KUR’AN ; ÇAĞLAR ÜSTÜ, ESKİMEZ, TEK İLÂHİ KİTAPTIR
Kur’an nazil olalı 1400 sene olmasına rağmen tazeliğini, aktivitesini, güncelliğini asla kaybetmemiştir. Buna genel olarak 3 sebebe bağlayabiliriz.
Kur’an’ın kelimeleri değişmediği halde anlamı bilim geliştikçe yenilenir. Örneğin Enbiya Suresi âyet 32’de “gök yüzünü korunmuş bir tavan kıldık” buyrulmaktadır. Eskiden insanlar gökyüzünün meleklerce korunduğunu öğrenmiş olmaktadırlar.
Kur’an isim, zaman, yer gibi değişken şeyleri değil de, özellik gibi değişmeyen şeyleri bizlere bildirir. Kur’an meselâ Yezit isimli bir kavmi yok ettiğini bizlere söylemezde (yani isimler üzerinde durmazda), haksızlık yapan, adaletsiz davranan, fuhuş,-ahlâksızlığı-a sapmış toplumları yok ettiğini bize bildirir. Meselâ, Yezit isimli bir kavmin yok edilmesi günümüz insanlarını direk olarak ilgilendirmez. Fakat, haksız, adaletsiz, ahlâksız toplumların geçmişte yok edilmesi aynı özelliğe sahip günümüz toplumların da helâka uğrayabileceğini, gelecekte de aynı özelliğe sahip toplumların yok edilebileceğini bizlere habere vermiş olur. Böylece Kur’an aktüalitesini kaybetmemiş, devamlı güncelliğini korumuş olur.
Kur’an değişmez doğruları bizlere bildirir. Kur’an-ı Kerim’in emretmiş olduğu ahlâk, iyilik, doğruluk, temizlik... her zaman doğru, yasakladığı cinayet, fuhuş, içki, kumar, rüşvet... gibi şeyler eskidende kötüydü, şimdi de kötüdür, uzayda da kötü olacaktır.
Kur’an Allah kelâmıdır, Allah sözüdür. Çağlar üstü faal, canlı hayatla iç içe dünya hayatının mutluluk anahtarı, âhirette cennete girmenin şifresi konumundadır. Kur’an’ın bir harfi bile değişmemiş, değiştirilememiş ve asla da değişmeyecek ve eskimeyecektir.
KUR-AN’IN YAZILMASI
Cebrail (a.s) vasıtasıyla,Allah’tan gelen ayetleri Hz. Muhammed hemen ezberlerdi. Sonra Hz- Resul bu ayetleri hem ashabına yazdırır.(tahta,taş,deri,papürüs,kağıt) hem de ezberlettirirdi.
Hz-Resul vefat ettiğinde bu ayetlerin hepsi yazılı ve ezberlenmiş) olarak bir arada bulunuyordu.
Hz-Ebu Bekir döneminde bu Kur’an ayetleri Zeyd bin Sabit liderliğindeki hafızlar komisyonunca toplanır,yine hafızlarca denetlenir ve bir kitap haline getirilir. Sonra bu tek ilahi kitap (Kur’an) yaklaşık 30 sene bir kadına (Ümmü Selemeye) emanet edilir.
Hz-Osman döneminde İslam coğrafyası genişlediği, çeşitli lehçeler ortaya çıktığı için her bölgeye gönderebilmek üzere Zeyd bin Sabit liderliğinde bir hafızlar komisyonu toplanır ve Kur’an hafızlar kontrolünde Kur’an kopyalanıp çoğaltılır. Günümüzde de ezber ve çoğaltım devam etmektedir. Kısaca Hz-Resul’dan itibaren Kur’an hem hafızlı, hem ezbere günümüze dek kesintisiz iki kaynaktan oluşmuştur.
Kur'an-I Kerim'in mucizesi bir kez daha ispatlandI Eski Diyanet İşleri Başkanı Dr. Tayyar Altıkulaç, 10 yıllık çalışma sonucunda orijinal 4 mushaf ile günümüz Kur'an-ı Kerim'ini kelime kelime ve harf harf kontrol ederek, aralarında herhangi bir değişikliğin olmadığını kanıtladı.
Altıkulaç, AA muhabirine, günümüz Kur'an-ı Kerim'i ile dünyadaki 4 orijinal mushaf üzerinde IRCICA ve Türkiye Diyanet Vakfı'nın katkılarıyla yürüttüğü çalışmalar hakkında bilgi verdi. Yıllardır ''Kur'an-ı Kerim'in hiç değişmediği, tahrife uğramadığı''nın ifade edildiğini ancak kanıtlanamadığını dile getiren Altıkulaç, IRCICA ve Türkiye Diyanet Vakfı'nca basılan orijinal mushafların özel faksimile nüshalarının, Kur'an-ı Kerim'in herhangi bir değişikliğe uğramadan günümüze ulaşmış bir kitap olmasıyla ilgili olduğunu söyledi. Mushafların en eski belgelerinin kütüphanelerde saklı bulunduğunu ve kimsenin bunların kapağını açıp inceleme fırsatı bulamadığını anlatan Altıkulaç, teknolojik gelişmelerin sonucu dijital çekim sayesinde kütüphanelerdeki mushafları dijital ortama aktardıklarını ve kitap haline getirdiklerini kaydetti. Orijinali Topkapı Sarayı Müzesi'nde bulunan ve Halife Hz. Osman'a izafe edilen Mushaf-ı Şerif'in IRCICA tarafından hazırlanan özel faksimile nüshası ile bugün dünyanın her yerinde okunmakta olan Kur'an-ı Kerim'i kelime kelime, harf harf, hatta diş diş kontrol ettiğini ve arada herhangi bir değişikliğin olmadığını tespit ettiğini anlatan Altıkulaç, aynı çalışmayı Kahire'de bulunan ve yine Hz. Osman'a ait olduğu söylenen El-Meşhedü'l-Hüseyni mushafı üzerinde de yaptığını kaydetti.
''MÜSLÜMANLAR İÇİN ÇOK ÖNEMLİ BİR SONUÇ''
Taşkent, Türk ve İslam Eserleri Müzesi'nde bulunan mushaflar üzerinde de aynı çalışmayı yürüttüğünü belirten Altıkulaç, ''Bunlar hep ayrı ayrı coğrafyalarda henüz hicretin birinci asrı içinde yazılmış mushaflar. Mushaflar birbirleriyle tam bir paralellik içinde oldukları gibi, dünyanın her yerinde okunan Kur'an-ı Kerim'lerle de aynı paralelliği gösteriyorlar. Küçük, basit esasıyla ilgisi olmayan imla farklılıkları var ama esası ilgilendiren hiç bir şey yok. Ne fazla, ne eksik. Bu çok muhteşem ve huzur verici... Müslümanlar için çok önemli bir sonuç olarak değerlendiriyorum'' dedi. Altıkulaç, çalışmalarının San'a mushafı üzerinde devam ettiğini belirterek, ''O da bitmek üzere, yakında matbaaya göndereceğiz'' diye konuştu. Tayyar Altıkulaç, çalışmalarının 10 yıldır devam ettiğini ifade etti.
''YAKINDA SAN'A MUSHAFI DA NEŞREDİLECEK''
İslam Konferansı Teşkilatı (İKT) Genel Sekreteri Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu, çalışmanın çok önemli sonuçlar ortaya çıkardığını belirterek, ''Çalışmalar sonucunda Kur'an-ı Kerim'in vahyedildiği andan bugüne olduğu gibi ulaştığı, bir harfinin, bir kelimesinin ne fazla ne az olduğu tespit edildi'' diye konuştu. Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, Türkiye'de Hz. Osman dönemine ait 3 önemli mushaf bulunduğunu, bunların birini Diyanet Vakfı'nın, diğer ikisini de IRCICA'nın neşrettiğini belirterek, 'San'a Mushafı'nın da yakında neşredileceğini bildirdi. Mushaflar üzerindeki çalışmaları Tayyar Altıkulaç'ın yaptığını ifade eden Bardakoğlu, ''4 neşir ortaya çıkardı ki, indirildiği andan bu yana Kur'an-ı Kerim mushafları arasında en küçük bir değişiklik yoktur ve Müslümanlar Allah'ın da bir korumasının sonucu olarak, Kur'an-ı Kerim'i gözleri gibi korumuşlardır'' dedi. (14.08.2010)
KUR’AN VE ZAMAN
Kur’an-ı Kerim, (uzayın) ilk gaz kütlesinden başlayıp, kıyamet gününe ve cennet-cehennem hakkındaki bilgilere kadar insan öncesi ve insanın son mekanı hakkındaki bilgileri bizlere verir.
