KUTLU FORUM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
KUTLU FORUM

Bilgi ve Paylaşım Platformuna Hoş Geldiniz
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Kur’an-ı Kerim’de geçen Allah’ın (cc) isimleri ve anlamları

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Limoni
Co-Admin
Limoni


Mesaj Sayısı : 6112
Rep Gücü : 14925
Rep Puanı : 44
Kayıt tarihi : 27/05/09

Kur’an-ı Kerim’de geçen Allah’ın (cc) isimleri ve anlamları Empty
MesajKonu: Kur’an-ı Kerim’de geçen Allah’ın (cc) isimleri ve anlamları   Kur’an-ı Kerim’de geçen Allah’ın (cc) isimleri ve anlamları Icon_minitimeSalı Ağus. 16, 2022 2:03 pm

https://www.forumduasi.com/101689-kur-an-i-kerim-de-gecen-allah-in-isimleri.html

Kur’an’da Geçen Allah’ın İsimleri


Kur’an’ı Kerim’de Geçen Allah’ın İsimleri
1 ﴿ الْعَفُوُّ ﴾ el-AFUVV

Çok affeden, bağışlayan.

Nisâ: 43
2 ﴿ الأَعْلَى ﴾ el-A’LÂ

En yüksek, en yüce, en şerefli.
Ağlâ: 1
3 ﴿ الآخِرُ ﴾ el-ÂHİR


Son, nihayet, sonuncu.
Hadîd: 3
4 ﴿ الْعَالِمُ ﴾ el-ÂLİM

Bilen, bilgin, âlim.

Haşr: 22
5 ﴿ الْعَلِيمُ ﴾ el-ALÎM

Çok bilen, çok bilgili.
Sebe: 26
6 ﴿ الْعَلِىُّ ﴾ el-ALİYY


Yüksek, kadri yüce, şerefli.
Sebe: 23
7 ﴿ الله ﴾ ALLAH

Ulûhiyete mahsus sıfatların hepsini kendinde toplamış bulunan, ibadet edilen.

Fâtiha: 1
8 ﴿ الْعَظِيمُ ﴾ el-AZÎM

Büyük, yüce, azamet sahibi.
Vâkıa: 96
9 ﴿ الْعَزِيزُ ﴾ el-AZÎZ


Üstün, şerefli, kuvvetli, varlığı nâdir.
Haşr: 23
10 ﴿ الْبَارِىءُ ﴾ el-BÂRİ

Yaratıcı, hâlık.

Haşr:24
11 ﴿ الْبَصِيرُ ﴾ el-BASÎR

Görücü, gören.
Feth: 24
12 ﴿ الْبَاطِنُ ﴾ el-BÂTIN

Gizli olan, gizli ve sır olan şeyleri bilen.
Hadîd: 3
13 ﴿ الْبَرُّ ﴾ el-BERR

Hayırlı, lütufkâr, iyilik, şefkat ve ihsan sahibi.
Tûr: 28
14 ﴿ الْجَبَّارُ ﴾ el-CEBBÂR

İkrah eden, zorâki yaptıran.
Haşr: 23
15 ﴿ الأَحَدُ ﴾ el-EHAD

Bir, biricik, benzeri olmayan.
İhlâs: 1
16 ﴿ الأَكْرَمُ ﴾ el-EKREM

En cömert, en çok kerem sahibi.
Alak: 3
17 ﴿ الأَوَّلُ ﴾ el-EVVEL

Birinci, ilk, evvel.
Hadîd: 3
18 ﴿ الْفَتَّاحُ ﴾ el-FETTÂH

Açan, çok iyi açıcı, kullara rızık kapılarını açan, insanlar arasında hükmeden.




Sebe: 26
19 ﴿ الْغَفَّارُ ﴾ el-ĞAFFÂR

Çokca bağışlayan, affeden.
Gâfir: 42
20 ﴿ الْغَفُورُ ﴾ el-ĞAFÛR

Çokca bağışlayan, affeden.
Şûrâ: 23
21 ﴿ الْغَنِيُّ ﴾ el-ĞANİYY

Zengin, başkasına muhtaç olmayan.
Muhammed: 38
22 ﴿ الْخَبِيرُ ﴾ el-HABÎR

Her şeyden haberi olan, haberdar.
Haşr: 18
23 ﴿ الْحَفِىُّ ﴾ el-HAFİYY

Çokca ikram eden, lütufkâr.
Meryem: 47
24 ﴿ الْحَافِظُ ﴾ el-HÂFİZ

Koruyan, muhafaza eden, hâmi.
Yûsuf: 64
25 ﴿ الْحَفِيظُ ﴾ el-HAFÎZ

Emin, hafızası iyi olan, unutmayan.
Hûd: 57
26 ﴿ الْحَكِيمُ ﴾ el-HAKÎM

Hikmet sahibi, âlim, bilgin.
Haşr: 24
27 ﴿ الْحَقُّ ﴾ el-HAKK

Hak, gerçek.
Yûnus: 32
28 ﴿ الْخَالِقُ ﴾ el-HÂLİK

Örneksiz olarak yaratan, var eden.
Haşr: 24
29 ﴿ الْحَلِيمُ ﴾ el-HALÎM

Yumuşaklıkla muamele eden, eza ve cefaya tahammül eden.
Ahzâb: 51
30 ﴿ الْخَلاَّقُ ﴾ el-HALLÂK

Örneksiz olarak yaratan, var eden.
Yâsin: 81
31 ﴿ الْحَمِيدُ ﴾ el-HAMÎD

Övülmeye değer, hamd edilen.
Şûrâ: 28
32 ﴿ الْحَسِيبُ ﴾ el-HASÎB

Hesab gören, hesaba çeken ve kar-şılık verme hususunda kâfi olan.
Nisâ: 6
33 ﴿ الْحَىُّ ﴾ el-HAYY

Diri, hayat sahibi.
Bakara: 255
34 ﴿ الإِلهُ ﴾ el-İLÂH

Kulluk edilen, ibadet edilen.
Zuhruf: 84
35 ﴿ الْقَادِرُ ﴾ el-KÂDİR

Güç yetiren, güçlü.

Okudunuz mu?  El-Esmaul Husna: El-Mennan

Enâm: 37
36 ﴿ الْقَدِيرُ ﴾ el-KADÎR

Güç yetiren, güçlü.
Haşr: 6
37 ﴿ الْقَهَّارُ ﴾ el-KAHHÂR

Karşı konulmaz, yenen, gâlip, zorlayan.
Gâfir: 16
38 ﴿ الْقَاهِرُ ﴾ el-KÂHİR

Karşı konulmaz, yenen, gâlip, zorlayan.
Enâm: 18
39 ﴿ الْقَرِيبُ ﴾ el-KARÎB

Yakın olan.
Sebe: 50
40 ﴿ الْقَوِىُّ ﴾ el-KAVİYY

Kuvvetli, güçlü.
Şûrâ: 19
41 ﴿ الْقَيُّومُ ﴾ el-KAYYÛM

Herşeyi koruyan, tutan, idare eden.
Bakara: 255
42 ﴿ الْكَبِيرُ ﴾ el-KEBÎR

Büyük olan, kadri yüce.
Nisâ: 34
43 ﴿ الْكَرِيْمُ ﴾ el-KERÎM

Cömert, kerem sahibi.
Neml: 40
44 ﴿ الْقُدُّوسُ ﴾ el-KUDDÛS

Bütün noksanlıklardan münezzeh olan, temiz, kutsal.
Haşr: 23
45 ﴿ اللَّطِيفُ ﴾ el-LATÎF

Yumuşaklık ve lütufla iyilik eden, ihsan edici, merhamet eden.
Mülk: 14
46 ﴿ الْمَجِيدُ ﴾ el-MECÎD

Şanı yüce, şeref sahibi.
Hûd: 73
47 ﴿ الْمَلِكُ ﴾ el-MELİK

Mülk sahibi, hükümdar.
Haşr: 23
48 ﴿ الْمَلِيكُ ﴾ el-MELÎK

Mülk sahibi, hükümdar.
Kamer: 55
49 ﴿ الْمَتِينُ ﴾ el-METÎN

Sağlam ve güçlü olan, sâbit, kâvi.
Zâriyat: 58
50 ﴿ الْمَوْلَى ﴾ el-MEVLÂ

Efendi, sahip, veli.
Bakara: 286
51 ﴿ الْمُبِينُ ﴾ el-MUBÎN

Açık, net ve aşikâr olan.
Nûr: 25
52 ﴿ الْمُجِيبُ ﴾ el-MUCÎB

İcâbet eden, kabul eden.
Hûd: 61
53 ﴿ الْمُهَيْمِنُ ﴾ el-MUHEYMİN

Gözeten, kontrol eden.




Haşr: 23
54 ﴿ الْمُحِيطُ ﴾ el-MUHÎT

İhata eden, kuşatan.
Fussilet: 54
55 ﴿ الْمُقِيتُ ﴾ el-MUKÎT

Rızık veren, güç yetiren.
Nisâ: 85
56 ﴿ الْمُقْتَدِرُ ﴾ el-MUKTEDİR

İktidar sahibi, gücü yeten.
Kamer: 55
57 ﴿ الْمُؤْمِنُ ﴾ el-MU’MİN

İman edenlere eminlik veren, gü-venlik sağlayan, kullarının hak olan şeylerini tasdik eden.
Haşr: 23
58 ﴿ الْمُصَوِّرُ ﴾ el-MUSAVVİR

Şekil veren.
Haşr: 24
59 ﴿ الْمُتَعَالِ ﴾ el-MUTEÂLİ

En yüce, en yüksek.
Ra’d: 9
60 ﴿ الْمُتَكَبَّرُ ﴾ el-MUTEKEBBİR

Bütün büyüklük ve yücelik vasıflarını kendinde toplayan.
Haşr: 23
61 ﴿ النَّصِيرُ ﴾ en-NASÎR

Yardım eden.
Enfal: 40
62 ﴿ الرَّحِيمُ ﴾ er-RAHÎM

Merhamet eden, bağışlayan.
Fâtiha: 1
63 ﴿ الرَّحْمَانُ ﴾ er-RAHMÂN

Merhameti çokca olan.
Rahmân: 1
64 ﴿ الرَّقِيبُ ﴾ er-RAKÎB

Gözeten, murâkabe eden.
Ahzâb: 52
65 ﴿ الرَّءُوفُ ﴾ er-RAÛF

Çok esirgeyen, şefkat ve merhamet gösteren.
Haşr: 10
66 ﴿ الرَّزَاقُ ﴾ er-REZZÂK

Rızıkları yaratan, mahlukâtına bahşeden.
Zâriyat: 58
67 ﴿ الصَّمَدُ ﴾ es-SAMED

Her şey varlığını ve bekasını O’na borçludur. Her şey O’na muhtaçtır. O hiçbir şeye muhtaç değildir. Her şeyin başvuracağı, yardım dileyeceği tek varlık Odur.
İhlâs: 2
68 ﴿ السَّلامُ ﴾ es-SELÂM

Sâlim olan, selâmete çıkaran.
Haşr: 23
69 ﴿ السَّمِيعُ ﴾ es-SEMΒ

İşiten, işitici.
Nisâ: 58
70 ﴿ الشَّاكِرُ ﴾ eş-ŞÂKİR





Karşılık veren.
Bakara: 158
71 ﴿ الشَّهِيدُ ﴾ eş-ŞEHÎD

Şâhid olan.
Enâm: 19
72 ﴿ الشَّكُورُ ﴾ eş-ŞEKÛR

Şükrün karşılığını veren.
Şûrâ: 23
73 ﴿ التَّوَّابُ ﴾ et-TEVVÂB

Tevbeleri çokca kabul eden.
Nisâ: 16
74 ﴿ الْوَاحِدُ ﴾ el-VÂHİD

Bir, tek, eşsiz, biricik.
Gâfir: 16
75 ﴿ الْوَارِثُ ﴾ el-VÂRİS

Bütün mahlûkât yok olduktan sonra bâki ve dâim olan.
Enbiya: 89
76 ﴿ الْوَاسِعُ ﴾ el-VÂSİ’

Herşeyi kaplayan, rahmeti herşeye şâmil, lütfu geniş olan.
Bakara: 261
77 ﴿ الْوَدُودُ ﴾ el-VEDÛD

Mahlûkâtını çok seven, çok sevilen.
Hûd: 90
78 ﴿ الْوَهَّابُ ﴾ el-VEHHÂB

Çokca hibe eden, bağışlayıp veren.
Âli İmrân: 8
79 ﴿ الْوَكِيلُ ﴾ el-VEKÎL

Vekil, koruyucu, güvenip dayanılan.
Âli İmrân: 173
80 ﴿ الْوَلِيُّ ﴾ el-VELİYY

İşleri üzerine alıp icrasını yüklenen, dost.
Şûrâ: 28
81 ﴿ الظَّاهِرُ ﴾ ez-ZÂHİR

Varlığı açık olan, aşikâr.
Hadîd: 3


kuranda geçen Allahın isimleri, Allahın 99 ismi kuranda geçiyormu, Allahın kuranda geçen 99 ismi
Bu kategoride yer alan İslam tarihinde safer ayında meydana gelen önemli olaylar başlıklı yazımızı da okumanızı tavsiye ederiz.
Benzer Yazılar:




Kur’an-ı Kerim’de geçen Allah’ın (cc) isimleri ve anlamları
https://www.kastamonur.com/kuran-i-kerimde-gecen-allahin-cc-isimleri-ve-anlamlari/
Alıntı :
Kur’an-ı Kerim’de geçen Allah’ın isimleri ve anlamları nelerdir?
ESMAÜL HÜSNA ŞERHİ

Ayet ve hadislerde Allah’ın isimleri “En güzel isimler” anlamında “(el-esmâü’l-hüsn┺eklinde ifade edilmektedir.
AYETLERDE GEÇEN ALLAH’IN İSİMLERİ VE ANLAMLARI
Kur’ân-Kerîm ayetlerinde Yüce Allah’ın isimleri isim veya isim tamlamaları şeklinde geçmektedir.
el-A’lâ: (en yüce, en şerefli),
el-A’lem: (her şeyi en iyi bilen),
el-Alî: (şanı, şerefi, izzeti ve kudreti yüce olan),
el-Âlim: (bilen, anlayan, tanıyan),
el-Alîm: (her şeyi çok iyi bilen),
el-Âhir: (varlığının sonu olmayan, ölümsüz, ebedî ve bâkî),
el-Akrab: (bilmesi, görmesi, duyması, haberdâr olması ve yardım etmesi açısından insanlara en yakın olan),
el-Azîm: (zatı, isim, sıfat ve fiilleri itibariyle pek ulu, büyük, yüce),
el-Azîz: (üstün, güçlü, kuvvetli, galip, şerefli, değerli, melik),
el-Bâri: (yaratan, örneği olmadan varlıkları îcat eden),
el-Basîr: (aydınlık ve karanlıkta küçük ve büyük her şeyi gören),
el-Bâtın: (mâhiyeti akıl ile idrâk olunamayan, hayal ile tahayyül edilemeyen, her şeyin iç yüzünü, sırlarını bilen),
el-Berr: (iyilik eden, çok lütufkâr, çok merhametli, çok şefkatli),
Câ’ılûn: (yaratan, vâr eden, bir varlıktan başka bir varlık yapan),
el-Cebbâr: (emir ve yasaklarını, hüküm ve kararlarını kullarına yaptırmaya gücü yeten, azgın ve zalimleri kahredici, dertlere derman olan, yaraları sarıp onaran, yaratıklarının hâllerini düzelten),
el-Ebkâ: (verdiği nimetler sürekli ve hep kalıcı olan),
el-Ehad: (eşi, benzeri ve ikincisi bulunmayan bir tek, yegâne),
el-Ekrem: (en çok ikram eden),
el-Evvel: (öncesi olmayan, yaratılmamış, ezelî ve kadîm tek varlık),
Fâil(ûn): (yapan, yaratan, vâr eden),
el-Fettâh: (iyilik kapılarını açan, en âdil hüküm veren)
el-Ğaffâr: (çok affeden, çok bağışlayan, günah ne kadar çok olursa olsun yine bağışlayan),
el-Ğafûr: (çok affeden, çok bağışlayan),
el-Ğanî: (zengin, hiçbir şeye muhtaç olmayan),
el-Habîr: (her şeyden haberdar olan, gizli aşikâr her şeyi bilen, haber veren),
el-Hâdi: (hile yapanları cezalandıran)
el-Hâdî: (hidayet eden, doğru yolu gösteren),
el-Hafî: (çok ikram eden, son derece iyilik ve lütuf sahibi, her şeyi bilen, duaları kabul eden)
Hâfiz(ûn): (koruyup gözeten),
el-Hafîz: (varlıkları yok olmaktan koruyan),
el-Hakîm: (hikmet sahibi, her işi, emri ve yasağı yerli yerinde olan),
el-Hâkim: (hükmeden, karar veren, haklıyı haksızı ayıran),
el-Hakem: (hüküm veren, son kararı veren),
el-Hakk: (varlığı, ilâh ve rab oluşu hak olan, eşyayı var eden, hakkı ızhar eden, mülksahibi, yok olmayan, varlığında şüphe bulunmayan, âdil),
el-Halîm: (çok sakin, hemen öfkelenmeyen, acele etmeyen, teenni ile hareket eden),
el-Hallâk: (mükemmel yaratan, devamlı yaratan),
el-Hasîb: (insanlara yeten, insanların yaptıklarını koruyup hesaba çeken),
Hâsib(în): (insanları sorgulayan, hesaba çeken),
el-Hayr: (hayırlı olan, faydalı olan, iyilik eden),
el-İlâh: (ma’bûd, Tanrı),
el-Kadîr: (çok güçlü, çok kuvvetli, istediğini istediği gibi eksiksiz, kusursuz ve tam yapabilen),
el-Kâdir: (güçlü, kuvvetli, her şeye gücü yeten),
el-Kâfî: (kullarına yardım eden, vekil olan, yol gösteren, yaptıklarını bilen, gören, haberdar olan ve hesaba çeken),
el-Kahhâr: (yenilmeyen, daima galip gelen),
el-Kâhir: (galip gelen, zelil eden, güçlü, her şeyi kuşatan, yaratıklarını dilediği gibi yöneten),
el-Kâim: (varlıkları görüp gözeten, koruyan, yöneten),
el-Karîb: (af, mağfireti, rahmeti, bilmesi, görmesi ve duyması itibariyle kullarına yakın olan),
el-Kâşif: (azap, sıkıntı, bela ve dertleri gideren),
Kâtib(ûn): (insanların yaptıklarını yazan),
el-Kavî: (kuvvetli, kudretli, her şeye gücü yeten),
el-Kayyûm: (zatı ile kaim olana, ezelî ve ebedî, her şeyin varlığı kendisine bağlı, uykusu ve uyuklaması olmayan, varlıkları yöneten, koruyan, ihtiyaçlarını üstlenen),
el-Kebîr: (zatı, isim ve sıfatları, şanı ve şerefi, kadri ve kıymeti, değer ve izzeti pek yüce, ulu ve büyük),
el-Kerîm: (değerli, şerefli, çok nimet veren, nimet ve ihsanı bol olan ),
el-Kuddûs: (her türlü çirkinlik, noksanlık ve ayıplardan uzak, tertemiz, bütün kemal sıfatları kendisinde toplayan, güzellik, iyilik ve ihsanlarıyla övülen),
el-Latîf: (yaratıklara karşı yumuşak, çok merhametli, çok lütufkâr, ihsan sahibi, insanlara hak ettiklerinden fazlasını veren her şeyin detayını, sırlarını en iyi bilen, işleri çok hassas düzenleyen, gözle görülmeyen),
Mâhid(ûn): (yeryüzünü yaratıkları için elverişli, yarayışlı ve faydalı olarak yaratan),
el-Mâlik: (bütün varlıkların sahibi),
el-Mecîd: (çok şerefli, çok itibarlı),
el-Melik: (bütün varlıkları yöneten, dilediğini yapan, dilediği gibi hükmeden),
el-Melîk: (çok mülkü olan, her şeyin sahibi ve maliki, onları terbiye edip yetiştiren, mülk ve güç veren),
el-Metîn: (çok kuvvetli, çok dayanıklı, acizliği, za’fiyeti ve gevşekliği olmayan),
el-Mevlâ: (dost, yardımcı, görüp gözeten),
Mu’azzib(în): (suç işleyenleri, zalimleri, günahkârları cezalandıran),
el-Mu’ızz: (izzet ve şeref, güç ve kuvvet, itibar ve şerefli kılan, aziz yapan),
el-Muhric: (bir şeyi açığa çıkaran, bir varlıktan başka bir varlık var eden, gizli şeyleri ortaya çıkaran),
el-Muhît: (ilim ve kudretiyle her şeyi kuşatan, her şeye muttali olan),
el-Mukît: (her şeye gücü yeten, rızık veren, yapılanları bilen, koruyan, mükâfat veren),
el-Muktedir: (güçlü, kuvvetli, istediğini istediği gibi yapan),
el-Musavvir: (yaratıklara şekil ve özellik veren),
Mûsi(’ûn): (gökleri genişleten),
el-Mübîn: (varlığı aşikâr olan, hakkı ızhar eden, gerçeği beyan eden),
Mübrim(ûn): (hile ile kötülük yapmaya karar verenleri bilen, onların bu kötülüklerini boşa çıkran, onları kesin olarak cezalandıran),
Mübtelî(n): (deneyen, imtihan eden, gizli olanları açığa çıkaran),
el-Mücîb: (duaları, istekleri, dilekleri kabul eden, ihtiyaçları karşılayan, sıkıntıları gideren),
el-Müheymin: (insanların bütün yaptıklarını bilen, koruyan, görüp gözeten),
el-Mühlik: (isyan eden, azan, günaha dalan ve zulmeden fert ve toplumları helâk eden),
el-Mü’min: (yaratıklarına güven veren),
el-Müneccî: (sıkıntı, bela ve azaptan kurtaran),
el-Münezzil: (nimet veren, su, sekînet, melek, kitap ve Peygamber indiren),
el-Münîr: (ışık veren, aydınlatan),
Münşi’(ûn): (îcat eden, inşa eden, yapan, örneksiz olarak yaratan),
Müntekım(ûn): (suçluları cezalandıran),
Münzil(în): (melek, kitap, su ve sekînet indiren, nimet veren),
Münzir(în): (kullarına fayda ve zarar veren şeyleri bildiren; inkâr ve isyan edenlerin âkibetinin kötü olduğunu haber vererek onları bu davranışlardan sakındıran ve azabı ile korkutan),
Mürsil(în): (vahiy, peygamber, bol yağmur, aşılayıcı rüzgâr, koruyucu melek, âsiler için yıldırımlar ve âfetler gönderen),
el-Müste’ân: (kendisinden yardım istenen, kendisine sığınılan),
Müstemi(ûn): (sesleri işiten, duyan),
el-Müte’âl: (aşkın, pek yüce, ulu, eksik ve noksanlıklardan berî olan),
el-Mütekebbir: (ihtiyaç ve noksanlığı gerektiren her şeyden münezzeh, pek yüce ve ulu),
el-Müteveffî: (yaratıkların canlarını alan),
en-Nâsır: (yardım eden),
en-Nesîr: (çok yardım eden, sürekli yardım eden),
er-Râfi: (peygamber ve mü’minlerin itibar, şan ve şereflerini artıran, göğü yükselten),
er-Rahîm: (çok merhametli),
er-Rahmân: (çok merhametli),
er-Rakîb: (insanların hâllerini, sözlerini, yaptıklarını ve davranışlarını bilen, haberdar olan, murakabe edip koruyan),
er-Raûf: (çok merhametli, çok şefkatli, çok acıyan),
er-Rezzâk: (bol nimet, maddî ve manevî rızık veren),
Sâdık(ûn): (söz, iş, va’d ve va’îdinde doğru olan, her sözünü ve va’dini yerine getiren),
es-Samed: (her şeyin kendisine muhtaç olduğu, yöneldiği, her dilek ve isteğin mercii; hiç eksiği, kusuru ve ihtiyacı olmayan ulu, şanlı, dosdoğru, âdil ve güvenilir olan),
es-Selâm: (eksiklik, acizlik, hastalık, ölüm ve benzeri şeylerden salim olan kullarına güven ve selamet veren),
es-Semî: (her sözü, bütün konuşulanları en iyi işiten, duyan)
Şâhid(în): (bilen, muttali olan, her şeye tanık olan),
eş-Şâkir: (verdiği nimetlere şükreden ve çalışan kimseyi ödüllendiren),
eş-Şefî: (mü’minlerin yâr ve yardımcısı, azap ve sıkıntılardan koruyucusu olan),
eş-Şehîd: (her şeye muttali olan, gören, bilen, haberdâr olan, her yerde hazır nazır olan, hiçbir şey kendisinden gizlenemeyen, bütün sırlara vakıf olan, her şeyi murakabe eden),
eş-Şekûr: (ibadet eden kullarının mükâfatlarını bolca veren, az çok her itaati ödüllendiren),
eş-Şey: (var olan, mevcut),
et-Tevvâb: (sürekli tövbeleri kabul eden),
el-Vâhid: (zatında, isim ve sıfatlarında eşi ve benzeri bulunmayan, tek olan),
el-Vâlî: (koruyup gözeten, yardım eden, işleri deruhte eden),
