KUTLU FORUM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
KUTLU FORUM

Bilgi ve Paylaşım Platformuna Hoş Geldiniz
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Melekler -Çeşitleri-Cin Şeytan

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
@bdulKadir
Adminstratör
@bdulKadir


Mesaj Sayısı : 6727
Rep Gücü : 10015177
Rep Puanı : 97
Kayıt tarihi : 17/03/09
Yaş : 61
Nerden : İzmir

Melekler -Çeşitleri-Cin Şeytan Empty
MesajKonu: Melekler -Çeşitleri-Cin Şeytan   Melekler -Çeşitleri-Cin Şeytan Icon_minitimeSalı Ekim 20, 2009 4:51 am

MELEKLERE İMAN

a) Melek Kavramı ve Meleklere İman

Sözlükte "haberci, elçi, güç ve kuvvet" anlamlarına gelen melek, Allah'ın emriyle çeşitli görevleri yerine getiren, gözle görülmeyen nûrânî ve ruhanî varlıktır.
Kur'an'da meleklere imanın farz olduğunu bildiren birçok âyet vardır: "Peygamber Rabbi tarafından kendisine indirilene iman etti, müminler de. Her biri Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman ettiler..." (el-Bakara 2/285).
"...Asıl iyilik Allah'a, âhiret gününe, meleklere, kitaplara ve peygamberlere iman edenlerin iyi amelidir..." (el-Bakara 2/177).
Meleklere inanmayan kişi, bu âyetlerin hükmünü inkâr ettiği için kâfir olur. Ayrıca Cenâb-ı Hak, Kur'an'da meleklere düşman olanları kâfir diye nitelemiş ve böyle kimselerin Allah düşmanı olduğunu vurgulamıştır (el-Bakara 2/98).
Meleklere inanmamak, dolaylı olarak vahyi, peygamberi, peygamberin getirdiği kitabı ve tebliğ ettiği dini de inkâr etmek anlamına gelir. Çünkü dinî hükümler, peygamberlere melek aracılığıyla indirilmiştir.

b) Meleklerin Mahiyeti

Melekler duyu organlarıyla algılanamayan, gözle görülmeyen, sürekli Allah'a kulluk eden, asla günah işlemeyen, nûrânî ve ruhanî varlıklardır. Bu sebeple onlar hakkındaki tek bilgi kaynağı âyetler ve sahih hadislerdir. Onun ötesinde bir şey söylemek mümkün değildir. Meleklerin gözle görülmez, duyu organlarıyla algılanamaz varlıklar oluşu, inkâr edilmeleri için bir gerekçe olamaz. Gerek akla gerekse pozitif bilimlere dayanılarak, meleklerin var veya yok olduklarına dair kesin deliller ileri sürülemez. Çünkü melekler, gözlem ve deneye dayanan pozitif bilimlerin ilgi alanı dışında kalan fizik ötesi varlıklardır. Şartlanmamış insan aklı da meleklerin varlığını imkânsız değil, câiz ve mümkün görür.

