Hac İbadetleri Neyi Sembolize Eder
Hac sırasındaki hareketlerle ilgili olarak tarihî arka plânı şöylece özetlemek mümkündür:
Hac esnasında veya her ziyarette tavaf edilen, "Allah'ın evi" (Beytullah) olarak da isimlendirilen Kâbe yeryüzündeki en eski mâbettir. İlk olarak Hz. Adem tarafından inşa edildiği kabul edilir. Hz. İbrahim'in eliyle yeniden yapılmıştır. İslâmiyet'ten önceki devirlerde de kutsal sayılan bir yapıdır.
Haccın en önemli rükünlerinden biri olan
Arafat'ta vakfeye sahne olan mekânla ilgili şunlar anlatılır: Hz. Âdem ile Havva, Cennet'ten uzaklaştıkları zaman kaybolmuşlardı, birbirlerini arıyorlardı. Yalnızlık içindeydiler, nihayet Allah'ın lûtfuyla Arafat'ta buluştular, hasretle kavuştular. Müslümanlar, Âdem'le Havva'nın torunları olarak, Arafat'taki vakfe sırasında, sanki o günleri hatırlarcasına, Allah'a minnet ve şükranlarını sunarlar. Dua ve niyazlarda bulunurlar, O'na daha bir içten yönelirler ve âdetâ ilâhî varlıkta kaybolmak isterler.
Şeytan taşlamayla ilgili tarihî olarak anlatılan şudur: Hz. İbrahim Allah'tan başka kimseyi sevmediği iddiasına sahipti. Aslında bu düşünce güzel ve her mü'minde bulunması gereken bir tavırdır. Ama insanoğlu beşerdir, iyi niyetine rağmen her zaman istenen olgunluk seviyesini tutturamaz. Mutlak kemal Allah'a mahsustur. Peygamber de olsa Yüce Allah, Hz. İbrahim'i sözkonusu iddiasında imtihan etmek üzere, kendisinden sevgili oğlunu boğazlamasını istedi. Onlar ailece bu çetin imtihandan başarı ile çıkmasını bildiler.
Şeytan, kararından caydırmak üzere ilkin Hz. İbrahim'e geldi, sonra kocasını vazgeçirsin diye Hz. Hacer'e gitti ve son olarak da, kurban olmayı reddetmesi için çocuğun, yani bizzat Hz. İsmail'in yanına vardı. Herbiri de onu taşlayarak yanlarından kovdular. İşte bu olayın Minâ'da cereyan ettiği söylenir. Onun için bu hareketler, hayattaki şeytanî dürtülere karşı, herbirimizin içimizdeki kendi şeytanımıza karşı bir kararlılık gösterisi olarak, orada sembolik bir şekilde tekrarlanır.3
Safâ ve Merve tepeleri arasında yedi defa koşmanın, yani "sa'y"in tarihî hatırasıyla alâkalı olarak anlatılanlar şunlardır: Rivayete göre, Hz. İbrahim karısı Hacer'i küçük bebeği İsmail ile birlikte Mekke'nin o zamanlar çöl olan bu bölgesine bırakıp gitmişti. Çok geçmeden yanlarındaki su bitince, Hz. Hâcer yavrusuna su bulmak için, annelik sevgisi ve şefkatiyle sağ sola koşturup durdu. Bereketli Zemzem suyu işte o zaman ortaya çıktı.
Bu annelik şefkat ve sevgisine, bu ulvî hisse saygı duymak, Allah'ın merhamet ve lûtfuna şükretmek için, benzeri hareketler Hz. Hâcer'in koştuğu aynı yerlerde hac sırasında tekrarlanır.
Haccın bâtınî yorumlarıyla ilgili çok şey söylenir. Başta da belirttiğimiz gibi bunun amacı, oradaki davranışların basit bir şekilden ibaret olmaması gerektiğini hatırlamak, onlara bir derinlik kazandırmak ve daha bilinçli olarak yerine getirilmesine yardımcı olmaktır. Böylece alınacak manevî hazzın artması ve kulluk şuurunun derinleşmesi sağlanabilir.
Hac ibadeti âhiretteki mahşere benzetilir. Baş açık ayak yalın Kâbe'de Allah'ın huzuruna çıkmak, âhiretteki ilâhî huzura varmakla mukayese edilir.
Hacta dikişsiz elbise giymek-ihram- ve bir çok dünyevî işlerden men olunmak, dünyadan ilgiyi kesip her türlü mal ve mülkiyet iddiasını terk ederek tam bir fakr ve ihtiyaç hali ile Allah'a yönelme ve sığınmanın sembolü sayılır.
http://www.ilimhazinem.com/gitmeden-once-okumaliyiz-hac-baglaminda-allah-insan-iliskisi-t67510.html