KUTLU FORUM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
KUTLU FORUM

Bilgi ve Paylaşım Platformuna Hoş Geldiniz
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Hacı Bayram Veli

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Limoni
Co-Admin
Limoni


Mesaj Sayısı : 6111
Rep Gücü : 14922
Rep Puanı : 44
Kayıt tarihi : 27/05/09

Hacı Bayram Veli Empty
MesajKonu: Hacı Bayram Veli   Hacı Bayram Veli Icon_minitimeSalı Mart 09, 2010 12:36 am

Hacı Bayram Veli (Hacı Bayram Veli Kimdir? - Hacı Bayram Veli Hakkında)

Gerçek adı Numan olan Hacı Bayram Veli, Ankara yakınlarında Solfasol köyünde doğdu, Ankara da, bugün Hacı Bayram Camii'nin bulunduğu yerde öldü. Babası, tarımla geçinen Koyunluca Ahmed'dir. Numan, bir süre babasının tarlasında çalıştı.;okumaya olan eğilimini sezen babası, onu Ankara'da Karamedrese'ye verdi. Numan orayı bitirince, bilgisini arttırmak amacıyla, Bursa'ya gitti, orada da bir süne öğrenim gördükten sonra Ankara'ya döndü. Önceleri Halveti ve Nakşıbendi tarikatlarından esinlendi, kısa süre içinde konuşmalarının etkisi, bilgisinin genişliğiyle ün sağladı. Ününü duyan Şeyh Hamidüddin, onu Kayseri'ye çağırdı. Numan Kayseri'ye gidip bir süre Şeyh'in yanında kaldı. Kurban Bayramı'nda geçen bu olay nedeniyle Şeyh ona "Bayram" adını verdi. Bir süre sonra Şeyh ile hacca gidince Hacı Bayram, Kayseri'de Şeyh Hamidüddin'den tarikat geleneğine göre "ışık" denen gerekli bilgiyi aldıktan sonra kendini tasavvufa verdi, sonradan Bayramilik adıyla bilinen tarikatın ilk öğelerini oluşturdu. Çevresinde toplananların çoğalması, tasavvuflal ilgili düşüncelerinin şeriatla bağdaşmaması üzerine, kendisine kuşkulu, sakıncalı bir kimse diye bakıldı. Durumu öğrenen Sultan II. Murad, onu Edirne'ye getirtti., bilgisinin derinliği, yüreğinin arınmışlığı karşısında duygulanınca söylenenlere inanmadı, onu Ankara'da Karamedrese'ye, sonra Bursa Medresesi'ne Müderris olarak atandı. Hacı Bayram Şeyh Hamidüddin'in ölümünden sonra, müderrisliği bıraktı, yaşamını tekkesinde, çevresinde toplananları yetirtirmekle geçirdi. Düşüncelerini içeren Öztürkçe şiirler yazdı.

Hacı Bayram Veli'nin tasavvufla ilgili görüşleri, kendinden sonra gelenlerce belli bir inanç düzeni olarak benimsenen Bayramilik'te son biçimini almıştır. Varlık birliği anlayışına dayanan, insanla, Tanrı'yı birbirine yaklaştırma amacına güden Bayramilik'in uyulması gereken kesin ilkeleri "zikr" denen töreni oluşturur. Bayramilik'e göre bir anış, Tanrı'ya ulaşmak için kendini olgunlaştırma eğitimi olan bu tören açık ve gizli ya da sesli ve sessiz olmak üzere iki türlüdür. Törene katılacak dervişler, bir daire oluşturacak biçimde diz çökerek otururlar. Sonra şeyhin yönetimi altında Tanrı adları yüksek sesle anılır. Hangi adların anılacağını şeyh saptar. Bu törende dervişler gözlerini yumarlar. Bu da Tanrı'dan başka bir varlık görmemek kendini tanrıya vermek anlamına gelir.

Hacı Bayram Veli'nin geliştirdiği inanca göre temel varlık Tanrı'dır. Tanrı bütün evreni kaplamıştır, tektir, önsüz-sonsuzdur, yaratıcıdır. Kendini tasavvufa veren bir kimsenin uyması, bağlanması gereken üç ilke vardır: A) Bütün işlerin, eylemlerin kaynağı Tanrı'dır, İnsan bir araç durumundadır. İnsan istenci tanrısal istencin bir bölümü niteliğindedir. B) Tanrı bütün varlıklarda görünür, gerçekte varolmak Tanrı'nın görünmesidir; C) Bütün nitelikler (sıfatlar) birer tanrısal görünüştür. Hacı Bayram Veli, bu üç ilkeyi tevhid-i ef'al (eylemlerin birliği) tevhid-i sıfat (nitelikler birliği), öz birliği kavramlarıyla açıklar. Tasavvufta varlık birliği olarak nitelenen bu inanca göre düşünen Tanrı'dır; yaratan ve eylemde bulunan Tanrı'dır.

Hacı Bayram Veli,kişinin içine kapanarak bütün geçici varlıklardan yüz çevirerek derin düşünceye dalmasıyla Tanrıyı bir ışık olarak gönlünde görebileceği kanısındadır. Ona göre insan gönlünde, karşılıklı,iki yay vardır. Bu yaylardan biri gönülden dışarı taşmayı, evrene açılmayı, evrende görünen tanrısal varlığı kavramayı sağlar. Gerçekte gönül bütün biçimler içinde en olgunu olan bu dairedir. Kişinin gönlünde tanrısal varlığı görebilmesi için cezbe, muhabbet, sırr-ı ilahi denen üç ilke daha vardır. Bunlardan birincisi bütün varlıklardan yüz çevirip Tanrıya yönelme, aşırı bin kıvanca kapılma anlamına gelir. İkincisi Tanrı'dan başka bir varlığı sevmeme, Tanrı'nın ancak sevgiyle bilinebileceğine inanmaktır. Üçüncüsü de tanrısal gizeme varmadır. Bu ilkeleri uyguladıktan sonra son aşama Tanrı'ya varma gelir. Bunun da üç kuralı vardır.

a) Bütün eylemleri yok sayarak yalnız tanrıyı düşünmek, bütün eylemlerde tanrıdan başka bir varlık olmadığına inanmak.
b) Bütün niteliklerin Tanrıdan geldiğini kavramak, Tanrı dışında bir niteliğin bulunamayacağı kanısına ulaşmak.
c) Tanrı özünden başka bir öz bulunmadığı sonucuna vararak kendi varlığının yokluk olduğunu bilmek.

Hacı Bayram Veliye göre tek gerçek olan Tanrı'ya ulaşmak, onu gönülde bir ışık olarak görmekle sağlanabilir. Bu da olgunluğun en üst aşamasına çıkmış kişi için söz konusudur. Bunlar bilginin öğeleri durumundadır. Varlık birliği denen bütünü oluşturur.

Bayramilik'teki bütün düşünce ve inanç öğeleri yeni değildir. Tanrı'nın bir ışık olarak görünüş alanına çıkışı, bütün varlık türlerinin Tanrı'sal bir yansıma sayılışı akımdan kaynaklanır. Dairenin en olgun biçim diye anlaşılması da Pythagoras ile Aristoteles öğretilerinden beslenen bir görüştür. Aristoteles açık örneğidir. Sağ, sol, ön, arka ,üst, alt gibi altı yönü bir felsefe sorunu durumuna getiren Aristoteles'tir. Hacı Bayram Veli, felsefeden kaynaklanan bu inanç öğelerini doğrudan doğruya inceleyerek değil tasavvuf geleneğiyle öğrenmiştir. Onun kurduğu Bayramilik'ten Şemsiye ve Melâmiye adlı iki tarikat doğmuş, bu ikisinden de türlü kollar türetmiş, düşüncelerinin etkisi Anadolu'da büyük olmuştur.

************************************************************
Bozkırın Berrak Pınarı Hacı Bayram-ı Veli



Yıl: 1433, Yer: Edirne İhtiyar subaşı nefes nefese huzura çıkar, Padişahı selâmlar “Engürü’deki şeyhi getirdik efendim!” der, “Ama ”
-Aması ne?
-Bu zat söylendiği gibi etrafına çapulcu toplayan bir fitneci değil Aksine büyük bir âlim ve gönül ehli
-Nereden biliyorsun peki?
İhtiyar subaşı bunları değirmende ağartmadık gibilerden sakalını sıvazlar “Şu kadarını söyliyeyim” der, “kendisi Şeyh Hamideddin-i Veli Hazretleri’nin halifesi!”
-Sen ne diyorsun!
-Geleceğimizi biliyordu Bizi yolda karşıladı Boynunu büküp bileklerini uzattı, “Haydi evladım” dedi, “zincirleyin beni!”
-N’aptık biz Bir Allah dostunu zincire vurduk desene
-Vurmadık efendim Aksine yol boyu hizmet ettik
-Gönlünü hoşça tutaydınız
-Tutmaz mıyız

BURUK TANIŞMA
II Murat ilim meclislerinin yabancısı değildir Molla Yegân, Molla Gürâni, Molla Hüsrev gibi büyüklerden çok şey kapar Hani altının değerini sarraf bilir derler ya, Hacı Bayram Veli hazretlerinin kırata vurulamayacak elmas olduğunu konuşmanın başında anlar Hele tasavvufa dair sorduğu suallere aldığı şaşırtıcı cevaplar onu bu veliye daha çok bağlar Evet hadise tatsız başlar, ama tatlı biter
İşte sohbetin şekerleştiği demlerden birinde “Ah Efendim!” der, “Şu İstanbul’u fethetmeyi çok isterdim lâkin Bilmem nasip olur mu bize?”
Hacı Bayram Hazretleri bir müddet sessiz kalır, tefekküre dalar “Hayır sultanım!” der, “Bunu ne sen görürsün, ne de ben!” Sonra ayağa kalkar, bir köşede mışıl mışıl uyuyan şehzadeyi (Fatih’i) işaret eder“Ama!” buyururlar, “Şu beşikte yatan yiğit ile bizim köse (Akşemseddin’e öyle derler) görse gerek!”

BİRBUÇUK MÜRİD
Hacı Bayram Veli padişahın ısrarına rağmen dergâhına döner Sultan ilk günün ezikliği ile bir ferman çıkarır Onu ve onun talebelerini askerlik ve vergiden muaf tutar Ancak bir zaman sonra Ankara’nın mali dengesi bozulur Zira tahsildar hangi kapıyı çalsa, muhatapları “Biz Hacı Bayram Hazretlerine intisaplıyız” derler
Bu sahte müridlerden Hacı Bayram Hazretleri de bizârdır Nitekim Kanlıgöl mevkiine büyücek bir çadır kurar ve ahaliyi toplar Mübârek o gün celalli ve heybetli görünür Elinde koca bir bıçak vardır “Ey benim sadık dervişlerim!” diye haykırır, “Şimdi sizleri kurban etsem gerek Haydi sıraya dizilin, girin çadıra!” Ortalık bir anda boşalır Sadece biri kadın, iki âşık gelir, takdire şâyan bir teslimiyetle boyunlarını uzatırlar Hacı Bayram hazretleri memurlara döner “bu ikisini yazın” der, “başka talebem yok!”
Gerisi vergilerini de öderler, askere de giderler

PIRLANTA PARÇALARI
Mübarek "Hiddet gözü kör eder" buyurur, "öfke aklı örter"
Efendimizin bir emrini yerine getirmek mi istiyorsunuz? Çocukların başını okşayın!
Çalışın! Zengin bile olsanız çalışın Boş gezenlerin arkadaşı şeytandır!
Ölümü çok hatırlayınız Hesabınızı, hesaba çekilmeden yapınız Dünya gamından kurtulmak isteyen kabristanlara gitsin
Alim ve velileri çokça ziyaret ediniz ki şefaatlerine kavuşasınız
Arkadaşlarınızın kusurları emanet gibidir Onları sır gibi saklayınız
Yazıcızâde Muhammed, Ahmed-i Bicân, Akbıyık Sultan, Üftâde Efendi ve Eşrefoğlu Rûmi gibi zirveler hep Hacı Bayram hazretlerinin dizi dibinde yetişirler Ama vekil olarak tek isim düşünürler
: Akşemseddin!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Hacı Bayram Veli
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Hacı Bektaş-ı Veli (1209-1271)
» Bayram o bayram ola Can bula caadalet hakim ola Tüm zulümler son bula İnsanlar hakkı bula
» Bayram O Bayram Olur
» bayram tatlıları ...baklava lar vs
» meczup veli Cibali Baba

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
KUTLU FORUM :: İslami ilimler ve dini kültür :: İslam Büyükleri-
Buraya geçin: