bengusu Haftanın Üyesi
Mesaj Sayısı : 64 Rep Gücü : 189 Rep Puanı : 11 Kayıt tarihi : 20/03/09
| Konu: Kötü insana kendi kötülüğü yetişir.... Perş. Mayıs 14, 2009 6:04 am | |
| İyi kalpli vezir, ülkenin sultanı ile iyi geçiniyor, halkın sorunlarına çare bulmaya çalışıyordu. Onun başarısı etraftaki bazı arkadaşlarının kıskançlığı sonucu istenmedik davranışlara yol açıyordu.
Yine bir gün iyi kalpli Sultan ile Veziri konuşuyorlardı.
Sultan: - Kötü insana kendi kötülüğü yeter. Başka bir şey yapmaya gerek yok!"derler. Ne güzel söz değil mi? dedi.
- Evet efendim! Gerçekten öyle, dedi Vezir. Biraz sonra, Vezir dairesine gitti. Birçok iş sahibi onu bekliyordu. Hepsinin işini sıkılmadan güler yüzle halletti.
Vezir akşam evine vardı. Hanımı ve çocuklarıyla yemek yedi. İnsan vezir de olsa hanımını ve çocuklarını ihmal etmemeliydi.
Yemekten sonra hanımına ve çocuklarına günü nasıl geçirdiklerini sordu. Onlara sevgi gösterdi. Hep beraber yatsı namazını kıldılar. Cemaat oldular. "Cemaat olursa namazın sevabı daha fazla olur" dedi iyi kalpli Vezir.
Sonra Kur´´an-ı Kerim okudu. Ardından herkes yatağına çekildi.
Ertesi gün, onu kıskanıp kötülük yapmayı düşünen bir arkadaşı ziyaretine geldi. Kendisini Sultan´´la görüştürmesini rica etti. Kalbinde kötülük olmayan Vezir de " Hallederiz "dedi. Biraz sonra arkadaşı, Sultan´´ın huzuruna çıkarılmıştı bile.
Adam şöyle konuştu:
- Muhterem Sultanımız. Sizin bu Vezir´´iniz benim yakın arkadaşımdır.
Fakat maalesef kendisini sizden bile büyük görüyor. Çok kibirli...
- Ne diyorsun?
- İnanmazsanız dikkat edin. Sizinle konuşurken burnunu tutacak. Kibir ve gururdan başını öteki tarafa çevirecektir!..
- Olur mu öyle şey?
- Deneyin, göreceksiniz efendim... Konuşması bitti, dışarı çıktı. Vezir gülüyordu. Arkadaşı ona dedi ki:
- Beni Sultan´´´´la görüştürdüğün için çok teşekkür ederim. Ben de seni öğle yemeğine davet ediyorum.
- Canım ne lüzum var?
- Gelmezsen darılırım. Yoksa bizim yemeklere tenezzül etmiyor musun? Vezir mecburen ziyafete gitti. Ziyafette bol soğanlı, sarımsaklı çorbalar, mantılar yendi içildi... Yemekten sonra Vezir, hızla saraya döndü.
Öğleden sonra birçok işi vardı. Bir ara Sultan´´ın çavuşu geldi. Sultan´´´´ın kendisini hemen beklediğini haber verdi.
Sultan´´ı ayakta gören Vezir:
- Efendim beni emretmişsiniz, dedi.
- Yaklaş... Yanıma yaklaş, sana bir şey vereceğim.
Vezir yaklaştı. Fakat ağzı soğan sarımsak kokmasın diye, eliyle ağzını kapattı.
Sultan ona eğildikçe, Vezir başını çeviriyordu. Sultan çok üzüldü. " Demek söylenenler doğruymuş " diye düşündü. Masanın üzerinde kapalı bir şekilde duran zarfı aldı, ona verdi.
- Bunu kendi elinle baş vezire teslim eyle!..
Sultan böyle emirnameler ile sevdiklerini elçi tayin ederdi. Vezir hayırlı işte acele edeyim diyerek derhal yola koyuldu. Yolda yine arkadaşını gördü. Arkadaşı merak etti. O da her şeyi anlattı.
- Sultan herhalde çok sevdiği birisine yardım ediyor ki böyle acele etti. Elden emirname gönderiyor, dedi. Arkadaşı yine çok rica etti. Sabahleyin bende ondan böyle bir şey istedim. Belki benim için yazılmış bir emirdir.
Ne olur bana ver de kendi elimle götüreyim diye yalvardı. Vezir kabul etti. Nasıl olsa " İyi arkadaşım olduğunu Sultan biliyor kızmaz " diye düşündü. Biraz sonra "Baş vezir" mektubu okudu şunlar yazılıydı.
- Bu mektubu sana getireni derhal öldüreceksin, sonra da "kibirli burnunu kesip" saraya yollayasın!.. Baş Vezir tereddüt etmeden, "emri" yerine getirdi.
Akşam üzeri Veziri gören Sultan pek şaşırdı!
- Sen burada ne arıyorsun? diye sordu.
O da yolda arkadaşına rastladığını ve olanları anlattı.Tam konuşurlarken çavuş yanlarına geldi. Elinde kapaklı tabak tutuyordu.
- Bunu "baş vezir" yolladı efendim, dedi. Kapağı açtılar içinden kocaman bir insan burnu vardı. Yanındaki kağıtta şunlar yazılıydı: "Kibirli Burnu" Sultan artık dayanamadı, sordu:
- Sen bugün bugün başını neden uzaklaştırıyordun?
- Ağzımın kokusu sizi rahatsız etmesin diye efendim.
Öğle yemeğine arkadaşım davet etmişti. Fazlaca soğan sarımsak yemiştik.
Sultan hem sevindi hem üzüldü ve şunları mırıldandı:
" Kötü insana kendi kötülüğü yetişir.
" alıntı- | |
|