Limoni Co-Admin
Mesaj Sayısı : 6149 Rep Gücü : 14988 Rep Puanı : 44 Kayıt tarihi : 27/05/09
| Konu: SEN YUSUF MUSUN?[Abdullah Aymaz] Paz Nis. 02, 2023 3:38 am | |
| SEN YUSUF MUSUN?[Abdullah Aymaz] Cem11 Mart 2017Genel Yazı dolaşımıÖnceki Sonraki Seni kuyuya atanseni bir meçhule gidenkervana satan ben!Seni esir pazarındaÜçbeş kuruşaVe sonra daMısır sarayınaYollayan ben:Sana iffet gömleğini yırtıp yanaşan Ve kana banmış bir dilleEteğini ısıranSonra bir yığıngönül-bağlayıcı önündeSeni yakıcı alev gibiAteşin gözlereTeslim edenArzularıma ram olmayınca daZindanlara sokan benSeni yıllar yılıHapislerde tutanSeni bin defaBeraatten sonraYeni mengenelerde sıkanyine ben!..Ama senDuydum ki,Yusuf gibiÇıkıp gitmişsinİradenin uçup gittiği iklimlereGerçiDeğil belliZindandaki ben miyimVe uyuyan yüzlerce seneYoksa sen mi?Hem bir rüyaTabir etmisin Mısır’aYedi sene kıtlık olacakmışYedi sene bolluktan sonraArtık hazineler sanaTeslimse eğerAcı da bu sefer!Bu şefkate aç, merhamete susuzlaraEvet açız hepimiz; kalb dolusuBir gıda beklerRuhumuzMücrim olsak daBir susuz, rahmet gibi bir suBir zemzem,Bir “ab-ı hayat” lazım bizeBir merhem gerek bi-ilaç gönlümüzeBoş çevirme geldikse kapına!Seni ararız yıllar yılı ovada, obadaVe aldatan serablar arkasındaSakınıp terketme biziSeni iyi tanımamışsak daBir rayiha sezdik semtindeÇıldırtan bir koku;Sevgilinin köyündeHani yayar ya…O’nun Ruhuna işaret edenO yeşil Kubbeİşte öyle bir hoş-bu…“Boyun bala, gözün şehla, gören mecnun seni Leyla,Sözün ferşde, gözün arşda, gönül meftun sana cana,Nikabın nur, nigahın nur, kitabın nur, senin ey nur!Bağın Nursi, huyun munis, özün idris ferd-i yekta,Açılmış gül, öter bülbül, yüzünde var zarif bir tül,Yazılmış üstüne nurdan (Kab-ı kavseyni-ev-edna)Sana canın feda etmez mi, senden hem görenler hakSözün hak, özün hak, mesleğin hak, hem merteben ulya.Yine de sende bir hal var!Zülüflerin dağınık, nur-efşan siman mahzunBoynun bükük, dilin suskunSöyle, söyle, yoksa sen Yusuf musun?Ey doymuşluğa ermiş ruh!“Nesl-i cedid” deyip seni ararız:Issız çölde gece giderkenBir ateş gören Musa gibiAlmak için bir haber ve ateşinden bir korKi, sinede yanıyorHem nurundan bir şule…Endamın, cemalin bir başka,Yanılmamak, aldanmamak içinbir daha, bir dahaSoruyorum sanaSöyle Allah aşkına!Yoksa, yoksa sen Yusuf musun?Düşün kiSana belaTek bir“gözlerinde Nil dinlenen Zeliyha”Biz lise, üniversite koridorlarındaVe etrafımızda binlercesi;fitneye müheyyaSeni bile ‘!Rabbin bürhanı’ tutarsa,Bize nasıl bir bürhan gerek, ah!..Gerçi seni bir çukura,Bir de zindana itmişler…Ama bize hazırlanan gayyaDipsiz bir kuyu, bir girdap ki,Açılır, güneş’in gurub ettiğiiklimlere doğruBakışları mahmur bir sürüfettan arasında…Bizler üzgün, bizler bitabızOlmasın mı?Kenanilinden bu yanaBir çöl teptik çare araya arayaSakın kapından kovma…Yolculuk gurbetNihayet bin bela varabildik Mısır’aYanına geldik korka korkaMısır kurak; Mısır mahzunve çatlak çatlak toprakAd-ı, Semud-u görmüşcesine…Sonra başlar bir (yediler) zinciriNedir sırrı bu bilmeceninBollukta kıtlıkta?Nedir yedi yılMısır zindanlarında?Yedi neyin remzi;Mahkumiyet düğümlerinen son yedi senede,Hakimiyet mahkumiyethep yedide kılar karar.Söyle yedide ne var?Çöz bu muammayı kar-zarar.Bir de “yediyüzde” bir devre başlarHızır çeşmesinde bir kase içindeÖlümsüzlük iksiriBu milletin tarihinde?..Nebiler beşiğinde sallanmış gibi,Bir eda var sendeEn mukaddes ninniNakşolmuş gibi gönlüneVe nağmeleri, hala peşindeSevkediyor seni bir hedefe;Ey dağınık kakülünde amber kokusuKalbinde derin bir huşu taşıyan“Mesih soluklu, Heraklit pazulu!..”Ey Yusuf-meşreb!Bitmedi mi çilenBitmedi mi zindanın;Yalnızlığına hicranınNe zaman sonsuzluk seyahatıHızır-Musa buluşmasıSırlı yolculuk?..Ne zaman olacak Zülkarneyn gibi,Güneşin doğduğu, battığıİklimlere varış?Ne zaman fitneye karşı kuracağın sed?Ne zaman bozgunculuğa (dur) deyiş?..Bil ki, Kenanili perişanSeni ovandan, obandan koparalıBoyunlar burukGözler yaslı, beller bükükDinmez Yakuplar’ın gözyaşı…Artık bir sahne bekliyoruzBedeviyetten medeniyete geçişi hazırlayan…Ne zaman saklanacak Melik’in taşıBünyamin’in çuvalına,Esrarın düğüm noktasıNe zaman apaydın çözülecek?Ve ne zaman bitecek Yakub’un yaşı?..Ey boyu balaBu kıtlık ne zamanErecek sona?..Kıtlık ki, kıtlık…En başta da insan kıtlığı.Nasıl varam yanına;Mısır civarınaYabancı mihraklı,Eli mızraklıEşkiyaPusu kurmuş,Sinsi, kurnaz ve hainceYahudi oyuncağıAsık suratlıÇehreleri uğursuz, yüzü karalar topluluğuNerdesin İsa nefeslimYusuf gülümseyişlim?Bilirsin yol vermez piramitlerBinbir paradoksaVe nefes kesen labirentler…Nasıl geçilir buİçi düşman doluDehliz dehliz engeller?..Yine de enteresan devrelerTamamladı müddetini;Hani var ya tarihimizinYediyüzlü düğümleri!..GerçiBen sattım seniKöle diyeÖz kardeşin olsam daamaAdil pederin“Arayın” dediİnse de gözlerine perdeKokunu almak isterNe olurHiç olmazsa bir gömleğini gönderRayihan burnunda tüter deMasum evlad seni…Bir “hiss-i kablel-vuku” ile sezenAdil peder dedim ya, anla tamam:Mukaddes pederimiz, İslam!Alem-i İslam’daki evlatlarınıEdip teker teker ikazToplayacak Yusuf’un arkasında…Ey gözyaşlarınınSuladığı fidan,Ey ruhumda açanGönülde tomurcuklananNazenin çiçek,Ey kalb sadefinde kıyamete dekGülümseyecek inci,Ey duaların meyvesi!..Bu sesi ve bu nefesiSenin destanlarında tükettik…ŞimdiBir ışık belirdiZiya ziya gözlerimizeBir Yavuz yürekli Yunus nefesliGökte aranıp yerde bulunanAdına binler destan yakılanBir yiğit gibi çıktın karşımızaSoruyoruz sanaSon bir defaYusuf, sen misin Yoksa?ABDULLAH AYMAZ -1 | |
|