Berceste-1
Şeb-i yeldâyı müneccimle muvakkit ne bilir,
Mübtelâ-yı gama sor kim geceler kaç sâ'at.
-Sabit-
(En uzun gecenin hangisi olduğunu gök bilimciler ve takvim yapanlar ne bilsin, Gam müptelalarına sorun ki gecelerin kaç saat olduğunu)
Berceste-2
Aziz-i Mısri vuslat sûziş-i firkat nedir bilmez,
Onu tenhanişîn-i külbe-i ahzan olandan sor.
-Nazif Dede-
(Vuslat ülkesi Mısır Azizi Hz.Yusuf ayrılık nedir bilmez; ayrılığı, tenhada hüzünler kulübesinde yalnız oturan Hz.Yakub'tan sor.)
Berceste-3
Hâksâr-ı hüner-pîşeyi zillet sanma
Pertev-i mihr yere düşse de pâmâl olmaz
-Râşid Mehmet-
(Hüner sahibinin toz toprak içinde bulunuşunu zillet sanma, Gün ışığı yere düşse de ayaklar altında kalmaz.)
Berceste-4
Bakma ya Râb sevâd-ı defterüme
Â'nı yak âteşe benüm yerüme
-Âzmizâde M.Hâletî-
(YaRâbbim, kara defterime, günahlarıma bakıp beni yakma, affet; onu(günah defterimi) at ateşe benim yerime ki, günahlarım ateşte yana, ben affola.)
Berceste-5-
eşhas-ı hak'a ithaf (hak eden şahıslara)
Merd-i râh olmayana zâd-ı sefer vermezler
Korkum oldur sana dûzahda da yer vermezler
-Nâîli-yi Kadîm-
(Yol yiğidi olmayana, yol azığı vermezler. Korkum odur(dilerim ki) sana cehennemde bile yer vermezler.)
Berceste-6
Top-ı âh-ı inkisâra pây-dâr olmaz yine
Kişver-i câhın nice sengîn hisârın görmüşüz
-Urfalı Yusuf Nâbî-
[Gönlü kırık olanın atıverdiği âh topunun nice büyük sultanların muhkem kalelerini yıktığını biliriz.]
Berceste-7
Vakt-i şâdi de gelür, mevsim-i mihnet de geçer
Neler görür ser-i gûre şarâb oluncaya dek
-Es'ad Gâlib-
(Bir gün zorluk mevsimleri geçer, mutluluk zamanı da gelir. Ham koruk şarap oluncaya kadar ne zor aşamalardan geçer.)
Berceste-8
Bir hurûşiyle eder bin hâne-i ikbâli pest
Ehl-i derdin seyl-i eşk-i inkisârın görmüşüz
-Urfalı Yusuf Nâbî-
[Derd ehli olanların kırıklıkla döktükleri gözyaşlarının yaptığı seller önünde nice gösterişli kâşânelerin, mâlikânelerin yerle bir olduğunu biliriz.]
Berceste-9
Cihânda âşık-ı mehcûr sanma râhat olur
Neler çeker bu gönül söylesem şikâyet olur
-Ş.Yahya-
(Âşık sevgiliden ayrı rahat bulur sanma. Bu gönül neler çeker söylesem şikâyet olur.)
Berceste-10
Her zilletin elbette bir izzet var içinde
Seyr et Çeh-i Ken’ân’ı ne devlet var içinde
-Şeyh Gâlip-
[Rezil olmadan vezir olunmaz derdi anam bana.İlk mısra da öyle diyor şair ve delil getiriyor; Hazreti Yûsuf önce Kenan Kuyusu’na düştü ama çıkınca da Mısıra azîz oldu.]
Berceste-11-
Bilmedik zevk-ı visâlin çekmeyince firkatin
Olmadıkça hasta kadrin bilmez insan sıhhatin
-Fıtnat Hanım-
[Ayrılık acısını çekmeden kavuşmanın lezzetine varamadık. İnsan olarak zaafımız bu tabiî; insan hasta olmadan sıhhatin kıymetini bilemiyor.]
Berceste-12-
Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen
Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen.
-Şeyh Gâlib-
(Hoşça bak kendine ki kâinatın özüsün sen.
Bütün yaratıkların gözbebeği olan insansın sen.)
Berceste-13-a
Merdüm-i dîdeme bilmem ne füsûn etti felek
Eşkimi kıldı füzûn giryemi hûn etti felek
-Yavuz Sultan Selim-
(Bilmem ki gözlerime felek nasıl bir büyü yaptı
Gözümü kan içinde bıraktı, aşkımı artırdı.)
Berceste-13-b
Şîrler pençe-i kahrımda olurken lerzân
Beni bir gözleri âhûya zebûn etti felek
- Y.Sultan Selim-
(Benim pençemin (gücümün) korkusundan
aslanlar (bile) titrerken,
Felek beni (aslanlardan bile korkan) bir ahu gözlüye esir etti.)
Ve ahu göz (cilt kanserinden öldü)
Berceste-14-
Sû uyur düşman uyur haste-i hicrân uyumaz.
-Şeyh Gâlib-
Asker uyur, düşman uyur, ayrılık hastası uyumaz.
Berceste -15-
Neşv ü nemâ bulamaz düşmeyicek hâke nebât
Mütevâzı olanı rahmet-i Rahmân büyütür
- Laedrî -
(Bir tohum, toprağa düşmeyince asla büyüyüp gelişme gösteremez. Çünkü mütevazı olup başını yere indireni Allah’ın rahmeti büyütür.)
Berceste -16-
Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge,
Ne açar kimse kapım, bâd-ı sab'âdan gayrı.
-Fuzûlî-
(Ne şu aşk ateşiyle yanan gönlümden başka benim için yanan bulunur,
ne de kapımı sabâ rüzgârından başka açan.)
Berceste-17-
Cihanda cennet-ül me'va muvafık yâr ile hemdemdir
Muhalif şahsa yâr düşmek bu âlemde cehennemdir
-Lâedri-
(Dünyada cennet dediğin şey, kişinin kendisine denk ve benzeyen insanlarla bir arada olmasıdır. Muhalif şahsa denk düşmek ise bu dünyada cehennemdir.)
Berceste-18-
Dil-i zârı haste kıldı ne yaman nezâredir bu
Şeb-i gemda koydu hâlin ne siyeh sitâredir bu
-Nâilî-
(Bu ne yaman bakıştır ki zavallı gönlümü yaraladı; yüzündeki beni, (kirpiklerinin) gam gecesinde bıraktı; ne kara, ne talihsiz bir yıldızdır bu!)
Berceste-19-
Sunar bir câmının lubin tehi peymâneden sonra
Döner vefk-i murâd üzre felek amma neden sonra
-Nezâkî-
(Dünya bir gün arzuna uygun dönecektir, bir gün maksadın hâsıl olacaktır.Önüne bin defa boş kadeh geldiğine bakma.Önüne dolusu da konacaktır amma sabretmen gerek.)
Berceste-20-
Zîr-i şem ü pay-i gülbünde ağyar-ı suzişi
Bülbül ü pervanenin hakisterinden bellidir -Nâilî-
(Aşkın izi olarak bulabileceğin tek şey,yanmış kelebeklerin mum dibinde ve bülbüllerin gül dibnde külleridir.Onlara benze ki,âşık olmak;aşka gönül vermek,feda olmak demektir)
Berceste-21-
Zannederdim aşkımı bir şûha bağlarsam geçer
Yâr eliyle yâremi bir kerre dağlarsam geçer
-Çarşılı Hakkı Bey-
(Aşk acısını;güzel yâre bağlarsam geçer zannederdim.Sevgilinin eliyle yaralarımı bir kerre dağlarsam,yaralarım geçer zannederdim,yanılmışım geçmedi, arttı.)
Berceste-22-
Ten-be-hâk-i acz olan şebnem gibi üftâdenin
Cümleden evvel yeten hurşîd olur imdâdına
-Nâbî-
(Güneşin tevazu ile toprağa düşen bir çiy damlasının imdadına yetişip, onu tekrar buğu halinde semalara çıkarması gibi: alçak gönüllü insanların da imdadına Allah yetişir.)
Berceste-23-
Gırre olma kemâle kim şemsin
İrtifâ’ı zevâle dâ’irdir
-Es’ad-
(Makam mevkî olarak yükseldiğinde sakın gurura kapılma.
Güneş bile en yüksek noktaya çıktıktan sonra tekrar inmeye, batmaya başlar.)
Berceste-24-
Câni geziyor dipdiri... Can vermede mâsûm
Suç başkasınındır da niçin başkası mahkûm
-M.Akif Ersoy-
Berceste-25-
Ben sabr edeyim derd ü gam-i hecrine ammâ
Sen de güzelim ettiğin ikrârı unutma
Ağlatmayacaktın yola baktırmayacaktın
Ol va’de-i tekrâr-be-tekrârı unutma
- Esrâr Dede-
(Ben ayrılığının gamına ve derdine sabredeyim ama,
Güzelim, sen de verdiğin sözü unutma.)
Berceste-26-
Hak Teâlâ intikamın, yine abdiyle alır
Bilmeyen ilm-i ledünni ânı kul yaptı sanır
-H.Bayram Veli-
(Allah zâlim kulunun cezasını vermek için başka bir kulunu vesile eder. İşin hakikatini bilmeyenler onu kuldan bilirler.
Türk Dili ve Edebiyatı fakr muallimi
Ol mâh; acz terennüm eyler, servetseza eş’ar-ı kadîmi
(Bende-niz, fakir bir edebiyat muallimi.
O Ay, acizâne mırıldanır, servetlere değer eski-meyen şiirleri.)