KUTLU FORUM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
KUTLU FORUM

Bilgi ve Paylaşım Platformuna Hoş Geldiniz
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 TARİHTEN NÜKTELER

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
@bdulKadir
Adminstratör
@bdulKadir


Mesaj Sayısı : 6736
Rep Gücü : 10015190
Rep Puanı : 97
Kayıt tarihi : 17/03/09
Yaş : 61
Nerden : İzmir

TARİHTEN NÜKTELER Empty
MesajKonu: TARİHTEN NÜKTELER   TARİHTEN NÜKTELER Icon_minitimeÇarş. Ocak 19, 2011 1:06 pm

ÜZERİNE TIKLA

http://www.cevaplar.org/index.php?khide=visible&sec=15&sec1=54&yazi_id=6654


  • KİŞİZADELER


  • EBAN İLE ARABİ
  • BU HÜKÜMET OLMASA
  • TEHDİT VE TEKDİR EDEBİYATININ YEGÂNE MÜTEHASSISI
  • VECİZ BİR MEKTUP
  • SAĞLIK TÂZİYESİ
  • EĞLENCELİ BİR MEZAR KİTABESİ
  • ÖLDÜRÜLEN KENDİ BABAN OLSAYDI
  • KUR’ANLA KONUŞAN BİR ADAM


  • MARİFETLİ KÖPEK
  • MÜNASEBETSİZ AHMED EFENDİ
  • TELAŞ VE TALAŞ
  • NASILSANIZ ÖYLE İDARE OLUNURSUNUZ
  • DOĞUŞTANDIR EFENDİM
  • İÇLERİNDE BİR AKSAKALLI OLSAYDI








  • “BİR SU, ACISIZ OLSUN”
  • ÂDEMSİZ CENNET
  • BU HÜKÜMET OLMASA
  • BİR CUMHURİYETÇİ
  • BİR HOCANIN SORUŞU BAŞKA OLUR
  • CEHENNEME GİTMİYORUM
  • DOĞUŞTANDIR EFENDİM
  • DÜNYANIN ÖZET TARİHİ
  • EBAN İLE ARABİ
  • EĞLENCELİ BİR MEZAR KİTABESİ
  • GAZİ
  • KUR’ANLA KONUŞAN BİR ADAM


  • KİŞİZADELER


  • MARİFETLİ KÖPEK
  • MÜNASEBETSİZ AHMED EFENDİ
  • NADİR GÜLER
  • NASILSANIZ ÖYLE İDARE OLUNURSUNUZ
  • NE İŞİN VAR?
  • NEF’İNİN BİR LATİFESİ
  • REJİMİ KURTARMAK
  • SAĞLIK TÂZİYESİ
  • TAHİR-ÜL MEVLEVİ'NİN NEFİ'YE CEVABI
  • TEHDİT VE TEKDİR EDEBİYATININ YEGÂNE MÜTEHASSISI
  • TELAŞ VE TALAŞ
  • VECİZ BİR MEKTUP
  • VEFA YOKUŞU
  • İÇLERİNDE BİR AKSAKALLI OLSAYDI
  • ZEKAT


  • ZİYANI YOK
  • ÖLDÜRÜLEN KENDİ BABAN OLSAYDI
  • ÖNCELERİ ÖYLEYDİ
  • ŞEMSİ PAŞA’NIN NÜKTEDANLIĞI

http://www.cevaplar.org/index.php?khide=visible&sec=15&sec1=54&arsiv=1

********************

KİŞİZADELER


Bu yazı : 76 defa okunmuştur.


TARİHTEN NÜKTELER 5345


Büyük resmi görmek için resmin üzerine tıklayın...

Haccac, zabıta memuruna yatsıdan sonra şehri dolaşarak, ki­mi sarhoş görürse boynunu vurmasını emretmiş.

Ne
kadar fazla kafa keserse, efendisinin yanında o kadar faz­la itibar
kazanacağını bilen bu haydut, hemen o akşamdan paça­ları sıvayarak bucak
bucak sarhoş aramaya başlamış.


Herif
memleketin ötesini berisini dolaşırken, bir de bakmış ki: üç delikanlı
iki tarafa yalpa vurarak, gidiyor; bir sürü mahal­le çocuğu da bunları
dalga gibi her taraftan kuşatmış “yuha!” gülbankıyla teşyii ediyor! .


Memur
hemen delikanlıları tevkif ederek: “Siz kim oluyorsunuz ki emir
hazretlerinin fermanına isyan cüretinde bulunuyorsunuz? Söyleyin
bakayım!” deyince, içlerinden biri şu beyiti okumuş:


En'ebnu men danetir rikabu lehu

Mâ beyne Mahzumiha ve Hâşimiha

Te'tihi birrağmı vehye sağıratun

Ye'huzu min maliha ve min demiha.

Yani (Haşimilerden
olsun, Mahzumîlerden olsun, kimse yoktur ki gelip de babamın önünde
boyun eğmesin. Ben bütün eşraf ve kabailin malına kanına tasarruf eden
bir adamın oğluyum
.)


Anlaşıldı, bu oğlan mutlaka emirül mümininin pek yakın ak­rabasından olacak...

Ya sen kim oluyorsun bakalım diye, ikincisine sorunca, o da şu kıt'ayı inşad etmiş:

Ene’bnu limen la tunzilud dehru kadrahu

Ve in nezelet yevmen fesevfe teudu,

Terannase efvacen ila dav'i narini

Zeminhun kıyamun havleha ve kuudüyani

(Ben
ihsan ve in'am sofrası hiç tükenmeyen bir adamın oğ­luyum. Babamın
tenceresi her zaman kaynar; bir gün ocaktan inse, ertesi günü yine
çıkar; gece gündüz yanan bu ocağın ziyasına doğru halk akın gelir; bir
kısmı ayakta, bir kısmı oturmuş olduğu hal­de, o ateşin etrafını kuşatır
).


Galiba
bu da asil bir hanedana mensup olacak... İlişmeye gel­mez... Bunları
anladık “fakat sen kimsin?” sualini üçüncüsüne tev­cih edince, o da şu
beyti söyler:


Ene’bunu limen hadas süfafe bi azmihi

Ve kavvemeha bisseyfi hatte stekameti.

Ve rekbahu la yenfekku riclahu minhuma

İzelhaylu fi yevmil keriheti veletliyani

(Ben
o adamın oğluyum ki, dönmez bir azim ile safların içine dalar;
kılıncıyla onlara istediği istikameti verir. Meydan-ı muharebe­de atlar
geri dönmek istese bile, babamın ayakları üzengiden asla ayrılmaz
.)


Mutlaka
bu oğlan da Serdarın çocuğudur... Zabıta memuru sarhoşların üçünü de
bir yere kapayarak, sabahlayın vakıayı Haccac’a anlatır. Haccac üçünün
de huzuruna çıkarılmasını emreder. Meğerse bunların birincisi hacamatçı oğlu, ikincisinin babası bak­lacı (Araplar da sırf kuru bakla pişiren aşçılar vardır), üçüncüsününki de çulha(el tezgâhında bez dokuyan kimse) imiş!


Haccac çocukların fesahatine havran olarak, meclistekilere de­miş ki: “Gördünüz ya, evlâdınıza edebiyat öğretiniz. Vallahi edip olmasalardı, şimdi bunların üçünün de boynunu vururdum.”

Mehmed Akif Ersoy

Sebilürreşad

4 Kasım 1326 -1910


En son @bdulKadir tarafından Çarş. Ocak 19, 2011 1:12 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://kutluforum.yetkinforum.com
@bdulKadir
Adminstratör
@bdulKadir


Mesaj Sayısı : 6736
Rep Gücü : 10015190
Rep Puanı : 97
Kayıt tarihi : 17/03/09
Yaş : 61
Nerden : İzmir

TARİHTEN NÜKTELER Empty
MesajKonu: Geri: TARİHTEN NÜKTELER   TARİHTEN NÜKTELER Icon_minitimeÇarş. Ocak 19, 2011 1:07 pm

EBAN İLE ARABİ



TARİHTEN NÜKTELER 5328


Büyük resmi görmek için resmin üzerine tıklayın...

Hazret-i Osman ne kadar ağır başlı, ne kadar halim ise, oğlu Eban da bilâkis o kadar hezle mail, o kadar hafif imiş! Günün birinde meşhur Eş'ab
ile beraber kırda otururken, kar­şıdan devesi yedeğinde bir
a'rabi(bedevi bir Arap) zuhur etmiş ki, engerek yılanı gibi etrafına
zehir püskürür, yanma kimseyi sokmaz, önüne geleni ısı­rır, arkasına
sokulanı tepermiş!


“Şu
cehennem yüzlü herif badiyeden(çölden) gelmiş olacak... Fena eğlence
değil... Müsaade ederseniz, çağıralım da biraz kızdıralım...


“Hay hay!

Eban'ın adamlarından biri a'rabiye “Emir Elban B. Osman seni yanına davet ediyor
deyince, a'rabi icabet etmiş, selâm ve­rerek Eban'ın karşısına çökmüş.
Eban, herife kabilesini, nesebini sormuş, yalandan hısım çıkmış:


“Ne
iyi tesadüf! Senin şu deven gibi bir deve edinmek isti­yordum. Bu kadar
zamandır arattım, bir türlü bulunmadı. Demek ki akrabamdan birisiyle
ahzu itada(alışverişte) bulunacakmışım... Evet, tam bu renkte, bu
irtifada,(boyda) bu yaşta, bu kalıpta bir hayvan aramıştım. Satar mısın?


“Satarım ya emir!

“Pek âlâ!. Ben de sana yüz altın veririm.

On
altından on para fazla değeri olmayan devesine yüz altın verildiğini
işitince a'rabinin abus çehresinde hırsla sürur(sevinç) berk(şimşek) ile
zulmet(karanlık) gibi hemahengi zuhur olmuş.(aynı anda belirivermiş)


Eban, Eş'abın kulağına eğilerek “bizim hısım sizin aileye pek yabancı değilmiş! Haydi bakalım, hünerini göster!” demiş.

Baksana
dayı, Emir hazretleri senin devenin altmış liradan fazla etmeyeceğini
bilmiyor zannetme! Kırk lira fazla vermesi hem seni sevdiğinden, hem de
yanında para olmadığı için nakit yerine mal vermek istediğindendir.
Razısın değil mi?


“Razıyım.

Eş'ab bir aralık kaybolmuş, sonra koltuğunda bir bohça oldu­ğu halde çıkagelmiş. Eban:

“Getirdiğin malları birer birer çıkarıp kıymetleri ile birlikte yazdır, deyince Eş'ab evvelâ eski bir sarık parçası çıkarmış;

Emir
hazretlerinin mübarek imameleri! Kendileri cuma, bay­ram namazlarında
bu imameyi sardıkları gibi, halife huzuruna da bununla çıkarlar...


“Elli altın!”

Eş'ab
yanındakilerden birine “haydi bunu bir tarafa kaydet” diyerek bohçaya
tekrar elini sokmuş. A'rabi gayzından patlamak de­recesine gelmiş ise de
nutku tutulduğundan bir şey söyleyememiş..


Eş'ab bu sefer yan beline kadar yağ bağlamış eski bir takke çıkarmış:

Emir
hazretlerinin mübarek takkeleri! Beş vakit namazı eda, nas arasında adl
ile kaza ederken bunu giyerler. Kıymeti tak­dirimden hariç ise, de
haydi otuz altın diyelim! Bunu da ötekinin al­tına yazınız.”


A'rabinin
yüzü büsbütün korkunç bir renk bağlamış, gözleri cevfinden dışarı
uğramış; atılmak istemiş, lâkin kendini tutarak oturduğu yerde deli deve
gibi homurdanmaya başlamış.


Eş'ab üstü yırtık, altı delik iki pabuç eskisi çıkararak:

Emir
hazretlerinin mübarek nalını! Cemaat-i müslimine kar­şı o beliğ
hutbeleri inşad ederken bu mukaddes nalına suvar olur­lar! Bilmem, ne
kıymet koyalım? Haydi, kırk altın olsun!


Eban,
a'rabiyi mallarını toplamasını, yanındakilerden birine deveyi çekip
getirmesini, bir diğerine de a'rabinin zimmetine geçen yirmi altını
almasını emretmiş! A'rabi artık duramayarak hemen önündeki sarık, takke,
pabuç parçalarını derleyip toplayıp, olanca kuvvetiyle hazır
bulunanların yüzüne çarpmış, devesinin yularını tutmak isteyen herifin
elinden öyle bir çekmiş kî, az daha biçare­nin kolu kopuyormuş; sonra
dönüp Eban'a şu sözleri söylemiş:


“Bilir misin ben neden ölürüm?

“Hayır!

“Baban
Osman'a yetişemedim ki, katilleri arasına gireyim de dünyaya senin
gibi bir evlât getirdiği için ben de kanına iş­tirak edeydim!


Eban, a'rabinin bu tehevvürüne, bu sözüne o kadar gülmüş ki; kendini tutamayarak yerlere serilmiş.

Sonraları
a'rabi, Eş'aba rast geldikçe (seni katibenin doğurdu­ğu seni, dur da
emirin mallarını ucuz ucuz satmayı sana öğrete­yim) der, Eş'ab ise
tabanı kaldırır, kaçarmış!


Mehmed Akif

Sebilürreşad

Kaynak:

Mehmed Akif Külliyatı

Haz: İsmail Hakkı Şengüler

Hikmet Yayınları
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://kutluforum.yetkinforum.com
@bdulKadir
Adminstratör
@bdulKadir


Mesaj Sayısı : 6736
Rep Gücü : 10015190
Rep Puanı : 97
Kayıt tarihi : 17/03/09
Yaş : 61
Nerden : İzmir

TARİHTEN NÜKTELER Empty
MesajKonu: Geri: TARİHTEN NÜKTELER   TARİHTEN NÜKTELER Icon_minitimeÇarş. Ocak 19, 2011 1:08 pm

BU HÜKÜMET OLMASA



TARİHTEN NÜKTELER 3916


Büyük resmi görmek için resmin üzerine tıklayın...

Bir gün ünlü şair (Lamartine)
in de bulunduğu bir toplantıda o zamanki Fransız hükümetinin bir takım
gülünç icraatından söz ediliyormuş, büyük şair nihayet hükümeti şöyle
savunmuş:


-Eğer böyle bir hükümet olmazsa, bu memlekette hiç kimsenin yüzü gülmez!

Kaynak:

İsmail Hâmi Danişmend, Tarihî Hakikatler, Tercüman Tarih ve Kültür Yayınları, İst 1978, c.1, s.558–559
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://kutluforum.yetkinforum.com
@bdulKadir
Adminstratör
@bdulKadir


Mesaj Sayısı : 6736
Rep Gücü : 10015190
Rep Puanı : 97
Kayıt tarihi : 17/03/09
Yaş : 61
Nerden : İzmir

TARİHTEN NÜKTELER Empty
MesajKonu: Geri: TARİHTEN NÜKTELER   TARİHTEN NÜKTELER Icon_minitimeÇarş. Ocak 19, 2011 1:09 pm

TEHDİT VE TEKDİR EDEBİYATININ YEGÂNE MÜTEHASSISI


Bu hiddetli ve şiddetli mütehassıs, Üçüncü Selim ve İkinci Mahmud devri vezirlerinden Mehmed Hakkı Paşa isminde muktedir bir vezirdir. Ebuziya Tefvik’in Numune-i Osmaniye
adlı eserinde yer almasının sebebi dillerde destan olmuş, küçücük bir
tehdit ve tekdir mektubudur. Dünyada bu kadar küçük bir eserle edebiyat
tarihine geçmiş hiçbir kimse yoktur. Bu şaheser mektup kim bilir nasıl
hata işlemiş olan Silivri Kadısı’na şöyle hitap etmektedir:


Silivri
naibi! Şeriat haini! İlâmını gördüm; kahkahayla güldüm; Meali hezeyan,
hükmü hilaf-ı Kur’an’dır! Mihr-i müeyyedimi basarım, seni mahkeme
kapısında asarım.”


Kaynak:

İsmail Hâmi Danişmend, Tarihî Hakikatler, Tercüman Tarih ve Kültür Yayınları, İst 1979, c.2, s.338–339
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://kutluforum.yetkinforum.com
 
TARİHTEN NÜKTELER
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Tarihten Gülümseten Nükteler ...
» Ağaçların, Ormanların ve Yeşil Alanların Korunması-Tarihten Örnekler
» cansız hoca dan nükteler
» Hazır Cevablar-Nükteler
» Neyzen Tevfikden Nükteler

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
KUTLU FORUM :: EDEBİYAT-TARİH- SANAT :: Hikayeler-Nükteler ve Menkıbeler-Yaşanmış Hikayeler-
Buraya geçin: