaklaşık 1.5 milyon insanın çekiç, balta ve kürekle öldürme emri verdi. İktidarda olduğu süre içinde 7 milyonluk Kamboçya nüfusunun 3 milyon 300 binini katletti. 1979'da devrilince Kamboçya'nın ormanlık bölgelerine kaçtı ve burada gerilla hareketine devam etti. 1997'de tekrar başkenti ele geçirmeye çalıştı ancak başarısız oldu. Bunun üzerine yandaşlarınca ömür boyu ev hapsine mahkum edildi. 1998'de kimi iddialara göre kalp krizi nedeniyle, Kızıl Kmerler'in iddialarına göre ise intihar ederek öldü.
8. Mobutu Sese Seko - Canını zor kurtardı, sürgünde öldü.
32 yıl boyunca (1965–1997) o zamanki adıyla Zaire günümüzdeki adıyla Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin devlet başkanlığını yapmıştır. Yönetim süresi boyunca yanlış politikalarla zengin yeraltı kaynakları olan ülkeyi fakirleştirmiştir. Aynı zamanda demir yumrukla yönettiği ülkede aykırı seslere karşı da tolerans göstermemiştir. Kendisini sürekli ilahi bir güç olarak gösteriyor, bu şekilde tasvir ettiriyordu. 1994'ta yaşanan Ruanda soykırımı sırasında Hutuları desteklediği için Tutsilerin tepkisini çeken Mobutu, Kasım 1996'da ülkenin doğusundaki Tutsileri sınır dışı etmeye çalışması üzerine Uganda ve Ruanda hükümetlerinin desteğini alan Laurent-Désiré Kabila liderliğindeki Tutsiler ve diğer Mobutu muhalifi gruplar başkent Kinşasa'ya yürüyüşe geçti. Ne kanser hastası olan Mobutu ne de emrindeki silahlı kuvvetler direnecek durumda olmadığından Mobutu'nın isteği üzerine başlayan barış görüşmeleri başarısızlıkla sonuçlandı. 16 Mayıs 1997'de Kinşasa'yı ele geçiren muhalif gruplar 32 yıllık Mobutu iktidarını devirdiler. Devrilen Mobutu sürgün olarak önce geçici olarak Togo'ya ardından Fas'a gitti. 7 Eylül 1997'de sürgündeyken prostat kanseri'nden yaşamını yitirdi ve Fas'ta defnedildi.
1954 ve 1989 yılları arasında Paraguay'ı yöneten askeri diktatör. Latin Amerika'da 20. yüzyılın en uzun süren diktatörlüğünü kurmuştur. 4 Mayıs 1954'te Başkan Federico Chavez'i devirdi. Ardından yalnızca kendisinin aday olduğu bir seçimle devlet başkanlığına geldi. Bir yandan kırsal kesimdeki yoksullar ile kent işçilerinin huzursuzluğunu yatıştırmaya çalışırken, bir yandan da büyük toprak sahiplerinin ve işadamlarının çıkarlarını kolladı. Meclisi ve mahkemeleri yandaşlarıyla doldurdu. Altı kez art arda başkan seçilmesini meşrulaştırmak için 1967 ve 1977'de anayasa iki kez değiştirildi. Rejim karşıtlarına ağır baskılar uyguladı. 1983 ve 1988'de iki kez daha devlet başkanlığına seçilen Stroessner, Şubat 1989'da bir askeri darbeyle yönetimden uzaklaştırıldı. Darbeden sonra bir sonraki on yedi buçuk yıl sürgünde yaşayacağı Brezilya'ya kaçtı. Ölümünden önce ülkesine dönmek istedi ama hükümet izin vermedi. 16 Ağustos 2006'da öldü.
10. İdi Amin - Ülkesine dönebilmek için yalvardı, sürgünde öldü...
1971-1979 arasında devlet başkanlığı yapmış olan Ugandalı asker diktatör. İdi Amin'in yönetimi sırasında politik baskı, etnik ayrımcılığın yanı sıra insan hakları ihlalleri yoğun şekilde gözlemlendi. Uluslararası gözlemciler ve insan hakları gruplarının tahminlerine göre, 100,000 ila 500,000 insan İdi Amin'in yönetimde olduğu dönemde öldürüldü. Ekim 1978'de Tanzanya tarafından desteklenen Uganda Ulusal Kurtuluş Ordusu adlı gerillaların saldırıları başladı. Sonunda 13 Nisan 1979'da isyancı gerillalar başkent Kampala'ya ulaşmadan önce, ülke dışına kaçtı. İdi Amin, hayatının geri kalanında Uganda'ya dönmesine izin vermesi için Uganda Devlet Başkanı Yoweri Museveni'ye yalvardı ancak Yoeri izin vermedi. Amin, 16 Ağustos 2003 tarihinde, Cidde'de, hastanede öldü ve Cidde Ruwais Mezarlığına gömüldü.
Eski Yugoslavya'nın ve Sırbistan'ın Devlet Başkanlığını yaptı. Balkan Kasabı lakabıyla anılan savaş suçlusu Slobodan Milosevic, Bosna'da gerçekleştirdiği vahşi katliamlarda 250 bin kişinin ölümüne neden oldu. Savaş suçlarının dışında hakkında birçok yolsuzluk suçlaması da vardı. Yenilmez olduğunu düşünen Milosevic, "Beni mahvedemezler ve kıramazlar!" diyordu... 2000 yılında yapılan seçimler ve ardından patlak veren isyanla iktidarı kaybeden Milosevic, önce Belgrad Cezaevi'ne gönderildi. Ardından Hollanda'nın Lahey kentinde kurulan Savaş Suçları Mahkemesi'nde yargılandı. 11 Mart 2006'da savaş suçlarından yargılandığı sırada Lahey'de öldü.
En son huzeyfe tarafından Çarş. Şub. 24, 2016 7:28 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
huzeyfe Süper Moderatör
Mesaj Sayısı : 7719 Rep Gücü : 18108 Rep Puanı : 23 Kayıt tarihi : 27/03/09
Konu: Tarihin Gördüğü En Acımasız 11 Diktatör Çarş. Şub. 24, 2016 7:23 am
Tarihin Gördüğü En Acımasız 11 Diktatör Onedio Özel-20 Mayıs 2014, 13:14'te eklendi ZyayrdmOnedio Üyesi 2.4bPaylaşımFacebook'ta Paylaş[url=https://twitter.com/share?via=nedicencom&url=http%3A%2F%2Foned.io%2Fh%2F306880&text=Tarihin G%C3%B6rd%C3%BC%C4%9F%C3%BC En Ac%C4%B1mas%C4%B1z 11 Diktat%C3%B6r]Twitter'da Paylaş [/url] Bu adamlar gerçekten katliam konusunda master yapmış acımasız kişiler. Öldürmek, yok etmek bu insanların kanında var. İşte tarihin gördüğü içlerinde insanlık namına his bulunmayan binlerce insanın kanı eline bulaşmış 11 diktatör. Kaynak: http://tixtoks.com
1. Mao Zedong
Çin Komünist Devrim’i lideri, iktidara geldiği ilk beş yılında 5 Milyondan fazla insanı idam ederek veya işçi kamplarına göndererek öldürdü.“İleri Büyük Atılım” ve “Kültür Devrimi” adını verdiği iki adet sosyal programı vardı. Birinci hedef Çin’i süratle endüstriyelleştirmek bu programların uygulama safhasında 20 milyondan fazla insan açlıktan öldü. Sonrasında “Sosyalist Eğitim” hamlesi adı altında kendisine muhalif entellektüelleri öldürmeye başladı.Bu program sonucuda 4-7 milyon insan öldü.100 Çiçek Harekatı ile 30 milyon insanın bir kaç ay içinde açlıktan ölmesine neden oldu. Katlettiği insan sayısı 50 milyondan fazladır. İnsanlık tarihinin en kanlı diktatörüdür.
2. Adolf Hitler
Alman Nazi Partisi lideri. 1934-1945 yılları arasında Almanya’nın tartışmasız tek diktatörüdür. Amacı Yahudilerden kurtulmak ve Avrupa’da hegamonya kurmaktı. Döneminde Alman endüstrisi büyük bir ivme kazanmış ve korkunç boyutlarda silahlanmıştır. 6 milyon Yahudi olmak üzere 17 milyondan fazla insanın ölümüne sebep olmuştur.
3. Leopold II
1865-1909 yılları arasında hükümdarlık yapmış Belçika’nın ikinci kralıdır. Kendisi sömürgeciliğe yürekten inanıyordu. Kongo halkına yaptığı insanlık dışı eziyetler ve katliamlarla adını tarihe yazdırmıştır. II.Leopold’un hükümdarlığı döneminde, Kongo nüfusu tahminen 20-30 milyondan 9 milyonun altına düştü.
4. Josef Stalin
Komünist Parti’nin ilk genel sekreteridir. Lenin’in ölümünden sonra 1924′te Sovyet lideri olur. İktidara gelirgelmez Sovyetleri sanayileştirmek adına tarım üretimini yok eder ve korkunç bir kıtlığa sebep olur. Ukrayna’da açlıktan öldürdüğü insan sayısı 10 milyondan fazladır. 1930′ların sonuna doğru “Büyük Temizlik” adını verdiği bir girişim yapar. Bu girişim, kendisine muhalif insanları ortadan kaldırdığı paranoyak bir kampanyaya dönüşmüştür. Stalin’in parti konuşmalarında, kendisini 32 dişini göstermeden alkışlayan delegeleri bile öldürttüğü söylenmektedir. 1939 yılında Hitler ile saldırmazlık anlaşması yapar ama Hitler bu anlaşmaya uymaz. Bunun üzerine Sovyetler müttefiklere katılır ve savaş esnasında 23.9 milyon insan ölür.
5. Hideko Tojo
Japon İmparatorluk Kara Kuvvetleri’nin orgenerali ve Japonya’nın 40. başbakanı. 2. Dünya Savaşı sırasında Çin’de ve Güneydoğu Asya’da soykırım yaparak 5 milyondan insanın ölümüne sebep oldu.
6. II.Nicholas
Rusya’da 3 milyondan fazla insanın ölümüne doğrudan sebep olmuştur. Yaptığı katliamlardan dolayı “Kanlı Nicholas” olarakta bilinir.
7. Pol Pot
Kamboçya komünist harekatı lideri. İktidara geldikten sonra ülkede bir temizlik yapmaya karar verdi ve yaklaşık 2 milyon insanın ölmüne yol açtı. İnsanları köylerini terketmeye ve çok zor şartlar altında çalışmaya zorladı. İnsanları tam olarak köle koşullarında çalıştırıyor, çok az sağlık sağlık hizmeti sağlıyor ve pek çoğunu idam ettiriyordu. Kamboçya nüfusunun yaklaşık 1/5′ini öldürmüştür.
8. Saddam Hüseyin
Saddam Hüseyin, hayatı boyunca sayısız çatışmaları kışkırttığı bilinen bir liderdi. Soykırımlar yapmıştır ve 2 milyon civarı insan öldürdüğü tahmin ediliyor.
9. Kim il-Sung
Kuzey Kore’ye komünizmi getiren ve katı bir diktatörlük uygulayan bir lider. Bu kişi aynı zamanda oğluna diktatörlük devreden tek komünist liderdir. Açlıktan, hastalıktan, bakımsızlıktan kırdırdığı insanların yanı sıra idamları ve suikastları ile yaklaşık 1.6 milyon Korelinin ölümüne neden olmuştur.
10. Mengistu Haile Mariam
Etiyopya eski devlet başkanı. Yüzlerce yıllık monarşiyi devirip sosyalist bir devlet kurmayı amaçlamış olan askeri devlet adamıdır. Muhaliflerini başlatmış olduğu “Kızıl Terör” adlı bir kampanya ile katletti ve soykırım üzerine çalışmalarda bulundu. Kendisi diğer komünist diktatörler gibi sanayileşme adı altında köylülere işkence etti, tarımsal faaliyetleri durdurdu ve çok büyük bir kıtlığa sebep oldu. Öldürdüğü insan sayısı tahminen 400bin ile 1.5 milyon arasıdır.
11. Yakubu Gowon
Nijerya iç savaşı denilen olaya sebep olmuştur. Bu savaşta 1 milyon sivil ve 100bin asker hayatını kaybetmiştir.
huzeyfe Süper Moderatör
Mesaj Sayısı : 7719 Rep Gücü : 18108 Rep Puanı : 23 Kayıt tarihi : 27/03/09
Konu: Geri: 11 Diktatör ve İbretlik Sonları Çarş. Şub. 24, 2016 7:27 am
Maximilien Robespierre: Fransız devrimin liderliğini yapan Robespierre, 40 bin kişinin ölümüne neden oldu. Öldürülenler arasında din adamları, aristokratlar ile işçi ve köylüler bulunuyor. Ayetullah Humeyni: 1979-1989 yılları arasında İran’ın liderliğini yapan Humeyni döneminde 30 bin rejim karşıtının öldürüldüğü belirtiliyor. 1989 yılında 86 yaşında ölen Ayetullah Humeyni, İranlı siyasi tutukluların yaşamasına izin vermedi. Foto galeri için tıklayınız İdi Amin: Uganda ordusunda subay olurken 1971 yılında gerçekleştirdiği darbeyle işbaşına geçen Amin, insan hakları ihlalleri, politik bastı ve etnik katliamlarla anıldı. 50 ila 80 bin kişinin öldürüldüğü dönemde 60 bin Asyalıyı da İngiliz pasaportuna sahip olduğu için sınır dışı etti. Ölümüne kadar Uganda’yı yöneten İdi Amin yaptıklarından pişman olmadığını sürekli dile getirdi.
Belçika Kralı II. Leopold: 1865-1909 yılları arasında Belçika krallığını yürüten Leopold, Afrika’da 3 milyon Kongolu’nun ölümünden sorumlu tutuluyor. Kendisi için özel bir ordu kuran II. Leopold, Kongo’da kouçuk ve fildişi elde etmek için oluşturulan merkezlerde işkenceden yapmaktan geri durmadı. Pol Pot: Kamboçya’da gerilla savaşıyla iktidarı ele geçirerek 1975-79 arasında ülkeyi yöneten radikal komünist hareket Kızıl Kmerler’in başında olan Pol Pot, 1.5 milyon insanı çekiçler, balta ve küreklerle öldürme emrini verdi .Kentlerde yaşayan milyonlarca kişi zorla köylere yerleştirilerek, kolektif çiftliklerde çalışmaya zorlayan Pol Pot 1998 yılında hayatını kaybetti. Korkunç İvan: İvan Vasiliyeviç yani bilinen adıyla Korkunç İvan üç yaşında Rusya’nın başına geçti. İlk Rus Çarı olarak bilinen Korkunç İvan döneminde yüzbinlerce insan sürgüne gönderildi. Kendi oğlunu öldermekten bile çekinmeyen İvan satranç oynarken öldü. Josef Stalin: 1922’den, 1953 yılındaki ölümüne kadar 31 sene boyunca SSCB’nın liderliğini ve Sovyetler Birliği Komünist Partisi’nin liderliği anlamına gelen Genel Sekreterliğini yapmıştır. 10 milyon ila 60 milyon arasında insan Stalin döneminde öldürülmüştür.
Adolf Hitler: Adolf Hitler 1933 yılında Almanya’nın başbakanı ve 1934’den ölümüne kadar Almanya’nın Führer’i oldu. Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi (NSDAP)’nin kurucusu ve başkanıydı. Ekonominin tekrar kurulması, yeniden silahlandırılmış bir ordu ve totaliter ve faşist bir rejimle; Hitler saldırgan bir dış politika izleyerek Alman “yaşam alanı”nı (Lebensraum) genişletmek amacıyla Polonya’ya saldırdı Avrupa ve Asya’nın büyük bölümünü istila etti. 30 Nisan 1945 günü intihar ederek, yaşamına son verdi Nazi’lerin ırkçılığı sonucu 11 ile 14 milyon arasında insan öldürüldü. Bunların arasında Museviler ve Çingeneler yer aldı.
huzeyfe Süper Moderatör
Mesaj Sayısı : 7719 Rep Gücü : 18108 Rep Puanı : 23 Kayıt tarihi : 27/03/09
Konu: Geri: 11 Diktatör ve İbretlik Sonları Paz Mayıs 15, 2016 9:52 am
Sözlük anlamıyla diktatör; Bütün siyasî yetkileri kendinde toplamış bulunan kimse ve zorba olarak tanımlanmaktadır. Dünya tarihine damgasını vurmuş diktatörler ve talihsiz ülkeler;
Adolf Hitler, 1889–1945 yıllarında Almanya’da konakladı. Kurban sayısı 60 milyon. Partililer ve yandaşları kendilerini kısaca Nazi olarak tanımlıyorlardı. Alman ırkının üstünlüğünü kanıtlamaya çalışırken dünyadaki en büyük katliamları gerçekleştiren Hitler’in lakabı Führer yani Lider’di.
Josef Stalin, 1879–1945 yıllarında Rusya’da konakladı. Kurban sayısı 20 milyon. Orta ve Doğu Avrupa’da komünist rejimler kurdurdu. Daha sonra bu ülkelerin dünyadan izole edilmesi Churchill tarafından “demir perde” diye anılmıştı. Lakabı olan ‘Stalin’ Rusça da çelik anlamına gelir.
Mao Zeodung,1893–1976 yıllarında Çin’de komünizm fırtınaları içersinde 14–20 milyon insanın ölümüne Mao sebebiyet verdi. Mao’ya yakıştırılan lakap ise Başkan Mao’dur.
Kim-il Sung, talihsiz ülke Kuzey Kore. 1912–1994 yıllarında Kuzey Kore’de konaklamıştır. 1948 yılından öldüğü 1994 yılına kadar devlet başkanlığına devam ettirmiştir. Yerine oğlu Kim Jong-il geçmiştir. 3 milyon insanın katili olan Kim-il Sung’ın lakabı Yüce Lider’di.
Saddam Hüseyin, 1937–2006 yılları arasında Irak’ta yaşadı. 2003 yılında Amerika’nın Irak’a müdahalesi sonunda diktatörlüğüne son verildi. 30 Aralık 2006 da asılarak öldürüldü.2 milyon insanın ölümünden sorumlu olan Saddam Hüseyin’in lakabı Büyük Amca idi. Francisca Franco, 1892–1975 yılları arasında konakladığı İspanya’nın faşist bir yönetiminin liderlerindendir. Faşist yönetiminin bilânçosu 1–2 milyon ölümdü. İspanyolların faşist liderlerin yakıştırdığı lakap El Caudillo yani Lider’di.
Pol Pot, 1925–1998 yılları arasında Kamboçya’da bütün insanların cinsiyet ve yaşlarını gözetmeksizin pirinç tarlalarına süren Pot, komünizm karşıtlığı ile de tanınmaktadır. 3 milyon Kamboçyalının ölümden tek başına sorumlu olmağını son röportajında açıklayan Pot,1998 yılında kalp krizi geçirerek öldü. Lakabı Bir Nolu Kardeş olan Pot’a dünyada yakıştırılan lakap ise Bir Nolu Düşman Kardeş idi.
Benito Mussolini, 1883–1945 yıllarında İtalya’da faşizmin en büyük uygulamacısıdır. Faşist partiler dışında bütün partileri kapatmıştır. İl Duce yani Lider olarak anılan Mussolini 400 bin insanın ölümünden sorumlu kişidir.
İdi Amin, 1923–2003 yılları arasında Uganda da 300 bin insanın ölümünden sorumludur. 90lı yıllarda ülkesindeki Asyalıların özellikle Hintlilerin ülkeyi terk etmesini sağlamıştır.
Slobodan Miloseviç, 2006 yılında Lahey ölmüştür. Bosna’da katliamlar gerçekleştiren, 250 bin insanın ölümünün sorumlusu olan Miloseviç’in lakabı Balkan Kasabı’dır.
Nikolay Çavuşesku, Romanya 1918–1979 yılları arasında Romanya’da konakladı. Komünist patentli bir diktatördü. Kendisine muhalefete izin vermeyen faşist liderlerinde birisiydi. 10 bin kişinin ölümünden sorumludur. Karpatların Dâhisi lakabına sahiptir.
Ayetullah Humeyni-İran- Ayetullah Humeyni ( 17 Mayıs, 1900 – 3 Haziran, 1989), İran’da Şah rejiminin devrilmesini sağlayan Şiî lider. İran İslam Devrimi’nin Ruhani önderidir. 17 Mayıs 1900’de İran’ın Humeyn şehrinde doğdu. 3 Haziran 1989’da Tahran’da öldü.
1964’de ülkesinden sürüldü. Kısa süre Irak ve Türkiye’de kaldıktan sonra geçtiği Fransa’da 1 Şubat 1979’a kadar ikamet etti. 11 Şubat’ta Şah yönetimini deviren ayaklanmaları yönetti. İran onun sağlığında 1980- 1988 arasında 8 yıl Irak’la savaştı. 1989’da Salman Rüşdi hakkında ölüm fetvası yayınladı. Çevresinde tanınmış Şiilerden olan babasının bir toprak ağası tarafından öldürülmesi üzerine ağabeyi tarafından büyütüldü. Babasının öldürülmesinin gerisinde Şah’ın olduğuna inandığından, küçük yaştan îtibâren Şahlık rejimine düşman oldu. Şah’ın Sünni Müslümanlara serbest hareket imkânı sağlaması da bu düşmanlığını arttırdı. İran’da çeşitli medreselerde eğitim gördükten sonra 1950’de Ayetullah Kuşani’nin ölümü üzerine İran Şii topluluğunun başına geçip 1962’de Kum’a yerleşti. 1963’te Şah Rıza Pehlevi’ye karşı girişilen gösterileri düzenleyenlerden olduğu için tutuklandı.
4 Kasım 1964’te sürgün edildi ve Irak’ta Necef’e yerleşti. 6 Ekim 1978’de Irak’ı da terk etmesi istenince Paris’in banliyösü olan Neauple-le-Château’ya yerleşti. Oradan Fransa başta olmak üzere çeşitli Avrupa ülkelerinin sağladığı imkanlarla İran’da Şah yönetiminin yıkılması ve Şiî inancına dayalı bir devlet kurulması gâyesiyle propagandaya girişti. 1978-79 yıllarında İran’da yaygınlaşan kitle gösterileri sonunda Şah Rıza Pehlevî 16 Ocak 1979’da İran’ı terk etmek mecburiyetinde kaldı. 1 Şubat 1979’da İran’a dönen Humeyni ömür boyu dini lider ilan edildi ve Kum’a yerleşti.
İran’da Şiî inancına dayalı cumhûriyeti kurduktan sonra muhaliflerini sırasıyla bertaraf eden Humeyni, binlerce kişiyi öldürttü veya hapse attırdı. Sünnî Müslümanlara da çeşitli zulümler yaptı. 1980’de başlayan ve 1988’e kadar süren Irak Harbi sırasında barışçı bir çözüm arayışını uzun süre reddetti ve savaşın Saddam devrilinceye kadar sürdürüleceğini îlân etti. Ortadoğudaki çeşitli ülkelerde yaşayan Şiî militanları destekleyerek bölgede terörün artmasına sebeb oldu. 1989 yılı başlarında hastalandı ve Haziran ayı başında öldü.
Fulgencio Batista-Küba- Fulgencio Batista y Zaldívar (kabaca okunuş: Fulyensio Batista) ( 16 Ocak 1901 – 6 Ağustos 1973) Küba’nın 1933 – 1940 arası gayri resmi (pratikteki) askeri lideri. 1940 – 1944 arası Küba’nın resmi başkanı. 8 yıl sonra, 1952’de, geri döndü ve gerçekleştirdiği askeri darbeyle başa geldi. Ancak 1959’da Fidel Castro önderliğindeki Küba Devrimi’yle devrildi ve ülkeden kaçtı. 1973’te İspanya’da öldü.
Anostocio Garcia Somoza-Nikaragua – Anastasio Somoza Debayle ( 5 Aralık 1925 – 17 Eylül 1980), 1967 – 1972 ve 1974- 1979 arasında Nikaragua devlet başkanı. 1936’dan 1979’a kadar ülkeyi yöneten Somoza Ailesi’nden başkanlık yapan son kişidir. Anastasio Somoza García’nın ikinci oğluydu. ABD Harp Okulu’ndan mezun olduktan sonra, babası tarafından ulusal muhafızların başına getirildi.
Anastasio Somoza Garcí*a’nın 1956’da bir suikast sonucunda öldürülmesinden sonra yerine büyük oğlu Luis Somoza Debayle geçti.Ancak, ikinci kez başkan olmayı reddettiğinden, başkanlık görevi 1963’ten 1967’e değin Somoza ailesine yakın siyasetçilerce yürütüldü. 1967’de abisi Luis Somoza’nın kalp krizi geçirerek ölmesinden sonra, başkan seçilen Anastasio Somoza Debayle babası gibi sert bir yönetim kurdu ve aile servetini genişletmeyi sürdürdü. 1972’de görevini bıraktıysa da 1974’te yeniden başkan oldu ve yeni bir anayasayla görevini 1981’e değin uzattı.
23 Ekim 1972’de başkent Managua’yı vuran deprem nedeniyle ülkeye gönderilen yardımların el altından Somoza ailesi ve yakınları tarafından paylaştırıldığı iddia edildi.Baskıcı yönetiminin yol açtığı şiddetli ayaklanmaların, FSLN’nin sürdürdüğü bir iç savaşa dönüşmesi ve yaygınlaşan insan hakları ihlallerine ilişkin ülke dışında yayılan iddialar nedeniyle ABD yönetiminin Somoza rejimine yaptığı yardımı kesmesi, 1979’da istifasına yol açtı. ABD’ye girişi kabul edilmeyen Anastasio Somoza, Paraguay’da sürgün yaşamına başladı. 1980’de Devrimci Halk Ordusu (ERP) adlı Arjantinli bir sol örgütün üyeleri tarafından öldürüldü.
Auguste Ugarte Pinochet-Şili – Augusto José Ramón Pinochet Ugarte (d. 25 Kasım 1915 Valparaíso, Şili- 10 Aralık 2006), Şilili bir general ve politikacı. Salvador Allende hükümetine karşı yapılan askeri darbeden sonra, 11 Eylül 1973’den 11 Mart 1990’a kadar Şili’yi dikta rejimi ile yönetmiştir. 10 Aralık 2006’da 91 yaşında kalp krizi geçirerek ölmüştür.
Francais Duvalier-Haiti – D r. François Duvalier, lakabı Papa Doc (d. 14 Nisan 1907 – ö. 21 Nisan 1971), Haiti’nin ilk kez 14 yıl gibi uzun bir süre iktidarda kalabilen devlet başkanı. Haiti Üniversitesi Tıp Okulu’ndan 1934’te mezun oldu. 1943’e değin okul hastanesinde doktor olarak çalıştı.Daha sonra frambezi hastalığına karşı ABD’nin desteğiyle yürütülen kampanyada etkin bir rol oynadı.Günlük ”Action Nationale” gazetesinde yazılar yazarken, mistik düşünür Lorimer Denis’nin etkisi altına girdi ve siyah milliyetçiliği ile Vudu kültünü Haiti kültürünün ana kaynakları olarak kabul eden yazarlardan oluşan Ozanlar Grubu’na (Le Groupe des Griots) katıldı.
Başkan Dumarsais Estime’nin yandaşlarından olan Duvalier, 1946’da Ulusal Halk Sağlığı Hizmetleri genel müdürlüğüne atandı. 1948’de çalışma bakan yardımcısı, ertesi yıl da halk sağlığı ve çalışma bakanı oldu. 10 Mayıs 1950’de Paul E. Magloire önderliğindeki askeri bir cuntanın Estime’yi devirmesiyle bakanlıktan ayrıldı. 1951- 1954 arasında eski görevine dönerek Amerikan Sağlık Misyonu ile çalıştı ve bir yandan da Magloire’a karşı direnişi örgütlemeye başladı. 1954’te muhalefetin önde gelen temsilcisi olarak yeraltına geçti. Magloire’ın başkanlıktan istifasını ( Aralık 1956) izleyen 10 ay içinde kurulan altı hükümetin çoğunda yandaşlarının yer almasını sağladı.
Halkçı reformları ve siyah milliyetçiliğini temel alan bir seçim kampanyasının ardından Eylül 1957’de başkan seçildi.İktidarını sağlamlaştırmaya girişerek asker sayısını azalttı; rejim düşmanı olarak görülen kişileri yıldırmak ve yok etmek amacıyla, başyardımcısı Clement Barbot’yla birlikte gizli polis kuvveti Tonton Macoute’ları örgütledi. 1959’da bir kalp krizi geçirdi.Yeniden sağlığına kavuştuğunda ilk iş olarak yerine vekalet eden Barbot’yu hapse attırdı.Görev süresini 1967’ye değin uzatmak amacıyla 1961’deki yasama meclisi seçimlerine hile karıştırması ve despotça önlemlere başvurması, ABD’nin Haiti’ye yaptığı dış yardımın kesilmesine neden oldu.
Aynı yıl, cezaevinden çıktıktan sonra bir ayaklanma girişiminde bulunan Barbot’yu öldürttü.Kendisini devrimeye yönelik başka girişimleri de sindirdi. 1963 sonlarında kendisini Haiti ulusunun temsilcisi olarak yarı tanrısallaştıran bir kült yaratarak daha baskıcı bir rejime yöneldi. Nisan 1964’te ömür boyu devlet başkanı ilan edildi.Diplomatik alanda büyük ölçüde yalnızlaşmasına, din adamlarına karşı davranışlarından dolayı 1966’ya değin aforozlu kalmasına ve çeşitli suikast tehditlerine karşın, önceki başkanlardan daha uzun süre iktidarda kalmayı başardı.Teröre dayalı rejimiyle siyasi muhalefeti bastırarak Haiti’de alışılmamış bir siyasi istikrar ortamı yarattı.Böylece ölümünden sonra oğlu Jean-Claude Duvalier’nin ömür boyu devlet başkanı olarak yerine geçmesini sağladı.
Robert Mugabe-Zimbabve – Robert Gabriel Mugabe (d. 21 Şubat, 1924), Zimbabve’nin cumhurbaşkanı. 1980 yılında başbakan seçildiğinden bu yana ülkeyi yönetmektedir. Dünya çapında bir çok eleştiriye tabi tutlan Mugabe hükümeti yolsuzluk, siyasi muhalefeti bastırmak, toprak reformunu kötü idare etmek, ekonomiyi kötü yönetmek ve insan haklarını ihlal etmekle suçlanmaktadır. Zimbabve, 2007 yılı itibariyle dünyanın en yüksek enflasyon oranına sahip ülkedir ve bu oranın sene sonuna kadar %1.5 milyon olacağı tahmin edilmektedir.
Mugabe, 1970li yıllarda lideri olduğu Zimbabve Afrikalı Ulusal Birliği’yle, çoğunluğu beyaz olan Rodezya hükümetine karşı sürdürdüğü gerilla savaşı sonucunda ün kazandı.