KUTLU FORUM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
KUTLU FORUM

Bilgi ve Paylaşım Platformuna Hoş Geldiniz
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 DR.CAN'dan Çözümler

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
parisa
Özel Üye
parisa


Mesaj Sayısı : 420
Rep Gücü : 849
Rep Puanı : 7
Kayıt tarihi : 21/09/09

DR.CAN'dan Çözümler Empty
MesajKonu: DR.CAN'dan Çözümler   DR.CAN'dan Çözümler Icon_minitimePerş. Ekim 14, 2010 5:23 am

Füsun, İstanbul
Can abicim çok düşündüm yazmayı; ama bugüne kısmetmiş... Ben 16 yaşında bir lise öğrencisiyim. Net âlemine takıldığımdan beri ne namaz kılıyorum; ne Kur’an okuyorum. Tüm günüm chat yapmakla geçiyor. Bu arada bir sürü kişiyle tanışıyorum; her türden... Ve sanki beni etkiliyorlar. Âşık olduğumu sanıp bir kaçıyla sanal aşk(!) bile yaşadım. Açıkçası kendimden utanıyorum; ama namazlarıma da sarılamıyorum. Çünkü bana ikiyüzlülükmüş gibi geliyor. Hem günah işle hem ibadet et! Bir yandan günah işlerken, diğer yandan Kur’an’a bakmak, Allah’ın huzuruna çıkmak bana kötü geliyor. Ve hâlâ netten kopamıyorum.

Dr. Can

Sevgili Füsun kızım.

‘Nasıl özüme dönebilirim?’ diyorsun. NASIL ÖZÜNDEN DÖNDÜYSEN TERSİNİ yaparak elbet. Bu çok net. Sonuçta ergenliğin sıkıntılarını da yaşıyorsun. Ama, “Madem hoş olmayan bir iş yapıyorum, o halde Allah’ın huzuruna çıkmamalıyım” tamamen yanlış bir yargı. Bu şeytanın seni kandırmasıdır. Çok net bir şey daha diyeyim. Madem çok günah işliyorsun; çok tevbe çok dua ve çok ibadet gerekmez mi? Hem ayet ve hem hadis öyle diyor. Emanet ol.

***************
DAHA NASIL SÖZ VERİLİR?

Kara Mustafa-Merzifon
Ankara’da üniversite 3’te okuyorum. 2 yıldır evlenmek niyetiyle aynı okulda birisiyle görüşüyorum. Bugüne dek her türlü civanmertliği yaptım. Ara sıra kalbini kırdığım da olmuştur. Bazen küsüştük, sonra yine barıştık. Benden “söz” istiyor. Yani söz yüzüğü değil, “akit” anlamında söz ya da sözler vermemi istiyor.. Daha ne yapayım abi?..

Dr. Can

Sevgili Merzifonlu Kara Mustafa paşam.. Adın Mustafa olmasa da kendine böyle bir rumuz seçmen bir taraftan “Yigit”liğine işaret olsa bile madalyonun diğer yüzünde bazı şahsi hırsların adına hareket ettiğin ve Viyana prensinin gönlünü tam fethedemediğin anlamına geliyor. Sanırım bu zaman zaman küsülmüş olunması ve bu süreçlerdeki bazı söz ve davranışların güzel kızımızda senin adına bir güvensizlik çatlağı oluşturmuş...

1) Evliliğin kendisi zaten bir akit yani sözleşmedir. İyi günde kötü günde, hastalıkta sağlıkta, fakirlikte zenginlikte.., diye başlar ve sonsuza yitirilmiş cennetlere dek uzanan yani vadesi olmayan şahitler huzurunda imzalanmış bir yemin töreni, muvafakatnamedir.
2) Eğer ailelerin haberi yoksa önce onları haberdar etmelisin.
3) Sonra, güzel bir gül buketi yaptırarak bu buketin kenarına bir “Söz” mektubu asmalısın. Bu mektup ayrıca onların evine “kahve” içmeye geleceğinizden randevusu olmalı..
4) O gün yine daha ağır bir çiçek ve oldukça güzel bir çikolata kutusuyla istemeye gitmeli, hatta iyi sinyaller alınır ümidiyle bir çift söz yüzüğü götürmelisin ve o mektubu orada okumalısın. İşte sana bir Söz Mektubu: Bugün olduğu gibi yarın da kalbimdeki yerinin değişmeyeceğine, sadece bir ömür değil sonsuza kadar ve sonsuzluk kadar çok ve sen olduğun için seveceğime En yakın dostun, arkadaşın ve sırdaşın olacağıma. Sıkıntının sıkıntım, üzüntünün üzüntüm olacağına. Asla soğuktan ve yalnızlıktan ölmeyeceğine Yaşam boyu her sabah sana âşık olarak uyanacağıma Sen uyurken sana bakıp, sana dualar edeceğime Hasta olduğun zaman sana çorba yapacağıma Seni üzmeyeceğime Dünya iyisi sana, dünyaların ve kainatın en iyisini örnek alarak şefkat göstereceğime Seni ihmal etmeyeceğime ve asla yalan söylemeyip, asla ihanet etmeyeceğime Eve, sana ve çocuklarımıza asla haram lokma getirmeyeceğime Tüm çiçeklerde, denizlerdeki dalgalarda, gökkuşağında ve kızıl yakamozlarda seni göreceğime. Seni Rabbimin kutsal bir emaneti olarak görüp ona göre davranacağıma söz veririm... Mektubun başına kocam bir İnşallah’ı sen koy, sonuna da büyük bir Amin’i ben. Bak o zaman Viyana’nın kalbi nasıl fetholacak. Mutluluklar.

*************
Bir ezan da benim için dinle

Tülay Bolat-Sidney
9 yıldır evliyim. 3 çocuk annesiyim. 4,5 yıldır Avustralya’dayız, ondan önce Kazakistan’daydık. Mükemmel bir eşim var. Öğretmen. Gündüz okulda, geceleri görüşmeleri oluyor. Onunla gurur duyuyorum. Buranın hali ise belli. Çocuklarımın eğitimi ve ahlakı ile ilgili ciddi endişeler içindeyim. Eşim “Türkiye’ye göndereyim, orada okutalım” diyor ama ben ve çocuklar ondan ayrılmak istemiyoruz. Gurbetlik zor. Yalnızlığı içimizde hissediyoruz. En önemlisi de manevi olarak açız. Arasıra anamızı, sevgilimizi özlercesine Türkiye’mizi özlediğimizde gelip gitmek istiyoruz; ama yol çok pahalı. Ancak 4 yılda bir gelip gidebiliyoruz. Lütfen benim için bir ezan sesi dinlersen minnettar olucam Can abi.

Dr. Can

Bitirdin beni güzel kızım, felç ettin beni... Mektubunu bitirdikten sonra ben de bittim ve sanki İnönü Stadı’nda maç izlemiş gibi oldum... Belki de ilk kez, mektup okuduğum zamanki hislerimi gizleyememişim eşimden ki, sabaha yakın bir zamanda uyurken çalışma odama gelip “Ne oldu, seni ağlatan nedir?” diye sordu. Sonra da e-mailin devamını okuyup benden izin alarak sana birkaç satır yazmak istediğini söyledi.. Yine bir “ilk”tir ki bir okuyucum “Lütfen dergide yayınlanmasın” dediği halde dayanamadım yazıyorum... Güzel kızım. Seni hiç görmedim ve tanımam yaşın da “kızım”dan küçük; ama sana “canım annem” diye hitap etmek istiyorum. Ahir ömrümde dinlediğim her ezanı bir de senin için ve senin gibi gurbette, hicrette olup ezanı özleyenler için dinleyeceğim. Utanmasam sabah namazına 1,5-2 saat kala evimin terasına çıkıp, Sidney’de mağrip vaktidir deyip ezan okuyacaktım ve senin duyacağından da emindim. Aslında Türkiye’de yaşayıp Sidney’e gitmek ve orada yaşamak isteyen milyonları düşündüğümde, sizin bu imkanlara rağmen ezanı, vatan toprağının kokusunu ve dostlarımızın gülen gözlerini özlemeniz işin ayrı bir rengi ve tadı olsa gerek Bilal-i Habeşi’nin Medine’yi, Medinelilerin de onun ezanını özlemesini hatırlattı bana... Ve yurtdışındayken Türkiye’yi telefonla aradığımda ezan sesine rast gelirsem nasıl hipnotize edilmiş gibi kalakaldığımı, lâl kesildiğimi hatırlattı... “Din bir telkindir” diyen Nebiler Sultanı’nın kutlu hadisini hatırlattı.. 24 saatlik bir bebek ezandan, Kur’an’dan, kametten ne anlar diyenleri hatırlattı. Çocuklarımıza hatta daha anne karnındayken verilebilecek telkinleri hatırlattı. Er Risale filmindeki (Çağrı) okunan ilk ezan sahnesini ve sonundaki dünyanın her yerindeki çağrıları hatırlattı. Hatta manevi kulağıma üflenen “Elestü” bestesini duyar gibi oldum... Komadayken “Ya ensar” nidasıyla adeta dirilen sahabi gibi, mahşerde en sıkıntılı anda bile bir ezan sesiyle gönlü inşirah bulacak milyonların varlığını hissettirdi bana. “Bu ezanlar ki yurdum onunla inlemeli, Hüşyar kalpler onu Sidney’den dinlemeli” Cevabıma İnönü Stadı’ndan başlamıştım yine bir tribün sloganıyla bitireyim: Avrupa Avrupa duy sesimizi, bu yükselen “Tülay”ların ezan sesleri! Her ezanda dualaşalım Sidney...

**************
KARARSIZLIK ARTIYOR

SON-GÜL
Biriyle evlenecektik. Nişanlıydık. Çok seviyorduk. Ama artık bitti. Kararsız kaldım. Hiçbir şey yapamıyorum. Rahatsızlıklarım da var.

Dr. Can
Sevgili kızım. İlaç almana sevindim. Umarım bu bir anti-depresandır ve psikiyatr vermiştir. Onu uzun süre kullanmalı ve kontrollerine gitmelisin. Depresyonun olduğu kesin, o yüzden tedavi tamamlanmadan şu safhada ne ayrılmak, ne boşanmak, ne evlenmek, ne işten ayrılmak vs. doğru olur. Verdiğin kararlardan mutlu olamama ihtimalin var. Bence doktora yalnız git. Sonuç olumsuzsa jimnastikten ya da geçirdiğin ağır bir iltihaptan kaynaklandığını söyle. Yeni bir hayata yeni bir sayfa aç. Allah’a da tövbe et. O affeder. İyileşip kendine gelince doğru bir insanla evlen. Bu durumunu söylemende mahzur yok. Önemli olan senin kalbin. Eski nişanlınla evlenmek zorunda değilsin. Şu an onun nazarında çok değerli olduğunu sanmam. Seni mutlu edebilir mi? Onu da sanmam. Ama karar senin. Yine de kararını iyileştikten sonra vermelisin. İyi ve mutlu günler sevgili kızım...

***********

TABANCAMI KAYBETTİM HÜKÜMSÜZDÜR

Ö. F. Karadeniz
Birkaç ay önce rahmetli babamın hatırası bir silahı korkaklık eseri dereye attım. Sonra pişman oldum almaya gittim. Aradım ama bulamadım. Arasıra evdekiler soruyor kaçamak cevaplar veriyorum. Napıcam ben şimdi?..

Dr. Can
Sevgili Ömer Faruk. Mektubunu kısalttım ve can alıcı cümleyi yazmadım. O da; “geçenlerde bir düğün oldu ve tabanca lazım oldu” cümlesi idi. Şimdi ben bundan sonra 2-3 satır boş bıraksam, Dr. Can’ı bir iki haftadır takip eden okurlarım dahi orayı rahatlıkla doldurup benim adıma cevap verebilirlerdi... En azından binlerce okurumun; sevgili Faruk iyi ki onu nehire atmışsın, yoksa bir kaza kurşunu senin ve başkalarının hayatını karartabilirdi. Her şeyde bir hayır vardır. Şeklinde yazdıklarını okur gibi oluyorum. Güzel kardeşim. Senin adın doğru ile yanlışı tefrik eden ayıran manasını taşıyor. Senine silah taşıman istenmiyor. Onun yerine kalbindeki inancı, beynindeki ilim & fenni, ruhundaki ahlaki meziyetleri en iyi şekilde taşımalı, düğünlerde havaya kurşun yerine, göklere ışından helezanlarla kıvılcım parıltıları gönderip kara delikleri nura boğmalısın... Unutma bu mektubun çok acılı bir versiyonunu bana kapalı ceza evinden de gönderebilirdin... Haydi yeryüzünde dolaş, hür ve özgür olmanın tadını çıkar, şükrünü eda et. Dere kenarına ait soğuk bir su iç ve Rahmetli babamın ruhuna dua gönder.

************************

AİLEM EVLENECEĞİM KİŞİYİ İSTEMİYOR

Fatih
Evlenmiş, ayrılmış bir hanımla evlenmek istiyorum. Ailem izin vermiyor. Niyetimiz çok ciddi. Ama derdimi bir türlü anlatamıyorum.

Dr. Can
Sevgili Fatih... Elbette bu yaşa gelmiş birisi olarak istediğin insanla hayatını birleştirebilirsin. Ne hukuka ne de dine aykırı bir yönü yok. Ayrıca bu kişi sadece kağıt üzerinde değil gerçekte de evlenmiş boşanmış hatta çocuk düşürmüş ya da yaşayan bir çocuğu da olabilir. Ancak her türlü evlilikte ailenin rızası mutlaka daha verimli ve bereketli bir durum olur. İleride özellikle maddi sorunlarda yalnız kalırsın. Ya da bir anlaşmazlık durumunda “acaba” “keşke” dersin (ki yanlıştır) onların ahı mı tuttu?.. Hayır öyle bir şey yok ama seni bu düşünce kemirir. Tersini düşünelim; 24 yaşına gelmişsin sana şu ana kadar bir teklif getirmemişler. Ya da getirdilerse de senin sevemeyeceğin biri olmuş. Hem daha iyisini teklif etme, hem de mevcuda itiraz et yanlış. Peki sor bakalım bununla değil de onların bulduğuyla evlensen ve mutsuz olsan bunun vebaline katlanacaklar mı? Katlansalar n’olur ki olan olmuş olur... En iyisi sabırla onları ikna etmek, olmadı hatırlı kişileri araya sokmak o da olmadı, sen de ısrar ediyorsan o zaman en azından kızın ailesinin tam desteğini almak ve öyle evlenmek. Dinî nikahla kendi aranızda evlenmeyi asla ve kat’a düşünme bile. Sonu hüsran olur. Tek başına olsan yoldan 2 şahit bul evlenme dairesine git ve evlen derim. Ama tek başına değilsin ve hayatı tek başına yaşamayacaksın ki. Bu hayatın her türlü hali yok mu? Sevgiler.

***************

KANDIRARAK HELALLİK ALINIRMI?


?(EBGN)
Bir tanıdığımızın bana çok büyük zararı oldu. Sonra geldi binbir yalvarmayla hakkını helal ettirdi. Dayanamadım, helal ettim. Ondan sonra hiçbir şey olmamış gibi eski tavrına devam ediyor. Kendimi kandırılmış hissediyorum.

Sevgili EBGN kardeşim. Aslında uzun yazmak isterdim. Özgüveninde az da olsa bir erozyon var gibi geldi. Bu bence aşırı temiz, dürüst ve hassas olmanın çokda iyi niyetli olmayanlarca kullanılmak istenmesinden kaynaklanıyor. Hak helal edilmiştir denince kişi kendini kurtarmış oluyor belki; ama gerçek hakkını alamayanlar orada mükafatlandırılacaklar elbet. Bir de katakulli yapıp göz boyayarak karşı tarafı bir şekilde aldatarak hak helal ettiren kişi herhalde kötü niyetlerinin karşılığını ayrıca göreceklerdir.

*********************

Nur, İstanbul
Bir senelik evliyim. Halamın oğluyla evlendim. Halam beni çok istedi; ama ben istememiştim. Sonra görüştük, birbirimizi sevdik ve evlendik. Düğünde çok borca girdik dedi; ama sonradan “ben aldım” dediği takıların akrabaların aldığını öğrendim ve çok kırıldım. Son anda aynı evde oturmamızı istedi ve tehditvari sözler sarf etti. Düğünden sonra halamla aramızda görünmez bir duvar oluştu. Haftada bir-iki gün kayınvalideme gidiyorum; ama diken üstünde oturuyorum. Çalıştığım için eve geç geliyorum, kendi evimin pis olduğunu söylüyor. Dağınığım; ama asla pis değilim. O da beni başka çalışan kadınlarla kıyaslıyor. Eşimin ailesiyle iyi olmak istiyorum. Eşimle çok mutluyum, ne yapacağımı şaşırdım.

Dr. Can

Gönül isterdi ki tüm gelinler kayınvalideleri ile tüm eşler birbirleri ile ve tüm insanlar da dünya barışı içinde olsunlar. Ama zaten bu dünyanın genel hali değil mi ki bu… Burada aslolan nezaket çerçevesinde insani ilişkileri yürütmektir. Diyaloğu tam bırakmadan hoşgörüyü sürdürerek; ama diğer yandan kişiliğimizden özgüvenimizden ve doğru prensiplerden vazgeçmeden hareket edebilmektir önemli olan. Dinimiz bile anne babamız için “eğer şirke vs. yönlendirirlerse onlara itaat etmeyin; ama bunu sert bir şekilde de yapmayın; yumuşak olun.” diyor. Yani dengeleri muhafaza ederek politik olun. Sen Ali’yle evlisin. Mutlusunuz. Aşkınızın ayakta kalması ve canlı olması için her türlü fedakârlığı yapmalısın. Önemli olan da birinci derecede bu. Kayınvalidenin davranışları karşısında ezik kişiliksiz olman gerekmez. İlişkilerini iyi tut. Güler yüzlü ol. Saygıyı eksik etme. En azından saygısızlık etme. Politik davran; onun ev işlerini yapman kesinlikle gerekmez. Senin evine bakıp bakmadığın da kimseyi ilgilendirmez. Çalışan kadınsın. Seni kimse başkaları ile kıyaslayamaz. Buna hakkı da yok. Çok da ayıp. Sen onu dünya tatlısı kayınvalidelerle kıyaslamadığın gibi onun da seni başkalarıyla kıyaslaması yanlış. Cahilliğine ver; ama dayanılmaz olduğunda nazik ve olgun biçimde de yalnız bir zamanda makul bir tarzda eşine söylersin. Beklemiyordum böyle bir şey vs. dersin. Tabii ki dua da etmelisin. Sakın depresyona girme.
Sayı: 194
Bölüm: Dr. Can

********************

Mutsuzum, A.
Can amcacım, ben çoook mutsuzuuuuuum: Ben insanların zor ve iyi günlerinde hep yanlarındayım; ama onlar hiçbir zaman öyle davranmadılar bana. Doğum günümde bile beni yalnız bıraktılar. Hiç kimseden hediye, çiçek, pasta istemedim. Sadece sıkıca sarılıp ‘İyi ki varsın!’ demeleri yeterliydi. Ama kimse yoktu.

Dr. Can

Sevgili A. kızım.

Melek yüzlü, iyi kalpli güzel kızım. Geçmiş doğum günün kutlu olsun. Allah sana bol imanlı uzun ömürler versin. Güzel kızım sana mutsuzum demek hiç yakışmıyor. İnsanların zor günlerinde yanında olmak çok güzel, tabii sen de iyi ve kötü gününde yanında birilerinin olmasını istersin; ama yanında değillerse de üzülme sakın A.ciğim. Demek ki Rabb’imin sevgili kulusun ki bütün insanlara bir melek gibi yardım etmene vesile kılıyor seni. Yaptığın hiçbir şeye karşılık bekleme. Zaten beklemiyorsun da. Yaptığın her güzel şeyin karşılığını seni Yaratan en güzel şekilde verecektir. Dua ve sevgilerimle. Allah’a (cc) emanet ol güzel kızım.
Sayı: 194
Bölüm: Dr. Can

******************

Gülseren’e -Çarşı-Adana
Değerli kızım. Üniversiteyi bitirmiş öğretmen olmuşsun. Birçok isteyenin olmuş. Gönlün uzak bir akraban olan bir öğretmen beyde.
Bu yüzden teklifleri geri çeviriyorsun. Ancak gururun o efendi kardeşimize durumu iletmene engel oluyor. Bana sorarsan böyle ciddi bir gönül yatırımında gurur olmaz. Bir erkeğin bir kızı talep etmesi kadar tersi de geçerlidir ve en az o kadar doğrudur. Hayırlı olabilecek bir işin tüm yollarına nezahet çerçevesinde tevessül edilmelidir. Aracılar vasıtasıyla durum iletilmeli karşı taraf düşünüyorsa kadere havale edilip diğer adaylara yönelinmelidir. Kim bilir belki de hoca bey tarafı da sizden sinyal bekliyordur. Mutluluklar. Dr. Can.

************

S. G, K. Maraş
Can abi. 23 yaşındayım. Böbrek hastasıyım. 4 yıldır diyalize giriyorum. Lise bitince istediğim ve sevdiğim kişiyle evlendim. Bir süre sonra böbreklerim rahatsızlandı. 6 ay sonra da eşim beni boşayıp başkasıyla evlendi. Önceleri çok üzülmüştüm. Ama şimdi sabrediyorum. Gerçek aşkı buldum. İbadetlerimi yapamadığım yıllara yanıyorum. Kulluğumu fark ettim. Şükretmeyi öğrendim, umutla yaşamanın güzelliğini hatırladım. Yetmez mi?

Dr. Can
Değerli S.G.. Evlilik bir sözleşmedir, akittir. İyi günde, kötü günde, hastalıkta, sağlıkta hep dayanışmak için bir mukaveledir. Maalesef eşin bu yemine sadık kalmamış. Kutsal kitabımız da “İki insan Allah’ın huzurunda birbirine söz verir el sıkışırlarsa onların eli üstündeki 3. el benim elimdir.” diyor. Şu an orada 3 el değil 2 el var. Biri senin elin diğeri Sevgililer Sevgilisi’nin eli (cc) Anladığım kadarıyla o yed-i kudreti de bırakmayı hiç düşünmüyorsun. Sen (olmaz ya) bir an gafletle elini gevşetsen dahi o daha sıkı tutacaktır. “Buldum!” dediğin yeni aşkın (cc) Sana mübeccel olsun güzel kızım. Şifalar dilerim.

**************

Sevginin kimyası
DR. CAN
Esved - Ankara
Bu sene kimya öğretmenliğinden mezun oldum. Mahallemizde bana karşı olumlu düşünceler besleyen bir aile ve kızı vardı. Akıllı, zeki ve hayallerimdeki kadar olmasa da inançlı ve ahlaklı. Bana olan ilgisinden olsa gerek tüm tercihlerini kimyadan yapmış. Büyük ihtimalle mezun olduğum okula başlayacak. Ailem de o hanımefendi için izdivaç baskısı yapmakta. Aynı branş ve aynı meslek uyum için avantaj mı yoksa handikap mıdır Can abi?..

Dr. Can

Sevgili Esved…
Mektubuma, “Güzel şeyler” grubundan Emre Aladağ evladımdan aldığım ve beni tebessüm ettiren kimyacının kimyacıya gönderdiği elektronik posta ile girmek istiyorum.

“Ey benim demir gibi sert, civa gibi ağır başlı, azot gibi yakıcı, klor gibi çekici, soygaz kadar kararlı, sevgi elektriğini ileten, organik nişanlım. Çatal karam, nikel krozem…

Sabit bir kütlesi ve eylemsizliği olan hatta uzayda bir hacim kaplayan müstakbel eşim. Nasılsın, iyi misin, hava nasıl oralarda, üşüyor musun? Beni ve buraları sorarsan hidrojen gibi yanıcı, oksijen gibi yakıcıyım ve her an reaksiyona girebilecekken içimdeki yangını söndürmek için H2O olamıyorum bir türlü. Havalarsa, basıncı bir atmosfer civarında, etraf bir laboratuvar kadar kuru ve nemsiz, zemin futbol oynamaya müsait, deniz tuzlu, açıklarda yer yer kaba dalgalı.

Derslerin nasıl, kırmızı turnusolu maviye çeviren bazik güzeli?.. Benimkiler iyi fakat maddi limit sıfır noktasının altında buz tutuyor. Cebimdeki paranın kimyasal değeri selülozla değil (kağıt para) ancak nikel-krom alaşımıyla ölçülebiliyor.

Ama ne gam ne keder canımın iç yörüngesi? Değil mi ki hayatımda; koştuğu zaman ata, yüzdüğü zaman yata, deneylerde asetata, bir ismin önüne geldiğinde sıfata benzeyen, eğik başlı, tükenmez kalem kaşlı, tek gözlü, çift bant ekolayzırlı, anten kulaklı, elma yanaklı, altın dişli, önden çekişli, geniş iç hacimli, beş vitesli, saçları metalik boya, gözleri kara, memleketi ANKARA olan SEN varsın… Şunu unutmamalısın ki; sevgi konusunda sana karşı hep ekzotermiğim. Biz ikimiz bir tuzun bazıyla asidi gibiyiz. Hoşça kal. Büyüklerin protonlarından, küçüklerin nötronlarından öperim…

Sevgili Esved…
Nükte bir yana, anladığım kadarıyla sizlerin Allah’ınız, peygamberiniz, kitabınız, dininiz, kıbleniz BİR… Yani onlarca bir.. bir… Ülkeniz, vatanınız, diliniz, şehriniz, mahalleniz, sokağınız BİR, yüzlerce bir.. bir… Yaşınız uygun, aileleriniz uygun, kimyanız uygun sizse birbirinize vurgun… Bu durumda bir arada olmak için binlerce bir ve birlikteliğiniz var…

O halde bu kadar birlik ve beraberliğin bereketi ile oluşacak kimyasal reaksiyonlarınızın, verimli ana ve yan ürünler oluşturması ile, ortaya çıkacak nahoş gazlarında buharlaşması adına kalplerin AŞK-I KİMYEVİSİNİ YARATANA dua etmek düşüyor bizlere. Mutluluklar…

****************************



Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
DR.CAN'dan Çözümler
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» GÖZ ALTI MORLUKLARINA BİTKİSEL ÇÖZÜMLER!..
» KEPEĞİ ÖNLEYECEK EV YAPIMI ÇÖZÜMLER!..
» ÜROLOJİ-idrar yolları rahatsızlıkları ve çözümler
» Dil ü candan nihansın gerçi, hepsi bî-haber Sen’den

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
KUTLU FORUM :: KÜLTÜR DÜNYASI :: Kadın-Aile-
Buraya geçin: