Gençlere verdiğim konferansta şöyle bir soru sordular: "Genel bir çerçeve dâhilinde biz gençlere nelere dikkat etmemizi tavsiye edersiniz?"
Necip Fazıl, benim üstadımdı... "Geceler bizim!" diye haykırır, sabahlara kadar vazifesi uğruna çalışırdı.
"Yıllarca gezdirdim hoyrat başımı,
Aradım bir ömür, arkadaşımı.
Ölsem dikecek yok mezar taşımı;
Halime ben bile hayret ederim."
Yarış atı besleyecek kadar zenginken, öldüğünde mezar taşı diktirecekleri bir parası yoktu. Malını, mülkünü, canını Allah için harcadı...
Harf inkılâbından sonra Kur'an yazısını okuyamaz olduk. Risale-i Nurlar da eskimez yazıyla yazılıyordu. Kitapları aldım, okuyamadım. Okuyanları dinleyemedim. Anlayamıyordum Risale-i Nurları... Fakat Bediüzzaman'ı ziyarete gittim, onun fakir yaşayışını gördüm, çok hoşuma gitti. Hayatını anlatan ağabeyleri dinledim, kitaplar okudum, onu çok beğendim. Bediüzzaman'ın yaşayışının tesirinde kalarak Nur talebesi oldum. ALLAH demenin yasak olduğu devirlerde ALLAH deyişine, elinde zengin olma imkânları varken, fakirane yaşamasına hayran kalarak bağlandım ona...
Biz böyle mübarek insanların yaşayışına hayran olduk...
Onlardan öğrendiğimiz şuydu: Yılgınlık, ümitsizlik ve bahaneler, Müslüman'ın semtine uğrayamaz.
Mesela elimizde bir fidan var. "Yahu yarın dikerim ben bunu!" diyor adam... Yarına kadar da fidanın kökleri hava alır, kurur. Adam "yarın" fidanı dikince de fidan yeşermiyor. Aynen öyle de, "yarın ben iyi insan olacağım diyen, bugün kötü adamdır". Niye bugün değil de yarın? Hayatımızı Kur'an ölçüsünde yaşamaya bugünden başlayacağız. Tren zamanında kalkar, uçak zamanında havalanır, geç kalan yetişemez... Güneş mesaisine bir dakika bile gecikmiyor. Fırtınalar, takvimin söylediği zamanda kopuyor, çiçekler, vakti gelir gelmez açıyor... Bu İlahi nizamın dışına çıkıp, "vazifeyi sonra yaparım" diyen, gemiyi kaçırır...
Her genç 'ben ne olacağım?' demelidir. Ve bir hedef tayin etmelidir. Futbol oyununda gol kelimesinin manası, hedeftir. Yani o oyunda hedef olduğu için oyuncular koşuyor. Hedef olmasa hiçbiri koşmaz. İşte insanın da hayatında hedefler olmalıdır. Mesela gençlik yıllarımda 'ben sefil, perişan olmayacağım' diye kendi kendime konuşurdum. Bu sebeple gençler kahveye giderken ben derse gittim. Amacım oraya gidenlerden farklı olmaktı. Kendi kendime İngilizce, Osmanlıca öğrendim. Kitaplar okudum, kitapları anlamaya çalıştım. Çünkü benim bir hedefim vardı.
Gençlere tavsiyem, gelecekteki hayatlarını daha iyi şartlarda yaşamak istiyorlarsa bugünden hazırlansınlar. Maddi güç olmadan, hizmet de olmaz. Önce eğitim veya sanat üzerinde durmalı ki ekonomik bir sıkıntı yaşanmasın. Ayrıca ilim ve irfan için eğitim almalı...
80 yıllık ömrümde neler gördüm, neler geçirdim... Bir gence ilk tavsiyem şu: Mutlaka âlimlerin yanında, yakınında ol. Onların derslerine, sohbetlerine katıl. Bugünün gençleri âlimlerin dizinin dibinde oturacak, başka türlü olmaz.
Hekimoğlu İSMAİL