“ O Kur’an çok şerefli sahifelerdedir.” (Abese: 13)
“ Kur’an’ı göklerde ve yerdeki sırları bilen Allah indirdi.” (Furkan : 6)
Kainatın Oluşumu : Allah’ü Teala yer ve göklerden önce suyu yaratmıştır. İlk yaratılan madde sudur. Su daha sonra gaz haline dönüştürülmüştür. Gaz kümeleri kozmik çekimin tesiri ile sıklaşır. Yoğunlaşır, küçülür, toplanır. Gezegenler ve yıldızlar böylece oluşur.
Yer ve gök bir iken, gaz halinde iken Allah’u Teala bu ikisini, yer ve gökleri birbirinden ayırır. Allah’ın ayırdığı yer ve gökler, galaksiler, nebulalar ve gezegenler kozmik çekim etkisi ile sürekli dönüp, soğuyup katılaşmaya, küresel şekil olmaya başlar.
“Allah her şeyi yaratandır (Zümer : 62) “
“ Biz her şeyi sudan yarattık (Enbiya : 30) “
“ Sonra Allah duman (gaz) halindeki göğe yöneldi (Füssılat : 11)“
“ Yer ve gökler bitişik iken onları biz ayırdık (Enbiya :30) “
“ Üzerinizde yedi kat gök yarattık (Müminun 17 )”
“ Gökleri yedi kat üzerinde yaratan O’dur.Rahman olan Allah’ın yarattığında düzensizlik göremezsiniz. (Mülk : 3)“
“ Göğü gücümüzle biz kurduk ve şüphesiz biz onu genişleticiyiz (Zariyat : 47 ) “
“ Güneş ve ayın hareketleri bir hesaba göredir (Rahman : 5) “
“Yeryüzünü yaratıkların oturmasına, yaşamasına elverişli kılan Allah’tır ( Taha : 53) “
“ Yeryüzünü, size boyun eğdiren O’dur (Mülk :15) “
Zaman : Kur’an da zaman, gün, yıl kelimeleri devre, çağ, dönem anlamında kullanılır.
“Sizin saydığınız bin yıllık zaman, ona bir günde yükselir (Secde 5) “
“ Miktarı elli bin yıl olan bir günde ... ( Mearic: 4) “
Tarih bilimi için önemli olan yer ve zaman Kur’an için önemli değildir. Kur’an için önemli olan olayların oluşum neden ve sonuçlarıdır.
“ Bu sevinçli ve kederli günleri insanlar arasında döndürüp duruyoruz (Ali İmran : 140)”
“ Yeryüzünde gezin, öncekilerin sonunun nasıl olduğuna bakın. Onların çoğu müşriklerdir .(Rum : 42 )
İnsan Öncesi Canlılar : İnsandan önce yer ve uzayda ateş kökenli cinler, nur kökenli melekler vardı. Daha sonraları, toprak ( çamur) kökenli insan yaratılır.
“ Can’ı (cinlerin atasını) dumansız ateşten yarattı (Rahman : 15)
“ Cinleri ve insanları bana kulluk etsinler diye yarattım ( Zariyat : 56)
İnsan : Her şeyi sudan yaratan Allah’ü Teala evreni gaz kütlesi halindeki sudan, insanı önce toprakla karışık su ( çamur ) dan , sonra nutfe halindeki su karışımından yaratır.
“ O (Allah ) her şeyi güzel yarattı, insanı yaratmaya çamur başladı (Secde : 7)”
“ Andolsun insanı kuru balçıktan, işlenebilir topraktan yarattık (Hicr : 26) “
“ O (Allah ), sizi merhalelerden geçirerek yarattı... (Nuh : 14 ) “
“ İnsanı nutfeden yarattı (Nahl : 4) “
“ (Sizi) nutfeden yarattı, şekil verdi ( Abese :19 )”
“ Sonra onu nutfe halinde sağlam bir yere yerleştirdik. Sonra o nutfeyi kan pıhtısı haline getirdik. Kan pıhtısını bir çiğdemlik et yaptık. Bir çiğdemlik etten kemikler yarattık. Kemiklere et giydirdik. Sonra onu başka bir yaratık yaptık. (Mü’minun : 13-14) “
“ Sonra onu şekillendirdi. Ona ruh üfledi. Size kulaklar, gözler, kalpler verdi. (Secde : 9)”
“ Sonra ona, yolunu kolaylaştırdı ( Abese : 20 )
"Ondan erkek- dişi (iki cins) yarattı (Kıyame : 39) "
" Sonra zayıflığın ardından kuvvet (gençlik) verdi. Sonra kuvvetin ardından zayıflık (ihtiyarlık) verdi (Rum : 54 )"
" Sonra bunun ardından şüphesiz ölürsünüz. Sonra siz kıyamet gününde mutlaka diriltirilirsiniz (Mü’minun : 15- 16)"
Not : Big - Bang = Evren, sonsuz yoğunluğa ve sıfır hacme sahip olan bir noktanın patlamasıyla başlamıştır. Yokluk kavramını sıfır hacme sahip bir nokta olarak tarif eden bilim, aslında bir şeyi itiraf etmektedir : Hacmi olmayan nokta “yok” demektir. Yani evren “ yoktan var “ edilmiştir.
" Allah bir şeyin olmasını isterse, ona "Ol" der, oda olur (Meryem : 35 )"
"Allah herşeyin yaratanıdır ( Zümer : 62 )"
"O Allah gökleri ve yeri yoktan var edendir (Enam : 101)"
DİN, AKIL VE BİLİM
İnsan dışında her canlı dünyaya kendi ihtiyaçlarını karşılayacak hazır bilgilerle ve iç güdü ile ( uçmak, yüzmek , avlanmak ... ) ile donanmış olarak gelir.Tüm bunlar Allah tarafından hayvanlara ve bitkilere programlanmıştır. İnsan ise iyiliği ve kötülüğü zamanla öğrenir. İyilik yapan cennete , kötülük yapan Cehenneme gider. Allah insanları programlamamıştır ama programına uygun , tabiatla uyum içinde olmasını sağlayacak bir program göndermiştir.Kur’an-ı Kerim bu programa uyan , programlanmış kainatla beraber uyum içinde yaşar. İnsan bu program sayesinde mutlu olur ve Cennete girer.
İnsan ; melekte olabilme kabiliyetine sahip , fakat aynı zamanda hayvanlardan daha aşağı inip , şeytanlaşabilme özelliğine sahip bir canlıdır. İnsan diğer canlılardan düşünme , duygulanma , irade gibi özelliklerle ayrılır.İnsanlar yaptıkları icatlarla beraber hayatlarını kolaylaştırırlar. Fakat yapılan bu icatların insanların zararında kullanılmasınaizin vermez. Atomunc bulunması insanların yararınadır , fakat islam , atom bombasına karşıdır. Çünkü islam insanlara zararlı olan şeyleri yasaklar .islam uçağı kabul eder , ama savaş uçağını ve onun kötü yolda kullanılımını reddeder ( Can , mal ,akıl , namus , ve dini korumak hariç ).
Dinsiz bir biilim , insanlara zarara verebilir : atom bombası ,bio-teknik savaşlar ...gibi.Bilimsiz din ise insanlar tarafından ilgi görmez.İslam ise bilimle içiçedir, bilime yol gösterir , öncülük eder , hatta bilimden üstün ve ileridir.
Kur’an’ın ilk emri “ OKU “ ‘dur.Kur’an’da düşünmeyi , aklı kullanmayı emreden bir çok ayet vardır: “ Hiç düşünmez misiniz ? , Aklınızı nede az kullanırsınız ! , Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu ? , ....” Peygamberimizde bilimi teşvik etmiştir : “ Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz , bilim öğrenmek , kadın- erkeğe farzdır, ...hem dünyayı , hemde ahireti isteyen ilme sarılsın ...”
Kur’an ‘da fen’ne , tıp ve matematiğe işaret ve öncülük eden bir çok ayet vardır. İslam ibadeti yapmak için akıllı olmayı ve ergenlik çağına girmeyi önşart olarak kabul etmiştir
Bilim insanların rahat ve huzur içinde yaşamaları için çeşitli icatlar bulmuştur ( Araba ,Uçak , sigaranın yasak olması , uyuşturucunun kötü olması ... ) Kur’an-ı Kerim’de aynı amaca yönelik olarak insanların rahat ve huzur içinde yaşamaları için emir ve yasaklar bildirmiştir. Günümüzde bilim tıpkı Kur’an gibi içkiyi , uyuşturucuyu , sigarayı kötü kabul ederken , namaz kılmayı ( İsviçre ‘de üretilen , PROSİDAN KAPSÜL adlı ilaç ve Bernald SHOW ve M . LONTRA gibi bilim adamları namazı tavsiye eder . .. ) tavsiye eder , orucu tutmayı ( Avrupa’lı tıp doktorları sağlık için yılda ortalama 20 – 30 gün arası insanlara perhiz yapmayı tavsiye etmektedir. .. ) , Tanrı ‘nın bir olduğunu ( Batıda Tanrı’nın bir olduğunu kabul edenlerin sayısı hızla artmaktadır. .. ) kabul etmektedir. Batı faizsiz bir sistem arayışı içinde , İslamın hoşgörüsüne koşmaktadır.
Kısaca bilim , islam dininin emir ve yasaklarını hızla doğrulamakta , tasdik etmektedir.
İnsanlık İslama bilim vasıtası ile kavuşacaktır. O halde İslam dini insanların ilerisinde , Kur’an bilimin ulaşacağı son noktada insanların dünya ve ahiret mutluluğunu sağlamak için beklemektedir.
KUR'AN'DA TEZAT YOKTUR
" Kur'an'ı düşünmüyorlar mı?Eğer o Allah'tan başkası tarafından indirilmiş olsaydı ,onda birbirini tutmayan çok şeyler bulunurdu."( Nisa :82 )
Kur'an bilime kılavuzluk eden bir din kitabıdır . Yani Kur'an'ı anlamak ta bir bilim ve emek,gayret gerektirir. Kur'an'ı anlama ve anlatma ilmine tefsir ilmi denir ve bu ilmin kürsüsü ,profesörleri , usûl - metodları , detayları vardır.bu detaylardan birisi de "Müşkilü'l-Kur'an " adlı bölümdür. Okuyucunun alt yapısı yoksa ayetlerde anlayamayacağı farklı anlamları daha açık ve detaylı okuyucuya açıklayan bilim dalıdır .
Okuyuculara tezatmış gibi gelen ve temelde tefsir ilminin bilinmemesinden kaynaklanan bazı meselelerin dört ana sebebi vardır :
- BİLDİRİLEN MESELENİN SAFHALARININ BULUNMASI :Mesela insanın yaratılış safhaları : Toprak( Âli imran :59 ),balçık ( Hicr :26 ),nutfe ( nahl :4 )...gibi yaratılışın çeşitli safhalarından bahsedilmesi ( DETAY ; KUR'AN VE ZAMAN BAŞLIKLI YAZIDA )
- KONU FARKLILIĞININ BULUNMASI :Mesela " Kadınlar arasında adaleti gerçekleştiremeyeceğinizden endişe ederseniz ,bir kadınla evlenin ." ( Nisa :3 ) ayeti ile " Ne kadar isteseniz de kadınlarınız arasında adalet yapamazsınız ." ( Nisa : 129 ) arasında bir fark yoktur :birinci ayet hukuki bir meseleyi anlatırken ikinci ayet kalbte duyulan bir temayüle işaret etmektedir ve aslında her iki ayette sonuçta tek eşliliği tavsiye eder.( DETAY; İSLAM VE KADIN )
- İŞİN İKİ AYRI YÖNÜNÜN OLMASI :" Attığın zaman sen atmadın ,lakin Allah attı."( ENFAL:17) :Yani ey Muhammed kumu sen attın ama isabet ettiren Allah'tı !hedefi tam onikiden vuran ve vurdurtan ,o olayı - mucizeyi asıl sana yaptırttan ,hatırlatan Allah'tır , O'nu unutma ve O'nu an ! ( OLAYIN DETAYI ;TÜM TEFSİRLER)
- KELİMENİN HAKİKİ VE MECAZİ ANLAMDA KULLANILMASI :Mesela :" Kıyamet günü insanları sarhoş görürsün, halbuki onlar sarhoş değillerdir." ( Hac :2 ): " Sarhoş " kelimesi birinci de mecazi( sarhoş gibi ;korkudan yalpalar,titrer,akıl dışı fiiller yapar...), ikincide gerçek manada ( yani onlar sarhoş değil ,ürkek ,korkak ;o nedenle öyle görünüyorlar...) kullanılmıştır!
TEMELİ OLMADAN KUR'AN'A YAKLAŞMAK YA KÜFÜR YA SAPIKLIĞA GÖTÜRÜR !