Limoni Co-Admin
Mesaj Sayısı : 6150 Rep Gücü : 14991 Rep Puanı : 44 Kayıt tarihi : 27/05/09
| Konu: MEYVE AĞAÇLARINDAN ÇELİK ALMA ZAMANI Perş. Mart 29, 2018 6:17 pm | |
| MEYVE AĞAÇLARINDAN ÇELİK ALMA ZAMANI 00:07 Eyyup Kucukaslan 0 yorum Yılın herhangi bir zamamnda çelik hazırlamak mümkündür. Ancak, kışın yaprağını döken bitkilerde odun çelikleri kış dinlenme dönemi içinde, yapraklı yeşil çelikler ise henüz tam odunlaşmamış. Sürgünlerden büyüme mevsiminde hazırlanırlar.Odun çelikleri yaprak dökümünün hemen öncesinden, ilkbaharda tomurcukların kabarmasına kadar geçen dönem içinde her zaman hazırlanabilirler. kolay köklenme eğilimindedirler. Örneğin kirazlarda, odun çeliklerinin çok zor köklenmelerine karşın, birçok çeşitte yeşil çeliklerle iyi bir köklenme sağlanmaktadır. Yeşil çelikler ilkbaharda mümkün olduğunca erken alınmalıdır. Ancak bu dönemde yapraklar tam iriliğini almış ve sürgünler olgunlaşmış olmalıdır. Kök çeliklerinin hazırlanmasında da zaman önem taşımaktadır. Örneğin, kırmızı ahududularda yaz aylarında alman kök çeliklerinde hiç başarı elde edilemezken, sonbahardan kışa doğru olan dönemlerde alman çeliklerde başarı, zamandaki ilerletmeye paralel artmaktadır. Çeliklerde Köklenmeyi Etkileyen Dışsal Faktörler 1. Köklenme ortamı; Çelikleri köklendirmek amacıyla kullanılan ortamların havalanma, ısınma, su tutma ve katyon değişim kapasitesi ile hastalıklar ve zararlılarla bulaşık olma durumları farklı olduğundan, ortamlara göre köklenme oranı ve meydana gelen köklerin yapısı değişebilmektedir. Köklenme ortamının, hafif yani çabuk ısmabilen, geçirgen ve kolay havalanabilen yapıda olması, aynı zamanda hastalık ve zararlılardan ari olması gerekir. Köklenme başlangıcına kadar ortamda azot kaynağına gerek yoktur. Köklendirme amacıyla saf veya karışım halinde toprak, kum, turba (peat), perlit ve vermikulit gibi maddeler kullanılmaktadır. Bazı kolay köklenen bitkilerde ise su tek başına köklendirme ortamı olarak kullanılabilir. Ancak bu durumda iyi bir havalandırma gereklidir. Yaygın olarak kullanılan köklendirme ortamlarının bazı özellikleri aşağıda kısaca verilmiştir. Kum: Yaygın olarak kullanılan, ekonomik olarak sağlanabilen bir ortam olup iyi bir kök gelişimi sağlamaktadır. Ancak su tutma kapasitesi düşük olduğundan sık sulamayı gerektirmektedir. Organik madde ve besin kapsamı ya çok azdır veya hiç yoktur. Genellikle hastalık etmeni taşımamaktadır. Besin maddesi kapsamı çok az olduğu için, çelikler körlendirildikten hemen sonra ya başka bir ortama şaşırtılmalı, ya da yeterli gübreleme yapılmalıdır. Turba (peat-moss): Yüksek düzeyde organik madde içeren bu materyalin su tutma kapasitesi yüksek ve havalanması iyidir. Yüksek düzeyde azot ihtiva eder. Ancak kuma göre oldukça pahalıdır. Son yıllarda saf ya da karışım halinde köklendirme ortamı olarak yaygın şekilde kullanılmaktadır. Asit karakterli olanları ise özellikle çay ve yaban mersinlerinin (blueberry) çoğaltılmasında kullanılmaktadır. Perlit: Volkanik orijinli, gri-beyaz bir mineraldir. Ham materyalin öğütüldükten sonra 760°C de patlatılması sonucu köpük benzeri bir yapı kazanır. pH'sı 6-8'dir. Yüksek su tutma kapasitesinin yamsıra, havalanması iyidir. İnorganik besinler ve organik madde içermez. Bu özellikleri nedeniyle karışım halinde kullanılır. Diğer materyallere göre pahalı olmasına rağmen steril olması, kullanımının kolay olması ve iyi köklenme sağlaması nedeniyle yaygın olarak kullanılmaktadır. Toprak: Bu amaçla özellikle tınlı topraklar başarılı olarak kullanılmaktadır. Çelik köklendikten sonra ortam içinde belirli süre kalabilmektedir. Süt ve kum karışımları, her iki ortamın uygun özelliklerini taşıyan bir ortam oluşturmaktadır. Süt, yüksek azot kapsamı ve su tutma yeteneğine sahiptir. Ancak iyi havalanmaz, köklenme için daha uzun zaman gereklidir. Ayrıca hastalıklar ve zararlılar nedeniyle pastörizasyon veya fumigasyon gereklidir. Son yıllarda çeliklerin köklendirmesinde topraksız karışımlar tercih edilmektedir. Bunlar arasında kum, perlit ve turbadan oluşan karışımlar daha başarılı sonuç vermektedir. 2. Sıcaklık: Köklenme ortamlarında, kök bölgesindeki sıcaklığın 24°C dolayında tutulması, hücre bölünmesini teşvik ederek köklenmeyi kolaylaştırmaktadır. Bu sıcaklık seralarda taban ısıtma sistemlerinin kullanılması ile daha kolay sağlanmaktadır. Ancak şişleme altında yapılan köklendirme süresince hava sıcaklığının ortam sıcaklığından daha düşük tutulması gereklidir. 4.Işık: Çeliklerde köklenme üzerinde ışığın etkisi, çelik tipine göre değişmektedir. Kışın yaprağını döken meyve türlerinin, yeterli oksin ve besin maddesi depolamış odun çeliklerinde, en iyi köklenme karanlıkta olmaktadır. Buna karşın yapraklı çeliklerde oksin ve karbonhidrat sentezinin rolü nedeniyle, ışık dolaylı olarak köklenmeyi olumlu yönde etkilemektedir. Eğer oksinler dışardan sağlanırsa, ışığın varlığı köklenme üzerine engelleyici etki yapmaktadır. Işık kaynağı olarak, 1500-2000 lüks ışık şiddeti veren, beyaz floresan lambalar olumlu sonuç vermektedir. Çeliklerde Köklenmeyi Uyarıcı Özellikler ve Uygulamalar 1. Çelik üzerinde tomurcuk ve yaprakların varlığı: Çelik üzerinde bulunması köklenmeyi uyarıcı etki yapmaktadır. Bu olumlu etki, yapraklarda karbonhidratların sentezlenmesine, tomurcukların ise oksin kaynağı olmasına bağlanmaktadır. Çelik üzerinde bulunan tomurcuk ve yapraklar, karbonhidratlar ve oksinlerle birlikte, taşınabilen ve köklenme üzerinde olumlu etkisi bulunan faktörlerin de kaynağıdır. 2. Polarite: Dal çelikleri, sürgünün ucuna yakın olan kısımda sürgün, dibe yakın kısmında ise kök oluştururlar. Bu duruma polarite denilmektedir. Çeliğin durumunun değiştirilmesi, yani ters çevrilerek dikilmesi, kök ve sürgün oluşan yerleri değiştirmez. Kök çeliklerinde ise tersi durum söz konusudur. 3. Yaralama: Çeliklerde yaralama sonucunda, yara kenarları boyunca oluşan yara dokusu (kallus) nedeniyle kök oluşumu daha fazla olmaktadır. Yaralama ile yaralanan kısımdaki hücreler, bölünmeye ve yeni kök taslakları oluşturmaya teşvik edilmektedir. Bu durum, yaralanan bölgede hormon ve karbonhidratların doğal olarak birikmesine bağlanmaktadır. 4. Büyümeyi düzenleyici maddeler: Oksinlerin çeliklerde köklenmeyi uyardığının anlaşılmasından sonra günümüze kadar bu maddeler saf ve karışım halinde birçok bitki türüne ait çeliklerin köklendirilmesinde başarı ile kullanılmaktadır. Bu amaçla kullanılan oksin yapısındaki maddeler, tek doğal oksin olan Indol-3- Asetik asit (IAA) ile sentetik oksinler olan îndol-3-Bütirik asit (IBA), 1-Naftalenasetik asit (NAA), 2-4 Diklorofenoksiasetik asit (2,4-D) dir. Bunlar arasında en başarılı sonuçlar IBA uygulamalarından elde edilmiştir. Son yıllarda özellikle IBA ve NAA'in karışım halinde kullanılması giderek yaygınlaşmaktadır. Ancak bitki türü ve çelik tipine göre, en uygun uygulama şekli ve dozu, denemelerle tespit edilmelidir. Günümüzde köklenmeyi uyarıcı hormon yapısındaki maddeler, çeliklerin 1-1,5 cm'lik dip kısımlarının seyreltik (500 ppm'e kadar) çözeltilere 12 saat, yoğun (500-10.000 ppm) çözeltilere 5 saniye süreyle daldırılması şeklinde yapılmaktadır. ÇELİKLE ÜRETİM 1. ÇELİKLE ÜRETİM Köklü birey elde etmek için anaç bitkilerin gövde, dal, kök ve yapraklarından kesilerek hazırlanan parçalara çelik, bu parçalarla yapılan üretime de çelikle üretim denir. 1.1. Çelik Alma 1.1.1. Anaç Bitkinin Özellikleri Çelik alınacak bitkide köklenmenin iyi ve çabuk olması için istenilen bazı özellikler vardır. Bu özellikleri şu şekilde açıklayabiliriz: Anaç bitkinin beslenmesi: Alınan çeliklerin köklenme ve sürgün verme oranını bitkinin beslenme durumu önemli ölçüde etkilemektedir. Genellikle en uygun çelik materyali karbondihrat oranı yüksek olan bitkilerde, gövdenin sertliğine bakılarak saptanır. Karbonhidrat oranı düşük olan çelikler, yumuşak ve esnek olup köklenme yetenekleri azdır. Genellikle bu tip çelikler kök ve sürgün vermeden çürürler. Karbonhidrat kapsamı yüksek, azot kapsamı düşük olan çeliklerde köklenme daha yüksek olmaktadır. Bu tip çelikler iyi gelişmiş sert, zor eğilen, büküldüğünde kırılan pişkinleşmiş çeliklerdir. Anaç bitkiden alınma yerleri: Bazı orman gülü ve dışbudaklarda yan dallardan alınan çelikler, öz kısmı geniş yer kaplayan ana sürgünlerden alınan çeliklerden daha iyi köklenirler. Dikey büyüme gösteren bitki türlerinde çeliklerin dik büyüyen tepe sürgünlerinden alınması gerekir. Çelik alınacak anaçlar sağlıklı olmalı: Çelik alınacak anaçlar her türlü hastalık, don, kuraklık ve zararlardan etkilenmemiş sağlıklı ve iyi gelişmiş bitkiler olmalıdır. Bazı durumlarda aşırı derecede gelişmiş kalın dallardan gövde çelikleri alınması istenmez. Özel anaç parselleri oluşturarak fidanlıklarda çelik alınır. Bu parsellerde kültürel işlemler düzenli olarak yapıldığında bol miktarda bir örnek çelik alınabilir. Anaç bitkinin yaşı: Çelikleri kolay köklenen bitkilerde anaç bitkinin yaşı önemli değildir. Ancak köklenmesi zor olan bitkilerde bitkinin yaşı çok önemlidir. Genellikle genç bitkilerden alınan çelikler yaşlı ve olgun bitkilerden alınan çeliklere oranla daha çabuk köklenirler. Anaç bitkinin besin durumu: Anaç bitkiye verilen azot miktarı azaltılarak tam güneş ışığı altında yetişen bitkilerden çelik alınmalıdır. Anaç bitkiden çelik alma zamanı: Çelikler anaç bitkiden, erken saatlerde, bitki henüz turgor hâlindeyken alınmalıdır. 1.1.2. Çelik Alma Zamanı Genel olarak yılın her mevsiminde çelik almak mümkündür. Kışın yaprağını döken ağaçların çoğaltılmasında odun çelikleri kış dinlenme mevsiminde, yapraklı, yeşil veya yarı odunlaşmış çelikler büyüme mevsiminde, henüz sertleşmemiş veya yarı odunlaşmış dallardan alınırlar. Dar ve geniş yapraklı her dem yeşil türler, yıl içinde bir veya daha fazla büyüme dönemi gösterdiklerinden bu dönmelere göre çelik alınabilir. Kurtbağrı gibi bazı türlerin çelikleri yılın hangi zamanında alınırsa alınsın kolayca köklenebilirler. Diğer bazı türlerin çelikleri ise yıl içinde istenilen gelişme safhasında alınmaları hâlinde köklenirler. İlkbahar veya yazın alınan yaprağını döken bitki türlerinin yeşil çelikleri, kışın alınan odun çeliklerinden daha çabuk köklenmektedir. Köklenmesi zor olan bitkiler için yeşil çeliklerin alınması zorunludur. Kışın yaprağını döken türlerin odun çelikleri, yaprak dökümünün hemen öncesinde ilkbaharda tomurcukların kabarmasına kadar olan devrede almak mümkündür. Köklenmesi kolay olan türlerde ise dinlenme mevsiminde alınması önemli bir fark oluşturmaz. Hızlı gelişen tomurcuklar bazen kök oluşumunu uyarma eğilimindedir. Ancak dinlenme hâlindeki tomurcuklar kök gelişmesini engelleyebilir. Kışın yaprağını döken türlerin yeşil çelikleri için en iyi sonuçlar çeliklerin mümkün olduğu kadar erken alınması ile gerçekleşir. Ancak bu dönemde yaprakların tam büyüklüklerini almış ve sürgünlerin bir derece olgunlaşmış olması gerekir. Yeşil çelikler, önceden seraya alınarak sürdürülmüş saksı ağaçlarından alınırsa daha olumlu sonuçlar elde edilir. Kışları sert geçen yerlerde kuma yatırma işinin bodrumda bir sandık içinde yapılması uygun olur. Çelikler dikim zamanına kadar soğuk hava depolarında 4–10 oC’de saklanmalıdır. Saklama sırasında çelikler ne kuru bırakılmalı ne de fazla nemli tutulmalıdır. Çelikler saklanırken sık sık kontrol edilmelidir. Gözlerde sürme görülürse daha düşük sıcaklıktaki yerlere aktarılmalı veya arazi hazırsa hemen dikilmelidir. Dikim geciktirilirse köklenmeden önce yaprak oluşumu gözlenir ve çelik yeterince köklenmeden ölür. Çeliklerin uzunluğu gözlerin sayısına ve boğum aralarının uzunluğuna bağlı olarak 10–20 cm uzunluğunda alınır. Örneğin, mürver çeliklerinde boğum araları uzun olduğundan çelikler 30 cm uzunluğunda alınırlar. Çeliklerin eşit uzunlukta alınması gerekir. Kuvvetli ve orta kalınlıktaki dallar en uygundur. Çelik kalınlıkları ise türlere göre değişmekle birlikte 0,6–2,5 cm, bazı durumlarda ise 5 cm’e kadar alınabilir. Çeliklerin dikileceği ortamın derin ve entansif işlenmiş, gübrelenmiş, organik maddece zengin, kumlu balçık topraklar olması gerekir. Dikim sonbaharda yapılsa da ilkbahar dikimi tercih edilmelidir. Dikimlerde çeliğin en az iki gözü toprak altında kalmalıdır. En iyi olan ise bir gözün toprak üstünde kalarak üstünün ise hafif bir kapama materyali ile örtülmesidir. Dikimden önce yastıklara siyah plastik örtü serilmesi ve dikimin bu örtüyü delerek yapılması yapraklanmanın daha sağlıklı olmasını sağlar. Böylece üst toprağın nemi daha iyi korunarak otlarla daha etkin mücadele yapılmış olur. Yarı Odun Çelikler: Yumuşak çeliklerden bir ölçü daha olgunlaşmış ve kısmen de sertleşerek odunlaşmış olmaları ile farklılık gösterirler. Dolayısıyla sert çeliklerden de tamamen odunlaşmamış olmaları ile ayrılırlar. Yarı odunlaşmış çeliklerle üretilen bitkilere orman gülleri, pittosporumlar, kamelya, aküba, her dem yeşil açelyalar, çobanpüskülleri ve limon gibi büyük yapraklı daimî yeşil bitkiler örnek olarak verilir. Yarı odun çelikler, büyüme mevsiminin sonuna doğru sürgünlerin kısmen odunlaştığı zaman alınır. Genellikle ağustos ayı kısmen de eylül başı en uygun zamandır. Sürgün ucunun hiçbir zaman yumuşak olması istenmez. Özellikle bu tip sürgünlere berberisler çok hassastırlar, böyle durumlarda çeliklerde köklenme az olur. Çelik alınacak anaçların mümkün olduğu kadar genç olması ve yaşlı anaçlardan ziyade alt dallardan alınması köklenme durumunu yükseltir. Yarı odunlaşmış çelikler, tepe kısmındaki yaprakları bırakılarak ve dip kısmındaki yaprakları koparılarak (türlere göre değişmekle birlikte) 7,5–15 cm boylarında hazırlanır. Yapraklar transprasyonu azaltmak için yumuşak çeliklerde olduğu gibi kesilerek küçültülür ve kesim hemen boğumun üzerinden yapılır. Çeliklerin gövdenin turgor hâlinde olduğu sabahın erken serin saatlerinde alınması, dikime kadar nemli çuvallarda saklanması gerekir. Çelikler eşit boylarda alınırsa yastıklarda ışıklanmaları eşit olacağından gelişmeleri de eşit olur. Yapraklı odun çeliklerinin daha rutubetli ortamlarda köklendirilmesi gerekir. Ortamın sıcak olması durumunda daha önce belirtilen büyüme düzenleyici tedbirlerin alınması faydalı olur. Güller de odun çelikleriyle üretildikleri gibi yarı odunlaşmış veya serada üretilmeleri hâlinde yeşil çeliklerle de üretilebilir. Her dem yeşil türlerde bu çelikler, yeşil veya tepe çeliği olmakla beraber adi, ökçeli, dipçikli çelik olmak üzere üç tip olarak alınabilir. Adi çelik, yalnız o yılın sürgününü içerir. Ökçeli çelik, çeliğin tabanında 2 yıllık odundan küçük bir kısmı içerir. Doğu mazısında ökçeli çelik yaygın olarak kullanılmaktadır. Dipçikli çelik, daha yaşlı dalın 1–2,5 cm uzunluğunda bir parçasını taşır. Ardıçlarda ise dipçikli çelik kullanılır. Yumuşak Odun Çelikleri: Süs bitkilerinin üretilmesinde kullanılan yumuşak çelikler, odunsu bitkilerin henüz odunlaşmamış taze sürgünlerinden ilkbaharda hazırlanır. Açelya, kadıntuzluğu, kelebek çalısı, kızılcık, dağ muşmulası, taflan, sarmaşık, hanımeli, kartopu vb. bitkiler yumuşak odun çelikleri ile üretilirler. Yumuşak çeliklerin alınma zamanları türlere ve iklim koşullarına göre ayarlanmalıdır. Özellikle bazı süs bitkilerinde tam büyüme esnasında bir veya iki haftalık zaman dilimini yakalamak köklenme için çok önemlidir. Yumuşak veya yeşil çelikler daha çabuk ve kolay köklenirler. Bu çeliklerin tepe tomurcuğu taşıyan sürgünlerinden alınan çeliklere tepe çeliği adı verilir. Yumuşak çelikler daima yapraklı olarak türlere göre değişmekle birlikte 5–12 cm boyunda ve 2–3 boğumlu olarak hazırlanır. Kesim son boğumun hemen altından yapılır. Çeliğin dip kısmındaki yapraklar terlemeyi (su kaybı) azaltmak ve fazla yer kaplamasını önlemek için alınır veya kesilerek küçültülür. Çelik alımı ve kesimi sabah erken saatlerde yapılmalıdır. Nemlendirilmiş çuval veya yosun içine serin ve nemli bir yere alınmalıdır. Çeliklerin kısa bir süre de olsa güneş altında kalması, taze tutmak için su içinde tutma veya suya batırma zararlı olabilir. Kesilen çeliklerin hemen dikilmeleri gerekir. Dikim aralıkları türlere ve yaprak büyüklüklerine göre farklılık göstermekle birlikte yaprak kenarlarının birbirine değecek şekilde ayarlanması en iyi yoldur. Köklenme ortamı olarak dişli kum ile turba toprağı karışımı iyi bir ortam oluşturur. Kuvvetli ve uzun çelikler köklendirme ortamına direk olarak batırılır. Çok ince ve hassas çelikler bir plantuvar yardımıyla dikilir. Dikilen çeliğin altında boşluk kalmamalıdır. Dikim işaretlenen sıralar üzerine yapılır. Dikimden sonra iyice sulanır. Bu şekilde çeliklerin ortamla iyi temas etmiş olması sağlanır. Yastıklar püskürtme suretiyle günde 3–5 kez sulanır. Rutubetli havalarda ise bu sayı 1–2 kez olmalıdır. Çeliklerin köklenme süreleri çok değişiklik gösterir. Genellikle 3–6 haftada köklenme başlar ve bu süre 9–10 aya kadar uzayabilir. Ancak yumuşak çeliklerde bu süre daha kısa olabilir. Sera ortamında genellikle 3–6 haftada ekseri türlerde bu köklenme gerçekleşir. Ancak bazı türler örneğin berberis, cotonoaster, ılex türlerinde köklenme genellikle uzun süre hatta gelecek yılın mayıs ortasına veya haziran başını bulabilir. Anaçlar, seralar veya sıcaklığı 12–15 0C’de tutulan yerlere alınarak kışın da yumuşak veya yeşil çelik üretimi gerçekleştirilebilir. 1.1.3.2. Yaprak Çelikleriyle Üretim Anaç bitkinin bir yaprağından yeni bir bitki üretilmesi yaprak çelikleriyle gerçekleşir. Bu yöntemde ya sadece yaprak ayası kullanılır ya da yaprak ayası, yaprak sapı ile birlikte kullanılır. Her iki hâlde de yaprağın tabanından adventif kökler ve üstten de bir adventif sürgün çıkarak yeni bitki meydana gelir. Yeni bitki meydana geldikten sonra bunu sağlayan yaprak ise hayatiyetini kaybederek yok olur. Yaprak çeliklerinin başarılı bir köklenme yapabilmesi için 18–25 0C’lik sıcaklık ile nemli hava, bol ışık ve nemli iyi havalanan süzek bir köklenme ortamı aranır. Yaprak çeliği ile üretimin sera üretim çalışmalarında geniş kullanım alanları vardır. Soğuk seralarda da yaprak çelikleriyle üretim yapılabilir. Yaz aylarında açık havada gölge bir yerde de aynı yöntemle köklendirme yapılabilir. Bu tür üretme yönteminde etli yapraklara sahip tropik kökenli, süs bitkileri olan kalanchoe, peperomia, Afrika menekşesi, Peygamber kılıcı, rex begonya, zambak, dam korukları vb. bitkiler üretilir. Yaprak çelikleriyle üretim, bitkilere göre bazı değişiklikler gösterebilir. Rex begonya gibi kalın etli yapraklı bitkilerde yaprak çeliği olarak olgun yaprağın alt kısmında bulunan kalın damarlar bir jilet yardımı ile çizilir. Burada sadece yaprağın aya kısmı kullanılır. Daha sonra kesilen taraf yaprak köklendirme ortamına iyice temas edecek şekilde yerleştirilir. Temasın daha iyi sağlanması için iğne, çivi veya herhangi bir ağırlıktan faydalanılır. Gölge ve nemli şartlara konan bu yapraklardan jiletle kesilen her noktadan yeni bir bitki oluşturur ve eski yaprak kurur. Afrika menekşesi ve peperomialarda yaprak çelikleri, yaprak sapı ve yaprak ayasından oluşur. Alınan bu yaprak parçası köklendirme ortamına dikilir. Yaprak sapı ne kadar kısa olursa yeni bitkilerin oluşması da o kadar çabuk olur. Yaprak sapının dibinden bir veya daha fazla sayıda yeni bitkiler meydana gelir. Yaprak çelikleriyle üretmenin diğer bir yöntemi de Peygamber kılıcı bitkisinde görülmektedir. Bu bitkide yapraklar 7,5–10 cm boylarında kesilerek çelik alınır. Çeliğin üst kısmı eğilimli olarak kesilirse dikilecek kısımla karıştırılmaz. Böylece çeliğin doğru dikimi sağlanmış olur. Alınan çelikleri uzunluklarının ¾ lük kısmı köklendirme ortamına gömülür. Alt kısımdan zamanla kökler ve yeni bitkiyi oluşturan sürgünler gelişir. Esas yaprak kısmı ise yine zamanla yok olur. Yaprak çelikleriyle üretme yüksek nemli kumlu ortamlarda gerçekleşir. 1.1.3.3. Yaprak Göz Çelikleri Yaprak göz çelikleri bir yaprak ayası, yaprak sapı, bir göz ile küçük bir gövde parçasından oluşur. Bu yöntem yaprak çeliğinden kök oluştuğu hâlde sürgün oluşturamayan bitki türlerinde uygulanır. Köklenme gerçekleştiğinde koltuk altında ki gözden sürgün oluşur. Burada dikkat edilmesi gereken konu, çelik alındığında yaprak ve yaprak sapı kadar gözün de olgunlaşmış olmasıdır. Çelikler genellikle temmuz-eylül aylarında bu duruma ulaşır. Genellikle gövde çelikleriyle çoğaltılan birçok tropik çalılar, sera bitkileri ( Camelia japonica, Ficus elastica, rhododendron, schefflera vb.) yaprak göz çelikleri ile üretilir. Bu yöntem özellikle çoğaltım materyalinin az olduğu durumlarda çok önemlidir. Çünkü aynı miktarda ana materyalin gövde çeliği olarak kullanılmasına oranla daha fazla bitki elde edilir. Çeliklerin hazırlanması sırasında anaç bitkinin sağlıklı olmasına dikkat edilmelidir. Yaprak göz çelikleri, üzerinde bir göz içerecek şekilde gözün 1 cm üzerinden ve alt boğumun hemen altından kesilir. Alınan çelikte mutlaka bir boğum olması gerekir. Çünkü köklenme bu alt boğumun altından gerçekleşecektir. Gözün üstündeki kısım göze ters eğimli olarak kesilir. Bunun sebebi de sisleme veya sulama sırasında su damlacıklarının gözde birikmesini önlemek ve çeliğin çürümemesini sağlamak içindir. Çeliklere hormon köklenme ortamından 1–1,5 cm aşağıda kalacak şekilde yerleştirilmelidir. Çeliklerin bakımında sıcaklık kontrolü çok önemlidir. Çeliklerin alt kısımdaki sıcaklığın 18–21 0C olması istenir. Çelikler dikildikten kısa bir süre sonra köklenme süresi boyunca birkaç kez funguslarla mantari ilaçlara karşı ilaçlanır. Çeliklerin kökleri 2,5–5 cm’ye ulaşınca çelikler sökülmeye başlanır. Söküm sırasında köklere zarar verilmemelidir. Bunun içinde küçük el küreği vs. ile köklenme ortamı hafif kaldırılarak çelikler sökülür. Köklenmiş çelikler saksılara dikildikten sonra hemen sulanır ve yerlerine alınırlar. 1.1.3.4. Göz Çelikleri Bu tip çelikler olgunlaşmış yapraksız gövde parçaları olup anaç bitki gövdelerinin kesilen her parçada bir göz ihtiva edecek şekilde kesilmesi ile oluşturulur. Özellikle üretim materyalinin az olduğu durumlarda tercih edilir. Göz çelikleri ile üretimde çelik alınacak bitkinin iyi gelişmiş uzun gövdelere sahip olması gerekir. Gövdeler 4–5 cm uzunluğunda parçalar hâlinde ve her parçada uyuyan bir göz bulunacak şekilde kesilir. Bu kesim genellikle gözün 2 cm üzerinden ve altından enine kesim şeklinde yapılır. Çelikler daha uzun olarak kesilebilir ve köklenme sonrasında her bir göz kesilerek yeni bitkiler elde edilir. Hazırlanan bu çelikler köklenme ortamına dik olarak dikildikleri gibi yatay olarak da dikilebilirler. Çeliğin yarısının köklendirme ortamında olması gerekir. Çürümeyi önlemek içinde yara yerlerine kömür tozu serpilmesi gerekir. Göz çelikleri tepe çeliklerine göre daha uzun zamanda köklenirler ve yavaş gelişirler. İyi köklenmiş ve sürgün vermiş çelikler küçük saksılara dikilirler. Göz çelikleriyle üretilen bitkilere örnek olarak aglonema, dieffenbachia, dracaena, monstera ve philodendron verilebilir. 1.1.3.5. Kök Çelikleri Köklerden alınan parçalarla yapılan kök çelikleriyle üretim, çok kullanılan bir yöntem değildir. Fakat bazı bitkilerde uygun üretim yöntemi olarak kullanılmaktadır. Eğer bitki doğal koşullar altında kolayca sürgün verebiliyorsa kök çelikleriyle rahatlıkla üretilebilir demektir. Kök çeliği ile üretilmeye en uygun bitkilere örnek olarak robinia, albizzia, ailantus, prunus, ilex, rhododendron, wisteria, hypericum cinsleri, cydonia japonica ve yucca türleri verilebilir. Kök çelikleri sonbahar veya kış başlangıcı ile kış kök çelikleri olarak, ocak, şubat ve mart aylarında alınıp dikilirler. Kök çeliği alma işlemini mart ayını geçirmeden yapmak gerekir. Kök çelikleriyle üretim oldukça basit bir yöntemdir. Kökler 5–7 cm uzunluğunda kesilerek hazırlanır. Keskin bir bıçakla alınan çeliklerin üst yüzeyleri düz, alt yüzeyleri ise eğik olmalıdır. Çelikler köklenme ortamına yatay veya dikey olarak 5 cm aralıklarla dikilirler. Yatay olarak yapılan dikimlerde çelikler önceden hazırlanmış ortamlara yatırılarak üzerleri ortam ile kapatılır. Dikey dikimlerde ise çeliğin üst yüzü köklendirme ortamı ile aynı seviyede olacak şekilde yapılır. Üzerleri kum ile hafifçe örtülerek sulanır. Her iki durumda da kasa veya saksıların üzeri nemi korumak amacıyla örtülür. Nem durumu haftada bir kez kontrol edilir. Bir süre sonra köklenerek filiz veren çelikler saksılara dikilir. 1.2. Çeliklere Uygulanan İşlemler Çeliklerde köklenmeyi artırmak için çelik alma işleminden sonra bazı işlemler uygulanır. Yapılan bu uygulamalar çeliklerin köklenmesine olumlu etki yapar. Bu uygulamaları şöyle açıklayabiliriz: Tomurcuk ve yaprakların varlığı: Tomurcukların varlığı özellikle büyüme başlamışsa çeliklerde kök oluşumunu hızlandırır. Bazı bitkilerde özellikle önceden oluşmuş kök taslakları yoksa tomurcukların köreltilmesi kök oluşumunu durdurur. Eğer çelikler tomurcukların kış dinlenmesinde olduğu dönemde alınırsa tomurcukların köklenmeyi teşvik edici etkileri görülmez. Eğer çelikler ilkbaharda, tomurcuklar kış dinlenmesinden çıkıp uyanmaya başladığı dönemde alınırlarsa tomurcukların kök oluşumu üzerinde olumlu etkileri ortaya çıkar. Çeliklerin yapraklı olmasının kök oluşumu üzerine olumlu etkisi olmaktadır. Yapraklarda fotosentez sonucunda meydana gelen karbonhidratlar kök oluşumuna yardımcı olur. Yaprak ve tomurcukların köklenmeyi teşvik edici etkileri oksinler sebebiyledir. Bu organlar kuvvetli oksin üreticileri oldukları bilinmektedir. Oksinlerin bulunduğu yerler ise yaprak veya tomurcuğun hemen altındadır. Bu da tepeden aşağıya doğru bir taşımanın olduğunu ortaya koyar. Oksin üretimi aynı zamanda fotosentez ürünleri yapmasıyla karışık bir durum almaktadır. Sonuç olarak oksinlerin yaprak ve tomurcuklarının hemen altında bulunması köklenme aşamasında olan çelikler için istenen bir olaydır. Yapılan araştırmalarda yaprakların etkisinin ortaya çıkabilmesi için ışığın gerekli olduğunu ortaya koymuştur. Kök oluşu üzerinde hemen hemen aynı kuvvetteki etki karanlıkta da meydana gelmektedir. Yaprakların alınması: Alınan çelikler üzerindeki fazla yapraklar ya tamamen kesilerek ya da küçültülerek çelik üzerinden uzaklaştırılır. Bunun sebebi yapraklarda meydana gelecek transprasyonu azaltmaktır. Çelikler transprasyonla kaybettikleri su miktarını eğer ortamdan karşılayamazlarsa kurumalar meydana gelebilir. Çelik üzerinde çok fazla sayıda yaprak bulunması transprasyonun artmasına neden olur. Bunu azaltmak için de yapraklar alınır. Aynı zamanda köklendirme yerlerinde çeliklerin fazla yer kaplamalarını önlemek içinde yapraklar alınır. Yaralama: Çeliğin dip ucunu yaralamakla birçok bitki türünün odun çeliklerinde kök oluşumu hızlanmış olur. Ardıç, mazı, akçaağaç, manolya, çobanpüskülü türlerinin çeliklerinde yaralamanın köklenmeye önemli ölçüde yardım ettiği görülmüştür. Birçok yaralama metotları vardır. Mazı gibi dar yapraklı türlerinde çelikler hazırlanırken çelik yapılacak dalların kenarları çok az miktarda soyularak uygun yara meydana getirilir. Çeliğin dip kısmının her tarafından keskin bir bıçakla 2,5–5 cm uzunluğunda kabuğu geçerek oduna kadar uzanan bir çizgi yeterli olur. Jilet kullanarak daha kuvvetli bir yara açılabilir. Manolyalar da çeliğin dip tarafındaki kabuğun kambiyumunu meydana çıkaracak, fakat odunun derinliğine gitmeyecek şekilde kesilerek daha etkili olarak yaralanabilir. Çelikler yaralandıktan hemen sonra kök uyarıcı bileşimlerden biri ile ya toz ya da yoğun daldırma çözeltisi yöntemiyle muamele edilirse daha olumlu sonuçlar alınabilir. 1.3. Köklenmeyi Uyarıcı Maddeler ve Kullanımları Hormonlar veya bitki büyümesini düzenleyici maddelerle çeliklerin muamele edilmesinin amacı, kök oluşturacak çeliklerin miktarını arttırmak, köklenmeyi çabuklaştırmak ve çelik başına düşen kök sayısını artırmaktır. Çelikleri çok kolay köklenen bitki türlerinde hormon kullanmaya gerek yoktur. Çeliklerde adventif köklerin meydana gelmelerini teşvik etmekte kullanılan ve en güvenilir olan kök uyarıcı hormonlar ( sentetik kimyasal maddeler ) İndolbütirik asit (IBA), naftalen asetik (NAA) ve indolasetik asit (IAA)’tir. İndolbütirik asit bunların içinde genel olarak en çok kullanılandır. Çünkü bu asit geniş konsantrasyonları içersinde zehirli olmamakta ve köklenmeyi teşvik etmede birçok bitki türlerinde etkili olmaktadır. Bu kimyasal maddelerin bazıları talk içinde karıştırılmış hazır preparatlar hâlinde piyasa da bulunmaktadır. Kullanılan hormonlara göre uygulama yöntemleri de değişiklik göstermektedir. Köklenmeyi uyarıcı maddelerin uygulama yöntemleri şöyledir: Ticari toz preparatlar: Odunsu güç köklenen türler daha yüksek konsantrasyonlu, buna karşılık yumuşak ve kolay köklenen türler için daha düşük konsantrasyonlu preparatlar kullanılmalıdır. Toz preparatların kullanılmasında çeliklerin stok toz içine daldırılmaktan başka, stok tozdan eldeki çeliklere yetecek miktarda almak ve kullandıktan sonra arta kalan tozu atmak daha iyi olur. Çünkü içine daldırılan toz yabancı madde ve nem yüzünden bozulmuş olabilir. Tozu ince bir tabaka hâlinde bir parça yağlı kâğıt veya ince alüminyum üzerine sermek daha yerinde olur. Muameleden hemen sonra çelikler köklenme ortamlarına dikilmelidir. Dikim sırasında tozların dökülmesini önlemek için çelikleri köklendirme ortamına dikmeden önce yerlerini hazırlamak için bir dikim kazığı kullanılır. Zayıf çözelti daldırma yöntemi: Çelikler köklendirme ortamına dikilmeden hemen önce dip kısımlarının 2,5 cm’lik kısmı kullanılacak hormonun zayıf çözeltisi içine 24 saat süreyle daldırılır. Bu çözeltilerin hazırlanması zor değildir. Kullanılacak konsantrasyonlar kolayca köklenen türler için 20 ppm’den, daha zor köklenen türler için 200 ppm’e kadar olmak üzere değişir. Çelikler daldırma süresince oda sıcaklığında tutulmalı, güneşe maruz bırakılmamalıdır. Çelikler tarafından alınacak kimyasal maddelerin miktarı çevre koşullarına bağlıdır. Yoğun çözelti daldırma yöntemi: Kimyasal maddelerin yoğun çözeltileri alkolle hazırlanır. 500–1000 ppm ve çeliklerin dipleri 5 saniye kadar kısa bir süreyle bu çözelti içine daldırılır. Sonra çelikler hemen köklenme ortamına dikilir. Bu yöntemin diğer yöntemlere göre üstün tarafları vardır. Bu yöntem çelikleri daldırma için gerekli malzeme ihtiyacını ortadan kaldırır. Aynı zamanda iki yöntemde olduğu gibi kimyasal maddenin alınması üzerine çevre koşulları fazla etkilemediği için bir örnek sonuçlar elde etmek mümkündür. Çok yüksek konsantrasyonlarda kullanılan büyüme düzenleyici maddeler, bazı türler için zararlı sonuçlar verebilir. Böyle konsantrasyonlar tomurcukların gelişmesini önleyebilir. Yaprakların sararıp dökülmesine, odunun kararmasına ve sonuçta çeliklerin ölmesine neden olur. Eğer çeliğin dip kısmında şişkinlik meydana gelmiş ve çelik tabanının hemen üstünde bol kök oluşmuş ise zehirli olmayan konsantrasyon kullanılmış demektir. 2. KÖKLENME ORTAMI Çeliklerin dikildiği köklendirme ortamlarının üç görevi vardır: Köklenme süresince çelikleri yerlerinde tutmak Çeliklere su temin etmek Çeliklerin tabanına hava temin etmek İdeal bir köklendirme ortamı, havalanmayı sağlayacak poroziteye ve yüksek su tutma kapasitesine sahip, aynı zamanda süzek olmalıdır. Bunun yanında nazik kökler ve tamamen odunlaşmamış çeliklerin yetiştirildiği ortamlar, mantar ve bakterilerden arındırılmış olmalıdır. 2.1. Köklendirme Yerlerinin Hazırlanması Sera ve soğuk camekânlarda köklendirmeler yastıklarda veya tezgâhlarda var olan köklendirme ortamında yapıldığı gibi hareketli bir ortam oluşturan tahta kasalarda da yapılabilir. Kasalar 15–20 cm derinlikte ve kolay taşınabilir ebatlarda olmalı ve altlarında drenaj delikleri bulunmalıdır. Bu kasalara çelikler dikilmeden önce uygun köklendirme ortamları konur ve nemlendirilerek düzgün bir tahta ile tesviye edilerek hafifçe bastırılır. 2.2. Köklendirme Materyalleri Genel olarak çeliklerin köklendirilmesinde ortam, özellikle köklenmesi zor olan türlerin çeliklerinde büyük önem taşır. Köklendirme ortamı bu türlerde yalnız köklenen çeliklerin yüzde miktarına değil, aynı zamanda oluşan kök sisteminin tipi de etkili olur. Ancak çok kolay köklenen türlerde köklendirme ortamı fazla önemli değildir. Çünkü çelikler zaten kolay kök oluşturma eğiliminde olduklarından bulundukları tüm ortamlarda rahatlıkla köklerini oluşturabilirler. Köklendirme ortamı olarak toprak, kum, yosun, perlit veya vermikülit, su kullanılmaktadır. Son zamanlarda nem oranı yüzde yüz olan neme doyurulmuş havada da köklendirme bazı türlerin çeliklerinde başarılı sonuçlar vermiştir. Toprak, kışın yapraklarını döken bitkilerin odun çelikleri ve kök çelikleri için yeterlidir. Ancak toprak ortamı içinde balçıklı kum toprakları daha iyi ve yüksek köklendirme oranı sağlar. Ayrıca köklenen çeliklerin böyle bir ortamdan sökümleri daha kolay olur. Hatta toprak ortamına iki kısım kum karıştırılarak elde edilen karışım ortamlarında krizantem ve sardunyalar doğrudan saksıya dikilerek kolayca köklenmeleri de mümkündür. Saf olarak kumdan hazırlanan köklendirme ortamları, çeliklerin köklenmesinde büyük ölçüde başarıyla kullanılabilmektedir. Özellikle porsuk, ardıç ve mazı gibi her dem yeşil türlerde en uygun köklendirme ortamı kumdur. Ancak nemli tutulması için sürekli olarak sulanması gerekir. Eğer sterilize edilmediyse diğer ortamlarda olduğu gibi kumda köklendirme ortamı olarak tekrar kullanılmamalıdır. Yosun kullanılan köklendirme ortamlarında, yosun kumun aksine ortamın su tutma kapasitesini artırır. Çeşitli oranlarla kumla yosunlar karıştırılırsa en iyi köklendirme ortamı sağlanır Kaynak:http://www.ziraattube.com/m/2093/celik-alma-zamani-ve-koklendirme-yontemleri.html | |
|