el-Vâris: (bütün varlıkların sahibi, bâkî ve ebedî olan, her şey kendisine dönen),
el-Vâsi: (güçlü, kuvvetli, ilim ve merhameti her şeyi kuşatan, bütün yaratıklara rızık veren, nimet ve ihsanı bol olan),
el-Vedûd: (mü’minleri çok seven, kulları tarafından çok sevilen),
el-Vehhâb: (karşılıksız çok nimet veren, ikram ve ihsanda devamlı olan, lütfu, ihsanı ve rahmeti bütün kulları kuşatan),
el-Vekîl: (güvenilen, koruyan, yardım eden, görüp gözeten, her şeyin maliki ve yöneticisi olan),
el-Velî: (dost, seven, görüp gözeten, yardım eden),
ez-Zâhir: (varlığı her şeyden aşikâr olan, her şeye galip gelen, her şeyden yüce olan),
Zâri’(ûn): (ekinleri, bitkileri yetiştiren, büyüten),
Hüvallâhüllezî lâ ilâhe illâ hû:(Kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayan Allah) (Toplam: 119)
İSİM TAMLAMALARI
Adüvvün li’l-kâfirîn: (kâfirlerin düşmanı)
Âhizün bi nâsiyetihi: (suçluları cezalandıran)
Ahkemü’l-hâkimîn: (hüküm verenlerin en adili)
Ahsenü’l-hâlikîn: (yaratanların, takdir ve tasvir edenlerin en iyisi)
Âlimü’l-ğaybi: (gaybı bilen)
Allâmü’l-ğuyûb: (görünmeyenleri çok iyi bilen)
Bâliğu emrihi: (emri, hükmü hedefine ulaşan, kararını infaz eden)
Bedî’u’s-semâvâti ve’l-ard: (gökleri ve yeri örneği olmadan yaratan)
Berîü’n mine’l-müşrikîn: (müşriklerden berî, uzak olan)
Câmi’u’n-nâs: (kıyamette insanları bir araya toplayan, cem eden)
Ehlü’l-mağfire: (mağfiret ehli, affedici )
Ehlü’t-takvâ: (azabından korkup sakınmaya, korunmaya lâyık olan)
Erhamü’r-râhımîn: (merhamet edenlerin en merhametlisi )
Esdaku hadisen: (en doğru sözlü)
Esdeku kîlen: (en doğru sözlü)
Esra’u ferahan: (kullarının tövbesine çok sevinen)
Esra’u mekren: (hile ve tuzak kuranları en süratli bir şekilde cezalandıran)
Esra’u’l-hâsibîn: (hesap soranların, hesap görenlerin en süratlisi)
Eşeddü be’sen: (çok şiddetli cezalandıran)
Eşeddü ferahan: (kulunun tövbesine çok sevinen)
Eşeddü kuvveten: (çok kuvvetli, çok güçlü)
Eşeddü tenkîlen: (çok şiddetli cezalandıran)
Fa’âlü’n-limâ yürîd: (dilediğini yapan)
Fâliku’l-abbi ve’n-nevâ: (çekirdek ve taneleri çatlatan, yarıp açan )
Fâliku’l-ısbâh: (karanlığı yarıp sabahı ortaya çıkaran)
Fâtıru’s-semâvâti ve’l-ard: (yeri ve gökleri yaratan)
Gâlib’ün ‘alâ emrihî: (emirinde işinde ve hükmünde galip olan)
Ğâfirü’z-zenbi: (günahları bağışlayan)
Hâliku külli şey’in: (her şeyin yaratıcısı)
Hayru’l-fâsılîn: (hükmedenlerin, haklı ile haksızı ayırt edenlerin en hayırlısı)
Hayru’l-fâtihîn: (hükmedenlerin, nimet verenlerin, hayır kapılarını açanların en hayırlısı)
Hayru’l-ğâfirîn: (bağışlayanların en hayırlısı)
Hayru’l-hâkimîn: (hüküm ve karar verenlerin en hayırlısı )
Hayru’l-mâkirîn: (hile ile kötülük yapanları bilemeyecekleri, anlayamayacakları cihetlerden daha şiddetli cezalandıran)
Hayru’l-münzilîn: (nimet verenlerin, ikram edenlerin en hayırlısı)
Hayru’l-vârisîn: (varislerin en hayırlısı)
Hayru’n-nâsırîn: (yardım edenlerin en hayırlısı)
Hayru’r-râhımîn: (merhamet edenlerin en hayırlısı)
Hayru’r-râzkîn: (rızık, nimet verenlerin en hayırlısı)
Hayrun hâfizan: (en iyi koruyup gözeten)
İlâhü’n-nâs: (insanların ilâhı)
Kâbilü’t-tevb: (tövbeleri kabul eden)
Kâşifü’l-azâb: (azabı, sıkıntıyı, derdi kaldıran)
Mâlikü yevmiddîn: (hesap gününün maliki, sahibi)
Mâlikü’l-mülk: (bütün mülkün sahibi)
Meliki’n-nâs: (insanların meliki)
Mûhinü keydi’l-kâfirîn: (kâfirlerin tuzağını zayıflatan, boşa çıkaran)
Muhîtü’n bi’l-kâfirîn: (kâfirleri kuşatan)
Muhyî’l-mevtâ: (ölüleri dirilten)
Muhzî’l-kâfirîn: (kâfirleri rezil rüsvay eden)
Mütimmü nûrihi: (nurunu, dînini tamamlayan)
Nûru’s-semâvâti ve’l-ard: (gökleri ve yeri aydınlatan)
Rabbü külli şey’in: (her şeyin rabbi)
Rabbü’l-âlemîn: (âlemlerin rabbi)
Rabbü’l-ard: (yeryüzünün rabbi)
Rabbü’l-arş: (arşın rabbi)
Rabbü’l-felak: (sabahın rabbi)
Rabbü’l-ızzeti: (kudret ve şeref sahibi)
Rabbü’n-nâs: (insanların rabbi),
Rabbü’s-semâvâti: (göklerin rabbi)
Rabbü’ş-şi’râ: (Şi’ra yıldızının sahibi)
Refî’u’d-derecât: (manevî dereceleri ve gökleri tabaka tabaka yükselten)
Semî’u’d-du’â: (tövbeleri ve duaları duyan ve kabul eden)
Serîu’l-hısâb: (hesabı, sorgulaması çok süratli olan)
Şedîdü’l-‘azâb: (azabı, cezalandırması çok şiddetli olan)
Şedîdü’l-‘ıkâb: (çok hızlı cezalandıran)
Şedîdü’l-mihâl: (cezası, azabı, kuvveti çok şiddetli olan)
Vâsi’u’l-mağfire: (bağışlaması, mağfireti bol olan)
Zü’l-fadli’l-azîm: (çok ikram sahibi)
Zî’t-tavl: (lütuf, bağış, ikram, ihsan, af ve bağış sahibi)
Zü’l-ikrâm: (ikram sahibi)
Zû fadlin ale’l-âlemîn: (âlemlere nimet veren)
Zû fadlin ale’n-nâs: (insanlara ikram eden),
Zû-intikam: (intikam sahibi, âsileri, zalimleri cezalandıran)
Zü’l-‘ıkâb: (suçluları, günahkârları, zalimleri cezalandıran)
Zü’l-Arş: (Arş’ın sahibi)
Zü’l-celâl ve’l-ikrâm: (azamet ve kibriya, ikram ve ihsan sahibi)
Zü’l-kuvveti: (güç ve kuvvet sahibi)
Zü’l-mağfire: (af ve bağış sahibi)
Zü’l-me’âric: (bütün derecelerin sahibi)
Zü’r-rahmeti: (merhamet sahibi) (Toplam: 81)
Kur’ân’da Allah’ın güzel isim ve sıfatları bildirildiği gibi hadislerde de bildirilmektedir. Bazı hadislerde Allah’ın güzel isimlerinin sayısı 99 olarak geçmekte, hadislerin bir kısmında bu isimler zikredilmekte, bir kısmında ise zikredilmemektedir.
Kaynak: Diyanet
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Kur’an-ı Kerim’de geçen Allah’ın (cc) isimleri ve anlamları
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» kuranda geçen arapça kelimeler anlamları
» Allah (cc) İsimleri Yazılı Duvar Kağıtları
» Kur'an'ı Kerim'de geçen resuller ve geçtiği ayetler
» Allah arşa istivâ etmiştir. ne demek Allah' nerede
» NEDEN BEN…!? Elimde şampiyonluk kupasını tutarken Allah’ıma ‘Neden ben?’ diye hiç sormadım. Şimdi sancı çekerken, Allah’ıma nasıl ‘Niye ben’ derim?

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
KUTLU FORUM :: İslami ilimler ve dini kültür :: Kuran-Tefsir-
Buraya geçin: