MEKKE'NİN FETHİ ESNASINDA CEZALANDIRILANLAR
Sitesindeki bir yazıyı ateist foruma aktaranlara ateistlerin itirazları üzerine site sahibi Malatya'lı din öğretmeni abimizin * cevabî yazısı
Yazı üç bölümden oluşmaktadır.
1. bölüm; ateistlerin sitesinde yayımladıkları yazı.
2. bölüm; ateistlerin yayımladığı yazıdan parça parça alınarak verdiğim cevabi yazılar.
3. bölüm; Mekke Fethi esnasında haklarında "vur" emri olan müşrikler hakkında hazırladığım yeni yazının tam metnidir.
1. BÖLÜM. Ateistlerin sitesinde yayımladıkları yazı
Siyer kitaplarından esinlenerek yazılmıs bir yazı. Muhammed'in Mekke'yi fethinden sonra oldurttugu kisilerin listesi. Yazı yobaz bir din ögretmeni tarafından Muhammed'i haklı göstermek icin süslenip püslenerek yazılmıstır;
Mekke'nin Fethi: (H.8 Ramazan = M.8 Ocak 630)
Mekkeliler, Müslümanlarla Hudeybiye'de yapmış oldukları anlaşmayı iki yıl sonra bozdular. Artık, Müslümanların karşılarına çıkacak takatleri kalmamıştı. Eski şımarıklıkları gitmiş yerine pişmanlık gelmişti. Anlaşmayı yenilemek istediler. Ama Allah Rasûlü onlara yüz vermedi. Ansızın 10.000 kişilik Mücahit ordusu Mekke'ye gitti. Gece Mekke civarında konakladı. Allah Rasûlü konakladığı dağda 10.000 yerde ateş yaktırdı. Sanki dağ yanıyordu. Bunu gören Mekke müşrikleri telaşlandılar. Korktular. Etrafa sindiler. Azgın, taşkın, edepsiz, ahlaksız, yalancı, talancı olan zihniyet yok oluyordu. Zulüm şehrine dönüştürülen Mekke'ye Müslümanlar kan dökmeden giriyorlardı. Kâbe müşriklerin işgali altında kurtuluyordu. Allah'ın Evi olan Kâbe'nin içine ve dışına 360'dan ziyade heykel putu yerleştirilmişti. Allah'ın evi puthane olmuştu.İslam ordusu 4 koldan Mekke'ye girdi. Hele hele, muhacirlerin Mekke'ye girişleri daha başkaydı. Mekke'den kaçarak canlarını zor kurtarmışlardı. İşkence gördükleri yerlere muzaffer olarak giriyorlar. Geride kalan evleri yıkılmış veya başkaları tarafından el konmuştu. Doğup büyüdükleri bu topraklarda çok anıları vardı. Acı-tatlı hep birbirlerine karışmıştı. Mekke'de zalimlerin zulmü bitmiş, yerine sükûnet gelmişti. Şirkin insafsızlığı yerine, İslam’ın müsamahası Mekke'yi sarmıştı. Allah Rasûlü eski azılı düşmanlarına umumi af ilan etti. Sadece zulmün ve küfrün öncülerinden on-onbeş kişi hakkında vur emri verildi. Ancak, araya girenlerin hatırına onların da çoğu affedildi. Mekke müşriklerinden hakkında "vur" emri olanlar: Mekkeli heykelperestler, "Rabb'ımız Allah'dır" diyenlere akla hayale gelmeyen işkence yapmışlardı. Mü'minleri haksız yere yurtlarından kovmuşlardı. Rasûlullah’ı ve inananları katletmek için, Mekke'den kalkıp defalarca Medine'ye gelmişlerdi. Allah'a, Dinine, Rasûlüne ve Mü’minlere karşı amansız savaş vermişlerdi. Bu beyinsizlere umumi bir af ilan edildi. Ancak, kışkırtıcıları cezalarını görmeliydiler. Onun için, müşriklerin öncülerinin bir kısmı hakkında "vur" emri verildi. Nerede yakalanırsa, orada öldürülecekler şunlardı:
1- İbnu Hatal: Öldürüldü. Önceleri Müslüman olmuş Medine'ye gelmişti. Müslüman bir köleyi öldürdü.Zekât mallarını alarak Mekke'ye kaçtı.
2- Erneb: Öldürüldü. Rasûlullah’ı hicveden, içki sofralarında şarkı söyleyen bir kadındı.
3- Fertena: Kaçtı. Sonraları Müslüman oldu. Affedildi. Rasûlullah’ı hicveden, içki sofralarında şarkı söyleyen bir kadındı.
4- Haris: Öldürüldü. Mekke'deki müminlere işkence yapardı. Rasûlullah'la alay eder ve işkence yapardı.
5- Huveyris: Öldürüldü. Rasûlullah'a işkence ederdi. Hicret esnasında Rasûlullah'ın kızı Fatıma ve Ümmü Gülsüm'ü yerlere yatırarak dövmüştü.
6- Mikyas: Öldürüldü. Müslüman olarak Medine'ye geldi. İrtidat etti, bir Müslüman’ı öldürerek Mekke'ye kaçmıştı.
7- Sâre: Öldürüldü. Rasûlullah’ı çok hicveden şarkıcı ve ağıtçıydı.
8- Saffan: Kaçtı. Müslümanların aleyhine savaş kışkırtıcısıydı.
9- İkrime: Kaçtı. Sonraları Müslüman oldu. Affedildi. Rasûlullah'ın azılı düşmanlarındandı.
10- Hebbar: Kaçtı. Mekke'deki müminlere işkence yapardı. Hicret esnasında Rasûlullah'ın kızı Zeyneb'i deveden düşürerek ağır hastalanmasına ve bir müddet sonra vefatına sebep olmuştu.
11- Abdullah: Kaçtı. Mekke'deki müminlere işkence yapardı. Şairdi. Müslümanların aleyhine savaş kışkırtıcısıydı.
12- Vahşi: Kaçtı. Sonraları Müslüman oldu. Affedildi. Rasûlullah'ın amcası Hamza'yı şehit etmişti.
13- Hind: Gizlendi. Sonraları Müslüman oldu. Affedildi. Rasûlullah'ın amcası Hamza'yı şehit ettirmişti. Müslümanların aleyhine savaş kışkırtıcısıydı. Ebu Süfyan'ın karısıydı.
Simdi listedeki kisileri inceleyelim.
Ibnu'l Hatal:Daha onceleri musluman olan, daha sonra Muhammed'in uckagitciligini anlayip islami terkeden bir sair. Muhammedi elestirici siirler yazmis ve zamanin cogu sairi gibi daha sonrasinda oldurulmustur. Yukarida yobaz yazisinda Hatal'in bir musluman koleyi oldurdugunu iddia etmis. Kanit olmadan beyan ettigi iddia asilsizdir. Muhammed'in Hatal'i oldurmek istemesi hatalin muslumanligi terkettigi ve kendisi aleyhinde siirler yazdigi icindir. Allah'in dunyaya sevgi ve barisi anlatmak icin insanlara gonderdigi peygamber bakiniz nasil bir mafya babasi gibi "vurun" emri veriyor;Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, Fetih gunu, Mekke'ye basinda migferiyle girdi. Onu cikardigi zaman, bir adam gelerek: "Ibnu Hatal Ka'be'nin ortusune sarilmis vaziyette yakalandi, affedelim mi?" dedi. "Onu oldurun!" emir buyurdular." (Buhari, Megazi 48, Cezau's-Sayd 18,Cihad 169,Libas 17;Muslim, Hacc 450,(1357); Muvatta, Hacc 247,(1,423); Ebu Davud, Cihad 127, (2685); Tirmizi, Cihad 18,(1693); Nesai, Hacc 107,(5, 201)
Erneb:Erneb Hatal'in sarkici cariyesi idi. Muhammed'i alaya alan sarkilar soylemistir.(tabi islam tarihini muslumanlarin kaleminden okuyoruz, dogrulugu tartisilir) Mekke fethedildiginde hakkinda olum fermani cikmis ve yaptigi isin cezasini hayati ile odemistir. Hosgoru ve baris dininin peygamberi, bu kadincagizida oldurtmustur.
Fertana:Hatal'in diger sarkici cariyelerinden biri. Mekkenin fethedildigi gun hayatindan korktugu icin kacmistir. Daha sonra Hatal ve Erneb'in katledilisini duyarak Islam'in nurani guzelligini farketmis ve musluman olmustur. Fertana Islami kabul ederek muhammedin kolesi olmus ve hayati bagislanmistir.
Haris:Yaziyi yazan uckagitci yobaz din ahlakci ogretmen harisin muminlere iskence yaptigini soylemis, fakat yine kanit ve ispat gosterememis. Muslumanlarin beyni iste bu gibi yobazlar tarafindan yikaniyor. Haris'in tek sucu Muhammed'in uckagitciligini dile getirmesidir. Akabinde zaten Muhammed'in tetikcileri tarafindan oldurulmustur. Sevgi ve Baris dininin peygamberinin gazabina ugramis zavallinin teki.
Huveyris:Peygamberin kizlarina elini bile surmemistir. Kendisi bir sairdi. Muhammed tarafindan katledilen sayisiz sairlerden birisi. Muhammedin kizlari ile alay eden siirler yazmis olabilir. Zaten yaptiginin cezasini fazlasiyla odemis. Sucu sevgi ve baris dininin peygamberine itaat etmemesi.
Sare:Onceleri musluman olup daha sonra Muhammed'in uckagitciligini sezerek mekkeye firar eden, gecimini sarki soyleyerek saglayan zavalli bir kadinin teki. Hosgoru ve baris peygamberi bu zavalli kadincagizdan ne istemis.. Allah bilir.
Saffan:Muhammed savas ganimetlerinden ona bir hediye vermis, o da aldigi ucret sonucu musluman olmustur.
2. BÖLÜM. Ateistlerin yayımladığı yazıya cevap
Önce birkaç hatırlatma: Normal bir insanın; tanımadığı birisine ve bilmediği bir konuyu bahane ederek "yobaz", "uckagitcı"… gibi yakıştırmalar yapması mümkün değildir. Aklı başında hiçbir insan başka bir insanın tanrısına, inancına, peygamberine, önderine aşağılayıcı ifadeler kullanmaz. Kullananları da tasvip etmez. Ne yapalım görgü meselesi. Sözüm ona bu ateistin görgüsü bu kadarmış. Bu kişi hakkında söylenebilecek çok şeyler var. Ama bu şom ağızlı ateistin şahsını muhatap almayı gereksiz görüyorum. Sadece yayımlanan yazıya cevap veriyorum.
" Siyer kitaplarindan esinlenerek yazilmis bir yazi. Muhammed'in Mekke'yi fethinden sonra oldurttugu kisilerin listesi. Yazi yobaz bir din ogretmeni tarafindan Muhammed'i hakli gostermek icin suslenip puslenerek yazilmistir;"
Deniliyor.Bu ve bazı yazılarım genel olarak siyer, hadis, tarih ve -zaman zaman da Kur'ân-ı Kerîm meali ve tefsirlerinden faydalanarak özet halinde hazırlanmıştır. Özet mahiyetinde olduğu için kaynak göstermeye gerek görmedim. Özet yazılara kaynak göstermek istenildiğinde içinden çıkılmaz hal alıyor. Her taraf kaynağa boğuluyor. Yazılan yazının muhteviyatı ikinci plana düşüyor. Şimdi, (Mekke Fethi esnasında haklarında "vur" emri olan suçlu müşrikler) konusunu kaynak göstererek yeniden hazırladım. Cevap yazımızın sonuna ekledim, okuyabilirsiniz.
Benim için "yobaz" sözcüğünü kullanmış, kendisine iade ediyorum. Muhammed as. Allâh'ın en son resulüdür. Benim onu haklı göstermeme ihtiyacı da yoktur. Bütün kâinat hakkında ne derse desin; "O Allâh'ın resulüdür." Hayatını okuduğumuzda, karşı karşıya geldiği bütün olaylarda haklı olduğunu görüyoruz. Biz sadece var olanı yazıyoruz. Geçmişte kendisine karşı çıkan mütecaviz câhil, fâsık, zâlim, kâfir, müşrik, münâfık, …lar haksızdır. Bu geçmişte olduğu gibi şimdi ve gelecekte de aynıdır. Kendilerini hangi isimlerle tanıtırsa tanıtsınlar, netice aynıdır. Fark etmez..
Simdi listedeki kisileri inceleyelim. Tenkit yazısının İbnu Hatal bölümünde şu ifadeler kullanılıyor:
Simdi listedeki kisileri inceleyelim","zamanin cogu sairi gibi","Muhammed'in uckagitciligini anlayip islami terkeden bir sair", "yazisinda Hatal'in bir musluman koleyi oldurdugunu iddia etmis", "Kanit olmadan beyan ettigi iddia asilsizdir"…
Kendisini inceleyici zanneden kişi "Simdi listedeki kisileri inceleyelim", diyor. Sanki inceleyici ateist adam araştırma yapmış. O zamanın şairlerini tek tek tespit etmiş. Sonra onların hangisi öldürülmüş, hangisinin öldürülmediğini öğrenmiş. Saymış. Bakmış ki öldürülenler daha fazla. Bundan dolayı da "zamanin cogu sairi" ifadesini kullanıyor. İnceleyen biraz görgülü olsa, "uckagitciligini" sözcüğünü kullanır mı? Hayır. Neden?
"…Çünkü Müslüman olduktan sonra Allah'ın Elçisi as. onu bir yere zekât toplama memuru olarak gönderdi. Yanınada da yardımcısı olarak Ensar'dan -kölelikten kurtulmuş- Müslüman bir adam verildi. Zekât toplandı. Medine'ye dönüyorlardı. Derken bir yere konakladılar. İbnu Hatal yardımcısına, yemek için kendisine bir koç kesip hazırlamasını emretti ve öğlen sıcağında uyudu. Ama adam da unutarak öğlen sıcağında uyuyakaldı. Uyandı. Bir şey hazırlayamamıştı. Bu haliyle İbnu Hatal'ın yanına geldi. Durumdan haberdar olan İbnu Hatal sinir küpüne döndü. Hiç fırsat vermeden adamı döve döve öldürdü. Kendi kendine de şöyle söylendi: "والله ليقتلني محمد به إن جئته " Vallahi Muhammed'in yanına gelirsem, mutlaka beni öldürür. İslam'dan çıkarak tekrar şirke döndü. Zekâttan toplayıp aldığı malları önüne katarak Mekke'ye kaçtı ve iltica etmiş oldu. Mekke halkı ona: Bizim yanımıza seni geri çeviren neden nedir? Dediler. O da: " لم أجد ديناً خيراً من دينكم" Sizin dininizden daha hayırlı bir din bulamadım, dedi.[1] "
Saygıdeğer ziyaretçilerimiz,
Yukarıda okuduğunuz yazının kaynaklarına baktığınızda her cümlenin kelimelerine kadar karşılığını bulacaksınız. Özellikle de İbnu Hatal'ın kaçış nedenini ve Mekkeli müşriklere verdiği cevabın orijinalini de yazdım ki –sözüm ona- incelemecinin(!) kişiliği iyice belirginleşsin.İbnu Hatal adam öldürmüş kısas edileceğini anlayınca Mekke'ye kaçmış. Kaçış sebebini de "Vallahi Muhammed'in yanına gelirsem, mutlaka beni öldürür" diyerek ifade ediyor. İncelemeci(!) ateistse "Muhammed'in uckagitciligini anlayip islami terkeden bir sair", diyor.Mekke'den Medine'ye giderek Müslüman olan ve daha sonra katil olunca Mekke'ye geri kaçan İbnu Hatal'a: Bizim yanımıza seni geri çeviren neden nedir? Dediler. O da: Sizin dininizden daha hayırlı bir din bulamadım, diyor. Halbu ki: Katil oldum, kendi kendime: "Vallahi, Muhammed'in yanına varırsam, bu suçumdan dolayı, muhakkak beni öldürür" diyerek malları da alıp Mekke'ye kaçtım, demiyor.
Saygıdeğer ziyaretçilerimiz, şimdi ben size soruyorum: Acaba Mekkelilere yalan söyleyen İbnu Hatal mı daha yalancı? Yoksa İbnu Hatal'ın yalanlarını yalan söyleyerek gizlemeye çalışan bu ateist mi daha yalancı?... Bence; yalancının yalanını yalan söyleyerek gizleyen daha yalancıdır. Yani bu ateist daha yalancıdır. Katil, hırsız, yalancı, karalayıcı, saldırgan durumda olan adamı masummuş gibi gösteren kişiye siz ne derseniz deyin. Vicdanınızla baş başa bırakıyorum. "Kanit olmadan beyan ettigi iddia asilsizdir", diyor. Yüzlerce kanıt içinde birkaç kanıtım [2]
İnternette rastladığım bir şiir örneği vereyim. Cahiliye devrinde İbnu Hatal'ın lideri Ebu Süfyan Allah'ın son elçisi Muhammed as.'ı hicvetti. Hassân bin Sâbit isminde Müslüman bir şair şöyle cevap verdi:
"هجوت محمدا فأجبت عنه وعند الله في ذاك الجزاء
هجوت محمدا برا حنيفا رسول الله شيمته الوفاء .....
Şiirin bir bölümü internete yazıldığında bu ve benzeri şiirleri içeren yüzlerce eser gelmektedir. Şiirin iki mısrasını Türkçeleştireyim: "…Sen Muhammed’i hicvettin. Ben onun adına cevap veriyorum. Allah katında bu yaptığının cezası da vardır. Sen ona denk olmadığın halde onu hiciv mi ediyorsun?! Sizin şerliniz hayırlınıza feda olsun…" İnceleyen biraz kültürlü olsa, bir dinin peygamberine "mafya babasi gibi" yakıştırmasını yapmaz. Kültürlü insan az/çok medenîdir. Ama araştırmacı/incelemeci geçinen ateist bay/bayan bu ifadelerle tam bir bedevî portre çiziyor. İnancı ne olursa olsun beyefendilik veya hanımefendilik nerde?. Yok ki. Boşuna arayıp yorulmayalım. Bulamayız. Çünkü kültürlü insanlarda başkalarında olmasa bile, kendisinde hoşgörü, nezaket, anlayış, incelik vardır.Kendisine gerçekten bir incelemeci süsü vermek için Kütübü Sitte hadis kitabından internet yoluyla bir de alıntı yapmış. İslami kaynakları da biliyormuş, desinler diye tenkit ve hakaret ettiği Muhammed as.'ın hadisini alıntılamayı da ihmal etmiyor. Ne yapsın inandırıcı olması için havalı gözükmesi lazım. Şişirilmiş balon gibi. Kapasite dar, havası çok. Aman ha bay/bayan ateist. Dikkat et. Toplu iğnenin ucu kadar minik bir etki senin havanı halleder.
Tenkit yazısının İbnu ERNEP bölümü: Erneb'in saygısızlığı, çığırtkanlığı, kışkırtıcılığını, aşağılamaları, yaptığı hakaretleri es geçen bay/bayan ateist hiç ortada bir şey yokmuş gibi "bu kadincagizida oldurtmustur", diyor.
Araştırmacı/incelemeci geçinen bay/bayan ateistin adalet duyguları kabarmış. "bu kadincagizida oldurtmustur", diyerek sanki bir gerçeği(!) ifade ediyor. İnce ruhluluk taslıyor. O kadın, müşriklerin içki sofralarında Muhammed as.'ı hicveden şarkıları söyleyen aşağılık bir kadındı. "(tabi islam tarihini muslumanlarin kaleminden okuyoruz, dogrulugu tartisilir)" diyor. Bu konuların Eskimolar veya Apaçiler ile hiçbir alakası yoktur. Alakası olsa onların da tarihinde karşılaştırmalı olarak okurdum. Bu konular İslam tarihiyle ilgilidir. Elbette ki Müslümanların kaleminden okuyacağım. Ben konuları yazarken elbette İslami eserlere müracaat edeceğim. Bunları bırakıp da senin gibi tanrı tanımaz/imansızların gevezeliklerini mi kanıt olarak kullanayım. "(tabi islam tarihini muslumanlarin kaleminden okuyoruz, dogrulugu tartisilir)" diyorsun. Çok rahatsız oluyorsan başka kaynak göster. Ha, bulamıyorsan bari sen uydur. Senin uyduruk tarihinden okuyalım, bay/bayan ateist.
Tenkit yazısının İbnu HARİS bölümü:Pis ağzında "uckagitci", "yobaz" deyerek geveleyip duruyor. Yukarıda okuduğunuz "Haris" başlıklı yazıdaki iddialara gelelim:"Yaziyi yazan uckagitci yobaz din ahlakci ogretmen harisin muminlere iskence yaptigini soylemis"," yine kanit ve ispat gosterememis " diyor.Saygıdeğer ziyaretçilerimiz,"Yaziyi yazan uckagitci yobaz din ahlakci ogretmen harisin muminlere iskence yaptigini soylemis" diyor. Evet diyorum. Müslümanlara ezâ-cefa veren iki Hâris'ten İslam tarihi haber vermektedir.1- Hâris b. Talâtile [3] , 2- Hâris b. Hişâm [4] .
Hâris b. Talâtile: Kaynaklara bakıldığında görülecek ki bu adam Allah'ın Elçisine ve Müslümanlara eziyet etmiştir. Sürekli söz, ağız, kaş-gözlü hareketlerle istihzâ ederek onuruyla oynamıştır. Bedir Gününden önce de ölüp gitmiştir. Bunun gibi istihzacılar hakkında ayet bile indiğini tefsirlerde görmekteyiz. Bedir Savaşı (13 Mart 624), Mekke'nin Fethi (8 Ocak 630) arada yaklaşık 6 sene bulunmaktadır. Hâris b. Talâtile Mekke'nin Fethinde yaklaşık 6 sene ölmüştür.
Hâris b. Hişâm: Bu müşrik de yaptıklarından ötürü Mekke'nin Fethi günü kaçtı. Araya hatırlı kişileri koydu. Allah'ın Elçisi onu da affetti. O da Müslüman oldu.
Bu iki Haris'i tekrarlıyorum; ikisi de Allah'ın Elçisi ve müminlere eziyet etmiştir. Ancak, diyorum. Neden "ancak" diyorum? Çünkü işin gülünç ve eğlenceli tarafına geldik. Lütfen bundan sonrasını biraz daha dikkatli okuyunuz. Ben on beş sene önce yazmış olduğum yazılarımı sitemde (http://www.diniyol.com/) yayımladım. Bu yazılarımın içerisinde "Mekke'nin Fethi" yazısını ateistler alarak kendi tabirleriyle "Simdi listedeki kisileri inceleyelim" demişler ve incelemeye devam ediyorlar. İncelemeye alınan yazımın 4. maddesi aynen aşağıdaki gibidir.
4- Haris: Öldürüldü. Mekke'deki müminlere işkence yapardı. Rasûlullah'la alay eder ve işkence yapardı.
Ben sehven listenin 4. maddesine Hâris'i eklemişim. Kaynaklara bakıyorum, listede Hâris diye bir müşrik yoktur. Aynı zamanda Mekke'nin Fethi günü Hâris diye bir müşrik de öldürülmemiştir. Yukarıda da zikrettiğim gibi Müslümanlara ezâ-cefa veren iki Hâris'ten İslam tarihi haber vermektedir.
1- Hâris b. Talâtile: Bedir Harbinden önce ölmüş,
2- Hâris b. Hişâm: Öldürülecekler listesinde olmamasına rağmen korkusundan Mekke'nin Fethi günü kaçmış. Allah'ın Elçisi de onu affetmişti.
Gelelim benim hatalı 4. maddenin incelemeci(!) ateistler tarafından tenkit edilmesine: "Haris'in tek sucu Muhammed'in uckagitciligini dile getirmesidir." Deniliyor.Hangi Hâris Muhammed as.ın hangi üçkağıtçılığını dile getirmiş? Kanıtlara dayanarak ortaya koymazsanız; şerefsizsiniz. "Akabinde zaten Muhammed'in tetikcileri tarafindan oldurulmustur." Deniliyor. Mekke'nin Fethi günü tetikçiler tarafından öldürülen kim? Yahu ben 4. maddedeki kişiyi sehven yazmışım. Gerçek listede yoktur. Siz incelemecisiniz(!) hangi tetikçi, hangi Hâris'i Mekke'nin Fethi günü öldürdüyse, bunları da kanıtlara dayanarak ortaya koymazsanız; yine şerefsizsiniz.
"Sevgi ve Baris dininin peygamberinin gazabina ugramis zavallinin teki.", diyor.Evet, Muhammed as. sevgi ve barış dininin peygamberidir. Buraya kadar doğrudur. Sonrası akıllı ve bilgili bir edayla incelemeciliğinin(!) hakkını vermeğe çalışıyor. Akıllıca değil yani ukalâca. Hayali Hâris için Allah'ın Elçisinin "gazabina ugramis zavallinin teki" diyor. Zannedersem Hâris b. Hişâm'dan bahsetmiyor. Çünkü Allah'ın Elçisi onu da affetmişti. Peki hangi zavallı Hâris Mekke'nin Fethi günü gazaba uğramış? Bay/bayan incelemeci(!) bunu da kanıtlara dayanarak ortaya koymazsanız; yine şerefsizsiniz.
Tenkit yazısının İbnu HUVEYRİS bölümü: "Muhammed tarafindan katledilen sayisiz sairlerden birisi." diyor. Yukarıdaki ifademi tekrar anımsatıyorum: Sanki inceleyici ateist adam araştırma yapmış. O zamanın şairlerini tek tek saptamış. Sonra onların hangisi öldürülmüş, hangisinin öldürülmediğini öğrenmiş. Saymış. Bakmış ki öldürülenler daha fazla. Böyle akıllı geçiniyor, zavallı. "Peygamberin kizlarina elini bile surmemistir. Kendisi bir sairdi" diyor. Dikkat edilirse Huveyris'e toz kondurmamaya gayret ediyor. İşte delilleriyle Huveyris. Kaynaklara müracaat edildiğinde mezkûr kişi daha iyi anlaşılacaktır."Huveyris [5]
Huveyris b. Nukayz, Mekke'de Allah'ın Elçisine eziyet edenlerdendi. Kötü sözler de sarf ederdi. Allah'ın Elçisini hicveden şiirleri söylerdi.Allah'ın Elçisinin kızı Fatıma ile Ümmü Külsüm ra. Mekke'den Medine'ye hicret ederlerken Huveyris yollarını kesti. Hayvanları ürküttü. Yere yuvarlandılar...Çok sıkıntı çektiler.Mekke Fetih günü Ali ra. Huveyris'in evine gitti. Onu sorduğunda: Çöldedir, dediler. Hâlbuki evdeydi. Ali ra. evde olduğundan emindi. Kenarda gözükmeyecek bir yerde beklemeye başladı. Durumdan haberdar olan Huveyris, başka bir yere gitmek için evden çıktı. Kaçmaya başladı. Ama Ali ra. ona ulaştı ve öldürdü." Sana gelelim bay/bayan ateist. "Peygamberin kizlarina elini bile surmemistir. Kendisi bir sairdi" diyorsun. Sen bu aklınla kimi nereye yönlendirmeye çalışıyorsun? Ayrıca, mütecaviz Mekke müşriklerini niye doğrudan veya dolaylı olarak savunmaya gayret ediyorsun? Yoksa benzerliğiniz mi var? İnanç bakımından birbirinize de benzemiyorsunuz. O Allah'a inanan ve Allah'la beraber başka ilâhlar edinmiş bir müşriktir. Sen ise; güya ateistsin. İlâhsızsın. Bu azgın, saldırgan, yolkesen, müstehzi… adamın şahsiyetini temize mi çıkarmak istiyorsun? Saygıdeğer site ziyaretçileri bu ateistin kafası boş olduğu gibi çabası da boşunadır. Çünkü eldeki kanıtlar onun zannettiği gibi değildir.
Hebbâr [6] Hebbâr Kureyşlilerin azılı müşriklerindendi. Mekke'deki kimsesiz Müslümanlara ağır işkenceler yapardı.Allah'ın Elçisi, kızı Zeyneb'in Medine'ye getirilmesi için Zeyd b. Hârise'yi Mekke'ye gönderdi. Zeynep ra. hazırlandı. Hind onu vazgeçirmek istedi. Ama Zeynep gitmek istiyordu. Derken Zeynep ra. bir deveye binerek Zeyd ra. ile yola çıktı. Ancak Hind'in kışkırtmalarıyla bir gurup Mekkeli çapulcular yola koyuldular. Zeyd ve Zeynep'e yetiştiler. Devenin üzerindeki hevdeçin içinde bulunan Zeynep'e Hebbâr bir mızrakla vurdu. Zeynep devesinden düştü. Rahatsızlandı. Hamile olan Zeynep çocuğunu kaybetti. Daha sonra gizlice yola çıkıp Medine'ye geldiler. Rahatsızlığı ölümüne kadar devam etti. Mekke Fetih günü, öldürülmesi için Hebbâr arandı. Bulunamadı. Kaçmıştı. Daha sonra gelerek af diledi ve Müslüman oldu."
Tenkit yazısının SARE bölümü: "Muhammed'in uckagitciligini" diyor... "uckagitciligi" sözcüğü bu adamla tam bütünleşmiş. Diline dolanmış, kalbine yerleşmiş. Artık kime baksa herkesi kendisi gibi görüyor bu bay/bayan ateist. Şu haliyle; karşıyı gereği gibi görmeyen, duymayan, doğruları ifade etmeyen ve gidişatından da vazgeçmeyen pozisyonundadır. "gecimini sarki soyleyerek saglayan zavalli bir kadinin teki" Zavallı dediğin kadın, geçimini neyle sağlarsa sağlasın. İsterse fahişelik yapsın. Bizi hiç alakadar etmez. O seçimini öyle yapmışsa kendi bileceği bir şeydir. Şimdi bizi ilgilendiren tarafı: İslâm'a ve Muhammed as.'a saldırganlık durumudur.Muhammed as.'a hakaret ve iftira dolu hiciv şiirlerini okumasıdır.Müslümanlara karşı savaş çığırtkanlığını yapan ağıtçılığıdır. Muhammed as.'a yalan söyleyerek yiyecek ve binit almasıdır.Medine'ye gelerek ajanlık yapmasıdır.Bu "zavalli bir kadinin teki" diyorsun. Bu suçlamalar da çok fazla diyeceksin.
Saygıdeğer ziyaretçilerimiz,Bu ateistin zırvalamasını kendisine iade ediyoruz ki borçlu kalmayalım. Bu "zavalli bir kadinin teki" dediği ağıtçının deliller karşısındaki durumunu görelim: " Sâre [7]
Esas ismi Kenud fakat Sâre diye anılırdı. Azatlı cariyelerdendi. Ağıtçılığıyla meşhurdu. Ağıtçılar önemli gün ve gecelerde, savaşlarda çığırtkanlık yaparlardı. İnsanlar galeyana gelirdi. Esasında ağıtçılık başlı başına bir maharet işiydi. Medine'ye, Allah'ın Elçisinin yanına geldi. O sırada Mekke Fethi için hazırlık yapıyordu. Allah'ın Elçisi: Müslüman olarak mı geldin? Diye sordu. Sâre: Hayır, dedi, Allah'ın Elçisi: Muhacir olarak mı geldin? Buyurdu. Sâre: Hayır, dedi. Allah'ın Elçisi: O halde niçin geldin? Buyurdu. Sâre: Siz köle azatlayıcılarsınız… Ben son derece muhtaç hale geldim. Bana yiyecek ve giyecek veresin, giyecekle giyindiresin diye geldim, dedi. Allah'ın Elçisi: Senin şarkı söylemelerin, ağıt yakmaların senin ihtiyaçlarını gidermedi mi? Diye sordu. Sâre: Ya Muhammed!.. Kureyşlilerin bazısının öldürülmesinden sonra bu zamana kadar şarkı söylemeyi bıraktılar. Bedir'den sonra benden bir şey isteyen olmadı. Ben de şarkıcılığı ve ağıtçılığı bıraktım, dedi. Allah'ın Elçisi, Abdulmuttalib oğullarının Sâre'ye yardım etmesini istedi. Onlar da Sâre'nin gerekli yiyecek, giyecek ve binit ihtiyacını karşıladılar. Hâtıb ismindeki biri Sâre'nin yanına geldi. Sâre'ye on altın ve bir elbise verdi. Bir de Kureyşlilere yazılmış gizli bir mektup verdi. Mektupta Müslümanların Mekke'ye gelmek üzere oldukları bildiriliyordu. Sâre yola çıktı. Gitti. Allah'ın Elçisi, Ali ile Zübeyir'i ra. Çağırdı. Onlara: Acele edin. Hah bahçesine ulaştığınızda kendisinde bir mektup bulunan hayvan üzerinde bir kadın bulacaksınız. Üzerindeki mektubu alın bana getirin. Kadını da serbest bırakın. Mektubu vermezse boynunu vurun, buyurdu. Ali ra. ile Zübeyir ra. zikredilen yere gittiler. Kadını buldular. Gizli mektubu istediler. Kadın inkâr etti. Fakat kılıcı görünce direnmeyi bıraktı. Saçının bölüğünü çözdü. İçinde sakladığı mektubu çıkarıp verdi. Onlar da gizli mektubu alıp Allah'ın Elçisi Muhammed as'a getirdiler. Sâre yoluna devam etti. Mekke'ye gitti. Fakat yine Allah'ın Elçisi ve Müslümanlar aleyhine söylenen hiciv şiirlerini söylemeye devam etti. Mekke Fetih günü yakalanarak öldürüldü. " Kanıtlardan uzakta durup konu hakkında zurna çalmaya gelmez. Sana benzeyen "zavalli bir kadinin" öldürülme sebebini öğren. Duygu sömürüsü de yapma. Dürüst ol, dürüst. Ey incelemeci(!) ateist gerekçeyi karıştırma. Kendin sapıksın, gerekçeyi de saptırma."Hosgoru ve baris" sözcükleri ilk bakışta çok güzel. Ancak bazı insanlar böylesi güzel sözcüklerin arkasında veya gölgesinde rezaletler sergilemektedir. "İnsan hak ve özgürlüklerini kısıtlarlar. Sonra kitlelerin hak ve hukukunu ayaklar altına alırlar. Yolsuzluklar yaparlar. Çalarlar. Sömürürler. Yiyip içip zıkımlanırlar…" Hele hele mağdur olan toplum müslümansa, karşı koymayı durdurmak için hemen bu sözcüklerin arkasına geçerek:İslam hoşgörü ve barış dinidir. Muhammed as.'a da "Hosgoru ve baris peygamberi" derler. Doğru. İslam hoşgörü ve barış dinidir. İslam zulmü, hırsızlığı, yalancılığı, istismarı, istihzayı… her türlü edepsizliği ve kötülüğü yasaklamıştır. Bunlara hoşgörü ile bakmaz. Kim ki böylesi edepsizliği ve kötülüğü getirir "hosgoru ve baris" diye sunarsa; o ne insanı ne de insanlığı biliyor. Sapla samanı birbirine karıştırıyor. Muhammed as. da İslam dinin tebliğcisi ve uygulayıcısıdır. Hakla batılı birbirinden en güzel biçimde ayırıyordu. Hoşgörü ve barış Elçisi ne yaptığını iyi biliyordu. Ne söylediğini de. Mekke fethi gerçekleşince; Müslümanlara ve o taşkın, azgın, sapkın mağlup Mekke'li müşriklere bir konuşma yaptığıda: Ey Kureyş topluluğu! Ne dersiniz? Şimdi, hakkınızda benim ne yapacağım konusunda görüşünüz nedir? Diye sordu. Onlar da: Biz senin hayır ve iyilik yapacağını sanar ve hayır yapacaksın, deriz. Sen kerem ve iyilik sahibi bir kardeşsin! Kerem ve iyilik sahibi bir kardeş oğlusun, dediler. Allah'ın Elçisi: Gidiniz! Serbestsiniz, Buyurdu. "Hosgoru ve baris peygamberi", "Hosgoru ve baris peygamberi" deyip deyip geveliyorsun. Peki bu hoşgörü ve barış değil de nedir? Saygıdeğer ziyaretçilerimiz vaziyeti size havale ediyorum. Değerlendirmeyi siz yapın. Demiştim ki: Muhammed as. hakla batılı birbirinden en güzel biçimde ayırıyordu. Hoşgörü ve barış Elçisi ne yaptığını iyi biliyordu. Ne söylediğini de. Yaptıklarından ve söylediklerinden misal vereyim:1- Yaptıklarından: Yukarıda az da olsa anlattım. Zulüm, iftira, istihza, yaftalama, hırsızlama, yağmalama, yol kesme, insanları yurdunda sürme, yerini yurdunu terk edenlere karşı savaş açma… vb. gibi taşkınlıkları yapan ve yaptıran Mekke'nin ileri gelenlerinden bazısı hakkında "vur" emri vermiştir. 2- Söylediklerinden: Yüce Allah buyuruyor ki: وَلَا تَسُبُّوا الَّذِينَ يَدْعُونَ مِنْ دُونِ اللَّهِ فَيَسُبُّوا اللَّهَ عَدْوًا بِغَيْرِ عِلْمٍ ? كَذَ?لِكَ زَيَّنَّا لِكُلِّ أُمَّةٍ عَمَلَهُمْ ثُمَّ إِلَى رَبِّهِمْ مَرْجِعُهُمْ فَيُنَبِّئُهُمْ بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ Allah'tan başkasına tapanlara (ve putlarına) sövmeyin; sonra onlar da bilmeyerek Allah'a söverler. Böylece biz her ümmete kendi işlerini cazip gösterdik. Sonunda dönüşleri Rablerinedir. Artık O ne yaptıklarını kendilerine bildirecektir. Enam/108
Allah'tan aldığı vahyi insanlara tebliğ eden bir Elçi bu emir karşısında müşriklerin tanrılarına veya onların atalarına hiç küfreder mi? Hayır. Asla… Müşriklerin tanrılarına veya kendilerine sövmek şurda kalsın etrafındaki insanlara şöyle buyuruyor: Kişinin anne ve babasına sövmesi büyük günahlardandır! Orada bulunanlar: Hiç kişi anne ve babasına söver mi? dediler. O da: Evet! Kişi, bir başkasının babasına söver, o da babasına söver; annesine söver, o da bunun annesine söver! Buyurdu.[8]
İkrime ve babası Ebu Cehil, Allah'ın, Elçisinin ve Müslümanların amansız baş düşmanıydı. İkrime Müslüman oldu. Babasının özellikleri İkrime'yi toplumda sıkıntıya düşürebilirdi. Örneğin; "Bu Allah'ın düşmanı Ebu cehilin oğludur", denmesi. Allah'ın Elçisi, etrafındaki Müslümanlara: …Onun babasına sövmeyiniz. Ölülere sövmek yaşayanlara acı verir. Ölüye de bir şey ulaşmaz, buyurdu.[9]
Saygıdeğer ziyaretçilerimiz, ateistin sitesinin hakkımızda yayımladığı uzun yazının baş tarafında şu ifadeler geçiyor:
"…Mekke halkinin putlarina ve babalarina kufretmistir. Mekke'nin onde gelen kisileri Muhammed'in bu kufurlerinden ve kiskirtmalarindan artik bikmis usanmis…"... "…Peki Muhammed neden kasitli olarak Mekkeli halkin putlarina sovmus, babalarinin dinlerine kufretmistir?... "
Muhammed as.'ın yaptıklarından ve söylediklerinden sadece birer tane misal verdim. Yalnızca bu üç misale bakarsak, iddia ettikleri zırvalamanın sadece kendilerine benzediğini artık ifade edebilirim. Sövme işinin Muhammed as.'la hiçbir alakası yoktur. Ha… bu yazıyı ilk okuduğumda da dikkatimi çekmişti. Bari yeri gelmişken sorayım. "bu zavalli kadincagizdan ne istemis.. Allah bilir.." diyorsun. Hani siteniz Ateist sitesiydi? Yazının seyri içinde de kendinize ateist süsü vermişsiniz. Şimdi de "Allah bilir.." diyorsunuz ...
3. BÖLÜM. Mekke Fethi esnasında haklarında "vur" emri olan suçlu müşrikler
Mekke'de Müslümanlar, sadece "Allah'tan başka ilâh yoktur", "Rabbimiz Allah'tır" demelerinden dolayı çeşitli sıkıntılara uğradılar. Mekke müşriklerinin ileri gelenleri Allah'ın vahiylerini, Elçisini, Müslümanları küçümsüyor, aşağılıyor, istihza ediyordu. İstihzacıların başında Velîd b. Muğîre, Âs b. Vâil, Esved b. ِAbdi Yeğûs, Esved b. Abdulmuttalib, Hâris b. Talâtıle… geliyordu. Bunlar Bedir Gününden önce ölmüşlerdi.[10] Bunların azgınlıklarını bazıları daha ağır şekilde devam ettirdiler. Mekke Fethi günü bütün Mekkeli müşrikler Allah'ın Elçisi tarafından affedildi. Ancak; öldürme, zulüm, iftira, istihza, yaftalama, hırsızlama, yağmalama, yol kesme, insanları yurdunda sürme, yerini yurdunu terk edenlere karşı savaş açma… vb. taşkınlıkları yapan ve yaptıran Mekke'nin ileri gelenlerinden bazısı hakkında "vur" emrini vermiştir. Bir kısmı öldürüldü. Bir kısmı Mekke'yi terk ederek kaçtı. Kimisi de araya girenlerin hatırına affedildi. Konu iki bölümde oluşacaktır: İsim listesi ve Kişiler hakkında kısa bilgi. İsimler kaynak eserlerde ufak-tefek ayrıntılı farklarla zikredilmektedir: Birkaç kaynaktan isim listesi aşağıya alındı.
1- İsim listesi:
سيرة ابن هشامSîretu ibni Hişâm'a göre: [11]
1- Abdullah b. Sa'd " عَبْدُ اللّهِ بْنُ سَعْدٍ ",
2- Abdullah b. Hatal" عَبْدُ اللّهِ بْنُ خَطَلٍ ",
3- Fertenâ "فَرْتَنَى"=(Kureynâ (Fertenâ)" قُرَيْنَا" " فَرْتَنَا ")
4- Onun arkadaşı "صَاحِبَتُهَا"=(Kureybe = Ernebe "قُرَيْبَةَ" "َأَرْنَبَة") [12]
5- Huveyris b. Nukaz b. Vehb" الْحُوَيْرِثُ بْنُ نُقَيْذِ ",
6- Mikyes b. Hubâbe " مِقْيَسُ بْنُ حُبَابَةَ ",
7- Sâre " سَارَةُ مَوْلَاةٌ بَنِي عَبْدِ الْمُطّلِبِ",
8- İkrime b. Ebi Cehil" عِكْرِمَةُ بْنُ أَبِي جَهْلٍ "
Öldürülecekler listesinde olup/olmadığı bilinmemekle birlikte öldürülmekten korkup kaçanlar da vardı. Bunlara da araya girenlerin hatırı için eman verildi:
1- Züheyr b. Ebi Ümeyye b. Muğire " زهير بن أبي أمية ",
2- Hâris b. Hişâm " الحارث بن هشام "
سيرة ابن كثير Sîretu İbni Kesîr'e göre: [13]
1- Abdullah b. Sa'd "عَبْدُ اللّهِ بْنُ سَعْدٍ بن أبي سرح "
2- Abdullah b. Hatal (Abuluzza b. Hatal) (عبد العزى بن خطل)" عَبْدُ اللّهِ بْنُ خَطَلٍ "
3- Fertenâ "فَرْتَنَى", (Kureynâ = Fertenâ" قُرَيْنَا" " فَرْتَنَا ")
4- Onun arkadaşı "صَاحِبَتُهَا" = (Kureybe (Ernebe) "قُرَيْبَةَ" "َأَرْنَبَة"[14]
5- Huveyris b. Nukaz b. Vehb" الْحُوَيْرِثُ بْنُ نُقَيْذِ بْنِ وَهْبِ ",
6- Mikyes b. Hubâbe " مِقْيَسُ بْنُ حُبَابَةَ ",
7- Sâre (Ümmü Sâre) "( أم سارة) سَارَةُ ",
8- İkrime b. Ebi Cehil" عِكْرِمَةُ بْنُ أَبِي جَهْلٍ "
Öldürülecekler listesinde olup/olmadığı bilinmemekle birlikte öldürülmekten korkup kaçanlar da vardı. Bunlara da araya girenlerin hatırı için eman verildi:
1- Züheyr b. Ebi Ümeyye b. Muğire " زهير بن أبي أمية بن المغيرة ",
2- Haris b. Hişâm " الحارث بن هشام "
مغازي الواقدي Rasulullah as. savaşta (Mekke fethi esnasında öldürmeyi) yasakladı. Ancak altı erkek ve dört kadının öldürülmesini emretti. Meğâzî'l Vâkidî'ye göre: [15]
1- İkrime b. Ebi Cehil " عِكْرِمَةُ بْنُ أَبِي جَهْلٍ "
2- Hebbâr b. Esved " وَهَبّارِ بْنِ الْأَسْوَدِ "
3- Abdullah b. Sa'd " عَبْدِ اللّهِ بْنِ سَعْدِ "
4- Mikyes b. Sübâbe " مِقْيَسِ بْنِ صُبَابَةَ "
5- Huveyriz b. Nukayz " الْحُوَيْرِثِ بْنِ نُقَيْذٍ "
6- Abdullah b. Hilâl b. Hatal " عَبْدِ اللّهِ بْنِ هِلَالِ بْنِ خَطَلٍ "
1- Hind binti Utbe " هِنْدَ بِنْتِ عُتْبَةَ "
2- Sâre Mevla Amr " َسارَةَ مَوْلَاةَ عَمْرِو "
3- Kureynâ (Fertenâ)" قُرَيْنَا" " فَرْتَنَا "
4- Kureybe (Ernebe) "قُرَيْبَةَ" "َأَرْنَبَة"
Yukarıdaki listeden başka "Rasulullah as. Vahşi'nin öldürülmesini emretti" cümlesi zikredilmektedir.
1- Vahşî "وَحْشِيّ "Vur emri olmamasına tağmen kaçıp da sonra eman verilen1- Huveytıb b. Abdulazzâ " حُوَيْطِبُ بْنُ عَبْدِ الْعُزّى"
ابن الأثير Rasulullah as. (savaşta Mekke fethi esnasında) sekiz erkek ve dört kadının öldürülmesini emretmişti.
El Kâmil Fi't Târîh'e göre: [16]
1- İkrime b. Ebi Cehil " عِكْرِمَةُ بْنُ أَبِي جَهْلٍ "
2- Safvân b. Ümeyye " صفوان بن أمية بن خلف "
3- Abdullah b. Sa'd " عَبْدِ اللّهِ بْنِ سَعْدِ "
4- Abdullah b. Hatal " عَبْد اللّهِِ بْنِ خَطَلٍ "
5- İki şarkıcı cariyeden 1. (Kureynâ = Fertenâ" قُرَيْنَا" " فَرْتَنَا ") [17]
6- İki şarkıcı cariyeden 2. (Kureybe = Ernebe "قُرَيْبَةَ" "َأَرْنَبَة") [18]
7- Huveyriz b. Nukayz " الْحُوَيْرِثِ بْنِ نُقَيْذٍ "
8- Mikyes b. Sübâbe " مِقْيَسِ بْنِ صُبَابَةَ "
9- Abdullah b. Ziba'râ " عبد الله بن الزبعري"
10- Vahşî "وَحْشِيّ "
11- Hind binti Utbe " هِنْدَ بِنْتِ عُتْبَةَ "
12- Sâre (Ümmü Sâre) "( أم سارة) سَارَةُ ".
الطبري Târîhu't Taberî 'ye göre: [19]
Müslümanlardan ileri gelenleri uyardığında; Mekke'ye girdiklerinde (müşriklerin) kendileri savaşmadıkça hiçbir kimseyi öldürmemeyi emretti. Ancak ismini verdiği topluluğun, Kâbe'nin örtüsü altında bulunsalar bile öldürülmelerini istedi.
1- Abdullah b. Sa'd " عَبْدِ اللّهِ بْنِ سَعْدِ "
2- Abdullah b. Hatal " عَبْد اللّهِِ بْنِ خَطَلٍ "
3- İki şarkıcı cariye 1. Fertenâ (Kureynâ = Fertenâ" قُرَيْنَا" " فَرْتَنَا ")
4- İki şarkıcı cariye 2. isim yok (Kureybe = Ernebe "قُرَيْبَةَ" "َأَرْنَبَة")[20]
5- Huveyriz b. Nukayz " الْحُوَيْرِثِ بْنِ نُقَيْذٍ "
6- Mikyes b. Sübâbe " مِقْيَسِ بْنِ صُبَابَةَ "
7- Sâre سَارَةُ ",
8- İkrime b. Ebî Cehil " عِكْرِمَةُ بْنُ أَبِي جَهْلٍ "
9- Hind binti Utbe " هِنْدَ بِنْتِ عُتْبَةَ "
2- Suçlular hakkında kısa bilgi
İbnu Hatal [21] : İbnu Hatal'ın ismi Hilal b. Hatal (هلال بن خطل), Abduluzza b. Hatal (عبد العزى بن خطل), Abdullah b. Hatal (عبد الله ابن خطل)[22], Âdem (آدم)[23] olarak anılmaktadır. İbnu Hatal Müslüman oldu. Medine'ye hicret etti. İsmini Abdullah olarak değiştirdi.Onun hakkında öldürülme emri verilmiştir. Çünkü Müslüman olduktan sonra Allah'ın Elçisi as. onu bir yere zekât toplama memuru olarak görevlendirdi. Yanında da yardımcısı Ensar'dan kölelikten kurtulmuş Müslüman bir adam vardı. Zekât toplandı. Medine'ye dönüyorlardı. Derken bir yere konakladılar. İbnu Hatal yardımcısına, yemek için kendisine bir koç kesip hazırlamasını emretti ve öğlen sıcağında uyudu. Ama adam da unutarak öğlen sıcağında uyuyakaldı. Uyandı. Bir şey hazırlayamamıştı. Bu haliyle İbnu Hatal'ın yanına geldi. Durumdan haberdar olan İbnu Hatal sinir küpüne döndü. Hiç fırsat vermeden adamı döve döve öldürdü. Şöyle söylendi: "والله ليقتلني محمد به إن جئته " Vallahi Muhammed'in yanına gelirsem, mutlaka beni öldürür. İslam'dan çıkarak tekrar şirke döndü. Zekâttan toplayıp aldığı malları önüne katarak Mekke'ye kaçtı ve iltica etmiş oldu. Mekke halkı ona: Bizim yanımıza seni geri çeviren neden nedir? Dediler. O da: لم أجد ديناً خيراً من دينكم. " Sizin dininizden daha hayırlı bir din bulamadım, dedi. Mekke'ye geldikten sonra tekrar eski hayatına devam etti. Mekke'nin Fethi günü İslam ordusuna karşı koymak istedi. Bunun mümkün olmadığını gördü. Korktu. Giderek Kâbe'nin örtüsüne sarılarak gizlendi. Onu görenler Allah'ın Elçisine gelerek:Ibnu Hatal Kâ'be'nin örtüsüne sarılmış, dediler. Allah'ın Elçisi de:nu öldürün, buyurdular. Oradan çıkarılarak öldürüldü. [24] İbnu Hatal içki içerek Muhammed as'ı ve Müslümanları hicveden şiirler söylerdi. Bu adamın iki şarkıcı kadın kölesi vardı. Onlar da İbnu Hatal'ın şiirlerini söyleyip duruyorlardı. Sesi duyan Mekkeliler de gelir içki âlemine katılır ve kadınların söylediği şiirlere iştirak ederlerdi.İbnu Hatal'ın şarkıcı kadın kölelerinin isimleri [25]: Bunlardan birisinin adı Kureynâ, diğerinin adı Kureybe'ydi. Fertenâ ve Ernebe denilirdi.
Fertenâ:[26] : İbnu Hatal, Allah'ın Elçisini yeren ve hicveden şiirler söylerdi. Fertena, Ernebe ile bu şiirleri seslendirirdi. Böylece etrafındaki insanları eğlendirirlerdi. Mekke'nin Fethi günü korkusundan kaçtı. Sonra araya girdiler.Allah'ın elçisinden eman verildi. Müslüman oldu.
Ernebe [27] : Ernebe de Fertenâ gibi İbnu Hatal'ın şarkıcı kölesiydi. Onun hicvedici şiirlerini söyleyerek Kureyşlileri eğlendiriyorlardı. Mekke'nin Fethi günü yakalanarak öldürüldü.
Sâre [28] : Esas ismi Kenud fakat Sâre diye anılırdı. Azadlı cariyelerdendi. Ağıtçılığıyla meşhurdu. Ağıtçılar önemli gün ve gecelerde, savaşlarda çığırtkanlık yaparlardı.İnsanlar galeyana gelirdi. Esasında ağıtçılık başlı başına bir maharet işiydi. Medine'ye, Allah'ın Elçisinin yanına geldi. O sırada Mekke Fethi için hazırlık yapıyordu. Allah'ın Elçisi: Müslüman olarak mı geldin? Diye sordu. Sâre: Hayır, dedi, Allah'ın Elçisi: Muhacir olarak mı geldin? Buyurdu. Sâre: Hayır, dedi. Allah'ın Elçisi: O halde niçin geldin? Buyurdu. Sâre: Siz köle azatlayıcılarsınız… Ben son derece muhtaç hale geldim. Bana yiyecek ve giyecek veresin, giyecekle giyindiresin diye geldim, dedi. Allah'ın Elçisi: Senin şarkı söylemelerin, ağıt yakmaların senin ihtiyaçlarını gidermedi mi? Diye sordu. Sâre: Ya Muhammed!.. Kureyşlilerin bazısının öldürülmesinden sonra bu zamana kadar şarkı söylemeyi bıraktılar. Bedir'den sonra benden bir şey isteyen olmadı. Ben de şarkıcılığı ve ağıtçılığı bıraktım, dedi. Allah'ın Elçisi, Abdulmuttalib oğullarının Sâre'ye yardım etmesini istedi. Onlar da Sâre'nin gerekli yiyecek, giyecek ve binit ihtiyacını karşıladılar. Hâtıb ismindeki biri Sâre'nin yanına geldi. Sâre'ye on altın ve bir elbise verdi. Bir de Kureyşlilere yazılmış gizli bir mektup verdi. Mektupta Müslümanların Mekke'ye gelmek üzere oldukları bildiriliyordu. Sâre yola çıktı. Gitti. Allah'ın Elçisi, Ali ile Zübeyir'i ra. Çağırdı. Onlara: Acele edin. Hah bahçesine ulaştığınızda kendisinde bir mektup bulunan hayvan üzerinde bir kadın bulacaksınız. Üzerindeki mektubu alın bana getirin. Kadını da serbest bırakın. Mektubu vermezse boynunu vurun, buyurdu. Ali ra. ile Zübeyir ra. zikredilen yere gittiler. Kadını buldular. Gizli mektubu istediler. Kadın inkâr etti. Fakat kılıcı görünce direnmeyi bıraktı. Saçının bölüğünü çözdü. İçinde sakladığı mektubu çıkarıp verdi. Onlar da gizli mektubu alıp Allah'ın Elçisi Muhammed as'a getirdiler. Sâre yoluna devam etti. Mekke'ye gitti. Fakat yine Allah'ın Elçisi ve Müslümanlar aleyhine söylenen hiciv şiirlerini söylemeye devem etti. Mekke Fetih günü yakalanarak öldürüldü.
Huveyris [29] : Huveyris b. Nukayz, Mekke'de Allah'ın Elçisine eziyet edenlerdendi. Kötü sözler de sarf ederdi. Allah'ın Elçisini hicveden şiirleri söylerdi. Allah'ın Elçisinin kızı Fatıma ile Ümmü Külsüm ra. Mekke'den Medine'ye hicret ederlerken Huveyris yollarını kesti. Hayvanları ürküttü. Yere yuvarlandılar. Çok sıkıntı çektiler. Mekke Fetih günü Ali ra. Huveyris'in evine gitti. Onu sorduğunda:Çöldedir, dediler. Hâlbuki evdeydi. Ali ra. evde olduğundan emindi. Kenarda gözükmeyecek bir yerde beklemeye başladı. Durumdan haberdar olan Huveyris, başka bir yere gitmek için evden çıktı. Kaçmaya başladı. Ama Ali ra. ona ulaştı ve öldürdü.
Mikyes [30] : Mikyes'in kardeşi Haşim Müslüman olmuştu. Müreysi gazvesine katılmıştı. Evs isminde bir Müslüman Haşim'i müşrik sanarak yanlışlıkla öldürdü. Haşim'in kardeşi Mikyes Allah'ın Elçisinin yanına gelerek Müslüman olduğunu söyledi. Öldürülen kardeşi Evs'in kan bedelini istedi. Mikyes'e yanlışlıkla öldürülen kardeşinin diyeti ödendi. Mikyes'in kardeşini yanlışlıkla öldüren Müslüman'ı yani Evs'i öldürerek kaçtı. Müşrikliğe tekrar döndü. Mekke'ye kaçtı. Mekke Fetih günü, Mikyes ve arkadaşları bir yerde gizlice içki içiyorlardı. Mikyes'in amcası oğlu Nümeyle müslümandı. Nümeyle amcası oğlu Mikyes'in yerini öğrenince oraya gitti. Mikyes'i dışarı çağırdı. Öldürdü.
Hebbâr [31] :Hebbâr Kureyşlilerin azılı müşriklerindendi. Mekke'deki kimsesiz Müslümanlara ağır işkenceler yapardı.Allah'ın Elçisi kızı Zeyneb'in Medine'ye getirilmesi için Zeyd b. Hârise'yi Mekke'ye gönderdi. Zeynep ra. hazırlandı. Hind onu vazgeçirmek istedi. Ama Zeynep gitmek istiyordu. Derken Zeynep ra. bir deveye binerek Zeyd ra. ile yola çıktı. Ancak Hind'in kışkırtmalarıyla bir gurup Mekkeli çapulcular yola koyuldular. Zeyd ve Zeynep'e yetiştiler. Devenin üzerindeki hevdeçin içinde bulunan Zeynep'e Hebbâr bir mızrakla vurdu. Zeynep devesinden düştü. Hamile olan Zeynep çocuğunu kaybetti. Rahatsızlandı. Daha sonra gizlice yola çıkıp Medine'ye geldiler. Rahatsızlığı ölümüne kadar devam etti. Mekke Fetih günü, öldürülmesi için Hebbâr arandı. Bulunamadı. Kaçmıştı. Daha sonra gelerek af diledi ve Müslüman oldu.
Abdullâh b. Sa'd [32] : Abdullâh, Mekke Fetih gününden önce Müslüman oldu. Medine'ye hicret etti. Okur-yazar olması sebebiyle Resulullâh'a vahiy kâtipliği yapan gurubun içinde yer aldı.Ancak bir zaman sonra yazdığı âyetlerde gizlice bazı değişiklikler yapmaya başladı. Kelimeleri değiştiriyordu. Yaptığı hainliğin farkına varıldı. O Mekke'ye kaçmak zorunda kaldı. Müşrikliğe geri döndü. Mekke Fetih günü, öldürülmesi için Abdullâh arandı. Bulunamadı. Osman ra.'ın yanına kaçmıştı. Osman'a. Benim suçum, suçların en büyüğüdür, diyerek kedisinden yardım istedi. Osman'ın ısrarlı arzusu üzerine affedildi.
Abdullah b. Ziba'râ [33] :Abdullah Kureyş müşriklerinin en azılı şairlerindendi.Resulullâh'ı hicveden şiirleri müşriklerce meşhurdu. Müslümanlara karşı her türlü kötülüğü arkasına bırakmıyordu. Eliyle, diliyle hep saldırıyordu. Bu saldırgan müşrikleri de İslâm'a karşı kışkırtıyordu. Mekke Fetih günü, öldürülmesi için Abdullâh b. Ziba'ra arandı. Bulunamadı. Necran'a kaçmıştı. Geri döndü. Müslüman oldu. Bundan böyle Resulullâh'ı öven şiirler söylemeye başladı. Geriye kalan hayatını Müslüman olarak geçirdi.
İkrime b. Ebî Cehil [34] : İkrime, İslâm'ın en azılı düşmanlarından Ebu Cehil'in oğluydu. Resulullâh'a karşı yapılan her türlü eza-cefanın içinde yer alıyordu. Düşmanlık son safhadaydı. İşkence yanında Resulullâh'a karşı yapılan mücadele için her türlü yardımı da yapıyordu. Mekke Fetih günü, Kaçtı. Ancak hanımı tarafından ikna edildiğinden Mekke'ye geri döndü. Allah'ın Elçisi huzuruna getirildi. İkrime ve babası Allah'ın, Elçisinin ve Müslümanların amansız baş düşmanıydı. Bu özellikler İkrime'yi toplumda sıkıntıya düşürebilirdi. Örneğin; "Bu Allah'ın düşmanı Ebu cehilin oğludur", denmesi. Allah'ın Elçisi, etrafındaki Müslümanlara:…Onun babasına sövmeyiniz. Ölülere sövmek yaşayanlara acı verir. Ölüye de bir şey ulaşmaz, buyurdu.[35] İkrime daha sonra Müslüman oldu. Hayatının sonunu şehitlikle noktaladı.
Hind b. Utbe [36] : Hind İslam'ın azılı düşmanlarından Utbe'nin kızıdır. Şair, zeki, kurnaz ve ikna edici bir hitabete sahipti. Mekke müşriklerinin en saygın kişilerindendir. Kendi zamanında Resulullâh'a karşı kin, nefret, düşmanlık, entrika, intikam, kışkırtıcılık gibi konularda hiçbir kadının buna ulaşması mümkün değildi. Bu konularda hep en ileri saflardaydı. Sanki Bedir savaşında ölen babası Utbe, oğlu Hanzala, kardeşi Velîd, amcası Şeybe'nin Resulullâh'a karşı kin ve nefretleri bu kadında bütünleşmişti. Kocası Ebu Süfyan'ın İslâm düşmanlığı bunun yanında gerilerde kalıyordu. Resulullâh'ın amcası Hamza'yı şehit edip ciğerini sökmesi için Vahşi'yi hürriyet ödülüyle kiralayan kadındır. Hebbâr'ı ve Mekke çapulcularını Resulullâh'ın kızı Zeynep'e saldırtandır. Bu kadının suçu çok kabarıktı. Yakalandığı yerde vurulacaktı. Mekke Fetih günü, öldürülmemesi için gizlendi. Büyük bir ustalıkla hiç kimseye tanınmadan Allah'ın Elçisine yaklaşmayı becerdi. Müslüman oldu. Geriye kalan hayatını Allah yoluna adadı. Hatta savaşlara bile iştirak ederek cephelerde savaştı.
Vahşi b. Harb [37] : Vahşi, Ebu Sufyan'ın karısı Hind'in ayarlamasıyla Uhud'ta Hamza ra.'ı şehit etmişti. Uhud savaşı esnasında Hamza'nın ayağı yere takılarak sendeledi. Vahşi sürekli Hamza'yı elindeki mızrağıyla takip ediyordu. Sendelemeyi fırsat bilen Vahşi mızrağını Hamza'ya fırlattı. Şehit etti. Ciğerini söküp Hind'e götürdü. Mekke Fetih günü, Tâif'e kaçtı. Daha sonra hiç kimseye tanınmadan Allah'ın Elçisine geldi. Müslüman oldu. Savaşlara katıldı. Yalancı Müseyleme'yi öldürdü. Ve: Cahiliyede insanların en hayırlısını, İslam'da da insanların en şerlisini öldürdüm, diyerek kendisini özetledi.
Saffân b. Ümeyye [38] : Saffân, Mekke müşriklerinin ileri gelen zenginlerindendi. Babası Bedir savaşında kâfir olarak öldürülmüştü. Mekke Fetih günü İslam ordusuna karşı çıkanlardandı. Ancak Allah'ın Elçisi Mekke'ye girince Cidde'ye kaçmak istedi. Araya girerek ona eman verilmesini istediler. Allah'ın Elçisi de eman verdi. Eman haberini kendisine haber verenle birlikte Allah'ın Elçisine gelerek:Bu, senin bana eman verdiğini iddia ediyor, dedi. Allah'ın Elçisi: Doğrudur, deyince: Seçim konusunda bana iki ay müsaade et, dedi. Allah'ın Elçisi de: Sen bu konuda dört ay muhayyersin, buyurdu. Dört ayı beklemeden Müslüman oldu. Allah'ın Elçisinden hep güzellik ve iyilik gördü.
[1] Abdu's Selâm Hârûn, Tehzîbu Sîretu İbni Hişâm c. 7, s. 35.
Et Taberî, Târîhu't Taberî, c. 2, s. 160.
İbnu Haldûn, Târîhu'l İbni Haldûn c. 2, s. 44.
İbnu Hişâm, Sîretu ibni Hişâm c. 1, s. 356.
İbnu Hişâm, Sîretu ibni Hişâm c. 1, s. 410-411.
İbnu Kesîr, Sîretu İbni Kesîr c.3, s. 297.
İbnu'l Esîr, El Kâmil Fi't Târîh c.1, s. 330-331.
Vâkidî, Meğâzî'l Vâkidî c. 1, s. 825
Vâkidî, Meğâzî'l Vâkidî c. 1, s. 852-863
Yakubî, Tarîhu'l Yakubî, c. 1, s. 126-127.
[2] Abdu's Selâm Hârûn, Tehzîbu Sîretu İbni Hişâm c. 7, s. 35.
Et Taberî, Târîhu't Taberî, c. 2, s. 160.
İbnu Haldûn, Târîhu'l İbni Haldûn c. 2, s. 44.
İbnu Hişâm, Sîretu ibni Hişâm c. 1, s. 356.
İbnu Hişâm, Sîretu ibni Hişâm c. 1, s. 410-411.
İbnu Kesîr, Sîretu İbni Kesîr c.3, s. 297.
İbnu'l Esîr, El Kâmil Fi't Târîh c.1, s. 330-331.
Vâkidî, Meğâzî'l Vâkidî c. 1, s. 825
Vâkidî, Meğâzî'l Vâkidî c. 1, s. 852-863
Yakubî, Tarîhu'l Yakubî, c. 1, s. 126-127.
[3] Ed Dimeşkî, Tefsîru'l Kur'âni'l Azîm, 15/Hicr: 94-96. ayetlerin tefsiri.El
Kurtubî, Tefsîru'l kurtubî, 15/Hicr: 94-96. ayetlerin tefsiri.
Et Taberî, Câmiu'l Beyân fî Te'vîli'l Kur'ân, 15/Hicr: 94-96. ayetlerin tefsiri.
Ez Zemahşerî Cârullâh, Keşşâf, 15/Hicr: 94-96. ayetlerin tefsiri.
İbnu Hacer, el İsâbe fî Temyîzi's Sahâbe, c.1, s.593
[4] Abdu's Selâm Hârûn, Tehzîbu Sîretu İbni Hişâm c. 7, s. 35.
İbnu Hişâm, Sîretu ibni Hişâm c. 1, s. 410-411
İbnu İshâk, c.1, s.156
İbnu Kesîr Essîretu'n Nebeviyyetu li İbni Kesîr c.3, s. 563-564
İbnu Kesîr, Sîretu İbnu Kesîr, c.3, s.575
İbnu'l Esîr, Esedu'l Ğâbe c.1, s.223
Yakubî, Tarîhu'l Yakubî, c. 1, s. 127.
[5] Huveyris
1- Abdu's Selâm Hârûn, Tehzîbu Sîretu İbni Hişâm c. 1 s. 356.
2- Abdu's Selâm Hârûn, Tehzîbu Sîretu İbni Hişâm c. 7, s. 35.
3- Et Taberî, Târîhu't Taberî, c. 2, s. 160.
4- İbnu Haldûn, Târîhu'l İbni Haldûn c. 2, s. 44.
5- İbnu Hişâm, Sîretu ibni Hişâm c. 1, s. 356.
6- İbnu Hişâm, Sîretu ibni Hişâm c. 1, s. 410-411.
7- İbnu Kesîr, Essîretu'n Nebeviyyetu li İbni Kesîr c.3, s. 564.
8- İbnu Kesîr, Sîretu İbni Kesîr c.3, s. 297.
9- İbnu'l Esîr, El Kâmil Fi't Târîh c.1, s. 330-331.
10- Muhammed Burhân, Nisâu Havle'r Resûl. C.1 s. 101
11- Vâkidî, Meğâzî'l Vâkidî c. 1, s. 825.
12- Vâkidî, Meğâzî'l Vâkidî c. 1, s. 852-863
13- Yakubî, Tarîhu'l Yakubî, c. 1, s. 126-127.
[6] Hebbâr
1- .…, el Cüzu'l Mütemmimi litabakâti İbni Sa'd, c. 1, s. 140.
2- El Beyhakî, Delâilu'n Nübüvveti lil Beyhakî, c. 3 s. 166.
3- İbnu Hacer el Askalânî, ei İsâbe fî Temyîzi's Sahâbe c. 6, s. 525.
4- İbnu Hacer el Askalânî, Fethu'l Bârî, c. 6, s. 150
5- İbnu Hişâm, Sîretu ibni Hişâm c. 1, s. 654
6- Muhammed Burhân, Nisâu Havle'r Resûl. C.1 s. 95
7- Muhammed Burhân, Nisâu Havle'r Resûl. C.1 s. 98
8- Vâkidî, Meğâzî'l Vâkidî c. 1, s. 825
9- Vâkidî, Meğâzî'l Vâkidî c. 1, s. 852-863.
[7] Sâre
1- Abdu's Selâm Hârûn, Tehzîbu Sîretu İbni Hişâm c. 7, s. 35.
2- Et Taberî, Târîhu't Taberî, c. 2, s. 155.
3- Et Taberî, Târîhu't Taberî, c. 2, s. 160.
4- İbnu Haldûn, Târîhu'l İbni Haldûn c. 2, s. 44.
5- İbnu Hişâm, Sîretu ibni Hişâm c. 1, s. 410-411.
6- İbnu Hişâm, Sîretu ibni Hişâm c. 2, s. 398.
7- İbnu Kesîr, Sîretu İbni Kesîr c.3, s. 297.
8- İbnu'l Esîr, El Kâmil Fi't Târîh c.1, s. 330-331.
9- Vâkidî, Meğâzî'l Vâkidî c. 1, s. 798.
10- Vâkidî, Meğâzî'l Vâkidî c. 1, s. 825
11- Vâkidî, Meğâzî'l Vâkidî c. 1, s. 852-863
12- Yakubî, Tarîhu'l Yakubî, c. 1, s. 126-127.
[8] Buhâri, Edeb 4; Müslim, İmân 146, (90); Tirmizi, Birr 4, (1903); Ebu Dâvud, Edeb 129, (5141).
[9] 1- Malik, Muvatta, c.2, s.550 h. no:601
2- Vâkidî, Meğâzî'l Vâkidî c. 1, s. 852-863.
3- İbnu'l Esîr, Esedu'l Ğâbe, c.2, s.282
4- İbnu Sa'd, El Cüzu'l mütemmimu li tabakâti İbni Sa'd c. 1, s. 201
5- El İstîâbu fî Ma'rifeti'l Eshâbi c.1, s.333
6- Ali Muhammed, es Siretu'n Nubuvvetu… c.4 s.96
[10] 1- Ed Dimeşkî, Tefsîru'l Kur'âni'l Azîm, 15/Hicr: 94-96. ayetlerin tefsiri.El
2- Kurtubî, Tefsîru'l kurtubî, 15/Hicr: 94-96. ayetlerin tefsiri.
3- Et Taberî, Câmiu'l Beyân fî Te'vîli'l Kur'ân, 15/Hicr: 94-96. ayetlerin tefsiri.
4- Ez Zemahşerî Cârullâh, Keşşâf, 15/Hicr: 94-96. ayetlerin tefsiri.
5- İbnu Hacer, el İsâbe fî Temyîzi's Sahâbe, c.1, s.593
[11] İbnu Hişâm, Sîretu ibni Hişâm c. 1, s. 410-411
[12] "Onun arkadaşı" deniliyor ve isim verilmiyor. Listeye ismi tarafımızdan eklendi.
[13] İbnu Kesîr Essîretu'n Nebeviyyetu li İbni Kesîr c.3, s. 563-564
[14] "Onun arkadaşı" deniliyor ve isim verilmiyor. Listeye ismi tarafımızdan eklendi.
[15] Vâkidî, Meğâzî'l Vâkidî c. 1, s. 852-863
[16] İbnu'l Esîr, El Kâmil Fi't Târîh c.1, s. 330-331
[17] "İki şarkıcı cariye" deniliyor ve isim verilmiyor. Listeye ismi tarafımızdan eklendi.
[18] "İki şarkıcı cariye" deniliyor ve isim verilmiyor. Listeye ismi tarafımızdan eklendi.
[19] Et Taberî, Târîhu't Taberî, c. 2, s. 160
[20] "İki şarkıcı cariye" deniliyor ve isim verilmiyor. Listeye ismi tarafımızdan eklendi.
[21] Yazımızın İbnu Hatal bölümü aşağıdaki eserlerin belirtilen yerlerde bizce önemli görülen kısımlarından faydalanılmıştır.
1- Abdu's Selâm Hârûn, Tehzîbu Sîretu İbni Hişâm c. 7, s. 35.
2- Et Taberî, Târîhu't Taberî, c. 2, s. 160.
3- İbnu Haldûn, Târîhu'l İbni Haldûn c. 2, s. 44.
4- İbnu Hişâm, Sîretu ibni Hişâm c. 1, s. 356.
5- İbnu Hişâm, Sîretu ibni Hişâm c. 1, s. 410-411.
6- İbnu Kesîr, Sîretu İbni Kesîr c.3, s. 297.
7- İbnu'l Esîr, El Kâmil Fi't Târîh c.1, s. 330-331.
8- Vâkidî, Meğâzî'l Vâkidî c. 1, s. 825
9- Vâkidî, Meğâzî'l Vâkidî c. 1, s. 852-863
10- Yakubî, Tarîhu'l Yakubî, c. 1, s. 126-127.
[22] Merviyâtu'l İmâmi'z Zuhri f'î'l megazî, Muhammed b. Muhammed el Avâcî
[23] el Mufassal fî târîhi'l Arab kable'l İslâm.
24] Hadisin kaynağı
1- Buhârî, cezaü's-sayd 18, cihâd 169, el-Meğâzî47 libâs 17;
2- Müslim, hac 450;
3- Tirmizi, cihâd 18;
3- Nesâi, menâsık 107;
4- İbni Mâce, cihâd 8;
5- Dârimî, menâsık 88; siyer 20;
6- Muvatta', hac 247;
7- Ahmed b. Hanbel, III, 109, 163, 180, 186, 224, 231, 232, 240.
25] (وقينتين لابن خطل: قرينا وقريبة؛ ويقال: فرتنا وأرنبة)
[26] Fertenâ
1- Abdu's Selâm Hârûn, Tehzîbu Sîretu İbni Hişâm c. 7, s. 35.
2- Et Taberî, Târîhu't Taberî, c. 2, s. 160.
3- İbnu Haldûn, Târîhu'l İbni Haldûn c. 2, s. 44.
4- İbnu Hişâm, Sîretu ibni Hişâm c. 1, s. 356.
5- İbnu Hişâm, Sîretu ibni Hişâm c. 1, s. 410-411.
6- İbnu Kesîr, Sîretu İbni Kesîr c.3, s. 297.
7- İbnu'l Esîr, El Kâmil Fi't Târîh c.1, s. 330-331.
8- Vâkidî, Meğâzî'l Vâkidî c. 1, s. 825.
9- Vâkidî, Meğâzî'l Vâkidî c. 1, s. 852-863
10- Yakubî, Tarîhu'l Yakubî, c. 1, s. 126-127.
27] Erbebe
1- Abdu's Selâm Hârûn, Tehzîbu Sîretu İbni Hişâm c. 7, s. 35.
2- Et Taberî, Târîhu't Taberî, c. 2, s. 160.
3- İbnu Haldûn, Târîhu'l İbni Haldûn c. 2, s. 44.
4- İbnu Hişâm, Sîretu ibni Hişâm c. 1, s. 356.
5- İbnu Hişâm, Sîretu ibni Hişâm c. 1, s. 410-411.
6- İbnu Kesîr, Sîretu İbni Kesîr c.3, s. 297.
7- İbnu'l Esîr, El Kâmil Fi't Târîh c.1, s. 330-331.
8- Vâkidî, Meğâzî'l Vâkidî c. 1, s. 825.
9- Vâkidî, Meğâzî'l Vâkidî c. 1, s. 852-863
10- Yakubî, Tarîhu'l Yakubî, c. 1, s. 126-127.
28] Sâre
13- Abdu's Selâm Hârûn, Tehzîbu Sîretu İbni Hişâm c. 7, s. 35.
14- Et Taberî, Târîhu't Taberî, c. 2, s. 155.
15- Et Taberî, Târîhu't Taberî, c. 2, s. 160.
16- İbnu Haldûn, Târîhu'l İbni Haldûn c. 2, s. 44.
17- İbnu Hişâm, Sîretu ibni Hişâm c. 1, s. 410-411.
18- İbnu Hişâm, Sîretu ibni Hişâm c. 2, s. 398.
19- İbnu Kesîr, Sîretu İbni Kesîr c.3, s. 297.
20- İbnu'l Esîr, El Kâmil Fi't Târîh c.1, s. 330-331.
21- Vâkidî, Meğâzî'l Vâkidî c. 1, s. 798.
22- Vâkidî, Meğâzî'l Vâkidî c. 1, s. 825
23- Vâkidî, Meğâzî'l Vâkidî c. 1, s. 852-863
24- Yakubî, Tarîhu'l Yakubî, c. 1, s. 126-127.
[29] Huveyris
14- Abdu's Selâm Hârûn, Tehzîbu Sîretu İbni Hişâm c. 1 s. 356.
15- Abdu's Selâm Hârûn, Tehzîbu Sîretu İbni Hişâm c. 7, s. 35.
16- Et Taberî, Târîhu't Taberî, c. 2, s. 160.
17- İbnu Haldûn, Târîhu'l İbni Haldûn c. 2, s. 44.
18- İbnu Hişâm, Sîretu ibni Hişâm c. 1, s. 356.
19- İbnu Hişâm, Sîretu ibni Hişâm c. 1, s. 410-411.
20- İbnu Kesîr, Essîretu'n Nebeviyyetu li İbni Kesîr c.3, s. 564.
21- İbnu Kesîr, Sîretu İbni Kesîr c.3, s. 297.
22- İbnu'l Esîr, El Kâmil Fi't Târîh c.1, s. 330-331.
23- Muhammed Burhân, Nisâu Havle'r Resûl. C.1 s. 101
24- Vâkidî, Meğâzî'l Vâkidî c. 1, s. 825.
25- Vâkidî, Meğâzî'l Vâkidî c. 1, s. 852-863
26- Yakubî, Tarîhu'l Yakubî, c. 1, s. 126-127.[30] Mikyes
1- Abdu's Selâm Hârûn, Tehzîbu Sîretu İbni Hişâm c. 7, s. 35.
2- Et Taberî, Târîhu't Taberî, c. 2, s. 160.
3- İbnu Haldûn, Târîhu'l İbni Haldûn c. 2, s. 44.
4- İbnu Hişâm, Sîretu ibni Hişâm c. 1, s. 410-411.
5- İbnu Kesîr, Sîretu İbni Kesîr c.3, s. 297.
6- İbnu'l Esîr, El Kâmil Fi't Târîh c.1, s. 330-331.
7- Vâkidî, Meğâzî'l Vâkidî c. 1, s. 825.
8- Vâkidî, Meğâzî'l Vâkidî c. 1, s. 852-863
9- Yakubî, Tarîhu'l Yakubî, c. 1, s. 126-127.
[31] Hebbâr
10- .…, el Cüzu'l Mütemmimi litabakâti İbni Sa'd, c. 1, s. 140.
11- El Beyhakî, Delâilu'n Nübüvveti lil Beyhakî, c. 3 s. 166.
12- İbnu Hacer el Askalânî, ei İsâbe fî Temyîzi's Sahâbe c. 6, s. 525.
13- İbnu Hacer el Askalânî, Fethu'l Bârî, c. 6, s. 150
14- İbnu Hişâm, Sîretu ibni Hişâm c. 1, s. 654
15- Muhammed Burhân, Nisâu Havle'r Resûl. C.1 s. 95
16- Muhammed Burhân, Nisâu Havle'r Resûl. C.1 s. 98
17- Vâkidî, Meğâzî'l Vâkidî c. 1, s. 825
18- Vâkidî, Meğâzî'l Vâkidî c. 1, s. 852-863.
[32] Abdullâh b. Sa'd
1- Et Taberî, Târîhu't Taberî, c. 2, s. 160.
2- İbnu Haldûn, Târîhu'l İbni Haldûn c. 2, s. 44.
3- İbnu Hişâm, Sîretu ibni Hişâm c. 1, s. 356.
4- İbnu Hişâm, Sîretu ibni Hişâm c. 1, s. 410-411.
5- İbnu Kesîr, Sîretu İbni Kesîr c.3, s. 297.
6- İbnu'l Esîr, El Kâmil Fi't Târîh c.1, s. 330-331.
7- Vâkidî, Meğâzî'l Vâkidî c. 1, s. 825.
8- Vâkidî, Meğâzî'l Vâkidî c. 1, s. 852-863
9- Yakubî, Tarîhu'l Yakubî, c. 1, s. 126-127.
[33] Abdullah b. Ziba'râ
1- İbnu Hazm ez Zâhirî, Cevâmiu's Sîreti…c.1, s. 235.
2- İbnu'l Esîr, El Kâmil Fi't Târîh c.1, s. 330-331.
[34] İkrime b. Ebî Cehil
1- Abdu's Selâm Hârûn, Tehzîbu Sîretu İbni Hişâm c. 7, s. 35.
2- Et Taberî, Târîhu't Taberî, c. 2, s. 160.
3- İbnu Hişâm, Sîretu ibni Hişâm c. 1, s. 410-411.
4- İbnu Kesîr, Sîretu İbni Kesîr c.3, s. 297.
5- İbnu'l Esîr, El Kâmil Fi't Târîh c.1, s. 330-331.
6- Vâkidî, Meğâzî'l Vâkidî c. 1, s. 825.
7- Vâkidî, Meğâzî'l Vâkidî c. 1, s. 852-863
[35] Hadisin kaynakları
1- Malik, Muvatta, c.2, s.550 h. no:601
2- Vâkidî, Meğâzî'l Vâkidî c. 1, s. 852-863.
3- İbnu'l Esîr, Esedu'l Ğ