c) Meleklerin Özellikleri

Melekleri diğer varlıklardan ayıran birtakım özellikler vardır. Bunları şu şekilde sıralamak mümkündür:
1. Melekler nûrdan yaratılmış; yemek, içmek, erkeklik, dişilik, uyumak, yorulmak, usanmak, gençlik, ihtiyarlık gibi fiillerden ve özelliklerden arınmış nûrânî ve ruhanî varlıklardır: "...O'nun huzurunda bulunanlar, O'na ibadet hususunda kibirlenmezler ve yorulmazlar. Onlar, bıkıp usanmaksızın gece gündüz (Allah'ı) tesbih ederler" (el-Enbiyâ 21/19-20), "Onlar rahmânın kulları olan melekleri dişi kabul ettiler. Acaba meleklerin yaratılışlarını mı görmüşler? Onların bu şahitlikleri yazılacak ve sorguya çekileceklerdir" (ez-Zuhruf 43/19); ayrıca bk. es-Sâffât 37/149; en-Necm 53/27-28).
2. Melekler Allah'a isyan etmezler, Allah'ın emrinden çıkmazlar, asla günah işlemezler, hangi iş için yaratılmış iseler o işi yaparlar. "Onlar, üstlerindeki Rablerinden korkarlar ve kendilerine ne emrolunursa onu yaparlar" (en-Nahl 16/50; ayrıca bk. el-Enbiyâ 21/26-28; et-Tahrîm 66/6).
3. Melekler, son derece süratli, güçlü ve kuvvetli varlıklardır: "Gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer üçer ve dörder kanatlı elçiler yapan Allah'a hamdolsun. O, yaratmada dilediği artırmayı yapar. Şüphesiz Allah her şeye gücü yetendir" (el-Fâtır 35/1). İslâmî kaynaklarda meleklerin kanatları olduğu bildirilmekle birlikte bu kanatların mahiyeti konusunda bir şey söylemek mümkün değildir. Meleklerin nûrânî varlıklar olduğu göz önünde tutulursa, bunları kuş veya uçak kanatları gibi maddî nitelemelere konu etmenin doğru olmayacağı ortadadır. Kanatların mahiyetini ancak Allah ve melekleri gören peygamberler bilebilirler. Meleklerin kanatları onların sûretini, kanatlarının fazlalığı onların güç ve sürat yönünden derecelerini, Allah katındaki değerlerini gösterdiği şeklinde anlaşılabilir.
4. Melekler Allah'ın emir ve izniyle çeşitli şekil ve kılıklara bürünebilirler. Cebrâil (a.s) Hz. Peygamber'e ashaptan Dihye şeklinde görünmüş, bazan kimsenin tanımadığı bir insan şeklinde gelmiştir. Yine Cebrâil (a.s), Hz. Meryem'e bir insan şeklinde görünmüş (Meryem 19/16-17), meleklerden bir grup, Hz. İbrâhim'e bir oğlu olacağı müjdesini getiren insanlar şeklinde gelmiş, o da onları misafir zannederek kendilerine yemek hazırlamış, fakat yemediklerini görünce korkmuş, sonra da melek olduklarını anlamıştır (Hûd 11/69-70). Bu âyetten meleklerin yiyip içmedikleri sonucu da çıkmaktadır.
5. Melekler gözle görünmezler. Onların görünmeyişleri, yok olduklarından değil, insan gözünün onları görebilecek kabiliyet ve kapasitede yaratılmamış olmasındandır. Melekler peygamberler tarafından aslî şekilleriyle görülmüşlerdir. Asıl şekillerinden çıkıp bir başka maddî şekle, meselâ insan şekline girmeleri durumunda diğer insanlarca da görülmeleri mümkün olur. Cibrîl hadisi diye bilinen, iman, islâm ve ihsan kavramlarının tanımlarının yapıldığı hadiste belirtildiği gibi, Cebrâil ashap tarafından insan şeklinde görülmüştür (bk. Buhârî, "Îmân", 37; Müslim, "Îmân", 1; Ebû Dâvûd, "Sünnet", 15).
6. Melekler gaybı bilemezler. Çünkü gaybı, ancak Allah bilir. Eğer Allah tarafından kendilerine gayba dair bir bilgi verilmiş ise, ancak o kadarını bilebilirler. Kur'an'da ifade edildiğine göre Allah, Hz. Âdem'e varlıkların isimlerini öğretmiş, sonra da isimlerin verildiği varlıkları meleklere göstererek, bunların isimlerini haber vermelerini onlardan istemiş, bunun üzerine melekler "Seni tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yoktur. Çünkü her şeyi hakkıyla bilen, hüküm ve hikmet sahibi olan sensin" demişlerdir. Bunun üzerine de Cenâb-ı Hak Hz. Âdem'in, varlıkların isimlerini haber vermesini emretmiş, o da söyleyiverince şöyle seslenmiştir: "Size demedim mi ki, göklerin ve yerin gaybını şüphesiz ben bilirim. Neyi açıklarsanız neyi de gizlemişseniz ben bilirim" (el-Bakara 2/31-33).

d) Meleklerin Görevleri ve Çeşitleri

Âyet ve hadislerde sayıları hakkında herhangi bir bilgi bulunmayan fakat pek çok oldukları anlaşılan meleklerin temel görevleri Allah'a kulluk ve O, neyi emrederse onu yerine getirmektir. Melekler görevleri açısından şu gruplarda incelenebilirler:
Cebrâil,
dört büyük melekten biridir. Allah tarafından vahiy getirmekle görevlidir. Cebrâil'e (a.s.) güvenilir ruh anlamına gelen "er-Rûhu'l-emîn" de denilmiştir: "O (Kur'an'ı) korkutuculardan olasın diye Rûhulemîn senin kalbine indirmiştir" (eş-Şuarâ 26/193-194). Bir başka âyette de ona Rûhulkudüs adı verilmiştir: "...Kur'an'ı Rabbinden hak olarak Rûhulkudüs indirmiştir" (en-Nahl 16/102). Cebrâil, meleklerin en üstünü ve en büyüğü, Allah'a en yakını olduğu için kendisine "meleklerin efendisi" anlamında seyyidü'l-melâike denilmiştir.

Mîkâîl,
dört büyük melekten biri olup, kâinattaki tabii olayları ve yaratıkların rızıklarını idare etmekle görevlidir. İsrâfîl, sûra üflemekle görevli melektir.

İsrâfil,
sûra iki kez üfleyecek, ilkinde kıyamet kopacak, ikincisinde ise tekrar diriliş meydana gelecektir.
Azrâil ise,
görevi ölüm sırasında canlıların ruhunu almak olduğu için "melekü'l-mevt" (ölüm meleği) adıyla anılmıştır: "De ki: Size vekil kılınan ölüm meleği canınızı alacak, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz" (es-Secde 32/11).

Kirâmen Kâtibîn,
insanın sağında ve solunda bulunan iki meleğin adıdır. Sağdaki melek iyi iş ve davranışları, soldaki ise kötü iş ve davranışları tesbit etmekle görevlidir.

Kur'an'da bu melekler hakkında şöyle buyurulmuştur: "İki melek (insanın) sağında ve solunda oturarak yaptıklarınızı yazmaktadırlar. İnsan hiçbir söz söylemez ki, yanında gözetleyen yazmaya hazır bir melek bulunmasın" (Kaf 50/17-18), "Şunu iyi bilin ki üzerinizde bekçiler, değerli yazıcılar vardır. Onlar yapmakta olduklarınızı bilirler" (el-İnfitâr 82/10-12; ayrıca bk. ez-Zuhruf 43/80).

Hafaza melekleri
adı da verilen bu melekler kıyamet günü hesap sırasında yapılan işlere şahitlik de edeceklerdir.

Münker ve Nekir,
ölümden sonra kabirde sorgu ile görevli iki melektir. "Bilinmeyen, tanınmayan, yadırganan" anlamındaki münker ve nekir, mezardaki ölüye, hiç görmediği bir şekilde görünecekleri için bu ismi almışlardır. Bu iki melek kabirde ölülere, "Rabbin kim? Peygamberin kim? Kitabın ne?" diye sorular yöneltecekler, alacakları cevaplara göre ölüye iyi veya kötü davranacaklardır.
Hamele-i Arş, arşı taşıyan meleklerin adıdır. Kur'an'da haklarında şöyle buyurulur: "Arşı yüklenen, bir de onun çevresinde bulunanlar (melekler) Rablerini hamd ile tesbih ederler. O'na iman ederler..." (el-Mü'min 40/7; ayrıca bk. el-Hâkka 69/17).

Mukarrebûn
ve İlliyyûn
adıyla anılan melekler, Allah'ı tesbih ve anmakla görevli olup, Allah'a çok yakın ve O'nun katında şerefli mevkii bulunan meleklerdir (en-Nisâ 4/172).

Cennet ve cehennemdeki (rudvan-malik)işleri yürütmekle görevli melekler de vardır (bk. er-Ra`d 13/23-24; et-Tahrîm 66/6; el-Müddessir 74/29-31).

Bunlardan başka, insanın kalbine doğruyu ve gerçeği ilham etmekle (Tirmizî, "Tefsîr", 3), namaz kılanlarla birlikte Fâtiha sûresinin bitiminde "âmin" demekle (Buhârî, "Ezân", 111, 112; "Da`avât", 63; Müslim, "Salât", 18), hergün sabah ve ikindi namazlarında müminlerle birlikte olmakla (Buhârî, "Mevâkýt", 16; Müslim, "Mesâcid", 37), Kur'an okurken yeryüzüne inmekle (Buhârî, Fezâilü'l-Kur'ân, 15; Müslim, "Müsâfirîn", 36), sokakları ve yolları dolaşıp zikir, Kur'an ve ilim meclislerini arayıp bulmakla (Buhârî, "Da`avât", 66; Müslim, "Zikr", Cool, müminlere (Ahzâb 33/43) özellikle bilgin olan müminlere rahmet okumakla (Tirmizî, "İlim", 19), sadece Allah'a hamd ve secde etmekle (A`râf 7/206) görevli melekler de vardır.

e) İnsanlarla Melekler Arasındaki Üstünlük Derecesi

Ehl-i Sünnet'e göre insanlar içinden seçilen peygamberler, meleklerin peygamberleri durumunda olan büyük meleklerden daha üstündür. Çünkü yüce Allah insan için "halife" tabirini kullanarak (el-Bakara 2/30) onu melekler karşısında yüceltmiş, Hz. Âdem'e secde etmeleri için meleklere emretmiş, eşya ve âlemi meleklere gösterip bunların adlarını sorduğu zaman melekler cevap verememiş, Hz. Âdem ise birer birer saymıştır (el-Bakara 2/31-34). Ayrıca meleklerin Allah'a kullukları ve hayırlı şeyleri yapmaları, iradeye bağlı olmayan hareketlerdir. Halbuki insan Allah'a kulluğunu ve iyi işleri, kendisini doğru yoldan ayıracak pek çok engeli aşarak yapar. Bütün bunlar insan cinsinin melek cinsinden üstün olduğunu gösterir. Meleklerin önde gelenleri, peygamber olmayan bütün insanlardan; takvâ sahibi müminler, şehidler, salih amel işleyenler, dinde dosdoğru hareket edenler, diğer meleklerden; diğer melekler de insanların kâfir, münafık, müşrik, inancı bozuk, amelsiz, ahlâksız olanlarından daha üstündür.

f) Cin ve Şeytan

aa) Cin

Sözlükte, "gizli ve örtülü varlık, görülmeyen şey" anlamına gelen cin, terim olarak duyu organlarıyla algılanamayan, çeşitli şekillere girebilen; ateşten yaratılmış, mânevî, ruhanî ve gizli varlıklara verilen bir addır.
Cin kelimesi geniş anlamıyla ele alındığında, insan kelimesinin karşıtı olarak kullanılır ve herhangi bir kayıtla sınırlandırılmamışsa, duyu organlarından gizlenmiş bütün mânevî varlıkları ifade eder. Dar anlamıyla ise cin kelimesi, ruhanî varlıkların bir kısmını belirtmek için kullanılır. Çünkü gözle görülmeyen ruhanî varlıklar: Hayırlı olan ve Allah'ın emrinden çıkmayan ve insana iyi şeyler ilham eden melekler, insanı aldatan ve şerre yönelten şeytanlar, hem hayırlıları hem de şerlileri bulunan cinler, olmak üzere üçe ayrılmaktadır.
Cinler, duyu organlarıyla algılanamayan varlıklar olduğu için, onlar hakkındaki tek bilgi kaynağı vahiydir. Kur'ân-ı Kerîm ve sahih hadisler, cinlerden bahsetmekte, doğru düşünebilen akıl da bunu imkânsız görmemektedir. İnsanların cinleri göremeyişi, gözlerinin cinleri görecek yetenekte yaratılmamış olmasındandır.
Kur'an'a göre insan topraktan, cinler ise ateşten yaratılmıştır: "Cinleri öz ateşten yarattı" (er-Rahmân 55/15), "Andolsun biz insanı, kuru kara çamurdan, şekillenmiş kara balçıktan yarattık. Cinleri de daha önce, zehirli ateşten yarattık" (el-Hicr 15/26-27). Sonuncu âyet cin türünün insan türünden önce yaratıldığını da göstermektedir.
Kur'an'da cinlerden bahseden, yirmi sekiz âyetten oluşan ve Cin sûresi diye bilinen bir sûre bulunmaktadır. Bu sûrede de dile getirildiği gibi, cinler çeşitli gruplara bölünmüşlerdir. Cinlerin bir kısmı müslümandır. Bir kısmı da kâfirdir. Kâfir olanları cinlerin çoğunluğunu oluştururlar. Cinlerin mümin olanları, müminlerle beraber cennette, kâfir olanları da kâfirlerle beraber cehennemde kalacaklardır.
Cinler çeşitli şekillere girebilecek ve insanların yapamayacağı bazı işlerin üstesinden gelebilecek yetenekte yaratılmıştır. Hz. Süleyman Sebe melikesinin tahtını getirtmek istediğinde cinlerden birinin, o henüz yerinden kalkmadan tahtı getirebileceğini söylemesi (en-Neml 27/39) bunu göstermektedir. Cinin Hz. Süleyman'la karşılıklı konuşması, onların gözle görülebilecek bir şekle girebileceklerine işarettir. Allah cinleri Hz. Süleyman'ın emrine vermiş, o da cinleri ağır ve meşakkatli işlerde kullanmıştır.
Cinlerin mutlak gayba dair bilgileri yoktur. Ancak hayat sürelerinin uzunluğu, ruhanî ve mânevî varlıklar olmaları, meleklerden haber çalmaları gibi sebeplerle, insanların bilmediği, geçmişe ve şu ana ait bazı olayları bilebilirler. Ancak bu durum, cinlerin insandan daha üstün varlıklar olduğunu göstermez. Bir âyette, "Süleyman'ın ölümüne hükmettiğimiz zaman, onun öldüğünü, ancak değneğini yiyen bir ağaç kurdu gösterdi. (Sonunda) yere yıkılınca anlaşıldı ki cinler gaybı bilselerdi, o küçük düşürücü azap içinde kalmazlardı" (Sebe' 34/14) buyurularak, onların gaybı bilmedikleri açık bir şekilde ortaya konulmuştur.
Cinler de insanlar gibi iman ve ilâhî emirlere itaat etmekle yükümlüdürler: "Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım" (ez-Zâriyât 51/56). Cinler tıpkı insanlar gibi yerler, içerler, evlenir ve çoğalırlar, erkeklik ve dişilikleri vardır, doğar, büyür ve ölürler. Ancak cinlerin ömrü, insanlarınkine göre epeyce uzundur.
Bazı durumlarda cinlerin insanlara zarar vermesi söz konusu olabilirse de, müslüman bir kimsenin cinlerden korkmaması ve Allah'ın izni olmadan, bir varlığın başka bir varlığa zarar veremeyeceğine gönülden inanması gerekir. Diğer varlıklardan gelebilecek zararlara karşı Allah'a sığınmak gerektiği gibi cinlerden gelebilecek zararlar hususunda da aynı tutum gösterilmelidir. Nitekim Hz. Peygamber'in de cinlerin insanları etkilemesine karşı Âyetü'l-kürsî'yi, Felâk ve Nâs sûrelerini okuduğu bilinmektedir (bk. Buhârî, "Vekâle", 10; "Fezâilü'l-Kur'ân", 10; Tirmizî, "Tıb", 16). Müslümanlar, cinlerden zarar gördüklerini sandıkları durumlarda Hz. Peygamber'den öğrendiği tedbirlerle yetinmeli, cahil cinci ve üfürükçülerin tuzağına düşmekten sakınmalıdırlar.


bb) Şeytan

Gözle görülmeyen fakat varlığı kesin olan, azgınlık ve kötülükte çok ileri giden, kibirli, âsi, insanları saptırmaya çalışan cinlere şeytan adı verilir.
Kur'ân-ı Kerîm'de ilk şeytandan İblîs diye söz edilir, İblîs, azmış ve Rabbinin buyruğuna isyan ederek sapıklığa düşmüş cinlerdendir. "Hani biz meleklere Âdem'e secde edin demiştik. İblîs hariç hepsi secde ettiler. O yüz çevirdi, büyüklük tasladı ve kâfirlerden oldu" (el-Bakara 2/34) anlamındaki âyet, onun melek olduğunu göstermez. Çünkü bu âyette, ifadenin çoğunluğa göre düzenlenmesi kuralına uygun bir üslûp kullanılmıştır. "...İblîs cinlerdendi; Rabbinin emrinden dışarı çıktı..." (el-Kehf 18/50) âyetinden de açıkça anlaşılacağı gibi, aslında o bir cindir. Allah'a ibadet ederek derecesini yükseltmiş, melekler arasına karışmış, daha sonra da isyanı yüzünden bu konumunu yitirmiştir.
Melekler ve cinler gibi duyu organlarıyla algılanamayan fakat varlığı Kur'ân-ı Kerîm ve sahih hadislerde kesin biçimde haber verilen şeytan, ateşten yaratılmıştır. Hz. Âdem'in çamurdan, kendisinin ise ateşten yaratıldığı gerekçesiyle ondan üstün olduğunu iddia etmiş, Âdem'e secde etmekten kaçınmış, Allah'ın lânetine uğramış ve O'nun huzurundan kovulmuştur. Daha sonra Hz. Âdem ve eşi Havvâ'yı yanıltarak, onların cennetten çıkarılmalarına sebep olmuştur.
Şeytan ilk insandan beri bütün insanlara kötülükleri, küfür ve günahları süsleyip güzel göstermiş, insanları hak yoldan uzaklaştırmak için elinden geleni yapmıştır.
Allah'ın gösterdiği dosdoğru yoldan uzaklaşmak, yasakları çiğnemek, şeytana imkân ve fırsat vermek demektir. Sapıklık ve azgınlıkta devam edenler, şeytanın kendilerini çepeçevre kuşatmasına, kendilerinin de şeytanın esiri olmalarına sebep olurlar. Yüce Allah insanları şeytanın düşmanlığına, hile ve aldatmacalarına karşı uyarmıştır: "Çünkü şeytan sizin düşmanınızdır. Siz de onu bir düşman sayın. O, kendi taraftarlarını ancak ateş ehlinden olmaya çağırır" (el-Fâtır 35/6).
Dünyada insanları hak ve hakikatten uzaklaştıran şeytan, âhirette de onları işledikleri ile başbaşa bırakacak, bu konuda kendisini suçlamamalarını söyleyecektir. Şeytanlar, her peygambere düşman kılındığı gibi, her insanı yoldan çıkarmaya çalışacak ve kötü şeyleri süslü gösterip, yasakları çiğnemeye teşvik edecek bir şeytanın bulunacağı da Hz. Peygamber tarafından bildirilmiştir (bk. Müslim, "Münâfikun", 11).
Yüce Allah, Kur'an okunduğunda kovulmuş şeytandan kendisine sığınılmasını emrettikten sonra, Allah'a içtenlikle inanıp ibadet eden, yasaklarını çiğnemeyen kimseler üzerinde şeytanın hiçbir etki ve hâkimiyetinin olmayacağını ifade etmiştir (bk. en-Nahl 16/98; el-İsrâ 17/65; el-A`râf 7/21).
Allah Teâlâ varlıkları, biri diğerinden ayırt edilebilsin ve aralarındaki fark insanlarca kolaylıkla anlaşılabilsin diye zıtlarıyla birlikte yarattığından, şeytanı da yaratıkların en temiz ve en şereflilerinden olan, hak ve hayrı tavsiye eden meleklerin varlığına zıt ve alternatif olarak yaratmıştır. Çünkü belli fiillerin ibadet, hayır, güzel ve iyi oluşu, ancak zıtlarının varlığı ile bilinebilir ki, insanlara şer ve çirkin fiillerde yol gösteren de şeytandır.

_________________
Elif gibi yalnızım,
Ne esrem var, ne ötrem.
Ne beni durduran bir cezmim,
Ne de bana ben katan bir şeddem var.
Ne elimi tutan bir harf,
Ne anlam katan bir harekem...
Kalakaldım sayfalar ortasında.
Bir okuyan bekledim,
Bir hıfzeden belki...
Gölgesini istedim bir dostun med gibi…
Sızım elif sızısı...

Melekler -Çeşitleri-Cin Şeytan Sdfghj15
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://kutluforum.yetkinforum.com
@bdulKadir
Adminstratör
@bdulKadir


Mesaj Sayısı : 6727
Rep Gücü : 10015177
Rep Puanı : 97
Kayıt tarihi : 17/03/09
Yaş : 61
Nerden : İzmir

Melekler -Çeşitleri-Cin Şeytan Empty
MesajKonu: Geri: Melekler -Çeşitleri-Cin Şeytan   Melekler -Çeşitleri-Cin Şeytan Icon_minitimeSalı Ekim 20, 2009 4:59 am

MELEKLERİN GÖREVLERİ,ÖZELLİKLERİ VE ÇEŞİTLERİ
**MELEK NEDİR?

Melek, Allah tarafından yaratılmış, erkeklik ve dişilikleri olmayan ve Allah’a itaatten ayrılmayan nuranî bir varlıktır. Melekler, duyu organlarıyla algılanabilecek maddî bir yapıya sahip olmamaları yönüyle gayb âlemine ait varlıklardır. Bunun için de, haklarında duyularla değil, âyet-i kerimeler ve peygamberlerin verdikleri haberlerle bilgi sahibi oluruz. Rabbimiz, gaybın son habercisi, son peygamberi Hz. Muhammed’e (sallallahu aleyhi ve sellem) vahyetmiş olduğu kitabında, bize meleklerden bahseder ve onların varlığına inanmayı iman esasları içinde ifade eder: “Peygamber Rabbi tarafından kendisine indirilene iman etti, (buna) mü’minler de (iman ettiler). Her biri Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman ettiler.” (Bakara, 2/285) Meleklere inanmayan kişi, ilgili âyetlerin hükmünü inkâr ettiği için iman etmiş sayılmaz. Esasında meleklere inanmamak, dolaylı olarak vahyi, peygamberi, peygamberin getirdiği kitabı ve tebliğ ettiği dini inkâr etmek anlamına gelir.

**Meleklerin özellikleri nelerdir?

Meleklerle ilgili bilgiyi biz, Hz. Peygamber’in (sallallahu aleyhi ve sellem) hadislerinde görmekteyiz. Bir hadis-i şerifte “Cinlerin ve şeytanların ateşten, Hz. Âdem’in topraktan/çamurdan, meleklerin ise nurdan yaratıldığı” (Müslim, Zühd, 10) bildirilir. **Melekler günah işlemezler Melekler, öfke, kin, gazap, kıskanma ve haset gibi negatif duygulardan uzak olup, beşere ait diğer his ve meyillerden korunmuşlardır. Dolayısıyla onlar için, isyan ve başkaldırma gibi herhangi bir günah söz konusu değildir. * *Yemez içmezler, evlenmezler İnsanların sahip oldukları yemek, içmek, erkeklik, dişilik, evlenmek gibi fiil ve özelliklerden uzak (Saffat, 37/49) ruhanî birer varlık olan meleklerin, makamları sabittir ve onlar için bir ücret alma da söz konusu değildir. * *Son derece hızlı hareket edebilirler Melekler, kendilerine has latif ve nuranî bir yapıya sahip olmaları sebebiyle son derece süratli, kuvvetli ve mükemmel varlıklardır. Kur’an’da onların bu özelliklerini ifade adına şöyle buyrulur: “Melekler ve ruh, O(nun arşı)na -miktarı (dünya senesi ile) elli bin yıl olan- bir günde yükselip çıkarlar.” (Mearic, 70/4) ** Çeşitli şekillere girebilirler Melekler, Allah’ın emir ve izni ile çeşitli şekillere girebilen varlıklardır. Onlar peygamberler tarafından hem aslî, hem de başka şekilleriyle görülmüşlerdir. Meselâ, Cebrail (aleyhisselam) Hz. Meryem’e bir insan şeklinde görünmüştür. (Meryem, 19/16-17.) Hz. İbrahim’e bir oğul müjdesiyle gelen melekler de, insan şeklinde görünmüşlerdir. Ayrıca Cibrîl hadisi olarak bilinen, -iman, İslâm ve ihsan kavramlarının tanımlarının yapıldığı- rivâyette de belirtildiği gibi, Cebrail sahabiler tarafından insan şeklinde görülmüştür. (Müslim, İman 37)

**Meleklerin görevleri nelerdir?

Yüce Yaratıcı tarafından meleklere verilen görevleri Kur’an âyetlerinin ve bazı hadis-i şeriflerin ışığında şöyle sıralayabiliriz: 1. Allah’ı her bir eksik ve yanlış mülâhazadan tenzih etmek, O’na gece gündüz övgü ve şükranda bulunmak ve O’nu, O’na yaraşır bir biçimde yüceltmek. 2. Allah’ın peygamber olarak seçtiği kullarına vahiy getirmek. 3. Peygamberleri salât ve selâm ile yüceltmek ve bütün insanlara dünyada hayır duada bulunmak. 4. Peygamberlere ve mü’minlere manevî bir güçle destek olup onları sıkıntılı ve üzüntülü anlarında rahatlatmak, inkârcıları ise sıkıntıya sokmak. 5. İnsanı koruyan takipçiler olarak bir anlamda insanlara hizmet etmek. 6. İnsanların fiillerini kaydetmek. 7. Kâinatla ilgili olarak yürütülen ilâhî icraata vasıta olmak. 8. Beşerin yaratılış ve ölümüyle ilgili olarak görev yapmak. 9. İlâhî cezaları icra eden elemanlar olarak görev yapmak.

*Melekler kaç gruba ayrılır, vazifeleri nelerdir?

*Meleklerin sayısı ve çeşitleri:

Meleklerin sayısını ancak Allah bilir. Kur’an’da ve hadislerde meleklerin sayıları hakkında açık bir bilgi mevcut değildir. Ancak Kur’an’ın “Göklerin ve yerin orduları Allah’a aittir.” şeklindeki beyanlarından hareketle, sayılamayacak kadar çok olduklarını söylememiz mümkündür.

** Vahiy meleği Hz. Cebrail

Cebrail (aleyhisselam) dört büyük melekten biridir. Allah tarafından peygamberlere vahiy getirmekle görevlendirilmiştir. İsmi Kur’an’da üç yerde Cibrîl olarak geçmektedir. Ayrıca Cibrîl âyetlerde “ruh”, “rûhenâ”, “rasûlün kerîm”, “rasulü rabbik”, “ruhu’l-emin”, “ruhu’l-kudüs” gibi isimlerle de zikredilmektedir. Bir hadiste ise, bunlara ilâveten “en-Nâmus” diye isimlendirilmektedir. Kıyamet meleği: Hz. İsrafil Bu meleğin adı Kur’an’da açıkça geçmez. Âyetlerde yalnızca, sura üflenileceğinin haberi verilir. Adı, hadiste dört büyük meleğin içinde zikredilir. İsrafil (aleyhisselam) sûra iki defa üfleyecek, ilkinde kıyamet kopacak, ikincisinde ise tekrar diriliş meydana gelecektir.

** Ölüm meleği: Hz. Azrail
Görevi, ölüm vakti gelenlerin ruhunu teslim almaktır. Kur’an’da ölüm meleği adıyla ifade edilmiştir.

** Kirâmen Kâtibîn melekleri

İnsanın sağında ve solunda görevli olarak bulunan iki meleğin adıdır. Sağdaki, iyi iş ve davranışları, soldaki ise kötü iş ve davranışları tespit etmekle görevlidir. ‘Hafaza melekleri’ adı da verilen bu melekler, kıyamet günü hesap sırasında yapılan işlere de şahitlik edeceklerdir.

** Kâinattaki hadiseleri idare eden melek:

Hz. Mikâil Dört büyük melekten biri olup Allah tarafından kâinattaki tabii olayların ve yaratıkların rızıklarının idaresine vasıta kılınmıştır. İsmi, Kur’an’da sadece bir âyette geçer.

** Mukarrebûn melekleri

İlliyyûn ve Kerûbiyyûn olarak da anılan bu melekler, Allah’ı tesbih ve anmakla görevli olup O’na çok yakın ve O’nun katında şerefli bir mevkide bulunurlar.

**Hamele-i arş melekleri

Arşı (Allahın kudret ve saltanatının tecelli yeri) taşıyan meleklerin adıdır. Kur’an’da haklarında şöyle buyrulur: “Arşı taşıyan, bir de onun çevresinde bulunan melekler devamlı olarak Rab’lerini zikir ve O’na hamd ederler.”

**Münker ve Nekir melekleri

Ölümden sonra kabirde sorgu ile görevli iki melektir. Bilinmeyen, tanınmayan, yadırganan anlamındaki Münker ve Nekîr, mezardaki şahsa, hiç görmediği bir şekille gelmeleri sebebiyle bu ismi almışlardır. Bu iki melek kabirdeki ölülere, “Rabbin kim?”, “Peygamberin kim?”, “Kitabın ne?” şeklinde sorular yöneltirler ve o insana, alacakları cevaplara göre muamele ederler. Hadis-i şeriflerde, insanın kalbine doğruyu ve gerçeği ilham eden, Kur’an okunurken yeryüzüne inen meleklere de dikkat çekilir.

_________________
Elif gibi yalnızım,
Ne esrem var, ne ötrem.
Ne beni durduran bir cezmim,
Ne de bana ben katan bir şeddem var.
Ne elimi tutan bir harf,
Ne anlam katan bir harekem...
Kalakaldım sayfalar ortasında.
Bir okuyan bekledim,
Bir hıfzeden belki...
Gölgesini istedim bir dostun med gibi…
Sızım elif sızısı...

Melekler -Çeşitleri-Cin Şeytan Sdfghj15
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://kutluforum.yetkinforum.com
@bdulKadir
Adminstratör
@bdulKadir


Mesaj Sayısı : 6727
Rep Gücü : 10015177
Rep Puanı : 97
Kayıt tarihi : 17/03/09
Yaş : 61
Nerden : İzmir

Melekler -Çeşitleri-Cin Şeytan Empty
MesajKonu: Geri: Melekler -Çeşitleri-Cin Şeytan   Melekler -Çeşitleri-Cin Şeytan Icon_minitimePaz Ekim 25, 2009 6:53 am

Azrail (as) kendisi bir tane iken aynı anda birçok ruhu nasıl alabiliyor?

Cevap



Azrail (as) herkesin ruhunu aynı anda alabilir. Çünkü melekler nuranî oldukları için insanlar gibi tek bir surett e kayıtlı kalmazlar. Değişik suretlere girebilir, bir anda bir çok yerde bulunabilirler.

Mesela, cisimlerin aynadaki yansımaları sadece görüntülerinden ibarettir. Taşıdıkları özellikler aynadaki yansımalarında bulunmaz. Fakat ışık gibi lati f, ince ve şeff af maddeler aynadaki yansımaları ile
aynı hükme geçebilir. Aynalar vasıtasıyla bir çok yerde bütün özellikleriyle
bizzat bulunabilirler.

Vücutları nur ve nuranî olan melekler de cam, su, hava ve esir gibi maddeleri ayna gibi kullanırlar. Vücutlarının nurlu olmasından dolayı, bu aynalar meleklerin bizzat kendilerini yansıtı rlar ve aynı anda binlerce yerde olmasını sağlarlar. Böylece bir melek, bir anda bin melek hükmüne geçer.

Azrail (as) da nuranî vücuduyla ve bu aynalar vasıtasıyla ölüm vakti gelen her bir canlının yanında bizzat bulunur ve bütün ruhları aynı anda kolaylıkla alabilir.

_________________
Elif gibi yalnızım,
Ne esrem var, ne ötrem.
Ne beni durduran bir cezmim,
Ne de bana ben katan bir şeddem var.
Ne elimi tutan bir harf,
Ne anlam katan bir harekem...
Kalakaldım sayfalar ortasında.
Bir okuyan bekledim,
Bir hıfzeden belki...
Gölgesini istedim bir dostun med gibi…
Sızım elif sızısı...

Melekler -Çeşitleri-Cin Şeytan Sdfghj15
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://kutluforum.yetkinforum.com
 
Melekler -Çeşitleri-Cin Şeytan
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Klise Ve çeşitleri--Havra ve Çeşitleri
» Kabe üzerindeki melekler
» BÜYÜK MELEKLER KIYAMETLE ÖLECEKLERMİ?
» FUSSİLET Suresi Âyet - 30iman edip istikamete erenlere melekler ne yapar
» 4 büyük meleğin adı kuranda geçiyormu Kurân'da ismi geçen melekler şunlardır:

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
KUTLU FORUM :: Din Kültürü Dersi-Eğitim Öğretim :: Din Kültürü Ahlak Bilgisi Dersi :: 7.sınıf-
Buraya geçin: