EVLİLİĞİ BİTİRMENİN YOLLARI
Bir zamanlar çocuğu kötü yetiştirmenin yolları isimli bir kitap okumuştum.Diğer kitapların tersine, iyi olanları değil; yaptığımız yanlışları anlatarak doğru olanı göstermeye çalışıyordu...
Biz bugün evlilik ve ilişkilerle uğraşırken, “Şunu yapmayın, bunu yapmayın!” diyerek, doğru olanı fark ettirmeye çalışıyoruz. Bu defa da kötü olanı göstermek üzerine neler söylenebilir diye düşündüğümde ortaya çıkanları paylaşıyorum sizinle…
Bir ilişkide en kötü olan, karşı tarafın sürekli eleştirilmesidir. Ne yapılsa yaranılmaz eleştirmen tarafa. Hep bir eksik vardır. Yaptığı beğenilmez, söylediği dinlenilmez. Kulp takılacak bir yan hep vardır ve kulp da zaten hazırda beklemektedir. Sürekli eleştirilen eş, bir süre sonra kendine güvenini kaybeder. Değersiz olduğuna inanmaya başlar. Bu duygular içinde daha da fazla hata yapmaya ve karşı tarafın eleştiri oklarına hedef olmaya başlar. Bu evliliğe “Geçmiş olsun!” deme zamanıdır.
İkincisi, daha da tehlikelidir. İlişkide eşlerden birisi kendisini herdaim haklı bulur. Zeytinyağı gibi hep üstte kalandır. Yanlış yapmaz asla. Ortada bir yanlış varsa, bu onun yüzünden değildir. Her zaman kendine göre bir gerekçesi vardır.Kendisini savunmaya öyle bir kaptırır ki savunmasının tam bir saldırı olduğunu fark etmez.
Diğer taraf sessizliğe gömülür çoğu kez... Konuşamaz olur, dili tutulur. Dışarıda şen şakraktır, eve gelince dilsiz!... Nasıl olsa karşıdakinin savunmaları çok güçlüdür. Konuşsa da değişen bir şey olmayacaktır… Ve yine evliliğe “Geçmiş olsun!” deriz.
Üçüncüsü, ilişkide araya duvar örmedir. İletişim kesilir. Ses diğer tarafa gitmez olur. Araya giren onca şey, eşlerin birbirini anlamasını imkânsız kılar. Taraflardan birisi konuşmak istemez. Diğerinin de dinleme isteği yoktur zaten. Araya örülen görünmez duvarlar, ilgilerin de farklılaşmasıyla beraber, önce uzaklaşmayı, sonra da kopmayı doğurur. Duvar işe yaramış ve ilişki bitmiştir. Bu duvar Berlin duvarından daha acıklıdır!
Bazen taraflar önce duvar örerler, sonra da diğer tarafın duvarı aşıp gelmesini, “duvarın arkasında oturarak” gözyaşı dökerler. Diğer eşin, duvarı “Ferhat misali” delip geçeceğini umutsuzca beklerler. O sırada duvarın diğer tarafındaki eş çoktan uçup gitmiştir…Ceza olsun diye küsülmüş, aynı küskünlük diğer eşin kaçışının gerekçesi olmuştur...
Dördüncüsü, en zehirli olandır. Eşlerden birisi hor görmeye başlar diğerini. Kilosunu beğenmez, maaşını beğenmez, ailesini beğenmez, kaşının üstündeki gözünü beğenmez. Yaptığı yemeği, okuduğu kitabı, izlediği programı aşağılar…
Kendisi ve kendi seçimleri iyidir, güzeldir; eşinin seçimleri aşağıdır, kötüdür. Bu ilişkide hor görülen taraf, dişlerin sıksa da dikkatini başka şeylere verse de çoğunlukla önce yazar, sonra da acı bir intikam alır. Hor gören taraf, hak etmediğini düşündüğü hazin bir sonda, bir dizi hatırayla baş başa kalır…
İşte bütün bunlar, kötü bir ilişkinin altında yatan bazı temel faktörler. Eğer evliliğinizi bitirmek, yanınızdaki eşinizden kurtulmak istiyorsanız, hiç boşa zaman kaybetmeyin, bunları yapın sonuç garantilidir… Üç vakte kadar yalnız kalmanız kaçınılmazdır. Hem bu söylediklerim yalnızca evlilikler için geçerli değil, bütün ilişkilerimiz için geçerlidir. Kimden kurtulmak istiyorsanız, bunlar sizi ondan kurtarır. Ama sonra kendinizden kendinizi nasıl kurtarırsınız, onu bilemem… Son söz olarak diyebilirim ki en iyi hayat, itham etmeden yaşanan hayattır!
nazliozburun@gmail.com