Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk -'Din Maskeli Allah Düşmanlığı' Şirk
pdf indir link https://www.academia.edu/45638257/Prof_Dr_Ya%C5%9Far_Nuri_%C3%96zt%C3%BCrk_Din_Maskeli_Allah_D%C3%BC%C5%9Fmanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1_%C5%9Eirk
Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk -'Din Maskeli Allah Düşmanlığı' Şirk
[size=183]DİNİ VE İBADETİ ALLAH’A ÖZGÜLEMEMEK[/size]
[size=161]Şirkin temel niteliklerinden biri de dini Allah’a özgüle memek, onu bir panteonun, bir şirketin ortak işlev alanı-na dönüştürmektir. Kur’an, şirkin bu niteliğinden büyük kaygı duyduğu içindir ki, şirki anlatan temel sure olan Zümer’de dinin Allah’a özgülenmesinin önemine defalar-ca vurgu yapmıştır.“Bu kitabın indirilişi, Aziz ve Hakim olan Allah’tandır! Emin ol, bu kitabı biz sana hak olarak indirdik. O halde, dini yalnız ona özgüleyerek Allah’a ibadet et/O’nun için iş yapıp değer üret!” (Zümer, 12, 1115, 64)Zümer suresi, Kur’an’ın tevhidi anlatan temel surelerinden biridir. Şirkin en sinsi oyunları, tüm maskeleri bu surede tanıtılmıştır. Özellikle, ayet 13, Zümer suresinin ana tema-sım vermektedir. Bu tema, gerçek dinin yalnız Allah’ın teke-linde olduğu, ibadetin sadece O’na yapılacağı ve O’nunla insan araşma aracılar ve şefaatçılar sokulmaması gerektiğidir.Bu ana temadaki unsurlardan herhangi birinin en küçük anlamda zedelenmesi, şirktir.Dini Allah’a özgülemek, din meselesinde Allah dışında hü-küm kaynağı tanımamak, tevhidin ruhudur.Kur’an bize açıkça gösteriyor ki; peygamberlerin bile din adına zamanüstü hüküm koyma yetkileri yoktur. Onların zamanla kayıtlı yani tarihsel teşri yetkileri vardır ama[/size]
[size=69]32[/size]
[size=105] ŞİRK[/size]
[size=166]Yaratıcı tarafından konan ezelîebedî ilkeleri onlar koya-mazlar. Çünkü bu hak ve yetki, peygamber de olsa beşere verilmemiştir. Peygamber, dinin sahibi tarafından konan zamanüstü hükümleri yorumlayıp uygular. Fakat onun yorumları bile Allah’ın ayetleri gibi zamanüstü değildir. Nitekim Hz. Muhammed’in mesajını en iyi anlayanlardan biri olan Hz. Âişe, “Bu konuda Hz. Peygamber şöyle yapmış-tı; siz niçin başka türlü yapıyorsunuz?” diyenlere şu cevabı vermiştir:“Allah Elçisi onu o zaman öyle yaptı; çünkü şartlar öyle ge-rektiriyordu. Eğer bugün yapsaydı öyle değil, bu şekilde ya- pardı.” (Bu konuda bizim, [/size]
[size=157] Asrısaadet’itı Büyük Kadınlan[/size]
[size=166] adlı eserimizin 6672 sayfalarına bakılabilir)Hz. Âişe bu sözüyle göstermiştir ki, Allah Elçisi, dinin de-ğişmezlerini koyma yetkisini değil, Allah tarafından ko-nan değişmez hükümlerin, içinde bulunulan şartlara uy-gulanışını üstlenmiştir. Değişmezleri koyma yetkisi yalnız ve yalnız Allah’ındır. Bir dinde bu anlayış egemense tevhit vardır, aksi halde yoktur.Dinin Allah’a özgülenmesi gerektiğini anlatan ayetlerde kullanılan kelimeler dikkate alınırsa buradaki uyarının ate-istlere, inkârcılara değil, görünüşte iman taşıyanlara yapıldığı rahatlıkla anlaşılır. Söz konusu olan, örtülü şirk şaibesidir. Yani ortada iman iddiası vardır, fakat bu iman, Allah’ın biricik hüküm kaynağı olarak alınması noktasına yüksel tilememiştir.İşin esası, ‘[/size]
[size=157]Kur’an’daki İslam[/size]
[size=166]’ adlı eserimizin önsözündeki şu gerçektir:Kur’an’a göre din, Allah tarafından konan, korunan koz miktanrısalevrensel bir gerçektir. Bu gerçekte hüküm sahibi tektir: Yaratıcı Kudret yani Allah; Peygambçrlerin hem görevleri hem de büyüklükleri din koyuculuğundan değil, Allah tarafından gönderilen dini tebliğ etmelerin-den kaynaklanır.[/size]
[size=86]BİRİNCİ BÖLÜM[/size]
[size=64] 33[/size]
[size=161]Din konusunun temel Kur’ansal esası bu olduğu içindir ki, Cenabı Hak dinin adını da bizzat kendisi belirlemiş ve bu adın bile başka bir kuvvete nispet edilmesini önlemiş-tir. Bu tespitin, yine Kur’an’ın beyanlarıyla bizi götürdüğü temel kabul şudur: Din adına hüküm ve söz yetkisi yalnız Allah’ındır. Allah bu yetkisinden kaynaklanan verileri vah-yin beyyineleri halinde Kur’an’da toplamış ve insanlığa ‘kuşkusuz, çelişmesiz, açık, kesin, ayrıntılı bir kitap’ gön-dermiştir.Dinin içeriğini, çerçevesini Kur’an belirler. Bunun dışında hüküm kaynağı aramak aldanış, kabullenmekse şirktir.Kur’an’m tebliğcisi olan Hz. Peygamber, bu ana kaynağın dı-şında hiç bir şey söylemez ve söylememiştir. Onun yaptığı, ana kaynağın zamanüstü buyruklarına açıklama getirmek ve o buyrukları canlı örneklerle insan hayatına kazandır-maktır. O halde, Hz. Peygamber’e mal edilen bir söz veya fiil, Kur’an’daki buyruklarla çelişir yahut tanrısal kitapta olmayan bir hükmü koyma durumunda olursa o söz veya fiilin Hz. Peygamber’e nispeti kabul edilemez. Bunun ak-sini söylemek, Allah dışında din sahibi ve koyucusu icat etmek olur ki, bunun Kur’an’daki adı şirktir.Örtülü imansızlık illetine tutulanlar Allah’ın dinini, Allah’ın kitabına teslim etmeye kalktığınızda korkunç bir rahatsız-lık duymakta ve onlarca, yüzlerce kişi ve kitabı (şürekâ ve zübür), Allah’ın kitabıyla yarıştırırcasına öne çıkarmak-tadırlar. Bunlar, “Kur’an da ne oluyor? Bak burada kimler ve neler var. Kur’an öyle diyor ama ulemamız, efendilerimiz, hazretlerimiz şöyle buyuruyorlar” diyerek âdeta Kur’an’ın [/size]
[size=142]şürekâ (ortaklar) ve zübür (uydurma [/size]
[size=161]kutsal kitaplar) tara-[/size]
[size=142]fından kontrol [/size]
[size=161]ve tashih edilmesi gerektiğini öne sürerler. Bu kabullerini Allah’ın dinine fatura etmek için de tanrı-sal kitaba, Allah’ın tam tersini söylediği sıfatları yakıştı-rırlar. “Kur’an mücmeldir” derler. Oysaki Allah, Kur’an’ı ‘mufassal kitap’ olarak anmaktadır. “Kur’an muğlaktır” derler. Oysaki Cenabı Hak kitabını mübeyyin, mübîn yani[/size]